Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Eray Kapıcıoğlu Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Okumak İstemedim
10.01.2011
Okunma Sayısı : 3755
Oy Sayısı : 3
Değerlendirme : 5
Popülarite : 2,39
Verdiğiniz Puan :
 

 

Okumak İstemedim
Eray Kapıcıoğlu

.
.

Şelale Kadak hanımefendinin Sabah gazetesi için benimle yaptığı şöyleşiyi sizlerle paylaşıyorum...

.
.

Okuyup doktor olsaydım böyle başarılı olmazdım!

 Ortaokulu zar zor bitirip, babasının nalburiye dükkanında çalışmaya başladı. İşten sonra çırağıyla evlere korniş takmaya gitti. Sıfırdan girdiği iş hayatında bugün dünyanın en büyük özel göz hastanesini yapacak kadar ilerleyen Eray Kapıcıoğlu başarı öyküsünü anlattı

"Bir gecede karar verdim..." Hayattaki yönünüzü değiştiren kararları öyle her zaman bir gecede alamadınız değil mi? Ne de olsa çoğu zaman çok sancılı olur... Verilmesi gereken kararlar bir türlü alınmaz da alınmaz.

Gözü kara girişimci Eray Kapıcıoğlu'yla sohbet ederken, o kadar çok "Bir gecede karar verdim" cümlesi duydum ki...

Üstelik de anladığım kadarıyla aldığı hiçbir karar kendisi için yanlış olmamış.

Zaten o yüzden kardeşleriyle birlikte çalışmaktan vazgeçmiş.

Kararsızlığa tahammülü yok!

Nalburiyeden, dünya çapında göz hastanesine giden yolu merak ediyor musunuz?

Üstelik öyle kolejler falan bitirilmeden, yabancı dil öğrenilmeden ve üniversite eğitimi de yapılmadan.

Önüne sürekli yeni hedefler koyan, dünyadaki en son yeniliği Türkiye'ye taşımayı görev bilen, lazerle göz ameliyatlarını başlatan Yunan Profesör Dr. Ioannis Pallikaris'i hastanelerine danışman yapacak kadar iddialı girişimlerde bulunan ve şimdi de gözünü 'kadın doğum ve tüp bebek' hastanesine diken bir girişimcinin öyküsü bu.

Eray Kapıcıoğlu, babasının 'Okuyacaksın' ısrarlarına meydan okuyup, ona okumadan da başarılı olabileceğini göstermiş görünüyor ama henüz yapmak istediklerine son noktayı koymamış....

* Karşıma ortaokul mezunu bir girişimci çıkınca ben şaşırıyorum...

Ortaokul birinci sınıftaydım.

Benim babam ufak tefek inşaat işleri yapardı.

Ben de yardım ederdim.

Malzemeleri beraber alırdık. Kafama koymuştum.

Babama dedim ki, baba ben de küçük bir dükkan açayım, hem sana malzeme satayım, hem de dışarıya.

Ama babam kabul etmedi, 'Sen okuyacaksın' dedi.

* Pek işe yaramamış galiba, babanızın okumanız yönündeki tavsiyeleri...

Ortaokulu zar zor bitirdim zaten.

Babama da zorla bir dükkan açtırdım, tamam ben okuyacağım ama bu malları başkası satmasın, biz kazanalım dedim.

Diğer kardeşlerim de vardı.

OKUMAK İSTEMEDİM!

* Ticari zekaya daha ortaokulda sahip olmuşsunuz...

Tabii. Okuldan çıktıktan sonra gelir mağazada çalışırdım ve çok da severdim. 1972'de nalbur dükkanı açtık.

Ben pazar günleri sabah 6'da açıp, gece 10'da kapardım.

Zaten ortaokulu bitirdiğimde babama bir daha okumayacağımı söyledim.

Çok ısrar etti ama mümkün değildi.

* 15 yaşında işi yönetmeye mi başladınız?

Evet, nalbur dükkanını büyüttüm, inşaat malzemelerine döndürdüm. Nalbur dükkanım varken, gündüzleri korniş satıyorduk.

Akşamları çırağımla beraber evlere gidip, korniş takıyorduk.

Tabii o zaman gözlük falan da takmıyorduk ve kireçler gözümüze giriyordu.

Sabah bir kalkıyordum gözlerim kıpkırmızı ve şişmiş!

Benim bir kamyonetim vardı.

Profilo Alışveriş Merkezi'nin yerinde eskiden fabrikası vardı.

Mağazam da oradaydı. Fabrikanın müdürünü ayarlamıştım.

Onların çamaşır makinelerini, buzdolaplarını kamyonetle Profilo'nun Bahçelievler'deki deposuna çekiyordum haftasonları.

Oradan da kazandığım parayla kamyonetin taksitlerini ödüyordum.

İnşaat malzemeciliği işini fayans, seramiğe döktüm.

O zaman sermayemiz de yok tabii.

Hiç unutmuyorum, bir hesap makineleri vardı. Kollulardan sonra çıkan.

Beş bin liraydı fiyatı ve biz para bulup da alamamıştık.


NALBURLUĞU BİR GECEDE BIRAKTIM


* İnşaat malzemeleri satan bir mağazadan nasıl oldu da villalar, alışveriş merkezleri yapan bir şirkete dönüştünüz?

Mecidiyeköy'de büyük bir mağaza aldım. 290 bin liraya.

Bütün inşaatçılara mal vermeye başladım.

Kendimde ufak ufak inşaatçılık yapmaya başladım. 1987'de artık benim yaptığım iş bana küçük gelmeye başlamıştı. Beni tatmin etmemeye başladı.

Bir gece oturdum. Hesap kitap yaptım.

Dükkanın değerini, depolardaki malın değerini hesapladım. 950 bin lira yapıyordu.

O zaman Marmara Ereğlisi'nde deniz kenarında 15 dönüm bir arsa buldum. 78 tane villa olabiliyordu.

O arsaya kaparo verdim.

Benim mağazada herkesin gözü vardı, çok iyi iş yapıyordu.

Döndüm, bir gecede karar verdim. 15 senedir yaptığım işi bir gecede tasfiye edip, inşaatçılığa döndüm. Büyümezdim çünkü...

Sırada tüp bebek hastanesi var!

* Bu nasıl bir risk alıştır böyle? Eğitimle falan olmadığı da ortada? Hiç korkmadınız mı?

Zaten korkarsanız ticaret yapamazsınız.

Bugün çok parası olan insanlara dikkat edin, çok cesaretli değillerdir.

Para kazanmış insanların çoğu kendilerini riske etmezler.

Ben villaları tamamlayıp sattıktan sonra İstanbul'da inşaatlar yapmaya başladım. 1991 yılında Fulya'daki Avrupa Hastanesi'ni açtım.

* Nasıl yani? İnşaatçılıktan bir gece de bu kez de hastane patronluğuna mı geçtiniz?

Biraz tesadüf oldu aslında.

Hastanenin olduğu bina benimdi. İş merkezi olarak yapmıştım.

Sonra satamadım, kiraya da veremedim. Tanıdığım doktor arkadaşlarım orayı benden kiraya istediler ama istediğim kirayı veremeyince, ben de Avrupa Hastanesi'ni açtım. 1994 yılına kadar işlettim sonra da Florance Nightingale Grubu'na devrettim.

* Peki Metropolitan Hastanesi de mi aynı şekilde geldi?

Şöyle oldu. Avrupa Hastanesi'ni açtıktan sonra yüzde 120 kapasiteyle çalıştırmaya başlayınca, ben yeni bir yer daha aradım.

Metropolitan Hastanesi'nin binasını Çocuk Esirgeme'den kiraladım, içinde dekorasyon yaptım ve çalıştırmaya başladım.

* Kâr ediyor muydunuz?

Etmiyordum. Zaten 1994 yılında kriz patlamıştı. O günlerde Florence Nightingale benden iki hastaneyi isteyince, ben de yine bir gecede karar verip, ikisini de sattım. Sağlık işine yabancı olduğumu düşünüyordum.

* Sağlık sektöründen çıkınca ne yaptınız?

İş merkezleri yapmaya devam ettim. Bir yıl sağlık işine ara verdim ama 1995'te Türkiye'de ciddi bir göz hastanesi olmadığını düşünüp, bu alanda yatırım yapmaya karar verdim.

Düşünün 70 milyon kişi, 140 milyon göz demekti. Ve iyi bir çalışmayla, Türkiye'de bir göz hastanesinin çok iyi tutacağını düşündüm.

* Yani bütün bu kararları hep oturup tek başınıza mı verdiniz? Akıl vereniniz olmadı mı?

Bakın sağlığa yabancı değildim. Fakat genel hastanelerinin hiçbirinin para kazandığına inanmıyordum.

Bu hastaneleri hep üniversitelerden gelen doktorların hastaları doldurur. Onun için bu yatırımlar bana hep riskli gelmiştir. Ben 1995'te çok iyi gözcü birkaç doktor arkadaşımla oturup fizibilite yaptım.

Levent'teki binayı seçtik. 10 doktorla başladık.

Amacımız şuydu. Göz branştır ama gözün içinde de 10'un üzerinde branş var.

Biz bir branş hastanesi açacağız dedik.

ENGELLİYE GİDECEĞİZ

* 1995'ten bu yana sadece 8 yıl geçmiş. Ben Levent, Feneryolu ve Etiler'deki merkezlerinizi görüyorum. Geldiğiniz noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çok iyi doktorlarla çalıştık ve teknolojiyi iyi takip ettik ve her gün büyüdük. Burayı açtık. 40 tane öğretim görevlisi Levent'te çalışıyor.

Bağdat Caddesi'ndeki yeri 2001'de açtık.

Aşağı yukarı iki yere 10 milyon dolar harcadık. Ataköy'de aldığımız arazide ise inşaata başladık.

Yılbaşından önce orayı açacağız. 9 bin metrekare kapalı alanda dünyanın en büyük özel göz hastanesini yapıyoruz. Günde 200 ameliyat ve 400 poliklinik kapasitesi olacak.

Şu anda 250 kişiyiz, Ataköy'le beraber 700 kişi olacağız.

* Sürekli yeni yatırımlardan bahsediyorsunuz. Bu büyüklüklere ulaşacağınızı tahmin etmiş miydiniz?

Bakın size bir şey söyleyeyim.

Önümüzdeki yıl, ben Levent'te kadın doğum ve tüp bebek hastanesi açacağım.

Bu bana yabancı bir konu ama bunda da en yüksek noktaya geleceğime inanabilirsiniz.

Neden? Çünkü insanların ne istediğini biliyorum.

Sanırım ben doktor olsaydım yaptıklarımı yapamazdım, yıllarca okuduktan sonra bu riskleri almazdım. Şurada Allah'a şükür bütün randevularımız dolu.

On tane VİP aracımız var. Ameliyat olacak olan hastalarımızı evlerinden gidip alıyor, sonra da evlerine bırakıyor.

Yılbaşına doğru yeni bir hizmete daha başlayacağız.

Bize gelemeyen, engelli insanların evine poliklinik yapacağız.

Hollandalı ameliyat olmaya bize geliyor

* Bir tır hastaneniz olduğunu biliyorum. Bu hizmetten para alıyor musunuz?

Tabii ki hayır. 250 bin dolara içi hastane olan bir tır yaptırdık.

Bütün Anadolu'yu geziyor.

Bunun içinde küçük bir ameliyathane, muayene bölümü, optik bölümü var. 81 ilde ücretsiz hizmet verecek.

Tarama aracımız da bize gelemeyen insanlara 6 yıldır hizmet götürüyor.

64 bin insanın gözüne parasız şimdiye kadar bakmışız. 25 bin insana gözlük vermişiz ve taradığımız insanlardan 3 bin 700'ünü de bedava ameliyat etmişiz. Yani gözüne bakıp, tarayıp bırakmamışız.

FAKİRLERE ÜCRETSİZ!

* Hastanelerde de bedava ameliyatlar yaptığınız oluyor mu?

Şu anda bile her ay 70-80 fakir hastayı parasız ameliyat ediyoruz.

* Dünya Göz Hastanesi ayda kaç göz ameliyatı yapıyor?

Biz şu anda ayda bin tane büyük ameliyat, 2 bin tane de lazer ameliyatı yapıyoruz. Biz artık kendi doktorumuzu kendimiz yetiştirmek istiyoruz. Dünya Göz Hastanesi eğitim hastanesi olmaya doğru gidiyor.

* Anadolu'dan hasta geliyor mu?

Size asıl daha önemli bir şey söyleyeyim. Yurtdışından her ay en az 250 tane hasta geliyor. Hollanda, İngiltere ve Almanya'dan hastalar geliyor. Neden geliyorlar biliyor musunuz?

Onlarda 5 bin euro olan bir lazer ameliyatı bizde 590 dolar. Aynı teknoloji! Biz şimdi sağlık turizmi başlattık. Birkaç aydır yapıyoruz.

Burada beş yıldızlı otellerle anlaşma yaptık. Diyelim 590 dolarlık bir ameliyat olacak hastanın, bir haftalık İstanbul programı en fazla 1300 dolara mal oluyor ve çok da rağbet görüyor.

* Artık iyi kâr ettiğinizi düşünüyorum. Çünkü Ataköy'deki yatırımınız ciddi para ister sanırım...

İnsanlar bize güveniyor ve geliyor.

Ben cebimden belli bir para harcadım ama tabii ki kazanıyoruz.

Kazandıklarımızla yurtdışından en ileri teknoloji ürünü makinalar alıyoruz.

Ataköy'ü de böyle yapıyoruz.

Bir kuruş kredi kullanmadan, 15 milyon euro yatırım yapıyoruz.

Yurtdışındaki firmaların bize verdiği aletleri kendi imzamızla aldık.

Ataköy açıldıktan sonra, Etiler'de de aynı büyüklükte yeni bir hastane açacağız.

Arsa hazır, planlarını da yaptık.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org