Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Mehmet Ali Birand Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

İsrail ile çatışmak akıl karı değildir
13.09.2011
Okunma Sayısı : 4004
Oy Sayısı : 1
Değerlendirme : 5
Popülarite : 0
Verdiğiniz Puan :
 

 



İsrail ile çatışmak akıl karı değildir...


Hemen her yerde aynı soruyla karşılaşıyorum:
"Başbakan İsrail ile sürtüşmek, çatışma pahasına Gazze için elini ateşe sokmak mı istiyor? Amacı nedir?

Kasfasının arkasında bir strateji var mı, varsa bu nedir?"
Mutlaka bir oyun planı var. Kararları Davutoğlu ile birlikte alıyorlar. Adımları ise, Başbakan bizzat atıyor.


Peki nereye kadar gidilecek?
Türkiye'nin İsrail'e adeta meydan okuması, donanmasını harekete geçireceğini açıklaması ister istemez, kuşku ve kaygıları artırıyor.
"İsrail ile savaş mı isteniyor, neden bu kadar meydan okunuyor?"  sorularının yaygınlaşmasına yol açıyor.


Türkiye, İsrail ile bir askeri çatışmanın ne anlama geleceğini çok iyi bilen ülkelerin başında gelir.

Böyle bir olasılıkta karşınıza, hem dünyanın en etkili hava ve deniz kuvvetlerinden birini, hem de Amerika Birleşik Devletleri'ni alacağınız bir sır değildir.
İsrail ile çatışmak, TSK ne kadar büyük ve güçlü olursa olsun, pek akıl karı değildir.
Hem bölgedeki dengeler, hem de uluslararası dengeleri altüst eder.


Başbakan'ın böylesine bir riski, sırf Arap dünyasının sempatisini kazanmak için alacağı düşünülemez.
Bütün bu hesaplar mutlaka Ankara'da da yapılıyordur.
Türkiye'yi böylesine belirsiz bir yere götürmeyi kimse göze almaz.


Peki o zaman bu tırmanma neden?
Sadece, Marmara gemisinde öldürülen 9 vatandaşımızın intikamı için mi dünyayı ayağa kaldırıyoruz?


Sanmıyorum.
İsrail'i korkutup, Gazze ambargosundan vaz geçmesini mi bekliyoruz?
Eğer böyle bir beklenti varsa , çok hata ediliyor demektir.

Gazze Arapların bir ayıbıdır...


" Türkiye Gazze' nin kurtarıcısı mı olmak istiyor?"
"İsrail'i Gazze ablukasından vaz geçirebilmek için mi kendini ortaya atıyor?"
Bir gerçeği çok iyi bilmemizde yarar var.
Gazze ablukası, Filistin sorunu gibi, Arapların bir ayıbıdır.
Erdoğan, Türkiye'nin takındığı tavrın bir insanlık görevi, bir hakkaniyet gösterisi olduğunu söylüyor.

Aslında Türkiye, Filistin sorunu ve Gazze kuşatmasının hala devam etmesinin, İsrail'in açıkça bir "şımarık çocuk" gibi davranmasının tamamen Arapların bir sorunu olduğunu gayet iyi biliyor. Bundan dolayı da, yıllardan beri mümkün olduğunca geri planda kalmayı tercih etmiştir.


Eğer özellikle Gazze ablukasına bugüne kadar hala bir çözüm bulunamamışsa, bunun nedenleri de ortadadır:
- Arapların kendi iç  çelişkileri, iç kavgaları ve beceriksizlikleri.
-  Süper güçlerin bölgedeki stratejik hesaplaşmaları.
Filistinliler, açıkçası Arapların kurbanıdırlar.
Araplar, Filistin sorununu kendi yönetimlerini ayakta tutmaktan, aralarındaki nüfuz kavgasına kadar, hemen her alanda kullanıyorlar.

Özetle İsrail, hem Amerikan desteğinden, hem de Arapların gönülsüzlüklerinden yararlanmaktadır.


Şimdi Türkiye'nin böylesine karmaşık, hesap içinde hesapların yapıldığı, büyük oyunların oynandığı, üstünden güç dengelerinin pazarlıklarının sürdürüldüğü bir alana "Bırakın ben çözerim" diye kurtarıcı gibi atlamasının hiçbir sonuç getirmeyeceğini, herhalde en iyi bilen iki kişi varsa, bunlardan biri Başbakan Erdoğan, diğeri de Dışişleri Baskanı Davutoğlu'dur.
Peki durum böyleyse, İsrail'e boyun eğdirmenin, bugünkü koşullarda imkansızlığı ortadayken,  Türkiye sesini yükselterek, hatta pazularını göstererek  ne yapmak istiyor?
Galiba işin içinde çok ince bir başka hesap var.

Şii İran'a karşı, Sünni cephe liderliği mi?   

 
Orta Doğu'nun perde arkasında en çok tartışılan ve derinden derine pazarlıkları yapılan en önemli sorunlarının başında, nükleer güç durumuna girmeye hazırlanan Şii İran geliyor.


Başta Suudi Arabistan olmak üzere, tüm Körfez Ülkeleri, Mısır ve Ürdün korku içindeler. İran' ın giderek artan nüfuzunun, yakın bir gelecekte, kendileri için büyük bir tehlike yaratacağına inanıyorlar. İktidarları her an tehlikede olan bu ülkelerin yöneticileri, Arap Baharı ne kadar melteme dönüşse bile, demokrasi beklentileri yanı sıra, bir Şii tehdidini kaldıramayacaklarını çok iyi biliyorlar.


Türkiye'yi yanlarına çekebilmek, sıkı sıkıya bir Sünni cephesi oluşturmak istedikleri ve bu niyetlerini de Erdoğan-Davutoğlu ikilisine sık sık açıkladıkları biliniyor.
ABD için de, İran  bölgedeki en büyük tehlikeyi oluşturuyor.
Washington,  Irak üzerindeki etkinliği her geçen gün artan bir İran'ın, nükleer güce kavuştuğu andan itibaren, bölgede fırtınalar estireceğine ve tüm dengeleri alt üst edeceğine inanıyor.

Eğer bugün Türkiye toprakları dahil olmak üzere, NATO çerçevesinde bir füze kalkanı oluşturuluyorsa, bunun en önemli nedenlerinden biri de İran' dır.
Tüm politikalar, bir Şii  ittifakını önlemeye yönelik oluşturuluyor.


Ak Parti  iktidarının da en önemli kaygısı, olası bir Sünni- Şii sürtüşmesidir. Ağırlığını böyle bir sürtüşmeyi önlemek için kullanmayı planladığı bilinen bir gerçek.
İşte şimdi kendi kendimize şu soruyu sorabiliriz…


Türkiye, İsrail ile sertleşerek Sünni dünyasının halklarını daha da yanına çekmek, bir cephe oluşturmak mı istiyor?
Hem Türkiye, hem de bölgedeki birçok uzman bu analizi yapıyor ve Ankara'nın, yeni İsrail politikasıyla kendine bölgede daha etkin bir imaj sğlamak istediğini ileri sürüyorlar.

Kimse, Başbakan' ın sözlerini, Türkiye'nin İsrail'i tehdit etmek veya çatışma arama niyeti olarak yorumlamıyor

.
Bu konuda anahtarı elinde tutan Washington, farklı bir politika izliyor..


Bir yandan, Türkiye'nin İran'a karşı Sunni bir cephede rol almasından memnun.

Öte yandan da, hem Netanyahu-Libermann koalisyonunun biraz dayak yiyip kendine gelmesini, hem de Türkiye'nin İsrail ile sürtüşmesinin belirli bir çizginin ötesine geçmemesini istiyor

.
Benim görebildiğim kadarıyla, böyle bir ince strateji izleniyor.

.
.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org