|
|
|
|
Tüm Yazıları
 ShareThis
|
CANLI YAYINDA DELİL NASIL KARARTILIR DERSİ!
09.01.2010
NİLGÜN ÇOLAK |
|
|
| Okunma Sayısı : |
2894 |
|
|
| Oy Sayısı : |
5 |
|
|
| Değerlendirme : |
5 |
|
|
| Popülarite : |
3,49 |
|
|
| Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
www.nilguncolak.com
Günümüzde reyting uğruna yapılan bir sürü yanlıştan bahsedip duruyoruz ancak konuşmaktan öteye gidilmiyor ve devamı aksine daha kötüleşerek geliyor.
Bu konuyla bağlantılı olarak RTÜK ya da diğer tüm yetkili mercilere, çok önemli olduğunu düşündüğüm naçizane bir öneride bulunmak istiyorum. Değerlendirilir ya da değerlendirilmez, bu sayın yetkililerimizin kararıdır. Ben de verilen tüm kararlara sonsuz saygı duyuyorum. Ancak ben bir anne olarak, bir vatandaş olarak, günümüz koşullarında çocuk büyütmenin, huzurlu ve iyi bir ortamda nefes alabilmek için yaşam savaşı vermenin, ayakta kalmanın, özellikle de sağlam bir toplum içerisinde yaşamanın çabalarını gösteren bir birey olarak bunu yazmayı kendime görev edindim.
Öncelikle sevgili büyüklerimizi kınamak için ya da görevlerini atladıkları düşüncesiyle yazmıyorum bu yazıyı. Zaten böyle bir şey benim haddime düşmez. Ancak bu kadar yoğun bir gündemin içinde bazen atlanılmış ufak ama çok önemli detaylar olduğuna dikkat çekmek için yazıyorum. İsteyen istediği gibi değerlendirebilir. Ama bilinmeli ki zaten kötü şeyleri çok çabuk örnek alan toplumumuz suç işlemeye de meyilli birçok bireyi barındırdığına göre, televizyonda daha eğitici hatta doğru yönlendirmeler yapan programlar olması gerektiği kanaatindeyim.
Şimdi gelelim neden bu yazıyı yazdığıma. Genelde ara boşluklar yakaladığımda mutlaka TV kanallarını karıştırırım. İşte izlediğim bir programda beni rahatsız eden noktalar ve üzerinde düşünülmesi gereken yönleri:
Müge Anlı'nın sabahları yayınlanan programını izliyordum. Yıllardır magazin programları yapmış ve de Türk halkı tarafından kabullenilmiş ya da kabullendirilmek zorunda bırakılmış bir sunucu Müge Anlı. Kendisini tebrik ediyorum. Şahsını iyi tanımam dolayısıyla kişiliği hakkında da bir şey söyleyemem. Ekranda gördüğüm kadarıyla hanım hanımcık, iyi bir anne ve ailesini ayakta tutmaya çalışan bir bayan. Ancak bazen kantarın tozunu fazla kaçırıyor diye düşünüyorum. Tamam yaptığı iş konusunda kendisini ve çevresini sürekli geliştiriyor, bu takdire şayan bir durum ancak yine de her şeyi ben bilirim edasından da kurtulmalı diye düşünüyorum. Sebebine gelince… Birincisi oraya konusunda uzman, Türkiye standartlarında oldukça iyi konumlarda görev yapmış iki insanı (Sn. Prof. Dr. Arif Verimli ve Sn.Av. Rahmi Özkan) yeri geldiğinde anlamsız ve saygısız bir biçimde ("Bir saniye sözüm bitmedi, sözüm bitsin ondan sonra" gibi...) susturması… Böyle değerli ve önemli kademelerde bulunmuş insanların parmak kaldırarak sunucudan söz hakkı istemesi ve Müge Anlı'nın Türk toplumu örf ve adetlerine göre özellikle de sürekli saygıdan bahseden ve saygı bekleyen biri olarak bu şekilde davranması şahsen beni rahatsız ediyor. Bu iki ünlü uzmana program başına para da veriliyor olsa, gerçek hayatta Müge hanımın şahsına çok değer veriyor da olsalar, onların yanında çok güçlü olduğunu da düşünse yada her ne olursa olsun Müge hanımın haddini bilmek zorunda olduğunu söylemek istiyorum. Çünkü Prof. Dr. Arif Verimli ve Avukat Rahmi Özkan en azından orada bilirkişi olarak çağrıldıysa, konularının uzmanları olarak doğru ve son sözü onlar söylemeli diye düşünüyorum. Müge Anlı bir program yöneticisi. Bu konularda karar verecek yetkili merci değil. Üstelik insanları yanlış yönlendirerek başka hatalara yol açılmasına sebep olabilme riskini fazlaca taşıyor.
Evet hata diyorum çünkü gerçekten sosyal içerikli bir program yaparken daha dikkatli olunması gerektiğine inanıyorum. RTÜK kurumunu ve diğer yetkilileri bu konularla daha detaylı ilgilenmeye davet ediyorum.
Sayın yetkililer konu gereği yıllar öncesindeki çekilmiş sigara ya da içki sahneleri bile filmlerde şu an da buzlanırken, şimdi vereceğim örnek sizce Türk halkına daha mı az zarar verir? Yanıt sizde... Söz konusu bir magazin ya da eğlence programı değil, bir dizi ya da film değil, tümüyle "halkın yaşamına ayna tutan" "halkın sorunlarını canlı yayına taşıyan" "sosyolojik olayların ardında yatan gerçekleri irdeleyen" ve hepsinden önemlisi "çözüm arayan" olduğu iddiasındaki sosyal içerikli programlar bunlar. Dolayısıyla hem programın içeriği hem yapımcısı, sunucusu, hem yayınlayan kanal, hem denetlemesi gereken kurumlar ve yetkililer nezdinde sosyal sorumluluk bilincinin en üst düzeyde taşınması gerektiği programlar bunlar… Herkesin gerçekten çok özenli ve titiz davranması gerek bu konularda…
Sayın Müge Anlı Salı günü (05.01.2010 tarihli yayın)bir cinayet konusunu işliyordu o gün programında. Bir baba-oğul cinayeti ve ortada zanlı konumunda bulunan ikinci bir eş vardı. Buraya kadar konular beni ilgilendirmiyor. ancak orada söylenen bir cümle var ki bu kısmı beni dehşete düşürdü. Sn. Müge Anlı, cinayet işlendikten sonra cesetlerin fosseptik çukuruna atıldığını söyledi. Bu da tamam. Ama hemen arkasından, kendisinin de seyirciyle birlikte fosseptik çukurunun cesetteki delilleri ortadan kaldırdığını öğrendiğini tekrarlayarak, orada ne kadar önemli bir bilgiye ulaşıldığının altını çizmeye çalıştı. Bu konuyu nasıl atladı bilemem, ancak bildiğim bir şey var ki, bir sürü sapık ya da katil artık bu program sayesinde fosseptik çukurunun delilleri yok ettiğini ya da azalttığını öğrenmiş bulunuyor. Şimdi gelelim konumuza… Sizce böyle bir bilginin televizyon ekranlarında söylenmesi doğru mudur? Ortalık zaten ruh sağlığı bozulmuş insanlarla doluyken, bir de onlara farkında olmadan yol göstermek ne kadar doğru olabilir ki?
Ben buna kelimenin tam anlamıyla kör cahillik diyorum. Cahilin cüretinden kork demiş atalarımız… Gerçekten de çok doğru söylemiş. Ben burada yine söylüyorum: Sayın Müge Anlı kendisini evet geliştiriyor ve iyi şeyler yapıyor ama bunları yaparken birilerinin de onu denetlemesi gerekiyor. Çünkü TV öyle bir sihir ki insanlar karşısında oturup, senaryo üretip, kendisine yeni yollar keşfedip, sonra gerçek hayata uyguluyor. Bizler ki yapanları caydıracağımıza, bu tarz söylemlerle yapanlara çanak tutuyor olmuyor muyuz? Farkında olmadan…
Lütfen biraz daha duyarlı olalım. Sadece sözde olmuyor duyarlı olmak. Başkalarını da sürekli duyarlı olmaya çağırmakla olmuyor. Önce kendimiz duyarlı olmayı öğrenelim. Bir konuyu ne kadar iyi biliyor olursak olalım, bu bize tek başına "bilirkişi" olduğumuz ayrıcalığını vermez. Konunun uzmanları var ise orada bir adım geride durmasını da bilmek gerekir. Aksi takdirde siz çok biliyorsanız onlar niye orada oturuyor? Bilmek istiyorum. Sorun sadece bu konudaki diplomalar ise Müge Anlı da yakında bir hukuk diploması alacak zaten…
www.nilguncolak.com |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları
ShareThis
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|