Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Şahin Tulga Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Harvard Business Review’da yazan ilk Türk olmak istiyorum
05.12.2006
Okunma Sayısı : 12795
Oy Sayısı : 20
Değerlendirme : 4,75
Popülarite : 6,18
Verdiğiniz Puan :
 

 

Harvard Business Review’da yazan ilk Türk olmak istiyorum
.
.
.
Milliyet insan kaynakları sitesi muhabiri Oylum Çağan'ın benimle yaptığı söyleşiyi sizlerle paylaşmak istedim.
.
.



“Harvard Business Review’da yazan ilk Türk olmak istiyorum”

Şahin Tulga parlak bir eğitim geçmişinin üzerine, parlak bir kariyer eklemeyi başarmış. Ankara Fen Lisesi, ardından Massachusetts Institute of Technology'de (MIT) lisans ve yüksek lisans eğitimleri… ABD’de çalışma hayatı. Derken askerlik için Türkiye’ye dönüyor ve kalıyor. Şu anda HP Türkiye Genel Müdürü. Prensip gereği bir insanın aynı pozisyonda en fazla 6-7 yıl kalması gerektiğine inanıyor ve “HP’de bu pozisyonda 5 buçuk seneden beri oturuyorum; yani zamanım yaklaştı” diyor.

Galiba sizin hayatınız Ankara Fen Lisesi’ne başladığınızda şekillenmiş. Neden bu okulu tercih ettiniz?

İtiraf edeyim, o zamanlar Ankara Fen Lisesi girilmesi çok zor bir okuldu. Bunu bir mücadele olarak gördüm. Ayrıca aynı zamanda teknoloji yönelimi çok yüksek bir okuldu ve beni Massachusetts Institute of Technology’ye (MIT) götürdü.

MIT’de okumak aklınızda hep var mıydı?


Hiç yoktu. Aklımda ODTÜ vardı çünkü ağabeyim orada okuyordu. O zaman ODTÜ’nün imtihanı ayrıydı. Girdim ve 14. olarak kazandım. Ama bu arada Milli Eğitim Bakanlığı’nın açtığı devlet burs imtihanına da girdim. Onu da 14. olarak kazandım. Burs da var, niye gitmeyeyim dedim. ABD’de üniversiteler Eylül başında başlar. Benim gidişim Kasım’ı buldu. O nedenle bir sömestr kaçırdım. Bir sömestr için Maryland Üniversitesi’ne girdim. Bütün derslerden A tutturdum. MIT’ye başvurdum. Test imtihanlarım çok iyiydi. Bir ABD üniversitesinden 4 üzerinden 4 tutturmuşum. Referanslarım da iyiydi. Böylece girdim MIT’ye. Makine mühendisliği lisans eğitimi aldım. Seçmeli derslerimin çoğu yöneticilik ve çok sevdiğim mimarlık üzerineydi. Önce makine mühendisliğinden, sonra da inşaat mühendisliğinden üst lisans derecelerimi aldım. Sonra inşaat mühendisliğinde doktoraya başladım.

Siz okumayı tutku halinde seven bir insansınız galiba…


Zor işin altına girmeyi ve bir şeyin teorisini öğrenmeyi çok severim. Teorisini öğrenmezsem hiçbir konuda hiçbir şey söylemem.

Peki, iş hayatına nasıl atıldınız?


Bir gün, hocalarımdan biri beni çağırdı; “Venezuela’da bir danışmanlık işim var. Ama başka bir işim çıktı. Sen gider misin” dedi. “Gidebilirim hocam, ne kadar para alacağım” dedim. “Günde 1000 dolar” dedi. “Memnuniyetle hocam” dedim. Sene 1980. Burslu yıllarımda ayda 250 dolar alıyordum. Orada bir yaz, 90 küsur gün çalıştım. Tüm masraflarımı da karşıladılar. Son gün elime çeki verdiler; döndüm. Hayatımda 90 küsur bin doları görmüş bir insan değildim.

Belli ki ABD’de yolunuz açıkmış, 90 bin dolar da cepteymiş. Neden Türkiye’ye döndünüz?


90 bin dolar cepte diyemem çünkü harcamıştım. Otomobiller, mobilyalar, lüks seyahatler… Bunlar özlem duyduğum şeylerdi. O zaman petrol mühendisliği çok popüler bir konuydu. Venezuela’da da petrol konusunda, jeolojik formasyonlarla ilgili danışmanlık yapmıştım. Doktoradan vazgeçtim ve çok yüksek ücretlerle ABD’de bir petrol danışmanlık şirketine girip 5 sene çalıştım. Sonra askerlik için Türkiye’ye döndüm. Kolay bir periyot değildi. Askerden sonra Türkiye daha iyi geldi bana. Lisede yatılı okumuştum, üniversite yıllarında ve ABD’de çalışırken annemden babamdan uzak kalmıştım. Ayrıca yurtsever ve dini inançları olan bir insanım. Yani aile özlemi ve diğer etkenler Türkiye’de kalmama neden oldu.

Neden Türkiye’de de petrolle ilgili bir iş yapmadınız?


Türkiye’de çalışabileceğim iki yer vardı; Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı ve Tübitak. İkisine de yazılı olarak başvurdum. İkisinden de cevap gelmedi.

BT sektörüne geçişiniz nasıl oldu?


ABD’de deniz ve karada sonraj çalışmaları yapan bir ar-ge firmasında çalışıyordum Orada, bilgisayarla bir bölgedeki en uygun sondaj stratejisinin ne olabileceği üzerine çalışmalar yapıyorduk. Türkiye’ye döndüğümde, Ankara’da IBM’e gidip kendi geliştirdiğim programları yükleyip çalışmalara devam ediyordum. IBM o zaman Türkiye’de kişisel bilgisayar kanalı kurmak istiyordu. Orada birisi beni fark etti ve önerdi. Teknik bir insan olan ben birden kendimi bilgisayar satma işinde buldum. Sonra yöneticiliğini yaptığım firma çok başarılı oldu ve birilerinin dikkatini çekti. Digital firmasından genel müdürlük teklifi aldım ve kabul ettim.

Compaq Digital’ı aldığında Digital’ın genel müdürüydünüz. Sonra siz HP’nin genel müdürüyken HP Compaq’ı satın aldı. Bu üçgende ilginç bir hikayeniz var…


Digital ve Compaq birleştiğinde iki firmanın genel müdürleri arasında seçim yapılacak dendi. Beni seçtiler. Ama o süre içerisinde çok teklif aldım ve ayrılmaya karar verdim. Vestel’in ABD ofisine gittim. Rusya krizi vs. derken olmadı o iş. Sonra Lucent’a geçtim. Orada iki sene çalıştım. Sonra HP'ye geçtim. O zaman Compaq rakibimizdi. Bir sabah genel müdür yardımcılarımızdan bir tanesi aradı, Compaq’ı satın alımışız dedi. Şirkete geldim ki herkes bayram yapıyor. Hepsini topladım, “Yönümüzde değişiklik var. Bu güzel bir şey. Ama hiç öyle sevinmeyin. Bir firma başka bir firmayı satın aldığı zaman, satın alma sebeplerinden bir tanesi de o firmadaki iyi insan kaynağıdır.” Birleşmeden sonra benim müdürlük pozisyonuma Compaq’dan birisini atadılar, o da beni seçti.

Kendinizi nasıl bir yönetici olarak tarif edersiniz?


Bizim işimizde birkaç tane bacak var, bir tanesi çalışanlar, bir tanesi dış dünya, bir tanesi şirketin üst düzey yöneticileri. Üçü de sizi seviyorsa, benimsiyorsa başarılı olursunuz. Ben planlama ve dış dünyayla ilişkiler tarafında kuvvetliyim. Ama tabii her yönetici gibi benim de eksik olduğum taraflar var. Bunlar daha çok içeridedir.

Kriz anında nasıl davranırsınız?


Kesinlikle paniğe kapılmam. Analitik olurum. Bazen çok önemli bir elemanımız ayrılıyor, bazen ekonomik krizlerle karşı karşıya geliyoruz… Böyle durumlarda yurtdışı, hedeflerinizi düşürelim demiyor. O hedefleri gerçekleştirmemiz gerekiyor. Ama krizler de fırsat olabilir. Koyarız rakamları önümüze; onlara haritalar derim ben. Haritalara bakıp şurayı artık fethedemeyiz ama burası var, oraya odaklanalım der ve yolumuza devam ederiz. Yani krizi fırsat gibi karşılarız ve panik olmayız.

Kariyerinizde bundan sonra gerçekleştirmek istediğiniz hedefler neler?


Bundan sonra ne yapabilirim bilmiyorum. Prensiplerime göre bir insan aynı görevde en fazla 6, biraz zorlarsanız 7 sene kalmalı. Ondan sonra farklı bir pozisyon arayışına girmeli. Bu süre bittikten sonra benim opsiyonlarım HP içerisinde başka bir görev olabilir, başka bir şirkette bir pozisyon olabilir ya da ayrılıp kendi şirketimi kurmak olabilir. Hobileri olan bir insanım; o hobilerden bir iş yaratabilirim. Şu anda bilmiyorum ama HP’de bu pozisyonda 5 buçuk seneden beri oturuyorum; yani zamanım yaklaştı.
Bu kadar geniş ürün gamına sahip bir şirkette yöneticilik yapmanın zor yanları neler?
Teknoloji şirketlerini yönetmek savaş çok benzer. Bir yeri fethetmek istediğinizde önce komandoları yollar, küçük bir alanı fethedersiniz. Sonra piyadeleri çıkartıp fethedilen alanı genişletirsiniz. Fetih işi bittikten sonra polisleri gönderirsiniz. Bizde de aynı şekilde; yeni pazarları fethediceksin, genişleteceksin ve her şeyi raconuna göre yapacaksın. Ama komado piyadeden nefret eder, piyade polisten nefret eder, polis komandoya karşı hisleri nefretten de fazladır. Çünkü karakter olarak uyuşmazlar. Teknoloji şirketlerinde bu üç tip profile de ihtiyaç var. Genel müdürün bu üç tip profille de yakın olması, onlara değer vermemesi lazım. Yani ne komando, ne piyade, ne de polis olmaması; her üçünü de tanıyan piyade tipli bir insan olması lazım.

BT sektöründe yetişmiş eleman bulmak zor mu?


Çok zor. Bu en büyük problemimiz şu anda. Aslında Türkiye’nin bir numaralı problemi istihdam. Ama Türkiye’de uzmanlık yok. Bütün teknoloji şirketleri olduğu gibi biz de eleman arıyoruz. Ama üniversiteler yeteri kadar analitik insan yetiştirmiyor.

HP Türkiye bir elemanı bünyesine katarken neye bakar?


Tabii ki yetkinliklerine bakar. Ama benim sorduğum ilk soru şudur; “Annen kim, baban kim, kardeşlerin kim, sana ne değerler verdiler.” Annesi babası okula gitmemiş olabilir ama verdikleri değerler bizim için çok önemli. Sorduğum bir diğer soru da şudur; “Allah korusun, yarın vefat etsen mezar taşına ne yazılmasını istersin?” Bu da insanın kendisini nasıl gördüğünü, hangi özelliklere önem verdiğini gösterir.
HP Türkiye’nin bu seneki hedefi 700 milyon dolar. Çok ciddi rakiplerle boğuşuyoruz. Onlardaki insan kalitesi de en az bizim kadar iyi. Bir şeyle önüne geçebiliriz onların; biraz fazla çalışarak ve takım olarak. Takım oyunu sözünü herkes diline pelesenk etti. Ama bizde gerçekten aranan bir şey. Bu nedenle ailesinin o kişiye verdiği değerleri bilmek bizim için çok önemli.


İYİ İNSAN İYİ İNSANLA ÇALIŞMAK İSTER


Çok sakin ve mutlu bir insan izlenimi veriyorsunuz. Hayatta sizi en çok mutlu eden şey nedir?


Şiarım denge. Hayatımın dengeli olması beni çok mutlu eder.

Kendisiyle çok barışık bir insansınız. İş yaşamının stresinde bunu nasıl başarıyorsunuz?


Tamamen doğal bu halim. Dediğiniz doğru, bende hiç kompleks yoktur. Tabii egom var. Çok iyi olmak, rakiplerimi alt etmek istiyorum ama onları ezerek değil. En iyi benim demek de istemiyorum. Bu noktaya geldiğinizde zaten sizin en iyi olmanız bir şey fark etmiyor. Etrafınızdaki ekosistemin en iyi olması çok önemli. Bunu sağlamak için de egolu bir insan olmamanız lazım. Bu devirde iyi insan iyi insanla çalışmak ister yoksa çekip gider. İş dolu etrafta. Bu nedenle bir yöneticinin egosunu kontrol altına alması, duygusal zekâya sahip olması, dengeli olması lazım. Bu özelliklerim şimdiye kadar da çok işime yaradı. Başkaları daha iyi olabilir ama ben dengeli olmak istiyorum.

Bildiğim kadarıyla yazı yazmayı çok seviyorsunuz. Yazmaya devam edecek misiniz?


İslam, fundamentalizm, terörizm ve teknoloji beni çok ilgilendiriyor. Bu konuda hazırlıyorum kendimi. Bildiğiniz gibi Allah’ın yolladığı ayetlerin bir kısmı Hz. Muhammed’e Mekke’de bir kısmı Medine’de geldi. Mekke’de gelenler daha barışcı, Medine’de gelenler daha savaşçıdır. Bunların değişik yorumları var. Bunların bir kısmı, bazı Müslümanları terörizme götürüyor. Bu teröristlerin teknolojiyi kullanıp nasıl terör yaratabileceklerini; teknoloji ve politika kullanarak bunları nasıl önleyebileceğimizi yazmak istiyorum. Bundan sonra bu konuda yazılarımı görebilirsiniz. Yöneticilik konusunda teorik yazılarım da var. Harvard Business Review’da (HBR) yazısı çıkan ilk Türk olmak istiyorum.
.
.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org