Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Sunay AKIN Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Kız Kulesi'nin Ayakkabıları
12.02.2012
Okunma Sayısı : 3036
Oy Sayısı : 2
Değerlendirme : 5
Popülarite : 1,51
Verdiğiniz Puan :
 

 

Kız Kulesi'nin Ayakkabıları
Sunay Akın


Yüzyıllardır denizin içindeki kayalıklarda oturur durur da hiç kimsenin aklına gelmez, "Bu kızın ayakkabıları nerede? Diye sormak…

İstanbul üzerine yazılan hiçbir kitapta, ayaklarını Boğaz'ın serin sularına daldıran Kız Kulesi'nin çıkardığı ayakkabılarının nerede olduğuna dair bir yazı, bu sırrı ortaya çıkaracak bir araştırma okuyamazsınız. Bu konu da aydınlığa kavuşturmak bize düştü…

Her şey, Ankarada'ki ulaştırma Bakanlığı'nın , İstanbul'un trafik  sorununa çözüm olarak bulduğu "Marmaray" ve metro projeleriyle başlar.

Kız Kulesi'nin ayakkabılarının  bulunmasına giden  yolun Ankara'dan  başlamasına şaşırmayın, çünkü "Kız Kulesi  Sokağı" da zaten İstanbul'da değil, Ankara'dadır!

Tarihi yarımada içinde, toprağa değen her dozer kepçesinin bir katliama yol açacağı bilindiğinden, projenin Yeni kapı bölümüne de, araştırma yapmak üzere önce arkeologlar gönderilir.

Temel kazılarında görev yapan elliyi aşkın  arkeolog, İstanbul'un hayranlık uyandıracak  tekne kalıntıları bulurlar.

Yüzyıllardır dalgaların oyunlarından uzak, birer ölü gibi toprağın altında öylece yatan tekneler, bu kez su yerine bilimin kaldırma gücüyle arkeologların kollarında, korunmak üzere müzeye taşınırlar.

MÖ 6000'li yıllarda Marmara Denizi bir göldür. İstanbul ve Çanakkale boğazları olmadığı için, gölün  kıyısında yaşayanlar tatlı su  balığı avlayarak geçimlerini sağlıyorlardı.

Kuzeydeki  buzulların erimesiyle dünya denizlerinin  seviyeleri yükselmeye başladı. Ege'den  ve Karadeniz!den  Marmara Gölü'ne tuzlu su akışıyla da boğazlar oluştu.

Bu  sırada Marmara Gölü'nün  kıyısındaki pek çok yerleşim sular altında kaldı. İşte bu yerleşimlerden biri, Yenikapı'daki Marmaray çalışmaları esnasında, arkeologlar tarafından  keşfedilmiştir.

Deniz seviyesinin yaklaşık yedi metre altında bulunan bu yerleşimde, İstanbul'un en eski  sahiplerine ait balık avlama aletleri, kürekler, tahta parçaları ve mezarlar gün ışığına çıkarılıyor.

Doğu Roma İmparatorluğu döneminde, İstanbul'un bu ilk yerleşimini örten suların  üzerinde bir liman kurulmuştur.

Binlerce yıl sonra bu limandaki  kalıntıları  ortaya çıkaran arkeologlar, sivri burunlu, yuvarlak topuklu bir çift kadın  ayakkabısı bulurlar.

Kuş ve çiçek resimleriyle bezenmiş  sandaletin üstünde "Sağlıkla kullanın hanımefendi, güzellikle ve mutlulukla giyin.." yazılıdır. Böylelikle, Kız Kulesi'nin ayaklarını denize sokmadan önce çıkardığı ayakkabıları da bulunmuş olur.

İstanbul'da, MS 5. Yüzyıl ile 7. Yüzyıl arasında yaşanmış bir ayakkabı ustasının yaptığı her kadın ayakkabısının içine sağlıklı, güzel ve mutlu günlerde kullanılması dileğini yazması, "Hayatın  zenginliği hisse senetlerinde değil, hissi senetlerdedir" sözünün değerini  bir kez daha yükseltiyor.

Tam da Orhan Veli'yi  okumanın sırası:

Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı.

Sultanahmet Camii'nin Ayasofya'yı ve Topkapı Sarayı'nı  olduğu gibi gören pencerenin duvarına asılı takvim yaprağındaki tarihi okuyoruz: "12 Nisan 1930…" Tarihi yarımada siluetini  gözler önüne seren  bu pencereden Kız Kulesi  görünmektedir.

Çünkü pencere, Kız Kulesi'nin fırdöndü balkonunun pencerelerinden biridir ve o gün  Boğaz'ın  içindeki bu  küçük adacıkta İstanbul tarihinin  hiç bilinmeyen  bir telaşı yaşanmaktadır!

Trabzonlu  Mehmet Küçükmehmetoğlu'nun Çanakkale Seddülbahir ve Yeşilköy fenerlerinde görev yaptıktan sonra Kız Kulesi'ne çıkar tayini.

Deniz Fenercisi Mehmet Reis, 1921 yılında evlendiği karısı Nevhibe Hanım ve yaşlı babası Rıza Bey'le birlikte Kız Kulesi'ne yerleşir.

Mehmet Reis, Boğazdan geçen  gemilere Kız Kulesi Fenerinin ışığıyla rehberlik  yaparken, babası evin  ihtiyaçlarını almak için sandalla Üsküdar çarşısına,gitmekte, eşi Nevhibe Hanım ise pişirdiği kuru fasulye ve pilavı balıkçılara satarak evin, daha doğrusu  kulenin bütçesine katkıda bulunmaktadır.

1930  yılının 12 Nisan  günü, Mehmet Reis hamile olan eşini doğum yapması için hastaneye götürmüş, ama doktorun  "Daha on gününüz var," sözüyle Kız Kulesi'ne geri  dönmüştür.

Ne var ki, Nevhibe Hanım'ın sancılarının aniden artması ve karnındaki suyun boşalmasıyla çaresizlik boy verir; doğum Kız Kulesi'nde gerçekleşecektir!

Karadenizin  nice geminin geçişine yardım eden Kız Kulesi'nin fenercisi Mehmet Reis, yine Kız Kulesi'nde ama bu kez çocuğunun, annesinin rahminden dünyaya gelişine kılavuzluk yapar!

O gün, Nevhibe Hanım ve Mehmet Reis'in  kızları dünyaya gelir, Kız Kulesi'nde!... Bebeğe "Jale" adını  koyarlar…

Nevhibe Hanım için Kız Kulesi kızının  doğumundan  sonra adeta bir korku kulesine dönüşür; bir yandan , denize düşme korkusuyla gözünü kızının  üstünden ayıramazken,  öte yandan Alfreed Hitchcock'un Kuşlar filmindeki gibi martıların  saldırılarından çekinir.

O yıllarda radyo ve televizyon olmadığından iyice bunalan Nevhibe Hanım'ın sinirleri , görüşecek konuşacak bir komşunun olmamasıyla da iyice bozulur. Jale dört yaşına bastığında aile Kız Kulesi'nden taşınır ama Nevhibe Hanım'ın yüzü yine gülmemektedir.

Çünkü, eşi Mehmet Reis rahatsızlanmış  ve tedavisinin  Kasımpaşa Deniz Hastanesi'nde yapılmasına karar verilmiştir. Mehmet Reis, Kulaksız Yokuşu'nda küçük bir ev kiralar…

Kız Kulesi'nden ayrıldıktan altı ay sonra Mehmet Reis hastanede son nefesini verir. Küçük Jale'nin  hayatı da bundan sonra tamamen değişir!

Dedesi Rıza bey, yaptığı şekerleri  Kasımpaşa çocuklarına satar  ve küçük ceplerden  aldığı  harçlıklarla ailenin geçimini sağlamaktadır. Jale, dedesinin kendisine verdiği rengarenk şekerlerden dolayı çok mutludur!

Nişantaşı Kız sanat Enstitüsü'nde okuyan Kız Kulesi'nin kızı, Mustafa Özçilengir'le evlenir ve Beyoğlu'nda İstanbul'un ilk çocuk giyim mağazasını açar…

Jale Özçilengir yardım istedikleri zaman Kız Kulesi'nin bayrağını yarıya indirdiklerini anımsıyor.

Biz de, yazımızın  bayrağını yarıya indirelim: İstanbul'daki  tarihi eserler müzeye dönüştürülmelidir.

Bu amaçla 1992 yılında Kız Kulesi, Sunay Akın tarafından "Şiir Cumhuriyeti" ilan edilmiştir. Sorarım, Langa'da arkeologların  bulduğu  kadın ayakkabısı, ayaklarını suya sarkıtan Kız Kulesi Müzesi'ne yakışmaz mı?

9 mayıs 1922 tarihinde, "Atak" adlı balıkçı  motoruyla Şiir Cumhuriyeti ilan etmek için Kız Kulesi'ne doğru giderken, yanımda marangoz ustası Bahri Bahtiyar'a yaptırdığım üç raflı  küçük kütüphane de götürmüştüm.

Raflarına şiir kitapları  dizili bir kütüphaneyi  Kız Kulesi'nde bırakmıştım.

Yaklaşık bir ay sonra tekrar gittiğimde, kütüphanenin yerinde olmadığı  gördüm…

Kız Kulesi'nin bekçilerinden biri onu evine götürmüş, ayakkabı dolabı yapmak için!

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org