Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Eşref Cerrahoğlu Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Dünyanın Geleceği 'Su'da
03.02.2011
Okunma Sayısı : 5073
Oy Sayısı : 2
Değerlendirme : 5
Popülarite : 1,51
Verdiğiniz Puan :
 

 

Dünyanın Geleceği 'Su'da

.
.
Vira'da yayınlanan bir söyleşimi paylaşıyorum...
.
.

Dünyanın Geleceği 'Su'da

 Denizcilik sektörünün duayenlerinden Eşref Cerrahoğlu ile dünü ve bugünü paylaştığımız deniz tadında bir sohbet gerçekleştirdik.

Köpük köpük suların üzerinden kayarcasına ilerleyen gemiler, düğün alayı gibi süslerler mavi deryaları. Yol aldıkça enginlere, özgürlük dolar denizcilerin içine.

Midye olur elleri, gözleri inci, saçları mercan dolar rengârenk. Belki bir de denizkızı çıkıverir derin sulardan bembeyaz. Dalgalar çırpınışlarıyla katılır bu eşsiz seremoniye.

Deniz kabukları da yetişir kısa zamanda, işte dört dörtlük bir orkestra. Davetliler çoktan almıştır yerini; balıkçılar, kaptanlar, donanma askerleri, yolcular, işçiler, armatörler' Böyle bir davetin onur konuğu hiç kuşkusuz Eşref Cerrahoğlu olurdu.

 Cerrahoğlu, Türkiye'nin köklü bir denizcilik markası. Bu nedenle sizin de denizci olmanız kaçınılmazdı herhalde'Bizim aile bu işe 1905'te girmiş. Makine mühendisliğinden mezun olduktan sonra İngiltere'ye staja gittim ve orada kalmayı tercih ettim.

Aile içinde amcamla babamın iş ortaklığını bitirmesi gündeme gelince, ister istemez Türkiye'ye dönmek mecburiyeti hissettim ve babamla çalışmaya başladım. İlk hedefim Türk bayrağında Türk gemisi ile yola çıkmak oldu. Bu amaç için oturma müsaademi bile yırtım. Çok zor bir dönemdi.

1974'te işadamları da dahil, yurt dışına çıkış yasağı gelmişti. Merkez Bankası'ndan müsaade alıyordunuz ve vurulan damgayla beraber sadece 10 dolarla yurtdışına çıkıyordunuz. O zaman kredi kartı da yok, denizcilik de uluslararası bir meslek. Muvaffak olmanın tek çaresi ise, dünyayı dolaşmak. O şartlarla atıldık hayata.

Tabii bu gelişmeler nedeniyle yırttığımız müsaadeden de pişman olduk, ama yine de yolumuza devam ettik. Derken 1980 senesinde, Türkiye yine ciddi bir ekonomik krize girdi. Gemi almaya kalkan birçok meslektaşımın, döviz sıkıntısı nedeniyle yüzde on depozitleri dahi yandı.

Ben de bir Kanadalıdan gemi almaya kalkmıştım. Türk olduğumu öğrenince müzakereleri orada kesti. Dört buçuk ay Londra'da o gemiyi almak için brokerlar vasıtasıyla müzakereleri yaptık. Sonunda dünyanın her yerinden referanslarla ikna ettik.

Meslek hayatımdaki ilk gemiyi de bu şekilde almış olduk.

Geminin adı büyükbabamın adı olan, C. Mehmet idi. Gemiyi aldıktan sonra müsaade için şirket çalışanları neredeyse üç ay Ankara'da kaldı. İmzalara baktım ki, tam 22 ayrı bakanlıktan geçerek müsaade çıkmış.

Derken gemiyi, satan firma kiraladı. İlk seferine başladığı zaman Montreal'de personeli Türk olduğu için gemiyi limana almadılar. Geminin personeli, Yüksek Denizcilik Okulu mezunu olmasına rağmen kabul etmediler.

Çok uğraştık, ama sonunda kabul ettirdik ve gemiyi Kanada'ya soktuk.

İlkler unutulmaz anılar bırakıyor değil mi'

Anlatmadan geçemeyeceğim. Kanada ve Amerika'ya Avrupa'dan demir-çelik ürünleri getiriyorduk. En yukarıda 'Duluth' diye bir liman vardı. Oradan da buğday ekliyorduk yükümüze.

Kaptan başmühendis telefon etti. Durumun vahim olduğunu, personel kalmadığını söyledi. Şaşırdım; çünkü personelin yarısı izne çıkar, yarısı gemide kalır. 'Valla bütün personelimizi hanımlar kaçırdı' dedi kaptan.
Öyle bir ekip kurmuştuk ki, yaş ortalaması 18. Duluth, sekiz ay kar ve buz altında olduğu için insanlar dışarı çıkamıyor.

O şekilde üç sene içinde 200 torun bıraktık. Hala mektupları vardır. Birçok gemicimiz gemiden kaçtı, evlenenleri oldu. Aşağı yukarı180 kaçan elemandan, 20 tanesi orada kaldı; diğerleri sonra geri döndü.

Orada torunlarımız var yani.

Yalnız armatörlük değil; denizle ilgili başka uğraşlarınız da var. Yoğun iş temposu yanında bütün bunlara zaman ayırmanız, bir aile geleneğinden öte sevgiyle açıklanabilir herhalde'

Deniz benim hayatım.

Deniz olamayan bir şehirde yaşayabileceğimi tahmin edemiyorum. Sabah kalktığım zaman denizin o kendine has kokusunu, görüntüsünü muhakkak görme ihtiyacı duyan bir insanım.

Onunla beraber yaşıyorum. Bütün ailemin hayatı suya bağlı, çok seviyoruz.

Mümkün mertebe de, buranın korunmasına çalışıyoruz. Her sabah sekizde işe gelirim, 12'ye kadar beynim çok iyi çalışır; ondan sonra yavaşlarım.

Takımınız iyiyse, sırtınız yere gelmez.

Eşref Cerrahoğlu kendi başına hiçbir şeydir. Genç ve dinamik bir ekibimiz var. Hepsi her an seyahate çıkabilecek durumda, gecesini gündüzüne katan insanlar.

Dünya öyle globalleşti ki; akşam yattığınızda, yatağınızın içinde belki de servetinizin yüzde otuzunu kaybediyorsunuz. Her türlü imkan var; dolayısıyla hayat hem çok kolaylaştı, hem de zorlaştı. Denize dönersek, çocukluğumdan beri balığa çıkarım.

Çok iyi deniz kayağı yaparım. Ama şunu söyleyeyim açık denizden çok korkarım.

Tekneyle rahatlıkla sahil sahil Antalya'ya kadar giderim. Ama buradan Pire'ye git dense, hiç yatmadan kaptanın yanında sabahlarım. Gözüme uyku girmez.

Geriye baktığınızda Türk denizciliği sizin başladığınız zor dönemleri geçti diyebilir miyiz'

Türk denizciliği son beş sene içinde bütün dünyaya kendini kanıtladı.

Armatöründen tersanecisine, yan sanayicisinden yat imalatçısına kadar.

Bir tek yapamadığımız, toplu taşımacılık. Bu yalnız bizim sektörün değil, devletin de bir ayıbı. Bu konuya çok ciddi boyutta eğilmemiz lazım. Yalnız yurt dışı değil, yurtiçi taşımacılığı da geliştirmemiz gerekiyor.

Bir geminin gece İstanbul'dan kalkıp, sabah İzmir'e yanaşması lazım. Artık dünya buraya gelmişken, biz bunu yok sayamayız.

Dolayısıyla önem verdiğim olaylardan bir tanesi bu. İkincisi de şu: Dünyada artık petrol bitti. Bundan sonra su var. Başka hiçbir şeyimiz yok. Hiç kimse kendini kandırmasın.

Tarım bizim için çok önemli. Küresel ısınmadan dolayı kuraklık öyle boyutlara geldi ki, durum kötü. Bu sadece Türkiye için değil, bütün dünya için geçerli.

Bugün artık ekmek fiyatları, buğday, arpa fiyatlarından dolayı; her sene isteseniz de, istemeseniz de, yüzde elli bazında artacak. Beslenme şeklini önümüzdeki 20 sene içinde değiştireceğiz.

Uzakdoğulular yosun yerken iğreniyoruz.

Denizin dibinde bulunan her bitki protein ihtiyacımızı karşılayacak bundan böyle. Artık gerisini unutalım.

En büyük yatırımı sularımıza; göllerimiz ve akarsularımıza yapmamız lazım. Altyapıya, yani arıtma tesislerimize ciddi olarak öncelik vermemiz gerekiyor.

Siz kruvaziyer ve yat turizmi konusunda öncülük yaptınız. Bu konuda işler yoluna girdi diyebilir miyiz'

Kruvaziyer turizme çok inanan biriyim. Türkiye'nin bunu yaşaması, kapıların açılması lazımdı. Çok enteresan İstanbul'a cruise gemisi geliyor.

Yabancıları uçaktan getirip gemiye sokabiliyorsun, fakat Türk vatandaşını Salıpazarı'ndan sokamıyorduk. Öyle ağır vergiler vardı ki. En azından anlattık, bunlar kaktı.

Bir geminin 3200 yolcu 900 personeliyle kaldığı 12 saat içinde İstanbul'a bıraktığı katma değer bir milyon dolardır. Yat turizmi Türkiye için o kadar önemli ki, bunu her zaman ifade ettim.

Üç tane 35 metrenin üzerindeki yatın Türkiye'de bir hafta konaklaması, bir uçağının 30 Avro'dan Antalya'daki otele bırakacağı paranın değerindedir.

Bazı konuları hala anlamış değiliz.

Marina sahibi değilim, ama devletin yerinde olsam marina açacak her kuruluşa bir gün içinde müsaadesini veririm. Yeter ki, çevre kurallarına uysun.

Marinalarda bir tek yer bulamıyorsunuz. Ve konaklayan teknelerin yüzde 40'ı da hakiki yabancıdır. Türkiye'nin istikbali de buradadır. İşte bunları Ankara'ya anlatmaya çalışıyoruz.

Anlatılamamasının nedeni bir türlü 'Denizci millet, denizci ülke' olamamamıza bağlanıyor. Bu görüşe katılıyor musunuz'

Son beş sene içinde her şey çok değişti. Eskiden miras bölümünde, baba kız evladına kıyı şeridini verirdi.

Biz bu kadar denize sırtımızı dönmüş insanlarız, ama şimdi elde edilen nimetleri; hem sağlık açısından hem de ticari bakımdan çok iyi görmeye başladık. Ama sizin bahsettiğiniz bu konu maalesef eğitim sistemimizden kaynaklanıyor.

Hiç kimse çocuğunu denize gönderme arzusu duymuyor.

Denize girmenin bir sağlık nedeni olduğunu görmüyor. Veya çocuğunu o bölgedeki bir havuza yazdırıp, yüzme dersi aldırdığı zaman çocuğunun vaktinin boşa gittiğini düşünüyor.

Halbuki şunu unutmamak lazım; spor salonuna gidip spor yapmak yerine, 45 dakika yüzmek en sağlıklı yöntem. Bunu daha yeni anlıyoruz.

Ama mesela, gençler hala yüzme bilmiyor. Daha kötüsünü söyleyeyim gemilerimizin birinde çalışan 32 senelik aşçımız yeni emekli oldu, hala yüzme bilmiyor. O kadar ısrar ettim, nafile suyu sevmiyor.

Son olarak özellikle gençlere nasıl bir mesaj vermek istersiniz'

Ben bütün inancımla sektöre ve bütün gençlere şunu ifade etmek istiyorum. En azından denizi ve denizciliği sevmeye çalışın.

Sektörün hangi dalında olursanız olun; ister miço, ister kaptan ya da donatan, ister armatör veya tersaneci olun, mutlaka bir yerinden tutup bu işin içine girin.

İstikbalimiz, dünyanın geleceği suda. Deniz de bunun parçası.

Hiçbir şekilde ve hiçbir zaman ölmeyecek, her zaman kazanç sağlayacak bir meslek kapısıdır denizcilik.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org