Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

NİLGÜN ÇOLAK Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
REYTİNG CANAVARINA YENİLEN DEĞERLER
09.11.2009
NİLGÜN ÇOLAK
Okunma Sayısı : 1463
Oy Sayısı : 4
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,01
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

www.nilguncolak.com
Aslında tüm yazılarımı genelde insan üzerine ve kişisel gelişimle ilgili yazarken son iki yazımda kendimi eleştiri yapan bir yazar konumuna soktum gibi gözükse de aslında kesinlikle kişileri ya da kurumları rencide etmeye yönelik bir amacım yok. Herkesin yaşamına saygım sonsuz ve yapılan her ne olursa olsun yargılamak benim haddim değil. Ben bu konuda bir otorite edasıyla yazmıyorum yazılarımı.
Derdim birçoklarının yaşam biçimi haline getirdiği gibi polemik yaratmak da değil. Polemik yaratmak istesem, genel yayın yönetmeni olduğum iki dergim var, Q Plus magazine ve Q'en magazin, bir şekilde dergilerimi kullanırdım bu amacıma hizmet etsin diye. Oysa ki okurlar çok iyi bilir, her iki dergimde de bütün kişi ve kurumlara büyük bir saygı ve özenle yaklaşıyor, dergilerimizi gerçekten olması gerektiği gibi çok düzeyli ve objektif bir yayıncılık anlayışıyla hazırlayarak sunuyoruz okurlara.
Ben sadece halktan biri olarak toplum açısından gözüme batan, her şeyden önce de bir anne, bir ebeveyn olarak -zaman zaman hepimizin yaptığı gibi- konuşmalarımızla yanlış örnek olabilecek tutum, davranış ve olaylara gençlerimizi de düşünerek dikkat çekmeye çalışıyor ve iyi örnekler ekrana getirmemiz gerektiğini savunuyorum.
Türk toplumu olarak evet dedikoduyu ve insanların özel hayatlarını incelemeyi seven bir toplumuz ve ne kadar birilerini eleştirircesine acımasızca konuşuyor dahi olsak, lütfen bunu inciterek ya da söz konusu kişi ya da kurumu bütünüyle karalamaya, yok etmeye çalışarak yapmayalım. Günümüzde belden aşağı vurmanın farz olduğu bir dönemde herkes geçmişini ve ailesini hatırlayarak bir yerde durmasını bilmeli diye düşünüyorum. Hepimiz dönem dönem yanlışlar yapmış olabiliriz. Her zaman dediğim gibi yanlış bir kez yapılıyorsa yanlış olur, eğer bu sürekli devam ediyorsa hata olmaktan çıkar, alışkanlığa dönüşür ki bu bence artık özür kaldırmaz ve yapılan suça girer. Bu da tamamıyla kişinin kendi seçimidir ve sonucuna katlanır.
Bir önceki yazımda çok teşekkür mektubu aldığım gibi eleştrilere de maruz kaldım. Tabii ki herkesi saygıyla karşılıyorum. Çoğunluğun söylediği şey ''Aman ne yaptın Nilgün, şimdi basın üstüne gelir. O bilmem kimin kankası, diğerinin adamı var, seni rahatsız eder, ne gerek vardı, keşke yazmasaydın…'' gibi saçma sapan yorumlar yapanlar oldu. Ancak ortada bir gerçek var: Ben yazımda kimseyi incitecek, hakarete yönelik, küçük düşürücü bir söz telaffuz etmedim. Aksine yanlış kelimeler sarf ettiklerini ve yanlış anlaşılabileceğini üstüne basa basa yazmaya çalıştım. Keşke böyle bir konuşmayı halkın önünde değil de yalnızken yapsalardı dedim. Ekranlarda halka yönelik programlarda konuların topluma ışık tutan, etik olma kaygısı güdülerek işlenmesinin daha sağlıklı olacağını anlatmaya çalıştım. Kısacası sözün özü hiç kimseye herhangi bir laf atma ya da söz gönderme gibi bir düşüncem yok. Kimseyle de bir sorunum yok. Bir vatandaş olarak naçizane fikrim, özellikle çocuklar açısından örnek teşkil edebilecek konu, tutum ve davranışlarda daha özenli olunması gerektiği… İsteyen alır isteyen almaz ama bir gerçek var ki bizler birer anne olarak yaptığımız her şeye dikkat etmek zorundayız. Geçmişte herkesin yanlışı ya da doğrusu olabilir. Amaç geçmişi yargılamak ya da bir şey ortaya sunmak değil. Sadece televizyon dünyasında şöhretli karakterlerin örnek teşkil edebileceği göz önünde bulundurularak yeni neslin geleceği açısından mümkün olduğunca iyi, doğru, güzel örneklere yer verilmesine çaba gösterilmeli diye düşünüyorum. Lütfen bazı değerlerimizi reyting uğruna harcamayalım.
Bakın tekrar bir örnek vereceğim. Geçenlerde ekranda Serap Ezgü'nün programını izledim biraz. Çok yakın zamanda cereyan etmiş bir cinayeti işliyordu. Gayet güzel ve akıcı bir program. Halkın sevdiği hatta bazen halkı uyaran, dikkat edilmesi gereken noktaları vurgulayan, eğitici bir program olabilir ancak bir şey vardı ki; beni gerçekten çok rahatsız etti: Ölmüş bir annenin hakkında söylenenler… Şimdi Serap Hanım belki orada işini yapıyor. Cinayetin neden ve nasıl işlendiğini anlatıyor, halkı bilgilendiriyor. Orada bence gerçekten söylenmemesi gereken, hiçbir sağduyulu insanın kullanmaması gereken bilgiler olduğunu düşünüyorum. Eminim ki Serap Hanım da canlı yayının etkisiyle aktardı bu bilgileri ancak bu konuda biraz daha dikkatli olunması gerektiğinin yine altını çiziyorum. Bu bilgi, cinayetin işlendiği gün öldürülen kadının, 3 tane evli adamla daha ilişkisi olduğu ve öldüren kişi ile aynı gün arabada ilişkiye girmiş olduğu şeklindeki bilgiydi..
Bu tabii ki yargıyı yakından ilgilendiren bir konudur ve zaten yüce Türk adaleti bu konuyla yakından ilgileniyordur. Şimdi soruyorum size, toplumun bu kadar ince detayı bilmesine gerçekten gerek var mı? Böyle bir şey halkın gözü önünde açıklanmalı mı? Kadının öldürülmüş olması için bu geçerli bir sebep olabilir mi? Biz bunları bilemeyiz. Ayrıca işin bu kısmı bizi ilgilendirmez. Atlanmaması gereken bir şey var: O ölen kişi nasıl öldürüldü ya da öldüren kişi ne psikolojideydi bilemem ancak annesi hakkında böyle şeyleri duyan çocukların psikolojisinin ne kadar kötü yönde etkilendiğini tahmin etmek zor değil. Gazeteden okuduğum kadarıyla bu annenin genç yaşta bir kızı ve bir oğlu vardı sanırım. O çocuklar şimdi annelerini kaybettiğine mi üzülsünler yoksa arkasından basında çıkan onca habere mi? Belki bir hafta sonra hepimiz bunları unutacağız. Yıllar sonra hatırlamayacağız bile ama ateş düştüğü yeri yakar. O çocuklar bu travmayı ömürleri süresince yaşayacaklar. Belki sırf annelerinin yaşadığı bu ilişkiden dolayı etkilenip hayatlarına farklı boyuttan bakacaklar. Belki bu duyduklarından dolayı annelerinden nefret edecek, belki genç kız bundan sonraki hayatında annesinin yaşadıklarından dolayı erkeklere, genç delikanlı da kadınlara karşı düşman kesilecek. Neden bunlar yaşansın? O gencecik, körpecik çocuklara bunları yaşatmak zorunda mıyız? Bir reyting uğruna!
Düşünsenize o çocuk yarın okula gittiğinde bir arkadaşı ona ''Annen şöyle yapmış, onun için öldürülmüş'' dese (bunlar çocuk, ne diyecekleri, ne yapacakları belli olmaz) o çocuk ne yapacak? Bırakalım bu işlerin bu boyutlarını devlet halletsin. Ama ne olur bunları halka çok açmayalım. En azından insanların bu kadar özelini deşifre etmeyelim. Geride kalanlara zarar vermeyelim. Hiç günahsız olan o iki çocuğun hayatını mahvetmeye kimsenin hakkı yok. Üstelik belki çok sevdiği annesinden sırf bu yüzden nefret edecek kimbilir? Rica ediyorum böyle programlarda biraz daha sağduyulu davranalım. Sonuçta tabii ki suçlu suçunu çekmeli, hiçbir şeyin sonucu bir adam öldürmek olmamalı, bunlar işlenmeli, örnek olmalı ama kişi ölmüş diye de mahremiyeti tüm detaylarıyla ortaya dökülmemeli. Bizler Türk toplumu olarak hala örf ve adetlerimize bağlı bir milletiz. En azından ölmüş birinin hakkında ne olursa olsun açıklanmaması gereken unsurları reyting malzemesi yapmamalıyız. Düşünün ki aynı şey sizin başınıza geldi ve o evlatlar sizin. Her ne olursa olsun yeni sapıklar oluşturulmaması için bu tür konulara daha özen göstermeliyiz düşüncesindeyim.
Tekrar görüşmek üzere şimdilik tekrar hoşça kalın.
Kalın sağlıcakla, Yüzünüzden gülücük, gönlünüzden sevgi ve merhamet, kalbinizden Allah inancı, elinizden para eksik olmasın.
www.nilguncolak.com

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org