Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Leyla Alaton Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

İkinci planda kalmak kadınların tercihi
14.08.2007
Okunma Sayısı : 6653
Oy Sayısı : 4
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,01
Verdiğiniz Puan :
 

 

İkinci planda kalmak kadınların tercihi
Leyla Alaton
.
.

Aksiyon dergisinden Sayın Zafer Özcan benimle bir söyleşi yaptı, paylaşıyorum.

.
.
.
İkinci planda kalmak kadınların tercihi

Alarko Holding veliahtlarından Leyla Alaton Günyeli, yeni kuşağın babalarının işini yapmak zorunda olmadıkları bir döneme girildiğini düşünüyor. Ona göre iş dünyasında babadan oğula dönemi artık bitti; ekip çalışması ve kurumsallaşma öne çıktı.

Dobra üslûbu ve kendine güveniyle dikkat çekiyor. İş ve özel hayatının akışını değiştiren radikal kararlar alıp hemen uygulayabiliyor. Holdingden ayrılıp PR şirketi kurmak veya her şeyi bırakıp dünya seyahatine çıkmak gibi… Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton Günyeli'den bahsediyoruz. İş adamı İshak Alaton'un kızı olan Leyla Hanım için aile hayatı her şeyden önde geliyor. "Alarko İshak Bey'in hakiki bebeğidir; çünkü ona benden daha çok emek verdi, ama benim için öyle değil." diyor. Kendisi gibi veliahtların, babalarının işini artık devam ettirmek zorunda olmadıklarına inanıyor. Dışarıdan çok cazip görünen bu konumun aslında insanın özgürlüğünü ve girişimci ruhunu kısıtlayan yönüne dikkati çekiyor.

-İş hayatınıza baktığımızda radikal kararlar alıp uyguladığınız görülüyor. Alarko'dan ayrılıp kendi işinizi kurdunuz. Sonra işe bir yıl ara verip dünyayı keşfe çıktınız. 38 yaşından sonra anne oldunuz. Şirket hissedarı birçok profesyonel, kariyer endişesiyle bu gibi kararları alamaz. Sizin farkınız nedir?

Radikal kararlar alabilecek kadar gözü kara olabiliyorum, eğer yeni kararın daha iyi olacağına inandıysam. Bu en başından beri böyle. ABD'de master yaparken kemer ihracatına başlamıştım. O işi geliştirmek varken, okul bitince hemen geri döndüm. Hiç ertelemeyen bir yapım var. Bir şeyin doğru olduğuna inanıyorsam ertelemenin yazık olduğunu düşünürüm. İnsanlar bile bile erteliyor çok şeyi. İlelebet yaşayacaklarmış gibi davranıyorlar.

-Sadece iş hayatında değil her alanda çok erteleyen bir toplumuz aslında…

Mutluluğu bile erteliyoruz; çünkü insanın kendini en rahat ve iyi hissettiği yer alışkanlıklarının olduğu yerdir. Evde yastığın yerini değiştirmek bile zor gelir bazen. Rahatı bozulmasın ister insanlar. İnsanoğlu alışkanlıklarının ve gidişatının esiri. Değişmek büyük risk almaktır. Risk almak kolay değil, iş konusunda hiç kolay değil. Ama ben hep büyük riskleri sevdim.

-İş hayatının temposu esareti daha da güçlendiriyor sanki!

Hepimiz bir şeylerin esiri olmayı seçiyoruz. Mühim olan dengedir; ben hayatımdaki dengeleri de sarsmadan yaptım bu radikal değişimleri. Başkalarının cesaret edemedikleri bunlar; ama ben kendimi test etmeyi seviyorum. Benim yarışım kendimle. 'Ne derler' korkusu insanı çok şey yapmaktan alıkoyar. Onun için, ne derler korkusu yaşamamak lâzım. Bizim kültürümüzde çok yaygındır bu korku.

-Bu cesaretinize yönelik şöyle bir eleştiri aldınız mı hiç: Alarko gibi büyük ve kurumsal bir şirket kenarda bekliyor. Sıkıntıya düştüğünüzde hemen geri dönme şansınız var.

Tabii, bana en fazla sorulan sorudur bu. Üniversitelerdeki konuşmalarda, Alarko olmasaydı Leyla Alaton olacak mıydı diye sorarlar. Çok doğal buluyorum böyle bir soru sorulmasını.

-Cevabı nedir peki bu doğal sorunun?

Alarko olmasaydı Leyla Alaton daha başarılı olurdu herhalde diyorum. En azından beni ayaklarımdan tutan bir şey olmazdı. Orada Alarko'ya tutunarak yapılan bir şey yok ki. Tam tersine onu bırakarak bir şey yapıyorsunuz.

-Son dönemde iş dünyasında kendi işini kurma arayışında olan holding veliahtları var. Son örnek Ali Sabancı ve Emine Kamışlı'nın Esas Holding'i. Bir patron kızı olarak baktığınızda, sizce neden böyle bir arayış var?

Bunlar bana göre son derece sağlıklı ve yeni rol modellerinin oluşmasına zemin hazırlıyor. Benim kuşağımın bunları yapmasından gurur duyuyorum. Babasından kalanı devam ettirmek, bir yönüyle insanı müthiş kısıtlayan bir şey. Ben de bir dönem bunu tattım. Bütün veliahtların bunu yapmasını diliyorum. İnsanın o işi kendinin kurması kadar keyifli bir şey olabilir mi? Bunun heyecanı hiçbir işte olamaz. Niye o patron çocukları mahrum kalsın bu duygudan. Sırf babalarından gelen bir iş var diye mi? Girişimci olmakla hissedar olmak çok farklı şeyler. Hisselerimiz olur şirkette ama gidip bir iş de yapabiliriz. Bütün bu imparatorluklar artık profesyonelleşmek zorunda. Böyle babadan oğula geçme olayı bitti artık. Biz de tamamen profesyonelleştik. Ben de burada kendi şirketimin PR'nı yapıyorum. Halka açık bir şirket olarak kişilerin hayatına endeksli olmamalı. Bütün kuruculara Allah uzun ömür versin ama hepimiz ölümlüyüz, bir şirket kişilere bağlı olmamalı.

-Sizin açınızdan böyle ama kurucular açısından baktığınızda bu bir aile mirasıdır ve devam ettirecek kişiler de çocuklarıdır. Onlar için bir tedirginlik yok mu bu hususta?

Hayır, hiç de öyle değil artık. Babam ve rahmetli Üzeyir Bey hiç böyle bakmadılar. Niye büyük bir sorumluluğunuz olsun ki dediler. Bize böyle hissettirdiler. İnsanın çocuğu kendisi kadar iyi olmayabilir. Bence Alarko babam için benden evvel geliyor. Çünkü buna daha çok emek verdi, hakiki bebek Alarko'dur, Leyla değil. Onun için bunu profesyonellere bırakmak da isteyebilir.

-Türkiye'de önemli aile şirketleri ciddi kurumsallaşma içinde… Bu süreçte yeni kuşağın etkisi ne olacak?

Kuşaklar artık tek başlarına sorumlu olmayacaklar. Bunun bir ekip işi olduğunu ve gelişmenin profesyonelleşmekten geçtiğini düşünen bir kuşak geliyor. Bunun ayrıntıları olabilir ama geneli bu yönde. Kimse o yükü taşımak istemiyor gibi geliyor bana. Gençlerin dünya görüşü değişti. Eskiden çalışmaktan başka yapacak bir şey yoktu ama şimdi çok şey var. Aile, gezmek, spor gibi kavramlar önem kazandı. Başka değerler de var. Gözümüz çok daha fazla açıldı ve çalışmaktan başka şeyler olduğu ortaya çıktı. Onların bebeğiydi Alarko, çocuklarından önde gelirdi ama benim bebeğim değil, çocuklarımdan önde gelmez.

-Veliahtlar hayatlarını başka türlü mü sürdücekler yani?

Elbette. Mesela bizim otelimiz Hill Side. Oğullarımla tatile gidiyorum oraya ama onların, o otelin bizim olduğundan haberi bile yok. Onlara burası bizim otelimiz falan demiyorum. Benim gözümde artık klasik veliaht olayı yok. Zaten veliaht bu yükten çok da memnun değil. Babalar çocuklarını 'işimi devam ettir' diye daha ne kadar zorlayabilir. Kaldı ki çocuk o işi sevmeyebilir. Özgürlüğü kısıtlayan bir yönü var.

-Türkiye'de kariyer mi çocuk mu meselesi çok konuşuluyor. Bu tecrübeyi yaşamış biri olarak çocuk, bir kadının kariyer yapmasına engel mi?

Benim teorim şöyle. İki durum var. 20'li yaşlarda evlenip üniversite biterken doğum yapanlar. Ondan sonra çocuk büyütüp 40 yaşından sonra çalışma hayatına giren bir kuşak var. Onların işe başlayıp başarılı olanlarını biliyorum. Girişimciliği 40 yaşından sonra tadan bir grup bu. Bir de benim gibi aile hayatına geç başlayıp kariyerini bir yere getirenler var. Yani, şirket için vazgeçilmez olmuş, çocuk doğursa bile geri dönmesi beklenen kadınlar. Kadının kariyerinin içinde her halükârda bir aile konusu var. Hem de çok önemli şekilde. Niye Türkiye'de Avrupa'dan bile çok daha fazla kadın öğretim üyesi var? Çünkü rahattır bu iş. Hem üniversite hem de aile hayatını birlikte yürütebilirsin. Çok da saygın olursun. Türk ailesinde bütün yükü kadın çekiyor. Bunun da etkisi var, rahat bir çalışma ortamı aranmasında. Kadından çok şey bekleniyor. Çalışan, evi organize eden, çocukları büyüten, kocayı idare eden iyi bir anne, iyi bir eş. Buna rağmen bizde yine çok az depresif kadın var. Bana göre Türk kadınlarının derisi biraz kalın. Çok iyi dayanıyor, yükü iyi çekiyorlar.

-Siz geç anne olanlardansınız. Buna rağmen çocuk sizi etkiledi mi?

Çocuk beni çok değiştirdi. Benim gibi 38 yaşında anne olan, ikinci çocuğu 40'ından sonra doğuran kadın başka türlü bakıyor hayata. Çocuk beni çok daha hoşgörülü yaptı. Diğer kadınlara daha çok empati ile bakmamı sağladı. Eskiden sekreterimin zırt pırt çocuğunun okulundan çağırılıp hemen gitmesine zor tahammül ederken, şimdi daha toleranslı bakıyorum. Şimdi bana sorarsanız o her işten daha önemli. Benim tahammülümü geliştirdi. Önceliklerim değişti. Hiçbir davet, fuar, seyahat, görüşme benim için öne geçemez, önce çocuklarım ve ailem gelir.

-Annelik mi daha zor iş dünyası mı?

İkisinde de zor diye bir olay düşünmüyorum. Hayata niye geldik? Rolümüzü oynayıp gideceğiz. Biz de sahneden çekileceğiz. Önemli olan o rolde elinden geleni yapmak. İyisini yapmak için çabalamak. Bir çocuğu yetiştiriyorsun, bir kuşu uçmaya hazırlıyorsun. Sonra sana doğru geri uçsun diye beklememek lazım. Onu hazırlarken sen de çok şey öğreniyorsun.

-Türkiye'de yaygın bir kanaat var. İş dünyasında kadınların erkeklere göre daha dezavantajlı oldukları yönünde. Özellikle yönetici pozisyonunda. Böyle bir ayrım var mı?

Ben kadınlara gizli bir kota uygulandığını düşünmüyorum. Kadınların ikinci planda kalmayı seçtiklerini düşünüyorum. Rahatı açısından bunu tercih edebiliyorlar.

-Bir kadından ilk kez böyle bir yorum duyuyorum...

Bence öyle. Yukarı çıktıkça yük ve sorumluluklar, koşuşturmacalar artıyor çünkü. Özveriler artıyor, yalnızlık artıyor. Herkes bundan zevk almayabiliyor. Çoğu kadın kendi sebeplerinden dolayı ikinci planda kalmayı seçiyor. İlle bir erkeğin onu aşağıya çekmesi gerekmiyor. Kadına yer yok diye bir olay yok. İsterse, inat ederse, sebat ederse olur ama tercih etmeyebilir. Birçok şirket kadınlara bu imkânı veriyor. Ben tanıyorum ayın 25 gününü Uzakdoğu'da geçiren kadınları. Ama bu çok zor bir iş. Onların çoğu boşanmış, çocuklara anneler bakıyor falan.

- Basına yansıyan haberlerden, Türkiye'de somonu sevdirme gibi bir misyon yüklendiğiniz izlenimi çıkıyor. Bu ilgi nereden kaynaklanıyor?

Benim özel bir somon ilgim yok. 10 seneden fazla zaman oluyor, İshak Bey Karadeniz'de madenciliğe alternatif iş imkânlarından bahsederken somonu gündeme getirmişti. Zonguldak'tan çıktı bu olay ama somon balığına bizim sularımız sıcak geldi. Çünkü bu kuzey balığıdır. Biz de bu işe girmiş olduk. Norveç'ten yani kaynağından ithal etmeye başladık. Hem taze hem donmuş olarak ithal ediyoruz. Buradaki tesisimizde fümeliyoruz. Tazesini de ithal edip büyük marketlerde, beş yıldızlı otellerde satıyoruz. 12 ay boyunca bulunabilen, eti çok faydalı, yağından ilaç yapılan, kemik erimesine karşı çok faydalı bir balık. Alarko'nun çok önemli işlerinden değil ama 10 milyon doları geçen bir iş kolu haline geldi bizim için. Alfarm Leroy olarak bizim markamızla satılıyor. Türkiye'nin yeni tanıdığı bir tattır ama yabancılar için hayatlarının bir parçasıdır.

.
.


.
.

Leyla Alaton Günyeli Gözüyle Kimdir Başarıları Linkler Kendi Sesiyle Fotograf Albüm Kitap Tavsiyeleri TV Tüm Yazıları Leyla Alaton Günyeli Odası Lider Arama

.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org