Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Nezih BARUT Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Eczacılık Genlerinde Var
06.01.2011
Okunma Sayısı : 21794
Oy Sayısı : 8
Değerlendirme : 5
Popülarite : 4,52
Verdiğiniz Puan :
 

 

Eczacılık Genlerinde Var
Nezih BARUT
.
.


Hürriyet gazetes insan kaynaklarında yayınlanan bir söyleşimi sizlerle paylaşıyorum...

.
.

Eczacılık Genlerinde Var
Nezih BARUT
Abdi İbrahim İlaç Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı

 
Türkiye'de ilaç sanayinin geçmişi 20. yüzyılın başına kadar uzanıyor. O yıllarda kurulan ilaç laboratuarları ve eczaneler, büyük bir sanayinin temelini attı.

Süleyman Ferit (Eczacıbaşı), İbrahim Ethem (Ulagay) ve Abdi İbrahim Beyler, bu sanayinin kurucuları arasındaydılar. Bunlardan birincisi ilaç dışında başka alanlara da yayıldı, ikincisi İtalyan Menarini grubu tarafından satın alındı.



Üçüncüsü ise, son yıllarda hızla büyüyerek 600 milyon dolar ciro yapan bir dev haline geldi. Bu başarının altında, Abdi İbrahim Bey'in torunu eczacı Nezih Barut'un imzası vardı.

Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da EduPlus tarafından yapılan IV. Liderlik Zirvesi'nde Liderlik Ödülü olan Nezih Barut, bize eczacılarla dolu ailesini ve şirketinin 95 yıllık hikâyesini anlattı.



Selanikli Abdi İbrahim, Mekteb-i Tıbbiye, yani bugünkü adıyla İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nden mezundur. 1912'de İstanbul'da bir eczane açar, kısa süre sonra da Çemberlitaş'ta laboratuar kurup üretime başlar. Ancak 1921'de, daha 35 yaşındayken siroza tutulup hayatını kaybeder. Bu durum, eşi Mehveş Hanım'ı, Cumhuriyet tarihinin ilk kadın sanayicisi yapacaktır.

Selanik'teki Dame de Sion'dan mezundur Mehveş Hanım, son derece moderndir. Hem iki çocuğunu büyütmeyi, hem de kocası öldüğünde kapıya gelen, alacaklı olan veya öyle görünen herkesle başa çıkmayı başarır.

Oğlu İbrahim Hayri 1939'da işleri devralana kadar şirketin başında kalır. Oğlu işleri büyütür, babasının kurduğu laboratuarı 1952'de Vefa'ya taşır. Ancak o da babası gibi genç yaşta, 44 yaşındayken, ani bir kalp krizi sonucunda vefat eder.

Yıl 1961'dir. Aile zor bir karar vermek zorundadır: Şirketi kimin yöneteceğine. İbrahim Hayri'nin oğlu Nezih henüz 9, kızı Nesrin 13 yaşındadır.

İbrahim Hayri'nin eşi Belma Hanım ağırlığını koyar, şirketi İbrahim Hayri Bey'in kız kardeşinin eşinin, yani eniştenin yönetmesi gerektiğini söyler. Jinekolog Doktor olan enişte Mekin Alpay teklifi kabul eder.

Misyonu, şirketi İbrahim Hayri'nin oğlu Nezih Barut'a devretme zamanı gelene kadar ayakta tutmaktır. Bunun için aile üyesi gibi değil, dışarıdan bir profesyonel gibi çalışır.



Son Anda İşletme Yerine Eczacılığa Kayıt Oldu


Bugün şirketin Yönetim Kurulu Başkanı olan Nezih Barut, ailenin üçüncü kuşak üyesi. Devraldığı sırada 32'nci sırada olan şirketin cirosunu 600 milyon dolara, yüzde 7.2 pazar payıyla birinci sıraya yükselten kişi.

Bugünkü başarısında, eniştesi tarafından yönetime küçük yaşlardan beri hazırlanmasının payı büyük:

"Babam vefat ettikten sonra eniştemlerle kışları altlı üstlü evlerde, yazları ise Yeşilköy'de yakın evlerde otururduk. Eniştem her akşam yemekten sonra muhakkak bize gelir, şirketle ilgili bilgi verirdi anneme. Biz çocuklar da o saatler mutlaka orada olmak zorundaydık. Bu bizim, devamlı şirkette çalışıyormuş gibi tüm bilgilere sahip olmamızı sağladı.

Ben ailede hep eczacı olarak yetiştirildim. Üniversiteye girişte hem İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi'ni hem de Eczacılık Fakültesi'ni kazandım. Ama işletmeci olmak istiyordum, çünkü kimya daha zor, sevmediğim bir ders. İşletmeye kaydımı yaptırdım.

Her gün fabrikaya gider, makinelerde çalışır, işçilerle sohbet ederdim.

O gün eniştemi gördüm fabrikanın merdivenlerinde. Ne yaptın, dedi. İşletme fakültesine kaydımı yaptırdım, dedim.

Bana döndü dedi ki, her zaman işletmeci olursun ama hiçbir zaman eczacı olamazsın.

İşte o zaman eczacılık fakültesine gitmeye karar verdim. Hayatımın dönüm noktası oydu. Şimdi iyi ki eczacı olmuşum diyorum." 



Barut'un şirkette ilk işe başlamasına vesile olan olay ise, o 24 yaşındayken, yani 1976'da işçilerin bağlı oldukları sendikayla aralarında yaşanan anlaşmazlık: "Eniştem çok cesur değildi, çünkü emaneti muhafaza ediyordu. Babamın ölümünden sonra elimizde o kadar imkan olmasına rağmen, herkes vadeli satarken biz hep peşin satardık.

Rekabetten dolayı kaybettik tabii. Sonuçta annem şirketi devamlı finanse eder duruma düştü. O dönem temsilciliğini yaptığımız iki firmadan Amerika'dakinde bir süre çalıştıktan sonra dönüp üretimin başına geçmek istiyordum.

Ben Amerika'dayken, burada sendikayla anlaşmazlık çıktı. Annem beni çağırtınca dönmek zorunda kaldım. Bir karar vermemiz gerekiyordu. Ben madem anlaşamıyoruz, kapatalım dedim. Aile şok oldu ama kapatmaya karar verdik.

Tüm işçilerin haklarını ödedik. 2 ay sonra 7 işçiyi ve bir yöneticiyi işe geri alarak yeniden faaliyete başladık."




Değerlendirdim Cesur Adımlar Attım


Bu olaydan sonra, kendini üretim müdürü olarak atadı Barut. "Genellikle anne ve babalar için çocuklar hep küçük kalıyor.

Annem nasıl yapacaksın, daha okuldan yeni mezun oldun, dedi. İlk güvensizlik ondan başladı yani." Eniştesi ise destekledi. Bu arada Barut'un ablasının eşi de şirketteki ticari işlerden sorumlu hale gelmişti. 1980'de aralarında bir anlaşmazlık yaşandı: "Şirket ekonomik krizdeydi. Vadeli ithalat yapmamız gerekiyordu.

Bankalar kredi tahsis ediyorlardı ancak çabuk karar vermemiz lazımdı.

Ben detaylardan pek hoşlanmam. Babam hep gazete kâğıdına hesap yapardı, ben de onun gibi gazete kenarlarına, ufak kâğıtlara hesap yaparım.

Eniştem (ablasının eşi) uzun süre hesaplar yapıyor, ben de böyle 5–10 dakikada yapıyorum.

Bir bakıyoruz aramızda yüzde 10 fark var.

Karar veremediğimiz için kredi başka bir firmaya veriliyordu. Ben zaman zaman buna reaksiyon gösteriyordum. Sonunda eniştem bizi yalnız bırakmak istedi, ticaret müdürü olarak Pirelli'ye geçti."



Bir süre sonra, genel müdürün yaptığı işleri kendisinin de yapabildiğini fark etti Barut. Eniştesine, benim genel müdür olmam lazım, dedi. Eniştesi isteğini kabul etti. Ancak Barut, şirketin durumunu eniştesine rapor etmeye, eniştesi de vefat edene kadar şirkete gelip gitmeye devam edecekti. 



Barut, yönetimi devraldıktan sonra kárdan çok büyümeye odaklandı. "Fırsatları değerlendirdim, daha cesur adımlar attım ve daha fazla risk aldım. Bize çok şey kazandıracağını düşündüğüm için 40'a yakın uluslararası firmanın Türkiye temsilciliğini aldım." 

Şu anda şirkette çalışan bir aile üyesi daha var:

Barut'un ablası Nesrin Esirtgen'in oğlu Cenan Esirtgen. Son 4 yılda kurumsallaşmada önemli yol kateden şirketi, profesyonel bir genel müdürle birlikte yönetiyor Barut. Şirketin 2500 çalışanı var.

Hem kutu, hem de YTL olarak satışta 4 yıldır pazar lideri.

Barut'un şimdiki hedefi büyük: "Global oyuncu olmak ve Abdi İbrahim ismini yurtdışında da marka haline getirmek."



Çalışmaktan 41 Yaşına Kadar Evlenemedim


Bir oğlum var, 12 yaşında.

Adı İbrahim. Çok çalıştığım için 41 yaşına kadar evlenmedim.

Ne olacaksın diye sorduğumda, ilaççı olacağım, diyor.

Eşim Berrak'ı 18 yaşındayken Yeşilköy'de tanımıştım.

O 15 yaşındaydı. Mahalleye yeni taşınmışlardı. Arkadaşlık etmek istedim, arkadaşımla haber yolladım. Kabul etti. 1,5 yıl çıktık.

Ben biraz uçarıydım, cumartesi günleri grup halinde buluşacağımız zaman hep geç kalıyordum.

Bu şartlar altında biz arkadaşlık etmeyelim, dedi. Ayrıldık. Arada bir karşılaşıyorduk.

Bu arada o evlendi, ben evlenmedim.

O eşinden ayrıldıktan sonra yeniden görüşmeye başladık ve evlendik.

O olmasaydı ben hala bekar olabilirdim. Bekarken cumartesi, pazar, geceleri, hep çalışıyordum.

Sektördeki arkadaşlarım, bir an evvel evlen de biz de pazarda biraz daha büyüyelim, derlerdi.

Gerçekten de öyle oldu, evlendikten sonra profesyonellere daha çok yetki vererek, kendimi biraz daha geriye çekmek zorunda kaldım. 



Otoriter Bir Yöneticiyim


Yöneticilikte insana çok değer vermek gerekiyor. İyi iletişim kurmak gerekiyor. Ben çalışanımla tartışmayı seven bir yöneticiyim.

Çok yumuşak bir yönetici değilim, otoriterim. İşimi çok iyi takip ediyorum, mükemmeliyetçiyim.

Kendim çabuk karar verdiğim için, insanların da kendi yetkileri dahilinde çabuk karar vermelerini, o riske girmeleri, mesuliyeti almalarını istiyorum. 



Her Sabah Spor Yapıyorum


Eskiden saat 08.00'de işte olurken şimdi aynı saatte spor salonunda oluyorum. Ağırlık çalışıyorum.

Randevum yoksa 1 saat de kardiyo yapıyorum, yani günde 2 saat jimnastik yapıyorum. İşe 10'da geliyorum, ama akşam 8'e kadar çalışıyorum.

Havan, tombak ve çağdaş resim koleksiyonlarım var. Bir de teknem var, ailemle tekne seyahatlerine çıkıyoruz. 



İki Dedesi De Eczacıydı

,
,
Şirketin kurucusu Abdi İbrahim, Nezih Barut'un baba tarafından dedesi. Barut'un dedesi de, babası da, kendisi de İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nden mezun ve eczacılığı meslek seçmiş kişiler. Ancak bununla bitmiyor.

Barut'un anne tarafından dedesi Sami Sile de aynı fakülteden mezun ve eczacı. Bugün var olmayan Sile Laboratuarı'nın kurucusu. Barut, Sami Sile'yle ilgili bir aile anısını şöyle anlatıyor:

"İki dedem de eczacı.Annemin babasının da, babamın babasının da ilaç fabrikası var. Sami Dedem anneme çok düşkünmüş. Annem babamla evlenince, Bursa'daki ilaç fabrikasını kapatıp İstanbul'a gelerek, ilaçlarını babamın fabrikasında ürettirmeye karar vermiş. Bir müddet babam ve dedem birlikte çalışmışlar. Fakat dedem ilaçlar makinelerden taştığı zaman işçilerin toplamasını istiyormuş.

Babam da işçinin bunu yapmasının büyük vakit kaybı olduğunu düşünüyormuş. Sonuçta dedemle anlaşmazlığa düşüyor ve anneme, baban ilaçlarını başka yerde yaptırsın, diyor.

Dedem onun üzerine diğer kızının matbaacı olan eşine, bir ilaç fabrikası açmasını öneriyor. Böylece diğer kızının kocası da hem matbaacı hem ilaççı oluyor, dedem de ilaçlarını orada yaptırıyor."




Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org