Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Özhan Erem Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

BEYİN AVCILARI
28.11.2005
Okunma Sayısı : 7861
Oy Sayısı : 25
Değerlendirme : 4,68
Popülarite : 6,54
Verdiğiniz Puan :
 

 

 BEYİN AVCILARI


Evrensel öğretilerde yüzyıllardır , ruhsal gelişime yönelik çok çeşitli bilgiler ve yöntemler
tavsiye edilmiştir...Amaç kainatı yaratan ve her türlü tanımlamanın
üzerindeki  (o) Kudret'in, insanın öz'ündeki varlığı hakkında farkındalık
yaratmak değilmi dir..?

Bununla da kalmayıp özümüzdeki kudreti ve kutsal sıfatları yaşamak ve
yaşatmak adınadır tüm bu öğretiler,yöntemler.

Çeşitli din ve ruhsal gelişim öğretilerine göre farklılıklar gösteren ama
özünde  bir olan bu yöntemlerin içinde ;ibadetten- zikire,
duadan- meditasyona  birçok yöntem tavsiye edilmiştir...

Binlerce yıldır insanlar, bu öğretileri algıladıkları biçimde özümserler ve
yine algıladıkları biçimde eyleme geçerler.

Yaklaşık 50 milyon yıllık, tahmin edilen insanlık tarihi boyunca bu hep böyle
olmuştur ve bundan sonrada böyle olmaya devam edecektir.

 
Bireysellik insanın ruhsal yapısındaki en önemli gerçeğidir...  

Varlığın farklı boyutlardaki seyrinin yalnızlık üzre olduğu bilgisini tüm kutsal
öğretilerde de görmekteyiz.

İşte tam burada..! Algılamanın  önemini vurgularken , yanlış algılamanın
eylem aşamasında bizleri zaman zaman ne kadar uzaklara düşürdüğünü paylaşmak isterim.

Ruhsal gelişime önem veren ve bu uğurda çaba sarf eden insanlar, zaman zaman
kendilerine öğretilen bazı şeyleri yanlış algıladıkları içindir ki ,diğer insanlardan
olabildiğince uzak durmaya çalışırlar...

Bu insanlar arasındaki yaygın inanç; çeşitli ibadet yöntemleriyle elde
ettikleri kutsal enerjinin başkaları tarafından çalınabileceği yönündedir...Bu sebepledir
ki kontrol edemeyecekleri durumlar ile karşılaşmamak için diğer insanlarla
ilişkilerini minimize ederler.

Bu yersiz ve aslı olmayan bir korkudur.ve bu korku istemeden de olsa bu
fikri yayan kişileri besler.Çünkü "pozitif enerji çalınamaz"..!

Ancak yaratılışı  gereği  insanlar iletişimde , iç güdüsel olarak  birbirlerine üstünlük kurmak , "galebe çalmak" gayreti üzredirler...

Hatta bu durum insan dışında varolan her zerre için de aynen
geçerlidir.Genelde her varlık bunu istem dışı olarak yaşamaktadır...
Bu bazı insanlarda yine farkında olmadan , bir beslenme alışkanlığına dönüşmüştür..!

Bu besinler..!  insanların birbirleriyle iletişimde kullandıkları
davranışlardır. "Enerji sömürüsü"denilen şey  işte böyle yapılmaktadır.

Yazar James Redfield insanların dört drama yoluyla başkalarının enerjisini
sömürdüklerini , bu dramaların..;

Mesafe koyma , Acındırma , Korkutma ve Sorgulama içeren davranışlarla
gerçekleştiğini söylemektedir .

İlginçtir ki bu davranışlardan korunmanın yolu yine aynı dramaları
kullanmaktan geçmektedir.

Sorgulayan bir insanın sizde yaratacağı olumsuz duyguya tepki olarak savunma
mekanizmanız Mesafe koyma dramasını devreye sokar.Yine, sizi Korkutan bir
davranışa karşı kendinizi Mesafe koyarak veya Acındırarak
savunursunuz .sonuçta  kendini daha iyi hisseden taraf kazanmıştır.ama
aslında egosu karşı tarafın negatif enerjisi ile beslendiğinden geçici ve
zararlı bir kazanımdır bu.

Esas olan enerjiyi ana kaynağından sağlamaktır.Ana kaynak ise insanın
kendisindedir.

Özündedir.

İnsanın özündeki bu ilahi enerji ,ilahi  kudret ; pozitif davranışlarıyla
ortaya çıkar ve yine kendine döner.Yani her şey insanın  kendisinden
kendisinedir.

  

İltifat etmeyi bilenler ,

Teşekkür etmeyi bilenler , İçten gülümseyebilenler ,

Takdir etmeyi zül görmeyenler ,

Başkalarının ayıplarını ve kusurlarını görmeyenler ,

Rencide etmemek için çaba sarf edenler ,

Kendisine açılan elleri boş çevirmeyenler ,

Sevgisinde samimi olanlar , Saygılı insanlar ,

Bulundukları ortamın şartlarına saygı gösterenler.

 
Tüm bu davranışları insana , pozitif enerji olarak geri döner.çünkü
başkalarından önce insanın öz varlığı kendini takdir eder .Bu takdir ;
enerjidir, kudrettir.

İlahi sistemin pozitif  vasıfları  ancak böyle ortaya çıkar.

Bu sebeple başka insanların gönlünde yarattığınız olumlu duygular , Kuvvetle
muhtemel onlarında aynı döngüyü yaşamasını sağlar...Tabi bu kısmı da sizin ilahi
sisteme olan katkınızdır.

Ve yine enerji , yine kudret .Böylece döner dolaşır , yine size döner.

En büyük ibadet budur.

 Materyalist akım , inanç dünyasına , insan beyninin yere göğe sığdıramadığı
özelliklerini ön plana koyarak  egemenlik sağlama sevdasındadır.

Halbuki insan içgüdüsel değerleri itibariyle ,duygusal zekasıyla , saf  ve
nötr kimliğiyle , melekeleri vasıtasıyla İlahi sistemin temsilcisidir ."
Hilafet"in hakikati budur.

Beyin  her türlü dış etkiye açık olduğu gibi , tepkisel vasfıyla da durumu
dengeler... Bedenli yaşam şartlarında vazgeçilmez bir yoldaşdır. Ancak ilahi
mertebe yollarında insanı yaya bırakır ..! Zaten  o yollar akıl yolu
değildir. Gönül yoludur.

Hedef  koyulmaz, borç-alacak hesabı yapılmaz ..!

Sistem kendi gerçekleriyle işler...

Beyin avcıları ! görünmeyen varlıkların yardımıyla etki sahibidirler. Böylece
beslenirler..!

Tabi veren alma hakkına sahip olduğundan , onlarda görünmeyen varlıklara
hizmet ederler.

Nasıl mı..? Bu vesile ile etkiledikleri insanların enerjilerini bu
görünmeyen varlıklarla paylaşarak tabi. Hepsi beslenir bundan.

 
Bunun en kolay yolu , o saf ve temiz duygularla inanan insanları sömürerek,
obsesyon yani takıntı yaratmaktır. Tesbih çektirmek ise bu iş için biçilmiş
kaftandır.

Zaman zaman  maddi sebeplerde devreye girmesine rağmen , bu beyin avcılarının
esas amacı enerjidir... Kendisini uçuracak ! olan enerji...

Tesbih konusu çok önemlidir..!

Kortizon gibi iki ucu keskin kılıçtır.
Bir "esma" o kişiye özündeki terkibince, verilmez ise sadece yukarıda bahsettiğim
enerji transferine sebep olur...Bu arada sistem o kişiyi yine kendi özündeki
melekeleri  vasıtasıyla her şeye rağmen korur , çünkü o bilinçsizdir..!

Ancak bu obsesif (takıntılı) hali davranışlarına yansır.Septik (şüpheci)bir kişilik
tavrı oluşur .o da diğer insanların negatif enerjileriyle beslenir, farkında olmadan.

Beyin avcıları ! birbirlerine karşı da son derece mültefit görünmelerine
rağmen her fırsatta diğerine inanan, bağlı olan insanları , hatta diğerinin
görünmeyen varlıklarını kendilerine bağlamaya çalışırlar.Bunun için görünürde
biraz dil dökerler ancak esasında bu iş için de yine görünmeyen varlıkları
kullanırlar .

Beyin avcıları ! söylemde insanlara görünmeyen varlıkların ne kadar
tehlikeli olduklarını , onlardan uzak durulması gerektiğini , bütün
tehlikelerin onlar kanalıyla oluşacağını anlatırlar.Hatta onları uzak tutmak
içinde zikir ve dualar tavsiye ederler.ama işin aslı böyle değildir.Beyin
avcılarına ! inanan obsesif kişiler onun bir meleği olduğuna ve tasarruf
sahibi olduğuna inandırılmışlardır..!

Beyin avcılarının ! libidoları da oldukça yüksektir .cinsel enerjinin gücünü
iyi bilirler ..! diledikleri zaman diledikleri insanla beraber olabilmek
onlar için  çok kolaydır.

Yine görünmeyen varlıkların yardımıyla tabi..; ancak bu konuda hiç riske
girmezler , ve de kurbanlarının kuyruklarını ! kesinlikle birbirine
deydirmezler çünkü çok iyi bilirler ki kıskanan bedbaht bir kadın herkese !
külahını ters giydirecektir.

Uzak durulması gereken beyin avcılarının sohbetleri de kuvvetlidir. Haklarını
yemeyelim ..!

Bu kişiler oldukça bilgili , çok okumuş veya vaktiyle yanlış (kolay!)yollara
sapmadan önce aldıkları bilgiye hakim. Adı üstünde , beyin enerjisiyle
beslendiklerinden son derece zeki kişilerdir. Siyaset düşkünlerine ! ikbal
kapısını aralamak da genelde onların işidir.

İlahi sistem bu duruma bile müdahale etmez .Sistemde seyir vardır.Ancak  gün
gelir herkes  ektiğini kendisi  biçer.

Siz hep sevgi ekin , aşk ekin ,  güzellik ekin ki .

Gönüller şadolsun , Hayırlar  fetholsun  ,  Şerler defolsun

Her şey gerektiğince ve sevginizce olsun

Özhan Erem
24.11.2005 ve daima...
 


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org