Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Mehmet Ali Birand Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Silahlar susmadan paket açılmamalı
16.09.2009
Okunma Sayısı : 4020
Oy Sayısı : 4
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,01
Verdiğiniz Puan :
 

 

Silahlar susmadan paket açılmamalı
Mehmet Ali Birand
.
.

İktidar, Kürt Açılımını girişiminde göz boyama ve ufak tefek, rötuşlarla işi kapamak niyetinde değil de, eğer gerçekten ciddiyse, eğer gerçekten bir süreci yürütmeyi arzuluyorsa, o zaman herşeyden önce silahların susmasını sağlamalı. Önce silahlar sussun, ondan sonra paket tartışmasına girelim. Bakın neden?

İki gündür sizlere Güneydoğu'nun havasını yansıtmaya çalışıyorum. Bugün, sadece bölge değil hem Türk kamuoyununun hem de Kürt kamuoyunun paylaştığı bir saptama ile devam etmek istiyorum.

Bu saptama çok önemli. Zira  herşey bu saptamanın üzerine inşa  edildi. O da, artık silahla bir yere varılamayacağı saptamasıdır.

Kürt kamuoyu, artık çocuklarının, akrabalarının ölmesini istemiyor. İstemiyor, ancak o çocukları dağa çıkmaktan da da alıkoyamıyor.

Türk kamuoyu da, silahların susmasından yana. Cenazelerde yaşananların bitmesi isteniyor.

Bu nokta çok önemli.

Sadece Türk ve Kürt kamuoyu değil, Kuzey Irak, Washington ve Brüksel de silahların susmasından yana tutum sergiliyorlar.

Özetlemek gerekirse, ortam hazır ve herkes ölümlerin durmasını, parmakların tetikten çekilmesini istiyor.

Peki neden olamıyor?

Neden, silahlar susturulamıyor?

Koordinasyon içinde bu aşamaya gelinemez mi?

Gelinir tabii, yeter ki niyet olsun, yeter ki siyasi irade olsun...

PKK ÇEKİLMELİ...

Başbakan ne kadar tepki gösterirse göstersin, bugün hem bölgede, hem de Türkiye'nin genelinde öncelikli konu silahların susmasıdır. İnsanlar ölürken, sağlıklı bir barış süreci yürütülemez. Ayrıca, bu gelişme tek yanlı bir kararla da uygulanamaz. Her iki tarafın istekli olması ve gereken adımları atmaları gerekir.

İnisiyatifin PKK'dan gelmesi şarttır.

Neresinden bakılırsa bakılsın, PKK yasa dışı bir terör örgütüdür. Görüşlerini silahla ve zorla kabul ettirmek için, masum insanları öldürmektedir.

Bundan dolayı, ilk adım atması ve hem mayın döşemeyi bırakması, hem de  bölgeden çıkması, hiç değilse sınırın öte yanına çekilmesi gerekir.

PKK'nın neden ilk adımı atmaktan kaçındığı biliniyor. Defalarda açıkladırlar.

Çekilmeye başladıkları andan itibaren, TSK'nın baskısının arttığına, operasyonların yoğunlaştığına dikkat çekiyorlar. Hatta örnek olarak, 1999'da Öcalan'ın direktifi üzerine çekilme sürecinde 500 kayıp vermelerini gösteriyorlar.

TSK DA FARKLI DAVRANABİLİR...

Kimse, Türk Silahlı Kuvvetlerinden, PKK'ya ait gruplarla karşılaştığı zaman onları görmezden gelmelerini beklememeli. TSK'nın görevi, teröristi kovalamak ve etkisiz duruma getirmektir.

Ancak, olağanüstü durumlarda ve karşı tarafın gerçekten çekilme sürecine girdiği aşamalarda, bu çekilmesinin gerçekleşmesini izlemesi de beklenebilir.

Barış çalışmalarını kolaylaştırmak için böylesine bir taktiğe başvurmanın zararı değil, hatta yararı da olabilir. Böyle bir yaklaşımı benimsemek, siyasi otorite ile asker arasında kararlaştırılır.

Sonuç olarak, hiçbir şey Allahın emri gibi değişmez değildir. Toplumun  çıkarına ise, gerekirse bazı şeylerin üstüne gidilmez, hatta görmezden dahi gelinebilir.

Önemli olan, silahların susması, insanların ölmemesi ve barış sürecinin devam edebilmesidir. Gerisi ayrıntıdır...
                                               *                                 *                                 *

KARŞILIKLI KULLANILAN DİLE DİKKAT ETMELİYİZ

Dün sizlere Güneydoğu'ya giden yazar-çizelerin ve görüşlerine değer verdiğimiz gözlemcilerin bize yansıttıkları izlenimlerin bir özetini yapmıştım. Şimdiye kadar duymadığımız veya duymak istemediğimiz görüşlerin seslendirilmeye başladığına dikkat  çekmiş ve Kürt kökenli vatandaşlarımızın ne düşündüklerine –beğenmesek,işimize gelmese dahi- kulak vermemiz gerektiğini yazmıştım.

Bölgeden yansıyan izlenimlerin içinde en çarpıcı olanını bugüne bıraktım. Aklı başında, PKK yanlısı olmayan Kürt çevrelerin dahi sürekli vurguladıkları bir konu var.

Türkiye Devletinin kullandığı dil...

Güvenlik yetkilileri, siyasiler ve bütün bu söylemden  yararlanan medyanın söylemi, kullandıkları kelimeler,   sıfatlar Güneydoğu'da çok farklı algılanıyor. Bu durum da iki taraf arasındaki –eğer gerçekten isteniyorsa- yakınlaşmaya hiç hizmet etmiyor.

Bizim "terörist" dediğimiz kişiye onlar "gerilla" diyorlar.

Benim de, KANAL D Ana Haber veya CNNTÜRK'te "PKK'lı terörist" diye adlandırdığım insanları onlar kendilerinden yana, bir yanlışlığı  düzeltmek için hayatını tehlikeye atan insan olarak görüyorlar. İstediğimiz kadar uğraşalım, bu olguyu değiştirmek imkansız.

Ortada bir de farklı algılananlar dizisi var.

Örneğin,  Devlet "Son terörist öldürülene kadar mücadele sürecektir" diyor.

Bizim için bundan daha doğrusu yoktur. Tabii ki, yasa dışı faaliyet gösteren, elinde silah taşıyan terörist var olduğu sürece mücadele sürecektir. Güvenlik güçlerinin bu "gerçeği" söylemesi de normal görülür.

Güneydoğuda ise, bu söylem çok farklı, "Bizim çoluk çocuğumuzu, akraba ve mahallenin gençlerini öldürmek istiyorlar. Ateşkesi kabul etmiyorlar. Operasyonları durduramayacaklarının işaretini veriyorlar" diye algılanıyor. "Terör bitene kadar mücadele edeceğiz" dense, biraz daha kabullenecekler de, diğer söyleme tepki gösteriyorlar.

Bizde, onların PKK kollayıp koruyan söylemlerine sinirleniyoruz. Duydukça daha sert tepki koyuyoruz.

İşte böylesine iki ayrı dünyada yaşıyoruz.

Peki, hep böyle mi sürecek?

Açılımı yaşatabilmek istiyorsak, her iki tarafında kullandığı dile, karşılıklı duyarlıklara dikkat etmeleri gerekmiyor mu?

Bence artık zamanı geldi.

Eğer bu sorunun, şu veya bu şekilde bir çözüm sürecine  oturması gerekiyorsa, her iki tarafın da diline hakim olması, söylediğini kulağının duyması gerekiyor.

Sert söylemler toplulukların çok hoşuna gider.

Bol alkış toplar.

Ancak, "uzlaşı" sağlamaz. Hatta sert konuşmalar, hamasi demeçlerle hiçbir barış süreci sürdürülemez.

Karşılıklı bu adımı atmak sorundayız galiba.

Ne dersiniz?

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org