Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Mehmet Reis Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

MEHMET REİS Bülent Şenver'in Odası TV Programı
17.05.2012
Okunma Sayısı : 3621
Oy Sayısı : 8
Değerlendirme : 5
Popülarite : 4,52
Verdiğiniz Puan :
 

 

MEHMET REİS Bülent Şenver'in Odası TV Programı
Mehmet Reis

.
.

Duayen bankacı Bülen Şenver bey ile çok verimli bir sohbet yaptık.

Kendi yaptığı bir televizyon programıona beni konuk etti.

Beni Okan üniversitesine davet etti.

Önce tıklım tıklım dolu bir salona beni götürdü. 

Mehmet Kabasakal hocanın öğrencileri ile dolu olan salonda beni dinleyen gençlerle tecrübelerimi paylaştım.

Sorularını cevapladım.

Daha sonra da Bülent beyle bu güzel televizyon programını yaptık... 

.
.

 izlemek için

.
.
.

iPad ile izlemek için

.
.
.

dinlemek için  

.
.

MEHMET REİS Bülent Şenver'in Odası TV Programı

Deşifresi

Mehmet Reis (MR)
Bülent Şenver (BŞ)

BŞ: Bülent Şenver'in Odasına hoşgeldiniz.

Bülent Şenver'in Odası'nda konuğum Sayın Mehmet Reis.

Hoşgeldiniz Mehmet Bey.

MR:
Hoşbulduk Bülent Bey.

BŞ:
Bugün birlikte gençlerle tecrübelerinizi, birikimlerinizi, zenginliklerinizi paylaşın istiyorum.

Bunu yaparken sizin hayatınızda çok önemli kilometre taşları olmuştur.

Hayatınızı değiştiren kilometre taşları nelerdir?

MR:
Tabii. Çok mutlu oldum, çok teşekkür ediyorum.

Önce bir tatil köyünde işe başlamaktı.

Benim için çok önemliydi.

İkincisi benim babam bir balıkçıydı.

Ben bir balıkçının çocuğuyum.

Babamla beraber ilk balık tutmak, balık satmak, ticareti ilk ondan öğrenmemdi.

Daha sonra üniversiteyi kazanmam, gıda çarşısında Unkapanı'nda görev almam, bunlar benim için çok önemli anlardır.

Daha sonra evlenmem ve işimi kurmam.

Bunlar benim için önemli mihenk taşları.

BŞ:
Bir de sizin babanızdan aldığınız çok önemli öğütler var.

Onun size verdiği önemli değerler var.

Size bir yol göstermiş.

Size bir takım zenginliklerini aktarmış.

Onlardan bir tanesi benim çok hoşuma gitti "İşten artmaz, dişten artar oğlum" demiş size, bu ne demek?

MR:
Babamla çalışmaya başladığım dönemde balık satarken kazandığım parayı kazanırken de "Bak zor şartlarda kazanıyorsun, ama harcarken de tasarruflu olman lazım.

Sadece çalıştığın iş yerinden aldığın parayla olmaz.

Muhakkak tasarruflu olacaksın.

Yiyeceğin bir şeyle ilgili, giyeceğin bir şeyle ilgili muhakkak tasarruflu ol ve ona göre davran" demişti.

O tutumlu olmanın bir göstergesiydi bana göre.

BŞ:
Gençlere tavsiye ettiğimiz bir şey, tutumlu olmak, israf etmemek.

MR:
İsraf etmeyecek, aynı zamanda harcarken de kazanmasını bilecek.

Bazen bunu söylediğim zaman nedir diye sorduklarında, kazanırken efor sarf ettiğiniz kadar, dikkat ettiğiniz kadar harcarken de dikkat edilmesinde fayda var.

BŞ:
Bugün ki kredi kartı kullanımında kazanmadan harcamak için 8 taksit 12 taksit gibi bankalar taksit yöntemleri uyguluyorlar.

MR:
Vatandaşı devamlı borçlandırıldığında onların ödemeleri hesap edilmiyor ama ödeme geldiğinde iç açıcı olmayan, üzüntülü olayları basından duyuyoruz.

Onun için her zaman harcamada hem temkinli, hem tasarruflu olmak gerekiyor.

BŞ:
Bir de babanızın şöyle bir sözü varmış;

"Teknen varsa kıçında, tezgahın varsa başında olacaksın oğlum" demiş.

Bu ne demek?

MR:
Babamın söyledikleri, sizin de kitabınızın adı olan Kulağına küpe Olsun, hakikaten bunlar kulağıma küpe oldu ve hep yol gösterici oldu.

Çünkü babam hiçbir zaman zorlayıcı değildi. Hep yol gösterici oldu benim için.

Vefatından önce 60'lı yıllarda, 70'li yıllarda bana yazdığı mektupları hala ben saklıyorum, zaman zaman onları okuyorum.

Zaman zaman onların içerisindeki mesajları almaya çalışıyorum.

"Teknen varsa kıçında, tezgahın varsa da başında" demek de "Oğlum, her zaman işinin başında ol, işini severek yap, bütün detaylarla ilgilen.

Belki profesyonel insanlarla da çalışabilirsin ancak, çalışırken detayı gözden kaçırma, kendi işini kendin yapma içerisinde ol."diye.

Biz denizci olduğumuz için, Karadeniz de hep teknede giderken babam hep balık sevkinde dümenler eskiden yuvarlak dümenlerden değildi, ayaklarınızın arasında oturtmaydı.

Büyük teknelerde o çok zordur.

Ben elimle tutamazdım bacaklarımın arasına koyardım ve çok büyük rüzgarlarda beni çok hırpalamıştı ama o teknenin kıçında olmak demek motorun sesine bakmak, ileriyi ufku gözlemek çok önemli.

Onun için işin başında olmanın, babamın dediğini şimdi daha iyi anlıyorum.

BŞ:
Yine benim hoşuma giden babanızın sözü "Mayasız yoğurt olmaz oğlum" demiş.,

Ne demek istemiş?

MR: Burada önemli olan, nasıl bir bina bir temelin üzerine yapılıyor ise merdivenlerin basamaklarını birer birer çıkılması gerekiyor ise "Oğlum, hayatta bir şeyler öğren. Okul size verebilir ama okulun haricinde de öğren"

Onu da şu dönem için söylemişti;

Bir gün Türkçe hocam bir kalkan balığı alırken babam hemen kaç para olduğunu söyledi, hocam hemen hesaplamaya başladı.

Babam tekrar söyledi sağlamasını yaptı.

Bir balıkçı olmasına rağmen çok çabuk hesabını yaptı.

Ve bana şunu söyledi; "Sen sadece okulun verdiklerinle yetinme, onlar sana hayatta muhakkak faydalı olacaktır, ancak öğrenmesini bil.

Mayasız hiçbir şey olmaz, yoğurt yapabilir misin?

Onun için bilgi ve becerilerini topla, açık ol, hep öğren.

Öğren ki hayat sana bu öğrendiklerinden dolayı kolaylıklar sağlasın" dedi.

Bir sözü daha vardır:

"Hep oklar ordunun başındaki kişilere saplanır. Onun için sen öğren ki onlara göğüs ger, geriye dönme, o bilgi, deneyim ve başarı seni daha ileriye getirecektir ve seni daha çok rahatlatacaktır bu uzun yolda" dedi.

BŞ: Bülent Şenver'in Odasında konuğum Sayın Mehmet Reis ile birlikteyiz.

Gençlerle tecrübelerini, birikimlerini ve deneyimlerini paylaşıyor.

Şimdi değerlerimiz.

Mehmet Bey, gençlerin bazı değerleri olması lazım.

Biz gençlerle ilgili yetiştirdiğimiz insanların ilkeleri prensipleri, değerleri olsun istiyoruz.

Size göre birkaç önemli değer, onların sahip olmaları gereken birkaç değeri sizin ağzınızdan onlara aktarabilir miyiz?

Hangi değerleri olsun gençlerin?


MR
: Tabii ki insanlar geçmişini hiçbir zaman unutmayacak.

Geçmişinden alınan dersler, gelecek için çok önemlidir.

Hiçbir zaman ben ne oldum dememeli.

Bir kar yığınını düşünün 1 metre, 1,5 metre bir lodos estiğinde o kar yığını bir saatte erir.

Hiçbir şeye güvenmemek lazım.

Ancak anne, baba çok çok önemli benim için hayatta.

Çünkü ben 19 yaşındayken babamı kaybettiğim için hala şunu söylüyorum. "Keşke hayatta olsa da ona bir şeyler danışabilsem" hala bunu söylüyorum.

Annemi her akşam arıyorum.

Önemli olan, gençler sahip oldukları varlıkları, sahip olduklarını zamanında, onu yaşarken değerlendirsinler.

Bunun başında sağlık geliyor.

Sağlıklarına çok dikkat etsinler.

Sağlık çok çok önemli.

Belirli bir yaş geçtikten sonra mı sağlığa dikkat edilmesi gerekiyor.

Hayır,  çok küçükken dikkat edilmesi lazım.

Örf, adet, gelenek çok önemlidir.

Bu hangi ülkenin evladı olursa olsun, kendine ait örf ve adeti veya hangi yörenin örf ve adeti varsa bir gün karşısına çıkacaktır.

Ben Kastamonu, İneboluluyum oraya gittiğim zaman yaşlı insanlarla konuşuyorum, hala örften, adetten bir şeyler almaya çalışıyorum.

Ama ben hiçbir zaman geçmişimi unutmadım.

Ben garsonluk yapmamla, bulaşıkçılık yapmamla, taksi şoförlüğü yapmamla, hatta sığır gütmekle gurur duyuyorum.

Hiçbir zaman yüksünmemek lazım.

Anneniz, babanız farklı işlerde çalışabilir.

Siz o farklı işleri rahatlıkla söyleyebilmelisiniz.

Kendinize güvenmelisiniz.

Bence gençler geriye baktıklarında "Ben bunlarla yaşadım, bunlarla övünmesini biliyorum" demesi gerekir.

BŞ: Bülent Şenver'in Odasında konuğum Sayın Mehmet Reis ile birlikteyiz.

Gençlerle tecrübelerini, birikimlerini, zenginliklerini paylaşıyor.

Şimdi üç keşke bölümü.

Biraz önce konuşmanızda keşke ile ilgili bir cümle sarf ettiniz.

Bizimde programımızda üç keşke bölümümüz var.

Üç keşkenin birincisi dünya ile ilgili bir keşke bizimle paylaşır mısınız?

MR: Dünyayı keşke böyle hoyratça kullanmasak.

Dünyadaki çevreyi keşke böyle pervazsızca harcamasak.

Keşke böyle olmasa.

Bu benim için çok önemli.

Bugün iklim değişikliklerinden bahsediyorsak keşke dünyayı hoyratça kullanmasak ve kullanmaya da devam etmesek.

Bir an önce bunun bitmesinde fayda olacağını düşünüyorum.

BŞ:
İkinci keşkemiz Türkiye ile ilgili. Türkiye'de keşke

MR:
Türkiye keşke bugünkü konumunu 50 sene önce yapabilseydi.

Keşke bu kadar borçlanmasaydık.

Keşke çocuklarımız, torunlarımız bu kadar borçlu olmasalardı.

BŞ:
Son keşkemiz de sizinle ilgili.

MR:
İki şey söyleyebilirim; keşke sigara kullanmasaydım.

Bundan iki sene önce bıraktım.

Keşke sigarayla hiç tanışmasaydım.

Bu çok önemli.

Keşke babam yaşasaydı.

BŞ:
Gençlerimizin bir bölümü sigara kullanıyorlar.

Zararlı olduğunu bile bile kullanıyorlar.

Bizler ancak onlara kullanmayın diyoruz, onları engelleyemiyoruz bir yerde.

Bilinçlendirerek engellememiz mümkün olabilir mi?

MR:
Ben sigara tiryakilerine şunu söylüyorum; iki sene önce bırakma nedenim torunum eve geldiği içindi.

Ben bir hedef koydum.

Bana sigarayı bırak dediklerinde çok üzülüyordum, kızıyordum da.

Ama bir gün "Ben bu sigarayı bırakacağım" diye bir hedef konulursa eğer, o hedef neticesinde o sigara bırakılabilir.

Gençler için de şunu söylüyorum "Yol yakınken ne olur bir an önce vazgeçin.

İleriki günlerde daha çok tiryaki olup, vücut buna alıştığı zaman bırakmak çok daha zor.

Ben bu yaşıma geldim keşke o sigarayı kullanmasaydım.

Keşke diyorsam muhakkak bunun bir nedeni vardır"

BŞ: Bülent Şenver'in Odasında konuğum Sayın Mehmet Reis.

Gençlerle tecrübelerini, birikimlerini ve zenginliklerini paylaşıyor.

Şimdi "Bir göster, bin işit" oyunu.

Mehmet Bey, benimle bir göster, bin işit oyununu oynamaya hazır mısınız?

MR: B
uradayım, hazırım.

BŞ:
Burada sihirli kutumuzun içine bir obje koydum.

İstiyorum ki bu objeyi önce size göstereyim, onunla ilgili aklınıza gelen bir öğüdü gençlerle paylaşın.

Kutuya koyduğum objemiz bir kurşun kalem ve kalemtıraş.

Buna bakıp bununla ilgili gençlere ne tür bir öğüt verebilirsiniz.

MR: Kalem ağaçtan yapılıyor.

İçinde de kurşun var.

Bence ağacı zamanında budamayı bilmek gerekiyor.

Eğer ağaç zamanında budanırsa daha gür yetişir.

Kalemtıraş ile baktığım zaman gençlere şu öğüdü vermek isterim: "Kalemin çok güçlü olması gerekir.

Kalbe fiyat etiketi konmaz.

Ancak beyne, kuvvete ve kaleme fiyat etiketi konulur.

Ama kalbe fiyat etiketi konulmaz.

BŞ: Çok teşekkür ediyorum, böyle güzel bir öğüdü gençlerle paylaştığınız için.

Bülent Şenver'in  konuğu Sayın Mehmet Reis Bey ile birlikteyiz.

Onunla güzel sohbetimiz devam ediyor.

Fark yaratan şeyler diye kendisine bir soru sormak istiyorum.

Mehmet Bey, fark yaratan ufacık şeyler vardır hayata.

Siz de sık sık bahsedersiniz detaylar önemlidir diye.

Fark yaratmak önemli hayatta.

Şirketler fark yaratmalı, kişiler fark yaratmalı.

Bunları da ufak ufak şeylerle mümkün olabiliyor.


MR:
İş hayatına başladığım zaman tarladan çıkmış olan pirinç, fasulye, mercimeğe dediler ki "Sen bunu ne yapmak istiyorsun? 

Ne için uğraşıyorsun?

Niçin bunun tanıtımını, reklamını yapıyorsun?

Ben şu kararı vermiştim "Ya markalaşacağım, ya farklılaşacağım" bu benim ilk düşüncemdi, hala onda diretiyorum kendimi.

Çünkü farklılaşmadığınız zaman veya farkındalık yaratmadığınız zaman olmuyor.

Örneğin ekolojik ürünü 2000 yılında yapmayı planladığım halde yapmadım.

Aslında aldığım bu karar olumsuzda olsa farkındalık yaratmaktı.

Çünkü o ürünü bulmak çok zor olduğu için.

Diğerini de olumlu hale getirebilmek için ben Türkiye'de toprağa balı, henüz daha pakete girme standardı olmayan, mesela bir pirinç rutubetli satılıyordu, kurutma makineleri yoktu.

Ben dedim ki kendi kendime "Ben bu ürünün kurutulmuşunu alacağım ve pakete koyacağım.

Bu bir farklılık olacak. Tüketici eline aldığı zaman piritçe pilav yapmadığı zaman kendinde hatayı bulmasın, pirince hatayı bulsun.

Eğer pirinç rutubetli ise lapa yapar.

Biz o zaman dedik ki iyi netice alabilmemiz için pirincin kuru olması gerekir.

Bu bir farkındalıktır.

Yaşamında da bu benim oldu Şunu düşündüm; sadece evde huzur ve mutluluk değil, işte de huzur ve mutluluk olması lazım.

Bu farklılığı yarattığımda yaşlı bir amca bana geldiği zaman ilk evlendiğimde "Eşin nasıl" dedi.

Hayret ettim niye soruyor.

Sonra "İşin nasıl" dedi. Aylar sonra sorduğumda "Evinde huzurluysan, işinde de huzurlusundur" dedi.

O da benim için farkındalıktır.

BŞ: Bülent Şenver'in Odasında konuğum Mehmet Reis.

Gençlerle tecrübelerini, birikimlerini ve zenginliklerini paylaşıyor.

Şimdi "Değiştirmek istiyorum."

Mehmet Bey, neyi değiştirmek istiyorsunuz?

Her liderin değiştirmek istediği bir şey vardır.

Dönem dönem bunlar fark eder ama şuanda Mehmet Reis neyi değiştirmek istiyor.


MR:
Çok daha ülke sorunlarını, ülkedeki sıkıntıları çok rahat anlatabilsem.

Durum tespiti daha rahat yapabilsem.

Ülkede tabiî ki siyasi karar vericiler ülkeyi yönetenlerdir.

Ancak 35 yıl, 40 yıla yakın tarım ve ekonomiye ile olan yıllara geçmiş tecrübemi en güzel bir şekilde, en rahat bir dilde keşke anlatabilsem.

Bu benim için çok önemli.

İnşallah, inanıyorum ki u söylediğim sözde bir taraf olarak değil, her zaman konunun tespiti açısından önemli olur düşüncesindeyim.

: Bülent Şenver'in Odası'nda Bülent Şenver'in konuğu Sayın Mehmet Reis.

Şimdi fıkra bölümü.

Birazcık gülelim.

Mehmet Bey, bizimle bir fıkra paylaşır mısınız birazcık neşelenelim.

MR: Fıkramın biraz da değişim ile ilgili olmasını istiyorum.

Ama öyle bir zaman ki önce değişmişsinizdir, ben değiştim diyorsunuz ama öyle bir zaman geliyor ki yine değişmeniz lazım.

İnovasyon dediğimiz ancak bugün dağın kralı, ormanın kralı arslan.

Arslan bile sineklerle mücadele etmezse yaşayamaz.

Onun için doğada güçlü olan sadece o kazanıyor değil.

Ne kadar da güçlü olsanız, ne kadar da zeki olsanız yaşam şartlarına ayak uydurmak zorundasınız.

Aksini yaparsanız veya bunu gerçekleştiremezseniz yaşam mücadeleniz her zaman sizi hayatta bırakmıyor, alıp götürüyor.

Onun için değişim ile ilgili bir fıkra anlatmak istiyorum.

Yolcunun bir taksi şoförünün üzerine elini koyarak bir şey sormak istiyor. 

O anda şoför hiddetlenerek direksiyon hakimiyetini kaybediyor.

Önce bir otobüse, sonra kaldırımı çıkıyor, direğin önünde duruyor.

Heyecanlı bir şekilde dönüp "Az kalsın ödümü patlatıyordunuz" diyor yolcuya.

Yolcu: "Kusura bakma ben adres ile ilgili bir şey soracaktım" diyor.

Taksici "Yok efendim, siz kusura bakmayın. ilk bugün taksi şoförlüğüne çıktım.

Çünkü 25 yıldır ben cenaze arabası kullanıyordum" diyor.

Hayatta ders çıkarılacak pek çok hikayeler var.

Atasözlerimiz bile yıllar öncesinden söylenilmiş.

Babamın bana söyledikleri de belki yıllar önce onun babasından söylenmiştir.

Onun için deneyim ile elde edilen bu atasözleri bence bizim anayasamız gibi olması lazım.

Çünkü bunlar yıllarca kazanılmış tecrübelerden çıkarılmıştır.

Çünkü hayat tecrübesi ne parayla, ne eğitimle elde ediliyor.

Sadece yaşayarak elde ediliyor.

Onun için deneyimi olan insanlardan faydalanması lazım.

Bazen karanlıkta yolunuzu bulamazsanız ne yapıyorsunuz?

El feneri ile gidiyorsunuz.

Bende diyorum ki "Karanlıkta kalırsanız aydınlığa giden yolda muhakkak bazı insanların deneyimlerinden, tecrübelerinden, faydalanması lazım."

Hepimizin, sizin de, benim de hayatta feyz aldığı kişiler vardır.

Benim de sizden aldığım feyzler var.

Bu bizim için aydınlatıcı el lambası olarak görmekte fayda var.

BŞ: Bülent Şenver'in odasında konuğum Mehmet Reis.

Gençlerle tecrübelerini, birikimlerini ve zenginliklerini paylaşıyor.

Şimdi soru yağmuru.

Mehmet Bey, soru yağmurunda ben yağmur damlaları gibi size bazı sorular soracağım.

Onlara sizden kısa cevaplar almak istiyorum.

Gıda işi ile uğraşan bir şirketin yapmaması gereken iki şeyi bizimle paylaşır mısınız?

MR: Birincisi ürettiği ürünün insan sağlığına uygun olması gerekir.

Sadece para kazanma düşüncesi olmayacak.

BŞ: Y
apmaması dersek insan sağlığı ile oynamayacak.

MR:
İkincisi her zaman üretim yaparken sadece vicdanının sesini dinleyecek.

Eğer bir şey yapıyorsa sadece cezai müeyyideyi  yasal  gerekliliklere göre değil.

Yüzü kızarsın istiyorum.

BŞ:
Vicdansız olmayacak. Yüzü kızaran insana ne denir? Edepsiz olmayacak.

MR:
Bir üretim yaparken "Beni denetleyenler var, ben yasal gerekler içerisinde üretim yapacağım" diye değil, kendi kendine insan sağlığını bozmayacak şekilde üretim yapacak.

Sadece para kazanmaya hele hele çok az zamanda çok miktar para kazanacağım düşüncesi içersinde olmayacak.

Genel tüm işadamları için söylüyorum; eğer bu ülkede yaşıyorsa muhakkak vergisini ödeyecek.

BŞ: Aile şirketlerinde sizce yapılan en önemli hata nedir?

MR:
Dünyada baktığınız zaman aile şirketleri üçüncü, dördüncü nesil var.

Türkiye'de maalesef üzülerek söylüyorum ikinci, üçüncü nesli bulmak çok zor.

Aile şirketleri yönetilirken aile reisleri bunu ikinci nesle devrederken çocuklarınla kuşak çatışması içinde olmaması gerekiyor.

Ben annemden babamdan bunu gördüm diye çocuğundan bunu istemeyecek.

Bence yeni yetişen neslin o güzel dinamiğini kendi tecrübeleri ile yaparsa inanıyorum o şekilde şirketin ömrü daha uzun olur.

O şirketin bayrağını gençler iyi bir şekilde, uzun süre dalgalandırır.

BŞ: Çok parası olan bir kişinin muhakkak yapması gereken iki şey.

MR:
Birincisi muhakkak paylaşsın. Muhakkak yardımcı olsun.

Bilsin ki bu ülkede yaşıyor, bu ülkede ihtiyaç sahipleri de var.

Bu ülkede yüzde 12 engelli vatandaşımız var.

Her şeyi devletten beklemeyecek, bunu hibe yardım olarak da düşünmeyecek.

Bu ülkede yaşıyorsa bu ülkede yaşamanın borcunu ödemenin, bir yolu olarak düşünerek bu parayı harcamasını bilecek.

Türkiye'de yüzde 10'ları aşan bir işsizlik var. İstihdam yaratacak.

Bir telefon ile sekreter ile para kazanmayı değil, üretim yapacak, istihdam yapacak, iş alanlarını açıp özellikle hangi potansiyel varsa kendi doğduğu bölgede iş yatırımı yapacak, herkesi işe alacak.

Ondan sonra diğer bölgelerde yapacak.

Birinci sosyal sorumluluk açısından ülke için güzel şeyler yapacak. İkincisi istihdam yaratacak. Üçüncüsü eğitime çok önem verecek.

BŞ: Bir daha dünyaya gelsem diye bir cümle başlasa sonunu nasıl getirir siniz?

MR:
Ben çok güzel yaşadığımı kabul ediyorum.

Bir daha dünyaya gelsem aynı şekilde yaşamak isterdim ama yapamadığım, içimde ukde olan, bunun ne olduğunu sormayın lütfen, onları da yapmak isterdim.

Ben, çok çalıştım oldu demiyorum.

Allah bana yardım etti, şans bana yardım etti ama bazı şeyleri değiştirmek isterdim.

Ülkem çok daha iyi şeylere layık. Bunu şahsım ile ilgili hiçbir zaman istemediğimi belirtmek isterim.

BŞ: İnsan ilişkilerini zedeleyen ve o ilişkileri zedeleyen…

MR:
Yalancı olmak, abartılı olmak, olmayan şeyleri anlatmak.

Bunun karşı tarafını da şöyle karşılayabilirim; samimi olmak gerekir.

Her nereye varırsanız varın, mütevazi olmasını bileceksiniz.

Çok eski bir söz vardır, eski toprak.

Eski toprağın bir anlamı vardır; her ne şartta olursanız olun, ne mevkide olursanız olun ama insan gibi davranın.

Geçmişinizi hiçbir zaman unutmayın.

Mütevazi olmak çok önemli ama mütevaziliği bir menfaat içinde kullanmamak gerekir.


BŞ:
Türk gençlerinin çözmesini istediğiniz en önemli sorun.

MR:
Kendisine güveni.

Çok daha güven duyması, ülkesini sevmesi.

Ülkesini çok sever, kendine güvenirse ufka çok daha anlamlı bakması lazım.

Atatürk'ün söylediği "Bu ülke gençlere emanet" ama eğitimli gençler, kendini yetiştirmiş gençler, sadece eğitim ile yetinmeyen gençler.

Kendisini iyi geliştirip ancak bu ülkede "Ben de çok şeyler yapabilirim, ben de bu ülkeye borçluyum, bende bu ülkede doğdum, bu ülkede eğitimimi gördüm, ben bu ülkede gençliğimi yaşıyorum" derse o da ileride gençleri hazırlaması için o da hazırlıklı olması gerekiyor.

Çünkü iki tür görev düşüyor kendisine.

Önce kendini geliştirecek, kendisi için ve bu ülke için güzel şeyler yapacak, bir de gelecek neslin sorumluluğunun bilincinde olacak.

Şehitlerimizin de sorumluluğunun bilincinde olacak.

Bu toprak için canlarını veren, Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşında canlarını verenlerin bizim onların evlatları olduğumuzu bilecek ve onların bize olan bu mirasını koruyacak ve Türkiye'ye hazırlayacak.

BŞ:
Siz başbakan olsanız Türkiye'de ki girişimciliği geliştirmek, daha etkin hale getirmek ve Türkiye'deki işadamları sayısını artırabilmek için ne yenilikler yapardınız?

MR :
Önce gençlerimize mesleki eğitim verirdim.

Bugün işsizliğin en önemli nedenlerinden bir tanesi kalifiyeli eleman bulunamamasından.

Kalifiyeli eleman yetiştirirdim.

Geçlerimizi at yarışı gibi bir arenaya sürmez, onların her üniversiteye rahatlıkla girmesini sağlardım.

Özel müteşebbis gücün üzerine mali açıdan daha rahatlatıcı çalışmalarla giderdim.

Özellikle vergi konusunda daha rahat, teşvik konusunda da kişiye özel değil üretime yapmasını isterdim.

Ve ülke topraklarında ben gıdacı olduğum için söylüyorum verimliliği artıracak çalışmalar yapardım.

Bugün kendi kendimize yeterli görsek bile son yıllara baktığımızda dünyada gıdanın çok önemli olduğunu, açlıkla mücadelenin çok önemli olduğunu görüyoruz.

Üretimi önümüzdeki 20 yılda belki ikiye katlamanın yollarını arardım.

Sanayi ve turizm ile at başı getirirdim tarımı.

BŞ: Sizin yanınızda çalışan insanların yaptığı hangi davranış sizi çok sinirlendirir, kızdırır?

MR
: Çok üzüldüğüm nokta şu; ben hiçbir zaman çalışanlarıma patron olarak davranmadım.

Benim bu iyi niyetimi suistimal etmeleri beni çok üzüyor.

Verileni yapma, bir sürü psikolojisinden kurtulması lazım halkımızın.

Çalışanlarım için de söylüyorum ben bunu.

Kendin bir şeyler yapmaya çalış.

İlle seni birisi yönlendirmesin.

Belki ağır bir tabir ama maalesef bu böyle.

Yapılanı yaptıktan sonra bir ödül bekleme benden.

Ödül muhakkak maddi manevi verilecektir.

Ama daha hak etmeden, hak ettiğini zannetmek ve belli şeylere hemen el uzatmak.

Merdivenin basamaklarını birer birer çıkmak lazım.

Ben işini tam yapanın hayranıyım.

Zaman zaman söylüyorum, insanlar hemşerilerini, akrabalarını da çalıştırıyorlar yanlarında.

Ben diyorum ki :

"Bana en yakın olan işini en iyi yapandır." İşini en iyi yapan, işini en iyi gerekliliği ile yerine getiren bana göre hani derler ya "Bir adam işinin başında belli olur."

Adam işinin başında belli oluyor.

Adam gibi iş yapmak derler ya, ben onu istiyorum.

BŞ:
Kızlarınıza bir tane öğüt vermek gerekse.

MR:
Dürüst olmaları ve şeffaf olmaları.

Onlara her zaman iş ahlakını, işlerinde de etik kurallara uymalarını istedim.

Hiçbir zaman paranın önemli olmadığını söylüyorum, onlarda her zaman şunu söylüyorlar.

Diyorum ki muhakkak mevcudunuzu muhafaza ediniz.

Geleceğe o mevcudu muhafaza ettiniz zaman ben sizi başarılı görüyorum.

Bunun üzerine bir tuğla koyabiliyorsanız ne mutlu.

Vazgeçemeyeceğiniz tek unsur dürüstlüktür.

Bir tanesi evli diğeri için de onlara söylediğim hep şu oldu; "Kızım zengin, fakir hiç önemli değil.

Ancak, omzuna kafanı yaslayıp da güven duyacağı birisi. İkincisi aile fotoğrafı içerisinde olsun.

En çok istediğim onun da çalışkan olması.

Dürüst olacak, bunlar olması gereken meziyetler.

Birincisi güven, ikincisi çalışkan olsun.

Çalışkan olsun asgari ücretle çalışsın.

Ama işini bilsin, işini sahiplensin.

BŞ:
Bülent Şenver'in Odasında konuğum Sayın Mehmet Reis ile birlikteyiz.

Gençlerle tecrübelerini, birikimlerini ve zenginliklerini paylaşıyor.

Şimdi siz olsaydınız ne yapardınız?

Mehmet Bey, ben size etik bir vaka hazırladım.

Bu hayali bir etik vaka. Bu vakayı müsaade ederseniz size okuyayım ve sonra sorayım "Bu durumda siz olsaydınız, siz ne yapardınız" diye.

Şükrü Bey, peynir üretimi yapan orta ölçekli bir şirketin sahibidir.

Üretiminin çoğu büyük süper marketlere satış ile gerçekleşmektedir.

İsim yapmış büyük zincirler ile iyi geçinmek zorundadır.

Bu ise çok kolay değildir.

Şükrü Bey, bu zincirlerden biri ile uzun süredir sorunlu durumdadır.

Zincir mağazaların merkezi deposundan sorumlu depo müdürü Hasan Bey, gönderilen peynirlerle ilgili hep sorun çıkartmaktadır.

Şu tip şeyler söyler; "Gönderdiğiniz partiden eksik çıktı. Veya Bu gönderdiğiniz mallardan iki kasa kamyondan düşmüş, satılamayacak hale gelmiş."

Depo müdürü Hasan Bey bu şikayetlerle Şükrü Bey'i iyice sinirlendirir, kızdırır ona zarar vermeye başlar.

Şükrü Bey, genel müdür yardımcısını çağırır "Buna bir çözüm bulabilir misin?" der.

Genel Müdür yardımcısı bu görevi üstlenir ve patronun yanından gider.

Aradan üç- beş hafta geçer Şükrü Bey'e hiçbir sorun gelmez.

Şükrü Bey merak eder. Genel Müdür Yardımcısını arar

"Sorunları ne yaptın" der.

Genel müdür yardımcısı "Hallettim efendim" der.

 Şükrü Bey merak eder "Nasıl hallettin?"

 Genel müdür yardımcısı anlatır.

"Sorun çıkaran depo müdürü ile karşılıklı bir mutabakat yaptık. İşi hallettik. Ben mağazanın deposunu peynir sevkiyatı yaptığımda her sevkiyat için bir kasa peynirin hatalı, eksik olduğunu baştan kabul ediyorum, ezilmiş kasanın da bize gönderilmemesi, orada imha edilmesi için bir talimat veriyorum, depo müdürü Hasan Bey'de artık bize sorun çıkartmıyor."

 Peynir şirketi sahibi Şükrü Bey, düşünmeye başlar Aferin mi dese? Yoksa olmaz böyle şey mi? Dese.

Sayın Mehmet Reis, Şükrü Bey patronun yerinde siz olsaydınız, siz ne yapardınız?


MR:
Ben genel müdürün dikkatini çekerdim.

Sen problemi halletmedin, bana problem getirdiğin için sen problemin bir parçasısın" derdim.

Çünkü neden?

Bir söz vardır "Eşeğini sağlam kazığa bağlayacaksın."

Bu nedir?

Karşılıklı akit yaparken bu akdi yap, sonra bırak o kendiliğinden yürür.

Biz de şöyle bir şey var;

Bir ürünü sattığınız zaman ben sattım, iş bitti deniliyor. Hayır.

Ürünü satmakla satış gerçekleşmiyor.

Ürünün tedarikçiden perakende rafına gidinceye kadar her aşama kontrol altında tutması lazım genel müdürün.

Çünkü üretici firmanın sahibi bu ürünü üretti.

Ve mükemmel bir örnek sizin tarafınızdan verilen bu örnek.

Şuan bizlerin dahi yaşadığı, özellikle o satın almanın, o görevlinin tepe yönetici tarafından perakende noktalarında iyice olaya hazırlanmış, o konuya yönlendirilmiş ve konuya hakim olması istenmiştir.

Örneğin, bizde bile boş paketler geri geliyor.

Biz hatayı kabul etmiyoruz.

Eğer bir tanenin ezilmiş, bir tanenin hatalı ve kusurlu olduğunu söylüyorsanız o satın almadan istekleri bitmeyecektir.

Çünkü o tavizi vere vere o tavizin sonu yok.

Ben genel müdür yardımcısını alırım, dikkatini çekerim "Benim gönderdiğim ürünün hatası nereden kaynaklanıyor?

Lojistik kendi aracımda mı?

Ya da depoda mı?"

Çünkü ürünü verdikten sonra onun sorumluluğunda.

Ama ben depoda da izlemesini isterim genel müdürümün, hatta rafa çıkana kadar takip ederim.

Tabii ki bir üretici firma, bir markası varsa, tüketicinin damak tadına kadar tüketicinin sorumluluğunda olması lazım.

Bazen bize de "Pirinçte problem var. Almış evine götürmüş, yazın böcek oluşmuş"

Biz de, siz hala ambalajınızda mı saklıyorsunuz?

Yoksa yazlığa gittiniz koydunuz sıcak bir yerde tutuyorsunuz veya depoda sıcak bir alanda tutuyorsunuz.

Onun için problemin kritik noktaları bunlar hep kontrol noktalarıdır.

Bence genel müdürün kolayca sorunun içinden çıkma düşüncesi var.

Kendisinden taviz vermiş oldu.

Bence bunu karşı taraftan oturup konuşup "Evet, ben bu problemi halledeceğim ama sende sana düşenleri üzerine al.

Ona göre bu problemi çözelim.

Aksi halde sen benim markamı, imajımı da sarsıyorsun demelidir.

BŞ: Etik olmayan bir davranış yapmış genel müdür yardımcısı.

Ötekisi yapmış zaten.

MR:
Hem o, hem öbürü patronun gözünü boyamaktır.

Bu gibi durumlarda kusurları kabul ediyorsa bu kolaycılıktır.

BŞ:
Depo müdürü zaten etik olmayan bir davranışta bulunmuş, bizim genel müdür yardımcımızda ona uymuş, o da karşı etik olmayan bir davranışla bu olayı çözdüm zannetmiş.

MR:
Bu olay böyle çözülmez.

Daha sonraki günlerde farklı isteklerle karşı karşıya kalacaktır.

BŞ: Bülent Şenver'in Odasında konuğum Mehmet Reis ile birlikteyiz. Gençlerle tecrübelerini, zenginliklerini paylaşıyor.

Şimdi çubuk oyunu.

Sizi hep oynatıyorum ben ama öğretici oluyor, umarım da zevkli oluyordur sizin açınızdan.

Çubuk Oyunumuzda yine bizim Kulağınıza Küpe Olsun kutumuzun içinde.

İçine ben bazı çubuklar koydum.

Bu çubukların içerisinden sizin bir tane çubuk seçmenizi istiyorum.

O çubuğun üzerinde bir söz yazıyor.

MR: "Hayatta başarılı olmak için üç şey lazımdır. Dikkat, intizam ve çalışmak."

BŞ:
Bunun üzerine biraz konuşabilir miyiz?

MR: Dikkat çok önemli.

Bir saniyelik hata çok şeye mal olur.

Saniyenin, salisenin o kadar çok önemi vardır ki, bir gazeteci için bir gün, haftalık dergi çıkıyorsa bir hafta çok önemlidir.

Bir maratoncu için bir saniye çok önemlidir.

Yüzücü için salise önemlidir.

Onun için o kadar çok dikkatli olmalıdır ki, dikkat edeceği her konu kendisine ne kadar olumlu ve ne kadar olumsuz olduğunu ortaya koyacaktır.

Trafikte giderken dikkatsizliğin nelere mal olduğunu görüyoruz.

BŞ:
Bankacılıkta da çok önemli değil mi?

Parayı tek tuşla yanlış hesaba bastığınızda o paralar başka hesaba gidiyor.

MR:
Değerli hocam, bir sıfırın ne kadar önemi var?

Bir sıfırın eksik veya fazla yazılması çok önemli.

Bir de şu var; dikkatsizliğin kendisine verdiği maliyetinin ötesinde kurumuna çok daha zararı var.

Bir söz vardır Nasreddin Hoca'nın "Testi kırılmadan önce uyar"

Zaten intizamlı olmak demek, dikkatli olmanın peşinden gelen bir konu.

Her konuya hazırlıklı olmanız lazım.

Disiplinli olmak lazım.

Bir iş kolunda nerede olursanız olun, eğer disiplin yoksa  o disiplini sağlayamıyorsanız başarı kesinlikle gelmez.

Disiplin olmadığı zaman, intizam olmadığı zaman olmaz.

Ve çalışmak.

Babamın dediği gibi ve herkesin bir atasözü olan "İşleyen demir pas tutmaz"

Bazen ben Pazar günü dahi sabah erken kalkıyorum.

Bir saniye dahi fazla uyumak istemiyorum.

Kendimi o şekilde motive etmişim. Pazartesi sendromu yaşamamak için çalışmak.

Sormuşlar Napolyon'a "Senin diğer insanlardan farkın ne?" diye.

O da demiş ki "Ben beş dakika önce düşünürüm."

Beş dakika önce düşünebilmek için ve o düşündüklerinizi uygulayabilmek için muhakkak motivasyonlu olmanız lazım.

Eğer çalışma azminde çalışmanız devam ediyorsa hazır durumdasınız.

Niçin bir oyuncu ne kadar antrenman yaparsa yapsın, maçta futbolcu değişimi yapılırken niçin sahanın kenarında ısınıyor.

Eğer çalışmadan sahaya girerse sakatlanır.

Onun için çalışmak, çalışmak, çalışmak.

Çalışmadığımız zaman başarıyı elde edemeyiz.

Bu ülkeyi kurtaranlar bizim topumuz, silahımız yok diye çalışmasaydı, o cephelerde mücadele vermeseydi, biz bu ülkede rahat olabilir miydik?

BŞ: Doğru söylüyorsunuz.

Bülent Şenver'in Odasında konuğum Mehmet Reis, gençlerle birikimlerini, zenginliklerini paylaşıyor.

Şimdi torba oyunumuz.

Torbamızın içinde harfler var.

İçinden bir harf çeker misiniz?

Bakalım torbamızdan hangi harf çıkacak.

O harf ile başlayan gençlerimiz ile bir şey paylaşın. "İ" harfi ile ilgili gençlerle bir şey paylaşın.

MR:
İnsan olmak, iyilik saçmak, intizamlı olmak.

Ama her şeyden önce insan olmak.

İnsan kelimesinin şemsiyesinin altına onlarca, yüzlerce kelimeler sığdırabilirim ama tepe noktası hep insan.

İnsan olduğumuzu unutmamak.

Gençlere ben bunu söylüyorum.

Şöyle baktığınız zaman "İnsanlık dışı" denir.

Onun için insan olmak, güzelliğin en güzeli.

BŞ:
Bir tane de kötü bir şey için harf çekelim.

Baş harfi "E" ile başlayan.

MR:
Emeksiz hiçbir şey olmaz.

Emek verildiği zaman muhakkak bunun karşılığı görülür.

Emeğin semeresi vardır ama emeğin semeresini bir anda beklememek lazım.

Hiçbir zaman eğitimsiz kalmayalım ve eğitime çok önem verelim.

Eğitimsiz gençler yetişmesin istiyorum.

BŞ:
Bülent Şenver'in Odasında konuğum Mehmet Reis.

Gençlerle tecrübelerini, birikimlerini ve zenginliklerini paylaşıyor.

Şimdi tanımını yapar mısınız? Sizce?

Mehmet Bey, ben size bir kelime söyleyeceğim ve o kelimenin tanımını yapmanızı isteyeceğim.

Sayın Mehmet Reis, benimle "Tanımını yapar mısınız? Sizce."oyununu oynamaya hazır mısınız?

MR:
Hazırım efendim.

BŞ:
Mutluluğun tanımını yapar mısınız? Mutluluk sizce.

MR:
Mutluluk herkesin birbirine dilediği ama en önemlisi mutluluk sağlık.

BŞ:
Zenginliğin tanımını yapar mısınız? Zenginlik size.

MR: Ruh zenginliği.

BŞ:
Üzüntü ve kederin tanımını yapar mısınız? Üzüntü ve keder sizce.

MR:
Hayatın vazgeçilmez duyguları. Vazgeçilmez karşılaşılan iki tane kelime. Tabii ki çok uzak olmasını dilerim. Ama hiçbir zaman da üzüntü ve kederden sonra güzellik ve mutluluk
geleceğini düşünmek gerekir.

BŞ:
Hayatın tanımını yapar mısınız? Hayat sizce.

MR:
Başlayıp biten bir yaşam.

BŞ:
Aşkın tanımını yapar mısınız? Aşk sizce.

MR:
Tarif edilmesi güç ancak yaşanıldığında mükemmel bir duygu.

Herkesinde yaşamasını isterim. İlk aşk duvara toslamaktır diyorum.

BŞ:
Vatan sevgisinin tanımını yapar mısınız? Vatan sevgisi sizce.

MR:
Her şeyden üstün.

BŞ:
Vicdanın tanımını yapar mısınız? Vicdan sizce.

MR:
En önemli iç sesi dinlemektir.

BŞ:
Ölümün tanımını yapar mısınız? Ölüm sizce.

MR:
Son nefes.

BŞ:
Kastamonu'nun tanımını yapar mısınız? Kastamonu sizce.

MR:
İstiklal Savaşında çok önemli bir görev üstlenen il.

Özellikle Atatürk'ün "Gözüm Sakarya'da, kulağım İnebolu da" dediği bir yer. Şerife Bacı, Salih Reis, Rahime Kaptan, Halime Çavuş aklıma gelen çok önemli isimler.

BŞ:
Taşköprü'nün tanımını yapar mısınız? Taşköprü sizce.

MR:
Sarımsak.

BŞ:
Sarımsak. Çünkü orada sarımsak yetişiyor, siz de oraya sarımsak fabrikası mı kurdunuz?

MR:
Evet 2000 yılında Türkiye'de ilk sarımsak fabrikasını kurduk.

Dünyanın en kaliteli sarımsağı, demir ve kükürt oranının çok yüksek olmasından dolayı Taşköprü'de yetişiyor.

BŞ:
Tanımını yapar mısınız? Kızlarım.

MR:
Benim parçalarım.

Evliliğimizin meyveleri ve benim şuan iş hayatımdaki mesai arkadaşlarım ve gelecekte Reis markasını bayrağını dalgalandıracak olanlar.

BŞ:
Tanımını yapar mısınız abur cubur olacağı budur.

Abur cubur olacağı budur sizce.

MR:
Dengeli ve sağlıklı beslenmemek.

Atıştırmalık ürünlerle gençlerimizin, çocuklarımızın özellikle sağlığının bozulması ve obezitenin yaygınlaşması demek.

İnşallah buna dur diyeceğiz.

BŞ:
Tanımını yapar mısınız? Gıda terörü. Gıda Terörü sizce.

MR:
Türkiye'de olmasında, söz edilmesinden dolayı son derece rahatsızım.

Hala gıda terörünün konuşulması beni çok üzüyor.

Özellikle devletin denetimi değil, herkes, üretenler kendi denetimini yaparsa gıda teröründen bahsedilmez.

Gıda terörünün insan sağlığı açısından çok önemi var.

Bunun biran önce bitmesi de en büyük dileğim.

BŞ:
Tanımını yapar mısınız Atatürk. Atatürk Sizce.

MR:
Bu ülkeyi silah arkadaşları ile birlikte kurtaran ve bu ülkeyi bize ve gençlere emanet eden.

Bu ülkenin en önemli lideri Mustafa Kemal Atatürk.

BŞ:
Tanımını yapar mısınız?  Reis gıda. Reis Gıda sizce.

MR:
Benim ilk doğan çocuğum, bir marka.

En büyük dileğimde bu markanın hem yurtiçinde, hem yurtdışında şuan ki konumundan daha üst bir seviyeye gelebilmesi.

BŞ:
Tanımını yapar mısınız Mehmet Reis. Mehmet Reis sizce.

MR:
Mehmet Reis, şuan ismim ve soyadımla diyorum Mehmet Reis.

Sadece ve sadece insanlara iş imkanı tanımak değil veya birileri geldiği zaman onlara yardımcı olmak değil.

Eğer ben bugün sizinle bu röportajı yapabiliyorsam, bugün Okan Üniversitesi'nde bir saat gençlerle birlikte olabiliyorsam bu benim için Mehmet Reis.

Bu çok önemli. Kendime değil ülkeye faydalı olabiliyorsam Mehmet Reis çok önemli.

Bu dünyadan göç ettiğimde "Bir Mehmet Reis vardı ve bunları yaptı" dedirtebilmek benim en büyük dileğim. Onun için yaşıyorum.

BŞ: Çok teşekkür ediyorum.

Ağzınıza sağlık, yüreğinize sağlık.

Bülent Şenver'in Odasında konuğum Sayın Mehmet Reis'di.

Gençlerle tecrübelerini, birikimlerini, zenginliklerini paylaştı.

Unutmayın, gençler bizim her şeyimiz, en değerli hazinemiz.

Gençlerimize sahip çıkalım. Bir başka programda birlikte olmak dileğiyle.

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın.

Hoşçakalın.

.
.



.



.


Mehmet Reis, Bülent Şenver
.


Mehmet Reis, Bülent Şenver
.



.



.



.


Mehmet Reis, Bülent Şenver
.



.



.



.



.


.



.



.



.


.



.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org