Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Çetin Gezgincan Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Televizyonun Çocuklar Üzerindeki Etkileri
25.03.2010
Okunma Sayısı : 5215
Oy Sayısı : 2
Değerlendirme : 5
Popülarite : 1,51
Verdiğiniz Puan :
 

 



Televizyonun Çocuklar Üzerindeki Etkileri

A.Çetin Gezgincan > acgezgincan@yahoo.com

Giriş

Televizyonun çocuklar üzerindeki olumlu ya da olumsuz etkileri tüm dünyada tartışılmaktadır. Bazı bilim adamları, TV izlemenin çocuklarda obezitenin en önemli nedenlerinden biri olduğu, göz kusurlarına yol açtığı, konuşma geriliği yaptığı, dikkat eksikliği rahatsızlığına sebep olduğu ya da izledikleri şiddet programlarının onları şiddete veya içine kapanıklığa ittiğini ifade etmektedir.

Bazı bilim adamları ise TV programlarının bu şekilde abartılmasının doğru olmadığını, uzmanların iki yaşındaki çocuklara bile cazip gelebilecek programlar yaptıklarını savunmaktadırlar. The Guardian, the Telegraph, the Daily Mail ve the Mirror gibi İngiliz gazetelerinde, Dr. Aric Sigman gibi bazı bilim adamlarının ?TV?nin çocuklar üzerindeki zararlı etkileri? ile bazı bilim adamlarının da ?TV?nin çocuklar üzerindeki yararlı etkileri? üzerine görüşlerine yer verilmektedir. Bu suretle, TV?nin, çocuklar üzerinde yaptığı olumlu ya da olumsuz etkiler, genel bir tartışma ortamında ele alınmaktadır.

Ticari istismar
Dr.Sigman, TV?nin çocuklar üzerindeki zararlı etkileri konusunda adeta ateş püskürmekte ve 3 yaş altındaki çocukların televizyon seyretmelerinin yasaklanması çağrısında bulunmaktadır. Benzer çağrılarında etkisiyle ?çocukların, televizyonun zararlı etkilerinden korunması?, İngiltere?de gündemi etkilemiş ve çocukların korunmasından sorumlu kuruluşlar tarafından, televizyonlardaki çocuk programlarında gösterilen sağlığa aykırı gıda reklamları yasaklattırılmıştır. Compass, ?Çocukların ticari amaçlarla istismar edilmesinde TV?nin öncü bir rol üstlendiği? üzerine oldukça üzüntü verici bir rapor yazmıştır. Aynı şekilde the Telegraph gazetesi de konuyla ilgili olarak ?Çocuklar için bir dakika? kampanyasını yürütmektedir.

Dr.Sigman?ın ?Uzaktan Kumandalı TV, hepimizin hayatına nasıl zarar veriyor? konulu yayınındaki bulgularına atıfta bulunan ve bunları teyit eden ya da iddialarıyla çelişmeyen bazı bilim adamları vardır. Bunların da Sigman ile aynı görüşte oldukları gözlenmektedir. The Guardian, 2004 yılında Cornell Üniversitesi tarafından yayınlanan bir makalede, ?çocukların TV yüzünden, otistik anlamda objektif realitelerden uzaklaştıkları, gündüz rüyaları ve fantastik hayaller gördüklerinden? bahsetmektedir.

The Telegraph ise bu tür çalışmalara sanki tarafsızmış gibi, lehte veya aleyhte olarak her hangi bir şekilde değinmemektedir. Halbuki, the Mail, Sigman?ın bu çalışmasını, bilimsel ortamda yayınlanmış bir rapor olarak -ki, bu rapor internette ?in The Biologist? başlığı altında online olarak bulunabilir- orijinal bir argüman şeklinde kabul etmekle bize bu konuda bir bakış açısı sunmaktadır.

Bu konuda alternatif bir perspektif, BBC?nin internet sitesinde bulunabilir: Sigman?ın eleştirilerine eğer hak verilecekse, eleştirileri sorgulanmadıkça ve kabul edilebilir bir düşünce dairesi içinde ortaya konulmadıkça bu eleştirilerin güvenilirliğinden pek fazla söz etmenin doğru olmayacağı düşünülmektedir: ?Bilim adamlarının bu konudaki düşünceleri, ilgili haber kuruluşları tarafından ele alındıklarında neden herhangi bir yorum ya da eleştiri yapılmadan yayınlanmaktadır??
Sigman gibi düşünenler, ?televizyonun, evlerimizde biriken termonükleer atıklar olduğunu ve öfkeli Amerikalı psikologların bu soruna karşı alarm verici bir yaklaşım içerisinde olduğunu ve TV seyretmek gibi normal olarak her gün gösterdiğimiz bu insanî davranış biçimini hastalıklı bir hâle getirdiğini? iddia etmektedirler.

İki yüzyıl önce, genç ve körpe beyinlerin önce karikatür kitaplarıyla daha sonraları radyo ile mahvedildikleri iddia edilmekteydi.1969 yılında bu konuyu ciddiyetle ele alan psikologlar, Susam Sokağını seyretmenin çocukları, bebekler gibi TV başında oturttuğunu hatırlatmaktaydılar. Bu konuyla ilgili Londra Akademi Üniversitesinde çalışan Prof.David Buckingham, Sigman?ın yapmadığını yaparak TV?den etkilenen çocukların ayağına kadar gidip onlarla konuştuktan sonra yazdığı raporda, bu çocukların binlercesinin zombi olmadıklarını ve sünger gibi her seyredileni beyinlerine almadıklarını, ancak sadece yayınları iyi olan televizyonlardan hoşlandıklarını, yayınları iyi olmayan TV programlarını seyretmediklerini, hatta bu düşük kaliteli TV yayınlarıyla dalga geçtiklerini ve eğlendiklerini iddia etmektedir.

Yine aynı kişi, bu konuda ebeveynlerin sorumluluklar alması gerektiği ve çocukların diğer oyun faaliyetleriyle söz konusu TV yayınlarının dengelenmesini ve yaşlarına uygun programları seçmelerine yardımcı olmaları gerektiğini ifade etmektedir.

Hatta Amerikan Çocuk Bakımı Akademisi gibi muhafazakâr bir kurumun, 3 ila 6 yaşındaki çocukların TV seyretmelerine ilişkin yazdığı raporda ?Eğitim programları, genç beyinlerin gelişiminde, ırksal davranışlarını etkilemede ve hayal güçlerini arttırmada başarılı olmuştur? denmektedir. Aric Sigman, bu sorun karşısında o kadar öfkeli ve fevridir ki, ellerini havaya kaldırarak ?Çocuklarımız tehlikededir? diye bas bas bağırarak ateş püskürmektedir.

Julie Robotham?ın 2004?te yazdığı raporda da, TV?nin gençlere verdiği zararlar ortaya konulmaktadır.

Ülkenin pediatri uzmanları, ?Çocukları televizyondan uzak tutun ve bunun yanı sıra bilgisayar ve video oyunlarının seyredilme sürelerini de mutlaka sınırlayın? demektedir.

Zararlı yayınlara mukavemet edemeyecek kadar genç olan bu çocuklar, doğrudan ve kasıtlı bir biçimde istismara uğramaktadırlar.

Royal Australasian College of Physicians?ın çocuk sağlığı ve gelişimi bölümünün başkanı Michael McDowell, çocukların istismar edilmesi amacıyla onların nasıl etkilendiğine ilişkin olarak büyük ticari organizasyonlarca harcanan paraların, üniversitelerin çocuk gelişim çalışmalarına ne kadar para harcadıklarıyla mukayese edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Pediatri uzmanları, çocukların geçmişteki sağlık ve sosyal yaşantısının bir parçası olarak televizyon ve diğer medya alışkanlıklarının sorgulanması gerektiğini vurgulamaktadır.

Çocukların hayatı, okulda olduğu gibi medya tarafından ele alınarak incelenmelidir:

Çocuklar, şiddet içeren uygunsuz yayınları seyrettiklerinde gerçek hayatta karşılaştıkları olaylara duyarsızlık göstermektedir.

Bunun, çocukların gelişimine zarar verebildiği gerçeği göz ardı edilmemelidir.

Konuyla ilgili uluslararası ölçekte yapılan incelemeler, şiddet içeren programları seyreden çocukların bir kurban olarak toplum içine giremediğini ve şiddetin kaçınılmaz ve kabul edilebilir olduğuna inandığını, endişe ve güvensizlik duyarak dünyayı ?bir şiddet mekânı? olarak algıladıklarını göstermektedir.

Çocuklardan küçük bir azınlık grubu doğrudan şiddet uygularken, çocukların büyük bir kısmının davranışlarının da şiddete kayması, toplumun normlarını tehlikeye düşürdüğü iddia edilmektedir.

Ayrıca ?hükümetlerin, çocukları aşırı ölçüde şiddet içeren yayınlardan koruyamadığını ve pazarlanmaya maruz bırakılan bu çocukların örselenmesini kabul edemediklerini? belirten Dr.McDowell: ?Kapitalist bir toplumda, reklamların kabul edilebilir olduğunu anlıyoruz. TV seyredenlerin de bu gerçeği anladıklarını, fakat çocukların ise bu gerçeği kavrayamadıklarını görmeliyiz? demektedir.

Ayrıca ?Siyasi partiler, politik gündemlerine çocukların çocukluk dönemleriyle ilgili programları koyarlarken, çocukların maruz kaldığı reklamların kontrol edilmesiyle ilgili tedbirleri de müzakere etmeleri gerektiğini? söylemektedir. Australia Adelaide?deki bağımsız avukatlar grubu genç media?nın başkanı, Jane Roberts ise küçüklerin ve 10 yaş grubu çocukların geçtiğimiz 2 yıl içerisinde medyaya ve pazarlamaya maruz kalmalarındaki yoğunluğa dikkat çekmekte ve artık ebeveynlerin bile bu konuda fazla yol alamayacağını söylemektedir.

Televizyon, çocukların konuşma yeteneklerine de zarar veriyor
Leicester Üniversitesinde görevli Dr.Rosemary Sage, öğrencilerin sözlü iletişim becerilerinin 20 yıl öncesinden daha kötü olduğunu iddia etmektedir: ?Özellikle öğrenciler, internette chat yaparak kısmen gizlenmiş formal tanımları daha güç anlamaktadırlar.?

Yaptığı araştırma, bu problemin nedeninin çok televizyon seyredilmesine bağlı olduğunu ve çocukların bilgileri, sözelden ziyade görsel olarak algıladıklarını ortaya koymaktadır.

Çocukların büyük bir kısmı eve geldiklerinde aile bireyleriyle konuşmak yerine televizyon karşısında uzun saatler geçirmektedirler.

Geceleri kendi odalarında televizyon seyreden çocuklar, günün 6 saatini televizyon başında geçirmektedirler.

Anne ve babalar, çok az zamanları oldukları iddiasıyla bu konuya gereken özeni gösterememektedir. Dr.Sage, geçtiğimiz 20 yıl içerisinde çocukların, düşünme, konuşma, okuma ve yazma becerilerini izlemiş ve konuşmadaki beceri eksikliğinin öğrenme konusunda ciddi engellere sebep olabildiğini belirtmiştir.

Günlük Mırıldanmalar (Daily Grunt)
Günlük mırıldanmalar, anne ve babaların çocuklarıyla gün içerisinde hiç konuşamamasından ya da sadece birkaç kez konuşabilmesinden kaynaklanan mırıltılı, anlaşılmaz bir dille konuşma hâlidir. ?Eskiden aileler, her akşam bir araya toplanır ve gün içerisinde ne yaptıklarını yeniden gözden geçirirlerdi.

Çocuklar da fikirleri, zihinlerine nasıl yerleştirdiklerini bilmeden, belirsiz bir öğrenme kalıbı içinde sözlü olarak öğrenirlerdi.

Bugün ise çocuklar, okuldan eve geldiklerinde televizyonun karşısına oturmakta ve düşünme, konuşma ve düşüncelerini yansıtma gibi becerilere angaje olmayan büyük ölçüde resimli bilgileri kendi kafalarında işleme tabi tutmaktadırlar.? Bu problemin üstesinden gelmek isteyen Dr.Sage, iletişim becerilerini geliştirmek için önemli bir projeye katılmıştır. Söz konusu proje, öğrencilerin yazma becerisini kazanmadan önce düşünmeyi öğrenmelerini sağlamak için ?yazılı ödevlerin, bu öğrencilerin düşünme ve konuşma yetenekleri seviyesinde olması gerektiği? prensibini geliştirmek istemektedir.

Temel Beceriler Kurumu (Basic Skills Agency) direktörü, çocuklarıyla sadece birkaç kelime konuşabilen anne ve babaların dil gelişimine önemli ölçüde zarar verdiği hususunda uyarıda bulunmuştur.

Madalyanın öbür yüzü
Dr.Sigman?ın, televizyon seyretmenin çocuklar için 15 sağlık riskiyle karşı karşıya kaldığı iddiasını ?sadece iyi bir korku hikâyesi? diye nitelendiren ve iki yaşındaki çocuklara bile cazip gelebilecek TV programlarının üretildiğini savunan Ben Goldrace gibiler de vardır.

Dr.Ben Goldrace?in değerlendirmesi şöyledir: Dr.Sigman?ın söz konusu tezini, herhangi bir şüpheye yer vermeden kabul ediyor ve bunun bir yasal düzenlemeye bağlanması gereken samimi çağrısına hak veriyorum.

Ancak, Sigman?ın, sözkonusu yasal değişikliği yapmaktan ziyade, dikkatleri sadece kendi tezine odaklandırdığını ve kanaatimce böyle işe yaramayan ve gülünç olabilecek bir düzenleme çağrısı yaparak bu konunun üzerine hemen atlaması onun oldukça saf birisi olduğunu bana göstermektedir.

İki yaşındaki çocuklar için yaşlarına uygun fantastik programlar televizyonlarda bulunmaktadır. Bu programlar çok uzun değildir. Zaten uzun olduklarında çocuklar doğal olarak sıkılmakta ve ekrandan uzaklaşmaktadırlar.

Çocuklar ekranda kendilerine uygun olanları seçmekte ve gülen figürlere, yalın dile, göz temasına ve müziğe odaklanmaktadırlar. Bugün televizyonlarda okul öncesi izleyicilerini hedef alan ve Ofsted Programı hedeflerini gerçekten takip eden ve bu programların nasıl kullanılacağını yaratıcılık zemininde düşünen ve bu mesleğin gerektirdiği yeterliğe sahip uzmanlar tarafından üretilmiş son derece yüksek kaliteli çocuk programları bulunmaktadır.

Ancak dürüst olmak gerekirse, günde 90 dakika kadar seyrettiğinde çocuklarımıza zarar veren, izlenmesi sakıncalı bir takım televizyon programları bunlar değildir.

Aslında bugün, televizyonun zararlı olduğu sözüyle ifade edilen programların eleştirilmesi, o kadar önemsenecek bir konu da değildir. Çocuklarımızı televizyonlarının başına oturtmak gibi bir suçluluk duygusunu bu günlerde hissetmeyi hepimiz istiyoruz. Anne babalar olarak tabi ki çocuklarımızın bu zararlı programlardan uzak durmalarını isteriz. Keşke hepimiz çocuklarımıza gereken dikkati gösterebilsek ve onlar programlarını seyrederken yanlarında her zaman olabilsek.

Yerimizden kalkarak ara sıra da olsa etrafta gezinmek, çocuklarımızın neleri izlediklerine bakmak iyi bir fikirdir.

Bütün gün televizyon başına oturtulan çocuklardan sadece iki yaş altında olanların bu büyük problemden en çok etkilenenler olduğu konusunda ciddi şüpheler taşımaktayım. Belki de bizim, çocuklarıyla yeterince ilgilenemeyen anne-babalar üzerinde yoğunlaşmamız gerekiyor.

Televizyon, çocukların göz sağlığına da zarar veriyor

Göz doktorları, televizyon seyretmenin ve bilgisayar oyunları oynamanın çocukların göz sağlığını etkilediğini ve onların öğrenme ve okuma yeteneklerine büyük zararlar verdiğini ifade etmektedir. Bu durum, çocukların kitap okumalarını zorlaştırmakta ve sınıf sıralarından yazı tahtasına bakarken göz ayarı yapmalarını da güçleştirmektedir.

Düzeltilemeyen göz sağlığı sorunlarının okuldaki davranış problemlerinin başlıca nedeni olduğu ispatlanmıştır.

Araştırmacılar, bu konuda saatler boyunca erken yaşlarda televizyon seyretmenin bu problemin nedeni olduğunu ortaya koymaktadırlar.

Amerika Birleşik Devletlerinde seçkin bir grup doktor, çocukların televizyon seyretme sürelerinin sınırlandırılması ve çocukların gözlerini düzenli bir şekilde kontrol ettirmeleri yönünde uyarıda bulunarak büyümekte olan bu sorunun kendilerini endişeye sevk ettiğini belirtmektedir.

Amerikan Optometrik Derneğinin sözcüsü Prof.Andrea Thau?nun the Daily Express?e verdiği demeçte; ?Görmenin normal bir şekilde gelişebilmesi için çocukların uygun bir görsel teşvike ihtiyaçları vardır.

Anne ve babalar, özellikle görme yeteneğinin gelişmekte olduğu 6 yaş altı çocuklarda, etkileri yetişkinlerde bile görülen televizyon seyretme ve bilgisayar oyunları oynama sürelerini sınırlandırmalıdır? demiş, benzer endişeler, İngiltere?deki uzmanlar tarafından da ifade edilmiştir.

Çocukların göz sağlığı sorunlarıyla ilgilenen önemli bir uzman Keith Holland ve ekibi, geçen 10 yıl içerisinde 12.500 çocuk üzerinde göz sağlığı problemleri incelemesi yapmışlar ve bu tehlikeye maruz kalan çocukların göz sağlığı sorunlarında ciddî bir artış kaydetmişlerdir. Holland, hastalarının çoğunun akademik yönden neden başarılı olamadıklarının nedeninin bu sorun olduğunu düşünmüş ve bilgisayar oyunları oynayarak geçirilen uzun sürelerdeki büyük artışa paralel olarak okuma becerilerindeki düşüşün birbirleriyle yakından ilgili olduğunu ifade etmiştir.

Ayrıca insan tabiatının da, zaten uzun süre televizyon ekranına bakmasına uygun düşmediğini ve bunun özellikle de görme yeteneklerini geliştiren çocuklar için sorun olduğunu ve görme becerilerinin zayıfladığını belirtmiştir.

Aslında 10 yaşlarındaki çocukların büyük bir kısmı, 50 yaşındaki bir yetişkine eşit gelebilecek odaklama becerilerine sahipken TV?den etkilenen pek çok ergenin 3 yaşındaki bir çocuğun henüz oluşmamış göz hareketlerine sahip olduklarını söyleyen Holland, uzun süre televizyon seyretmenin ve bilgisayar oyunları oynamanın doğal bir faktör olmadığını ilave etmiştir. Holland ve ekibi tarafından yürütülen çalışmanın bir sonucu olarak okuldan uzaklaştırılan 21 çocuktan 18?inde teşhis edilmeyen görme sorunu tespit edilmiştir.

İngiltere Davranışsal Optometrist Kurumunun Başkanı Caroline Hurst, üç boyutlu bir dünyada dışarıda oyun oynamaya gitmek yerine iki boyutlu bir ekrana saplanmasının çocuklara işlevselliği olmayan tahrif edilmiş görsel bir sistem sunmakta olduğunu belirtmektedir.

Ed Balls, anne ve babaların, çocuklarının televizyon seyretme ve bilgisayar oyunları oynama saatlerini sınırlandırmaları çağrısında bulunmuş ve yatakta asgari 10 dakika gece masalları anlatmalarını istemiştir.

?Zarar Veren? yayınlardan çocukları koruma yöntemi
Evde şifreli kanalları seyreden 4 yaşında zombi imajını andıran çocuk, televizyon başında günde 3 saat geçirmektedir.
Uzmanlar, çocukların televizyon seyrederlerken geçirdikleri süreyi sınırlandırmaları ya da televizyonu tamamen yasaklamaları yönünde çocuk bakım merkezlerini uyarmaktadır.

Royal Melbourne Çocuk Hastanesinin yaptığı bir araştırma, 2 yaş altındaki çocukların kesinlikle televizyon seyretmemelerini tavsiye etmektedir.

Araştırmacılar, çocuk obezitesini azaltmak amacıyla ?Get Up-Grow? Yönetmeliğinin tamamlayıcı bir parçası olarak Federal Hükümet için yeni yönetmelikler yazmışlardır. Bunlar, özellikle çocuk bakım merkezleri için ve ebeveynlere tavsiyeler niteliğindedir. İstatistikler, 4 yaşındaki çocukların her gün ortalama 44 dakika televizyon seyrettiklerini ve evde şifresiz televizyon seyreden 4 yaş altı çocukların ekran başında günde en az 3 saat harcadıklarını göstermektedir.

Güney Avustralya Üniversitesi?nde Çocuk Gelişimi bölümünde üst düzey bir akademisyen, yeni yönetmeliğin, çocukların aktif olmalarını teşvik etmek ve arkadaşlarıyla diyalog tesis etmek, -hatta cinnet getirmelerini önlemek- için bir tedbir olduğunu söylemektedir.

?Çocukların fiziki anlamda aktif olmalarına ihtiyaç vardır.

Eğer anne babalar ile çocuk bakım merkezleri, çocukları sadece televizyonun önüne koyuyor ve onları o halde bırakıyorlarsa o zaman çocukların diğer sağlıklı etkinliklere iştirak süreleri kısalır.? Sonuç olarak 2 ilâ 5 yaşındaki çocuklar için televizyonun günde bir saatle sınırlandırılması çağrısında bulunmaktadır.

Yasaklamak mı yasaklamamak mı?
18 aylık bir oğlu olan Tina Garland çocuğunun televizyon seyretmesini yasaklamamıştır: ?Küçüklerin televizyon seyretmelerine izin vermememiz gerektiğini bilmeme, hatta büyük bir suçluluk hissi duymama rağmen onun televizyon seyretmesine izin veriyorum. Ekran başında ayakta durma alışkanlığı da var ve onu televizyondan arzu edilen bir mesafede tutmak zor. Diğer anne-babaların da aynı yöntemi izlediklerinde suçluluk hissi duyduklarını sanıyorum. Televizyonda çizgi film varsa, biliyorum ki oğlum onu çok seviyor ve heyecanlanıyor.

Gördüklerini işaret ediyor ve bazı şeyler söylüyor. Belki de bütün bunlar çok kötü şeyler değildir, diye de düşünüyorum.?

Lachlan Comyns ise oğlunun televizyon süresini sınırlamaya gayret ettiğini söylüyor: ?

Oğlumun televizyon seyretmesini hiç istemiyorum. O daha 18 aylık. Bazen onun için videoyu açıyoruz.

O etrafta dolaştığı zaman ise ben hiç televizyon seyretmiyorum. Karım meşgul olduğu zaman bazen televizyonu açar.

Oğlum da bir çeşit zombi gibi bir şeye dönüşüverir.?

Zararlı yayınlara meydan okuyun

Ebeveynleri tarafından korkunç bir şekilde yanlışlıklara maruz bırakılan milyonlarca küçük çocuk var.

Bu ebeveynler fiziksel olarak çocuklarını istismar etmiyorlar; ancak onlara yanlış davrandıklarını bile bilmiyorlar.

2 yaş altı milyonlarca küçük çocuk televizyon seyrediyor. 1000?in üzerindeki ebeveynin üyesi olduğu Kaiser Ailesi Vakfı tarafından yapılan bir araştırmaya göre 2 yaş altı çocukların %60?ı, günde ortalama 2 saatten fazla televizyon seyretmektedir.

Amerikan Pediatrik Akademisi, 2 yaş altı çocukların televizyon seyretmelerini tavsiye etmemelerine ve beyinlerin şekillenmeye başladığı bir yaşta kavramsal gelişimleri için kritik bir dönem olmasına rağmen televizyon seyretmeye devam etmektedirler.

Bu çocuklarla ilgili haberler gittikçe kötüye gitmektedir. Seattle?da 2.500?den fazla çocuğu inceleyen Çocuk Hastanesi ve Bölgesel Tıp Merkezindeki bilim adamları, erken yaşlarda televizyon seyredilmesiyle daha sonraki yaşlarda oluşan dikkat problemi arasında önemli bir bağın olduğunu tespit etmişlerdir.

Özellikle 7 yaşındaki çocuklarda ortaya çıkan dikkat dağınıklığı şikâyetlerinin görülme oranında, 1 ilâ 3 yaş aralığında günlük televizyon izleme süresindeki her bir saatlik artış başına %10 nispetinde bir yükselme görülmüştür.

Bu çalışmalardan elde edilen bilgiler, milyonlarca çocuğa neler olduğunun can sıkıcı bir tablosunu ortaya koymaktadır. Bu hiç hoş olmayan, gayri ahlakî ve adil olmayan bir durumdur.

Bu, üzerinde durulması gereken bir konudur. Ebeveynler bu bilgileri öğrenmeye ihtiyaç duymalıdırlar. Amerika?da, ADHD (Attention-Deficit Hyperactivity Disorder / Dikkat Eksikliği Çeken Hiperaktivite Bozukluğu) için tıbbî reçete yazdıran 9 milyon çocuk bulunmaktadır.

Bu reçeteyi kullanan çocukların sayısı her 2 yılda bir ikiye katlanmaktadır.

Bu vak?aların hepsinde televizyon, kesinlikle bir sanık olarak karşımızda dururken, dikkat eksikliği problemlerindeki rakam ile televizyon seyretme süresi arasındaki ilişki, inkâr edilemez boyuttadır. Bu durum karşısında ebeveynlerin, çocuklarıyla gelecekte yaşanacak dikkat eksikliği problemlerine sebep olan ihtimaller konusunda eğitilmeleri gerekmektedir.

Sonuç

Bugün televizyonlarda her izleyici grubunu hedef alan ve mesleğin gerektirdiği yeterliğe sahip uzmanlar tarafından üretilmiş son derece yüksek kaliteli programlar bulunmaktadır. İki yaşındaki çocuklara uygun programlar bile bulmak mümkündür.

Çocuklar da ekranda kendileri için hazırlanmış uygun programları seçmekte ve gülen figürlere, yalın dile, göz temasına ve müziğe odaklanmaktadırlar.
Ancak genel bir kabul olarak çocukların TV seyretme alışkanlıklarını günde maksimum 90 dakika ile sınırlamak gerekmektedir. Anne-babalar, çocuklarını zararlı programlardan uzak tuttukları gibi sadece onlar için hazırlanan ve zararlı olmayan programların seyredilme sürelerine de dikkat etmelidirler.

Eğer çocuklar, televizyonun önüne konuyor ve o halde bırakılıyorsa o zaman sağlıklı geliştiklerinden bahsetmek mümkün olmayacak, obezitenin önüne geçilemeyecek, gelecekte yaşayacakları bir kısım göz kusurlarına ve konuşma geriliğine sebep olunacak, dikkat eksikliği problemleri anne-baba eliyle hazırlanmış olacaktır.

Hatta toplumun temelleri dinamitlenmiş ve izledikleri şiddet programlarının etkisiyle adeta cinnet getirerek şiddete kapılmış ya da seyrettiği korku filmlerinin etkisiyle yanında birisi olmadan markete ekmek almaya bile gidemeyen içine kapanık bireyler yetişmiş olabilecektir.

Çocukları bu hastalıklı durumlardan koruma ve kurtarmanın, durumu kontrol altına almanın yolu öncelikli olarak ebeveynlerin bu konuda sorumluluk almasına bağlıdır. Çocukların fiziki anlamda aktif olmaya ihtiyaçları vardır.

Çocukların fiziksel aktivitelere ve diğer oyun faaliyetlerine yönlenmesine yardımcı olunmalı ve yaşlarına uygun TV programlarını seçmeleri sağlanmalıdır.

Bunun yanında ebeveyn-çocuk işbirliğiyle TV, bilgisayar ve internet bağlantısının çocuğun odasında olması yerine evde herkese açık bir alanda yer alması temin edilebilir.

Böylece çocuklara gereken dikkat gösterilebilir, onlar programlarını seyrederken her zaman yanlarında olunabilir, ara sıra da olsa etrafta gezinerek izledikleri programlar ile girdikleri siteler gözlemlenebilir ve gereken tedbirler de daha baştan alınabilir.

Kaynakça

http://mediastandardstrust.blogspot.com/2007/04/does-tv-damage-children.html
http://www.christian-mommies.com/ageless/handle-emotions/expose-the-damage-tv-and-kids/
http://www.theage.com.au/articles/2004/05/18/1084783518181.html
http://news.bbc.co.uk/2/hi/uk_news/education/2836157.stm
http://www.guardian.co.uk/culture/tvandradioblog/2007/apr/24/itisprobablyunsurprisingth
http://www.topnews.in/health/tv-damaging-children-s-eyesight-2135
http://www.abc.net.au/news/stories/2009/10/12/2711686.htm


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org