Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Şerif Kaynar Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

ŞERİF KAYNAR Bülent Şenver'in Odası TV Programı
26.05.2012
Okunma Sayısı : 6949
Oy Sayısı : 10
Değerlendirme : 5
Popülarite : 5
Verdiğiniz Puan :
 

 

ŞERİF KAYNAR Bülent Şenver'in Odası TV Programı

.
.

Türk bankacılığına bir çok yeni ürün ve hizmeti getiren duayen bankacı Bülent Şenver ile gençler için bir televizyon programı söyleşisi yaptık.

Çok güzel hazırlanmış, içinde değişik oyunların olduğu bu programda genşlerle tecrübelerimi paylaştım.

Sizlerle de paylaşmak istedim...

.
.

izlemek için ŞERİF KAYNAR Bülent Şenver'in Odası TV Programı

.
.

dinlemek için    ŞERİF KAYNAR Bülent Şenver'in Odası TV Programı

.
.

ŞERİF KAYNAR Bülent Şenver'in Odası TV Programı

ŞERİF KAYNAR Bülent Şenver'in Odası TV Programı
Deşifresi
 
Şerif Kaynar (BŞ)
Bülent Şenver (BŞ)
 
BŞ: Bülent Şenver'in Odasına Hoşgeldiniz. 

Bülent Şenver'in Odası'nda konuğum Şerif Kaynar.

Hoş geldiniz Şerif Bey.

ŞK:
Teşekkür ederim.

BŞ:
Şerif Bey sizi Türkiye'de bir işe girmek isteyip de tanımayan hiç kimse yok. .

Bir işe girmişte işini beğenmiyor veya işe girmiş daha iyi bir iş peşinde koşan birisinin tanımaması sizi mümkün değil.

Ben çevrede benim yetiştirdiğim üniversiteden öğrencilerim müdürlük seviyelerine çıkmışlar.

Onlara ara sıra sizin adınızı soruyorum" Ah Bülent Hocam, bir tanıştırsan bizi" diyorlar.

Zannediyorlar ki sizinle tanıştıkları zaman siz onların ellerinden tutacaksınız, onları CEO haline getireceksiniz.

Çabucak yükselteceksiniz. 

 "Zamanı gelince o da olur. Benim tanıştırmama gerek yok " diyorum.

Siz Türkiye'nin çok bilinen ve bu konuda isim yapmış bir kişisisiniz. 

Biz kafa avcısı diyoruz.

Belki sevmiyorsunuz kafa avcısı kelimesini ama.

ŞK:
Her şeyi kabul ediyoruz.

BŞ:
Her şeyi kabul ediyorsunuz.

Bu konuda isim yaptınız ama önce bu konuda nasıl isim oldunuz önce onu paylaşır mısınız?

Hayatınızda kilometre taşları vardır, çok önemli olaylar vardır sizi bu seviyelere getirmiş olan.

Nelerdir onlar?

ŞK
: Bu mesleği 17 sene oldu yapıyorum. Ama 17 sene önce 20 sene masanın diğer tarafında profesyonel hayatta, profesyonel yönetici olarak iki ayrı şirkette engin tecrübeler elde etmiştim.

O yirmi senenin bana çok büyük katkıları oldu.

Bu mesleğe girmeden yöneticinin karşılaştığı tüm zorluklar, işteki patronla ilişkiler, yükselmenin püf noktaları, kariyerin püf noktalarını tecrübe etmiştim.

İlk başladığım üç sene öğrenme ile oldu, şimdi 17. Senedeyim.

Nasıl marangoz ilk başata kötüdür, seneler geçtikçe ustalaşır, bazı mesleklerde insan yaşlandıkça gözden düşer, bizde tam tersi, beyin cerrahları gibi daha büyük ameliyatlar yaparlar ya bizde bununla tecrübe kazandık.

Bu senelerin verdiği bir bilinirlik, bir isim yapma.

Bir de yanlış iş yapmayacaksınız.

Ben şuna inanıyorum; benim müşterim kadar adaylarım da çok önemli.

Bilinilirlikte ben her adayı bir müşteri gibi görüyorum.

Çünkü o aday yarın öbür gün önemli bir yere geliyor ve sizi çağırıyor.

Onun için odamdan giren herkese müşteri gibi, benim için bir aday yoktur, müşteri vardır.

Sizin mesela doktorunuz var doktorunuza gidiyorsunuz, avukatınız var avukata gidiyorsunuz.

Ben de bir kariyer danışmanıyım, her yöneticinin işi iyi de gitse, kötü de gitse gelip bana danışmasında fayda var.

BŞ:
Sizin iki taraflı müşteriniz var.

Bir tanesi şirketler sizden gelip "Bana çok iyi bir genel müdür, çok iyi bir yönetim kurulu üyesi gerekiyor" gibi tepe yöneticilerini bulmak için size geliyorlar, sizden yardım istiyorlar.

Bir de oraya kimleri koyacağınıza dair siz yöneticilerin peşinden belki onlarla ilgili bilgiler toplamışsınız, onlarla ilgili istihbaratlarınız söz konusu olabilir.

Bazen de yeni araştırmalar yapıp o şirkete en iyi uyacak ve o şirkete en fazla değeri katabilecek kişiyi bulmaya çalışıyorsunuz.

ŞK:
Bunu herkes biliyor da bilinmeyen bir konusu daha var bizim mesleğin.

Bugünkü internet ortamında bilgiye ulaşmak çok kolay oldu.

Benim ulaşacağım adaylara ufak bir çalışmayla siz de ulaşabilirsiniz.

Önemli olan o adaya, öteki pozisyona ikna edebilmek ve onun için kariyerinin doğru adımlarını atmasına yardımcı olmak.

Benzer yerde ne tip adaylar var. Bu dünya bile data base üzerinde duruyor.

Tabi ki teknoloji çok önemli bir rol oynadı. Bizim işimizde de çok önemli bir rol oynuyor.

Ben giriyorum, 30 – 40 yaş arası Rusça bilen, teknolojide uzman, bir adam arıyorum diyorum, data base bana 18 tane adam çıkıyor.

Eskisi gibi zor değil bunları bulmak.

Bulduktan sonra onları ikna etmek daha zor.

Veya da o 18 arasında en iyisi hangisidir ona karar vermek.

BŞ:
Sizi bulmuşken, bazı soruları size sormazsam gençler bana kızacaklar.

Bir genç üniversiteden mezun oldu diyelim.

Üniversiteden mezun olan gençlerimiz bir işe girmek için bazı başvurularda bulunuyorlar.

Bu gençlerimize ne önerir siniz?

İş hayatlarının daha birinci safhalarıdır bu, ilk işleri ile ilgili o işi seçerken, o şirketi seçerken, o işi ararken o beklentiler içerisinde onların kulağına küpe olacak neler söylemek istersiniz?

ŞK:
Yanlış trene binmemeleri en büyük önerimdir.

Yanlış tren nedir?

İnsana değer vermeyen bir şirket olabilir, Pazar payı çok düşük olan bir şirket olabilir, sektöründe önemli bir oyuncu olmayan bir şirket olabilir.

Yani gençlere birinci işte mali gelirin en az önemli olduğunu, önemli olan doğru trene binmelerini öneriyorum.

Sadece gazete ilanlarına bakmasınlar. Bugün dünyada yetişmiş insan az.

Herkesin iyi adama ihtiyacı var.

Onun için siz seçin şirketinizi diye bir öneri veriyorum.

Kendilerine yakın hissettikleri on tane şirketi bulsunlar.

O şirket hakkında biraz araştırma yapsınlar.

Ondan sonra o şirkete spesifik bir mektup yazsınlar.

Mektupta da "Ben işe girmek istiyorum" demesinler, hangi bölümde çalışmak istiyorlarsa "Ben finansta çalışmak istiyorum, Ben satışta çalışmak istiyorum" diye spesifik bir mektup yollasınlar. 10 şirketten 3 kişi çağıracaktır onları mülakata.

BŞ:
Ne iş olsa yaparım kesinlikle demesinler.

ŞK:
Demesinler. Kendi isteklerini bilsinler, onlar seçsinler şirketi.

Bir de herkes büyük şirketlerden 10 tanesini biliyor.

Ama iş imkanları bazen de adı bile duyulmamış, yeni sektöre giren yeni oyuncular tarafından oluyor ve bunlardan da çok büyük imkanlar çıkabiliyor.

Onun için biraz ekonomik basını takip etmek, piyasada ne oluyor bitiyor, kim kimi aldı, bunları takip etmek de ekstra bir avantaj.

Ben şuna inanıyorum; İstanbul'da postere bakıp "Aaa, seminer var bu seminere katılayım" deyip, o seminerde tanıdığı biri ile iş bulan çok kişi tanıyorum.

Birazcık da insan şansını kendi yaratmalıdır.

BŞ:
Diyelim ki bu gencimiz sizin tavsiyenize uydu ve bu trene bindi.

Doğru şirkete girdi.

Doğru şirkete girdikten sonra birkaç yıl geçti ve o şirket kendisini belirli üst düzeylere yükseltmek üzere hazırlıyor, eğitiyor.

O şirketin içindeki o çocuğa, o gence ne önerirsiniz?

Şuan da doğru trende, fakat trenin daha ilk istasyonlarında ne önerir siniz?

ŞK:
Yaptığı bir işi dört seneden fazla yapmamasını öneriyorum.

Aynı işi yapabilir daha geniş bir coğrafya da.

Aynı işi yapabilir başka bir memlekette.

Ama tavsiyem; her aldığı görevi dört sene yaptıktan sonra başka bir göreve geçmesi.

Çünkü insan 4. Sene sonunda körelmeye başlıyor.

Yeni heyecanlar, yeni öğrenimler lazım.

Bunu aynı şirket içinde de yapabilir.

Ben dört senede bir şirket değiştirin demiyorum.

Ama kendi şirketinizin içinde böyle bir imkan yoksa o zaman şirket değiştirin diyorum.

İnsanın üretmesi ve yaratıcı olması için birazcık değişime ihtiyacı var.

Yeni donanımlara ihtiyacı var. Tabii ki bazı insanlar bir konuda çok uzmanlar.

Onlara da diyorum ki "O konuda kalın, fakat biraz daha derinleşin, biraz daha genişleyin.

BŞ: Gencimiz doğru trende, sizin dediğiniz gibi 4 yıl aynı görevi yaptı pazarlama da çalıştı.

Yurtdışında çalışma imkanı önüne çıkmadı.

Yeni bir şirket arayışına girmek için ne yapmalı?


ŞK:
Gençlere her zaman için şunu diyorum; 40 yaşından önce risk almak daha kolay, 40 yaşından sonra kimse Afrika'ya gidip çalışmak istemiyor.

Onun için alacağınız riskleri önden alın.

İş değiştirmek istiyorsanız da 27 yaşında iş değiştirmek, 40 yaşında iş değiştirmeye göre daha kolay.

Hem size istekli şirket sayısı daha fazla, hem de sizin şansınız.

45 yaşından sonra kariyer değişimi daha zor.

Onun için gençlere önerilerim; riskleri hayatınızın ilk yirmi senesinde alın,  mesela Rusya'da ki bir görev size yeni şanlar açacaktır, yeni yollar gösterecektir. Bir de Türkiye odaklı kalmayın diyorum. 

Dünya global bir köy oldu.

Bir Hint şirketine girip yükselmekte mümkün, Avusturya şirketine girip orada kalmak da mümkün. Türkiye yerinde duruyor, her zaman için gelirsiniz, burası memleketiniz ama dünyayı global bir köy olarak görüyorum ve yöneticiyi de altın değerinde görüyorum.

Nasıl altının değeri New York' da 100 dolar, Rio 'da da 100 dolarsa, yöneticilerin değeri de global oldu bugün dünyada.

Çünkü dünyadaki iş o kadar hızlı büyüdü ama yönetici sayısı o hızla büyüyemedi.

Onun için doğru yönetici her tarafta iyi para kazanabilecek bir önemli bir kriter oldu.

BŞ: Doğru yöneticinin tanımını yaparız dediniz. Hemen soralım; doğru yönetici nasıldır?

ŞK:
Üç şey benim için çok önemli; birincisi hangi alanda çalışıyorsa, finanssa finans, satışsa satış, o konuda yetenekli olmak.

Futbolda Tugay Kerimoğlu Türkiye'de de iyi bir futbolcuydu, İngiltere'ye gitti orada da iyi bir futbolcu oldu. Çünkü yeteneği vardır.

Sadece yetenek yetmiyor. İnsanın karakteri, insanlarla ilişkileri, başkalarına karşı verebilme gücü, en iyi insanları yanına çekebilme gücü, komik olabilme, kendinle alay edebilme bunlar o kadar önemli ki.

Dünyanın en yetenekli kişisi eğer karakteri yanlışsa kalıyor yerinde.

Birazcık yüzü gülen insan daha yukarı çıkıyor.

Üçüncü önerim de bunu herkes söylüyor ama ben şunu söyleyeceğim; yöneticinin çalıştığı şirkete karşı bir sadakati olması lazım.

Benim için her sene iş değiştirmiş birinin veya daha çok para için çok sık bir yerden bir yere gitmiş birinin uzun vadede kaybettiğini düşünüyorum.

Halbuki bir şirkette beş sene kalmış, sadakatli olmuş, belki biraz daha az maaş almış ama o yöneticinin değeri uzun vadede artıyor.

Bütün bunlara ilaveten de öğrenme kabiliyeti ve değişime uyma kabiliyeti.

Şirketler beş senede bir yaptıkları işi değiştiriyorlar. Yeni işlere adapte olmak, bunlar çok önemli.

BŞ:
Bülent Şenver'in Odasında konuğum Sayın Şerif Kaynar ile birlikteyiz.

Gençlerle tecrübelerini, birikimlerini ve zenginliklerini paylaşıyor.

Şimdi üç keşke.

Birinci keşkemiz dünya ile başlayan, keşke diye bir cümle kursanız nasıl bir cümle kurardınız?

ŞK:
Keşke dünya son 70 sene bu kadar hızlı büyümeseydi. Son 70 yılda 3 milyardan 7 milyara büyüdü dünyanın nüfusu.

Bu kadar büyümenin hem dünya için tehlikeli olduğunu, hem de bunun uzun vadede devam edebilir olduğunu düşünmüyorum.

BŞ:
İkinci keşkemiz Türkiye ile ilgili.

Türkiye için keşke?

ŞK: Keşke Türkiye' de ki son 50 senede Kore, Çin Tayland'da olduğu gibi çok iyi eğitimli insanların stratejik karar verme noktalarında olmasını sağlayacak bir sistem olsaydı.


BŞ:
Son keşke de kendiniz ile ilgili.

ŞK: Benim kariyerimde Asea Brown Boveri'de Ukrayna'nın başındaydım, Rusya'nın  başına doğru gidiyordum.

Orada üst yönetim ile anlaşmazlık sonucunda ayrıldım.

Keşke o zamanlar kendime bu kadar çok güvenmeseydim derim.

Hayatta her zaman kendinizi yıkılmaz olarak görmeyin.

Ben öyle görmüştüm kendimi.

BŞ:
Kendine güveni herkes öneriyor ama güvenin de bir sırrı var değil mi?

ŞK:
Ben o kadar kendime güvenmiştim ki bütün kapıları açarım,  istediğimi işten kovarım havasındaydım o zamanlar.  

BŞ:
Her lider bir şeyleri değiştirmek ister ve her liderin elinde bir projesi, yapmak istediği vardır.

Eminim sizin proje kutunuzun içinde yeni bir proje vardır.

Bizimle paylaşır mısınız?

Bu senenin ortasında başlatmayı düşündüğüm bir proje var.

O da Türkiye'de ki 170 bin tane aile şirketinin hepsine çok kaliteli yönetim kurulu üyelikleri kazandırmak.

Çünkü bu ufak şirketlerin çoğu yeteri kadar büyük değil.

Büyük olmadıkları içinde en iyi profesyonelleri bünyelerinde sağlayamıyorlar. Fakat bütün bu şirketler gerek Malatya'da, gerek Denizli'de, gerek İstanbul'da, gerek Ankara'da daha az rakamlara Türkiye'nin en iyi yetişmiş beyinlerini Yönetim Kurullarına katabilirler.

Ben de Eylül ayından itibaren böyle bir misyonla yola çıkıyorum.

Bütün Türkiye'yi değiştirmek üzere bir projem var.

BŞ:
Bu proje eminim başarılı olur, çünkü hakikaten piyasada bir ihtiyaç var.

Bu ihtiyaca cevap vermek üzere siz bir metodoloji geliştiriyorsunuz, bir organizasyon yapıyorsunuz, bu organizasyonun bir parçası sizin bildiğiniz yetenekli yöneticiler var.

Onlardan yararlanabileceğiniz bir havuzunuz var.

Bu havuzun içinde kimin nerede daha iyi olabileceğini tespit edebiliyorsunuz ve siz bir buluşturma yapıyorsunuz değil mi?

ŞK:
Aynı bunu düşünüyorum. Bunun da planlamasını yaptım 1 Eylül de düğmeye basıyorum.

BŞ:
Hayırlı, uğurlu olsun diyorum.

Bülent Şenver'in konuğum  Sayın Şerif Kaynar ile birlikteyiz.

Şimdi bir göster bin işit.

Şerif Bey, bir göster bin işit şöyle bir oyun; benim kulağınıza küpe olsun kutumun içinde ben bir
obje getirdim. İstiyorum ki bu objeye bakalım, siz bu obje ile ilgili gençlerimizin kulağına küpe olacak birkaç öğüt verin.

Bir göster, bin işit bölümümüz için benim size getirdiğim objemi görmeye hazır mısınız?

ŞK:
Hazırım.

BŞ: S
izin için getirdiğim objem ilginç. Belki gördünüz daha önce.

ŞK:
İngiltere'de futbol maçlarında var.

BŞ:
Bunun sesi çok fazla. Bununla ilgili gençlerimize mesaj vermenizi istiyorum.

ŞK:
Dünyanın en büyük zenginliği bilimden geçiyor.

Bilim yapan öğrencilerin, bilim yapmayanlara göre daha hızlı ilerlediğini düşünüyorum.

Bilimi sadece mühendislikle kısıtlamıyorum, bilim bir sürü sektörde var.

Buna bakınca da bir bilim adamının düşünmüş, taşınmış, tartmış, ölçmüş ve bunu ortaya çıkarmış ve kimsenin tahmin edemediği kadar yararlı bir obje çıkarmış.

Bunun yanında inovasyon ve yaratıcılığa da önem veriyorum.

Bilim adamı bunu düşünüyor ama yaratıcılık da lazım bunu nerede kullanacağız? Diye.

Gençlere buradan bir sesim var; dünyadaki ileri gitmiş ülkeler bilimi en iyi şekilde kullanmış ülkeler.

Onun için Türkiye gibi bir deprem ülkesinde bilime birazcık daha bilime ağırlık veren talebelerin uzun vadede başarılı olacağını düşünüyorum.

Ayrıca da ne meslek yaparsanız yapın, uçak pilotu olursanız dahi yaratıcılığınız olsun. İstanbul'dan kalktınız, Münih'e uçuyorsunuz, pilotsunuz yolda yolcular ile konuşurken derseniz ki onlara "sağ tarafta Salzburg'u görüyorum" bu bir yaratıcılıktır ve rahat hissettirir.

BŞ:
Çok teşekkür ediyorum, ağzınıza sağlık.

Bülent Şenver'in konuğum  Sayın Şerif Kaynar ile birlikteyiz.

Gençlerle tecrübelerini, birikimlerini, zenginliklerini paylaşıyor.

Şimdi soru yağmuru.

Yağmur damlaları gibi ben size sorular soracağım.

Sizden de bu damlalara kısa cevaplar istiyorum.

Büyük şirketlerin ve holdinglerin insan kaynakları departmanlarının sizce yaptığı en önemli hata nedir?

ŞK:
Yetenek yönetimi.

Çok yetenekli insanlar buluyorlar, fakat onları kadrolarında tutmanın gerektiğinin farkında değiller. İyi yetenekleri buluyorlar fakat onları ellerinde tutmak için ne gerekli onları bilmiyorlar.

BŞ:
Bir şirket kendisine bir genel müdür veya CEO seçerken nelere önem vermeli?

ŞK:
Kapıları açık, bilgiyi paylaşan, egosu düşük, yetenekli, çalışkan biri olması çok önemli. Tabii ki şirketin içinde böyle biri varsa o en kolay, en ucuz, efektif metot.

Şirket içinden gelenler daha başarılı oluyor, şirket dışından gelenlere nazaran.

BŞ:
Egosu düşük genel müdür nasıl olur?

ŞK:
Hayatta iki tane prensibi olması lazım.

Verici olması lazım.

Bu parada da verici, teflide de verici ve en iyilerle çalışması lazım.

Bizim en büyük hatamız, büyük egolu yöneticilerimiz etrafına kötü adamları topluyorlar. En iyileri seçecek etrafına.

Benim hayattaki iki prensibim, çok verici olmam ve en iyilerle çalışıyorum.


BŞ:
Çok parası olan bir insana parası ile muhakkak yapmasını istediğiniz önemli bir

ŞK: B
en çok parası olana değil, her mülakata gelen yöneticiye bir tavsiye veriyorum "Her sene hiç gitmediğin bir ülkeyi gez." Çok parası olan bir kişiye de "Asıl dünyadaki hazın para kazanırken değil, parayı sarf ederken olduğunu" öğretmektir diyorum.

BŞ:
Bir daha dünyaya gelsem diye bir cümle başlasa bu cümlenin sonunu nasıl getirirdiniz?

ŞK:
Bir daha dünyaya gelsem kesinlikle satış elemanı olarak başlayıp, satıcı olarak ölürdüm.

Satışın en önemli bölüm olduğunu düşünüyorum.

Satışta iyi olmayan birinin iyi aile kurmadığını, iyi işte yükselmediğini, satıcılığında çok önemli unsur olduğunu düşünüyorum.

BŞ:
Sizce Türk gençlerinin muhakkak çözmesi gereken Türkiye ile ilgili bir sorun, aklınıza gelen nedir?

ŞK:
Nüfusumuzun yüzde 50'si İngilizce öğrenseydi, çok değişik bir yerde olurdu bugün Türkiye. Hindistan'ın bu kadar ileride olması nüfusunun yüzde 80'ninin İngilizce biliyor olmasıdır.

BŞ:
İş hayatında en sık karşılaştığınız etik olmayan davranış.

ŞK:
Türkiye'de aile bağları çok önemli.

Şirketlerde kalifiye olmayan aile elemanının kalifiye olan bazı kişilerin önüne geçmesi aile şirketlerinde.

BŞ:
Siz yanınızda çalıştırmak istediğiniz kişiden neler bekliyorsunuz?

ŞK:
Benim dikkat ettiğim nokta birincisi; bana fizikman iyi görünmesi.

Güzel olması gerekmiyor ama görüntü olarak paketinin iyi olması.

İkincisi;  çalışkan olması.

Bunun içinde sabah beşte gelip akşam onikide çıkmasına gerek yok.

Yapılan işi doğru yapması.

Çalışkanlık önemlidir.

Ama hepsinden önemlisi takım elemanı olması yani paylaşmayı bilmesi.

İki adam yan yana çalışıyor, küçük olsun benim olsun diyorlar.

Halbuki paylaşmak lazım.

BŞ:
Bülent Şenver'in Odasında konuğum  Sayın Şerif Kaynar ile birlikteyiz.

Gençlerle tecrübelerini, birikimlerini ve zenginliklerini paylaşıyor.

Şimdi Siz Olsaydınız Ne Yapardınız?

Şerif Bey,  ben size bir etik vaka hazırladım. Müsaade ederseniz o etik vakayı okumak istiyorum. Bu bir hayali etik vaka. Bunun sonucunda size diyeceğim ki "Bu durumda siz olsaydınız, siz ne yapardınız" diye.

Hazırladığım etik vaka şöyle:

Bahattin Bey, şampuan üreten bir araştırma, geliştirme müdürüdür.

Çalıştığı şirket mali açıdan zor durumdadır. Yeni bir ürün bulup şirketin Pazar payını artırma ihtiyacı vardır. Son 12 aydır Bahattin Bey yeni bir ürün üzerinde çalışır, çalışır ve sonunda bulur.

Diğer rakip şirketlerden on kat daha başarılı bir şampuan formülünü keşfeder.

Bunun sevincini yaşamak ister fakat bir oğlu vardır beş yaşında, kalbi deliktir ve muhakkak kalp nakli gerekmektedir.

Kalp nakli içinde 100 bin dolar paraya ihtiyaç vardır.

Bahattin Bey'de bu rakam yoktur, bir yandan da ne yapsam diye kara kara düşünürken cep telefonu çalar. Rakip şirketin genel müdürü Bahattin Bey'i aramaktadır. Kendisine aynen şöyle der:

"Bahattin Bey, duyduk ki yeni bir formül keşfetmişsiniz.

Size bir teklifte bulunacağım, bu formülü bizim şirkete verin, kendi şirketinizden istifa edin, biz size bir yıl boyunca hiçbir yerde çalışmadan tatil yaparak maaşınızın üç katı kadar maaş vereceğiz, hatta bununla da kalmayıp size 100 bin dolar transfer parası vereceğiz.

Bir yıl geçtikten sonra da gelirsiniz bizim şirkette çalışmaya başlarsınız" der.

Bahattin Bey, telefonu kapattıktan sonra düşünmeye başlar acaba ben ne yapsam diye.

Şerif Bey, Bahattin Bey'in yerinde siz olsaydınız siz bu durumda siz ne yapardınız?

ŞK: Hemen kendi şirketimin patronundan bir randevu alırdım.

Gidip hikayeyi olduğu gibi anlatırdım ve derdim ki ona "Ben senden 50 bin dolar borç, 50 bin dolarda hibe istiyorum. V

e dört sene daha çalışma garantisi veriyorum. Bu formülü geliştirdik, bundan çok paralar kazanacağız, bana gelen bu teklifi de yarın ret etmeyi düşünüyorum.

Siz eğer yarısını verirseniz bu oğlumun sağlığı için gerekli olacaktır.

Bu parayı da size geri ödemeye çalışacağım." Diye söyleyip bu işi çözmeye çalışırdım.

Eğer kendi patronum negatif karşılasaydı o zaman karşı şirkete gidip 100 bin doları alırdım.

Ama benim ilk çözüm noktam kendi şirketimle anlaşmaya çalışmaktır. Bunu da karşı tarafın verdiği rakamın yarısı gibi rakamla çözerdim ki, onlara karşı da bir şeyim var.

BŞ: Bülent Şenver'in Odası'nda konuğum Sayın Şerif Kaynar ile birlikteyiz. Gençlerle tecrübelerini, birikimlerini, zenginliklerini paylaşıyor.

Şimdi çubuk oyunu.

Kulağınıza küpe olsun kutumuzun içinde çubuklar var.

Bu çubukların üzerine ben bazı sözler yazdım.

İstiyorum ki bu çubuklardan bir tanesini seçin, hangi söz çıkmış.

ŞK: "En yükseğe erişmek isterseniz, en aşağıyı bilmelisiniz." Biraz önce ideal genel müdürün tarifini yaparken bilgiyi paylaşmalı dedim ama bir şeyi unutmuşum; şirketin en alt seviyesinde olan bir adamdan bir e-mail aldığında onu çöpe atmayıp, ona cevap verebilmelidir diyorum.

En aşağıdaki bir insanla empati kuramayan bir adamın en yukarı çıkması ihtimali zor.

Herkes bir yerde bir yerden işe başlıyor.

Yavaş yavaş yükseliyor.

Gençlere öğütlerimin arasında her şey birden bire oldu değil, yavaş yavaş oldu.

Benim de buraya gelmem 36 senelik çalışma sonunda oldu.

Bugün tanınmış bir beyin avcısı olmam, ilk üç sene yaptığım zaman bu işi beni şirketler kovuyorlardı nerdeyse.

Şimdi onlar benim peşimdeler. Ama her şey birden bire olmuyor.

Birazcık sabır, yavaştan büyüme gerekli.

BŞ:
En yükseğe erişenlerde altını unutmamalı. Bir yere yukarıya çıktıktan sonra, "Aşağısı ne yaparlarsa yapsınlar" deyip altını unutanlar olursa onlarda yanlış yapıyorlardır değil mi?

ŞK:
Ben size bir şey daha anlatacağım.

Benim karşıma değişik seviyede insanlar geliyorlar.

Ben bir mülakatı her gün yaptığım için pek önemseyemem ama ben kendimi mülakata gelen çocuğun yerine koyuyorum.

O adam bizim ofise gelecek diye sabah banyoya girmiş, tıraş olmuş, iyi bir gömlek giymiş, kravatını takmış.

Onun yerine de koyuyorum ve o ne kadar iyi hazırlanırsa ona saygı duyuyorum.

Bütün mülakat boyunca mümkün olduğu kadar dikkati veriyorum ve dinliyorum.

BŞ: Bülent Şenver'in Odasında konuğum Sayın Şerif Kaynar ile birlikteyiz.

Gençlerle tecrübelerini, birikimlerini ve zenginliklerini paylaşıyor.

Şimdi torba oyunumuz var.

Torba oyunumuz yine bu kutunun içinde bir torbamız var.

Torbamızın içinde harflerimiz var.

Bu harflerden şansınıza bir harf çekin, bakalım ne çıkacak?

"Z" harfi çıktı.

Başı Z ile başlayan bir doğru davranış, iyi davranış bulalım ve bu davranışı gençlerimize öğütleyelim.

ŞK: "
Zilleri zamanında çalmak." Eğer kendinize belli hedefler koymazsanız, ziller de bu hedefleri gösteriyor, geç kalabilirsiniz.

İstanbul'dan Ankara'ya trene binerseniz ilk durma Adapazarı'ndadır.

Adapazarı'ndan önce inemezsiniz.

Şirkette de belli bir yere gitmiyorsanız, alarm zili çalıyorsa siz o şirket dışındaki değişik fırsatlara da bakın.

Veya dediğim gibi sizin patronunuz sizden bir yaş büyük ve önümüzdeki on sene o şirkette kalacaksa, sizin o şirkette onun yerine geçme ihtimaliniz on sene sonra.

Siz de iyisiniz, o da iyi.

Bu da bir alarm zilidir.

Pozisyona ve şirkete göre kendinize bazı alarm zilleri koymanız gerekir diye bir önerim var.

BŞ:
Uyarmak gerekiyor.

Bazı insanlar korkuyor, saklıyor sonra çözümsüz hale geliyor.

Bir tane de kötü davranış veya yanlış bir davranış için çekelim.

"Ü" harfi.

ŞK:
"Üzmek." Şöyle diyorum; yöneticilerin hırsları ofis içindeki diğer yöneticileri üzüyor.

Ve ne oluyor biliyor musunuz?

İyi yöneticiler gidiyor, kötüler kalıyor.

İnsanları üzmemek için de kendi davranışlarınıza dikkat etmeniz lazım.

Mesela ikramiye dağıtılacakken siz 60'ı kendinize saklayıp diğer sekiz yöneticiye 5'er vereceğinize ben diyorum ki kendinize 40 alın 60'ı dağıtın.

Önemli olan başkasını üzmemeniz.

Çok fazla hırs, bir sürü şirkette gördüm yönetici hırslı olduğundan etrafındaki insanları üzüyor, kötü olanlar kalıyor, iyi olanlar gidiyor.

BŞ:
İnsanları yönetirken onların hatalarını söylemenin bile bir yöntemi vardır.

Onları üzmeden söylemek gerekiyor.

O insanları kırmadan birlikte çalışmayı becermek lazım.

BŞ:
Bülent Şenver'in Odasında Bülent Şenver'in konuğu Sayın Şerif Kaynar ile birlikteyiz.

Şimdi bir kelime bir cümle.

Ben size bir kelime söyleyeceğim, bu kelimenin size hatırlattığı bir cümleyi benimle paylaşmanızı isteyeceğim.

Sayın Şerif Kaynar, benimle bir kelime bir cümle oyununu oynamaya hazır mısınız?

ŞK
: Hazırım.

BŞ:
Kelime hoşgörü cümle.

ŞK:
Hoşgörüsüz insanların uzun vadede başarılı olduğunu düşünmüyorum.

BŞ:
Kelime saygı cümle.

ŞK:
Saygı, yalnız iş dünyasında değil her insan ilişkisinde olması gereken bir konu.

BŞ:
Kelime aşk cümle

ŞK:
Aşk, bir yudum.

BŞ:
Kelime zenginlik cümle.

ŞK:
Zenginlik aslında çok dostu olmak.

BŞ:
Kelime mutluluk cümle.

ŞK:
Mutluluk, ıssız bir adada denize girebilmek.

BŞ:
Kelime itibar cümle.

ŞK:
Çok çabuk kaybedilme riski olmasına rağmen muhakkak elde tutulması gereken bir şey.

BŞ:
Kelime etik cümle.

ŞK:
Dünyada en çok önem verdiğim konu etik liderlerdir.  

BŞ:
Kelime kitap cümle

ŞK:
Ayda üç kitap okuyorum.

BŞ:
Kelime ölüm cümle

ŞK:
Ölümden hiç korkmuyorum.

BŞ:
Kelime Atatürk cümle.

ŞK:
Son yüz yılın yarattığı en büyük liderlerden biri.

BŞ:
Kelime Türkiye cümle

ŞK:
Önümüzdeki 10 sene için gelecek vaadeden

BŞ:
Kelime kafa avcısı cümle.

ŞK:
Hayatınızda bir gün gerekebilir.

BŞ:
Kelime Korn Ferry cümle

ŞK:
Dünyanın en geniş coğrafyasında ihtisaslaşmış kafa avcısı şirketi.


BŞ:
Kelime Şerif Kaynar cümle.

ŞK:
Daha yaptıklarımın yüzde 50'sini yaptım.

BŞ:
Çok teşekkür ediyorum, ağzınıza sağlık.

Gençlerle tecrübelerinizi paylaştınız.

Bülent Şenver'in Odasında Bülent Şenver'in konuğu Şerif Kaynar'dı.

Gençlerle tecrübelerini, birikimlerini ve zenginliklerini paylaştı.

Unutmayın, gençler bizim her şeyimiz, en değerli hazinemiz.

Gençlerimize sahip çıkalım.

Bir başka programda birlikte olmak dileğiyle tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın.

Hoşçakalın.

 

.
.
.


soldan, Şerif Kaynar, Bülent Şenver

.


soldan, Bülent Şenver, Şerif Kaynar
.



.



.


.



.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org