Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Ali Saydam Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Profesyonel Devrimci
12.10.2010
Okunma Sayısı : 10182
Oy Sayısı : 4
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,01
Verdiğiniz Puan :
 

 

Profesyonel Devrimci

Sayın Mehin Öner'in Forbes dergisi için benimle yaptığı söyleşiyi paylaşmak istedim...

Profesyonel Devrimci
Forbes Dergisi
Ali Saydam

Bundan  birkaç ay önce halkla ilişkiler (PR) sektörünün kulisleri  hararetli  bir tartışmanın dedikodusuyla çalkalanıyordu. Türkiye'nin  büyük PR ajanslarından  biri, en büyüğü haksız rekabetle suçluyor, kendi adamlarını yüksek maaşlarla ayarttığı için sektör etiğini bozmakla itham ediliyordu.

İtham edilen  tarafsa sektör içi personel transferinden  öte bir durum  olmadığını, çalışanlara serbest dolaşım  hakkının verilmesini gerektiğini savunuyordu.

Pek çok  sektör için incir çekirdeğini hakikaten  doldurmayacak bir mevzudan  hatta işin  doğası gereği şekillenen bir transfer silsilesinden  büyük fırtına koptu. Aslında yaşanan , "çok  para veren  düdüğü çalar" ya da "benim adamımı  nasıl araklarsın" kavgasından  öte; bir doğum sancısı.

Türkiye'de PR sektörü henüz 60 milyon dolarlık  bir büyüklüğe sahip. İngiltere'de ise ortalama bir ajansın  yıllık  cirosu,  65 milyon  pound yani yaklaşık  97.5 milyon dolar. Yenmesi gereken  fırınca ekmek  düşünülürse, yaşananlar normal.

Kavganın  itham edilen tarafı  Bersay İletişim  Grubu  Yönetim Kurulu Başkanı Ali Saydam, İK transferinin  sonuna kadar arkasında: "Ben çalışanımı seçerken  nasıl tercih  kullanıyorsam, sektör çalışanları  işveren konusunda tercih  kullanabilmeli.

Nereden  adam alacağım, perakendeden mi? Maaşlar yükselmesin diye yapıyorlar, bu çok yanlış. Bana çok kızdılar ama sektör ancak  ve ancak insana yatırım  yaparak gelişebilir."

.


Ali Saydam
.

Ali Saydam'ın  yankı uyandıran transfer atağının ardında önemli bir yeniden yapılanma hamlesi var. 10 milyon  dolarlık geliri olan 20 yaşındaki grubunu  Türkiye'de daha önce denenmiş bir modelle şekillendiriyor:

"Sıkı dur" diyor, "Bunu  hiçbir rakip yapamaz, çok rahat  söylüyorum.

Tüm haklarımı, şirketlerimdeki tüm hisselerimi bir vakfa devrediyorum." Şu  sıralar bu geçişin  altyapısını oluşturan  değişiklikleri  hayata geçiriyor Saydam.

Sık sık "trade – off" olgusuna vurgu  yapıyor. Yani avantaj – fayda ikilemi…"Sizi siz yapan , ne yaptığınızdan çok  ne yapmadığınızdır" diyor sık sık.

Sektöre adım attığı ilk yedi yıl  bu ikilemi çözmekte zorlandığını, her şeyi  yapabileceğini düşünerek  nasıl bir yanılgıya düştüğünü anlatıyor.

Şimdiyse uzlaşmanın, ayrışmanın, 'hayır' diyebilmenin ve netleşmenin kaymağını yiyeceği bir yapılanma içinde.

PR ajanslarında her ne kadar  genelde müşteri  temsilcisi – medya temsilcisi ayrımı  yapılsa da bu ayrım  genelde kağıt üzerinde kalır.

Pratikteyse hemen  herkes medya ilişkileriyle mutlaka iştigal eder. İletişim danışmanlığı şemsiyesi  altında hem  müşterilere hizmet verilir hem de meya ilişkileri yürütülür. Genelde de fazlasıyla girift bir yapı çıkar ortaya.

Genelleme yapmamak lazım  elbette ancak "bu her şeyi yaparız" yaklaşımı genelde gazeteciye "ne başlık atması gerektiğini" söyleyen medya ilikileri uzmanlarıyla, müşterisinin faaliyet gösterdiği sektör hakkında Google'lamaktan  öteye geçmeyen 'danışmanlar' çıkarır ortaya. Saydam bu nedenle her fonksiyonun iç içe olduğu yapıdan  vazgeçti. Ve Big Medya (Büyük Medya değil – Bersay İletişim Grubu Medya) şirketini kurdu.

Yaklaşık 25 kişilik bir ekipten kurulu  şirkette – kavganın  kopmasına neden olan  yatırım da bu. Zira 25 kişinin  20'si diğer ajanslardan  transfer edildi – sadece medya ilişkileri verilecek. Saydam, medya ilişkilerine olan talebin  her geçen  gün  arttığını  söylüyor. Halihazırdaki diğer şirketlerinden  Bersay'da iletişim  danışmanlığı, Saydam'da etkinlik yönetimi ağırlıklı işler sürdürülecek.

Halen İletişim Danışmanları Şirketleri Derneği'ne (İDA) üye 17 halkla ilişkiler ajansı bulunuyor.
Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği (ICCO) verilerine göre 2009'da 17 şirket, 15 milyon lira gelir sağladı ki bu da tahmin edilen  toplam pazarın  yarısına denk geliyor.

Her en kadar ismen PR (public relations) ajansları dense de halkla ilişkiler ajansları kendilerini 'iletişim danışmanı' olarak tanımlamayı seviyor. Manikürcü / manikürist ikilisi arasındaki fark kadar olmasa da, unvana ilişkin  dikat çekici bir hassasiyet mevcut.

Saydam durumu inceden  'ti'ye alıyor. İletişim danışmanı kavramını sektöre Salim Kadıbeşegil'le (Orsa Stratejik İletişim Danışmanlığı)  kendisinin  getirdiğini  belirtiyor. "Sonra" diyor, "bir masa bir kasa tüm şirketler kendine iletişim danışmanı demeye başladı. O kadar ki şu an halkla ilişkiler ajansı dendiğinde aşağılama unsuru gibi algılanıyor. İletişim danışmanlığı, stratejik pozisyondur. Uygulamayı PR uzmanları yapar. Firmalar, 'iletişim  danışmanlığı şirketiyim' diye yırtınsa da müşteriler 'PR şirketim' diyor.

Medya ilişkileri şirketini ayıran Ali Saydam, bir yandan da danışmanlarını derinleştirmeye soyunmuş.

Entelektüel derinlik şart diyor. Bunun için 2011'in  hemen başında yıllık bir eğitim başlatacak. Eğitim derken ileri seviyede iletişim danışmanlığı gibi bir başlık düşünmeyin. Temel eğitim verecek. Tarih, coğrafya, psikolojik, estetik gibi konular ele alınacak.

Bersay İletişim Grubu  bünyesinde yer alan ve geçen yıl yaklaşık 600 bin liralık yatırımla hayata geçirilen Bersay İletişim Enstitüsü'nde bir sertifika programı şeklinde düzenlenecek. Programa iç müşteriler olduğu kadar dış müşteriler de kabul edilecek. Saydam bu sertifikayı alanlara terfi ve işe alımlarda öncelik vereceklerini söylüyor.

.


Ali Saydam

.

Saydam, enstitüyü sürekli bir eğitim merkezi olarak konumlamış.

Sektördeki insan  kaynağı  kalitesini yükseltmekle ilgili ciddi bir derdi olduğu anlaşılıyor. Diğer ajanslarında sektördeki bilgi paylaşımını artırmak adına misafir etmek istiyor. Sektördeki diğer iletişim danışmanları ya da  "PR'cılar" bu  ve benzeri  eğitimlere biraz şüpheci yaklaşsa sa Saydam, sektörün  bilgi paylaşımı adına yol alabileceğine inanıyor.

Önemli rakiplerinden  Zarakol'un , Hakkı Devrim'in enstitüde verdiği konferansa topyekun  katılması çok mutlu  etmiş onu. "Rekabeti işte yapalım, bilgide değil" diyor. Enstitü'de düzenlenen  seminer ve eğitimlerden  gelen gelirle üniversite  öğrencilerine burs veriliyor. Enstitünün  bir faaliyet raporu var.

Maddi destek sağlayan kişilere gönderiliyor. Halen 10  yüksek lisans öğrencisi  ayda 400 lira burs alıyor. Bu enstitünün  kendisi için taşıdığı değerden  bahsederken  ülke markasına getiriyor sözü: "Bir ülke  ne kadar güçlüyse sektörleri de o kadar güçlü olur. Her aşamada bunu  gözetmek durumundayız. Ajanslarımızın  lokasyonundan insan kalitesine, yaptığımız ar-ge'den  verdiğimiz hizmete kadar,  ülke – şehir – şirket – kişi markası zincirinde düşünerek büyümeliyiz."

Sık sık sektörün  İK'daki  kasti hantallığından dem vuruyor. "10 dönüm  bostan yan gelip yat Osman yaklaşımıyla gelişemeyiz" diyor.

Enstitüde verilen eğitimlerin, PR'cıların  müşteri  nezdinde kreatif reklamcılar karşısındaki  güçsüzlüğünü  de bertaraf edeceğine inanıyor. "Müşterinin karşısına geçtiğinde müşterinin  danışmanlarımızı dinlemesini sağlayacağız" diyor, "Müşteriler şuanda reklamcının kreatif olanına itibar ediyor, derinlik kazanmalıyız" diye de ekliyor. Bu misyonu tamamlamak için kendine 10 yıl tanımış.

Saydam bu markalaşmayı sağlamlaştıracağına inandığı uzmanlaşmaya yönelik yapılanmasını  da derinleştiriyor. Bu doğrultuda ortaklıklar kuruyor.

Hali hazırda sağlık iletişimi hizmetleri veren  DHB Sağlık Strateji  Danışmanlığı'nda, Novatris Onkoloji Avrupa Dış İlişkiler Bölümü'nün  kurucularından  Aydın Dörtok'la ortak. Yeni uzmanlık alanlarını sorunca, yatırımcı ilişkilerine olan niyeti çıkıyor ortaya. Yatırımcı  ilişkilerin yönetiminde akla sadece halka arzın  tanıtımının geldiğini vurguluyor bu konuda önemli bir açık olduğunu düşünüyor.

Aslında Türkiye, ICCO'nun  yükselen değerler listesinde. En yüksek  büyüme potansiyeli  gösteren  pazarlar arasında adı sıkça geçiyor. Enerji, inşaat, finans, hızlı tüketim, gıda, sağlık, kurumsal sosyal sorumluluk  ve telekomünikasyon  en cazip alanlar olarak ortaya konmuş. Sadece ABD'nin  yıllık PR pazarı 4 milyar dolar civarında! (Yalnızca ICCO üyelerinin geliri) Yani kat edilecek  çok yol var.

Saydam bu  doğrultudaki  trade – off politikasını yerel ortaklıklarla da geliştiriyor. Bursa'da Yücel Danışmanlıkla stratejik  ortaklığı var. Şu  sıralarda Ankara'da "yerel" bir ortak arıyor kendine. Eğer işler istediği gibi gitmezse kendi ofisini açacak. Satın almalar hız kazanabilir.

Grubun  20'inci yılında giriştiği yeniden yapılanma hamlesinin şemsiyesini ise Türkiye'de sektörel  manada bir örneği olmayan  vakıf kararı oluşturuyor. Saydam'ın  heyecanla 30 milyon  doları  bulan varlığı, adı muhtemelen  "Ali Saydam" olacak  bir vakfa devredilecek.

Vakfın mütevelli heyetinde Ali Saydam'ın ailesi, yöneticileri yer alacak. Şirketin  yönetim  kadroları vakıfça belirlenecek. Şirketleri de vakıf yönetecek. Vakıf şirketlerinin yüzde 51'ine hakim olacak. Kalan hisseler Saydam'ın  mirasçılarının  ve çalışanlarının olacak.  Bol üyeli, herhangi  birinin  hakimiyetine girmeyecek şekilde tasarlanmış bir vakıf planlıyor.

Ali Saydam'ın  tek istediği ölene kadar hayatını idame ettireceği  bir maaşa bağlanmak.  Mütevelli heyetindekiler ölünce yerine yeni isim  belirlenecek. Aileden  de ölen oldukça hisseler vakfa devredilecek. Böylece vakfın  ağırlığı yüzde 70 ila 80'leri bulabilecek.

Saydam bu modeli  Vehbi Koç Vakfı'ndan aldığını anlatıyor: "Yıllarca Koç Holding'e hizmet verdik. Bu yapıyı çok yakından tanıdık. Vehbi Koç Vakfı,  Holding'in  üzerindeki etkisini artırıyor. Biz de bu yolda ilerleyeceğiz." Vakfa devir süreci için iç ve dış  denetimler başlamış.

Neden  vakıf sorusu geliyor akla doğal olarak. Saydam  yanıtını tek kelimeyle özetliyor: "Sürdürülebilirlik". Her defasında adını  sıcak bir tebessümle  telaffuz ettiği eşi,  aynı zamanda da Bersay İletişim  Enstitüsü Yönetim Kurulu Başkanı  Arın Saydam 'ın  doktora tezine gönderme yapıyor: "Dünyada sürdürülebilirlik katılımla sağlanıyor. Bağlılık  yönetimi (engagement management) çok  önemli. Çalışanlarınızı kendinize bağlamalı , katılımı sağlamalısınız."

Dünyada şirketlerin ortalama ömrü 20 yıl. Türkiye'de bu rakam, 15 civarında seyrediyor. Ali Saydam,  grubunun  "yaş almak" için kuracağı vakıfla ilgili  çok heyecanlı. Sürekli bir devinimin içinde…

Bunun zaman zaman  çalışma arkadaşları  ve özel  hayatındakiler için  zorlayıcı olduğu  özeleştirisini yapıyor.

"Profesyonel hayatınızda neyinizi eleştirdiniz" sorusuna "fevriliğimi" yanıtını veriyor.

Sektöre zamansız daha doğrusu erken imput'lar  verdiği görüşünde. "13 yıl önce 'iletişim giderlerinin etkisini ölçelim' dedik. 'Yatırım  getirisi – ROI' diye tutturduk.

Ölçmezseniz  parayı hak etmiyorsunuz demektir' diyerek attık kendimizi ortaya. 13 yıl geçti hala kimse ölçmüyor. ICO'yu kurduk dedik ki 'şeffaf muhasebeye geçelim', tık yok. Bu da erken… Şimdi de 'çalışanlar için serbest  dolaşım' diyoruz kıyamet kopuyor, bu da erken." Erken öten horozun  başı kesilir atasözünü anımsıyor gülerek. Sonra vakıf da mı  erken diyor acaba…

Doktorlar Saydam'ın  bu fevrilik ve dinamizm  durumunu ölüm korkusu olarak özetlemiş. Daha doğrusu  sonsuzluğu yaklama isteği…Şirketler grubunun 20'inci yılı  kutlamalarında da bu arzusunun yansımaları  var. Zira 2010 yılı sonuna kadar iki kitap, bir referans yayın bitirme niyetinde.

27 Eylül'de planladığı (FORBES yayına hazırladığı dönemde) "Yeni Normal Dünyada Türkiye'nin  Yeni Gücü" konulu konferans kutlamaların tuzu biberi. Zira davetiye metninde yer alan  akıştaki öne çıkan  isimler şu şekilde: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Devlet Bakanı  ve Baş müzakereci  Egemen Bağış, TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Bilgi  Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi  Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, Taha Akyol, NPQ Editörü Nathan Gardels…

Ali Saydam konuştukça bu tür etkinliklerin de, yeniliklerin de, arayışlarında, tartışmaların da bitmeyeceğini hissediyor insan. Belli ki  ölümsüzlüğün  peşinden daha uzun zaman  koşmaya devam edecek.

Gençken profesyonel  devrimci olmak isteyen  bir  iletişimcinin, sektörün iniş ve çıkışlarıyla yoğrulmuş büyüme ve gelişme güdüsü 20'inci yılında yeni bir eşikten  geçiyor. "Erken " olup olmadığını  ise zaman gösterecek…

.
.





.
.
.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org