Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Hamdi Akın Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Yurtdışındaki paraların gelmesi şirketler için can suyu olur
16.12.2009
Okunma Sayısı : 4808
Oy Sayısı : 2
Değerlendirme : 5
Popülarite : 1,51
Verdiğiniz Puan :
 

 

Sayın Günseli Özen Ocakoğlu'nun Zaman gazetesi için yaptığı söyleşiyi sizlerle paylaşıyorum...
Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın

"Yurtdışındaki paraların gelmesi şirketler için can suyu olur."

Kendisinden yaşça büyüklerle arkadaşlık eden Akın, çoğunlukla da siyaset konuşurmuş. Siyasetle hiç ilgisi yokmuş gibi görünse de aslında hep içindeymiş. Akın, "Çalışmayanlardan, işe konsantre olamayıp ucundan tutanlardan nefret ederim. Şansın da şanssızlığın da konsantrasyon sayesinde yakalanabileceğini düşünüyorum. Şans insanların önünden geçip gider. Önemli olan o gelenin şans olduğunu görebilmektir. Şans herkesin ayağına defalarca geliyor." diyor.

İlk girişimi AKINISI AŞ'yi 1975 yılında kalorifer kazanı imalatı üretmek için kuran Akın, 32 yıllık iş deneyimini geride bıraktı. Pek çok sivil toplum kuruluşunda görev yapıyor. Başında bulunduğu Afken Holding'in temel faaliyet alanları; havaalanı işletmeciliği, altyapı imtiyazları, enerji ve gayrimenkul. Tüm bu işlerin yanı sıra Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu, İktisadi Kalkınma Vakfı, Müteahhitler Birliği, Ankara Ticaret Odası ve Ankara Sanayi Odası'nın üyesi. Ayrıca, Londra'daki Çağdaş Türkiye Araştırmaları Kürsüsü ve Okan Üniversitesi Danışma Kurulu üyeliği, TİSK Yönetim Kurulu üyeliği ve TÜSİAD üyeliği görevlerini yapıyor. Fenerbahçe asbaşkanlığını da yapan Akın, MESS Ankara Bölgesi Temsilciler Kurulu başkanlığı, TÜGİAD Yönetim Kurulu üyeliği ve başkanlığı görevlerini de yürütmüş.

Türkiye'ye iyi yetişmiş insan kaynağı sağlamak amacıyla 1999'da Türkiye İnsan Kaynakları Vakfı'nı eşi Şafak Akın'la beraber kuran Akın, vakfın kurucu üyesi ve onursal başkanlığını sürdürüyor. İş dünyasındaki başarılarını gösteren pek çok da ödülü var.

Küresel krizle ilgili değerlendirme istiyorum.

Mortgage ve türevleriyle başlayan krizin boyutları herkesin beklediğinin çok ötesinde ve bütün dünya etkilendi. Dünya finansman kaynakları açısından küreselleştiği için etkilenmeyi domino taşlarına benzetebiliriz. Etki çok büyük ve hiç kimse 'pozitif etkilendim' diyemez. Dünya para birimi dolar. Bunun da getirdiği ayrı bir risk var. Kriz daha çok bankaların öz kaynaklarını bitirmiş, fonları ya da benzeri menkul kıymetlerle çalışan kurumları etkilemiş gibi görünüyorsa da reel piyasa da çok etkilendi. Reel sektör finans piyasasının kendisine sağlamış olduğu kaynaklarla yola çıkar. Bu kaynaklar tamamen kapanmış görünüyor.

Hükümet ve Merkez Bankası'nın önlemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kriz hükümetlerin boyunu aşıyor. Tedbir alınması demek özel sektöre ya da şirketlere para enjekte edilmesi demektir. Bir taraftan para çıkarken, bir taraftan da para girişinin olması gerekiyor. Oysaki bankalar güven sorunu yaşıyor ve birbirlerine borç vermiyor. Hükümetlerin tedbir alabilmesi için kendi ülkesine, şirketlerine ve finansman kuruluşlarına güvenebilmesi gerekiyor. Bu işleri hükümetlerin tek başlarına tedbir alarak çözmesi oldukça zor. Belki de hükümetlerin işin içinde olmasından ziyade olmaması daha doğru. Amerikan hükümeti de işe karışmasaydı belki de daha iyi olurdu. Batanlar batsa, ayakta kalanlar da kalsaydı. Bu yaklaşım işsizlik oranını daha da artırabilirdi ama bu da kapitalist ekonominin sonucu. Kapitalizmin kurallarından biri de kontrollü olmasıdır.

Son krizde ortaya çıktı ki kontrollü kapitalist sistem uygulanmamış. Bundan sonra kontrollü kapitalizmi öğreneceğiz. Artık, bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler mantığı ortadan kalkacak. Her devlet kendi ülkesindeki şirketleri hatta başka ülkelerdeki iştirakleri olan şirketleri denetleme hakkına sahip olmalı ya da en azından onları derecelendirme hakkına...

Bankalar arası ilişkiler de çok daha tedbirli ortamlarda gelişecek. ABD'de binden fazla banka var ve birçoğu ayakta kalmayacak, birleşecekler. Krizin büyüklüğü konusunda ünlü ekonomistler bile fikir veremiyor. Eskiden tahmini rakamlar söyleniyordu ama şimdi bu rakamların çok üstüne çıkıldı. Ünlü ekonomist Friedman; "14 trilyon dolarlık ABD ekonomisi krizi aşmaya yetmeyebilir!" diyordu.

Mortgage ve türevlerinin oluşturabileceği boyutları işin erbapları hiç öngörmedi mi?

Öngörülmemiş ve bir kumar oynanmış. Mortgage türevindeki her şey ev fiyatlarının sürekli artacağına göre hesaplanmış. Krediler tek bir ev fiyatı temel kabul edilerek icat edilmiş ve kredi verilmiş. Bankalar da bu teminatları alıp, kendi varlıklarında göstermiş. Hâlbuki verilen kredinin karşılığı yok ve kredi verilen kurumun mal varlığı; iki masa, bir koltuk. Bu kurumun değerine '15 milyon dolar eder' diyor ve bunu da bankalar mal varlığına yazıyor. Aslında bu değer yok, sanal. 15 milyon dolar değil belki de 1.000 dolar. İşte o zaman da para buharlaşıyor.

Kara deliğe götüren bu sistem kimin icadı?

Hep uygulanan bir sistemdi. Ama burada bir kumar oynanmış. Amerika'daki ev fiyatları devamlı yüksek seyretseydi sorun yoktu. 1989'da da buna yakın bir kriz yaşandı. Hükümet yine kurtarma operasyonu yapmıştı ama kapitalizmin bu hali hiç sorgulanmamıştı. 1989'da ABD, GSMH'nin yüzde 7-8'ine denk gelen bir yardım bütçesi çıkarmıştı. Bugün yardım fonu daha yüzde 5'lerde... Hükümetin daha çıkaracağı önlem paketleri olabilir. Amerika Hazinesi'nin borçlanması veya para basması ya da ülkelerin borçlanması veya para basması gerekecek. Peki, nereden, kimden, nasıl borçlanacaksınız? Para basılırsa ortaya çıkacak enflasyonu karşılayabilecek insanlar var mı? Orta direk hiç hatası olmadığı halde böyle bir bedeli ödemek zorunda kalacak. Buna da siyasiler karşı çıkıyor. Kısacası, pek çok dengenin gözetilmesi gereken karışık bir dönemdeyiz.

Türkiye için neler öngörüyorsunuz?

Durumu çok net tespit eden TMSF gibi kurul oluşturulmalı. Bu kurum noktasal tedbirler almalı. Sıkıntı nedir? Şirketlerin borsada değer kaybetmesi, hisse senetlerinin düşmesi mi? O konuda ne yapılabilir, çarelerini aramalı, önlemler alınmalı ki bunu da devlet yapabilir. Devletin bu konuda parası varsa ya da para basarak bir miktar enflasyonu da göze alırsa, bu işten kârlı çıkabilir. Çünkü Türkiye'de oluşan bu değer düşüşünü, devlet kendi portföyünde tutarsa 2-3 sene sonra oluşan değer artışıyla kâr dahi edebilir.

Hükümet, meseleye bu açıdan bakıyor mu?

Maliye Bakanı'nın açıklamalarını dinledim. Baktıkları gibi bir görüntü var. En azından hızlı davranılamasa bile konuyla ilgili taze bilgileri alıp, değerlendirmelerinde yarar var. Bu konuyu gece gündüz takip etmek gerekir. Eldeki silahları ateşleyecek şekilde hazır olmak gerek. Hükümet bu yönde çalışma yapıyor.

Bankalara da büyük bir görev düşüyor mu?

Bankalarda büyük sıkıntı var. Bu konuda özel sektöre şu anda yapılacak fazla bir şey yok. Ancak mevcut kredileri mutlaka birbirlerine borç vererek çevirmek zorundalar. Çünkü henüz mevduatta bir kaçış yok ve sıkıntı da görünmüyor. Ama durum çok hızlı gelişiyor.

Birikim sahipleri mevduatlarını bankadan çekip evlerinde saklamaya, kasa satışları artmaya başlarsa o zaman ne anlamalıyız?

Her şey değişebilir. Hükümet şimdi yurtdışından mevduat çekmeye çalışıyor ki bence çok olumlu. Bunu becerebilirsek Türkiye'ye yeni gelen mevduat, şirketler için can suyu olabilir. Bu yeni krediler anlamına gelebilir. Ama bunun için ön şartlardan biri de dünya ticaretinin durmaması. Şimdi havaalanında uçan olmazsa TAV ne yapsın? Uçaklar boş gidip geliyorsa THY ne yapsın? Mutlaka etkilenilecek ama en az etkilenmesi için çaba gösterilmeli. Tüm bunlar olduktan sonra hükümet ne yapsın? Dünya ekonomisi büyümesini durdurmazsa, o zaman sıkıntıların üstesinden gelebiliriz. İşin istihdama yönelik kısmı daha önemli. Herkes hesap yapmaya, işçi çıkarmaya başlayacak. Hâlbuki biz işten çıkarmayı değil, büyüme planları yapan kurumlar olmalıyız. Bugün 40 bin kişi çalıştıran, yarın 50 bin kişiye ekmek vermeyi planlayan şirketler şimdi oturup, ne yapsam diye düşünüyor. İşte gerçek kriz budur.

Bu yılki büyüme oranı ne olur?

Büyümenin diğer ülkelerden farklı bir rakamda olması için dünya pazarına çok özel bir ürün sunuyor olmanız lazım. Türkiye'nin elinde böyle bir ürün yok. Örneğin petrol, gaz özel ürünlerdir. Ayrıca Çin gibi çok ucuz iş gücü sunuyor olmak da özel bir ürün sunmak anlamına gelir. Dünyanın büyümesiyle Türkiye'nin büyümesi paralel gider. Dünya konjonktürü ve istikrar gidişatı doğrudan etkiler.

İşkollarına baktığımda niş alanlar seçtiğinizi görüyorum. Bu bir vizyondur, nasıl geliştirdiniz?

Aslında işe başlayalı 32 sene oldu. 25 sene de çok emek sarf ettim. Her şeyi 25 senede öğrendim. Çok genç yaştan beri alım-satım yapıyorum. İşçi maaşları, hisse senetlerine kadar her şeyi bilfiil kendim yaptım. Her sektörde girişimlerim oldu. Babam kalorifer kazanları yapardı, ben de bu işle başladım. Babamın zoruyla makine mühendisi oldum. Kalorifer kazanlarıyla ilgili ne bilinmesi gerekiyorsa öğrendim. Bugün kaynak yapmasını dahi bilirim.

Başarılı bir girişimci olduğumu bana verilen ödüllerle anladım. Girişimcilik, edindiğin bilgiyle ve cesaretinle doğru orantılıdır. Bilgi yoksa istediğiniz kadar girişimci cesaretiniz olsun. Bir şey ifade etmez! Ya da cesaretiniz yok ama bilginiz var. Bu da olmuyor! 2002'den sonraki hükümet değişikliğiyle gündemde olmaya başladım. Özelleştirme başlayınca sivrildik. Yaptığımız işlerle ortaya çıktım. Kendi servetimi kendim yaptım. Her zaman 2'nci neslin işi daha zordur. Ben ikinci nesil olmayı tercih etmem. Oğlumun işi benden daha zor. Çünkü o, mevcut bir şeyin üzerine bir şey daha koymak zorunda.

Başarınız ortada, en büyük şansınız ne oldu?

Şansla şanssızlık sürekli değildir. Hiçbir zaman şu işi mutlaka almam gerek gibi hedefler koymadım. Şirketlerimin her zaman bir hedefi oldu ama benim yeni bir girişim için hiç hedefim olmadı. Ben çıkan fırsatları değerlendiririm. Havaalanı, özelleştirme, Mersin Limanı fırsatları vardı, değerlendirdim. Uzun yıllar geleceği olan, yapılmasından vazgeçilmeyecek işlerin mutlaka birileri tarafından yapılması gerek. Ben de böyle işlere yatırım yapıyorum.

Yeni bir alanda 'şehirde iş otelleri' yatırımınız oldu. Yine iyi bir boşluğu yakaladınız...

Otel sektörüne girdik çünkü ülkemizde eksiklikler vardı. Novotel ve İbis Otel projelerini başlattık. Hatta Başbakan bana 'neden 5 yıldızlı değil de 3 yıldızlı otel projesine girdiğimi' sordu. Beş yıldızlı oteli herkes yapıyor ama 3-4 yıldızlı oteli yapan yok. Buralarda kalan insanların da bir standardı var. Yurtdışından gelen bir işadamı Anadolu'da bir şehre gittiğinde standartlarını bildiği bir otel var mı? Yok! Bu işadamlarının alıştığı bir resepsiyon, TV sistemi var. Bunların hiçbirisinin olmadığı, handan bozma, bilmem ne palas gibi yerlerde işadamları kerhen kalıyor. Lüks gibi görünen yerlerin içine girdiğinizde 5 yatağın yan yana olduğu odalarla karşılaşıyorsunuz. Hâlbuki İbis Otel, Novotel nereye giderseniz gidin aynıdır. Accor Group'un 4.300 oteli var. Bu grupların beş yıldızlıları Sofitel, dört yıldızlıları Novotel, üç yıldızlıları İbis'tir. Etap, Formula 1 ve Merkür grubun diğer markaları. Bu dünya deviyle çalışıyorum. Genellikle de bütün işlerimde ortaklarım dünyanın 2'nci veya 3'üncü şirketleridir.

Bu koşuşturma, bu telaş ne zaman bitecek?

Vücudumun izin verdiği sürece çalışacağım. Emekliliği de şöyle düşünüyorum; şu an stresli bir çalışma ortamı içindeyiz. Buradan keyifli ortama geçtiğinizde emekli olmuşsunuz demektir. Bunu nasıl tarif edersiniz? Sorumlulukları delege etmiş, delege etmiş olduğunuz kişilerin yanlışlarının dahi sizi etkileyecek boyutlarda sorunlar oluşturmadığı bir durumda artık keyifli ortama geçmiş olursunuz.

Fenerbahçe'nin gülen bir başkana ihtiyacı var

Fenerbahçe, ne zaman başarısız sonuçlar alsa eski asbaşkanlardan Hamdi Akın'ın ismi başkan adayı olarak gündeme geliyor. Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Akın, futbolu eğlence olarak görüyor. Asbaşkanlık yaptığı dönemde futbolun oyun gibi oynanmasını istediğini, böyle olmayınca da ayrıldığını söylüyor. Sarı-Lacivertlilerin içeride değil yurtdışındaki başarılarının daha önemli olduğunu ifade eden işadamı, "Finalde oynamayabilirsiniz, önemli olan, dünyanın para yatırdığı bir takım olabilmektir." diye konuşuyor. 'Takım iyi oynamıyor' eleştirileri bir kenara, Fenerbahçe'nin gülen bir başkana ihtiyacı olduğunu dile getiren Akın'a göre, Aziz Bey güldüğü zaman çok güzel, çok sempa-tik biri olur.Futbolu, Fenerbahçe'yi ve bütün takımları seviyorum. Futbol bir eğlencedir. Görev yaptığım dönemde futbolun oyun gibi oynanmasını istedim. Böyle olmayınca da ayrıldım. Her kulüp birbirini, kulüpler federasyonu, federasyon medyayı, medya kamuoyunu etkiliyor. Futbolu sevilebilir, eğlence olmaktan çıkarıp, başka bir mecraya sürüklüyorlar. İnsanları stadyumlara çekebilmeliyiz. Fenerbahçe'nin Türkiye'deki değil yurtdışındaki başarıları daha önemli. Her zaman finalde oynamayabilirsiniz, önemli olan dünyanın para yatırdığı bir takım olabilmek. Fenerbahçe'nin gülen bir başkana ihtiyacı var. Aziz Bey de güldüğü zaman çok güzel olur. Çok sempatik biri olur. Böyle birine ihtiyaç var.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org