Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Hakan Ateş Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

KURUMSAL GİRİŞİMCİLİĞİNİ BİR KEZ DAHA KANITLADI
17.08.2012
Okunma Sayısı : 6057
Oy Sayısı : 2
Değerlendirme : 5
Popülarite : 1,51
Verdiğiniz Puan :
 

 

KURUMSAL GİRİŞİMCİLİĞİNİ BİR KEZ DAHA KANITLADI
Hakan Ateş

.
.

Platin Dergisi'nin benmle aptığı bir söyleşiyi sizlerle paylaşıyorum...

.
.

KURUMSAL GİRİŞİMCİLİĞİNİ BİR KEZ DAHA KANITLADI

SBERBANK'IN 170 YILLIK TARİHİNDEKİ
EN BÜYÜK SATIN ALMA

Denizbank'ın satın alınması, Sberbank için 170 yıla dayanan tarihindeki en büyük satın alma işlemi ve Troika Dialog ile Volsbank İnternational şirketlerinin satın alınmasının  ardından  bankanın uluslararası finansal bir kuruma dönüşümü yolunda atılan en önemli adım .

Aynı zamanda bu satın alma, Sberbank'ın  uluslararası operasyonlarından  elde ettiği net karı artırma yolundaki stratejisi ile tutarlı olduğu kadar; bankanın  hızla büyüyen Türk ekonomisinde önde gelen bir konum elde etmesine de etkili olacak.

Denizbank, Sberbank'ın bugüne kadarki en büyük yabancı operasyonu olduğundan bankanın ticari faaliyetlerini çeşitlendirmesine katkıda bulunacak kuşkusuz 2011 yılında Rusya'nın  Türkiye'nin  ithalatında en büyük paya sahip olduğunu, benzer şekilde en büyük 6'ıncı ihracat pazarı olduğunu göz önüne alırsak, satış işleminin Rusya ve Türkiye arasında hızla artmakta olan ticaret ve yatırım akışının  hızlanmasına da olumlu etkileri olması bekleniyor.



TÜRKİYENİN 8'İNCİ BÜYÜK BANKASI : DENİZBANK


Denizbank ile ilgili güncel rakamlara bakarsak; bankanın 31 Mart 2012 tarihi itibariyle konsolide aktif büyüklüğü, mevduat ve krediler bakımından  Türkiye'deki  bankalar arasında 8'inci sırada…

Banka, Türk finansal hizmet sektöründeki en büyük başarı hikayelerinden  biri olarak değerlendiriliyor. 1977 yılında mevcut yönetim kadrosu tarafından kurulan Denizbank, uzun vadede hızlı büyüme ve cazip karlılığı ile birlikte toplam konsolide aktifleri bakımından  bugün Türkiye'de 5'inci büyük özel banka konumunda…

Denizbank'ın Türkiye'nin  her yerine yaygın  592 şubesi ve yurtdışındaki iştiraklerine ait 15 şubesi ile toplam 607 şubesi bulunuyor.

Tüketici kredileri, KOBİ ve tarım kredileri gibi cazip niş segmentlere odaklanan ve bu alanlarda rekabet avantajına sahip olan Denizbank; marka algısına, yenilikçi ürünlere ve teknolojiye yaptığı yatırımlarla dikkatleri çekiyor.

Banka, 31 Mart 2012 tarihi itibariyle taşıt kredilerine 8'İnci (%5.2 Pazar payı), tüketici kredilerinde 9'uncu(%4.2 Pazar payı), kredi kartı alacaklarında 9'uncu (%2.8 Pazar payı), KOBİ'de 9'uncu (% 4 Pazar payı) ve tarım kredilerinde 1'inci (Ziraat Bankası hariç % 20 Pazar payı) sırada yer alıyor.

Güçlü fonlama, aktif kalitesi ve sağlam özkaynak konumuna sahip olan Denizbank, 2011 yılında, önceki yıla göre % 21 oranında bir artışla 700 milyon TL net kar açıklamış (iştirak satış gelirleri hariç) ve % 17.4'lük bir özkaynak getirisine ulaşmıştı.



TARAFLAR NELER SÖYLEDİ?


Sberbank CEO'su  ve İcra Kurulu başkanı Herman Gref,  geçtiğimiz ay, İstanbul'da yaptığı açıklamada şunları söyledi:

Sberbank'ın Denizbank'ı  satın alması , Sberbank'ın 2014 stratejisi yolunda atılan  yeni bir adımdır.

Bu satın alma ile Sberbank, son yıllarda kayda değer büyüme ve karlılık seviyelerine ulaşmış olan son derece cazip bir pazara girmiş olacak.

Denizbank, son derece profesyonel bir ekip ile yönetilen, ülke çapında geniş bir şube ağına ve Türkiye'de çok karlı olan KOBİ ve tarım bankacılığı segmentlerinde uzmanlığa sahip, yüksek kalitede evrensel bir banka.

Bizler Denizbank'ı ve sahip olduğu ileri teknoloji ile desteklenen Müşteri İlişkileri yönetimi ve IT kapasitesini, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerindeki şirketlerimiz için bir yenilik merkezi olarak kullanabileceğimizi düşünüyoruz.

Sberbank hissedarlığı altında Denizbank'ın  Türk piyasasındaki yerini  daha da güçlendireceğine ve Rusya ile Türkiye arasındaki ticaret, turizm ve yatırım akışlarından kaynaklanan sinerjiden yararlanabileceğine inanıyorum."

Dexia CEO'su ve Denizbank Yönetim Kurulu başkanı Pierre Mariani ise Dexia'nın  2006'dan  günümüze Türkiye piyasasında önemli  bir oyuncu halini alarak piyasadaki yerini bulan DenizBank'ın  karlı büyümesini desteklediklerinin  altını çizdi.

"Dexia rekabetçi bir seçim sürecinin sonunda. DenizBank'ın gelişimini devam ettirecek ve büyüme potansiyelini güçlendirecek endüstriyel bir ortak seçmiştir" diyen Mariani, Dexia için bu anlaşmanın  hissedar devletlerin Avrupa komisyonu 'na Dexia Grubu'nun  organize bir şekilde tasfiye edilmesi hususunda bildirdiği kararların uygulanması sürecinde atılmış önemli bir adım anlamına geldiğini de belirtti.

"TÜRKİYE – RUSYA İLİŞKİLERİ AÇISINDAN
ÖNEMLİ BİR GELİŞMEDİR"

Denizbank Genel Müdürü Hakan ateş ise "2006 Mayıs'ında başlayan Dexia-DenizBank birlikteliğindeki 6 yıllık süreci iki kelime ile özetlemem  istense, kullanacağım iki kelime "başarı öyküsü" olurdu.

Yeni ana hissedarımız Sberbank ise Rus finans sektörünün en büyük bankası…

Tek başına Rus finans piyasasının yaklaşık üçte birini temsil eden Sberbank, Orta ve Doğu Avrupa'daki yeni yatırımları ile global anlamda bir finansal oyuncu olma yolunda hızla ilerliyor.

Sberbank – DenizBank birlikteliği, Türkiye ve Rusya için, bir banka satın almasının  çok ötesinde anlamlar da taşıyor.

Sberbank'ın  DenizBank hisselerini devralıyor olması, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesi hedefine de çok  önemli  katkılarda bulunacak bir gelişmedir." Dedi.



HAKAN ATEŞ'İN BANKACILIK SERÜVENİ

Gelin bu satın almanın ayrıntılarına biraz ara verelim  ve geçmişe gidelim… adı DenizBank ile özdeşleşen, Türk bankacılık sisteminin  en başarılı , en dinamik , en güler yüzlü ve elbette en girişimci  genel müdürü olarak tanınan Hakan Ateş ile DenizBank'ın nasıl  bir araya geldiğini hatırlayalım.

1959'da Ankara'da doğan Hakan Ateş, 1976'da TED Ankara Kolej'inden , 1980'de ODTÜ İşletme'den  mezun oldu.

İlkokul  yıllarından , üniversiteden  mezun olduğu yıllara kadar seslendirme ve oyunculuk yapan  Ateş,  o yıllarda aletli jimnastik sporu ile de ilgileniyordu.

Üniversiteden mezun olunca ailesinin  isteğiyle Türkiye İş Bankası Teftiş Kurulu'nun  sınavlarına girdi ve kazandı.

O sınav yeni hayatının  da başlangıcı aslında…

Sanat ve spor kariyerine veda eden  ateş,  artık bir İş Bankalıydı….

Ateş, o yıllarla ilgili olarak "1981-1985 dönemi Türk insanını tanımam için  büyük bir fırsat oldu; yılın 6 ayı Anadolu'yu dolaşıyorduk.

Müfettişlik yaptığım dönemlerde, İnterbank'ın çeşitli birimlerinde çalıştıktan sonra Bakırköy, İzmir, ve Merkez Şubeleri'nde Şube Müdürü olarak görev yaptı. 

Interbank'ın Nakit Yönetimi Sistemi'ni kurdu. 1993 Temmuz döneminde, Bank Ekspres'de Mali İşler ve Operasyon'dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak çalıştı.

Bank Of America'nın  danışmanlığında bankanın  yeniden yapılandırılması projesini yürüttü. % 80 hissesi Garanti Bankası, 5 20 hissesi IFC'ye ait olan GarantiBank Moscow'u kurdu ve 1996 Haziran'ından itibaren bir yıl boyunca genel müdür olarak görev yaptı.

AHMET NAZİF ZORLU'YA MEKTUP…


Denizbank ise 1938 yılında, gelişmekte olan Türk denizcilik sektörüne finansman sağlamak üzere bir devlet bankası olarak kurulmuştu. 1997 yılında, bir bankacılık lisansı olarak Zorlu Holding tarafından  Özelleştirme İdaresi'nden satın alındı.

Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu, bankanın  genel müdürlüğü için Hakan Ateş'e teklif götürdü ve Hakan Ateş 1997 yılının  Haziran ayında kurucu genel müdür olarak  DenizBank'ta göreve başladı.

Halkan ateş, kendisine gelen bu teklifi şöyle anlatıyor: "Ahmet Nazif Zorlu'yla bana yaptığı teklif vesilesiyle tanıştım.

Ahmet Nazif Zorlu kimdi, Zorlu Grubu neydi, Hakan Ateş kimdi, bir kan uyuşması olacak mıydı aramızda?

Çünkü ben o dönem Doğuş gibi büyük bir grupta Garanti Moskova'nın  genel müdürü olarak çalışıyordum.

Durum böyle olunca Ahmet Nazif Zorlu'ya yazdığım bir mektupla misyonumu, vizyonumu, değerlerimi ve stratejilerimi anlattım.

Ufkumun alabildiği taleplerle geldim Ahmet Nazif Zorlu'ya…

İstediklerimin  hepsini verince de geldim sonradan anladım ki ufkumda pek geniş değilmiş(gülüyor); sağolsun güzel bir başlangıç oldu.

Onlar da benimsediler ve şartlarımı kabul ettiler.

Bir otel odasında temelleri atıldı bankanın.

Bu odada işe alım sürecini ve bankanın  kurulma faaliyetlerini yürütüyorduk.

Demirden korkan trene binmez.

Daha önce bir bankayı sıfırdan kurmuştum, küçük bir boyuttaydı ama … dolayısıyla 'Ben bu işi yapabilirim' dedim. Bir işi başarma şansımı yüzde 50 görürüm her zaman.

Çok stresli günler yaşadığım da oldu, bir günde 5.5 paket sigara içtiğim zamanlar…

Bankacılığın her alanında çalışmış ve artık her bölümü çok iyi öğrenmiştim. Geriye sadece ekibi oluşturmak kalmıştı.

Ben de başarılı insanları bir ekipte toplayabildim."

HAKAN ATEŞ 1997 YILININ HAZİRAN AYINDA KURUCU GENEL MÜDÜR OLARAK DENİZBANK'TA GÖREVE BAŞLADI. HİKAYENİN BUNDAN SONRASI İSE GERÇEK BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ… HAKAN ATEŞ , BU  ÖYKÜYÜ BERTOLT BRECHT'İN OYUNLARINA BENZETİYOR VE 5 BÖLÜME AYIRIYOR

BİRİNCİ BÖLÜM: KURULUŞ AŞAMASI VE ORGANİK BÜYÜME


"Ahmet Zorlu ile çalıştığım dönem 8.5 yıl sürdü.

Bu dönem kuruluş aşaması ve organik büyüme dönemi…

Rusya'dan geliyorum, bir otel odasındayım ve 1 sicil numarası ile başlıyorum.

Sonra birkaç yakın çalışma arkadaşımla başlattığım iş, organik büyümeyle yani elemanlarımızı almakla, şubelerimizi açmakla, teknolojimizi ve genel müdürlüğümüzü kurmakla devam ediyor.

Ve en baştan beri koyduğumuz 'finansal süpermarket' stratejimiz çerçevesinde leasing, factoring ve Deniz Yatırım şirketlerimizi kuruyoruz. Sonra kuracağımız şirketlerde aklımızda var ama onları zamana yayıyoruz."

İKİNCİ BÖLÜM: 2001 KRİZİ


"2001 yılında ikinci bölüme geçiyoruz; bölümün adı kriz! 81 bankanın  35'i ekonomi hayatından çekiliyor.

Biz o krizi iyi risk yönetimi sayesinde ve Ahmet Zorlu'ya Rusya'dan 24 Nisan 1997'de yazdığım ve genel müdür olursam ne tür stratejileri benimserim, değerlerim, misyonum vizyonum nedir, rakip analizim ve nihayetinde aksiyon planımı içeren o mektubun içerisinde de yer alan kurumsal yönetişim ilkeleriyle atlattık. 2000 yılının Kasım ayında Demirbank'ın  TMSF'ye devriyle başlayan kriz, bizim için aslında yeniden  doğuşun başladığı bir dönem oldu.

Riskimizi çok iyi yönetiyorduk ve likittik. Hazine bonosuna ve devlet tahviline; ki o zaman Türk bankacılık sisteminin toksit asidi, yüzde 15 limiti koymuş; pozisyonumuzu hep korumalı tutmuştuk.

Neyi satın alabiliriz, neyi kurtarabiliriz planlarının peşine düşmüştük. Kimse o dönem ne şube ne de mevduat almayı düşünüyordu.

İlk ihalelerin  tamamını biz aldık. 108 şube aldık; bunların içinde 29 şubesiyle Tarişbank vardı ki  sonradan bizim için yediveren gülü olmuş bir bankadır ve sonradan banka şubesine çevirdiğimiz Anadolu Kredi Kartları 13 şubesiyle yoktur.

Toplamda 150'ye yakın şube satın aldık. Bana 'deli' diye bakıyorlardı Toprakbank'ın 93 bin kartını 10  dolardan 930 bin  dolara TMSF'ye ödedim.

Diyorlardı ki "Batmış bankanın kartını  niye alıyorsun? Bu kartlardan  30'dan  fazlası bizim  çok iyi müşterilerimiz bugün.

Viyana'da Zeytinoğlu Grubu'nun bankasını aldık o zaman 160 milyon Euro aktif büyüklüğü olan banka, bugün 4 milyar Euro'ya ulaştı. Bugün 13 şubesi ile Avusturya bankacılığının medarı iftiharlarındandır.

Moskova'da da Erol Aksoy'dan banka aldık. 2002 sonunda büyük alımlarımızı tamamlamıştık."

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: HALKA AÇILMA


"Satın almalarımızı  bitirip hazmetmekten başka ki şu bilinci vermeye çalıştık arkadaşlarımıza 'Her iyi çalışan denizci bir denizciye daha iş yaratır' dedik.

İşimizi yaparken sektörleri seçerken hep kime nasıl fayda sağlarız, diye düşündük.

Günün sonunda başarı hep insana gelip dayanır.

Bugün bankacılık  sektöründe 200 bine yakın  bankacı çalışıyor aileleriyle birlikte, düşünürsek  önemli iş kollarından biri…

Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin şube bir ihtiyaç oluyor.

İnsanlar para gibi önemli iş kollarından  biri…

Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin şube bir ihtiyaç oluyor.

İnsanlar para gibi önemli varlıklarını göz göze bakarak teslim etmek istiyorlar dünyanın her yerinde…

Üçüncü bölümün konusu 2004 yılının  Ekim ayında gerçekleşen halka açılmadır.

Bu çok  önemlidir çünkü 2000-2004 yılları arasında bırakın bankayı Türkiye'de hiçbir şirket halka açılmamıştır.

35 bankanın  battığı bir ekonomide halka ilk açılan böylesine orta ölçekli  bir banka 5.5 katı talep topluyor.

Defter değeri 100 kuruşun üzerindeydi… 2004-2006 döneminde organik büyümemizi devam ettirdik ve Global Hayat olarak isim  değiştiren Toprak Hayat ile sigorta ayağına da girip  finansal süpermarketimizi tamamladık.

Daha sonra o şirketimizi de Metlife'a 10 katına satma başarısına imza attık."



DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: REKOR ÇARPANLA DEXIA'YA SATIŞ


"17 EKİM 2006, bizim için  dördüncü bölümün  başlangıcıdır.

Aslında satın alma kararı 31 Mayıs 2006'da verilip arada BDDK, SPK, Rekabet Kurulu onayları var.

Burada en yüksek çarpanla satılma konusuna açıklık getirmek isterim.

Bugün  bu rakamlarla ilgili olarak yatırım bankaları  tarafından  sıralamalar vardır, tescillidir istediğiniz ringtable'a bakın bugün itibariyle DenizBank çarpan olarak Türkiye tarihindeki en büyük çarpanla Dexia'ya satılmıştır!

Bugüne kadar bu rekoru mevduat toplamaya yetkili olan ticari bankalardan yaklaşan olmadı.

Finansbank ile ilgili olarak söyleniyor ama doğru değil. Singapur'da IMF görüşmeleri sırasında Hüsnü Özyeğin, Yönetim Kurulu Başkanımız Dirk Brunel'e benim  için şöyle dedi:

"Bu centilmene dikkat edin.Hakan Ateş, benim patron olarak hissedar olarak 19 yılda yaptığımdan daha iyisini 9 yılda profesyonel olarak yaptı. Bu, benim kişisel tarihimde önemli sözlerden biridir.

Dexia ile yolda devam etmeye 2006'da başladık.

Bankanın  yüzde 99.85'ini aldı.

Yatırımcıya 750 milyon dolar gitti, Ahmet Zorlu'ya da 2 milyar 450 milyon dolar…

Zorlu Grubu'na çok faydalı oldu bu satış.

Dexia bana 6 yıllık bir anlaşma önerdi ama ben 3 yıllık bir anlaşma yapalım ve birbirimizi tanıyalım dedim.

Dexia ile geçen 6 yılımız güzel öğretici, bir o kadar da meşakkatli yıllardı.

Çünkü bizi satın aldıklarından 9-10 ay sonra 2008 Eylül'de Lehman Brothers'ın çöküşüyle  kriz artık aleni durum kazandı.

Artık biz yalnızdık ve ayaklarımızın üstünde durmak zorundaydık.

Kaldı ki Avrupa Komisyonu, büyük bankalara ve Dexia'ya çok ağır bir şartname imzalattı.

Sevr Anlaşması gibiydi. İştiraklerini satma ve çarpanın  yani kaldıracını azaltma programı dayattı.

Onu da nasıl yapacaksınız risklerinizi ve aktiflerinizi satacaksınız. 

 O arada AB komisyonundan gelen DenizBank'ın satış talebine karşı, grup CEO'su Exel Miller'dan  sonra gelen kriz döneminde görevi devralan Pierre Mariani, 'Ölümü çiğnersiniz' dedi.

Satmamaya gerçekten kararlıydı fakat Yunanistan krizi ile birlikte ki en büyük portföylerden biri Dexia'daydı çok büyük zarar vardı, Mariani çaresiz kaldı.

Tam  banka çıkışa doğru geçmişken Yunan bonolarından gelen çok ağır bir zararla karşılaşıldı. Dexia küçülmeye devam ediyor.

55 milyar dolara yükseltilen devlet garantileri var, Belçika ve Fransa hükümetlerinin  garantileri altında likiditasyon işlemlerini sürdürüyor.

Tabii bu Yunan krizinden  sonra Avrupa krizi iyice derinleşti.

Dexia gibi bankalar satış süreçlerini hızlandırdılar.

Hal böyle olunca da Dexia'nın elindeki  her zaman söylediğim gibi kaşıkçı elması DenizBank'ta satışa çıktı.

BEŞİNCİ BÖLÜM: SBERBANK'A SATIŞ


"Dexia'nın Yönetim Kurulu İcra Komitesi üyesiyim. Türkiye'deki ilk ve tek bankacıyım o görevde bulunan.

Kararı 18 Ekim'de alıp 19 Ekim'de halka açıkladık. 2006 yılının  17 Ekim'inde alıyor, 2011'in  17 Ekim'inde satış kararı veriyor. 2 yıl önceye döndüğümüzde 2004 yılı 1 Ekim'de halka açılıyoruz ve o açılış bizi dünyaya tanıtıyor.

DenizBank kimmiş neymiş diye konuşulmaya başlanıyor o zamanın  orta ölçekli bugünün  büyük bankası nasıl olur da bu kadar başarılara imza atar diye kamuoyunun  dikkatine sunuşumuzdur bizim.

Etrafımdaki patronlar hep  söyler, 'Hakan şirketinin değeri ancak satarken belli olur.'

Ben yüzde 25'ini halka satmış oluyorum sonra Dexia'ya satmış oluyorum en yüksek çarpanla…

Ben Rusya'da ilk yüzde 100 Türk bankasını kuran bankacıyım o banka Garanti Bank Moskova'dır.

Diğer % 100 Türk bankalar bizden  sonra geldi; doğruları çarpıtmamak gerekli diye düşünüyorum. Beşinci bölüm 2012'de Dexia, hisselerinin  tamamını 99.86 Sberbank'a sattığında başlıyor.

İlk tepe yönetici olarak ilk Rusya'daki Türk bankasını biz kurmuşuz.

Rusların Çarlık , Sovyetler dönemi ve sonrasında duvarlar yıkıldıktan sonra yurtdışına bir seferde yaptıkları en  yüksek yatırımı hedefi de yine biz olmuşuz.  

Rusya'nın  170 yıllık tarihi olan en büyük bankasının ülkemizdeki banka yelpazesine bir renk  olarak katmışız. Bunun böyle tescil edilmesi bence önemli…"

Peki bu satış Dexia'yı nasıl etkileyecek?


HA: Dexia'ya 3 milyar Euro üzerinde para giriyor, sermaye yeterlilik rasyosu 400 baz puan yüzde 4 artıyor.

Gelişmiş ülke bankacılığı çok fazla planlayıp ondan sonra aksiyona geçen bir yapıda bazen de aksiyona geçemeyen yapıda…

Biz Türklerde hadi yola koyulalım sonradan hallederiz diyoruz genelde; Dexia ile planlamayı daha teknik ayrıntılı hiç sürprize yer bırakmayacak kesinlikle planlamalar yapmayı öğrendik.

Sberbank ile ilk görüşmeler nasıl başladı?


HA: Önce ilgi gösterdiler; sonra kendi iç nedenleri sebebiyle geri çekildiler. Aynı dönemde DenizBank ile ilgilenen pek çok banka vardı ama sonunda Mr. Gref, iyi bir çarpan ödeyerek alma kararı aldı. Rusların yurtdışına tek seferde yaptığı en büyük yatırım ve Avrupa'daki en büyük  satın alması… bu durum Rusların Türk ekonomisine ne kadar güvendiğini de gösteriyor. Benim kanaatime göre gecikmiş bir harekettir; malumun ilanıdır.

Rusya ile özellikle Cumhuriyet tarihi boyunca iyi ilişkilerimiz oluşmuş.

Bugün bambaşka bir dünyadayız, paradigmalar değişiyor. Hükümet çevrelerinin de bunu çabuk algılaması bizi çok sevindiriyor.

Vizelerin kalkması, kalış sürelerinin  uzaması iki ülke açısından da olumlu hava yaratan gelişmeler. Türkiye, alternatifli bir ülkedir.

Avrupa pazarı, dış ticaretimizin yüzde 63 iken şimdi 45'inin  altına düştü.

Alternatifleri çeşitlendirmek bizim direncimizi artırır; işte o zaman ekonomik ve politik olarak 'One minute'ın  altını ekonominin gücüyle doldururuz.

En Değerli Markalar Liginde yer alışınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?


HA: Millward Brown Optimor'un 'Türkiye'nin en Değerli 25 Markası Araştırması'nda DenizBank 11'inci sırada yer aldı.

25 markanın  24'üne de bakın en genci Finansbank ve 25 yıllık bir marka; diğerleri 50 yıl ve üzeri  ve biz 15 yıl gibi süreçte Türkiye'nin  en değerli 11 markası konumuna getirmişiz DenizBank'ı…

Bu ortak aklın denizcilerin ve kaptanların  bir zaferidir. Türkiye marka yaratamıyor diyorlar; buyurun size marka! 2 banka kurduk 2 banka sattık; alanlar da satanlar da çok mutlular.

Satış Sonrası DenizBank'ta nasıl bir dönem başlayacak?


HA: İnşaat şirketimize bakın; Enka, Rönesans, Sembol İnşaat, Efes Grubu, Paşabahçe ve Vestel gibi dev şirketlerimiz kolayca Rusya'da iş yapabiliyor.

Bence bankacılıkta da aynısı olacak ve biz çok hızlı ilerleyeceğiz.

Stratejimiz gereği çok büyük  değişiklikler olmasa da yenilikler olacaktır mutlaka.

Herman Gref, mevcut yönetimin kalmasını alım satım sözleşmesinde bir koşul olarak koydu.

Üst yönetimin; yani genel müdür ve genel müdür yardımcılarının toplam 30 kişinin  kalmasını arzu ediyorlar.

Denizci ve kaptanlarımızdan da fire vermeyeceğimiz görüşündeyim.

Çünkü ,DenizBank olarak insanı odağımıza alan bir bankayız.

İnsana verdiğimiz değerle, çalışanlarımızın içindeki cevheri ortaya çıkarıyor ve elması pırlantaya dönüştürüyoruz.

Denizbank'ın  değeri ne bu bankanın  adında ne ambleminde ne kasasındaki paradadır.

Bankanın  insanındadır. İnsana verdiğimiz değer sebebiyle sıfırdan banka kurarken de içeriden  yetiştirmeyi tercih etmişimdir.

Böylesini  çok daha dürüst bir politika olarak değerlendiriyorum.

Somut Hedefler konusunda neler söylersiniz?


HA: 2014 hedefimiz şu anda yerinde, yeni hissedarımız bir değişiklik getirmezse yurtiçinde 5 bin ilave bankacı işe alarak 850 şubeye ulaşmayı planlıyoruz.

Onun dışında yurtdışında Avusturya'nın  çok büyüyeceğini tahmin ediyoruz; bugün 13 şubesi var ama büyüyecektir.

Rusya yapılanmamızın ne olacağını şu an ben de bilmiyorum.

Bankanın isminde bir değişiklik planlıyor musunuz?


HA: İsim konusunda şu an bir kanaat yok, bilimsel olarak ilerleniyor. Marka bilinirliğiniz önemli tabii ama şu an bu konuda net bir kar yok.

Bu devir sonrasında karşılaşabileceğiniz zorluklar neler olabilir?


HA: Sberbank yönetimi, DenizBank yönetimini tavrı ve doğru sorularıyla onore etti; gönlümüzde taht kurdu.

Birçok  bankayla muhatap olduk ama yönetim  yapısı olarak Sberbank gerçekten çok farklı  yaklaşımlara sahipti, hepsini çok seviyoruz.

Zaten sadece bankacılık kesiminde 241 bin  çalışanı  olan – ki bizim katılımımızla 250 bini geçecek – bir bankanın  son 4 yıldaki  yönetiminin  Sberbank gibi öylesine büyük bir bankayı dönüştürme azim ve güçleri  başarıları karşısında şapkamı  çıkarıyorum.

Çok profesyoneller…

Geçiş sürecinde bir zorluk beklemiyoruz.

Türkiye yabancı bankaların Vietnam'ı gibi oldu. Bazı başarısızlıklar ve beklentilerinin  çok altında başarılar elde ettiler zaman zaman …

Bunların içerisinde DenizBank örneği ayrıştı; çünkü  biz geçmişimizde Belçika ve Fransız meslektaşlarımıza meseleyi  enine boyuna anlattık.

Çünkü biz perakende bir bankayız. Perakende yerel bir iştir.

Bu koşulu yerine getirmek babında siz kendi lokal elemanlarınızı kullanabilirsiniz, başka kimseyi değil.

Satış süreci nasıl işleyecek?


HA: Satış süreci şöyle işliyor; Bir imza süreci var (signing) bir de kapanma süreci var (closing).

Kapanması SPK, Rekabet Kurumu, BDDK ve yabancı düzenleyici kurumların onayı ile gerçekleşecek  çünkü  bankalar nitelikli hissedarlık olduğu için  regüle edilmiş bir piyasa… bu onaylar olmadan hiçbir şey olmuyor.

Geçen sefer 4 ay sürmüştü 31 Mayıs'ta imzalayıp, 17 Ekim'de kapatmıştık. İnşallah o kadar sürmez.

Biz fren yapmak istemiyoruz çünkü koşuyoruz. İnşallah Eylül'de olur ve kuralı bozarız. Çabuk sonuca bağlanmasını bekliyoruz.

Kendinizi kurumsal girişimci olarak tanımlayabiliyor musunuz?


HA: Ebet öyleyim; biliyorsunuz Mustafa Aysan hocanın yazdığı kitapta DenizBank'a bir case study olarak yer verildi.

Bizim girişimciliğimiz lafla değildir; şirket ana sözleşmemizin içinde vardır.

En büyük bankaların bile hala tam olarak uygulanmadığı BDDK kurumsal yönetim ilkeleri bizde kuruluş aşamasında konulmuştu.

Bugünkü kriz ortamı içinde sektörün genelini nasıl değerlendiriyorsunuz?


HA: Dünya bankacılığı için kara bulutlar henüz dağılmış değil…

Amerikan bankaları bugüne kadar 830 milyar dolar sermaye artırımı yaptılar ve 60 milyar dolar sermaye açığı var.

AB'ye baktığımız zaman durum çok daha vahim.

Yüksek borç tasarruf ve kamu iflası sarmalı devam ediyor.

Yunanistan dışındaki ülkeleri alması konusunda ciddi endişeler var.

Bunu engellemek için kısa vadede birlik genelinde mevduat garantisi ihtiyacı duruyor ortada…

Uzun vadede ise AB genelinde banka birliğine gidilmeli tartışmaları var.

Bana göre kısa vadede çıkış görülmüyor, çıkış için çok radikal kararlar alınması lazım.

Peki ya Türkiye Bankacılık sistemini nasıl günler bekliyor size göre?


HA: Türkiye'de bankacılık henüz doygunluğa ulaşmamış bir sektör; halen daha kaldıracağımız 8.4…

Kredi toplamının GSMH' ye oranı yüzde 53 ve kredilerin yüzde 17'si bireysel.

İkide bir fren yapılıyor.

Bence Türk halkının tasarrufu da sanıldığı kadar zayıf değil.

Kredi mevduat oranı yüzde 100.

Mevduatımız, kredilerimizi fonluyor.

Bir de bizim mevduatımız zor dönemlerde de kaçmıyor.

Yurtdışından getirdiğimiz kaynak 93 milyar dolar, bu rakam zaten cari açığı fonlamaya yetiyor, ayrıca bonoyla borçlanma yok.

Özel sektörümüz ise krizlerden dersini çok iyi aldı.

En zorda olan gemicilik sektörü dahi dimdik ayakta.

Bankacılık sektörünün ve kamu maliyesinin iyi olması zor dönemleri kolay atlatmamızı sağlıyor.

HAKAN ATEŞ'İN DENİZBANK 'I FARKLILAŞTIRMA STRATEJİLERİ


. Portal yaklaşımı ve ortak akıl dediğimiz bir yaklaşım var.

Portal yaklaşımı,  bizim iştiraklimizin olsun  iş kollarımızın olsun üçüncü partilerin ürettiği bütün  finansal  ürünleri  portalımız üzerinden satarız biz.

Leasing factoring, sigorta, yatırım bankacılığı hizmetleri, hisse senedi alım satım gibi her şey bir yapı üzerinde birleşmiştir.

. Niş ve öncelikli sektörlere bir misyon olarak bakarız.

Bunlardan  biri tarımdır ki; o bizim  Tarişbank'ı bünyemize kattığımız dönemden  geliyor.

Üretici kart bugün  jenerik  bir marka oldu.

. KOBİ bankacılığı işletme kartımız halen tektir.

380 bin üretici kart ve 200 bin  işletme kartımız var.

Tarım ve KOBİ bankacılığı alanlarında business card piyasasının yüzde 40'ını elimizde bulunduruyoruz.

. Futbol kulüplerini tek finanse eden bankayız. Neden futbol kulüpleri? Çünkü  spor ekonomisi  futboldu. Futbol, diğer bütün dalları finanse eden endüstridir. Bunu da bir misyon edindik.

. Toptan bankacılık işlemlerine, proje bankacılığında da eğitim sağlık turizm gemicilik, enerji ve altyapı yatırımlarına odaklıyız. Çünkü ancak sağlıklı ve eğitilmiş nesillerle kalkınma hamlesi yapılabilir.

. Çok farklı şekilde belediye bankacılığı yaptık. Şu an  500'e yakın  belediye bizim müşterimiz. Kamu  bankacılığımızın yüzde 99'u  belediyelere yöneliktir. İşi farklı tutuyoruz, aynı yollardan gitmiyoruz.

. Herkes 2008'de kriz başladı diye içe dönerken biz şu an TV'lerde ilgiyle izlenen 'robinson  ve Cuma2 reklam  atağına kalktık ve 4'üncü yılımızı bitiriyoruz. Biz o dönemde en yoğun  kampanyayı yaptık; çünkü  çok ucuzdu ve reklam kirliliği  düşüktü. Ayrıca yine kriz döneminde bütün şubelerimizi yeniledik.

. Biz hep aslında bankacılık sektörünün en yeni üyesi olduğumuz halde ben sektördeki  en kıdemli genel müdürüm, 16'ıncı yılımdayım… Onu da bir kenara koyarsanız biz en yeni bankayız. Buna rağmen trend yaratan bir bankayız, konsept yaratıp bireyselde KOBİ'de aynı konsepti kullanmaya başlayan çok büyük bankalar çıkmaya başladı. O konsepti de biz başlattık.

. Dünyada Facebook'ta ilk banka şubesini açan ve bu teknolojiyi yaratan Intertech bizim iştirakimizdir. Hiç cimri değiliz; bu teknolojiyi Türkiye'de ve dünyada pek çok bankaya satıyoruz…

. Web tabanlı, hiçbir yazılım ve donanım kısıtlaması olmadan tamamen açık sistemler üzerine kurulmuş, teknoloji birim maliyetini üçte bire düşürmeyi başarmış bir yönetimiz. Bill Gates ile bizzat görüşerek  altyapımızı  Microsoft'a güncelledim. Altyapı çalışmalarımızla, Computer World Dergisi'nin 2011 yılı onur ödülüne layık görüldük. Şu anda Türkiye'de faaliyet gösteren birçok yabancı ve yerli bankaya bu teknolojimizi satmış durumdayız. Ve onlar bizim teknolojimizle ayakta.

. Yeniliklerde hep öncü olduk. 10 yıl önce Garanti ile Bonus işbirliğini yaptığımızda bize "Küçük  bankasınız" diyenler sonra bizi takip ettiler.

.
.



.
.
.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org