|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
EDUPLUS 8. Liderlik Zirvesi Jan Nahum Sunumu
25.05.2011 |
|
Okunma Sayısı : |
5284 |
|
|
Oy Sayısı : |
2 |
|
|
Değerlendirme : |
5 |
|
|
Popülarite : |
1,51 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
EDUPLUS 8. Liderlik Zirvesi Jan Nahum Sunumu
. .
izlemek için
. .
EDUPLUS 8. Liderlik Zirvesi Jan Nahum Sunumu Deşifresi
Jan Nahum (JN)
JM: İhracatın yanında acaba teknolojiyi aldığımız Avrupa bizden araç alır mı? Düşüncesine geçiş.
Tempra'nın ihracatı . 48 bin değişik alternatif ihtiyaca topu topu 20 bin araç ihrac ile cevap verme becerisini yaratmak ihtiyacı yani siparişler İtalya'dan, dünyadan geliyor ama Türk otomobil sanayinin yan sanayiye parça siparişi İngiltere'deki bir sistemden yapılıyor ve çok meşakatli bir dönem.
Yan sanayinin E markasını alması ve gümrük birliğine geçiş, gümrüklerin yok olması, kurtlar sofrasında savaş, otomobil sanayinin yok olacağının söylenmesi, beklenmesi, feda edilecek sanayi olarak ortaya çıkması, 1996 yılı gümrük birliğinden bugüne Avrupa'nın en verimli, en etkin , en güçlü lider üretici sanayilerinden bir tanesi .
Avrupa'dan , İtalya'dan daha fazla üretim yapıyor hale gelmesi. İtalya o tarihlerde bizim için erişilmez bir otomotivdi.
2000' li yıllarda Avrupa'nın en fazla hafif ticari araç yapan, Avrupa'da otobüs konusunda lider olan ve bize bunun yetmediği bir otomotiv sanayi.
Türkiye Cumhuriyeti'nin küllerinden bugün dünyaya meydan okuyacak bir otomobil sanayi'nin gerçekleştirilmesi.
Şimdi bütün bunlar, 1. 2., 3. aşamayı aşmamıza imkan veriyor. Ama acaba Türkiye'nin 2023'te ki lider konumuna cevap verebilecek bir lider otomotiv sanayi yapmak için ne yapmak lazım?
Lider olabilmeniz için sizin yaratmanız lazım?
Sizin modeli yaratmanız lazım, markayı yaratmanız lazım. Başkası yaratıyorsa, siz üretiyorsanız lider olamazsınız.
Sizin yaratmanız lazım, bir şeyi ortaya koymanız lazım. Neyi yaratacaksınız?
Ya başkasının yarattığını yaratacaksınız. Yaratamazsınız , sizden almazlar. Ya siz kendi düşüncenizi yaratacaksınız. Bir marka yaratmak mecburiyeti var.
Bugünde gündemde bu kadar çok konuşulan marka marka marka denen şey ,eğer Türkiye 10. büyük ekonomilerden biri olmak istiyorsa her sektörde markasını yaratmak mecburiyetinde.
4 milyar dolar gerekir, 1 milyar dolar gerekir, milyarlarca dolar gerekir, gerekirse gerekir. Ama biz 10. büyük ekonomi olacaksak bugün de o ekonomi, içindeki lider sektör otomotivse , lider sektöründe liderliğini devam etmesi için lider sektöründe marka yaratması lazım.
Marka nasıl yaratılır? Siz herhangi bir aracı yaratarak marka yaratamazsınız.
İnanılmaz derecede yerleşmiş yüzyıllarca , yüz yıl boyunca üretim yapan dünyanın en meşhur markaları varken, markalar rekabet edebilmek için birleşirken niye sizin ürününüzü alacaklar? Ben kendimi koruyacağım, ben kendi arabamı alacağım, ihtal arabanın gelmesini engelleyeceğim demenize imkan yok.
Sizin farklı bir şey yaratmanız lazım. Farklı bir şey yaratmak için başta bahsettiğim ihtiyacı tespit etmek lazım.
Bir tane örnek; Avrupa Birliği kobiler üzerine inşa edilmiştir. Büyük şirketler ama esas gücünü kobilerden alır. Kobilerden aldığı için , kobiler 1,2,3,4,5, kişilik işletmeler oradaki insan artık az ciro ile , az karla iş yaptığı için hem evi için hem işi için araba almasına imkan yok. Olmayabilir.
Bir tane araç ile her ikisine cevap vermek onun derdini çözer. Hafta içinde işinde hafta sonunda veya akşam cevap verecek bir aracı ortaya koymak. Salsa, Renault ve Pejo bunu çok iyi kavradılar ve B sınıfı araçları yani Renault kangoo ve partmeri ortaya çıkarttılar. Ondan sonra bütün endüstri takip etti.
Bunun birçok örneği var. Mesela hep konuşurum; yıllardır , asıllardır kahve içiliyor ama bir Starbucks geliyor onu başka türlü kullandırmayı biliyor .
Kahve'den tamamen farklı bir şey yaratma becerisi gösterebiliyor. Bizimde markalaşmak için olmakta olan, doğmakta olan bir ihtiyacı yakalayabilmek lazım.
Başkalarının yakaladığından daha önce yakalayabilmek lazım. Onu yakaladıktan sonra birincio ihtiyacı bulmak.
İkinci cevap vermenin yoluna bakmak laızm. Ar- ge ile , tarasım ile, ona cevap verecek olan ürünün ortaya çıkarılmasına ihtiyacı var. İhtiyacı bul, ürüne cevap ver.
Çıkartabilirsiniz ama şunu unutmayın; insan aklının içinde 50 bin tane kelime kapasitesi var. Normal aklın 50 bin tane kelimeyi aklında tutuyor.
İki tane lisan biliyorsa kaç tane kelimeden olmuşsa , 3-5 bin kelimeden olmuşsa oradan gidiyor, üç lisan biliyorsa 15 bin kapsitesi gidiyor 35 bin kapasite kalıyor birşeyleri hatırlamak için.
Filmleri hatırlayacak, şarkıları hatırlayacak yani kapasitesi rekabet edilmesi gerek bir insan zihni.
Amerika'da sadece 1 milyon marka var.
Dolayısıyla insanların kafasında kalan 10 bin kapasitede yer edinmek istiyorsanız müthiş bir rekabet içindesiniz. O insan aklındaki o yeri yakalamanız lazım.
Yakalabilmeniz için de siz bir ürün yapsanız kapalı bir odaya koysanız, kimsede farkında olmasa, kimse bunu farkında olmadığı için en büyük çözümü de bulmuş olabilirsiniz ama hiçbir işe yaramaz.
Öyleyse ikincisi bulduğunuz çözümün insanlanların aklında yer etmesini bulmanız yöntemini bulmanız lazım.
Diyelim ki buldunuz, diyelim ki yakaladınız, insanların artık farkındalığı var, biliyorlar. Siz ihtiyacı buldunuz, çözümü ürettiniz, insaların kafasındaki o olmayan, çok az olan yerden bir kısmını kapmayıbildiniz. O da yetmiyor.
Üçüncüsü O kaptığınız yerden ekonomi netice yaratmanın yolunu bulmanız lazım. .Lojistik olarak çözemiyorsunuz, ihityaca cevap veremiyorsunuz, çözümüne imkan yok.
New York taksi projemiz bizim bu süreci çok iyi ortaya koyan bir örnek.
Tamamen bizim yarattığımız bir örnek değil. Otomotiv sanayi artık üretim konusunda rüştünü ispat etti.
Artık Avrupa'nın en iyi üretim merkezinden biri olduğunu ispat etti. Bir adım ileriye gitmek için bir tutkumuz var, isteğimiz var, vizyonumuz var fakat bir kere ihtiyaç tesbit etmek lazım.
Hasbel kadel ihtiyacı biz tespit ettiniz , Hasbel kadel ihtiyacı New York tespit etti.
Dünyada her türlü toplu taşıma aracı var. Bir tane eksik. O da taksi.
Kullandığımız aracı alıyoruz ve taksiye çeviriyoruz. Her türlü sıkıntıyı yaşıyoruz. Fransa'da 4 kişi taksiye binemezsiniz. Ancak üç kişi binebiliyorsunuz. Bir tek Londra bir şekilde çözmüş vaziyette.
Engelliyseniz, yaşlıysanız o araçlara girmekte sıkıntı çekiyorsunuz. Eğilmeniz lazım, alçak arabalar, girmesi , çıkması zor.
Çocuğunuz varsa puseti ile girmenize imkan yok. Bavullarınız varsa sıkıntı çekiyorsunuz.
İhtiyacı tespit ettiler, belli bir ihtiyacı ortaya koydular. O ihtiyaç sadece New York'un ihtiyacı değil ki. Dünya'nın büyük metropollerinde şuanda etrafta bulunan 1 milyon taksi var.
Bu taksilerde genellikle 4 yılda bir değişiyor. Yani 350 bin yıllık bir taksi pazarı var.
Şimdi dönüyorum, ihtiyaca cevap vermek lazım. Ürünü istedikleri gibi tasarlamak , ürünün tarifini yerine getiriyor.
Bizim bugün New York'da finalist olmamızın tek sebebi; istenilene yüzde yüz cevap vermiş olmamız.
Rakiplerimiz bunu yapmadı.Rakiplerimiz kullanılan devşirme bir aracı aldılar ve devşirdiler.
Zaten bizim finalist olmamız , ihtiyaca doğru araç ile cevap vermemizden kaynaklanıyor.
Yapmış olabiliriz ama eğer New York olmayaydı , herhangi dünyanın küçük bir şehiri olsaydı hiçbir değeri olmazdı. Biraz önce anlattığım markalaşmadaki aşamayı yerine getiremezdik.
Sadece bir ihalede finalist olmamız, kazanmamız değil finalist olmamız bir anda 20- 30 misline bize bir fizibilite verdi.
Bugün kiminle konuşursanız konuşun , Avrupa'da, Amerika'da bu ihaleyi bilmeyen yok.
Dolayısıla New York'un araç olarak güzelliği bizi bir anda ikinci konuda insanların zihnine koyma fırsatı veriyor.
İhaleyi kaybedebilirdik de, işin sonunda ne olacak toplam 1 milyar dolarlık bir ihale 30 bin araç, on yıl. Ne olacak?
Önemli bir popülariteyi kaybedeceğiz.
10 yıl boyunca New York'un bütün filmlerinde bizim araçlarımız. New York'a gelen 45 milyon kişi bizim araçları görüyor.
Günde 700 bin kişi bizim araçlara biniyor. Bunu kaybetmiş olacağız. Bu da önemli bir markalaşma kayıbı.
Eğer kazanabilsek ben hep şunu söyledim, New York ihalesini kazanınca Türk Otomotiv Sanayi zaten matkalaştı demektir.
Çünkü ister istemez bütün dünya artık onun farkındadır.
.
Karsan'ın New York Belediyesi ihalesi için tasarladığı Taksi
. . .
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|