Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Tezcan Yaramancı Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Koç'la tanıştı hayatı değişti
25.08.2008
Okunma Sayısı : 23971
Oy Sayısı : 9
Değerlendirme : 4,67
Popülarite : 4,45
Verdiğiniz Puan :
 

 

Koç'la tanıştı hayatı değişti
Tezcan Yaramancı

.
.
.
Aksiyon dergisinde yayınlanan benimle ilgili bir yazıyı sizlerle paylaşmak istedim...

.
.

Koç'la tanıştı hayatı değişti

Uzun zamandır görmediğim bir dostumdan bir e–mail aldım geçenlerde. Ben onu Amerika'da sanıyordum. Amerika'ya gidebilme imkanını yakalamış fakat, onu Türkiye'ye bağlayan önemli sebepleri olduğu için gidememişti. Haliyle hayallerini de gerçekleştiremedi.  

Gitseydi hayatının ne kadar daha farklı olacağını anlatıp durdu, benim 'anlıyorum'la başlayan sözcüklerim, anladım ki onu geçiştirmek içindi, anlamamıştım. Halbuki gidebilseydi...

İnsanların hayatlarında kader anları vardır. O anı yakaladığınızda sizin için farklı bir kişisel tarih yazılmaya başlandı demektir. Ya kaçırdıysanız... Dünyanın sonu değil elbette. Bir düşünün bakalım, sizin için hayatınızın dönüm noktası neresidir? O anı yakalayabildiniz mi?

Tezcan Yaramancı, aslında eşi Mihrinur Hanım ile birlikte sosyetenin kabul ettiği isimlerden olduğu için magazin basınında sık sık kendisinden bahsettiren birisidir. Ama biz onu daha çok, Koç Holding'tde uzun yıllar çalıştıktan ve üst düzey yöneticilik yaptıktan sonra, önce zamanın başbakanı Süleyman Demirel'in davetiyle Türk Hava Yolları(THY)'nın başına (1991), ardından da yine dönemin başbakanı Tansu Çiller tarafından Özelleştirme İdaresi Başkanlığı(ÖİB)'na getirilmesi ile tanıdık (1993). Tezcan Yaramancı'nın, hayatında bir kader anı vardır ki Yaramancı onu iyi yakalamıştır.

Üniversite eğitimi için Hannovver Teknik Üniversitesi'ne gideceği sırada Koç Holding veliahtı Rahmi Koç ile tanışması kendisinin de kabul ettiği gibi onun kader anıdır: "Birincisi Rahmi Koç'la tanışmam. İkinci dönüm noktası da eşimle evlendiğim tarihtir."

Sarayın mücevher eksperi

Tezcan Yaramancı, Niğde'nin Bor ilçesinin Kemerhisar nahiyesinde bir toprak ağası olarak tanınan Sinan Bey'in torunudur. Ailenin çok toprağı olduğu ve bunun işletmesini yarıcılık usulü ile yaptırdığı için soyad olarak da Yaramancı'yı alan Sinan Bey'in Munise Hanım'la evliliğinden altı çocuğu gelir dünyaya: Yakup, Şehriban, Ali, Fatma, Nezihe ve Halime. Tezcan Yaramancı'nın da babası olan ailenin üçüncü çocuğu Ali Yaramancı, Maltepe Askeri Lisesi'nden sonra Robert Kolej'i bitirir. Berlin'e tahsil için gönderilir fakat harp çıkınca geri çağrılır.

Sonra Zürih Teknik Üniversitesi'ne gider, jeofizik tahsili görür: "Babam Türkiye'nin ilk jeofizik mühendisidir." Ali Yaramancı, üniversite eğitiminden sonra tahsilini devam ettirir ve profesör olur.

Evliliğini ise 1940 senesinde Güzin Hanım'la gerçekleştiren Ali Yaramancı, o yıllarda Niğde'de Ağır Ceza Reisliği yapan, Kafkaslar'da serhat beyi olan, ancak Ruslar'la yapılan harplerde o toprakların Osmanlı'nın elinden çıkması ile bugünkü Kapadokya bölgesinde zeamet verilmiş bir aileye damat olur. Birinci Meclis Hükümeti'nde Şeriye Bakanı olan Vehbi Efendi'nin Hülasetü'l Beyan fi Tefsirül Kur'an kitabının da musahhihi olan Mehmet Kamil Serhatli ile, saraylı Emine Didar Hanım'ın kızını alır. Saraylı, çünkü Emine Didar Hanım'ın dedesi Yıldız Sarayı'nda muhamminbaşıdır: "Bir yerde mücevher eksperi, yani sarayın mücevhercibaşı oluyor.

Anneannem o vesile ile sarayda büyümüş." (Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ateş Vuran da Yaramancı'nın baba tarafından akrabasıdır ama Tezcan Yaramancı, Vuran'ın aile ile bağlarını tam bilememektedir.)

Koç'la tanıştı, hayatı gerçekten değişti

Ali—Güzin Yaramancı çifti o yıllarda Niğde Lisesi'nde öğretmenlik yaparken tanışmıştırlar. Zürih'te Türkoloji konusunda master yapan Güzin Hanım daha sonraki yıllarda Alman ve Avusturya Liseleri'nde tarih öğretmenliği yapacaktır.

Çift iki çocuk sahibi olur.

Tezcan'dan sekiz yıl sonra dünyaya gelen Uğur, babası gibi jeofizik tahsili yapar. Tezcan Yaramancı ise, 1942'de Ankara'da doğduktan kısa bir süre sonra baba Ali Yaramancı, üniversite eğitimi için İsviçre'ye gider, eşi Güzin Hanım'ı da yanına alarak: "Ben iki yıl İstanbul'da anneannemin yanında kaldım. Hatta o tarihlerde anneannemi anne, dayımı da baba bilirdim.

Çocuk babasının eksikliğini hissetmesin diye öyle aktarmışlar." Küçük Tezcan ancak 1946 senesinde anne—babasına kavuşur: "Gidişim biraz enteresandır. Harp sonrası. Burada beni Marsilya vapuru kaptanına teslim ediyorlar. Kaptan da beni Marsilya'da Kızılhaç hemşiresine götürüyor. O da Zürih istasyonunda anneme ulaştırıyor.

O zaman böyle bir mekanizma vardı." Zürih'te anamektebinde okuma yazmayı öğrenen Tezcan, 1950'de ailesiyle birlikte döndüğünde Beyoğlu'ndaki 45. İlkokul'a (Parmakkapı'daki İstiklal İlkokulu) ikinci sınıftan itibaren devam eder.

Almanca bildiği için de 1960'ta mezun olacağı Alman Lisesi'ne yapılır kaydı: "1960 öncesi meşhur talebe yyürüyüşlerine okul saat 13'te bittiği için katılmıştık." Orta ve lisede birer yıl hariç okulu birincilikle bitiren Yaramancı, gözde meslek olan mühendislik okumaya karar verir. Hannovver Teknik Üniversitesi'ne inşaat yüksek mühendisi olmak için müracaat eder: "Fakat gitmeden 15 gün evvel Rahmi Koç Bey'le tanıştık.

Dayızadem, Rahmi Bey'in yedek subaylık arkadaşı idi.

O yıl, 1960 İhtilali olmuştu. Yurtdışına gidecek talebe kontenjanı çok kısıtlanmıştı. Çok çetin bir döviz imtihanı yapılmıştı. Ben yanılmıyorsam o imtihanı üçüncülük veya beşincilikle kazandım.

Rahmi Bey de benim o performansım ile çok ilgilendi. Ve eğitim masraflarını Koç Grubu'nun karşılayacağını söyledi. İleride Koç Grubu'nda çalışmak istersem, inşaat mühendisliği yerine makine yüksek mühendisliğinin daha iyi bir kariyer olacağını belirtti.

Bir sene sonra ben makine bölümüne geçtim." Yaramancı, 1966'da makine yüksek mühendisi olur. Ancak bunu yeterli görmeyip iş idaresinde master yapar. 1968'de Türkiye'ye döner. Bir hafta sonra Koç Topluluğu'nda sanayi grubu bünyesinde uzman mühendis olarak işe başlar. İki yıl sonra deniz yedek subayı olarak askerliğini yapan Yaramancı 1971'de yine işinin başına döner.

Fransız kalmadı, Türk oldu

1971'de onun hayatında bir değişiklik daha olur. Birkaç yıldır tanıdığı Mihrinur Kuleli ile hayatını birleştirir: "Mihrinur Hanım'ın dedesi bir Fransız asilzadesidir; Marki Bnossard de Chateauneuf.

Bu zat, Abdülaziz döneminde, reformasyon hareketleri çerçevesinde, askeri okullar, üniversiteler kurulduğu için, okullarda ders vermek üzere Osmanlı topraklarına geliyor.

Osmanlı'yı çok beğeniyor ve Müslüman oluyor ve Şatonöf Reşat Bey adını veriyorlar ona." Mihrinur Hanım'ın dedesinin dedesi olan Reşat Bey, Osmanlı'nın ilk gazetecisi olan Şinasi'nin yetiştirilmesinde rol oynayan, onu Paris'e gönderen ve eğitimini almasında maddi destek sağlayan kişidir.

Osmanlı'nın ilk demiryolu olan İzmir—Aydın Demiryolu'nu inşa eden kumpanyanın bir dönem başkanlığını da yapan Reşat Bey'in oğlu Mithat Bey de hariciyeci olmuş birisidir. Babası Halit Ziya Kuleli devlet memurluğu görevleri üstlenmiş olan Mihrinur Hanım'ın annesi Hayriye Hanım da meşhur Uşaklızade ailesinin bir ferdidir: "Direkt ilişkiyi bilmiyorum ama 4—5 göbek evvelinde aynı büyük aileden geliyorlar."

Abisi Mithat Kuleli dışında Nur (Dinçer) ve Zinnur Kuleli adında iki de kardeşi olan ve çocukluk ile genç kızlık dönemlerini Beylerbeyi'ndeki İzzet Paşa Köşkü ile Vaniköy'deki yalıda geçiren Mihrinur Hanım ile Tezcan Yaramancı çiftinin iki kız çocukları olur. Büyük kızları Begüm, Koç Holding'te çalışırken Banu da Amerika'da henüz üniversite tahsilini devam ettirmektedir.

1974'e gelindiğinde Tezcan Yaramancı, Türk özel sektörünün, Koç Holding liderliğinde İş Bankası, Uzel Makine Sanayii, Çelik Endüstrisi, Ziraat ile Türkiye Sınai Kalkınma Bankası'nın, 150 milyon dolarla o güne kadar gerçekleştirmiş olduğu en büyük yatırım olan Asil Çelik'in genel müdürlüğüne getirilir. Yatırımı 1976'da başlayan kurum üç yıl sonra da işletmeye açılacaktır.

Gazeteci Sedat Sertoğlu'nun Asil Çelik'le ilgili bir iddiasını bu satırların okurları hatırlayacaktır. Sertoğlu, Asil Çelik'in İsrail'le ortak tank üretimi yapmayı da amaçladığını söylerken, 1974—81 yılları kurumun genel müdürlüğünü yapan Tezcan Yaramancı ise Asil Çelik'in hedefinin gelişmekte olan otomotiv ve makine sanayiine yönelik üretim yapmak olduğunu ifade etmektedir:

"Vasıflı çelik tüketen askeri fabrikalar da vardı, mesela Adapazarı'ndaki tank fabrikası da bunlardan bir tanesi idi. Ama bu gibi kurumlara yaptığımız satış Asil Çelik'in üretimi içinde yüzde 3—5'i geçmezdi."

Bir özel sektör girişimi olarak faaliyete geçen Asil Çelik, 1981 yılında devletleştirilir:

"Asil Çelik, Türkiye sanayileşme tarihinde okullarda vaka etüdü yapılacak bir olaydır."

Sebebi ise, devletin yapım aşamasında vermiş olduğu kur garantisi gibi vaadlerden, yönetim değişikliği olması sebebiyle (Süleyman Demirel gitmiş Bülent

Ecevit başbakan olmuştur.

Ecevit'in 1979'daki bu başbakanlığı döneminde Ziya Müezzinoğlu da Maliye Bakanı'dır. Bu dönem Türk ekonomi tarihinde devletleştirme rüzgarlarının estiği bir devre olur.) vazgeçmesidir. 1976'larda 15,5 lira üzerindeki döviz kurunun 24 Ocak 1980 Kararları'ndan sonra 70—80 bin liraya yükselmesi sonucu, ortaklar Asil Çelik işinden vazgeçer ve fabrikayı devlete satarlar:

"Danıştay'a başvurduk. Bizi haklı buldu. Fakat Maliye Bakanlığı Danıştay'ın bir üst kademesine müracaat etti ve Maliye Bakanlığı yetkilisi, 'Evet bu beyler haklıdır. Ama Maliye'nin bu parayı ödeyecek imkanı yoktur' demesi üzerine biz davayı 5—4 kaybettik. Bunun ne kadar hukuki bir karar olduğunu da hep sorgulamışımdır. Böylece ortaklar 30—40 milyon dolar da zarara uğramış oldular."

Asil Çelik daha sonra Makine Kimya Endüstrisi Kurumu'nun bünyesinde çalışmalarına devam eder, 2000 yılında da devlet, 1981'de özel sektörden aldığı kurumu tekrar özelleştirir. İdris Yamantürk'ün sahibi olduğu Güriş, kurumun yeni sahibidir artık.

Yaramancı da 1981'de yine yuvasına döner, Koç Holding'de sanayi grubu koordinatörü olur. 1984'te ise inşaat ve madencilikten sorumlu Sanayi Grubu Başkan Yardımcılığı'na getirilir. 1991 yılında ise, zamanın başbakanı Süleyman Demirel'den gelen davet üzerine bu sefer masanın diğer tarafında yer alır:

"Vehbi Bey'den ve Koç Grubu'ndan izinli olarak THY Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürlüğü görevlerini üstlendim."

1993'te de, daha sonra kendisi ile fikir ayrılıklarına düşecek; Demirel'in cumhurbaşkanı olmasından sonra DYP'nin başına geçen ve başbakan olan Tansu Çiller'in daveti ile Özelleştirme İdaresi Başkanlığı görevini üstlenir. Burada hukuki altyapıyı sağlamak için hazırladığı 4046 Sayılı Kanun'un Parlamento'dan geçmesi ile birlikte o da görevi bırakır (1994).

Hemen ardından Aydın Doğan'ın sahibi olduğu Hürriyet Gazetesi Murahhas Azalığı görevinde bulunur.

Oradan ayrılınca da kendi işinin patronu olması düşüncesiyle 1995'te İnvesta Danışmanlık A.Ş.yi kurar.

Vakko'dan Borusan'a çeşitli kurumlara stratejik iş kararları konusunda danışmanlık veren Yaramancı, bundan bir yıl sonra da Cengiz Engin, Pamir Sezener, Ertan Yılmaz ve Mehmet Ürgüplü ile birlikte EVG Yatırım şirketinin beş ortağından biri olarak yönetim kurulu başkanlığını üstlenir.

Britanya İmparatorluğu'ndan liyakat nişanı

Bugüne kadar, bünyenin 'kendisi gibi kişileri kabul etmediğini düşenerek' siyasete girmediğini söyleyen Yaramancı sosyal yönleri de ağır basan birisidir. TÜSİAD, Rotary, Moda Deniz Kulubü, Kemer Conutry, Beyoğlu Güzelleştirme Derneği, Makine Mühendisleri Odası ve Fenerbahçe üyesi olan Yaramancı'ya, İngiliz şirketleri ve resmi kurumları ile olan ilişkileri sonucunda 1996 yılında İngiltere Kraliçesi tarafından Britanya İmparatorluğu Liyakat Nişanı verilir.

Klasik Batı müziğinden hoşlanan, eski İstanbul türkülerinden keyif alan Yaramancı'nın pisboğaz bir yönü de vardır:

"Antika işi de bir pisboğazlıktır aslında. İnsan her eskiye saldırıyor. Anadolu halıları, Osmanlı tombak eserleri, yine Osmanlı cam eşyaları... Bir de Osmanlı ile ilgili yazılmış Avrupa literatüründe eski kitaplar ve gravürler topluyorum. Bunlar ana koleksiyon konularım. Bir miktarı aile çevresinden geldi. Anneannem saraylı olduğu için bazıları oradan, bazıları da eşimin ailesinden kaldı."

Arkadaşımın söylediklerini, Tezcan Yaramancı'nın hayat hikayesini dinledikten sonra şimdi daha iyi anlıyorum.

Kader anı, dedikleri bence bu...

.
.


.
Tüm Yazıları

.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org