|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
Soru Yağmuru METİN KAŞO
30.12.2007 |
|
Okunma Sayısı : |
5558 |
|
|
Oy Sayısı : |
5 |
|
|
Değerlendirme : |
4,2 |
|
|
Popülarite : |
2,94 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
Soru Yağmuru METİN KAŞO . . . Tanınmış bankacı Bülent Şenver bey bana gençler için bir dizi soru sordu. Soru yağmuru dedi, sordu da sordu. Sizlerle paylaşıyorum... . . İzlemek için lütfen tıklayın. . .
Soru Yağmuru Deşifresi . .
Metin Kaşo (MK) Bülent Şenver (BŞ) . .
BŞ: Şimdi sizi soru yağmurları ile ıslatmak için hazırlanıyorum. Bülent Şenver’in odasında Bülent Şenver’in konuğu Sayın Metin Kaşo ile birlikteyiz. Şimdi soru yağmuru. Metin Bey ben size kısa kısa sorular soracağım. Onlara da kısa kısa cevaplar istiyorum. Soru yağmurumla ıslanmaya hazır mısınız?
MK: Hay hay efendim buyrun.
BŞ: “Benim için önemli olan itibardır.” Cümlesinde kullanılan itibar kelimesi size neyi çağrıştırıyor.
MK: İtibar Osmanlıca bir kelime bildiğim kadarıyla . Muteber’den gelir. Muteber insan aranılan, herkes tarafından hoş karşılanan, saygı duyulan , emin olan insanlardır. Onun için itibarlı olan kimseler derler ki, “Paranızı bir gün kaybedersiniz onu geri alırsınız, işinizi kaybedebilirsiniz onu yine bir gün telafi edebilirsiniz. Ama itibarınızı kaybederseniz onu tekrar yerine koymak çok zaman alan, çok zor olan bir şeydir. “ derler. Ve bazen şöyledir bir insanın babasının , ailesinin itibarlı olması, muteber olması , herkes tarafından saygı duyulan insan olması onun evlatlarınada yakınlarına da sirayet eder.
BŞ: Parası çok olan bir insan parasını kullanırken hangi konularda cömert olmalıdır.
MK: Eğitim konularında, kesin eğitimde cömert olmalı. Eğitim çünkü bana göre, ben kendime göre dindar bir adamım diyebilirim. İyi bir müslüman iyi bir eğitimli olursa daha iyi olur. Eğitimsiz bir müslüman bazen görüyoruz maalesef çok büyük hatalar yapabiliyorlar. Dolmatik bilgilerden dolayı . Dolayısıyla eğitimli bir insandan hiçbir zaman zarar gelmez. Eğitime verilecek para imkanlar muhakkak bir gün o insanlara çok fazlasıyla geri dönecektir. Ona veyahut ailesine.
BŞ: İnsan davranışlarından sizin hoşunuza gitmeyen iki insan davranışı söylermisiniz?
MK: Karşısındaki insanların yüzüne bakmadan konuşan insanlardan rahatsız oluyorum. Birde el sıkışırken yüzüne bakmayan insalardan sıkılıyorum. İnsanlar karşısındakine bakmalıdır diyorum.
BŞ: Yaşadığınız olaylar içerisinde şöyle hiç unutamadım ki dediğiniz birden bire aklınıza gelen bir olay var mı? Şöyle bir olay yaşadım hiç unutmadım.
MK: Çok güzel hatırlara tabiki var. New York ‘taki Rahmetli Sakıp Sabancı ile Metropolitan’daki sergi çok muhteşem bir sergiydi. Bizim dekoreks fuarında New York’ ta bütün dallarda en iyi ödülü aldığımız gün çok güzeldi. Aslında o kadar çok şey var ki ama en sonunu söyleyeyim. Bu Pazar büyük kulüpte bir open turnuva vardı. Tenis turnuvası. O açık turnuvada bir takım kulüplerin değil bütün kulüplerin girdiği turnuvada 55 yaş artıda finali oynadım. Birinci olmadım ama hiç olmazsa ikincilik kupasını aldım.
BŞ: O da güzel bir şey. Ne kadar güzel.
.
MK: Bir de geçtiğimiz sene Adanan Mungan üstadın öğrencileriyiz biz. Türk Sanat Müziğinde bir solo şarkı söyledim. Benim gibi sesi olmayan bir adamın şarkı söylemesi olmayacak bir şeydi. Ama demek ki insan gönlünden bir şeyler koymak isterse olabiliyor.
BŞ: Size ben desem ki ; Aşkın tanımını bir cümle ile yapabilir misiniz? Aşkın tanımını bir cümleyle nasıl yaparsınız? Aşk nedir?
MK: Aşk insanın gönlüne düşen bir ateştir, alevdir. Onu ısıtan onu yücelten. Ama o arada gözünüde birazcık perde indiren bir ateştir. Bunu söylerken ben bir insanın insana aşık olmasının yanında bir insanın başka bir merhumada aşık olmasınıda kastediyorum. Çünkü insanlar o merhuma, o sanata, o spora ne ise Allah sevgiside dahil birde kadına, erkeğe duyulan sevgide aşkta birtakım şeyleri görmemesi önemsememesini kastediyorum. O alevin gücünü.
BŞ: Etik Değerler Merkezi kurucu üyesi Bülent Şenver size gelse deseki; “Türkiye’de etik anlayışı bilincini oluşturulması ve geliştirilmesi için çaba sarfediyoruz. Bize ne yapmamızı önerirsiniz? Ne önerirsiniz ona.
MK: Önereceğim ilk şey “Ne olur benide yanınıza alın.”
BŞ. Gençler arasına girdiniz baktınız ki gençler “Biz adam olmayız” diye bir cümle duydunuz. Onlara hemen ne dersiniz?
MK: Olur mu? yine uzatacağım ben müsadenizle. Yedek subaylığım sırasında bir asker, sivildim. Sabahleyin otobüslerin olduğu yere gidiyordum. İki tane asker bağırları açık külhanbey gibi yürüyorlardı. Asker gel dedim. Hiç yapmadığım bir şeydi ama o gün içimden geldi. Yanıma geldiler . Anladılar saçlarımın kısa olmasından benimde bir subay olduğumu, yedek subay olduğumu tahmin ettiler. Hemen toparlandılar. Sabanahın bu saatinde 6’sında 5’inde herkes uyuyor. Herkes kendi rahatlığı içerisinde. Siz askersiniz. Türkiye’yi ve bütün Türk insanını korumak için şu anda hazırlanmış tetikte duran insanlarsınız. Ve sizler şeçilmiş insansınız. Vazife almışsınız. Türk Silahlı Kuvvetlerinin birer tane neferisiniz. Sırtınızda büyük yükler var. Büyük övüneceğiniz olumlu duygularda olmanız gerekiyor. O yüzden ben askerim, yakamı da güzel bağlarım ve göğsümüde ileri alırım dimdikte yürürüm. Ve de bir başkasının Bülent Bey’in gömleği gibi olmayabilir gömleğim ama asker gömleğini ben kullanıyorum diyerek övünün. Bundan övünme payını çıkartın. Siz çünkü övünecek insanlarsınız” gibi sözler söyledim. Çocuklar tabii komutanım dediler. İnanıyorum ondan sonra asker olduklarından dolayı çok övündüler diye düşünüyorum, inanıyorum. Gençlerede aynısını söylüyorum. İleriye bakan , içi kıvılcımlarla dolu olan insanlara genç olmalarındaki o büyük enerjiyi olumlu olarak yönlendirmelerini istiyorum.
BŞ: “Devletin malı deniz, yemeyen domuz” diye çok güzel olmayan bir terim var. Sizce bu zihniyet Türkiye’de nasıl yok edilir.
MK: Nasıl yok edilir? Bunun tek şekli bence eğitimle olacak bir şeydir. Eğitimle böyle bir şeye ulaşabiliriz. Birde ben belkide askerlerin , erkeklerin bir zaman gelince askere gittiklerini biliyoruz. Köylerde yaşayan bir takım insanlarımızın çok şeyi bilmeyen insanlarımızın askerde çok şeyler öğrendiklerine inanıyorum. Ama bunun yanında bir özlemim var. Keşke imkan olsada , kızlarıda askere alsınlar diye şeyin şarkısıydı.Erkin Koray’ın olabilir. Kızların da kız çocuklarınında belirli zamanlarda bir şekilde asker gibi olmasa bile bir eğitim almalarının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Onlar ailelerine , anne babalarına ve çocuklarını bir takım şeyler söyleyebilsinler, iyi duygular , iyi bir şeyler söyleyebilsinler diye.
BŞ: Soru yağmurunda son damla . En son ne zaman ağlamıştınız?
MK: Ben aslında ağlarım. Geçenlerde babamın mezarına gittim. Hep gitmeye çalışırım.Yine birkaç gün evveldi . Kandil günüydü. Orada bir takım güzelikleri anlattım, olanları anlattım başında. Duygulandım, ağladım.
BŞ: Yalnız mı gitmiştiniz?
MK:Yalnız gitmiştim. Yüksek sesle konuştum. Sanki babam yaşıyormuş gibi. Dokuz sene evvel rahmetli olmuş bir insan ama o yaşıyormuş gibi ona anlattım. İnsan aslında düşündüklerini sesli şekilde anlattığı zaman bana göre çok güzel şeyler oluyor. Çünkü ağzından çıkanı kulaklarıda duymaya başlıyor. Kulağın duyduğu şeyi karşındakide duyuyor diye düşünüyorsunuz siz ve o zaman onu ikna etmeniz lazım. Ona yanlış bir şey söylememeniz lazım ama duygularınızda içinizden düşündüğünüz zaman susabilirsinizde. Onu söylememiş sayılırsınız. Ama öbür türlüsü söylemiş sayılırsınız, söylememiş sayılmazsınız.
BŞ: Güzel şeyler söylemişsinizdir.
MK: Güzel şeyler söyledim. Bilgiler verdim neler yaptığımı, neler ettiğimi anlattım. Ve onun olmadığına da çok üzülüdm. Güzel şeyleri ondan öğrendiğimi ona anlattım. Ve ağladım. Çokta keyifli bir ağlamaydı o.
BŞ: Çok duygulu bir davranış ve insan hakikaten bu tür şeyler özellikle mezarlık ziyareti önemli şeyler kazandırıyor.
MK: Ben buna inanıyorum ki benim herhangi bir yerde arabada giderken mezarda yatan babamın cedesi oarada yatıyor. Artık toprak oldu. Onun ruhu her yerde . Ben ona her yerden ulaşabilirim. Onu biliyorum. Ama oraya gitmekle insan bir yerde öyle bir merhuma , öyle bir geleceğe, öyle bir yere hazırlanmış olmanın yada öyle bir şeye soyunmuş oluyor.
. .
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|