|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
Fişeklerin Deli Tarihi!..
10.03.2011 |
|
Okunma Sayısı : |
10372 |
|
|
Oy Sayısı : |
4 |
|
|
Değerlendirme : |
5 |
|
|
Popülarite : |
3,01 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
Fişeklerin Deli Tarihi!.. Sunay Akın
29 Mayıs 1453'te, bir keşiş, Kazlıçeşme'deki Zoodohos Piyi Kilisesi'nde balık kızartmaktadır. Yanına gelen bir arkadaşı telaşla bağırır: "Kent düştü!" Keşiş, böyle bir habere ancak , tavadaki balıklar canlanırsa inanacağını söyler…
Ve ağzından bu sözler dökülür dökülmez, balıklar ateş üstündeki tavadan atlayarak, havuzda yüzmeye başlarlar! O günden beri, olayın yaşanıldığına inanılan yer halk arasında "Balıklı Kilise" olarak anılır. 1874 yılında kente gelen İtalyan yazar Edmondo de Amicis, İstanbul adlı kitabında, kiliseye gittiğini ve bir papazın kendisine efsaneyi anlatarak , sarnıçta yüzen kırmızı balıkları gösterdiğini yazmaktadır.
Uzaya çıkmak amacıyla roketlerimizi ateşleyeceğimiz bu yazımızın üssü de, Balıklı Kilisesi ya da bir diğer adıyla bu yazımızın üsü de, Balıklı Kilisesi ya da bir diğer adıyla Balıklı Ayazma olsun. Yolculuğumuza, kilisenin avlusunda bulunan bir mezar taşını okuyarak başlıyoruz.
Niğde sancağında Kurdonos'tur vatanım Yunan torunu Prodromos'tur zatım Donanma gecesi bir kazaya uğradım Seyre gittim ateş taliminin karşısına Taşkışla'da bir fişek vurdu başıma
Yeni girmişim yirmi beş yaşıma Rahmet çıkarın okuyan kardeşler Ustam da ahü figan eder, akıtır kanlı yaşlar Tarihin bin sekiz yüz altmış yedide başlar.
Mezar, Kurdonos'lu Prodromos'undur. Talihsiz adam, henüz 25 yaşındayken , bir şenlik sırasında uçurulan fişeğin üstüne düşmesiyle yanarak, korkunç bir şekilde can verir. İstanbul'da yapılan şenliklerde, gökyüzüne ışık saçarak yükselen fişekler önemli bir yere sahiptirler.
Fişekleri hazırlamakla görevli ateşbazlar, olimpiyatlarda altın madalya kazanan bir atletin, ilk adımlarının attığı bebeklik günlerinde bundan habersiz olması gibi, gelecekte uzaya çıkacak olan roketlerin tekniğini hazırladıklarını bilmeden, İstanbulluları eğlendirmek amacındaydırlar.
Öylesine başarılıydılar ki, o yıllarda dünyada gökyüzünün en üst noktasına fırlatılan fişekleri üretmekteydiler. 1673'te İstanbul'a gelen İngiliz Thomas Coryate, bir vezirin üç oğlunun sünnet düğününe tanık olur ve bu denli yükseğe çıkan fişekleri o güne kadar hiç görmediğini yazar.
Düğünlerde, bayramlarda ya da doğum kutlamalarında yapılan fişek gösterilerinde tüm İstanbul bir hayal kentine bürünürdü. Deniz y ada Haliç kıyısından gökyüzüne yükselen fişekler , ışıkların suya yansımasıyla izleyenlerin düşlerini daha da kamçılıyordu. Fişeklerin büyüsüne kapılıp, onlarla birlikte yukarıya doğru yol almayı düşleyenden biri de Lagari Hasan Çelebi'dir.
Padişah IV. Muart'ın kızı Kaya Sultan doğduğunda Tanrı'ya şükür niyetiyle kurbanın kesildiği gün, gelenek üzerine "akika şenliği" düzenlenir. Aynı gece, tüm İstanbul'un gözü Sarayburnu'ndadır.
Lagari Hasan Çelebi , 50 okka barut kullanarak yaptığı fişekle gökyüzüne çıkacaktır! Yardımcıları fişeği ateşlerken , Lagari'nin IV. Murat'a seslenişi ve sonrasında neler yaşandığı Evliya Çelebi'nin Seyahatname kitabından okuruz: "Padişahım seni Huda'ya ısmarladım. İsa Peygamber ile konuşmaya gideriz' diye göklere yükselirken dua edip Allah'a hamdlar ederek yanında olan fişeklere ateş edip deniz yüzünü aydınlattı.
Gök kubbede büyük fişeğin barutu kalmayıp yere inerken ellerinde olan kartal kanatlarını açıp Sinan Paşa Kasrı önünde denize düşüp yüzerek çıplak, padişah huzurunda yer öpüp, 'Padişahım , İsa Peygamber padişahıma selam eyledi' diye şakalar etti. Bunun üzerine bir kese altın ve 70 akçe ile sipahi zümresinden olup Kırım'da Selamet Giray Han'a gidip orada öldü.
Evliya Çelebi , haliyle ilkel olsa da, bu insanlı roket uçuşunun tanığıdır. Çünkü Lagari Hasan Çelebi 'den "Rahmetli yakın dostumuzdu" diye bahsetmektedir.
Bilim insanlarının hesabına göre, 50 okka barut içeren 7 fişekli bir roketin ağırlığı 64 kilodur. Bu roket, yere inmek için kullanılacağı paraşütün ağırlığıyla birlikte 100 kilo olan Lagari Hasan Çelebi'ye eklendiğinde 164 kiloya ulaşır. Sonuç şudur: Bu düzeneğin içindeki bir insan, yeryüzünden gökyüzüne doğru 350 meyreteye kadar rahatlıkla çıkabilir.
Gece, gökyüzünün kazanını dolduran ay ve yıldızlar, insanın hayallelrini ve yaratıcılığını kışkırtan altınlar gibidirler. Uygarlık tarihinde asıl zenginlik dünyadaki değil, gökyüzündeki altınları toplayabilmektir. Bu toplum, altınları için bankalar yapıyor ama hayallerini bir çatı altında toplayacak müzeler kuramıyorsa, siyasetçileri, ekonomistleri istediği kadar konuşsun, yoksullaşıyor demektir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|