Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Özhan Erem Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

KAMAR Kamera Arkası ÖZHAN EREM
14.09.2009
Okunma Sayısı : 7419
Oy Sayısı : 1
Değerlendirme : 5
Popülarite : 0
Verdiğiniz Puan :
 

 

KAMAR Kamera Arkası ÖZHAN EREM
Özhan Erem

.
.
.


 izlemek için tıklayın KAMAR Kamera Arkası ÖZHAN EREM      
.
.
.

Kamera Arkası ÖZHAN EREM

Özhan Erem (ÖE)
Bülent Şenver (BŞ)

Deşifresi

BŞ: Hazırsan başlayabiliriz.

ÖE: Ben Özhan Erem,

Genç arkadaşlarıma, deneyim ve tecrübelerin onlarla nasıl baş edebildiğimizle  doğru orantılı olduğunu, sadece yaşamış olmanın yeterli olmadığını vurgulamak istiyorum.

BŞ: Şimdi de etik çağrı,  sadece etik ve ahlakı düşünüp, yine önünüzde gençleri düşünün.Ben Bülent Şenver, şimdi size Sayın Özhan Erem Bey'in etik çağrısını dinletiyorum.

ÖE: Ben Özhan Erem

Genç Arkadaşlarım,

Etik konularda medya ve çeşitli ortamlarda her konuda bir kırıter  bilgisine sahip oluyorsunuz. 

Ama etik konularda şüpheye düştüğünüz anda  mutlaka kendi kalbinizin sesini dinleyin.

BŞ: Teşekkürler.Bu mesajların  bir güzel tarafida www.turlider.org de sizin de odaniz var ve sizin odanızda kendi sesinizden dinleyebiliyorlar.

: Benim oğlum da Türklider sitesine çok meraklı. Biz yazı yazarken o da "Ben de yazmak istiyorum" diyor. Yazıları okuyor.

BŞ: Bence oda kendisine bir oda açsın ve yazsın genç olarak.

BŞ: Ben  size şeref defterini de veriyim, gençlere hitaben yazarsanız.

BŞ: Kameraman arkadaşların emeği olmasa bu iş olmaz.

BŞ:  Yapmalarla ilgili acaba sakın gençler yapmayın ne dersiniz?

ÖE:Uyuşturucu kullanmayın.

BŞ:Uyuşturucu kullanmayın.

ÖE:Hırsızlık.

BŞ:Hırsızlık yapmayın.

ÖE:Dolandırıcılık bu gün hayatımız içerisinde gördüğümüz yaşamın içerisinde izlediğimiz daha sonra sizin ayağınıza dolanabilecek hayatın içerisinde karşınıza bir kara damga olarak çıkabilecek konulara girmeyin.

Bilin ki bu yaşlarda attığınız her adım yarınlarda karşınızda olaak.

BŞ:Bu yalancılık dolandırıcılıktan kasıt , birisinin kasasından para çalmak değil diyorsunuz ama insanları yanıltmamak, hak etmediğiniz bir şeyi elde etmemek, yani sadece hakkınız olanı almak gibi şeyler de bu kavram içerisine giriyor.

Ve gençlere diyorsunuz ki yine temel taşlarınızı öyle güzel yapın ki hayatınızın değişik safhalarında değişik katlara geleceksiniz.

Üçüncü kat, sekizinci kat , yirmibirinci kat, bir daha geri dönüpte o temellerinizi düzeltme imkanınız olamayabilir. Onun için bu safhalardan geçerken insan hayatında her safhayı sağlam, sağlıklı ve ileride üstüne inşa edebileceği yükü taşıyabilecek şekilde oluşturursa diyorsunuz o zaman ilerde başarılı olur.

ÖE:Üçüncü yapma olarak da etik değerlere,  etik değerler dışına çıkmayın.

BŞ:Bu etiği bir çok kişi anlamıyor ne demek etik diyorlar ?

Etik acaba ahlakmıdır ? diyorlar siz nasıl tanımlarsınız etiği .

ÖE:Aslına bakarsanız etik değerler konusunda insanın kendi içinde çok doğru bir uyarıcı mekanizma var.

Bir davranış bir duruş, bir olay karşısındaki serzeliş veya reaksiyonunuz.

Tamamen sizin etik değerlerinizle doğru orantılı olarak ortaya çıkıyor.

Dolayısıyla o etik değerler toplumda bu kadar yıl içerisinde eğitilmiş öğretilmiş alt alta yazılmış değerler var.

Bu değerleri öncelikle öğrenip yaşamı içerisinde bunlara sahip çıkmak önemli ama şüphede kaldığınız, ne yapsam acaba dediğiniz durumlarda biraz önce konuda söylediğim gibi insanın içine dönmesi ve kalbine danışması en önemli konu.

BŞ:Vicdan dediğimiz.

ÖE:Diyebiliriz.

BŞ:Ağzınıza sağlık diyorum.  

Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Özhan Erem şu anda soru yağmuru bölümündeyiz.

Soru yağmurunda ıslanmaya hazır mısınız?

ÖE:Islanalım bakalım.

BŞ: Sorularımı size soruyorum.  

İş hayatınızda hoşunuza gitmeyen iki davranış bizle paylaşabilir misiniz?

ÖE: Hoşuma gitmeyen davranışlardan birincisi bu kadar telekomünikasyonun arttığı geliştiği bir ortamda insanların birbirlerini ararken  ulaşmaya çalışırken bu konudaki kurallara uymamaları birinci konu bu.

Yani geri aramaması, telefona çıkmaması, veyahut sekreteri ile aratması, cep telefonunuzdan size ait özel bir telefonu ararken sekreteriyle aratması gibi konular hoşuma gitmiyor.

Bunlar öğrenilmesi gereken konular tabii.

Açıkçası burada söylemem gereken sebeplerden bir tanesi de bu hayatımıza yeni giren teknolojik imkanları onun kendi içindeki centilmenlik kurallarınıda bilerek yaşamamız lazım ki hem başkalarına karşı saygılı olmuş olalım hem de o değerlerden hakkınca faydalanmış olalım.

BŞ:Hayatta her tecrübenin bir bedeli vardır diye bir sözümüz vardır. Bir devlet malını haksız yere bir yakınına veren bir siyasi kişinin bu tecrübesi sonucunda bedeli ne olmalıdır. Bunun bedelini nasıl ödemelidir sizce.

ÖE:Mutlaka bunun bedeli hukuki bir süreç olmalıdır. Devlet malını bir başkasına veren geçiren haksız yoldan edindiren bir kişinin ödeyeceği bedel hukuki bir bedel olmalıdır diye düşünüyorum.

BŞ:Ben şimdi size Mevlana'dan bir söz okuyacağım ve sizin bu konudaki görüşlerinizi sorucağım.Şöyle bu sözler "Acaba ben bir kelebeğimde rüyamda tırtıl olduğumu mu görüyorum, yoksa bir tırtılımda rüyamı görüyorum" ne diyor bu sözler.

ÖE: Aslında Hz.Mevlana'nın çok güzel bir sözü benide etkilemiştir her zaman burada insanın ruhuyla cisminin fiziksel bedeninin varlığının arasındaki ilişkiyi anlatmaya çalışıyor. Ruhun enginliği bir tarafta bir tarafta sizin ben dediğiniz kimliğiniz  işte zaman zaman ben dediğiniz o egosantrik kimliğin içerisinde oluyoruz oradan ruhumuza bakıyoruz, veya bakamıyoruz göremiyoruz . Zaman zaman da ruhumuzun içerisinden kimliğimize bakıyoruz bu ikilem birlik makamında teklik noktasına ulaşıyor işte zaten insanın var oluş amacıda ruhuyla görünen kimliğini birleştirip ruhuyla yaşamasını sağlamak orada büyük bir kaynak var zaten.

BŞ: Hayatta farkında olmadan öğrendiğiniz bir şey söylermisiniz?

ÖE: Her şey özellikle gençlik yıllarında insan bir çok şeyi farkında olmadan öğreniyor. Mesela babamın işyerine gidip onun koltuğunda daha ayaklarım yere ulaşmadan oturduğum küçük yaşlarımda onun insanlara onun insanlara ne kadar yardım sever olduğunu gördüm yaşadım . Bunu hiçbir zaman karşısına alıp öğretmedi ama farkında olmadan ben onunla birlikte yaşarken onu öğrendim ve o şekilde olmaya gayret ettim daha sonraki yıllarda hayatımda

BŞ:Peki yine güzel sözcükler okuyacağım size "Gelecek güne bakma, geçmiş günü anma, geçmişe dayanma, geleceğe bağlanma, yaşadığın bu günün değerini bil, zamanını hoş geçirmeye bak aldanma" diye Ömer Hayyam'ın güzel dizileri var. Burada zamanı hoş geçirmek için sizin yaptığınız bir iki şeyi bizimle paylaşır mısınız? Siz zamanı hoş geçirmek için ne yapıyorsunuz?

ÖE:Ömer Hayyam çok hoş şiirleri nutukları olan bir kişilik benide çok etkilemiştir zaman içerisinde özellikle şarap testi İlişkisi. İşte insanın ruhuyla bedeninin ilişkisini anlatan ve farklı anlatım biçimiyle de kelimelere anlam yükleyerek farklı anlamlar yükleyerek bize anlattığı bir yapı. Yine burada aynı şeyi görüyoruz. Burada vur patlasın çal oynasın bir ortama davet etmiyor bizi Ömer Hayyam aslında çok sipirütüel bir yaklaşım bu

BŞ: Yine düşündürücü bir söz var diyor ki "Sular yükselince balıklar karıncaları yer, sular çekilince bu sefer karıncalar balıkları yer. Kimse bu günkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmemeli çünkü kimin kimi yiyeceğine suyun akışı karar verir." Sizce iş hayatında suyun akışını kim belirliyor?

ÖE: İş hayatında suyun akışını kim belirliyor dediğiniz zaman gerçekten çok farklı noktalara gidiyor iş.Türkiyede mi?

BŞ:Türkiyede sizin iş hayatında gördüklerinizden kaynaklanarak suyun gidişini Türkiye'de kim belirliyor ki bu bazen karınca yapıyor bazılarını bazılarını balık yapıyor.

ÖE:Türkiye'de yokluk döneminde Cumhuriyet tarihimiz içerisinde  erken davranarak, akıllı hareket ederek  büyümüş şirketlerimiz var. Bu şirketlerimiz tabiki piyasadaki varlıkları itibariyle suyun akışını belirleyen bir konumdalar ama burada vurgulanmak istenen bunun dışında bankacılık sistemi var suyun akışını belirleyen , kredi yapısını aktaran, sanayiciyi destekleyen, üreteni destekleyen veya desteklemek için kurulmuş ama belkide destekleyemeyen esas faaliyetlerin dışında kalmış bir yapı. Öbür taraftan baktığımız zaman devletin ihracatçıya sanayiciye, tüccara destek vermek üzere kurulmuş kurumları var. Fakat bunlar da siyasetin içinde kaybolmuş kurumlar dolayısıyla.

BŞ:Büyük şirketler mi belirliyor suyun akışını .

ÖE:Büyük şirketler, siyaset, bunlar iç içe girmiş kavramlar tabiki ve gerçekten hoş olmadığını düşünüyorum. İşte tam burada olduğu gibi suyun akışına göre bazan balıklar karıncaları yiyor, bazen karıncalar balıkları yiyor. Şirketleri ve siyasetçileri burada balık ve karınca benzetmesi yapabiliriz.

BŞ:Peki size kalmış olsaydı bu iş siz suyun akışını belirleyen mi yoksa karınca balık mı?

ÖE:Tabiki karınca balık olmak istemezdim. İlk reaksiyonum bu.

BŞ:Peki Mevlana'ya yine ben dönüyorum onun hoş sözünden bir tanesi yine "Her kim aşk ile yanıp tutuşmamışsa o uçmayan kanatsız kuş gibidir" diyor sizce insanların aşkı tanıyabileceği  değişik bir iki alan söyleyebilir misiniz? Uçabilmemiz için ne aşkı olabilir?

ÖE: Ben aşkın insanın içinde her daim var olan bir değer bir  enerji olduğuna inanıyorum.Zaten yaratılış sebebimizin aşk olduğuna inanıyorum.Bizi yaratan gücün  sistemi yaratan gücün bir aşk deprenişiyle bir aşk sarsıntısıyla her şeyi oluşturduğunu düşünüyorum.

BŞ:Aşk nedir?

ÖE: Aşk enerjidir?

BŞ:Çok koşmak mı? Terlemek midir?

ÖE: Hepsi , içinizde var olan ve zaman zaman öyle bir taşma noktasına gelip karşı tarafta size bir ayna tutan olduğunda o aşkınızı yine kendinize yansıttığınız bir yapıdır.

BŞ:Yani ben aşık oldum ne zaman diyebilirim? Nasıl şeyler hissedersem vucudumda ateşim mi çıkar? Ne olur?

ÖE: Her şey olur.

BŞ:Elim ayağım mı tutmaz.

ÖE:Müthiş bir kimya.Eliniz ayağınız tutmaz ne yapacağınızı bilmezsiniz,

BŞ:Yanlış davranışlar mı yaparım.

ÖE:Hayır tam tersine mutlu, huzurlu, ve güzel olursunuz ki

BŞ:  Dünyadan koparmıyım o zaman ?

ÖE:Bazen dünyadan koparsınız bazen dünyaya sarılırsınız, hiç belli olmaz kişiye göre değişir.

BŞ: Yani aşık olmak iyi bir şey mi dir?

ÖE:Hemde nasıl müthiş bir kimya.

BŞ: Beyin fırtınası duymuşsunuzdur bu kelimeyi beyin fırtınası bir konuda değişik görüşlerin ortaya çıkması yeniliklerin yaratıcılıkların oluşması için yapılan bir fikir paylaşması düzenidir diyoruz. Peki geyik fırtınası nedir?

ÖE: Geyik fırtınasıda biraz daha mizahi yönden insanın kafasını boşaltması için birkaç kişinin bir araya gelip hiç o anda alakası olmayan bir konuda birbiriyle çetleşmesi diyelim.

BŞ:Zaman zaman yapmalı mı insanlar geyik fırtınası.

ÖE: Geyik fırtınası yapalım diye oturmak yerine kendi kendine gelişmesi halinde hoş olabilecek bir şey.

BŞ:İş hayatında geyik fırtınası  zararlı sakıncalı mı?

ÖE:Zaman zaman olmuyor değil.

BŞ:İnsanların hayatta vay anasını dediği bir çok olay oluyor sizin hatırlayabildiğiniz vay anasına dediğiniz bir şey var mı?

BŞ:Ben vay anasını cümlesini genellikle beni çok etkileyen şeyler için kullanırım. İnternete ilk alıştığım zaman ilk girmeye başladığım zaman o geniş dünyayı gördüğüm zaman, orada yapılan başarılı işleri gördüğüm zaman vay anasını demişimdir. Halen de demeye devam ediyorum.

BŞ:Teknoloji

ÖE:Teknoloji bana vay anasını dedirtir evet.

BŞ:Sevindirir misiniz? İnsanları sevindirmek için özel bir çaba harcar mısınız?

ÖE: Evet harcadığımı düşünüyorum.

BŞ: Ben insanları sevindirmek istiyorum bugün kimi sevindiriyim düşünüp düşünüp bir şey bulup birinin derdini çözmek

ÖE:Bazen yolda giderken otomobilinizle karşıdan karşıya geçmek isteyen bir insana yol vermek dahi sizin enerjinizi yükseltir.

BŞ:Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu sayın Özhan Erem .Şimdi kurulandık ve hoş sohbetimize devam etmek istiyoruz.Ben sizin için bir etik vaka hazırladım müsaade ederseniz o etik vakayı okumak istiyorum ve sonunda size sorucağım siz olsaydınız ne yapardınız diye.Bu vaka gerçek bir vaka  değil benim hayali yarattığım bir vaka.

ÖE:Mutlaka yaşanmıştır.

BŞ:Vakamız şöyle okuyorum.Abdullah bey genç bir iş adamıdır. Futbola olan ilgisi ve sevgisi nedeniylede takımının önemli maçlarını kaçırmaz. Abdullah bey takımının yönetim kuruluna da girip görev almak ister ve bunun için çabalar sarfeder ama babası oğluna derki oğlum bizim soyadımız önemli bir soyadıdır, saygın güvenilir bir soyadıdır böyle bir şeyi yapmanı sana tavsiye etmiyorum soyadımız zedelenebilir, imajımız bir şekilde  olumsuz etkilenebilir der ama  Abdullah bey egosu yüksek bir şekilde başarı peşinde koşan ve muhakkak ben yönetim kuruluna girmek istiyorum diyen bir insan olduğu içinde başkana gider konuşur, başkanda onu kıramaz hemde soyadının da önemli olduğundan da katkıda yapar bu genç insan bize deyip onu yönetim kuruluna alır. Abdullah bey bu yönetim kurulunda gayet güzel yönetim yaparken birden bir akşam televizyon seyrederken şok olur. Çünkü televizyonda neler görüyorum der gözleri açılır, orada kendi takımının adı geçmektedir, ve kendi takımının başkanının bir teşvik pirimi verdiği konusunda orada birisi bir iddiada bulunmaktadır. Şaşırır dinler şike iddasından bahsedilmektedir. Rahatsız olur arkadaşlarını telefonla hemen gece yarısı arar ne oluyor ne bitiyor diye bilgi toplamaya başlar. Her kafan bir ses çıkıyordur. En sonunda başkanı aramak ihtiyacını duyar başkanını arar başkan tabiki derki "Abdullahçığım ben böyle bir şey yapacak insanmıyım tabii yapmadım böyle bir şey yalan söylüyorlar bizim kulübümüzü zedelemek için yaralamak için söylenen şeyler .Yarın bir toplantı yapıcağız detaylı bir şekilde gel burada görüşelim" der.

Abdullah bey tabiki yine huzursuz olduğu için  yapabildiği kadar o gece telefon görüşmesi yapar ama ne yüzde  yüz bu olay doğrudur nede yüzde yüz yanlıştır diyemeden vicdanı huzursuz gece yatağına yatıp ertesi gün gelir .Toplatıya gider, toplantıda konuşmalar olur tabiki başkan bunun kesinlikle yalan olduğunu söyler, böyle bir şey yapılamaz der. Ne bana yakışır bu nede kulübümüze der,ve o anda Abdullah beye şöyle bir teklifte bulunulur. Abdullahçığım der sen yarın bir basın toplantısı yap bunun yalan olduğunu bizim bunu yapmadığımızı ve kulübümüzü yaralamak zedelemek için bunu yapıldığını basın toplantısında senin ağzından bunu duyurmanı senden rica ediyorum der.Abdullah bey'in vicdanı tam rahat olmadığı için başkandan belirli bir süre ister .

BŞ:Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu sayın Özhan Erem . Şimdi bir göster bin işit bölümümüze geldik.Bir obje getirdim bir obje size göstericeğim ve diyeceğimki bu objeye beş saniye bakın ve bununla ilgili gençlerimize ne söyleyebilirsiniz daima hatırlayabilecekleri onun içinde objemizi böyle bir kutu içinde getirdim bu kutunun içinden siz bir açın bakalım nasıl bir obje çıkacak.Böyle bir şey çıktı size buna bir bakın bununla ilgili gençlerimize ne söyleyebiliriz.Bu tabiattan alınmış üzerinde güzel yaprakları olan bir ağacın ufacık bir dalı.

ÖE:Ben yaşam sürecini algılıyorum bu objeye baktığım zaman . Obje demek de gelmiyor içinden çünkü canlı bir varlık. Dolayısıyla şu an elimde tutuyorum ve onun enerjisini paylaşıyorum. Daha alt kısımlarında kopartılmış olan yani gövdeye daha yakın olan  kısımda ağacın daha güçlü olduğunu görüyorum, dalın daha güçlü olduğunu görüyorum. Daha yukarılara doğru büyüme safhasında daha güçsüzken daha kırılgan olduğunu görüyorum.Daha yeşil ve taze yapraklar yukarıda görüyorum dolayısıyla yaşam sürecini çok güzel  anlatan bir yapı bu. Hemen arkasını çevirdiğimiz zaman kurumuş bölümler görüyorum. Bunlarda artık miyadını doldurmuş, tamamlamış ve döküleceği güne kadar burada kalmayı sürdüren bölümler.İnsanın yaşamını da aynı şekilde vurgulayan anlatan güzel bir obje.

BŞ: Burada insan yaşamını da siz izliyorsunuz diyorsunuz ki bakın gençler hayata buradaki gibi doğarsınız gelirsiniz sizi altınızdakiler belki desteklerler, yaşamanız için size ama günün birinde sizde bu aşağıdaki yapraklar haline geliceksiniz, sizde başkalarını destekliyeceksiniz. Hayatta sadece siz yoksunuz başkalarıda var ve bu ömür böyle geçerken arka tarafta bir gün geçicek bu dünyadan göçüceksiniz. Onun için mesaj şöyle olabilir mi? Bu yaşamdan herkes geçicek bu yaşamı hoş yaşamaya çalışın mı desek .

ÖE:Kesinlikle

BŞ:Çok teşekkür ediyorum ağzınıza sağlık.Şimdi size şöyle bir şey sormak istiyorum bunuda keşkeyle sormak istiyorum diyorum ki insanın hayatında keşke dediği şeyler vardır.Sizce dünya için bir keşke söyleyebilir misiniz? Dünya için .Dünyada keşke ile başlayan ne söyleyebilirsiniz.

ÖE:O kadar çok keşke var ki . Keşke hiçbir insan aç kalmasa .

BŞ:Hiçbir insan aç kalmasa.

ÖE:Hiçbir insan aça kalmasa.

BŞ:Peki Türkiye'de keşke ne dersiniz?

ÖE:Gelir dağılımı düzelse ve üst düzeylere çıksa.İnsanların yaşam refah pozisyonları yaşam imkanları üst düzeylere çıksa.

BŞ:Peki kendinizle ilgili keşke.

ÖE: Keşke bir fırsat var hayatımda kaçırdığım keşke o fırsatı kaçırmasaydım işle ilgili bir fırsat var onu kaçırmasaydım diyorum.

BŞ:Şu anda önünüzde bir kutu daha var. O kutuda da bir başka oyunumuz var. Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu sayın Özhan Erem ile birlikteyiz şimdide kulağınıza küpe olsun.Bu kutunun içerisinde çubuklarımız var.Ben sizden bir çubuk çekmenizi istiyeceğim.Üstünde yazan bir güzel söz ne yazıyor.

ÖE:Aşağıda oturmazsan yukarıda yerin yoktur.

BŞ:Aşağıda oturmazsan yukarıda yerin yoktur.

ÖE: Aslında biraz önce yaptığımız objeyi çok güzel anlatıyor. İnsanın mutlaka yaptığı iş her ne olursa olsun hatta yaşam sürecinde  de zorlukları yaşamadan sıkıntıları tatmadan yukarıda olmanın bir anlamı yok.Yerin yoktur çünkü bir gün mutlaka kaybedersin ve dibe vurursun diye düşünüyorum. Her şeyde bu böyle sıkıntıları yaşamadan sorunları üstesinden gelmeyi öğrenmeden insanın yukarıdaki yeri spirütürel anlamda baktığımız zaman da bu böyle mutlaka öğrenerek ve gelişerek yukarıdaki yerini alması lazım.Tabiki yukarısı aşağısı zafi kavramlar bunlar ama mutlaka insan alt boyutları yaşamalı ki üst boyutun tadına varsın ve değerini anlasın.

BŞ:Müsaade ederseniz bir tane de ben sizin için çekebilir miyim? Bakalım ne çıkıcak.şimdi sizinki benim size çektiğim iki bölümden oluşmuş arka tarafınıda okumam lazım. Diyor ki 'Bir şeyi bulunmadığı yerde aramak , aramak değildir.'Bu ne demek?

ÖE:Taş yerinde ağırdr. Her şeyin bir yeri vardır bir zamanı vardır ve bir şey arıyorsanız eğer hayatın içinde o veya bu şekilde mutlaka onu yerinde aramak lazım. Başka yerlere bakarsanız vakit kaybedersiniz bu aramak değildir her şey için geçerli.

BŞ:Önce ne aradığınızı bilmeniz lazım. Ondan sonra o aradığınız yer nerede bulunur bunu keşfetmeniz lazım, ondan sonra oraya gidip onu aramanız lazım.Gelişi güzel aramak aramak değildir.

Ben size bir torba oyunumuz var onu oynatıyım olur mu? Torba oyunumuzu oynatırken de önce ben torbamızı sallıyorum içindeki sesi duyun diye.  Bunun içinde harflerimiz var bu harflerden bir tane çekip bakalım hangi harf size çıkacak önce harfinizi belirliyelim bir tane size çektiriyim ne harfi çıkacak bir bakalım önce.Ne çıktı size altında noktası var galiba Ç

ÖE:Ç harfi çıktı evet.

BŞ:Acaba ç harfi ile başlayan bir kötü davranış veya yanlış davranış hatırlayabilir misiniz?

ÖE: Çıkarcılık

BŞ:Çıkarcılık nedir tanımını yapabilir misiniz? Çıkarcı olmak.

ÖE: Çıkarcı olmak bütün ilişkilerinde bütün davranışlarında duruşunda hayatın içerisinde iş hayatında sürekli kendi menfaatini gözeterek adım atan insanlara ben çıkarcı insanlar diyorum.

BŞ:Çıkarcılığın aşırısı mı kötü yoksa insan kendini düşünmemelimi?

ÖE:Tabiki insan kendisini düşünmeli ama kendisi ile birlikte karşı tarafıda aynı anda düşünmeli.Çıkarcılık tanımı bana göre karşısındakini hiç düşünmeyen bir yaklaşım biçimi.

BŞ:Yani hep ban hep bana dememeli bir sana bir bana demeli.

ÖE:Hatta çok güzel vurguladınız bir sana bir bana yani bir bana bir sana demediniz bir sana bir bana önce sana

BŞ:Bir tane daha çekmenizi istiyorum çok güzel bu kısmı izah ettiniz çıkarcı olmayın.

ÖE:  G

BŞ:Bu sefer g harfi ile başlayan doğru bir davranış iyi bir davranış

ÖE:Güzellik.

BŞ:Sizce güzellik  nedir?

ÖE: Yaşamdaki her şey güzellik .Güzellik enerjidir, güzellik pozivitiledir, güzellik insanın hayatına bir kaynaktır.Baktığınız zaman güzel olan her zaman sizi pozitif yönlendirir.Dolayısıyla birde bir davranış olarak derseniz gelişim aklıma geliyor insanın kendini geliştirmesi .Uğraşmak çabalamak ve geliştirmek.

BŞ:Peki , güzel dediniz "Ben güzele güzel demem güzel benim olmayınca" da ki güzelin benim olmasını nasıl tanımlıyorsunuz.Bir güzelin sizin olması ne demek.

ÖE: Benim olması kavramı zaten mümkün değil o kadar güzel obje varki yaşamın içerisinde sizin olmayan. Ama mademki bu atmosferin içinde yaşıyoruz , aslında her şeyi paylaşıyoruz dolayısıyla sizin olmaması da söz konusu değil.

BŞ:Bu sözcük o zaman tamamen doğruda mesaj vermeyebiliyor .Ancak şöyle düşünülürse verebilir mi acaba ben güzele güzel demem güzel benim olmayınca burada güzelin benim olması fiziken benim ona sahip olmam değil de onun güzelliğini görüp keşfetmem o güzelin benim olduğu demektir. Eğer ben bir  güzeli görüpte o güzelliği farkına varıyor isem işte o güzel benim oldu. Bu kadar tanım benim oldu tanımı

ÖE:Algılamak ve hissetmek. Güzelliği algılamak ve hissetmek güzel bir kavram

BŞ: Çok teşekkür ediyorum ağzınıza sağlık.

.
.
.

Bülent Şenver, Özhan Erem

.
.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org