Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Erkan BAYAZITLI Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
Marsel İlhan (Yalnız Kurt)
29.06.2010
Erkan BAYAZITLI
Okunma Sayısı : 7037
Oy Sayısı : 6
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,89
Verdiğiniz Puan :
 

 

 


Marsel İlhan
(Yalnız Kurt)


Marsel İlhan (Yalnız Kurt)
Milli tenisçimiz Marsel İlhan ve Madina (Annesi) 2004 yılında İstanbul'a ilk geldiklerinde antrenman yapmak için aradığı imkanı Anadolu Yakası Taç Spor Kulübü'nde bulur. İlk kez ayak bastığı İstanbul'u sevmiştir. Marsel ülkesinde, kendini geliştirecek antrenman sahası bulamadığı için kariyerini geliştirmek için İstanbul'a yerleşmiştir. Antrenmansız olduğu için hiç kimsenin ummadığı bir anda Türkiye Şampiyonu olmuştu. Marsel deneyimli hocası Alirıza Toptaş'tan sonra Taç Spor'da yetenekli Antrenörü Can Üner'le başarılı çalışmalarına devam eder. Aradan altı yıl geçer ve hızla yükselip dünyanın en iyi 100 tenisçisi arasına Marsel İlhan ismini altın harflerle yazdırır. Gerçektende bu başarı karşısında gurur duymamak, takdir etmemek elde değil. Marsel'in annesi Madina ülkesinde Edebiyat öğretmenliği yapmış, fakat eşini yakalandığı amansız bir hastalık sonucu kaybetmiştir. O günden sonra oğluna annelik ve babalık yapmıştır. Oğlunun yeteneğini gördüğünden uluslararası platformlar da kendini yetiştirmesi ve hak ettiği yere kavuşmasını çok istemektedir. Bugün bir Türk tenisçi dünya klasmanında ilk 100'ün içindeyse bunda Madina Hamdamov'unda büyük bir katkısı vardır.

Marsel İlhan ilk ciddi kariyerini İspanya'nın Cordoba kentinde, ITF Futures serisi turnuvasında şampiyon olarak elde etti. Bu sayede ondan önce hiçbir Türk tenisçinin yapamadığını başardı. 2008/2009 yıllarında ATP sıralamasında 170'li numaralara kadar yükseldi. İlk defa bir Türk tenisçi buralara kadar yükselebilmiştir. Tenisle aşkı Semerkant'ın toprak kortlarında başlar. Annesi Madina'ya göre Marsel'in gözü tenisten başka bir sporu görmez. 3 yaşındayken evdeki raketi bulup ve onunla oynamaya başlamış. Madina, birkaç yıl sonra raketi daha rahat tutacak yaşa gelince onu Semerkant'taki kortlara götürür. Altı yaşında ilk kez korta ayak basar ve tenisle yatar kalkar olmuş. Kötü havalarda bile koşarak antrenmana gider. Raket sallamadığı zaman da kendinden büyük oyuncuların her hareketini takip eder. Semerkant'taki düzenlenen uluslararası turnuvaları tribünde saatlerce bıkmadan oturur ve maçları büyük bir dikkatle izlermiş. Biraz daha büyüyünce kortta daha çok yer almak için top toplayıcılığı yapar. İlk turnuvasını 8 yaşında antrenörünün verdiği ödünç tahta raketle kazanır. Şampiyonluk ödülü olarak ta bir tenis raketi kazanır. Bu ödülle dünyalar Marsel'in olur. O yıllarda Özbekistan'da tenis raketi edinmek çok zordur. Tüm yaş grubu turnuvalarında şampiyonluğu kimseye bırakmaz. Antrenörü onu daha büyük yaş gruplarında oynatır. Hatta arkadaşları da, "Marsel sen artık bu turnuvalarda oynama da biz de şampiyon olalım" derler. 13 yaşında Kırgızistan'da Orta Asya Oyunları'na katılır, ikincilik ve üçüncülük dereceleri alır. 17 yaşında tüm rakiplerini yenip Özbekistan Şampiyonu olur. Ülkesinde artık yenemeyeceği tenisçi kalmamıştır. Lise diplomasını da almış ve artık bir karar verme zamanıdır.

2004'te satellite turnuvaları oynamak için Türkiye'ye gelir. Fakat iklim değişimi ona iyi gelmez ve rahatsızlanır. Sadece İstanbul'daki turnuvalarda oynar. Marsel ve Madina İstanbul'u çok severler, bu masal şehrine adeta bayılırlar. Türkiye'de bir kulüp bulup yerleşmeye karar verirler ama maalesef Marsel bir kulüpten diğerine gidip gelir. Hatta Maltepe'de bir federe kulübün yabancı hocası "Bundan bir şey olmaz" diye antrenman yapmasına dahi izin vermez. Kısa bir süre sonra Marsel, Türkiye'de hepsini utandıracak kadar başarıyı fazlasıyla yakalamıştır. Bu yetenekli gence Taç Spor Kulübü sahip çıkar. Fakat bu kez karşısında vatandaşlık sorunu vardır. Bu yüzden sadece uluslararası turnuvalara katılır. Enka tesislerinde katıldığı 18 yaş turnuvasında şampiyon olunca herkesin dikkatini çeker. İki yıl önce haziran ayında Türk vatandaşlığına kavuşur. Yeni soyadı olarak da İlhan'ı seçer. Yeni nüfus cüzdanını almasının ikinci haftasında askerlik kağıdı gelir. Vatandaşlık için uzun süre bekleyen Marsel askerlik kağıdının çok çabuk gelmesine annesiyle birlikte şaşırmış ama "Türkiye'de kendimi çok mutlu hissediyorum," diyerek düşüncelerini ifade etmiştir.

O dönem ATP dünya sıralamasında 1370. dir. Bir önceki yılın başında da Dünya sıralamasında 800 civarında bir yerde 2007'yi bitiririm diye bir hedef belirlemiştir. Beklediğinden fazla puan toplar Futures serisi turnuvalarda Eylül ayında Özbekistan'ın Karşi kentindeki Challenger turnuvasında final oynayınca 40 puan birden alır "Finale yükseleceğimi hiç tahmin etmiyordum, hedefim elemeden sonra ana tabloda bir tur geçmekti." ve ardı ardına dört maç kazanıp finale yükselir. Dünya sıralamasında 100 sıra birden yükselir. Bu hızla puan toplamaya devam ederse bir rüyanın gerçekleşeceğinin habercisiydi. İspanya'da Futures serisi turnuvalarında oynadı. Cordoba'daki turnuvada üçü İspanyol, biri Fransız ve biri Rus toplam beş rakibini yenerek şampiyon oldu. Şampiyonluklar ve puanlar birbirini takip eder. Artık, onun için rakibin kim olduğu hiç önemli değil. Dünya sıralamasında gördüğü rakamlar sürekli olarak en tepeye yükselmektedir. Marsel diyor ki "O kadar yıl toprak kortta oynadım ama şimdi sert zeminli kortları daha çok seviyorum. Çünkü toprak kortta çok koşturmak gerekiyor. Arka çizgide oynamayı seviyorum. Fileye çıkmayı pek sevmiyorum. Fakat daha iyi olmam için hepsini çok iyi yapmam gerekiyor. Forehand vuruşlarım en kuvvetli yönüm. Şu anda en eksik tarafım korttaki hareketlilik, bir de daha etkili servis atmalıyım. En sevdiğim tenisçiler Roger Federer, Andre Agassi, Rafael Nadal." Şampiyon Marsel İlhan tenisçilerimize çok sık antrenman yapmalarını tavsiye ediyor.

Türkiye'yi yurt dışında, tarih yazan başarılı çıkışları ile temsil eden Marsel'e ne ödül verilse azdır. Gece gündüz demeden bir başarıdan diğerine koşuyor. İstiklal Marşımızla bayrağımızı göndere çektiren Marsel İlhan bir Özbek Türk'üdür. Atalarını incelediğinizde hepimizden daha da Türk olduğunu görebilirsiniz. Teklerde Grand Slam turnuvalarına katılan ilk Türk'tür. Mütevazi kişiliği ve yalnız kalmayı sevdiğinden, sürekli olarak yalnız gözükür. Aslında yalnız değildir. Önceki yıllara göre maddi ve manevi çok büyük destekçileri vardır. Fakat kendisi "Yalnız Kurt" olmayı tercih etmektedir. Tarzı böyle ve bu tarz ona başarıyı getiriyor. 2009 yılında Yeşilyurt Tenis Kulübüne transfer oldu. Kulübün değerli ve deneyimli Baş Antrenör Orhan Ataş, "Marsel'le Türk tenisine hizmetlerinin devam edeceğini ve tecrübeleri ile onlara yol göstereceğini" ifade ediyor.

Milli tenisçimiz Marsel İlhan tüm rekorları kırmaya ve dünyayı şaşırtmaya devam ediyor. Türk dünyasında gönüllerin vazgeçilmez şampiyonu oldu. Yıllardır Marsel için haber ve televizyon programları yaptık. İlk zamanlar "Siz bu çocukta ne buluyorsunuz" anlamıyoruz diyen anlı şanlı tenis spor adamları ve yazarları bugün Marsel İlhan'ı yere göğe koyamıyorlar. Marsel bugün ulusal gazetelerin baş sayfalarında yer alıyor. Wımbledon hayallerimiz bu çocukta dediğimizde (Başkan Mahmut Naibi, Gazeteci Cahit Yavuz, eski hocası Alirıza Toptaş, yeni hocası Can Üner) bize halk tabiriyle hayalperst gözü ile bakıyorlardı. İşte bu hayalperestler kervanına, Türkiye Tenis Federasyonu Başkanı Ayda Uluç, Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Koray Öztürkler ve Marsel'in ekibi Kerem Demircioğlu, Cem Bayram katılınca bir rüya gerçek oldu. Gerçektende çok önemli bir hayal gerçek oldu. Önemli yabancı gazeteler Wımledon maçları için "Zaferi İngiltere'nin Davis Cup takımını alarma geçirdi" başlığıyla haberi verdiler. Artık ilk 100 oyuncunun içinde olacağı için tüm dünya onu dikkate alacak demektir. Soruları yanıtlayan tenisçimiz, 'İlk kez Wimbledon'da bir tur geçtim, çok mutluyum. Ne mutlu Türküm diyene" dedi.

Sokaktaki herkes, anlayan anlamayan "Neden Wımbledon'da bir Türk yok" diye sürekli aynı soruyu soruyorlardı. Bunun cevabını her fırsatta veriyorduk ama gazete sütunları bunu açıklamaya yetmiyordu. Artık tüm dünya biliyor ki Wımbledon'da bir Türk var. Bize bu rüyayı yaşattığın ve sana inanan bir avuç insanı mahcup etmediğin için ne mutlu bize. Tüm Türk dünyası için binlerce kez teşekkürler. Türkiye Tenis Federasyonu ve Turkcell'in sponsorluğunda Marsel İlhan destan yazmaya devam ediyor. Emeği geçen herkese kalpten şükranlarımızı sunuyoruz.

Erkan BAYAZITLI

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org