Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Yusuf Ziya HALEFOGLU Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
HEPİMİZ KENDİ PARADİGMALARIMIZLA YAŞARIZ...
27.11.2016
Yusuf Ziya HALEFOGLU
Okunma Sayısı : 7548
Oy Sayısı : 10
Değerlendirme : 4,9
Popülarite : 4,9
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

Biraz şehir dışında yaşamının, hem avantajlarını, hem de dezavantajlarını yaşadığımız şu günlerde, kızımdan gelen ilginç sorular, bana bazı şeylere bakış açılarımızın ne kadar değişiklik gösterdiğini anlatmak için son derece ilginç oldu. Ormanın ortasında yaşadığımız için, arılar, kaplumbağalar, baykuşlar, çok çeşitli kuşlar, köstebekler, hatta muhteşem güzellikte oklu kirpileri bile zaman, zaman görmek mümkün olmakta. Ama kızım sürekli "baba bunların burada ne işi var" diye sorduğunda, aslında ikimizin ne kadar farklı paradigmalardan baktığımızı anlamıştım. Bana göre biz aslında onların evlerinin ortasına gelip yerleşmiştik, ama kızıma göre onların burada ne işi var, burası bizim yaşadığımız alan. Her ikimizin de yanlışı yok aslında, sadece paradigmalarımız farklı...

Paradigma sözcüğü aslında Yunancadan gelmektedir. Başlangıçta bu terim, çok bilimsel bir terimdi, günümüzde ise daha çok bir model, kuram, algı, varsayım veya değer yargısı anlamında kullanılmaktadır. Biraz daha genelleştirirsek, dünyayı görme tarzımızdır. "Gözle görmek" anlamında değil, algılamak, yorumlamak, anlamak anlamında. Paradigmalardan kastettiğimiz şeyi anlamının en basit yolu, onları birer harita gibi görmektir. Hepimiz, haritanın arazi olmadığını biliriz. Harita, sadece arazinin belli özelliklerinin bir açıklamasıdır. İşte paradigma, tam, tamına budur.
Paradigmalarımız, tutum ve davranışlarımızın temel kaynağıdır. Paradigmalarımızın diğer insan ilişkilerini nasıl etkilediğini görürüz. Her şeyi açıkça ve nesnel olarak gördüğümüzü düşünürken, başkalarının da onu gördüğünü anlarız. Bu dünyayı olduğu gibi değil, olduğumuz gibi görür ve algılarız; nasıl görmeye koşullanmışsak öyle. Başkaları bizimle aynı görüşte olmazsa, hemen orada bir aksaklık olduğunu düşünürüz.

Ünlü astronom Mısırlı Batlamyus?a göre, dünya evrenin merkeziydi. Ancak, Kopernik merkeze güneşi yerleştirerek bir "paradigma değişimi" yarattı. Bir hayli direnç ve şaşkınlık sebep oldu, birdenbire her şey farklı yorumlanmaya başladı. Paradigma değişimleri ister olumlu, ister olumsuz olsun, ister birdenbire, ister ağır, ağır olsun, dünyaya farklı bir gözle bakmamıza yol açar. Paradigmalarımız doğru da olsa, yanlış da olsa, tutum ve davranışlarımızın, sonuç olarak da başkalarıyla ilişkilerimizin kaynağıdır.

Viktor Frankl, Freud psikolojisine göre, çocukken başınıza gelen her şeyin, karakter ve kişiliğinizi biçimlendirdiğini ve temelde bütün yaşamınızı kontrol ettiğini öne sürer der. Yaşamınızın parametreleri ve sınırları belirlenmiştir, bu konuda bir şey yapamazsınız der...

Burada çok sık bildiğimiz bir öyküden bahsetmek istiyorum; bir pazar sabahı tren istasyonun da beklerken, herkes oturmuş kimileri gazete okuyor, kimileri kitap okuyor, bazıları düşüncelere dalmış, bazıları da gözlerini kapamış haldeydiler. Çok sakin ve huzurlu bir ortamdı. Ta ki bir adam çocuklarıyla vagona binene kadar, çocuklar o kadar yaramaz ve gürültücü idi ki, hava birden bire değişti. Adam yanıma oturup, gözlerini kapattı ve duruma hiç aldırış etmiyordu. Çocuklar koşup duruyor, birilerinin gazetesini alıyor, birilerinin yanında bağırarak konuşuyorlardı. Adam hiç birisine aldırış etmiyordu. Öfkelenmemek çok zordu, adamın tüm olanlara sessiz kalması beni daha da rahatsız etmişti. Ve adama dönüp "çocuklarınızın biraz daha sakin ve sessiz olmasını sağlayamaz mısınız?" dedim. Adam, sakince bana dönüp "Ah çok haklısınız, bir şeyler yapsam iyi olacak. Hastaneden geliyoruz, anneleri bir saat kadar önce vefat etti, ne düşüneceğimi nasıl yapacağımız bilemiyorum, galiba çocuklarda bununla nasıl baş edeceklerini bilemiyor" dedi. O anda neler hissettiğimi düşünebiliyor musunuz? Bir anda bütün paradigmam değişti, birden bire her şeyi farklı görmeye başladım. Öfkem hemen geçti, tutum ve davranışlarıma hakim olma kaygısına kapılmama gerek kalmadı. Ve dönüp, adama nasıl yardımcı olacağım konusunda konuşmaya başladım.

İşte tam da açıklamak istediğimiz paradigmamızın bizi nasıl etkilediği...
Paradigmalar karakterlerden ayrılamaz. Kendimizi değiştirmezsek, bakış açılarımızı değiştirme konusunda fazla ilerleme sağlayamayız.

Albert Einstein'ın dediği gibi, "karşılaştığımız önemli sorunlar, onları yarattığımız sırada sahip olduğumuz düşünce düzeyiyle çözülemez." Bunu çözmek için, yeni ve daha derin bir düşünce düzeyine, etkili insan ve etkileşim alanını doğru tanımlayan ilkelere dayalı bir paradigmaya ihtiyacımız vardır. Bunu ancak içten dışa bir yöntemle sağlarız. En iç kısmımızla başlamamız gerekiyor. İçsel çalışmalarımız ancak bunu sağlayabilir. Bunu yapabilmek için çok farklı düşünmeliyiz. Burada en temel olan şey proaktivite alışkanlığımızı geliştirmektir. Proaktivite, insan olarak kendi yaşamımızdan sorumlu olduğumuz anlamına gelir. Davranışlarımız koşullarımızın değil, kararlarımızın bir işlevidir. Davranışlar, temelinde duygular olan koşulların ürünü değil, temelinde değerler olan kendi seçimlerimizin ürünüdür. Reaktif insanları, duygular, koşullar, olaylar ve çevreleri yönetir. Proaktif insanları ise, dikkatlice düşünülmüş, seçilmiş ve içselleştirilmiş olan içsel değerler yönetirler.

Tutum ve davranışlarımız, paradigmalarımızdan kaynaklandığına göre, onları incelemek için öz bilincimizden yararlanırsak, içlerinde temel haritalarımızın doğasını görebiliriz. İçimizin derinliklerine inerek, temel paradigmalarımızı anlayıp, onları doğru ilkelerle uyum sağlayacak biçimde yeniden hizaya getirirken, hem etkili güç verici bir merkez, hem de dünyayı görebileceğimiz berrak bir mercek yaratırız. Daha sonra bu mercek aracılığıyla, benzersiz bireyler olarak dünyayla nasıl iletişim kurduğumuza bakabiliriz.

Sonuç olarak, insan, hayatının ne anlama geldiğini sormak yerine, o sorunun kendisine sorulduğunu anlamalıdır. Her insan hayat tarafından sorgulanır ve hayata, yanıtını ancak kendisi verebilir, hayata ancak sorumluluğunu kabul ederek karşılık verebilir.
Benim için sorumluluklarımı düşünmek gerçekten bakış açılarımı değiştiriyor.

Hayata başka paradigmalardan bakmamı sağlıyor.
Kasım 2016/Barselona

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org