|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
Boyacı Sandıkları
26.01.2012 |
|
Okunma Sayısı : |
3010 |
|
|
Oy Sayısı : |
1 |
|
|
Değerlendirme : |
5 |
|
|
Popülarite : |
0 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
Hayat Ağacının Gölgesinde Filizlenen İnsanlık ve Boyacı Sandıkları
Sunay Akın
Nazım Hikmet'in bisikletli insanlarının şiirini yazdığı İsviçre dağlarında yol alan bir arabanın içindeyiz…
Bu dönemeçli dağ yollarında direksiyonu dans eder gibi bir sağa, bir sola çeviren adamın adı Schwerzman'dır.
Ak sakalıyla Noel Baba'yı andıran Schwerzman, Flims Kasabası'ndaki çocuklara armağan götürmektedir…
Ama Noel Baba'nın aksine yüzü gülmemektedir Schwerzman'ın! Götürdüğü armağan da arabasının arka koltuğuna yatırılmış bir çocuk heykelidir.
Schwerzman bir heykeltıraştır ve Çin'de görev yaparken bir kaza sonucu çocuklarını kaybetmiş İsviçreli bir karıkocadan, çocuklarının anısına bir heykel siparişi almıştır.
Heykeli tamamlayan sanatçı, yüreği yaralı anne ve babayı beklemeye koyulur.
Fakat ne gelen vardır, ne giden… bu uzun bekleyiş sırasında bir kara haber Avrupa'nın ortasından tüm dünyaya yayılır:
Sunnehüsli Yatılı Okulu'nun öğrencileri kır yürüyüşü yaparken, dağdan kopan kayaların altında kalmış ve on dokuzu can vermiştir.
Schwerzman, duyduğu bu haber üzerine beklemekten vazgeçer ve yaptığı çocuk heykelini arabasına koyarak Film Kasabası'na doğru yola koyulur.
Heykel, diri diri gömülen çocukların anısına, doğa felaketinin yaşandığı yere dikilecektir.
Cesetlerine ulaşılamayan dört kişi vardır.
Okul müdürünün karısı, kadının kucağındaki yeni doğmuş bebeği, İtalyan çocuk Dairo ve onun en yakın arkadaşı Doğan Taşkent!...
10 Nisan 1939 tarihinde yaşanılan ve hayatını kaybedenler arasında Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürü Kazım Taşkent'in oğlunun da olduğu bu acıyı olaydan yıllar sonra İstanbul'da Sultanahmet Meydanındayız…
1966 yılının bir bahar günü…
Yıldız Cıbıroğlu adlı genç kız, fotoğraf makinesinin deklanşörüne mutlulukla basmaktadır…
Mutludur,çünkü çalıştığı dergiden kazandığı parayla almıştır fotoğraf makinesini…
Makine "Zorki" marka ucuz bir makinedir ama güzelliklerin fotoğrafını çekmektedir.
Yıldız Cıbıroğlu'nun zamanı bir öğle tatili kadardır ve onu yemeğe ayırmak yerine, fotoğraf çekmek peşindedir. Makineyi tutan parmaklarındaki boya lekeleri gözümüzden kaçmaz, çünkü dergide çizer olarak çalışmaktadır.
Genç kızın sayfalarını resimlediği dergi, Türbe durağının hemen arkasında, Binbirdirek Sarnıcı'na giden yolun köşesindedir ve adını da İsviçre dağlarında gömülü çocuktan almaktadır: Doğan Kardeş…
Türkiye'nin en çok okunan ve sevilen çocuk dergisi Doğan Kardeş'in ressamlarından Yıldız Hanım'ın yeni geldiği İstanbul sokaklarında çektiği fotoğraflar arasında ayakkabı boyacılarının sandıkları giderek öne çıkar.
Öylesine sever ki bu sandıkları , dergiden artakalan tüm zamanını tarihi yarımada içerisinde, Çemberlitaş'tan Fener'e kadar dolaşarak ayakkabı boyacılarını keşfe ayırır. Yıldız Cıbıroğlu, çektiği fotoğraflara uzun uzun baktıkça bir yol açılır önünde ve şöyle düşünür:"Onların üzerindeki geyikler, keçiler, kuşlar…
Ne kadar yumuşak, yalın ama etkileyici , gönül okşayıcıydılar.
Neden çift çift yapıldıklarını düşünürdüm. Hoşuma giderdi…
O sandıkların üzerindeki küçücük panodan , sanki genç ve saf çiftlere özgü bir sevgi yayılır."
Cıbıroğlu, okul yaşındaki çocukların taşıdığı boya sandıklarını, onları sokakların tuzağına karşı koruyan birer tılsım olarak algılar…
Ve bir soru kemirir durur beynini: Sandıkların üstündeki simgeler ne anlama gelmekteydi ve de neden hayvan figürleri çift olarak resmedilmişti?
Sandıkların ön yüzünün ortasında bir motif vardı ve onun iki yanına yayılan motiflerle boyacı sandıkları sanki tasarlanmış bir sahne gibiydiler.
Yıldız Hanım, bir fotoğraf karesinin içine girerek başladığı yolculukta, yüzyıllar akıp gelen büyük bir senaryonun içinde bulur kendini.
Boyacı sandıklarının ortasındaki şekil "hayat ağacı" dır ve onun iki yanında görülen hayvan figürlerinde bir erkek ve bir dişi olarak resmedilen de, Anadolu'nun en eski yerleşimlerinden Çatalhöyük'te karşımıza çıkan iki karşıt güç ikonografisidir. Anlatılan, dünyanın dönüşümünü sağlayan karşıt güçlerin dengesidir.
Ayakkabı boyacılarının sandıklarında görülen hayat ağacı, en eski Tanrıça idollerinden biridir. Varlığın ağaçtan gelmesi Orta Asya toplumlarının efsanelerinde çıkar karşımıza.
Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda, Osman Bey'in rüyasında gördüğü ağacın işaret olarak kabul edilmesi de, bu inancın sürmesinden başka bir şey değildir. Bir ağacı geometrik bir şekil olarak çizmeniz istense, karşınıza çıkacak şekil üçgendir.
Eski Türk yazısında da, "kız" sözcüğünün yazılışı üçgen imiyle başlar. Anadolu'da muskaların üçgen biçiminde oluşunun nedeni de koruyan, doğuran, var eden hayat ağacı inancıdır.
Tıp bilimi, insan bedeninde kuşaktan kuşağa geçen genlerin varlığını, sağlığımızın kodlarının bu genlerde olduğunu kanıtladı. Kültürün de, tıpkı genler dibi zaman içinde yolculuk yapan kalıtımsal simgeleri vardır. Bunlara "arketip"adı verilir.
Yıldız Cıbıroğlu, çektiği boya sandıkları fotoğraflarıyla başladığı yolculuğu Türk Sanatında Gizli Yüz adlı kitabında tamamlar.
Kitabın adında "gizli yüz" ifadesi geçer çünkü boya sandıklarındaki hayat ağacının içinde, bakmasını değil, görmesini bilen için de bir de gizli yüz vardır. Hayat ağacı ve üçgen şeklinin ilişkisini düşünecek olursak, üçgen içindeki göz sembolizmasının köklerinin ne denli eski olduğu da anlaşılacaktır.
Nazım Hikmet'in şiirinden yola çıkarak İsviçre dağlarının mezar olduğu bir çocuğa, adını o çocuktan alan bir dergiye, o dergide çalışan bir ressamın çektiği ayakkabı boya sandıklarının fotoğraflarına ve oradan da hayat ağacına geldik!...
Bir satranç oyuncusu gibi bilgiyle yaptığımız bu hamleleri, satranç bilmedikleri için yazılarında ve sunumlarında dama oyuncusu olarak kalanlar varsın kıskana dursunlar, biz şuracığa Nazım Hikmet'in "Vasiyet" adlı şiirinde Anadolu'da bir köy mezarlığında, bir çınar ağacı altında (taş maş da istemez hani!) yatmak istediğin de bu arketip ışığında düşünülmesi gerektiğini yazalım.
Levis Carroll, çektiği bir fotoğraftaki kız çocuğunun bakışlarından etkilenerek bir roman yazmış ve kitaba da o çocuğun adını vermiştir: Alice Harikalar Diyarında… Yıldız Cıbıroğlu da, İstanbul'da çektiği boya sandıklarının üstündeki resimlere bakarak, hayat ağacına kadar uzanan bir kitap kaleme alır.
Carroll'ın romanının başlangıcını anımsayalım, Alice'nin arkasından koştuğu tavşan neyin içine girer?...
Bir ağaç kovuğunun!...
Alice, harikalar diyarına adımını nereden atar?...
O ağaç kovuğundan!...
Victor Hugo ne demişti: "Ey şair, bana yağmurdan bahsetme, yağdır…"
İşte size görmesini bilenler için bir arketip daha!
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|