|
|
|
|
Tüm Yazıları
 ShareThis
|
İçindeki Kötülük Müsaade Etmiyorsa!
01.06.2013
Silvan GÜNEŞ / Biyografi Yazarı |
|
|
| Okunma Sayısı : |
4388 |
|
|
| Oy Sayısı : |
1 |
|
|
| Değerlendirme : |
5 |
|
|
| Popülarite : |
0 |
|
|
| Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
İçindeki kötülük müsaade etmiyorsa sen gösterdiğin iyi niyetinle bütün kapıların açılacağını mı sanıyorsun? Öyle insanlar tanıyorum ki, içlerine müzminleşmiş kötülük hâkim olmuş. Onu iyi bir insan yapmak için küçücük bir karşılaşmanın -bir sohbet ortamı yaratıldıktan sonra yeri ve zamanı geldiğini düşündüğünüz anda yaptığı yanlışı söylemenin- işe yarayacağını mı düşünüyorsunuz! Özellikle paranın şımarttığı insanlara; "sizinle dünyaya aynı pencereden baktığı zannı ile" kendi dünyanızdan duygu, düşünce, ahlak ve ahkâm keseceğinizi mi sanıyorsunuz? Ya da onun bunun yaşamını hayal edenin; karın ağrılarını, değer yargılarını bilmeden, "id"e girip orada gizlediği hınçlarını ucundan kıyısından sezmeden yaptığı yanlışları, anlamsız tavır ve tutumları, bir türlü gideremediği eksikleri farkına varsın diye kendinizce eğitim mi vermeye çalışıyorsunuz?..
"Öğrenme" dediğimiz şey yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya sürekli iletişim dâhilinde gerçekleşen bir dizi metotlar ya da alış-verişle gerçekleşen sonuçların bileşkesi olup, bunun günümüz yüzyılında en önemli delili olarak ortaya çıkan; internet, telefon gibi teknolojik paydaların da devreye girmesiyle servis edilen bilginin, nitelik, nicelik farkları neticesinde bir sürü gerekli gereksiz, doğru yanlış, haklı haksız unsurların servis edilmesi sonucunda içinden çıkılmaz karmaşık bir hal almasına neden olmasını yabana mı atıyorsunuz? Bu sebeple "öğrenme" denilen kavram sadece okulda kendi alanı dahilinde yetişmiş ehil kişilerin tekelinden çıkarak, sınıfta alternatif sunduğu bilgi karşısında bireyin oradan buradan edindiği bilgilerle cevap vermesi; kimi zaman bilgisini aktaran kişiyi (öğretmeni) –yetersizse- bilgisinin kendisinden yaşça daha küçük birey karşısında küçük düşmesi sonucu ile karşılaşırken, kimi zaman da bunun tam tersi; işine ve bilgisine sahip bir öğretmenin verdiği bilgi doğru, yerinde olmasına rağmen öğrencinin buna inanmamasına sebebiyet vermiştir. Artık ne bilgiyi aldığımız ne de verdiğimiz yerlerde bilginin ölçüsü kişi ve guruplar üstünde başka sonuç ve etkiler yaratmaya başlamış, bu nedenle de "öğretmenlik" denilen kavramın günümüz yüzyılı insanı nezdinde karşılığı gittikçe muğlâklaşarak -çoğu zeminde anlamsızlaşmış- eşleşme sınırına gelmiştir…
Hal böyle iken, yani öğretmenin dahi verdiği eğitimin tartışıldığı şu noktada; okumayan, kendini geliştirmeyen, kolay elde edilen şeylerin peşine düşmüş, gittikçe her bakımdan tüketen ve çalışmadan, yorulmadan, ter dökmeden kısa vadede tembelce ama mutlu, keyifli, zevk dolu yani "hedonistçe" yaşamaya can atan bir toplumun böylesine köklü arzularının karşısına dikilip ona; "Bak yanlış yapıyorsun! Seçimin böyle olmamalı! Bunun doğrusu şudur!.." türünden cümleler kurulabilinir mi? Ona nasıl yaşaması, nasıl yapması, hangi yoldan gitmesi konusunda telkinlerde bulunulabilinir mi? Ya da bulunulsa dahi karşıdaki bunun ne kadarını dinleyecektir sizce? Siz acıkan birine "Tokmuş gibi davran!" diyebilir misiniz? İşte insanoğlu budur. Neye acıkmış, neye susamışsa mutlaka onun peşinden gidecektir. Yüzyıllardır temiz olmanın önemi anlatılıyor, peki ne kadar temiz toplum? Bu temizliği içsel ve dışsal algılayabileceğimiz gibi evinde yemek masasının üstüne kendi adını yazmayan, kazımayan bir çocuğun okuldaki sırasına zarar vermesini nasıl izah edeceksiniz? Aynı şekilde evine ayakkabısını çıkarıp giren, çöpünü çöp tenekesine atan bir bireyin okulda, sokakta, işyerinde tuvaletleri kötü kullanmasını, çöp tenekesi her yerde bolca olmasına rağmen elindeki çöpü yere atmasına ne diyeceksiniz? Toplumun kendi içinde –ailesiyle- kısmen de olsa bazı uyumları yakalamışken dışarıda gösterdiği bu davranış bozukluğunu nasıl açıklayacaksınız? Peki, bu konu ile ilgili sürekli okullarda henüz çocuk yaşta, yani bu toplumun devamlılığını getirecek olan gençlere bir temizlik konusunda verilen telkinleri dahi bir araya getirdiğinizde kütüphane kuracak kadar cümle sarf edildiği halde bunun aksini bir türlü uygulatamayan eğitimcileri ve yöneticileri şimdi nereye koyacaksınız?
Evet bazı şeylerin izahatı zor, belki beyinlere iyiyi, güzel, doğruyu, ve toplum için güzel olan her şeyi öylesine çakmak gerekiyor ki, o bunun önemini ancak -artık bir zamanlar amacı olan ve hayal dünyasını süsleyen ama onların olamayacağını yine ancak 50'li yaşlara geldiğinde anladığında vazgeçen bir birey olduktan sonra- hayatı işte şimdi anlamaya başladığı, hatta gerçekten kendisini tanımak adına adımladığı o yaşlarda varacağına inanalım!..
Silvan GüneşBiyografi Yazarı |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları
ShareThis
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|