Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Süleyman Dönem Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
Gazetecilik Ahlakı Reha Muhtar
17.09.2011
Süleyman Dönem
Okunma Sayısı : 2625
Oy Sayısı : 4
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,01
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

Gazetecilik Ahlakı Reha Muhtar  
.
.

Sayın Reha Muhtar'ın Gazetecilik Etiği ve Gazetecilik Ahlakı hakkındaki görüşlerini anlatam yazısını sizlerle paylaşmak istedim.

Ne tuhaf bir dünyada yaşıyoruz?

Etik ve ahlak basın içinde de önemini kaybetmiş!

Allah bizi korusun...

.
.
.

 Reha Muhtar

.

İliştirilmiş" gazetecilik ve yalnız bir gazeteci olmanın günahı!..

Reha Muhtar


"Ahlaklı görünen, ahlakı hep şemsiye yapmaya çalışan, etrafa bu yönde ayar vermeye çalışan" tiplerden uzak durun...

  
Bir hesaplaşma yapacağım bugün...

Kendimle...

32 yıla yakın bir süredir yaptığım gazetecilik mesleğiyle...

Çevremdeki gazetecilerle!..

Bunu yapmalıyım...

Bunu yapmazsam, gazeteciliğe heves edecek gençlere, bu mesleğin Türkiye'deki yaldızlı görüntülerin arkasındaki gerçek fotoğrafı veremem...

Bu çevreden bir intikam alma yazısı değil...

Bu her şeyini kaybetmekte olan bir adamın, "Ben kaybettim, siz de kaybedin" yazısı hiç değil...

Kimseye kırgın değilim...

32 yılda içimde kalan bir ukte de yok...

Onun için rahat bir hesaplaşma olacak...

İntikam amacı gütmeden...

Ancak fotoğrafı verecek şekilde...
***


 

Türkiye'de sadece 'ideolojik, ekstrem, merkez dışı' medyanın değil bizzat 'merkez' medyanın da bir yerlere embedded (iliştirilmiş) olarak yapıldığını yeni anlıyorum...

İlginç kümelenmeler var gazeteciler arasında...

Çok ünlü bir yazar, birkaç yıl önce "Oğlum bizim dünyamızı medya çeteleri yönetir... Bir çeteye!!! dahil değilsen, iki günde tertemiz ederler adamı..." demişti...

Yüzüne mel mel baktığımı görünce de, "Arkanı kollayacağın bir düzeneğin içinde olman gerekir..." demişti...

Ben gazeteciliği "yalnız ve özgür" yapılan bir iş olarak gördüm...

Yalnız olmazsam, kendi vicdanımı özgürce hareket ettiremeyeceğimi düşündüm hep...

Abdi İpekçi'nin 1 Şubat 1979'daki ölümü beni böyle bir algılamaya itti...


***


 

Devrimci rüzgarların, örgütlü dünyalarından çıkıp, gazeteciliğe adım atmayı düşündüğüm ilk günlerde Abdi İpekçi öldürüldü...

Milliyet'teki köşesini her gün okuduğum bir yazardı Abdi İpekçi...

Yazılarında örgütsel bir yapının onda vuku bulan bir parçasını değil, yapayalnız bir gazetecinin denge arayışlarını, çözüm çabalarını, akıl süzgecinden geçirdiği duygusal çıkışlarını bulurdum...

Gazeteciliği "yalnız ve bağımsız" olduğu için çok sevdim ben...

Daha doğrusu gazeteciliğe "yalnız ve bağımsız" anlamını yüklediğim için gazeteciliği çok sevdim ben...

Devrimci ya da milliyetçi dünyaların örgütlü yapısının, özgürlüklerini kısıtladığı bir genç için, "yalnız, bağımsız ve özgür bir gazetecilik" mecrası, bir Don Kişot öyküsüydü aslında...


***


 

Kendimi de çevremdeki gazetecileri de bir yerlere embedded (iliştirilmiş) gazeteci görmek istemedim hiç...

Ekstrem yayın organlarına hiç karşı olmadım...

İdeolojiyi esas alan, siyasi duruşu katı yayın organlarında çalışan 'ideolojiye embedded' gazetecilere de karşı olmadım hiç...

Onların özgürlüklerine, siyasal duruşlarına, eğilip bükülmeyen sert tavırlarına hep içten içe bir sempati duydum...

Kendi gençliğimin silüetlerini gördüm onlarda...

Ancak ben "merkez medyada haber için gerekirse babasını bile tanımayan gazeteciler ordusuyla, kendimi bağımsız, özgür ve elbette yalnız" hissediyordum...


***


 

Haber için babasını bile gözü görmeyen yalnız, bağımsız ve özgür gazetecilerin büyük çoğunluğunun aslında bir yerlere "embedded" olduğunu anladığımda, büyük hayal kırıklıkları yaşadım...

Çevremde bağımsız gibi görünen bir çok gazeteci esasen "bağımsız ve tek" falan değildi...

Mutlaka bir yerlerle, duygusal, maddesel, çıkara dayalı ve kariyerist bir ilişkiler yumağı içindeydi...

Yazdıkları, söyledikleri, bağımsız kişisel görüşleri değildi...

Daha doğrusu kişisel görüşleri, yarattıkları grup ideolojisinin bir yansıması, dolaylı veya dolaysız yakınlaştıkları çevrelerin sözcüsü, direkt veya endirekt bağlantıda oldukları merkezlerin sesi konumundaydı...

Bu haliyle benim bağımsız, özgür ve yalnız farz ettiğim gazetecilik bir grubun, bir merkezin, bir güç odağının hoparlörü durumuna geliyordu...

Bunlar suç kapsamında mıydı bilmiyorum...

Ancak gazetecilik ahlakının ayaklar altına alındığı kuşkusuzdu...


***


 

Ne acıdır ki, gazetecilik ahlakının toplumsal zabıtalığına da bu insanlar, gruplar ve merkezler soyunuyorlardı...

Hoparlör oldukları dünyaları unutturmak ve gözden uzak tutmak için el çabukluğuyla, en çok "gazetecilik ahlakından, doğruluktan, dürüstlükten, basın mesleğinin onurundan" onlar bahsediyorlardı...

Gazeteciliğin etik kuralları, "grup ideologlarının" elindeydi...

Mesleğin sicil amirleri onlar görünüyordu...

Ne acıdır ki, kendi meslek sicilleri baştan embedded olduğundan, onların verdikleri siciller de daha baştan birer "lame duck"tılar...


***


 

Üç çocuğuma ailevi tarihimizin kayıtları için şunu söyleyebilirim...

Böyle olduğunu bilmiyordum...

Böyle olduğunu bilseydim, gazetecilik yapar mıydım emin değilim...

Ben hep yalnızdım...

Yapayalnızlığın koyuluğu, doğal olarak bağımsızlığımın ve özgürlüğümün "dem"ini beraberinde getirdi...

32 sene, çevremdeki bu kadar örgütlü güçle, nasıl başedebildiğimi inanın bilmiyorum...

"Ahlaklı görünen, ahlakı hep şemsiye yapmaya çalışan, etrafa bu yönde ayar vermeye çalışan" tiplerden uzak durun...

En ahlaksızları onlardır...

İnsan kendinde olmayan şeyi dışarıya yansıtır, "Sizde niye yok?.." diye sorgular...

Yalnız, bağımsız ve özgür gazeteciler olacak mı ilerde Türkiye'de?..

Sanıyorum internet, bloglar bunu sağlayacaklar...

Bana gelince...

Hala inanamıyorum; bu heriflerle nasıl başedebildiğime...

Hissediyorum...

Onlar da inanamıyorlar...

Sadece söylemeye utanıyorlar...

"Ahlaklı görünen, ahlakı hep şemsiye yapmaya çalışan, etrafa bu yönde ayar vermeye çalışan" tiplerden uzak durun...

.
.
.


Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org