Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

R. Bülent Tarhan Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

DIŞA BAĞIMLILIK BAĞLAMINDA ENERJİ VE FİNANS
11.03.2008
Okunma Sayısı : 6014
Oy Sayısı : 8
Değerlendirme : 4,88
Popülarite : 4,4
Verdiğiniz Puan :
 

 

DIŞA BAĞIMLILIK BAĞLAMINDA ENERJİ VE FİNANS
R. Bülent TARHAN (Hukukçu)

İngiltere'nin (eski) başbakanlarından Lord Palmerstone 1856 yılında yaptığı bir konuşmada: "İngiltere'nin ebedi dost ve düşmanları yoktur; değişmez menfaatleri vardır" diyor. Mustafa Kemal Atatürk, -bu konuşmadan 77 yıl sonra- 1933'de "Milletlerin siyasetinde ancak menfaatleri vardır. Kimsenin kimseye dost olmayacağını bilelim" tümceleriyle aynı düşünceyi yineliyor.

Devletlerin ulusal çıkarlarının temel dayanağı ise, her anlamda tam bağımsızlıktır.

Mustafa Kemal Atatürk; "İstiklalin tamamiyeti ancak istiklali mali ile mümkündür.". "Muhakkak tam istiklali temin edebilmek için yegane hakiki kuvvet, en kuvvetli temel iktisadiyattır" demiştir. Gazi'nin bu sözlerini günümüz Türkçe'siyle özetlersek: Tam bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlıkla olur.

Ekonomik bağımsızlığın günümüzdeki en önemli bileşenleri; enerji ve finans alanlarıdır. Emperyalizm, günümüzde, en çok bu alanlarda kendisini dayatıyor. Dolayısıyla enerji ve finans piyasaları alanlarında dışa bağımlılık ne kadar artarsa; dışa bağımlılığın yıkıcı etkisi ve ulusal bağımsızlığın zaafa uğratılması riski de doğru orantılı olarak artmaktadır. Bu nedenledir ki; Maden Tetkik Arama Enstitüsünü bizzat Atatürk kurmuş ve Türk uyruğundan olmayanların burada çalışamayacağı koşulunu getirmiştir.

Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın verilerine göre enerji alanındaki ithalat gereksinmemiz 2010 yılında % 73'e, 2020'de % 78'e çıkacak. Bu rakam 2006'da zaten % 70,41'e ulaşmış durumda. (Buna dışa bağımlılık oranı da diyebiliriz.)

Oysa; Türkiye'nin özellikle enerji konusunda çok yüksek bir potansiyeli var; ancak dışa bağımlı enerji politikaları nedeniyle bu potansiyeli değerlendirmek mümkün olmuyor. Teknik rüzgar enerjisi potansiyelimiz; 166 terravatsaat/yıl. 2006 elektrik tüketiminin 174 terravatsaat olduğu düşünülürse neredeyse yıllık toplam elektrik tüketimimize eşit. Devletin resmi rakamlarına göre, (Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü'nün 2003'de yayımladığı Rüzgar Atlası) ülkemizin rüzgar enerjisi potansiyeli 88000 megawatsaat/yıl. Buna karşın fiili rüzgar enerjisi üretimi yıllık 100-150 Mws'yi geçmiyor. Elektrik üretiminde -2006 verilerine göre- %45,8'le en büyük kaynak doğalgaz ve üretim maliyeti 7 cent/kwh. Rüzgar enerjisinde ise, bu rakam 5 cent/kWh.

Dünya enerji gereksiniminin ¼'ünün güneşten karşılanabileceği belirtiliyor. Ülkemiz bu yönden de zengin ve yıllık elektrik tüketiminin 8000 katı fotovoltaik (güneş elektriği) potansiyeline sahip. Maliyeti görece yüksek: 25 cent/kWh; ancak dışa bağımlılığın maliyeti çok daha yüksek. Dünyada AR-GE çalışmalarıyla bu kaynaklara dayalı üretimin hem maliyeti düşürülüyor; hem de elektrik üretimindeki payı arttırılıyor. 1980'de rüzgar, güneş ve jeotermal kaynaklarına dayalı dünya elektrik enerjisi üretimi payı sadece yüzde 0,38 iken, bu pay 2005'te yüzde 2,13'e çıkmış durumda.

Amerika'nın saygın bilim dergilerinden Scienstific'te 2002 yılında yayımlanan bir makaleye göre dünyanın düşünülebilecek en temiz yakıtı 'bor'dan üretiliyor ve Türkiye, dünya bor rezervinin % 72'sine sahip; ama ne yazık ki üretimdeki  payımız görece çok düşük.

Kuşkusuz; akarsu, jeotermal ve biokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından da çok daha fazla yararlanmamız gerekiyor. Üstelik bunlar fosil yakıtlara kıyasla son derece temiz enerji kaynakları. Dolayısıyla çevre ve sağlık maliyetleri de yok.

Yiğit BULUT 10 Aralık 2007 tarihli Vatan Gazetesindeki makalesinde belirtmişti: "Adıyaman'da petrol araması yapan yabancı ortaklı bir şirket 'Burada petrol yok' diyerek kuyuyu kapatıyor. Prof. Muammer Aksoy ve yanındakiler savcılığa başvurarak bu kuyunun bilerek kapatıldığını iddia ediyorlar. Savcı 3 yıl bu olay üstünde araştırma yapıyor ve 3 yıl sonra bu kuyu açılıyor. Bugün hâlâ o kuyudan saate 20 varil petrol üretiliyor."

Bunları ve bir çok örneği birbirine ekleyince enerjide ortaya inanılmaz bir dışa bağımlılık fotoğrafı çıkıyor.

Işık KANSU, 3 Kasım 2007 tarihli yazısında soruyor: "Kuşatılmış, sivil işgal altına alınmış bir ülke dışarıdan nasıl görünür?" Yanıtını da kendisinden dinleyelim: "Geçen günlerde yaşanmış bir olayı Prof. Dr. Sina Akşin anlattı. Ona aktaran da tanınmış bir bilim insanı: İstanbul'da bir iş yemeği. Yemeğe, Amerikalı bir işadamı da davetli. Soruyorlar Amerikalı işadamına, 'Irak'ta ne işiniz var sizin?'diye. Hiç düşünmeden yanıtlıyor: 'Biz ulusal çıkarımız gereği oradayız.' Verilen karşılık, ister istemez bir başka soruyu getiriyor peşinden: 'İyi de, biz Türklere diyorsunuz ki Ulus devletin zamanı geçti. Vazgeçin bu sevdadan.' Ama kendi ulusal çıkarınız söz konusu olunca, onları koruyup kollamayı çok iyi biliyorsunuz. Bu bir çelişki sayılmaz mı?' Amerikalı işadamı hiç çekinmiyor, 'Siz millet değilsiniz ki' deyiveriyor. Karşısındakilerin kaşlarının çatıldığını görünce de ekliyor: 'Bankalarını yabancılara satan bir toplum, milletten sayılmaz!'

Mevduat bankalarından sadece İş Bankası, Ziraat Bankası, Halkbank ve Vakıflar Bankası'nda yabancılar söz sahibi değil. Sayılanların dışındaki bankaların hemen hepsinde bir biçimde yabancıların belirleyici olduğu görülüyor. 1999 yılında, Türk bankacılık sektöründe yabancıların payı sadece % 1 iken, Kasım 2000 ve Şubat 2001'de yaşanan ekonomik krizlerin ardından 3 yabancı ortaklık ve satınalma gerçekleşmiştir. 2001 yılının ikinci yarısı ve 2002'de Demirbank HSBC'ye, Sitebank Milleniumbank'a satılmış ve Koçbank Unicredito ortaklığı gerçekleşmiştir. 2005 yılının başından itibaren geçen 30 aylık süreçte ise, bankacılık sektöründeki yabancı payı -kısa süre önce BDDK tarafından onaylanan Oyakbank'ın satışı ile- % 41'e ulaşmıştır. (% 94'ü Yunan Alpha Bank'a satılan Abank'la ilgili satış işlemi bu yazının yazıldığı tarih itibariyle henüz onaylanmadığından % 41 içinde yer almamıştır.)

Kaldı ki; % 41 oranı sadece ortaklık paylarına işaret etmekte olup bankaların İMKB'de işlem gören hisse senetleri buna dahil değildir. Örneğin, Garanti Bankasında ortakların toplam payı % 48,51; yabancı ortakların toplam içindeki payı % 25 iken; anılan bankanın İMKB'de işlem gören hisse senetlerinin oranı 26 Aralık 2007 tarihi itibariyle % 51,49'dur. Aynı tarih itibariyle bu senetlerin % 83'ü yabancıların elindedir. Akbank'ta yabancı ortakların payı % 20, halka açılma oranı % 35,74; bu oran içinde yabancıların payı % 70,5'tir. YKB'de ortakların elindeki toplam % 74,40'lık payın % 40'ı yabancılara ait iken borsada işlem gören YKB senetlerinin 26 Aralık 2007 itibariyle oranı % 25,60, yabancıların elindeki hisseler % 50,7'dir. Dolayısıyla; bankacılık sistemi içinde yabancıların payının -ortaklık yapıları dikkate alınarak saptanan- % 41 oranından çok daha yüksek olduğu açıkça görülüyor.

           Yabancı payının, -ortaklık yapısında dahi- bir süre sonra % 50-55'ler düzeyine çıkması olasılığı oldukça yüksektir. Çünkü; 2015 yılında Avrupa'daki banka müşteri sayısının 10 milyon artarak 425 milyon kişiye ulaşacağı öngörülürken, Türkiye'de 28 milyon artarak 48 milyon kişiye ulaşacağı tahmin edilmektedir. Yeri gelmişken değinmekte yarar var: 26 Aralık 2007 tarihli verilere göre İMKB'de işlem gören tüm senetler itibariyle yabancıların elindeki senet oranı; % 72. Bunun % 67,61'i tek başına City Bank'a ait.

            Yazımızı Mustafa Kemal ATATÜRK'ün 6 Mart 1922 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaptığı konuşmadan bir alıntıyla bitirelim:

"Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi. Halbuki hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatlarıyla, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin. Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir."

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org