Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Yusuf Ziya HALEFOGLU Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
Yağmur Damlaları!
14.06.2010
Yusuf Ziya HALEFOGLU
Okunma Sayısı : 6640
Oy Sayısı : 9
Değerlendirme : 4,78
Popülarite : 4,56
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

Geçen hafta sonu kızımın sınıfı ile birlikte piknik yapmaya bir arkadaşımızın çiftliğine gittik, çok güzel bir gün geçirdik, çocuklardan daha çok biz veliler eğlendik sanki…

Pikniğe gitmeden önce yaşadığımız, havanın yağmurlu olup olmaması konusu gerçekten çok ilginçti. Mayıs sonu gelmesine karşılık, havalar hala serin ve ara sıra yağışlı gidiyor, tam pikniğe gideceğimiz hafta bir gün açıyor, bir gün kapanıyor.

Sınıf velilerimizin hepsi büyük bir telaşla beni arıyor, ne olacak şimdi? Tam bu sırda yanımda İstanbul'dan Mehmet kardeşim var ve aynen şunları söyledi; kişisel gelişim, koçluk eğitimlerinde en çok karşılaştığım şeylerden birisinin, bu kişilerin hayat üstüme geliyor, stresle baş edemiyorum diye yakınmaları olduğunu anlattı.

O an bana şunları söyledi; kaç defa yağmurda piknik yaptınız, çocuğunuzun kafasına hiç yağmur damlası düştü mü?

Bir an düşündüm, evet gerçekten ben onun yağmurda ıslanmasına hiç fırsat vermedim, ya hep şemsiye altında korudum, ya hemen arabaya bindirdim veya yağmurlu havada hiç çıkarmadığımı düşündüm. Düşününce ne kadar büyük haksızlık ettiğimi anladım. Hâlbuki ben çocukken yağmur altında koşmaktan, sonra bir köşe bulup korunmaktan, tekrar yağmura çıkıp oynamaktan o kadar zevk alırdım ki…
 
Niye bunları bu kadar düşündüğümüzü, aksine düşünecek o kadar çok şey varken,  çocuklar ıslanırsa ne yaparız diyen, yanında valizlerle pikniğe giden ailelerin, hayatı aslında bizlerin ne kadar zora soktuğumuzu anlatıyordu.

Hatta çiftlik sahibi arkadaşımız, beni arayıp yağmur yağarsa kapalı bir alanımız var merak etmeyin dediği halde, hemen bütün sınıfımız beni aramıştı.

Ama benim ve birkaç arkadaşın karalılığı sayesinde o hafta sonu pikniğe gittik ve hava o kadar sıcaktı ki, hemen İstanbul'u Mehmet'i aradım hava açık diye, karşıdan sadece Mehmet'in kahkahalarını duyuyordum…

Ama biraz düşününce biz anne babaların o güne kadar stresli bekleyişleri…

Sanki hayatımızda az stres varmış gibi…

Bu hayatın içinde yağmur damlaları da var, kar da, bulut da, rüzgar da.... Ve bu hayatın içinde, hatta başrolünde çocuklarımız var, bizler varız...

Korkmadan oynayacağımız başrollerinde...

 Bu, hayatta yaşadığımız en basit bir olay, olayları akışına bırakmayışımız, sürekli her şey kontrolümüzde olsun duygusu, rutin, tek düze… Belki hep mükemmeliyetçi yaklaşımlarımız.

O gün yine çok ilginç olan bir şey yaşamıştım, bir velimizi yeni görmüştüm, biraz sohbet ettikten sonra, sınıf organizasyonlarını ben yaptığım için teşekkür etti ve şunu söyledi; sizde bu yolu kendinize seçmişsiniz, biz iş hayatını seçtik der gibi… O gün çok kafama takılmıştı bu cümle, acaba seçtiğim yol neydi? Farklı bir şeyler mi yapıyordum, hayır, sadece kızıma olması gereken zamanı ayırmaya çalışıyordum, çocuklar o kadar hızla büyüyor ki onun her anına tanıklık etmek istiyordum aslında…

Ve hayatta beni en çok mutlu eden şeylerden birisi bu yaptığım… Çünkü bana sorsalar bu hayatta yaptığın en güzel şey nedir? Tek bir cevabım var; kızım…

Mutluluk nedir dediğimiz zaman, küçük şeylerde saklı olduğunu unuttuğumuz şeydir diyorum onun için. 

Sevdiklerimize ayırdığımız küçücük zamanlar, onlara inanarak söylediğimiz birkaç kelime değil midir? Bazen farkında olarak, bazen farkında olmayarak yaptığımız şeylerin sevdiklerimiz üzerinde o kadar büyük etkisi var ki…

Hep beraber yenen bir külah dondurma, kızımın ağzının etrafındaki çikolata lekeleri, mutluluğun en güzel tarifi bence.

Çocuklar bazı şeylerin o kadar fakındalar ki, hem güzel, hem kötü olanların. Onlardan öğreneceğimiz o kadar çok şey var ki.

Çocuksu düşünmeye ihtiyacımız var aslında. Hayata biraz onların gözü ile bakabilirsek aslında, birçok şey kendiliğinden çözülmüş olacak bence.

Kızım Lara'nın hafta başında jimnastik yarışması vardı ve benim de tam sınav dönemime denk geldiği için anneannemizden rica ettim.  Ama sürekli onunla zaman geçirmekten keyif alan kızım, anında tepki koydu ve ben seninle gitmek istiyorum, anneannemi istemiyorum dedi, durumumu açıklamam rağmen ilk defa böyle bir tepkiyle karşılaşmıştım. Beni diğer bir arkadaşımın babası alsın dedi. Çok şaşırmıştım ve kendisine yarışmasına yetişeceğime söz vererek ikna etmiştim.

Söz verdiğim gibi yarışma başlamadan yetişmiştim, beni görünce gerçekten çok rahatlamıştı. Kendisine çok inandığımı ve isterse yapabileceği yönünde birçok şey söylemiştim. Yarışma devam ederken gerçekten çok heyecanlıydı, bu heyecanını herkes hissedebilirdi, çünkü bir fotoğrafında elleri kalbinin üzerinde ve kalbini tutuyordu. 

Yarışma bitmiş ve jimnastik öğretmenimiz hepimizi toplayıp biz velilere ve çocuklara teşekkür etmişti. Sonrasında istersek gidebileceğimizi, çünkü bizim takımdan çok daha iyi takımlar olduğunu, herhalde kupa kazanamayacağımızı, bizimde çok fazla zamanımızı almak ve bizi kupa törenine kadar bekletmek istemediğini söyledi ve bizi yolcu etti. Hiç birimiz itiraz etmemiş ve oradan ayrılmıştık, kaçmıştık adeta…

Çünkü biz velilerinde başarısızlığı görmeye tahammülü yoktu, bizlerde hep kazanmaya, mükemmele odaklıyız. Öğretmenimizin bizi yolcu etmesi biraz işimize gelmişti doğrusu.
Bu arada dönerken Lara'nın ısrarla niçin benimle gelmek istediğini sordum, bana verdiği cevap çok üzmüştü beni, çünkü anneannem geçen yarışmada kaybedince bana kızmıştı dedi. O an o kadar üzülmüştüm ki, çünkü yaklaşık bir ay kadar önce de bir yarışmaları olmuştu ve bunu o zaman yaşamıştı.  Yaşanan çok küçük bir şey bile çocukların hafızasına nasıl kazınıyor, gerçekten onlar bazen bizden daha çok farkındalar bazı şeylerin…

Bu arada bir saat kadar zaman geçmişti ki jimnastik öğretmenimiz bizi aradı, gelip gelemeyeceğimizi sordu, çünkü bizim çocukların takımı üçüncü olmuş ve kupa kazanmıştı. Ancak bunu beklemediğini sürpriz olduğunu söyledi.

O saatten sonra kupa törenine tekrar yetişmemiz çok zordu ve çocuklarımıza kupa almanın keyfini yaşatamamıştık. Kendime ve öğretmenimize çok kızmıştım, çünkü bizim en büyük sorunumuz kendimize inanmamak. Biz çocuklarımıza güvenmeyi ve inanmayı öğrenmeliyiz. Çocuklarımızın kaybettiğini bilsek bile o törende kalıp, kazanmanın ve kaybetmenin farkını, bir daha ki sefere daha çok çalışmaları gerektiğini hatırlatarak, o törenden ders çıkarmalıydık. Ancak zaten kazanmışlar ve biz bu törenin güzelliğini onlara yaşatamamıştık.  Korkularımız, kendimize inanmamamız, kaybetmeye aslında çocukların değil de biz büyüklerin tahammülünün olmadığı bize çok büyük bir ders olmuştu. 

Sonuç farklı da olabilirdi, ama biz inanarak görevimizi yapalım, bizden istenileni verelim, bırakalım sonuç ne olursa olsun, bazen başarısızlık da olsun, ama yaptığımız her şeye önce kendimiz inanalım, onlara güvenelim ve bunları onlara hissettirelim…

Bu arada kupa törenini okulumuz öğrencileri önünde, okul müdürümüz çocuklarımıza madalya ve kupalarını vererek telafi etmişti.

Hayatın en temel şartı kendine güvenmektir. Yapamadığımız ve yaptığımız birçok şey vardır, ama karar verdiğimiz gün karar ve azim ettiğimiz gün, ne güzel şeyler yapmışızdır onu hatırlayalım, çocuklarımıza hatırlatalım… Başarısızlık bir "son" değil, belki de başarının başlangıcıdır.

Vince Lombardini'nin dediği gibi;

"Önemli olan yere düşüp düşmemen değil, tekrar ayağa kalkıp kalkamamandır."

Will Smith'in bir filmi var,  (The pursuit of Happyness) "Umudunu kaybetme", herkesin izlemesi gereken muhteşem bir film, bir babanın çocuğuyla hayat mücadelesini anlatıyor, aynen şöyle bir sahne var, çocuk basketbol oynuyor ve babasına şunu söylüyor;

"Profesyonel olacağım",

Baba, "Sanırım benim kadar iyi olacaksın" diyor, yani çok çok iyi değil…

"Bende ortalamanın üstündeydim, herhalde sende ortalamanın üstüne çıkacaksın, başka şeylere de yönelmeye çalış, başka şeylerle de ilgilen, geceni gündüzünü bir topla geçirme…"

Çocuk çok üzgün bir şekilde tamam diyor ve topu fırlatıyor, baba bir an düşünüyor ve kendine geliyor, ne yaptığının farkına varıyor…

Ve aynen şunu söylüyor, "birinin sana bir şey yapamazsın demesine asla izin verme, hatta benim bile, bir hayalin varsa onu koruman gerek, insanlar bir şey yapamaz ve seninde yapamayacağını söylerler, bir şey yapmak istiyorsan gidip onu zorla al"…

Baba, sanki bu sözleri çocuğuna değil de, o an kendine söylüyordu, filmin sonunda gerçekten kendimi tutamadım, gözlerimden yaşlar geliyordu, sanki o babanın mutluluğunu bende yaşıyordum…

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org