Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Yelda Cumalıoğlu Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Yelda Cumalıoğlu ile röportaj
26.10.2016
Okunma Sayısı : 8073
Oy Sayısı : 3
Değerlendirme : 5
Popülarite : 2,39
Verdiğiniz Puan :
 

 

Yelda Cumalıoğlu ile röportaj
Vatan Gazetesi



Yelda Hanım'ı ilk sarışın zarif bir kadın olarak tanıdım  ve edebi kişiliğinin güçlülüğü, karakterinin güzelliği beni etkiledi, hem işinde hem özel hayatında başarıyı yakalamış, hayata farklı açılardan da pozitif bakmayı bilmiş biri... 

Dostlarının her zaman yanında... T

üm ulvi yetenekler sanki kendisinde toplanmış  yarışır halde...

Samimi, alçak gönüllü, dost canlısı, çalışkan, güzel, dürüst, başarılı bir kadın ve özverili bir anne...

Buyurun yakından tanıyalım, AŞK OLSUN!

Yelda Hanım, sizi sarışın, narin, güzel bir bayan olarak tanıdım ilk!

Aslında siz, Türkiye' de güçlü kadın, üreten kadın ve başarılı bir iş kadını imajına uygun bir kişiliksiniz!

Tüm bunları oluştururken zorluklar yaşadınız mı?

Bugünkü başarılı iş hayatımı, gül bahçeleri içinden geçip, rahatlık ve kolaylıkla inşa etmedim.

Fakat yaşadığım şeylerin adına hiçbir zaman "zorluk" da demedim. Sanırım yayıncılık sektöründe çok kısa sürede yarattığım farkın ve yakaladığım başarının nedeni de bu ayrıntıda gizli.

Pek çok genç ve yeni girişimci karşılarına çıkan zorlukları bahane ederek yaşadıkları başarısızlığı haklı buluyor.

Zorlukların büyüklüğüyle, yengililerini doğal kabul edip kendilerini teselli ediyorlar.

Ben bu yanılgıya hayatımın hiçbir döneminde düşmedim.

Ne özel hayatımda, ne de işimde "zorluk" olarak adlandırılan faktörlerin dünyama virüs gibi yayılıp beni ele geçirmesine izin vermedim.

Benim lügatımda "zorluk" adında bir kavram yok.

Benim için sadece "fırsat"lar var…

İnsanların aksilik, imkansızlık, talihsizlik dediği şeyler benim için değerlendirilmesi gereken önemli fırsatlardır.

Çünkü farkımı, hünerimi, yaratıcılığımı ve gücünü ancak bu tür kritik dönemeçleri atlattığımda ortaya koyabilirim.

Yayıncılık sektöründe yaptığım şey de buydu zaten.

Yayınevi açmayı düşündüğümde etrafımdaki hemen hemen bütün insanlar başaramayacağımı, en iyisi yakın yoldan geri dönmemi istediler.

Türkiye'de kitap satmak zormuş, sektörde zaten dev yayın şirketleri varmış, bestseller olacak yeni yazar keşfetmek imkansızmış, mevcut olan ünlü yazarlar zaten kapılmışmış, kısa sürede batarmışım ve bunun gibi daha binlerce engel çıktı karşıma.

Aslında yaptıkları bütün tespitler çok doğru.

Söyledikleri şeylerde çok haklıydılar.

Fakat sektörün bu hali benim için çok büyük bir avantajdı.

Çünkü kendimi kanıtlama imkanımı bana bu imkansızlıklar sağlayacaktı.

Destek Yayınevi'ni kurduktan birkaç ay sonra dikkat çekmeyi başarmıştım. 

Bugün satış listelerine bakarsanız en çok satan ilk on kitap içinde benim yayınevimin en az beş-altı kitabının yer aldığını görürsünüz.

Kolay işler sadece konuşulur. Fakat zorluklardan fırsatlar yaratarak başarılan işler sadece konuşulmaz, takdir de edilir.   

Özellikle yeni çıkan kitabınız " Aşk Olsun" '' sevgi güç cesaret, kıskançlık, intikam, özgürlük iyilik ve düşlere dair doğruluğuna inanılan kişilere dürüstçe yüzleştirirler" mesajı gerçekten başarılı ve ses getiriyor.

Merak uyandırıyor.

Aşk Olsun kitabınızla;

Aşk'a farklı bakış açısıyla bakmayı, güçlü, dürüst, cesur olmayı Aşk'ta, Polyannacılık yapmadan manevi gücümüzden destek alıp, gerçekçilik gözlüğüyle ve kalplerimizdeki sevginin asaletiyle,

Aşk'a yelken açmayı, anlattınız.

Aşk'a sürekli vurgu yapıyorum, sizin gibi çünkü ben de sevginin mucizesine ve insanlığı düştüğü derin umutsuzluk dehlizinden kurtaracağına inanıyorum.

Aşk Olsun nasıl doğdu, her kitap bir bebektir bence, oluşumu, gelişimi, doğumu nasıl gerçekleşti, sizin duygu ve düşüncelerinizi alabilir miyiz ?

"AŞKOLSUN"un ortaya çıkmasının en önemli nedeni insanların her fırsatta "AŞK"ı suçlamaya kalkmaları ve yaşadıkları mutsuzluğun tek nedeni olarak yine "AŞK"ı görmeleridir.

"AŞK"ın doğasında acı çekmek, mağdur edilmek, haksızlığa uğramak, perişan olmak yoktur. İnsanlar başlarına gelen her acının nedeninin kendi iyi niyetleri, sevgi dolu yürekleri ve herkese koşulsuza inanmaları olduğunu söylerler. 

"Çok güvendim ama ihanete uğradım" derler…

"Ben hayatı çok sevdim ama hayat beni hiç sevmedi" diyenlere de çok rastladım.

"Bizim kaderimiz böyleymiş yapacak bir şey yok kader utansın" gibi serzenişler yazık ki toplumun duygu profilinde çok güçlü hisler…

Acı çekmeyi ve mutsuz olmayı genetik miras olarak kabul eden bir toplumumuz var bizim.

İnsanlar her ne kadar mutlu olmak ve aşk dolu bir dünyada yaşamak arzusu içinde olduklarını söyleseler de aslında işin geçeği o değil.

Biz millet olarak iyileşmek istemiyoruz.

İşte ben "AŞK OLSUN"u yazarken iyileşmeye hazır olan ve gerçekten şifalanmak isteyen insanları düşündüm.

Mutsuzluğu ve hastalıkları yaratan şeyin "kader" olmadığını bütün bunlara yapılan seçimlerin, algı hatalarının, "suçluluk" duygusunun, korkuların ve hayatlı kodlanmış zihinsel yapılarının mal olduğunu yazdım.

İlişkilerde insanın canını yakan şeyin sandığınız gibi "AŞK" olmadığını, bu yıkımı yaratan şeyin kırılan egolar olduğunu anlattım.

İyileşmek isteyen alsın okusun şifalansın.

"AŞKOLSUN" deyimi, aslında bir derviş selamıdır.

Alt meninde çok güçlü bir enerji barındırır.

İyileşmeye hazır olan insanlar zaten kitaba ulaşıp şifalanıyorlar.     

Siz Hacettepe Üniversitesi Ekonomi bölümü mezunusunuz, yayıncılık ve yazarlıkla tanışmanız, o güzel zehrin kanınıza karışması nasıl başladı?

15 sene Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık, TİKA ve Avrupa Birliği Genel Sekreterliğinde çalıştıktan sonra bir gün durdum ve düşündüm.

Aslında ben ne istiyordum.

Ben yazar olmak istiyordum.

Gazeteci olmak istiyordum.

Ve hayallerimi de gerçekleştirdim.

Yazarlık sürecim beni yayınevi sahibi olmaya bir şekilde götürdü.

Başta çok büyük başarısızlıklarım oldu.

Ama o başarısızlıkları başarıya dönüştürebildim.

Destek Yayınları bünyesinde ünlü ve başarılı yazarları bulunduruyor , listelerin üst sıralarından hiç inmiyor isimleri maşallah, siz de özel isimlerin hep yanında desteksiniz, bu başarının sırrı nedir?

Destek Yayınevi'ni kurarken çok önemli bir prensibim vardı.

Kendini ifade etme imkanı bulamayan, edebiyat dünyasında şöhretli bir isme sahip olmadığı için kapı kapı yayınevlerini dolaşıp fırsat arayan yetenekli yazarlara fırsat vermek istedim.

Onların hayatlarındaki zorluğun fırsatı olmayı hedefledim.

Bu konuda iyi koku alan bir burnum olduğunu söyleyebilirim.

Tıp doktorlarının "klinik sezgileri" gibi benim de iyi bir "edebi sezgim" var.

Benim için önemli olan yazarın popülaritesi değil, yazdığı şeyin iddiasıdır.

Bugün bestseller olan yazarlarımızın isimlerini ilk defa duyuyorsun. 

Çünkü özgün kalemlerin kendi farklarını ortaya koyabilmelerine şans veriyorum.

Şimdiye dek okumaya alıştığınız tarzın  çok dışında ilginç türde kitaplar çıkardım piyasaya.

Hepsi de en çok satanlar listesine haftalardır üst sıralarda.

Yepyeni akımlar ve yeni yazım türlerinin ifade bulmasına ön ayak oluyorum.

Bu bir risk mi derseniz?

Evet çok büyük bir risk…

Ama ben risklerimin üzerine göz kapalı gitmiyorum.

Daha önce de söylediğim gibi "edebi sezgi"lerime, iyi koku almama ve Türk okuyucu profilini iyi tanıyor oluşuma güveniyorum.

Böylece göze aldığım riskler de bana başarı olarak geri dönüyor. 

Yazar kimliğiniz yanında yönetici kimliğiniz de var.

Türkiye' de kadın olmak sizce nasıl bir duygudur?

Değerlendirebilir misiniz?

Ben sınırlarla çevrilip küçük bir alan içinde kalarak düşünce üretmeyi beceremiyorum.  Kadın olmayı dünyaya mal ediyorum.

Sadece Türkiye'de kadın olarak yaşamaktan çok evrende kadın olarak var olmanın ayrıcalığını bütün hücrelerime kadar hissederek yaşıyorum.

Kadın enerji sezgiseldir. Kreatif yaratıcı ve ön görülüdür.

Ben bunu büyük bir lütuf olarak kabul ediyorum.

Yeryüzündeki bütün dişi enerjinin bu farkındalıkta olmasını diliyorum.

Kadın enerjisi sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada baskılanıyor.

Çünkü dünyanın kaderini değiştirebilecek bu potansiyelin ortaya çıkıp ifade bulmasını var olan sistemi tehdit eden bir güç olarak görüyorlar. 

8 Mart Dünya Kadınlar Günü adına kadınlarımıza ve okurlarımıza mesajınız nedir?

Kadınların sahip oldukları yapıcı ve yaratıcı gücün farkında olmalarını ve bu güçlerini yine kendilerine yakışır biçimde hoşluk ve güzellikle ifade edebilmelerini isterim.

Başkalarının onlara biçtiği sınırları asla kabullenmesinler. Sınırsızlıklarını keşfetsinler. 
İddialı  ve istikrarlı çalışmalarınız var, önümüzdeki günlerde yeni projeleriniz açılımlarınız  var mıdır?

Bizde üretimin olmadığı tek bir an bile yoktur.

Yaratmazsak nefes bile alamayız.

Yaratırken eğleniriz, güleriz, tartışırız, konuşuruz, oyunlar oynar, sokakta yürür, şarkı söyleriz.

Üretkenlik bizim için masa başında mesai saatleri içinde icra edilen bir görev değildir.

Nefes almayı sürdürdüğümüz her yerde üretim vardır.

Coşkuyla ve aşkla…

Aksi halde başaramazdık.

Eğlenmediğiniz bir işten maddi kazanç elde etmeniz belki mümkündür ama istikrarlı bir başarı yakalamanız imkansızdır. 

Bakımlı ve güzel bir kadınsınız, formunuzu nasıl koruyorsunuz?

Her şeyden önce kendimi seviyorum.

Kendime değer veriyorum.

Emanet aldığım bu bedeni iyi korumakla görevli olduğumun bilincindeyim.

Elimden geldiğince hayatımın sonuna kadar kendim için en iyi olanı yapmaya çalışacağım.

Çok az uyurum.

Gece ne kadar geç yatarsam yatayım gün doğar doğmaz yataktan çıkarım.

Hiçbir zaman yorgunluk hissetmem ve güne gülümseyerek başlarım.

Haftada beş gün spor yapıyorum.

Kardio ve pilates çalışıyorum.

Her şeyden yerim.

Kendime karşı yasaklarım yoktur.

Sadece ihtiyacım kadarını yerim.

Asla oburluk yapmam.

Neşemin bozulmasına asla izin vermem.

Mesela birkaç hafta önce Boğaz Köprüsü'nde gazetelere dahi yansıyan ciddi bir kaza yaptım.

Arabam pert oldu.

Ben aracın içinden sağ salim çıktığım için şükür edip apar topar konuk olduğum yayına yetiştim.

Yazarım Kahraman Tazeoğlu'yla birlikte gülüp eğlenerek keyifli bir program yaptık.

Yayından çıktıktan sonra otoparka giderken kaza yaptığımı hatırladım.         

En vurucu soruyu sona sakladım :)

Annesiniz siz, annelik ne ifade ediyor size, oğlunuzla nasıl paylaşımlarınız var?


İki tane oğlum var.

Bir annenin başına gelebilecek o muhteşem iki evlat için her zaman şükür ediyorum.

Onlar benim şu yeryüzündeki en kutsal emanetlerim.

En büyük servetim…

Hazinem…

Onlarla ilişkimde her zaman sevgi dolu ve dürüst oldum.

Zaten ikisi de öyle olgun ve akıllı çocuklar ki biz hiç çabalamadan mutlu ve uyumlu olmayı öğrendik.  

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org