Tüm Yazıları
ShareThis
|
Sürdürülebilir Büyüme ve Karlılık Nasıl Arttırılır?
30.11.2009 |
|
Okunma Sayısı : |
5355 |
|
|
Oy Sayısı : |
4 |
|
|
Değerlendirme : |
5 |
|
|
Popülarite : |
3,01 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
Sürdürülebilir Büyüme ve KArlılık Nasıl Arttırılır? Lucien Arkas . .
EDUPLUS tarafından düzenlenen 8.Yönetim Zirvesinde duayen bankacı Bülent Şenver benimle ve Yurtiçi Kargo Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Arıkan ile hoş bir sohbet yaptı. Bülent be ve İbrahim beyle birlikte sohbet etmekten zevk aldım.
Konumuz "Sürdürülebilir Büyüme ve Karlılık Nasıl Sağlanır" idi.
Bu hoş sohbetimizi sizlerle paylaşıyorum.
. Görüşlerinizi paylaşmak için lütfen tıklayın.
.
izlemek için tıklayın. .
.
Sürdürülebilir Büyüme
LUCİEN ARKAS (LA) İBRAHİM ARIKAN (İA) BÜLENT ŞENVER (BŞ)
Deşifresi
BŞ: En küçükten yapacağımız zıplamada bir ara verdik. Bayağı zorluk çektik büyüklerin arasına girebilmek için. Bizi yok etmeye çalıştılar. Bankalar kredi vermdlier bize. Bir ara nasılolduysa Allah yardım etti bize, buraya zıpladık. Bir kere zıpladıktan sonrasını güzel bir şekilde getirdik. Ben diyorum ki bu balonlar 1 milyar , 2 milyar, 3 milyar, 10 milyar yıllık ciroya ulaştık.
İki tanede uçan balonumuz var, birini size vermek istiyorum, ama sakın uçurmayın. Büyümeyi kontrol edin, sakın elinizden kaçmasın.
Siz konuşmaya oturduğunuzda onu sandalyenize bağlarız ki uçmasın.
Ben böyle bir önemli bir konuşmada büyüme , büyüme stratejileri, sürekli büyüme nasıl sağlanmalı, hem büyümeli ve hem karlılığı nasıl artırmalı? Büyürken rakipler ile nasıl uğraşmalı? O konuda çok değerli tecrübeler var. Sağ tarafımda İbrahim Bey'de var, sol tarafımda Lucien Bey var.
Müsaade ederseniz önce onlara sormak istiyorum, ben dedim ki bu konuşmayı ayakta yapmak istiyorum. Siz oturmak istiyor musunuz?
İA: Oturarak daha iyi.
LA: Ben uyarım.
BŞ: Bana mı uyacaksınız, İbarhim Bey'e mi?
LA: Çoğunluğa uyarım.
BŞ: O zaman siz oturun , ben ayakta kalayım. Ama balonlarınızı sakın kaybetmeyin.
Büyüyünce devrilmek kolay oluyor. Büyüğün temelini de büyük tutmak lazım. Büyüğün temeli ile küçüğün temelini aynı tutmuşlar. Küçüğün sermayesi ile büyüğün sermayesi aynı, büyüğü tutmak için daha büyük bir destek lazımdı.
Büyüme nedir? Diye ben değerli konuşmacılarımıza sormak istiyorum. Herkes bir büyümeden bahsediyor. Büyüyelin, büyüyelim, üstelikle sürekli, devamlı büyüyelim diyorlar. İbrahim Bey sizce büyümek bir şirketin bilançosunu mu büyütmek , hisse değerini mi büyütmek, pazar payını artırmak, personel sayısınımı büyütmek, yoksa hepsini birden mi yapmak? Sizin tecrübenize göre, siz büyümeyi nasıl tanımlıyorsunuz?
İA: Teşekkür ederim, sayın dinleyenler sizlere de saygılar sunarım. Herhangi bir ekonomik değerin, diyelim ki nüfusun , yaşam sayısının artması , veya bilançonun yükselmesi, veya çalışılan birim sayısının artması gibi kamuoyunda bilinen hatta karlılık dahi tam olarak büyümeyi ifade etmez. Bu sadece işletmenin belirli kesimlerindeki gelişmeyi gösyerir. Büyüme değildir.
Büyüme olduğunu anlamak için sistemin verimine bakmak lazım. Büyüme verim ile ölçülmeli, yoksa herhangi bir birimin çoğalmasıyla büyüme olmayabilir. Örnek vereyim, diyelim ki çalışan sayınız arttı eğer verim o oranda artmıyorsa o işletmenin büyümesini değil, küçülmesini dahi getirebilir. Başka bir şekilde büyüme şekli aynı şekilde verim sağlanmazsa kesinlikle büyüme değildir.
Verim nedir? Dengeli büyüme olması için, işletmenin ekonomik birimlerinin hepsinin koordineli olarak ve verimi artırmak için alınması gereken değerlere erişerek gelişmesi gerekir. Bunun içinde verimin olabilmesi için işletmenin bütün birimlerinde dengeli bir gelişmeye ihtiyaç vardır.
Verim nedir? Dediğimizde verim için iki önemli etken vardır. Bunlardan bir tanesi sisteme olan girdi. Nedir bu girdi? Sermaye, iş gücü, teknoloji, ekipman, kazanım masrafları gibi sayabilirsiniz. Bunlar sistemin girdisi, bir de çıktısı vardır. Çıktısı da elde etiğimiz ürünlerdir. Paraya dönüşebilen veya işletmenin ekonomik değerini yükselten çıktılardır.
Çıktıyı , girdiye böldüğünüzde verimi verir. Öyleyse biz, ne kadar girdi yaptık, bunun ne kadarını üretime dönüştürdük.? Bu da çıktısı oluyor. Bunun ikinin arasındaki oran bize işletmenin verimini verir. Dolayısıyla da büyüyüp büyümediğimizi verimimize bakarak hatta, verimliliği ölçerek görmek mümkündür diye düşünüyorum.
BŞ: Çok teşekkür ediyorum. Lucien Bey, sizin tanımınızda büyüme nedir ve büyümek için ne gerekiyor? Büyümek için akıllımı olmak gerekiyor? Büyümek için para mı gerekiyor? Sermaye mi gerekiyor? Yürek mi gerekiyor? Ne gerekiyor büyümek için?
LA: Büyüme hedef olamaz. Hedef başka bir şey olmalı. Siz bir hedef koyarssanız kendinize "Ben büyüyeceğim" diye , olmaz. Bir hedefiniz vardır, bu hedefinde kaideleri vardır. Tabiki büyüyerek gitmeniz lazım, büyümek gerekiyorsa o hedefe varmak için. Sağlıklı büyümekte var, sağlıksız büyümekte var. Tek başına büyüme bir şey ifade etmez. Bir çocuğu büyütürsünüz, eğitmezsiniz eğitilmemiş, uzamış bir çocuk olur. O bakımdan büyüme tek başına bana göre bir şey ifade etmiyor.
Bir hedef koyarsınız, ona ulaşmak için bir plan vardır, ona odaklanırsınız. Ben 5 seneden fazla uzun planlar yapılabileceğini tahmin etmiyorum. O bakımdan 5 senelik bir plan yaptıktan sonra bir ara verirsiniz, çünkü büyümek karlılıkla olur. Bankanın parasıyla büyüyemezsiniz. Kendi paranız ve banka desteği ile büyürsünüz. Aşırı büyümeğe kalktığınız zaman kendi kaynaklarınız o denli para getimez. .Az ve öz para kazandıran işler çok daha uzun vadelidir.
O bakımdan az ve öz adımlarla, duraksamalarla, konsoladisyonlarla bir merdiven yürür gibi . On katlı bir apartmanda merdivenlerden çıkarken sırf merdiven çıkmazsınız arada duraklarsınız, yoksa nefessiz kalırsınız. O bakımdan büyümeyi bir şart olarak görmüyorum. Önemli olan kendinize koyduğunuz hedefi , ilk başt aherşey hayal etmekle başlar. Çünkü hedefte hayalden başlıyor. İnsan birşeyler hayal ediyor, onu yapmayı istiyor. Ona göre hedefe kilitleniyor.
Ondan sonra çalışma ve büyüme, insan ile ilişki, müşteri ile ilişki , personelinizle olan ilişkiniz, bir senfoni gibi. Bugün keman mı önemli, piyanomu önemli, yoksa elinde baston olan ortadaki adam mı önemli. Eskiden en çok parayı ona veriyorlar diye kızıyordum, şimdi anlıyorum neden ona en çok parayı verdiğini .
BŞ: Çok doğru söylediniz, o zaman ben yine ayağa kalkıp, yaşadığımız şirket örneklerinden büyüme ile ilgili sizlere yine bir soru sormak istiyorum. Büyüdüğümüz zaman eğer bu büyümeyi sağlıklı yapamazsak, kontrolsüz yaparsak bir şekilde kof büyüme olur. Yani içi boş. İçi boş bir büyüme olduğu zamanda en ufak bir iğnede patlarız. Böyle kof büyüyen bir şirketi nasıl anlarsınız? Neresinden anlarsınız? Bunlar büyüyor ama kof büyüyor, en ufak bir iğne bunları patlatacak diye nasıl anlarsınız?
LA: İki ilişkiye bakarım. Bir, kendi personeli ile olan ilişkisi, iki müşterisi ile ilişki. İkisinden biri iyi değilse onun patlama olasılığı büyüktür.
BŞ: Müşteri ilişkileri ve iç ilişkilerinize bakarsınız. İnsan ilişkisine. İbrahim Bey, siz nasıl anlarsınız?
İA: İşletmeler çeşitli şekilde büyürler. Bunlardan bir tanesi doğal kaynakla büyüme. Diğeri ise doğal olmayan yollardan büyümedir. Doğal olmayan yollardan büyümeye şişme, şişirme, diyebiliriz. Nasıl oluyor doğal olmayan yollardan büyüme? İki şekilde olur. Birincisi kredilerle büyüme. Kredi ile büyümek zaman zaman gereklidir ancak bir şeye dikkat etmelisiniz, kredinin ödeme tarihinde krediden dolayı elde edeceğiniz kar, en azından o krediyi karşılayacak durumdaysa kredi ile büyümeye kalkmalısınız. Aksi takdirde bu krediyi alırsınız, cari harcamalara kullanırsınız, ödeme günü gelince yavaş yavaş sıkıntıya başlarsınız.
Bir gazetede bir makale başlığı vardı "Kredilerle oluşan bir imparatorluk , kredilerle çatırdıyor" diyordu. Şunu unutmayalım arkadaşlar, özellikle kriz dönemlerinde batan şirketlerin büyük bir çoğunluğu kredi yüzünden batmıştır. Dolayısıyla birinci şişme , kredi alıp, kredinin oluşturacağı verimin düşük olması batmaya neden olabilir.
Bir nedeni daha vardır. Ülkemizde maalesef çok yaygın olan bir sistem daha vardır. O da siyasi iktidarlarla ilişki kurarak büyümek. Bu her değişik iktidar dönemlerinde değişik ve çokça şirket bu yönle büyümeye çalışmıştır.
Bu iki büyümede doğal büyüme değildir.
Kredi ile büyüyen, kredi ödeme tarihinden sonra , siyasi iktidar ile büyüyen siyasi iktidar ortadan kalktıktan sonra yavaş yavaş küçülüyorlar. Bir kısmı yok oluyor, bir kısmı da ülkeyi terk etti. İşte bu doğal olmayan yolla şişirilen şirketlerin sonucudur.
Sonuç olarak şunu demek istiyorum; bütün organizmalarda, bütün işletmelerde , bütün canlılarda doğal yol ile olmayan büyüme sonunda bir hastalığa sebep olacaktır. O nedenle doğru büyüme, kendi özkaynağından ve doğal yol ile büyümedir.
Doğal büyümek zordur, yavaştır, sabır ister ama sağlıklıdır. Bu nedenle büyümek her zaman doğal yol ile olmalıdır.
BŞ: Çok teşekkür ediyorum. Büyümek hep konuştuk. Biraz da karlılığı konuşalım . Çünkü karlılık çok önemli. Karlılığı artırmak için siz kendi içinizde, kendi şirketlerinizin içinde birçok tedbirler aldınız. Birçok sıkıntılar belki yaşadınız. Karlılığı artırma konusunda projeler yaptınız.
Karlılığı artırmak için belki en basit formül gelirliliği artırmak, giderleri düşürmek gibi görünüyor ama işin içine girildiğinde basit olmadığı anlaşılıyor.
Bazıları "Önce gelirleri artırmak ile başlarım" diyor. Diğerleri "Ben önce giderleri artırırım" diyor. Bazılarıda "Her ikisine birden çalışma yaparım" diyor. Şirketin durumuna göre, sektöre göre farklılık gösteriyor.
Siz kendi tecrübelerinizden, karlılığı artırabilmek için bizimle paylaşabileceğiniz önemli, sihirli yol, yöntem, proje, akıl, fikir var mı?
LA: Elinize para geçti diye siz kar ettiniz anlamına gelmez. Karlılık bence ilk başta bir yaratıcı bir ürün çıkarabilmekten başlar. Demek ki yaratıcılık ister. O yaratıcılığı yaratmak için de müşterinin ne isteyeceğini bilmek lazım. Ne istiyor bu insanlar? Ne beklentileri var. Ben onlara bunu sorarsam o zaman onlar benim kar etmeme müsaade ederler. Onlara ekonomiyi düşürecek bir takım manyetik bir şeyler bulmuş olabilirsiniz. Daha pratik, hayatlarını kolaylaştıracak birşeyler bulmuş olabilirsiniz. O insanlar onu satın alırken size kar payınızı vereceklerdir. Zaten siz teksiniz o zaman. Bunu ilk sunan sizsiniz. O bakımdan rakibiniz yok. O ürün ile isminizi birleştirirler. O pazar payınızı artırır. Pazar payınız artınca kendinizi kontrel etmeniz daha iyi. Tabiki finansal birliktelik şart, krediyi dengeli bir şekilde kullanmak bu da şart ama her şeyin başı yaratıcılık. Yaratıcılık ve o insanların ne istediğinin keşfedilmesi. Onu yapabilmek için gerekli sermayeye sahip olabilmek . İşler ters gittiğinde onu karşılayacak kaynağınızın olduğunu biliyorsanız girin.
Çölün ne kadar uzun olduğunu bilmeden, yanınızda ne kadar su götüreceğinizi bilmeden çıkarsanız, yarı yolda susuz kalırsınız. Çok güzel bir fikir, her şey güzel ama yolda su yetmedi oluyor. Hepsi bir bütün.
BŞ: Çok güzel izah ettiniz Lucien Bey. Karlı olan şirketler her zaman nakit yaratan şirketler değildir. Kar bir muhasebe terimidir. Muhasebe bilenler bilirler, çok kar eden şirketlerin ortakları bazen muhasebeye gidip "Ver şu paraları" dediğinde "efendim hiç para yok ki" cevabıyla karşılaşmıştırlar. Nakit yaratan karlar sağlıklı karlardır. Gelişi güzel aktif yaratan karlılık sağlıklı bir karlılık değildir. Bu çok önemli bir tespit.
Sizde muhakkak İbrahim Bey, kar konusunda bazı çabalar sarfettiniz. Bizimle paylaşabileceğiniz kar'ı artırmak için çabalarınız nelerdir?
İA: Kar'ı artırmanın yolu, kar'ı etkileyen üç önemli faftörün üzerinde durmak gerekir. Bunlardan birincisi sermaye, ikincisi emek gücü, üçüncüsü üretim teknolojileridir. Eğer bunun üçüne yatırım yapıyorsanız, bunun üçünde çok kuvvetliyseniz o zaman karlılığınızın artma ihtimali fazladır. Bunun anlamı şudur; belli bir sermayede , belli bir üretim yapma kapasitenizin olması gerekiyor. Öte yandan çalışanların işe uygun emek olarak istihdamının olması ve çalışanların hep birlikte büyümeyi, verimli olmayı benimsemiş olması. Üçüncüsü de üretim araçlarınızın teknolojinin hep yenilenen , geliştirilen olması lazım. Bunun üçünü yaptığınız takdirde piyasadaki pazarınız artar. Çünkü yapacağınız yeni şeyler ile müşteri memnuniyetini, müşterinin beklentilerini karşılayacak üretim yaptığınız sürece karlılığınız artar.
Bir yıl elde ettiğiniz karlılık ertesi yıl karlı olmanızı getiremeyebilir. Elde ettiğiniz karı kullanma şeklinize bağlı. Bir kısmını kişisel zevkleriniz için kullanmışsanız, bir kısmını dönmeyecek yatırımlar için kullanmışsanız , öbür senelerde kar etme şansınız zayıflar. O nedenle söylediğim bu üç alana sermaye gücünüzü artırmak, iş gücünüzü artırmak yatırım yapmak, eğitim yapmak. Üçüncüsüde üretim teknolojilerinizi yenilemek karlılığın temel ilkelerindedir diye düşünüyorum.
BŞ: Bu büyüme ve karlılık tecrübelerini paylaşan iki şirketin de kurumsal ilkeleri var, kurumsal felsefeleri var. Ben inandım ki kurumsal felsefe ve ilkeler doğru tespit edilirse ve ona uyulursa şirket tarafından , herkes uyarsa, tüm çalışanlar uyarsa, doğru belirlenmiş felsefe ile doğru uygulamalar sonunda büyümeyi getirebiliyor, karlılığı ve nakit girişini getirebiliyor.
Ben not aldım, yanılıyorsam lütfen siz ilave yapın. Lucien Bey'in grubunun bazı kurumsal ilkeleri var.
1-Öncü olmak. Hep önde gitmek istiyorsunuz. 2-Bilinçli davranmak. Yaptığınız işi bilerek yapmak. 3-Verimli olmak. Her işte bir verim arıyorsunuz. 4-Sorumluluk. Sorumlu olmak 5-Sürekli gelişim. Sürekli gelişen bir hizmet sunabilmek.
Size göre bunları belirlerken sadece üç tanesini alıp gemilerinizle okyanusa açılacaksınız.
LA: Bir temel unsur vereceğim üçünden evvel, o da "Sevgi." Ufak şirkettte insanlarınızla birlik olabiliyorsunuz, onlara sevginizi aşılayabiliyorsunuz. Şirket büyüdükçe kurumsallaşmak lazım, şirket kurumsallaştıkça soğur. O sevgi kaybolur. Peki o sevgi olmadan o insanlardan bütün bunları nasıl isteyeceksiniz? Onun için bana göre bütün bunların olabilmesi için, kurumunda, kabul ettirmek için , sevdikleri insanın kurallarına uyarlar. Sevmezlerse uymazlar.
BŞ: O zaman ben şöyle özetliyorum; Bunların en tepesinde, en önemli şey sevgi diyorum. Sevgi olmazsa diğerleri dağılır, gider.
LA: Tutturamazsınız, takım olmazsınız . Siz istediğiniz kadar şirketin kuralları deyin, onlar yine dinlemezler. Ancak siz şirketi ve kendinizi sevdirirseniz onlar da uyar. Sizi sevdikleri için uyar.
BŞ: Büyüyen şirketlerde bu şart diyorsunuz. Hakikaten her sabah geldiğinizde herkesin sırtını ovacak haliniz yok. Bazıları Atlas Okyanusu'nda, kimileri Cebeli Tarık Boğazını geçiyor. Turkcell'de 3G var diyor. Yöneticilerin personeli okşama sitemini 3G ile .
LA: Bana dediler ki "Sizi en çok ne mutlu eder?" Dedim ki "Ben şirketi dolaştığımda insanlar beni gördüğünde gözlerinde bir sevgi görüyorsam, bir ışıltı, en mutlu günüm o dur."
BŞ: İbrahim Bey, size dönüyorum, sizin şirketlerinizinde önemli felsefe ve ilkeleri var. Birkaç tanesini paylaşmak istiyorum.
1-Bireye saygı 2-Dürüstlük ve adalet 3-Müşteri odaklı olabilmek 4-Operasyonel mükemmellik 5- Sonuç odaklılık. 6-Takım çalışması.
Sizde bütün bu 6 tane ilkeyi bir şey ile yapıştırmak istiyor musunuz en tepede?
İA: Bende Sayın Arkas'ın söylediklerine katılıyorum. Önce sevgi aynı zamanda güven Firmaya, firmayı yönetenlere. Bu patrona güven değil. Küçük şirketlerde patronadır, büyük şirketlerde yöneticiyedir. Artık patron her yerde değildir, onun yerine yöneticiler o sevgiyi aşılamalı, o güvenliği sağlamalı.
İkincisi işletmede dürüst olmak zorundadır. Dürüst olmayan işletmede insanları bir kez aldatabilir. İkinci de kendisi aldanır. Dolayısıyla ne söylüyorsanız, onu yapmalısınız. Yoksa insanlara yapamayacağınız şeyleri vaad ederek , yapamayınca da bir sürü mazeretler uydurmak gibi insanları aldatmaya kalkmamak gerekir.
Çalışanlara saygı, sevgi, onlarla beraber olma gibi özelliğin yanında tüketiciye de saygılı olmalısınız. Tüketici, sizden aldığı hizmet veya emtayı gerçekten aldığında mutlu olmalı, verdiğine deymeli, ihtiyaçlarını karşılamalı. Dolayısıyla da ürettiğiniz herşeyin müşterinin ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamadığını sürekli kontrol etmek durumundasınız.
Sonuç odaklı olmalıyız. En yisini yapmak. Kesinlikle en iyisini yapmak. İyi olmayan bir şey uzun süre satılamaz. Onun için de sonuç odaklı ama iyi üretim yapmaya odaklı olmalıdır işletmeler. İyi üretim yaptığı zaman bu hizmet olabilir, mal olabilir kesinlikle alan çoğalır. Müşterinin beklentisine göre değil de kndi zevklerinize göre üretim yaprsanız, sadece siz alırsınız. O nedenle işletmelerin dürüst olması gerekir. İşletmelerin saygılı olması lazım. Hem çalışanına hem müşterisine saygılı olması gerekir. Sonuçta da yaptığı iş en iyi şekilde yapmaya odaklanması gerekir.
BŞ: Çok teşekkür ediyorum. Siz konuşurken ben arkanızda bazı süprizler hazırladım, muziplik yaptım, arkanızdaki balonları çözdüm. Bunları niye ben buraya getirirdim , bu uçan balonları , büyümeyi kontrol etmeyi ve elinizden kaçırmamanız gerektiğini ifade etmek için. "Bu sene ne güzel büyüdük. %39 büyüdük, %50 büyük, 3 gemi daha aldık. Ne güzel . Şimdi öyle, şimdi böyle derken" birden bire bunları elimizden kaçırıp artık onlara uzaktan bakmaya başlarsak, bizim dahi olsalar bu kadar uzaktan bakmayı istermisiniz? Yoksa yakınınızda olsun, sevin . Öylemi istersiniz.? Bunları elimizden kaçırmamak için nasıl kontrol etmeliyiz?
LA: Kontrollü gitmek lazım, herşeyde olduğu gibi. Ve bu bir günde olmuyor büyüdükçe kontrolüde büyüteceksiniz. Sayın Arıkan'ın söylediklerinin hepsi doğru. Ben tek bir şeye katılmıyorum, lider olmadan omaz. Kurumsallaşmak demek lidersizlik demek değildir. Patronluk başka, liderlik başka. Lider olmayan yerde kimi takip edecekler ki.
BŞ: Siz nasıl kontrol etmek istiyorsunuz büyümeyi, elinizden kaçırmamak için.
İA: Son samanlarda bir sözcük veya bir tabir çok kullanılıyor. "Sürdürülebilir büyüme" buranın da konusu. Sürdürülebilir büyüme nedir? Diye baktığımızda işletmenin, üreticilerin istedikleri veya hedefledikleri miktarda, hedefledikleri aralıklarla ve şiddette büyümelerini sağlamalarıdır.
Bunu ben bir şeyle anlatmak istiyorum. Bir kişinin kalp atışları aralıkları düzgünse ve kalp atış şiddetleri de eşitse bu kişinin kalbi sağlıklıdır. Eğer bir kişinin kalp atış aralıkları düzenli değil, kalp atış şiddeetide düzenli değilse bu kişinin kalbi hastadır. Bunu belki ilaçlarla, belki pillerle düzgün çalışmaya zorlayabilirsiniz ama kalbi düzenli çalışan kişi ile kalp riski , kalp krizi geçirme riski fazladır. İşletmelerde aynen öyledir. "Bu sene çok büyüyelim, seneye Allah Kerimdir" mantığı şirketlerin sürdürülebilir büyüklüğünü engelliyor.
Dolayısıyla işletmenin büyümesini, verimini, planlayıp, planladığınız oranda gidişini yöneticilerin kontolünde sağlamak ve hep belirli aralıklarla büyümeyi hedeflemektir. Çok fazla büyümek veya büyümemeye odaklanmak mümkün değildir. Ancak zaman zaman büyümenin aralığını düşünmek durumunda kalırsınız. Şuandaki krizden dolayı bir çok şirket büyümesini revize ediyor, küçültüyor. Nedeni de kendi iç şartları dışında dışardaki şartlarıda düşündüğümüzde büyümenin mutlaka kontrollü olması lazım. Bunun içinde sürdürülebilir büyüme de belli aralıklarda , yöneticilerin planladığı şekilde, planladığı düzeyde, ardışık olarak büyümeyi sürdürmektir.
BŞ: Çok teşekkür ediyorum, bu hoş ve güzel sohbetimizin maalesef sonuna geldik. Sonunda ben, müsaade ederseniz sizlerle bir oyun oynayarak bu söyleşimizi bitirmek istiyorum. Oyunumuzun adı bir kelime, bir cümle. Ben şimdi size bir kelime söyleyeceğim ve bu söylediğim kelimenin sizde hatırlattığı ilk cümleyi bizimle paylaşmanızı isteyeceğim. İbrahim Bey bir kelime bir cümle oyunumuzu oynamaya hazır mısınız?
İA: Hazırım.
BŞ: Kelime büyümek cümle.
İA: Büyümek canlılarda fiziksel gelişim, işletmelerde verimin artışıdır.
BŞ: Kelime Haksız rekabet cümle
İA: Etik ilkelere bağlı kalmadan çıkar elde etmektir.
BŞ: Kelime saygı cümle.
İA: Saygı bir kişi veya kuruma vermiş olduğu güvenin ve itibarın davranışa dönüşmesidir.
BŞ: Kelime dürüstlük cümle
İA: Kişi ve kurumların hak etttiği hakkı vermektir.
BŞ: Kelime adalet cümle
İA: Adalette kişilerin haklarını vermek. Hakettiği hakkı vermek.
BŞ: İbrahim Bey eğitimci olduğu için hep tanım yapıyor. Gönlünüzden geldiğince "Eğitim iyidir" gibi cümlelerde olabilir. Kelime eğitim cümle
İA: Eğitim kişiyi doğruya, iyiye yönlendirme eylemidir.
BŞ: Kelime lojistik cümle
İA: İyidir.
BŞ: Kelime yabancı sermaye cümle
İA: Başkalarının tasarruflarının ülkeye gelmesi.
BŞ: Kelime Yurtiçi Kargo cümle
İA: Hizmet sektörü.
BŞ: Kelime İbrahim Arıkan cümle.
İA: Öğretmen , işadamı.
BŞ: Çok teşekkür ediyorum. Lucien Bey ile de oyunumuzu oynayacağız. Kelime büyümek cümle
LA: Bir karın neticisidir.
BŞ: Kelime verimlilik cümle.
LA: Kar ve zararın maliyetlerini kontrol altında tutmak.
BŞ: Kelime sevgi cümle
LA: Sevgi herşeyin temelidir.
BŞ: Kelime Hizmet cümle
LA: İnsanların istediğini yerine getirebilmektir.
BŞ: Kelime sorumluluk cümle
LA: Sorumluluk büyük bir mesuliyettir.
BŞ: Kelime öncülük cümle
LA: Öncülük yaratıcılıktan geçer.
BŞ: Kelime bilinçlilik cümle
LA: Bilinç , bilgi ve araştırmadandır.
BŞ: Kelime denizcilik cümle
LA: Arkas
BŞ: Kelime Lucien Arkas cümle
LA: Katarı çeken lokomotif.
BŞ: İki duayen ile birlikteydim, ağızlarına sağlık. Allah insallah onlara sağlıklı büyümeler, karlı büyümeler nasip eder. Teşekkürler. . .
.
İbrahim Arıkan, Bülent Şenver, Lucien Arkas . .
Bülent Şenver, İbrahim Arıkan . .
İbrahim Arıkan, Bülent Şenver, Lucien Arkas
İbrahim Arıkan, Bülent Şenver, Lucien Arkas . .
. .
Bülent Şenver, Lucien Arkas . .
İbrahim Arıkan, Bülent Şenver . .
İbrahim Arıkan, Bülent Şenver, Lucien Arkas . .
İbrahim Arıkan, Bülent Şenver, Lucien Arkas . .
İbrahim Arkas, Bülent Şenver, Lucien Arkas . .
İbrahim Arıkan, Bülent Şenver, Lucien Arkas . .
.
Dinlemek için tıklayın. . . izlemek için tıklayın. .
Görüşlerinizi paylaşmak için lütfen tıklayın.
. . .
Sürdürülebilir Büyüme LUCİEN ARKAS, İBRAHİM ARIKAN, BÜLENT ŞENVER 24.11.2009
Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Lucien ARKAS ve Arıkanlı Holding, Yurtiçi Kargo Yönetim Kurulu Başkanı Sayın İbrahim ARIKAN ile hoş bir sohbet yaptık. Konumuz "Sürdürülebilir Büyüme ve Karlılık Nasıl Sağlanır" idi. Bu hoş sohbetimizi sizlerle paylaşıyorum.
LUCİEN ARKAS (LA) İBRAHİM ARIKAN (İA) BÜLENT ŞENVER (BŞ)
BŞ: İki tane uçan balonumuz var ve büyümeyi temsil ediyorlar. Bunları size veriyorum ama sakın uçurmayın. Büyümeyi kontrol edin, sakın elinizden kaçmasın.
Sürekli büyüme nasıl sağlanmalı, büyürken karlılık nasıl artırılmalı? Rakipler ile nasıl uğraşmalı? Tecrübelerinden paylaşmak üzere İbrahim Bey ve Lucien Bey ile birlikteyiz.
Ben değerli konuşmacılarımıza "büyüme nedir?" sorusunu sormak istiyorum. İbrahim Bey sizce büyüme bir şirketin sadece bilançosunu, hisse değerini, pazar payını veya personel sayısını mı büyütmektir, yoksa hepsini birden mi yapmaktır?
İA: Teşekkür ederim, sayın dinleyenler sizlere de saygılar sunarım. Herhangi bir işletmenin ekonomik değerinin artması, bilanço değerlerinin yükselmesi veya kârlılık tam olarak büyümeyi ifade etmez. Bu sadece işletmenin belirli kesimlerindeki gelişmeyi gösterir. Büyüme değildir.
Gerçek büyüme verim artışı ile ilgilidir. Örneğin çalışan sayınız belirli bir oranda arttığında verimlilik aynı oranda artmıyorsa aslında işletmenizin büyümesi değil, küçülmesi gerekebilir. Verimliliğin sağlanması içinse; işletmenin ekonomik birimlerinin tümünün koordineli olarak ve verimlilik gözetilerek geliştirilmesi gerekir.
Verimlilik sisteme dâhil ettiğiniz sermaye, iş gücü, teknoloji, donanım gibi girdiler ile elde edilen çıktılar arası ilişkidir. Çıktı miktarını girdi miktarına böldüğünüzde işletmenin verimliliğini bulursunuz. Dolayısıyla da büyüyüp büyümediğimizi verimliliği ölçerek görmek mümkündür diye düşünüyorum.
BŞ: Çok teşekkür ediyorum. Lucien Bey, sizin tanımınızda büyüme nedir ve büyümek için ne gerekiyor? Büyümek için akıllı mı olmak gerekiyor? Büyümek için para mı gerekiyor? Sermaye mi gerekiyor? Yürek mi gerekiyor? Ne gerekiyor büyümek için?
LA: Bence büyüme tek başına hedef olamaz. Büyüme ancak başka bir hedefin sonucudur. Koyduğunuz hedefe varmak için büyümek gerekiyorsa tabi ki büyüyeceğiz. Tek başına büyüme bir şey ifade etmez.
Bir hedef koyarsınız, ona ulaşmak için bir plan yapar ve bu plana odaklanırsınız. En fazla 5 senelik planlar yaparsınız zira ben 5 seneden uzun planlar yapılabileceğine inanmıyorum. Fakat bu planlar da gerçekçi olmalıdır. Çünkü hedefe ulaşmak üzere gerçekleştireceğiniz büyüme kârlılıkla ve öz kaynaklarla desteklenmelidir. Banka parasıyla büyüyemezsiniz. Ancak kendi paranız ve banka desteği ile büyürsünüz. Az ve öz kazandıran işler çok daha uzun vadelidir. O bakımdan hedefinize doğru büyüme basamaklarını az ve öz adımlarla, duraksamalarla, bir merdiven yürür gibi çıkarsınız. On katlı bir apartmanda yukarı çıkarken arada duraklamanız gerekir, yoksa nefessiz kalırsınız.
Bu sırada tabi ki çalışma, insanla, müşteriyle personelinizle olan ilişkiniz, bir senfoni gibi uyum içerisinde yürümelidir. Bu da orkestra şefinin önemini artırıyor.
BŞ: Çok doğru söylediniz, Peki sağlıksız dengesiz büyüyen bir şirketi nasıl anlarsınız?
LA: İki ilişkiye bakarım. Şirketin personeli ile ilişkisine ve müşterisi ile ilişkisine. İkisinden biri iyi olmamasına karşın şirket büyüyorsa büyük olasılıkla sağlıksız büyüyordur.
BŞ: İbrahim Bey, siz nasıl anlarsınız?
İA: İşletmeler çeşitli şekillerde büyürler. Doğal kaynaklarla ve doğal olmayan kaynaklarla. Doğal olmayan kaynaklarla büyüme de iki şekilde olur. Birincisi kredilerle büyümek. İkincisi ülkemizde maalesef çok yaygın olan bir sistemdir; siyasi iktidarlarla ilişki kurarak büyümek.
Kredi ile büyümek bazen gereklidir. Ancak büyüme ile elde edeceğiniz kâr en azından, kredinin geri ödeme miktarını karşılamalıdır. Aksi takdirde sadece cari harcamalara kullandığınız kredi geri ödeme günü sizi sıkıntıya sokar.
Kredilerle oluşan imparatorluklar, krediler nedeniyle çatırdamaya mahkûmdur. Özellikle kriz dönemlerinde batan şirketlerin büyük bir çoğunluğu kredi yüzünden batmıştır. Kredi ile büyüyen kredi ödemelerinden sonra, siyasi iktidar ile büyüyen siyasi iktidar ortadan kalktıktan sonra yavaş yavaş küçülür. Bazen de yok olur, hatta ülkeyi terk etmek zorunda kalır. Bütün organizmalarda, doğal olmayan büyüme hastalığa sebep olur. Doğal büyümek zordur, yavaştır, sabır ister ama sağlıklıdır.
BŞ: Çok teşekkür ediyorum. Hep büyüme konuştuk, biraz da kârlılığı konuşalım. Kârlılığı artırmak için gelirleri artırmak, giderleri düşürmek yeterli gibi görünüyor. Ancak bazıları "Önce gelirleri artırarak başlarım" derken, bazıları "giderleri azaltırım" bir takım kimselerse "Her ikisini birden yapmaya çalışırım" diyor. Şirketin durumuna, sektöre göre farklılık göstermekle birlikte sizin tecrübelerinizden, kârlılığı artırabilmek için bizimle paylaşabileceğiniz yöntemler nelerdir?
LA: Kârlılık büyük miktarda para kazanmak değildir. Kârlılık yaratıcılık ister. Yaratıcı bir ürün çıkarabilmek için de müşterinin ne isteyeceğini bilmek lazımdır. Tüketicinin hayatını kolaylaştıracak bir şeyler bulur ve ilk sunan siz olursanız rakipsiz hale gelirsiniz. Ürününüz isminiz ile eş anlamlı hale gelir. Pazarı ele geçirirsiniz. Ancak yine de temkinli büyümekte fayda var. Finansal denge şart, öz kaynaklarınıza ek olarak krediyi dengeli bir şekilde kullanmak gerekli. Yaratıcılığınız ve gerekli sermayeniz varsa, işler ters gittiğinde ne yapacağınızı da biliyorsanız o işe girin. Çölün genişliğini, ne kadar su taşıyabileceğinizi bilmeden yola çıkarsanız, yarı yolda susuz kalırsınız.
BŞ: Çok güzel izah ettiniz Lucien Bey. Kârlı olan şirketler her zaman nakit yaratan şirketler değildir. Kar bir muhasebe terimidir. Muhasebe bilenler bilirler, çok kâr eden şirketlerin ortakları bazen muhasebeye gidip "Ver şu paraları" dediğinde "efendim hiç para yok ki" cevabıyla karşılaşmışlardır. Nakit yaratan kârlar sağlıklı kârlardır. Gelişi güzel aktif yaratan kârlılık sağlıklı bir kârlılık değildir. Bu çok önemli bir tespittir.
İbrahim Bey sizin kâr konusunda bizimle paylaşabilecekleriniz nelerdir?
İA: Kârı etkileyen başlıca unsur üretim faktörleridir. Sermaye, emek gücü, ve üretim teknolojileri üzerinde durmak gerekir. Eğer bunlara yatırım yapıyorsanız, bunlarda çok kuvvetliyseniz o zaman karlılığınızın artma ihtimali fazladır. Belli bir sermayede, belli bir üretim yapma kapasitenizin olması gerekiyor. Öte yandan çalışanların işe uygun kişilerden oluşması ve büyümeyi, verimli olmayı benimsemiş olmaları gerekli. Üretim teknolojinizin de güncel olması lazım. Böyle bir durumda pazar payınız ve kârlılığınız artar.
Bir de elde ettiğiniz kârı doğru kullanmak gerekli. Kârınızı kişisel zevkler gibi geri dönmeyecek yatırımlar için kullanmışsanız, bir sonraki sene kâr etme şansınız zayıflar.
BŞ: Her ikinizin de şirketlerinde kurumsal ilkeler var. Bence kurumsal felsefe ve ilkeler doğru tespit edilir ve onlara uyulursa büyüme ve karlılık artıyor. Örneğin ARKAS grubunun ilkeleri şunlar.
1-Öncü olmak. Hep önde gitmek, 2-Bilinçli davranmak. Yaptığınız işi bilerek yapmak, 3-Verimli olmak, 4-Sorumluluk, 5-Sürekli gelişen bir hizmet sunumu.
Peki, bunlardan sadece üçünü seçip gemilerinizden birine atlayıp okyanusa açılacak olsanız hangi üçünü alırdınız?
LA: Her şeyden önce bence en önemli ilke sevgidir. Çalışanlar sevdikleri insanın kurallarına uyarlar. Küçük bir şirkette bunu sağlamak kolaydır. İnsanlara yakın olabilir, onlara sevginizi aşılayabilirsiniz. Oysa şirket büyüdükçe kurumsallaşır kurumsallaştıkça soğur, sevgi kaybolur. İlkeli yönetim zorlaşır.
BŞ: O zaman ben şöyle özetliyorum; Bunların en tepesinde, en önemli şey sevgi diyorsunuz. Sevgi olmazsa diğerleri dağılır, gider.
LA: Tabi ki tutturamazsınız, takım olmazsınız. Siz istediğiniz kadar şirketin kuralları var deyin, onlar yine dinlemezler. Çalışanlar ancak siz şirketi ve kendinizi sevdirirseniz kurallara uyar.
BŞ: İbrahim Bey, size dönüyorum, sizin şirketlerinizin de önemli felsefe ve ilkeleri var. Birkaç tanesini paylaşmak istiyorum.
1-Bireye saygı, 2-Dürüstlük ve adalet, 3-Müşteri odaklı olabilmek, 4-Operasyonel mükemmellik, 5- Sonuç odaklılık, 6-Takım çalışması.
Sizin için de bu 6 ilkeyi özetleyen temel bir kavram var mı?
İA: Bende Sayın Arkas'ın söylediklerine katılıyorum. Önce sevgi aynı zamanda güven Firmaya, firmayı yönetenlere. Bu patrona güven değil. Küçük şirketlerde patronadır, büyük şirketlerde yöneticiyedir. Artık patron her yerde değildir, onun yerine yöneticiler o sevgiyi aşılamalı, o güveni sağlamalı.
İkincisi işletme de dürüst olmak zorundadır. İnsanları bir kez kandırabilirsiniz. Çalışanlarınız kadar tüketiciye de saygılı olmalısınız. Tüketici, satın aldığı mal veya hizmetten memnun kalmalı, verdiği paranın karşılığını almalı. Dolayısıyla da ürettiğiniz her şeyin müşterinin ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamadığını sürekli kontrol etmek durumundasınız.
Sonuç odaklı olmak gerekir. Daha iyisini yapmaya, en iyisini yapmaya odaklanmak. Kısaca yapılan işi en iyi şekilde yapmaya odaklanmak gerekir.
BŞ: Peki, büyüyelim derken elimizdekilerden de olmamak için büyümeyi nasıl yönetmek gerekir?
LA: Her şeyde olduğu gibi kontrollü gitmek gerekir. Büyüdükçe kontrolü mekanizmasını da büyüteceksiniz. Sayın Arıkan'ın söylediklerinin hepsi doğru. Ben tek bir şeye katılmıyorum, lider olmadan olmaz. Kurumsallaşmak demek lidersizlik demek değildir. Patronluk başka şeydir, liderlik başka şey. Lider olmayan yerde kimi takip edeceksiniz?
BŞ: Sizce?
İA: Bence bu kontrol mekanizması son zamanlarda sıkça kullanılan "Sürdürülebilir büyüme" kavramı ile yakından ilişkilidir. Her bir kalp atışı düzenli aralıklarda ve eşit şiddette olan kişinin kalbi sağlıklıdır. Siz böyle bir kişiye gereğinden fazla yedirir, içirir bünyesini zorlarsanız bir süre sonra kalp ritmini bozarsınız. İşletmeler de aynen böyledir. İşletme kendi içi dinamiklerine uygun büyümelidir. Aksi takdirde işletmenin sağlığı bozulur büyüme sürdürülemez bir hal alır.
Dolayısıyla işletmenin büyümesini, verimini planlamak ve belirli zamanlarda büyümenin hızını düşürmek gerekir. Kriz dönemlerinde büyüme hedefinizi revize eder hatta belki küçülürsünüz. Zira temel amaç sürdürülebilir bir şekilde büyümektir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|