Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Ali Saydam Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

5 Adımda Teknik Hareketler
31.12.2011
Okunma Sayısı : 3832
Oy Sayısı : 2
Değerlendirme : 5
Popülarite : 1,51
Verdiğiniz Puan :
 

 

5 Adımda Teknik Hareketler

Aslında kriz iletişimi, iletişim disiplinleri içinde kavranması , uygulanması , yönetilmesi nispeten en kolay olanıdır.

Sınırları çok nettir.

Ne yapılması nasıl hareket edilmesi gerektiğini anlatan sağlam sayılabilecek kontrol listeleri vardır.

Uçakların kalkışında uygulandığı gibi eline alacaksın 'checklist' sırasını şaşırmadan , "o yapıldı mı, bu yapıldı mı?" diye kontrol edip işaretlerini (check'leri) koyacaksın…

Hepsi bu…

Pek, buna rağmen, bu kriz işlerinin neden adam gibi yönetildiğine pek tanık olunmaz.

Neden kriz kahramanları sürekli zarar görür?

Neden insanlar sessiz ve sedasız boşanamaz, ille de sosyal çevreleri önünde rezil olur?

Önce neredeyse bütün iletişim kitaplarında yer alan, bizim de kitap, yazı ve konferanslarımızda mutlak değindiğimiz 'kriz iletişimi yönetiminin'checklist'ine bir göz atalım; yani 'teknik hareketlere'

Hani öğrenmek için tekrarda yarar vardır ya…

Hoş, ben okulda dersini veriyorum,  yine de bir işe yaramıyor, zaman zaman krizlerim başıma bela olmaya devam ediyor ya, olsun, belki siz yararlanabilirsiniz.

1.Kriz mi, şikayet mi, tespit etmek


Tespit etmek için ne yapılmalı? Olası ya da oluşmaya başlamış hasarın tespiti bu işte atılacak ilk adımdır.

Oluşacak hasarın  tahmini büyüklüğü, ortada şikayet durumu mu var, yoksa ağır bir krizin  içinde miyiz, bize söyler.,

Bizim de o tespit ışığında adımlarımızı planlamamız şarttır.

Ortada küçük bir hasar  ya da serzeniş kaynaklı basit bir hata varsa, kriz varmış gibi davranmak, fazlaya kaçan bir reaksiyon gibi algılanabilir ve durduk yerde olmayan bir krizi kendimizin tetiklemesine neden olabilir.

Hasar tespiti için kullanılması gereken yöntem, Türkçede karşılamanın zor olduğu İngilizce bir kavramda ifadesini bulur.

Business Intelligence…

Türkçede, bana sorarsanız, 'tercüme kokan' bir zorlamayla 'İş zekası' falan denmektedir.

Asıl karşılığı 'Rekabet İstihbaratı' olması gereken Competitive Intelligence'a 'Rekabet Analizi', 'Rekabet Zekası' denmesi gibi…

O zaman mesela CIA'i nasıl tercüme edeceğiz?

Merkezi Zeka Ajansı  diye mi?

Tabii ki burada İntelligence ile meram edilen şey, 'istihbarat' 'haber alma' gibi eylemlerdir.

Ancak Türkçe karşılığı olmadığı için  birilerinin çıkıp uydurduğu en yakın kavramlar kullanılmaktadır…

IQ'nun Türkçede 'Kişisel Zeka', Emotional Quotient'ın 'Duygusal Zeka' diye karşılanmaya çalışması gibi… 'Tercüme ilim irfan'la alınacak yol bu kadar olur işte…

Business Intelligence'ın en doğru karşılığı 'mesleki' y ada 'Kurumsal İstihbarat' olmalıydı.

'İş İstihbaratı' da kabul edilebilir.

Kavramları hangi kültürler bulup çıkarıyorsa, kullanımını da bütün dünyaya onlar dikte ediyor…

Yazılı ortamda Türkçeyi zorlayarak kullansak dahi, genç kuşaklar günlük konuşmalarında bazı kavramları haklı olarak İngilizcelerini dile getirerek kendilerini ifade etmeye çalışmaktalar.

Suç onların değil, bizim…

Sağlıklı  bir eğitim sisteminin yıllardır oturtulmamasından onlar mı sorumlu?Medyayı onlar mı yönetiyor?

Uluslararası Zombi Dansı'nın  mucidi bu gençler mi?

Halloween'i (Cadılar Bayramı) onlar mı organize ediyor?

Bu türden  nedenlerle suç, onlara ait değil.

2. Reaksiyon dozunu ve kanalı belirlemek


Muhtemel hasarı ve dolayısıyla olayın 'şikayet mi, kriz mi'olduğunu tespit ettikten sonraki aşamada, artık reaksiyon dozunu ve kanallarını  saptayabiliriz.

Çünkü kriz ve şikayet , örneğin sadece A+B kanallarından geliyorsa, siz tüm kanallardan karşı taarruza geçersiniz; diyelim ki, özel müşteriye telefon  açılıp sıradan özür dilemeyle halledilecek bir 'çelişki' durumunda, kalkıp özel müşterinin ayağına kadar giderseniz; yine damdan düşer gibi krizinizi yaratmış, şikayeti krize dönüştürmüş ya da hasarı istemeden de olsa büyütmüş olabilirisiniz.

Bir tek gazetede çıkan habere, pek çok yayın organına basın bülteni yollayarak tepki verdiğinizde başınıza gelecekler gibi…

"Dün gece neden geç geldin şekerim; nerelerdeydin bakayım?

Sorusu üzerine eşe tek taş pırlanta hediye etmek gibi bir durum yani…

3. Teknik hareketleri devreye almak


Üçüncü aşamada , her PR kitabında yazan, üniversitelerde Halkla İlişkilere Giriş 101'de okutulan teknik hareketler devreye alınabilir.

Bunların hazırladığı zaten daha önceden yapılmıştır.

Kriz yönetim ekibi (Kriz Masası diyorlar) kimlerden oluşacak?

Telefon zinciri nasıl çalışacak?

Kimin başkanlığında, nerede, nasıl toplanacak?

Ne zaman hatalıyız? Hatamızı kabul etme oran ve tarzımız nasıl olacak?

Sözcülüğü kim üstlenecek?

Ana mesaj ne olacak?

Hangi kanalları, araçları kullanacağız?

Checklist'e otomatik olarak işlenecek başlıklardır bunlar.

4.İdare etmek; hem hukukçuları hem de finansçıları


Şikayet ve krizlerin yönetiminde en önemli bariyerleri hukukçular ve finansçılar oluşturur.

Hukukçular, haklı olunduğunda krizin çözülebileceğini zannederler; finansçılar ise gerek kriz öncesi önlem olarak (ısı kalkanları) kurgulanacak iletişim stratejileri için olsun, gerekse kriz sonrasında onun hasarını azaltacak  çalışmalar için ayrılacak bütçeyi bir 'masraf' kapısı olarak görme eğilimindedir.

Cahilliklerinden veya yanlış düşünmelerinden dolayı değil…

Haşa…

Mesleki deformasyonlarının gereği böyle bir sosyal refleks gelişmiştir onlarda.

Burada ikna yönetimini kullanmak gerekir; olmazsa da susturma taktiği devreye alınabilir…

En çok da şu yürütmekte olan dava hakkında konuşma meselesi vardır.

Karşı taraf sıkı bir çamur atarak sizi dava etmiş. Belli ki kazanacaksınız sonunda davayı.

Ancak o anda çamur atılmış ve izi kaldı kalacaktır.

Bizimkiler hemen atılır: "Basın bülteni, arkasından basın toplantısı, sonra her duruşmanın önünde ve arkasında beyanat, tekrar basın bülteni… Böyle yürüyelim…"

Avukatlar da söze girmekte gecikmezler.

"Sakın ha! Dava yürüyor…

Hem durduk yere aleyhimize yeni davaların açılmasına neden olursunuz, hem de hakim ve savcıları durduk yere kızdırırsınız.

Bir ara CNR'da, kendisini 1980'lerden, Gelişim Yayınları'ndaki yıllarından beri izlediğim Ceyda Erem'in   başına, benzer bir durum gelmişti.

O da, çevresindekiler de yüzde yüz haklı olduklarına inanıyorlardı.

Nitekim aradan yıllar geçtikten sonra haklı olduklarının ortaya çıktığı ve aleyhlerine açılmış olan davaların  pek çoğunu kazandıkları söylendi.

Ancak o günlerde durum o kadar açık değildi.

Avukatları ve finansçıları Ceyda Erem    Hanım'a susmasını önerip duruyorlarmış; bana danıştığında ise tam tersini tavsiye ettim; konuşmasını!

""Sor bakalım" dedim. "yürümekte olan bir dava hakkında, hakimi davanın gidişatını etkilemek adına konuşmanın cezası neymiş? Sonunda hapis falan mı varmış?"

Söylediklerine göre hapis yatılmazmış.

Ancak 120-150 bin lira arasında bir para cezası ödenirmiş.

"Ben bu miktarın sorumluluğunu üstleniyorum," dedim, Ceyda Erem   Hanım'a, "Nasılsa taksite falan bağlarlar. Bırakın tartışmayı o zaman ve adam gibi iletişim yapın… Yoksa hepinizin itibarı üzerinde oluşacak hasarı, kaç yüzde tane 120 binle onarabilirsiniz ki?"

Zamanın beni haklı çıkardığını söylemeye gerek yok herhalde


5.Hasarı ölçmek ve kriz iletişimini sonucunu raporlamak


Bütün çelişkiler gibi krizlerin de 'Gasus eğrisi'nde ele alınabilecek beş veresi vardır:

1.Doğuş
2.tırmanış
3. En üst noktaya ulaşma
4. Soğuma (İniş)
5. Unutulma (arkasında tortu bırakarak y ada bırakmadan)…

Beşinci evre için en tipik örnekleri 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel Bey'in kariyeri içinde siyasi hayatına ve aile ilişkilerine yöneltilen saldırılarda görmek mümkündür.

Demirel bunları yönetmede, bana sorarsanız mükemmel bir performans sergilemiştir.

Bugün hiçbirini hatırlamıyor olmamız bile, onun bu  başarısının kanıtı olarak kabul edilmelidir. Yoksa Cumhuriyet tarihimizin en uzun süre siyasette ve iktidarda kalan 'siyaset ustası' olarak tarihe geçmek o kadar sık rastlanan bir olay değildir…

İlk dört safhanın sonunda hazırlanacak rapor çok önemlidir.

Yoksa ne bireysel deneyim birikimi oluşur ne de kurumsal bilgi ve ustalık …

Rapor hazırlanmalı ki, aynı yerden bir daha gol yenmesin.

Öte yandan Herakletios'un 'Bir nehre iki defa girilmez.

Çünkü aynı nehre girenlerin üstüne başka sular akar gelir" sözünü zaman zaman hatırlamakta fayda var.

Bu sözden yola çıkarak, aynı yerden tekrar gol yenemeyeceğini ve elbette Peygamber efendimizin  buyurduğu gibi yılanın "Mümini bir delikten iki defa sokmayacağını" düşünsek de, insanlığın zaman zaman basiretinin bağlanması, dramatik sonuçlar doğurabilmektedir…

Türkiye'nin daha çok doğusu ve güneydoğusunda her yıl yüzlerce kişinin damdan  düşüp ölmesi  ya da yaralanması ve bu sayının sıcaklarla birlikte artması, pek çok motosiklet ve araç sürücüsünün sadece kask ve emniyet kemeri kullanmadığı için  hayatını kaybetmesi, TV'lerde sık sık rastlanan sobadan zehirlenenlerin dramatik hikayelerinin bir türlü son bulmaması, diyalektiğin bazı durumlarda çalışmayabildiğine işarettir…

Yine de kurumsal bilgi ile bireysel deneyim birikiminin özü, kıyaslamaya (benchmarking) onun da çıkış noktası 'kaydi bilgiye' dayanmaktadır.

.


Ceyda Erem

.
.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org