Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Bedri Baykam Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

SOLCU KENNEDY" CİNAYETİ ve BUGÜNKÜ DÜNYA
26.12.2013
Okunma Sayısı : 5490
Oy Sayısı : 1
Değerlendirme : 5
Popülarite : 0
Verdiğiniz Puan :
 

 

"SOLCU KENNEDY" CİNAYETİ ve BUGÜNKÜ DÜNYA 
Bedri Baykam


"Killing Kennedy" filmi, Kennedy Suikasti'nin 50. yılının dolmasına az bir süre kala ortaya çıktı ve geçen pazar National Geographic'te yayınlandı.

İçerik açısından ilginç olan bu film, ne yazık ki hem maddi hatalarla dolu, hem de tamamen yanlı olarak hazırlanmış:

Projenin tek hedefi, 50. yılında hala Amerikan statükosunun dünyaya dayatmaya çalıştığı "tek katil kaçık Oswald" teorisini yeni kuşaklara aktarmak.

Aynen iki yıl önce çıkan Stephen King'in romanı "22/11/63" gibi.

Nefis bir dille yazılmış olan ve zamanda seyahat etme fikrini ele alan bu roman da maalesef sonunda raydan çıkıp Warren Komisyonu'nun "Oswald tek kaçık katil" teorisine destek vermek için kötü bir finalle bitirilmişti.
Bu hafta Cuma günü Piramid Sanat'ta açılacak sergim "Dünyayı Değiştiren 8 Saniye"ve Cumhuriyet'te yayınlanacak yazı dizim, olayın çok farklı boyutlarını gündeme getirecek ve Amerikan resmi dilinin hala özenle yaydığı bu propagandaları ve beyin yıkamaları yanıtlayacak. Peki ABD neden hala yarım asırdır ısrarla bu tutuculuğu resmi dilinde sürdürüyor?

Çünkü aksi takdirde, 50 yıl önce Kennedy'nin sürdürdüğü büyük atılımlara karşı Dallas'ta bir "darbe" yapıldığı ve "Amerikan şahinlerine göre kabul edilemez bir devrimci olarak gördükleri asi Başkan'ın, halkı önünde "infaz" edildiği ortaya çıkabilir!

İşte hala bu tehlikeye karşı "resmi Amerika" tetikte ve ister ünlü yazarlarını ister Hollywood'u bu konuda sürekli desteğe çağırıyor! Aynen merkez Amerikan basınının sürekli olarak bu "kutsal görevi" sürdürüp, "Oswald tek katil"hükmüne karşı öne sürülen her bakış açısını küçümsemesi gibi! Aksi takdirde "Amerikan Rüyası" tuzla buz olacak!
Peki dünya ve belki bugünün Türkiyesi bile,  neden bu büyük "darbe"nin artçı şoklarını hala ödüyor? Yanıt çok net: ABD'yi çok farklı bir rotaya sokmaya çalışan Kennedy, ülkesindeki tüm tutucu güçleri çileden çıkarıyor.

Özetle toparlarsak, Kennedy, siyah-beyaz ayrımlarına son veren iç yasaları çıkarmak için her riski alıp büyük adımlar atıyor.

Vietnam Savaşı'nı büyümeden bitirip, Asya'dan çekilmek istiyor.

Tüm Pentagon dayatmalarına rağmen, ne anti-Castrocu Kübalılar ve CIA'nin işbirliğiyle gerçekleştirilen "Domuzlar Körfezi" fiyaskosunda, ne de Küba Misil Krizi'nde, Küba veya Sovyetler'e karşı bir harp başlatma çılgınlığına girişmiyor.

Amerika içinde petrol ve çelik imparatorluklarına ek büyük vergiler getirip, onları doğrudan karşısına almaktan çekinmiyor.

ABD'de sendikacılığın güçlenmesi ve fakir halk kesimlerinin temel ihtiyaçlarının giderilmesi için en ısrarlı söylemleri geliştiriyor, ezilenin yanında yer alıyor.

Bu arada baskılara karşı dile getirdiği şu yanıt var:

 "Biz dünya nüfusunun %6 sı olarak, kendi görüşümüzü çıkarlarımız uğruna dünyaya dayatamayız, buna hakkımız da yok".

"Komünistlere yumuşak bakmak"la suçlanmasına rağmen Kruşçef ile giriştiği tarihi diyaloglarla "nükleer test yasağı" anlaşmasına 1963'de imza atıyor! Bir de üstüne üstlük, dile getirdiği şu dev "darbe"planı var: JFK, CIA'in kendi başına buyruk tavırlarına, yabancı topraklarda sözde ABD çıkarları için giriştiği darbe planlarına, işlediği cinayetlere artık katlanamıyor. 

"CIA'i tuzla buz edip, parçalarını da rüzgara savuracağım" sözünün bir Amerikan Başkanı'ndan çıktığını düşünmek inanılmaz gelmiyor mu size?

Ama bununla da yetinmiyor JFK. 39 senedir FBI'ın başında olan Hoover'ı da karşısına alıyor ve 1964 seçimlerini de kazanınca, artık onun orada oturmayacağını herkes anlıyor.


 Dünyada daha 1968 Kuşağı kırılması yaşanmadan önce, bu politikaları sürdüren, Amerikan standardlarına göre "fazlasıyla solcu" ve güçlü bir Başkan'a karşı bir darbe yapılması size sürpriz olarak geliyor mu?

Çıkarları tehlikeye giren CIA'den Pentagon'a, FBI'dan büyük kapitalist şirketlere kadar, derin ve ırkçı ABD'nin tamamı, Kennedy'ye karşı sinsi bir işbirliğine giriyor.

Gerisi bildiğiniz Dallas komplosu ve ondan daha ağır olarak gelen "örtbas etme"! 

Eisenhower'ın devir teslim töreninde özgürlük ve demokrasiye karşı bir tehlike olarak niteleyip Kennedy'yi uyardığı "Askeri Endüstriyel Yapılanma" işte bu savaşçı ABD'nin yükselen sesi.


Bugün içinde yaşamaya çalıştığımız coğrafyaya yapılanlardan tutun, o günlerden beri Vietnam, Şili, Orta Amerika ve Orta-Doğu'da yaşanan ABD savaş ve müdahalelerine kadar her biri, Kennedyler'in çizdiği rotanın tam tersinde seyreden bir başka çıkarcı ABD'nin dayatması.

Şok sonuçları da, bugün ülkemizde yaşanan ağır dramlarda sürmeye devam ediyor.

Bu nedenle "Dünyayı Değiştiren 8 Saniye"yi izleyin derim...

.....



SAHİDEN NERELERDESİNİZ YAHU?   


Kimdiniz siz sahiden? Şu küstah hallerinizle bizlere küçümseyerek bakan sizlerden söz ediyorum; siz 2. Cumhuriyetçiler, siz "yetmez ama evet"çiler, siz "Ulusalcılık-Atatürkçülük düşmanları", sizlerden, hepinizden söz ediyorum...

Bugün "kızlı-erkekli" (!) tartışmaları Ortaçağ'dan çıkıp kabus gibi ortalara dökülmüşken nerelerdesiniz? Hangi masa altına saklanıp eski rezil yazılarınızı örtbas etmeye çalışıyorsunuz?

Artık televizyonlarda o havalı ve sahte bilgiç edalarınızla atıp tuttuğunuz boş programlar da kalmadı.

Çoğunuzun kullanım süresi doldu ve üzeriniz çizildi.

Ortada bir kaç tane çürük elma kaldı. Sizin yerinize daha arsız, daha ukala, ağzı bozuk, bazısı elinde valizi, arada Cemaat/İktidar kavgasında birbirine de giren yeni bir "nesil" geliverdi... Kızlı erkekli çalışıyorlar, kimisi babasının oğlu, kimisi karı-koca...

Dört koldan, ellerinden geleni artlarına koymayarak, Mustafa Kemal'e ve onun bugünkü savunucularına sürekli ağızlarından salyalar akarak saldırıyorlar!

Herhalde onları seyrederken heyecandan gözleriniz yaşarıyordur, "Ne güzel yetiştirmişiz" diye, öyle değil mi? Şimdi bir süre de onlar kullanılacak sizler yerine, ta ki bir gün çember yobazlığa doğru biraz daha daralıp onların da topuz saçları, şuh ve makyajlı havaları ıskartaya çıkana kadar...

Hadi onlar da heveslerini alsın biraz bakalım!

1990'ların başlarında çıktınız ortaya... Birkaç "liberal" gazetede konuşlandınız başlarda.

Önce Atatürk'ü ele aldınız, sinsi sinsi, "Efendim onu da tabii ki eleştireceğiz" diye anlamsız, mantıksız, her türlü sözde zeka fışkırmasını ortalara vecd içinde dökerek...

Bizlerin, yani Atatürkçüler'in bombalandığı, kurşunlandığı alçak yıllardı.

O cenazelere bile gelmediniz, "Bu cinayetlerin kaynağı belli değil" diye hep ortalığı bulandırdınız. Acılarımıza göstermelik olarak bile ortak olmadınız.

Büyük devrimcinin her adımında bir faul aradınız. 

Türkiye hakkında söylediğiniz her şey, yaptığınız her çözümleme, AB ile ilişkilerden AKP'nin kimliğine kadar, her şey yanlış çıktı!
 

Tarih hakkında yaptığınız analizlerde, beş yaşında çocuğun yapmayacağı bir kabalıkta "anakronizm" denilen illetin çukuruna düştünüz.

Bugünün siyasal verileri üzerinden 1920'leri 30'ları kötülemeye kalktınız.

Acımasızca gencecik beyinleri zehirleyerek, ödünsüz laiklik olmayan yerde demokrasinin izi bile olamayacağını onlardan saklayarak...

Yoksa sahiden bunu bilemeyecek kadar cahil veya donanımsız mıydınız?

Türban tartışmalarında hep çok yamandınız...

Türbanı savunanların demokrasi aşığı, mazlum, ilerici, gerçek anlamda devrimci(!), iyi niyetli ve özgürlük arzusuyla yanıp tutuşan insanlar olduğunu iddia ettiniz.

Din propagandacılarının masumiyetlerini, çağdaşlıklarını, hatta ideolojik sağlamlıklarını ve etik duruşlarını öne çıkardınız!

Bizler ise sizin jargonunuzda "laikçi-statükocu-resmi ideolojici-militarist-kavgacı-demode" birer fazlalıktık!

Anayasayı ve siyasi partiler yasalarını çiğneyerek dini siyasete sokmaktan çekinmeyen ve bunu tamamen çarpıtılmış bir demokrasi kılıfı ile örtmeye çalışanları her adımlarında mazur göstermek için ters taklalar attınız.

Ne kelimeler yüklüyordunuz o saçma iddialarınıza; "Modern mahrem"den tutun da, "iflas eden paradigmalar"a kadar her türlü cilayı denediniz.

Bu arada kontrol ettiğiniz yayınlarda, gazete sütunlarında açık demokratik tartışmalarda yenmeye gücünüzün yetmeyeceği Kemalist isimleri alçakca yok saydınız, yayınlarda üzerlerini çizdiniz, sansürlediniz.

Çünkü gerçek demokrasi çapınız bu kadarcıktı!
Tabii, yalnız gazeteci değildiniz.

Şakıyan şarkıcıydınız, ödül avcısı yazarlardınız, balerindiniz, "güncel" plastik sanatçıydınız, sözde yeni dönemin  büyük siyasetçi adayları veya her tarafından çıkar ilişkileri akan akademisyenlerdiniz!

Hatta sol parti lideri bile oldunuz! Aranızdan Gezi'den sonra RTE'ye sitem edip "kaç kere söyledim bunları daha önce içeri almalıydın" diye debeleneniz bile oldu!

Ne denir sizlere, bilmem ki?

Hep arkadan dedikodu yaptınız, nice sergide, panelde, nice gazetede ahlaksızca sansürü devreye sokarak çamur attınız.

Alman müzelerinde 68 Kuşağı sergimizi iptal ettirecek kadar bu konuda çalışkandınız! 

Sizleri tanımlamaya Türkçe yetmez
...

Nerelerdesiniz şimdi?

Bekar kız veya erkeklere ev verilmeyeceği, o evlere giriş çıkışın yakında ahlak polisi kontrolünde gerçekleşeceği soytarı günler yaklaşırken, bazen traş olurken veya dudak boyarken hala aynaya bakabiliyor musunuz?

Yoksa yüzsüzlük bunu  bile çoktan engelledi mi?

Nerdesiniz, merak ettik sizi...

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org