Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Sunay AKIN Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Sultan Süleyman Platon'a Karşı…
03.07.2012
Okunma Sayısı : 3122
Oy Sayısı : 1
Değerlendirme : 5
Popülarite : 0
Verdiğiniz Puan :
 

 

Sultan Süleyman Platon'a Karşı…

Yeniçeriler divanda çorba içmemekle kalmaz, tasları da ayaklarının altına alıp iyice ezerler.

Kanuni Sultan Süleyman, bu isyan üzerine ayran gibi köpürerek, duyanların gözlerinin fal taşı gibi açıldığı şu sözü haykırır: "Edepleriyle olsunlar, yoksa vallahi hepsini pabuççu bekarlarına kırdırırım!"

Ayakkabı dikicileri esnafı, Mercan Çarşısı'nda olup, Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde bildirildiğine göre 3.400 dükkandır.

7 bekarhanede kalan 8.000 pabuççu bekarının hepsi de silahlıdır!

Kanuni'nin sözü kulaklarına gider gitmez sadece pabuççular değil, tüm dikici esnafı saraya koşar.

Bir anda, pabuççu bekarları önderliğinde 40.000 silahlı insanın toplandığını duyan Sultan Süleyman, aralarından  kemerbaşıları, serkellebaşıları ve odabaşıları huzuruna davet eder.

Padişahın sadık kulları olduğunu belirten temsilciler, çağrılarını duyduklarını ve emirlerini beklediklerini söyleyince, elleri ayakkabı yapımında kullanılan her türlü kesici aletlerle dolu insanların sarayı çevirdiğini gören yeniçeriler isteklerinden geri adım atmaya başlar.

Kanuni, pabuççu bekarlarının yeniçeri isyanına engel olmasından son derece memnun olarak sadık kullarına seslenir: "Dileyin benden ne dilerseniz…"

Pabuççu bekarları, eskiden ocaklarına verilen devşirme oğlanların yetiştirildikten sonra yeniçeri yapıldığını, ama sonradan eşkıya olurlar diye bundan vazgeçildiğini söyleyerek, bu uygulamaya geri dönülmesini isterler.

Ayrıca, bir pabucun yapımına bir gün ayırdıklarını, 10 akçeye sattıklarını pabucun 5 akçesini malzemeye verdiklerini, kalan 5 akçeyi de emekleri karşılığında aldıklarını, oysa bedestende çok daha yüksek fiyatlardan satıldığı bilgisini vererek, haklarının yenildiğinden şikayetçi olurlar.

Aralarından biri suç işlerse, cezasını kendilerinin vermelerini talep eden  pabuççu bekarları, Ordu-yı Hümayun'daki konumlarının da daha saygın bir duruma getirilmesi dileklerini padişaha sunarlar.

Kanuni Sultan Süleyman, yeniçerilerin korkulu rüyası olan pabuççu bekarlarının isteklerini onaylar ve lüzum görüldüğünde tekrar gelecek şekilde hazırlıklı olmalarını söylemeyi de ihmal etmeyerek, onları fermanla uğurlar.

Böylelikle, Platon'un kanun koruyucuların daha önemli olduğunu belirtmek için ayakkabı yapımcılarını küçümseyen şu sözünün pabucu dama atılmış olur:

"Kunduracılara ne olmuş, kimlermiş bunlar? Bu devleti pek az ilgilendirir.

Önemli olan koruyuculardır? Çünkü devletin ödevi, belirsiz kunduracıların refahını sağlamak değil, olgunlaşmaktır."

Osmanlı dönemi mahkeme kayıtlarında, ayakkabı yapımı ve onarımıyla ilgili pek çok dava olduğu görülür.

Söz konusu davalar, bir grup lonca üyesinin çalıştıkları bölgede kendilerine rakip olmak isteyenlere dair şikayetlerini içerir.

Örneğin, 1604 yılında, Galata Mahkemesi'ne başvuran Galata ayakkabı tamircilerinin kethüdası Mehmet ve esnafın önde gelenlerinden beş kişi, çarşıda her gün kendilerine bağlı kişinin nöbetleşe çalıştığını, ama kimi İstanbullu ve Hıristiyan ayakkabı tamircilerinin de Galata çarşısına gelerek iş yaptıklarını bildirir.

Bu durumun geleneklere aykırı olduğunu bildiren Mehmet, mahkemeden engel olunmasını ister. Mahkeme de, davacıların isteklerini haklı bulur ve loncalıların yetki alanı tarihi yarımada olan İstanbullu ayakkabı tamircileriyle Galata loncasına bağlı olmayan Hıristiyan ustaları bu bölgeye gelmemeleri konusunda uyarır.

İstanbul'da ayakkabı yapımcıları, loncalarına ayrılan bölgenin dışına çıkmazlardı. 1618 yılında, Sultanahmet Camii'nin yakınındaki yeni çarşı esnafıyla, eski çarşı arasında sorun yaşanmıştır.

Eski çarşıdaki ayakkabı yapımcıları "saraylı" denilen ayakkabı türünün yalnızca yeni çarşı esnafı tarafından üretilmesine karşı çıkarlar.

Yeni çarşıdaki ayakkabı yapımcıları, sözü edilen ayakkabıyı yalnızca kendilerinin yapabileceği konusunda ellerindeki padişah fermanını mahkemeye sunarlar.

Eski çarşı esnafı bunun karşısında, meslekte daha eski olduklarını ve her türlü ayakkabıyı yıllardır sattıklarını bildirir.

Sonunda kendi aralarında anlaşan iki grup, mahkemeden , kalitesiz ayakkabı yapan esnafın topluca uyarılmasını ister!

Osmanlı devrinde esnaflar, Ahilik geleneğinden gelen bir düzen içerisinde çalışırlar.

Her meslek grubunun başında bir kethüda vardı ve çalışma düzeninden, dürüstlükten kaliteden o sorumlu olurdu.

Kethüdanın yardımcısı konumundaki yiğitbaşı denilen görevli denetleme işini yaparak, hile yapanları tespit ederdi.

Yiğitbaşı, bir ustanın ayakkabıda hile olduğuna kanaat getirirse, o usta bu mesleğin ve öteki mesleklerin ileri gelenlerinin önüne kethüda tarafından uyarılır ve aldığı paranın müşteriye iadesi sağlanırdı.

Hatalı olan ayakkabı da bir daha kullanılmaması için dama atılırdı.

Böylesi bir durum ayakkabı yapımcılarının en korkulu rüyasıydı .

Çünkü, meslekteki tüm itibarını kaybettiği gibi müşterisi de azalırdı.

Bu uygulama günümüzde yapılmasa da, "pabucu dama atılmak" deyimi Türkçede yaşamaya devam etmektedir!

Eski devirlerde, ayakkabıcıların yüzünü bayramlar dışında en çok güldüren, nişan törenleri olurdu.

Erkek tarafının kızın evine kumaş, şal ve armağanlar bulunan bir bohçayı gönderdiği gün, gelin adayının giydiği pabucun ölçüsü mutlaka alınırdı.

Evlilik konusunda kesin karara varılması anlamına gelen bu geleneğe "ayak ölçüsü" denilirdi.

Kız tarafı bundan sonra aile bireylerine ve tüm akrabaya armağan olarak ayakkabı ve terlik gönderileceğini bilirdi.

Damat adayının ailesi zengin ise geline sırmalı ve incili, annesine şal üzerine sırmalı, kız kardeşlerine atlas üzerine sırmalı, yakın akrabadan olan kadınlara da atlas üzerine ipek işlemeli ayakkabılar, erkeklere de son derece kibar terlikler armağan edilirdi.

Zarif sepetlere konulan ve kırmızı kumaşlarla bağlanan bu ayakkabı ve terlik paketlerinin bir tek anlamı vardı: "Lütfen giyin ve evimize gelin!"

Kız isteme geleneğinde ayak ölçüsünün olduğu yıllarda, ayakkabı yapımcıları da mahkemelerde birbirlerinin ölçüsünü alırlardı! 1661 yılında, yine Galata Mahkemesi'nde, bölgede çarıkçılık yapan gayrimüslim esnaftan bir gurubu, Galata'daki bakkallardan şikayetçi olurken görürüz.

Çarıkçılar, bakkallardaki yağ tulumlarını alıp bunlardan çarık yapma ve satma yetkisinin kendilerine ait olduğunu söyleyerek, bakkalların da yağ tulumlarından çarık yapıp sattığını ve de bu haksızlığa mahkemenin son vermesini arzuladıklarını dile getirirler.

Bakkalların söylenenlerin doğru olduğunu bildirmeleri üzerine mahkeme, bir daha yağ tulumlarından çarık yapmamaları kararını verir.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org