Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Mehmet Şuhubi Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

MEHMET ŞUHUBİ Kulağınıza Küpe Olsun TV Programı
28.12.2006
Okunma Sayısı : 23199
Oy Sayısı : 5
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,49
Verdiğiniz Puan :
 

 

MEHMET ŞUHUBİ Kulağınıza Küpe Olsun TV Programı
.
.

.

TÜSİAD toplantılarında bir çok komitede birlikte olduğumuz duayen bankacı Bülent Şenver Bey ile gençler için hoş bir televizyon programı yapmıştık. Zevkle katılıp tecrübelerimi gençlerle paylaştığım bu programı zislerle de paylaşamak iştedim.
.
.
.
Mehmet Şuhubi "Kulağınıza Küpe Olsun" televizyonprogramını izlemek isterseniz, hızlı internet bağlantınız varsa, bilgisayarınızın sesini açıp,
lütfen yandaki ikonu tıklayın
   tıklayın izleyin
.
.
.

MEHMET ŞUHUBİ Kulağınıza Küpe Olsun TV Programı Deşifresi

.
.
.
Mehmet Şuhubi (MŞ)
Bülent Şenver (BŞ)
.

.
.

BŞ:Kulağınıza küpe olsun programına hoşgeldiniz.Türkiye’nin genç liderlere ihtiyacı var her alanda her konuda genç lider yetiştirmeliyiz.Genç liderleri yetiştirmek ise hepimizin sorumluluğu .Gençlere imkanlar sağlamalıyız, gençlerin önünü açmalıyız, gençlere el vermeliyiz.Gençlerle tecrübelerimizi birikimlerimizi paylaşmalıyız. Kulağınıza küpe olsun isimli bu kitabı bu  maksatla yazdım.Her hafta kulağınıza küpe olsun kitabında yer alan bir iş adamını davet ediceğiz misafirimiz olucak.Gençlerle tecrübelerini paylaşıcak bu hafta kulağınıza küpe olsun programının misafiri sayın Mehmet Şuhubi hoş geldiniz efendim.

MŞ:Hoşbulduk.Teşekkür ederim.

BŞ: Mehmet bey bu kitaba öğütlerinizi yazdığınız için ve bu programa katıldığınız için size teşekkür ediyorum.Ayrıca bu vesile ile kitabımızda yer alan diğer 152 iş adamımıza da teşekkür etmek istiyorum.Hayatta olmayanlara Tanrı’dan rahmet diliyorum.

MŞ:Katılıyorum.

BŞ:Mehmet bey burada biz sizinle iyi şeyleri güzel şeyleri hoş olan şeyleri sizinle bugün paylaşmak istiyoruz.Stüdyoda gençlerimiz var onlar size sorular sorucaklar , tecrübelerinizi paylaşmak istiyecekler , programda yeniliklerimiz var yaratıcılıklarımız var.Misafirimizin misafiri bölümü var sizden buraya bir misafir davet etmenizi istedik bakalım bize kimi davet ediceksiniz.İlk defa açıklıyorum bölümü geldiğinde size burada ilk defa bir açıklama yapmanızı istiyeceğiz ve açıklamanızı hep birlikte paylaşıcağız.120 saniye Microsoft soru yağmuru bölümümüz var  bu bölüm geldiğinde ben size 120 saniye içerisinde sorabildiğim kadar çok soru sormaya çalışıcağım .Ne kadar çok soruya cevap verirseniz o kadar çok sayıda çocuğumuz Eğitim gönüllüleri vakfının bir milyon çocuk kampanyasına katılmaya hak kazanıcaklar.

MŞ:İnsallah başarılı oluruz.

BŞ:Programın sonlarına doğru bir kaset bir sürpriz kaset sizin kaset hazırlamanızı istedik bizim için bir sürpriz kaset hazırladınız onu burada hep birlikte izleyeceğiz, yayınlayacağız bakalım bu sürpriz kasetle gençlerimize nasıl mesajlar vericeksiniz.Bununla da bitmiyor programımızın sonlarına doğru bir hayalim var bölümü geldiğinde sayın Mehmet Şuhubi nin hayalini sorucağız ve hayalinizi hep birlikte paylaşıcağız.Biz bütün bunları konuşurken karşımızda çok değerli bir insan devamlı bizi izleyecek hem bizi izleyecek hemde bizim karikatürümüzü yapıcak  bu karikatürde burada bir hatıra olucak.Ben eminim ki bu hatıra sizin devamlı salkıyacağınız bir anı bir program anısı olucak.Misafire her zaman biz bir şey ikram ederiz biliyorsunuz bizim ikramımız çay olucak ama çok özel bir çay çünkü arkamızda duran bu semaverde demlenmiş güzel bir çayımız var önce kendi ellerim ile ilk çayımızı ben koymak istiyorum.Ben çayımızı doldururken gençlerimizde kendilerini tanıtsınlar size.

MŞ:Çok naziksiniz sağolun.

ZEYNEP TANGİL: İsmim Zeynep Tangil 1979 yılında İstanbul’da doğdum. 1997 yılında Acıbadem lisesinden mezun oldum aynı yıl İstanbul Bilgi üniversitesi uluslar arası finans bölümüne girdim .Şu an son sınıfta okuyorum.Önümüzdeki yıl yurt dışında finans mastırı yapıcağım daha sonra finans piyasalarında kariyer yapmak istiyorum.

MŞ:İstikbaline bir zemin hazırlamışsın.

EMRE ÇOKBAŞ: Adım Emre Çokbaş 1979 İstanbul doğumluyum.1997 senesinde kültür kolejinden mezun oldum.Aynı yıl Bilgi üniversitesi sosyoloji bölümüne girdim fakat 1. yılın sonunda işletme bölümüne yatay geçiş yaptım bu sene menzun oluyorum gelecek için benim de hayallerim var, hayallerim var.Gelecekte tekstil sektörüne girmeyi planlıyorum.Ayrıca finans ve ekonomi konularında mastır yapmak istiyorum.

ERDOĞAN METO:Merhaba ben Erdoğan Meto 1980 Adana doğumluyum.Özel Çukurova fen lisesi mezunuyum.Şu anda Bilgi üniversitesi işletme bölümü 4. sınıf öğrencisiyim.Mezun olduktan sonra yurt dışında yüksek lisansımı gerçekleştirmek istiyorum.Hobilerim arasında her türlü spor branşından bahsedebilirim fakat basketbol’a  ayrı bir zevkim ve keyfim var.15 yıldır lisanslı basketbolcuyum ve galatasaray’ın maçlarını fırsat buldukça yurtiçinde ve yurtdışında desteklemekten zevk alıyorum.Yaz aylarında ise Kefeli Turizm acentasında staj yaparak iyi ve genç yönetici olmanın sırlarını aramaktayım.İdeallerim arasında dünyanın bütün şehirlerini gezmek görmek ve yeni kültürler var. Hedefim ise bilgi ve becerimi en üst seviyeye çıkararak dürüst ve namuslu bir şekilde çalışarak en üst düzeyde iş hayatına kanıtlamak ve daha sonra kendi işimi kurmak var.

MŞ:Bu ilkelerle harika bir yere varırsın.

EDA BÜYÜKCAN: Ben Eda Büyükcan 1979 Isparta doğumluyum.İlk ve orta okulu Isparta da okudum.Daha sonra Isparta Anadolu lisesinden İstek Kemal Atatürk lisesine geçtim.Şu anda Bilgi üniversitesi iletişim fakültesi reklamcılık bölümünde okumaktayım.Fırsat buldukça iş tecrübesi kazanmak için ailemin 50 yıllık mesleği olan halıcılık sektöründe kendimi geliştirmeye çalışıyorum.Bunun yanı sıra ileriye dönük planlarım arasında da bu konuda gelişmek ve daha iyi olmak için elimden geleni yapıcağım.

MŞ: Harika yaratıcılık konusu seçmişsin.Tebrik ederim hepinizi.

BŞ:Mehmet bey gençlerimiz kendilerini tanıttılar.Şimdi Şermin Kahraman sizi tanıtan bir kaset hazırlamış hep birlikte bu kaseti izleyelim.Mehmet bey gençlerimiz burada size soru sormak için heyecanla bekliyorlar ama ilk soruyu size ben sormak istiyorum.Bu soru kitapda kulağınıza küpe olsun kitabında sizin yazdığınız bir fıkra var bu fıkra çok anlamlı bir fıkra bu fıkrayı müsaade ederseniz ben önce okumak istiyorum.Sizin fıkranız ama gençlerimiz bunu paylaşsın istiyorum.Fıkranızın adı odunları sırtıma yüklermisin.Yaşlı adam ormandan topladığı ve sırtına almak istediği çalı çırpıyı iki büklüm kaldırmaya uğraşır.Sırtına koymaya çalışırken hepsi kayıp yere dökülür dağılır.Sinirlenen yaşlı adam başını göhe kaldırıp Allah’a hitaben Yarab budamı başıma gelecekti hay Allah.Allah’ım canımı alda kurtulayım bu işten diye yakarır.O anda yaşlı adamın yanı başında Azrail berilir.Azrail kükrer bir sesle beni istemişsin diye seslenir yaşlı adam titrek sesle cevap verir  şey şu odunları taşımam için sırtıma yüklermisin.Yaşam her şeye rağmen vazgeçilmez diye bitirmişsiniz.Çok doğru yaşam kadar değerli hiçbir şey yok hayatta herhalde ama bu fıkrada çok fazla değişik mesajlarda var herhalde insan yaptığı işe bir şekilde çok fazla beğenmezse yaptığı işten birtakım sıkıntılarını çok tekrar ederse şikayetçi olursa herhalde hayatta mutlu olamıyor.Bir şekilde buradan gençlere ne tür mesajlar vermek istediniz.

MŞ: Ben hayatımda çok önem verdiğim bir fıkra .Bir  kere burada ümitsizliğin zaafın çaresizliğin bir insanı alıp götüreceği , hiçbir işe yaramaz hale getireceğine inanıyorum.Buna mukabil her an her zaman her yerde yeniden mücadele azmi bir insanın hayatına renk katacağına inanıyorum.Buradaki yaşlı adam fizik olarak yaş değil fikir olarak yaş olarak düşündüğünüzde her genç içinde bu modeli getirip aynı şekilde kullanabilirsiniz.Kastetmek istediğim buydu.

BŞ:Evet buradan gençlerimizde kulaklarına küpe olsun yaptığınız işlerden çok fazla şikayet etmeyin diyoruz ama şikayet etmemek demek daha ileri gitmekle ilgili motivasyonunuzu köreltmek demek değil.Tabiki daha ileri gidiceksiniz , tabiki bazı şeylere   için çaba sarfediceksiniz  ama bunu her zaman yaptığınız işten şikayetçi olarak yapmaya çalışırsanız hiçbir şey yapamazsınız.Bu güzel bir küpeydi şimdi Zeynep’in size bir sorusu var.

ZEYNEP TANGİL: Teşekkürler hocam söz verdiğiniz için.Mehmet bey biz gençler sizin tecrübelerinizden yararlanmak istiyoruz.Sizin yaptığınız hataların aynısını biz yapmak istemiyoruz.Sizin yapmak isteyipte yapamadıklarınızı biz başarmak istiyoruz.Ben yapamadım siz mutlaka yapın yada ben yaptım siz sakın yapmayın diyebileceğiniz neler vardır.

BŞ:Çok güzel bir sual bu.Burada dramatik bir konu var size vereceğim misalde bunu özellikle sakın ha yapmayın diye söyliyeceğim.Ben yapamadım siz yapın ben yaptım siz yapmayın diyeceğim iki konuyu bir arada getiriceğim.Ben çok çocukluğumdan beri en önemli arzularımdan biri  makine mühendisi olmaktı.Fakat 1935 lerin 1936 ların Türkiyesi’nde İstanbul’unda çok mahtut ailenin çocukları Teknik üniversitede okuyabilirdi .Teknik üniveriste ve Tıp fakültesi hiçbir şekilde çalışarak okunup devam edilecek bir okul tipi değildi .Bende çok kalabalık bir ailenin en küçük çocuğu olarak maalesef bütün bu arzuma rağmen hiç sevmediğim bir branja girdim.Hiç hoşlanmadığım bir branja muhasebe ve maliye olanaklarını öğreten o zaman çabuk mezun olup çabuk askerliğimi yapıp çabuk iş hayatıma atılmamı temin edebilecek bir okula girdim.Ama içimde hep bir ukde kaldı.Böyle mühendislik arzusu içimde yerleşti.Ama şunu gördüm ben bunu başaramadım hiç arzu etmediğim bir yere girdim ama orada da muhaffak olmak mecburiyetindeydim .Hayatımı yenilemek için devamlı olarak okuyarak kendimi geliştirerek bir yere getirmeye çalıştım kendimi .Ben şimdi size buradan şu mesajı veriyorum.Çok ısrarla üzerinde durduğunuz bir noktayı odaklandığınız takdirde ondan uzaklaşmamak için her türlü çareyi arayın ben bugün hala makine mühendisliği oynarım hala mühendislik olayları ile birbiri içine girerim ve onun eksikliğini hissederim.İkincisi ben yaptım siz yapmayın.Bu daha dramatik bir şey bundada size çok önemli bir şey hatırlatıcağım.Özveri çok önemli bir olay bir insanı yücelten bir olay.İş hayatımda ban iş hayatımın konusu içinde bir çok danışmalar yapılmıştır.Yine kuruluşunu yürüttüğüm bir müessesenin genel müdür yardımcısı ve ortaklarından bir tanesi bir gün gece saat 11 de telefon etti dedi ki Mehmet bey bizim çok dar bir durumumuz var size danışmaya gelmek istiyoruz benim işim o peki gelin dedim, geldiler anlattılar çözülmesi gereken formülleri verdik .Ve onun kuruluşunda olduğum içinde hiçbir şekilde menfaat bağı olmadan da memnunuyetle gönderdim bu insanları. O zamanlar bir Kızılay balosu vardı oralara girmek zordu.Benimde işte muhitim biraz da direncimle öyle diyelim bir Kızılay balosunda eşimle beraber gezerken orada arkadaşlarla bu zati muhterem geldi yüzüme baktı yürüdü gitti selam falan vermeden.Aradan 4 sene sonra bir daha başları düştü tekrar bir mesele ile karşılaştılar gene hiç menfaat bağı olmadan gönderdim bunları.Hatta eşim bu bilgiyi aldığı zaman bana çok kızdı dediki kendini küçük düşürüyorsun sen neden böyle bir şey yapıyorsun senin para ile ilgin yok ama bu harekette çok çirkin ama aynı kişi gene bir yerde karşılaştığımızda aynı hareketi yaptı.Buda bana bir şeyi öğretti tabii elimizden geleni yapalım ama kişiliğimizi  kaybetmeyelim özveri fedakarlık gereklidir ama laik olana bunuda unutmayın.

BŞ: Evet buda bence gençlerimizin düşünceli olarak dinlediler ben hepsinin yüzüne bakıyorum siz anlatırken.

MŞ.Böyle berbat bir şeyi dinlemezler başka bir yerden de ondan .

BŞ:Yani laik olana yapın diyorsunuz.Zamanınız değerli zamanınız kıymetli o nedenle o zamanı o emeği doğru yerde doğru zamanda doğru kişiye

MŞ.Hiç bir menfaatiniz olmasa bile doğru kişiye onu seçmeye çalışın.

BŞ: Bu da çok hoş.Erdoğan senin bir sorun vardı.

ERDOĞAN METO : Mehmet bey Bülent hocamın yazdığı kulağınıza küpe olsun kitabında şöyle demişsiniz.Aklınızı kızgınlığınıza yenik düşürmeyin.Bu sözünüz ile bizim nasıl davranmamızı istiyorsunuz , bu konuda başınızdan geçmiş bir tecrübeyi bizimle paylaşırmısınız.

MŞ: Bir kere bakın burada gerçekten bütün arkadaşlara tek tavsiye ediceğim öğüt şudur.Akıl doğru kullanılmalıdır.bunu önleyen tek şey kızgınlıklar ve yorumlar hatalarıdır ben böyle bir şeyi yaptım maalesef  çok emek verdiğim fevkalade emek verdiğim bir kurumda bu kurumun sahiplerinin yarattığı bir sorun beni ani ve febri bir hareketle oradan ayrılmama sebebiyet verdi.O ayrılmam benim şahsıma hiçbir zarar vermedi.Çünkü benim önümü açtı daha güzel hareketler yapmama fırsat yarattı  ama o müessesenin çocuk gibi yetiştirdiğim o müessesenin çöküşünü görmek beni fevkalade ızdıraba sevk etti.Dolayısıyla akıl kızgınlıkla bağdaşmıycak bir olaydır. İş hayatınızda da ev hayatınızda da kızgınlığı mutlaka sansüre uğratın mutlaka benim gibi sinirli bir adam bunu söylüyorsa bu aklınızda kalsın.

BŞ: Kızarak insanlar  bazı davranışlar yapıyorlar hayatta ama daha sonra bu yaptıkları davranışlara baktıklarında üzülebiliyorlar yanlış yaptık diyebiliyorlar ve kızgınlıkla yapılan hareketlerin bir çoğuda doğru olmayabiliyor.Belki hep iş adamlarımızda şu öğüdü verir.Rahmetli Vehbi Koç bey’de o öğüdü verirdi üstünde bir yatmak bir sorun var bir şey söyliyeceksin bir karar vericeksiniz üstünde bir gece yatın düşünün veya birine bir olaydan dolayı hemen bir mektup yazıcaksınız onu göndermeyin yazdınızsa bile göndermeyin bir ertesi günü bekleyin, ertesi günü bir daha okuyun bakın emin olun orada sizin dahi beğenmediğiniz cümleler çıkabilir, kelimeler çıkabilir, o nedenle.

MŞ:Babamda öyle söylerdi  dokuz düşün onuncuda konuşma derdi kızarsan.

BŞ:Peki eda sen bir şey sormak istiyorsun.

EDA BÜYÜKCAN: Mehmet bey Bülent hocamın yazdığı kulağınıza küpe olsun kitabında biz gençlere şöyle demişsiniz.Atatürk’ün gençliğe hitabesini okuyun içeriğini anlayın bu gelecekteki sorunlar ve süprizlerle dolu hayatınıza ışık tutucak en kötü anlarınızda size cesaret ve başarı gücü vericektir.Mehmet bey bu Atatürk’ün gençliğe hitabesini bize ışık tutucağına inandığınız önemli hususları özetleye bilir misiniz?

MŞ: Şimdi benim en can alıcak yerim bu.Bunu size hem okumak hem göstermek istiyorum.Ben Atatürk çocuğuyum 3 defa Atatürk’ü görme şansına sahip oldum.Gördüğümüz zaman ayaklarımızın bağı çözülür titrerdik.O güzellik o akıl karşısında ki o aklı daha anlamadığımız çağlarda gördük.Şimdi elimde bakın böyle iki tane şey var, bunu okuyacağım Atatürk Türk’ü nasıl tarif ediyor.Türk nedir bazı kelimeleri anlamıycaksınız ama sonra belki programdan sonra da size anlatırım.Diyorki; bu memleket dünyanın beklemediği asla ümit etmediği bir  müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu.Bu sahne 7.000 senelik bir Türk beşiğidir.Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı , içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı , şimşeklerinden yağmurlarından, kasırgalarından,  önce korktu sonra onlara alıştı..Onları tabiatın babası sandı onların oğlu oldu bir gün o tabiat çocuğu  tabiat oldu, şimşek yıldırım güneş oldu.Türk oldu Türk budur yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.Böyle bir ırkın insanı olmak bir insana daha ne getirir.Türk’ün gücünü gösteriyor.

BŞ:Bu kendi el yazısımı ben buradan görüyorum seyircilerimiz görmüyor ama bu kendi el yazısı.

MŞ: Bu tamamen el yazısıyla kendi düzeltmeleriyle yazılmış ve Cemal Kutay’ın bana hediye ettiği bir hatıradır ki bir tanede  10.yıl nutkundan 8 yaprak bir şey benim kapımın girişinde duvarda asılıdır, bir şey daha okuyacağım size bu nutuktan değil ama Atatürk’ün büyüklüğünü gösteren bir olay.Bu yazıdan üç satır okuyorum diyor ki; Türkiye Cumhuriyetini böyle sanayi müesseseleri ile zenginleştiren güzelleştirenlere minnet.bir tane daha okuyorum.o dahada enteresan bu günü düşünerek dinleyin.Fertlerin inkişafına gelişmesine mani olmamak , onların her noktadan nazardan olduğu gibi bilhassa iktisadi sahadaki hürriyet ve teşebbüslerinin önünde devlet kendi faaliyetiyle bir fani vucuda getirmemek demokrasi prensiplerinin en mühim esasıdır.Şimdi siz böyle bir milletin çocuklarısınız bunu unutmayın.

BŞ:Evet Atatürk ile ilgili o kadar çok söylenecek sözler var ki.

MŞ: Nutku okumaları ve her satırından istifade etmeleri lazım.Her satırı bir dehadır çünkü.Hatta bir arkadaşımın dediği gibi biraz önce deha mı dehanın üstünde bir şey mi bende bilmiyorum artık.Dünyada bir Atatürk  gibi ikinci insan çok okuyan bir insan çok ama batısıyla doğusuyla bir insanım bu yapıda böyle bir şey görmedim.Ne okudum nede gördüm.

BŞ: Evet yani başlı başına Atatürk’ün her söylediği kulağa küpe olacak bir çok küpelerle dolu diyorum.

MŞ: Bakın Tagor,Bernarda Sanpier,  Laro Soko, bütün bunlar dünyaya bir alay ileri ilkeleri veren insanlar amam bu kitap topunu birden içine alan büyük bir kitap nutuk.Ben bu heyecanla sabaha kadar konuşurum onun için konuşturma.

BŞ: Onun için hemen Emre’ye dönüyüm o size sorusunu sorsun.

EMRE ÇOKBAŞ: Sayın Şuhubi kulağınıza küpe olsun kitabında dürüstlük ile ilgili bize bir mesaj vermişsiniz aynen okuyorum.Dürüstlük ve ilke sahibi olmak meziyet değildir.Dürüstlük ve ilke sahibi olmak insan doğasının toplumdaki yerini belirleyen vazgeçilmez bir niteliktir.Sayın Şuhubi bu cümlenizde biz gençlere vermek istediğiniz mesajı açıklar mısınız?

MŞ: Efendim ülkemizde yedi dönemin bir yozlaşmış dönemin sıkıntısı olarak işte ben dürüst bir insanım ben iyi ahlaklı bir insanım sözü böyle son derece önemliymiş gibi getirilip konuşuluyor.Dürüst olmak ahlaklı olmak zaten bir insanın hayatının tek ilkesi o olmadan zaten bir hayat olamaz ki siz onun üzerine yeni ilkeleri koyduğunuz zaman gerçek anlamda kazanıcaksınız.O zaten olmak zorunda onsuz bir insanın yeri yok dünyada ahlaksızlığı kim savunabilir.Onun için yeni ilkeler ilave edin dürüstlük ilkesine.Onu kastettim.

BŞ:Evet Zeynep sen bir şey daha sormak istiyordun.

ZEYNEP TANGİL: Mehmet bey siz yakın bir zamanda Amerikalı bir şirketle ortaklık yapıp, tekstil sektöründeki Pazar payınızı arttırıp büyüme sağlamışsınız .Bize söylermisiniz yabancı ortaklık yapmak şirketlerde ne tür olumlu gelişmeler sağlıyor.

MŞ:Efendim Paksar şirketi ile ortak olduğum zaman en sevdiğim arkadaşlar delimisin rahat işin devam ederken neden ortak oldun dediler,hatta gazetede bir yazım çıktı sordukları için kurtlarla dans etmeyi öğreniyorum dedim.Ama beraberinde şunu öğrendim doğru seçimli bir ortaklık yapmışsanız karşınıza çıkan 75 ülkede 75 odak noktasında bütün bu odak noktalarını  ve orkestra şefinin dikkati ile yürütebilen  bir dev müessese ise o size farkına varmadan çok şeyi zorlamaya başlıyor.Bir tane zorladığını söylüyüm.Gayet nazik bir edayla ilk ay dedilerki efendim bilançonuzu bir ay içinde vermelisiniz.Altı ay sonra bunu mümkünse 10 güne indirin dediler takriben bir senenin sonunda ilk iki gün bir sene iki ay sonrada 1,5 gün içinde bilançonuzu bize İngilizce olarak enflasyon muhasebesini yaparak göndericeksiniz dediler.Lafta kolay olan bir şey bunu yapmak için kahır olduk ama ben günlük olarak müessesemi takip ettiğimi gördüm.Bundan daha başka ne olabilir.

BŞ:Ki bu sadece bir tanesi değil mi?

MŞ:Tabiki teknoloji falan onlar hudutsuz.ve Türkiye’nin şu anda bir numaralı müessesiyiz.Türkiye’yi aşmış büyüklükteyiz.Türkiye’yi aşan formasyon içine girdik ve 30 kişiden de 383 kişiye çıktık 3 sene 2 ay içinde.Türkiye’nin en krizde olduğu dönemde, en büyük krizini yaşadığı dönemde

BŞ:Belki bu kriz bizler için fırsat oldu değil mi?

MŞ:Çok büyük fırsat oldu.Kesin çok büyük fırsat oldu.Bizi terbiye etti bir kere.

BŞ:Şirketlerimiz belki yapmayacakları yıllarca yapmayacakları şeyleri şimdi yapmak zorunda oldular.Ve doğruyu daha çabuk bulmaya başladılar.

MŞ:Ve ben bunu erken yapmış olmakla bir de dürüst bir hareketim oldu yalnız 98 şubatında imzalarken mukaveleyi dedimki bakın bu mukaveleyi imzalıyorsunuz Türkiye çok şiddetli bir krize giriyor bunu söylediğim zaman ilk 6 ayda hiçbir şey yoktu güllük gülistanlıktı ondan sonra patladı.Ve ondan sonrada bunun için bana çok güvendiler.Buda çok önemli bir şey.Karşılıklı güven yani.

BŞ:Yani açık olun, şeffaf olun hayatta hiçbir zaman bazı şeyler kötü dahi olsa onları saklamaya uğraşmayın.

MŞ:Silah  gibi o bir yerde patlar çünkü.

BŞ:Muhakkak ortaya çıkıcaktır ve ortaya çıktığı zaman da size karşı olan güven sarsılıcaktır.Gençlerimiz sorular sordular bu sorulara siz çok  güzel cevaplar verdiniz ama şu anda programımızın bana göre çok heyecanlı bölümüne geldik.120 saniye Microsoft soru yağmuru bölümüne geldik.Mehmet bey ben size 120 saniye içerisinde şu anda hazırım ve sorabildiğim kadar çok sayıda soru sormaya çalışacağım,sizde lütfen cevap  verebildiğiniz kadar çok sayıda soruya cevap verinki ne kadar çok soruya cevap verirseniz o kadar çok sayıda çocuğumuz eğitim gönüllüleri vakfının bir milyon çocuk kampanyasına katılmaya hak kazansınlar.Sayın Mehmet Şuhubi 120 saniye soru yağmuru sorularına hiç atlamadan ve hepsine süratli ve kısa cevaplar vermeye hazırmısınız.

MŞ:Hazırım.

BŞ:Sorularınızı sormaya başlıyorum.Dünyada en çok değer verdiğiniz üç şeyin ismini söylermisiniz.

MŞ: Dürüstlük, çalışkanlık ve aile birliği.

BŞ: İş hayatında gördüğünüz etik değerler ve iş ahlakına uymayan davranış biçimlerinden en sık karşılaştığınız iki davranış biçimini açıklar mısınız?

MŞ: Şahsi çıkarlar için kanun dışı hareketleri yapmak, bunları başkalarına da yapmaya zorlamak, ve çıkarcılığı akıllılık olarak görmek.

BŞ: Devletin malı deniz yemeyen domuz zihniyetini Türk toplumundan söküp tamamen atmak için yapılması gereken iki öncelikli işi söyler misiniz.?

MŞ: Devletin denizi olmasa domuzun yiyeceği kalmaz.Eğitim ve ahlak ilkelerine dikkat etmek .

BŞ: Sevdiklerinizden beklediğiniz üç şeyin ismini bizimle paylaşır mısınız?

MŞ: Hatırlamak sevildiğimi hissettirilmesi vefa.

BŞ: Bir iş anlaşması yaparken en fazla dikkat ettiğiniz en önemli üç hususun ne olduğunu söyler misiniz?

MŞ: Karekter uyumu ve aynı zamanda ülkeme yarar getireceğine inanmam.

BŞ: Issız bir adaya 1 yıl kalmak üzere götürülüyor olsanız yanınıza hangi 3 şeyi kesinlikle almazdınız.

MŞ:Kötü niyetli birisi, siyasetçi, cahil.

BŞ: Türkiye etik değerler merkezi kurucu üyesi Bülent Şenver size gelip Türkiye’de iş ahlakı bilincini geliştirmek istiyoruz yapmamız gereken en önemli iki şey ne olmalı diye size sorsa Bülent Şenver’den öncelikle hangi iki şeyi yapmasını isterdiniz?

MŞ: Size yapılan hareketse başkasına yapmayın, dürüstlüğüde başkasından istemeyin.

BŞ: Bir liderde olması gereken en önemli üç vasıf nedir?

MŞ: Dikkat izleme ve mantığını aklını kullanabilme.

BŞ: Doktorunuz size 1 hafta sonra öleceğinizi söylerse ömrünüzün son bir haftasında neler yapmak isteriniz.

MŞ:Evvela doktoru döverim.

BŞ: İyi bir insanın en önemli üç değeri ne olmalıdır.?

MŞ: Ahlak, ahlak, ahlak.

BŞ: Asistanınız olarak çalışan bir kişi size yardımcı olurken onun hangi davranışını gördüğünüzde işine son verirdiniz?

MŞ: Yalan söylerse.

BŞ: İş hayatında hiçbir zaman bu duruma düşmek  istemem diyeceğiniz iki önemli durumu söylermisiniz.

MŞ: İşimi yarım bırakmam ve bunun benden kaynaklanması.

BŞ: Sekreterinizde bulunmasını istediğiniz en önemli üç vasfı sayar mısınız?

MŞ: İzleme , girdeleme ve yorulmama.

BŞ: Evet sorularımız bitti süremizde bitti.Ben hemen cevap verdiğiniz soru adedine bakıyorum tam 13 soruya cevap vermişsiniz, ve 13 çocuğumuz eğitim gönüllüleri vakfının bir milyon çocuk kampanyasına katılmaya hak kazandılar.

MŞ:Çok sevindim.

BŞ.Ben hem size hemde Microsoft ta çok teşekkür ediyorum bu bayağı çok sayıda bir soruya cevap anlamı taşıyor sizi de kutluyorum.

MŞ:Çok teşekkür ederim.Mutlu oldum.

BŞ: Mehmet bey bir kaset demiştik sürpriz kaset ben şimdi bu sürpriz kaseti sizden almak istiyorum bu kasetin içinde gençlerimize bazı mesajları siz çektiniz bakalım bunu biz yayınlıycağız bu kasedimizin içerisinde gençlerimize ne tür mesajları

MŞ:Sual sorarlarsa çok mesaj var.

BŞ: Evet ama biz bunları oynattıktan sonra diyceğiz ki size bu kasetle gençlerimize ne mesaj veriyorsunuz her bir mesajınızı teker teker sizden alıcağız ama bu biz kasedi reklamlara girelim ve reklamlardan sonra izleyelim hep birlikte.Kulağınıza küpe olsun programında sayın Mehmet Şuhubi bey ile birlikteyiz.Mehmet bey kasedinizi unutmadık.Kasediniz yayına hazırlanıyor ama şu anda  misafirin misafiri bölümündeyiz.Bize misafir olarak kimi davet ettiniz misafirinizi bize tanıtır mısınız.?

MŞ:Efendim tanıttığım misafir sevgi dolu olduğum 20 senelik bir müddet içinde tanıdığım hareketleri ile saygısı ile başarısı ile çalışma hayatındaki dikkati ile temaüz etmiş son derece öenmli bir arkadaşım bir büyüyüğüm ama artık arkadaşım kendi menfaatim yaşımı küçültmüş oluyorum  Tanıl Küçük. Tanıl müstesna bir insandır.Son derece saygılı çok iti formasyonu olan , hukuk tahsili yapmış hukuk tahsilini iş hayatında yargıç olarak değil olayları çözen insan olarak kullanmayı beceren ve soğuk karmaşık hadiselerin içinde soğuk kanlı ve nezaketi içinde meselelere çok rahat ve ılımlı bir çözüm getirmeyi beceren çok sevdiğim bir insan.Beraber olmaktan iftihar ettiğim bir insan.Dolayısıyla kendisini rica ettiğim zaman son derece önemli bir sorunu olmasına rağmen kabul ettiği için minnettarım ameliyattan çıkıp geldi yani bir ameliyat geçirmiş vaziyette şu anda buna rağmen buraya kadar gelmiş olmasından dolayısıyla da ayrıca kendisine çok teşekkür ediyorum.Şu andada tabii kendiside söyliyecek İstanbul Sanayi odamızın yönetim kurulu başkanı .Yönetim kurulu başkanı olmak demek yönetim kurulundan hiç kimsenin konuşmasına müsaade etmemek demektir.

BŞ:Misafirimizin misafiri bizimde misafirimizdir.Hoşgeldiniz Tanıl bey.

TANIL KÜÇÜK:Hoşbulduk efendim.

BŞ: İstanbul Sanayi odası başkanı olmak hakkatten Mehmet bey’in dediği gibi çok önemli bir görev bu görevi muhakkak sizler laiki ile yapıyorsunuz , yapmaya devam edeceksiniz.Mehmet bey birinci bölümümüzde gençlerimize o kadar güzel sözlerle o kadar güzel ifadelerle onların kulaklarına küpe olacak o kadar çok şey söylediki .Ben size onların gençlere vereceğiniz sizin gençlere vereceğiniz bir çok tecrübelerinizin olduğunu biliyorum ama çok sipesifik tek bir soru size sormak istemiyorum diyorum ki hazır gençler buradayken sadece stüdyomuzda değil, daha bir çok gencimiz televizyonda sizleri izliyor ve bu izlediklerinden de onlara sizin vereceğiniz bir çok mesaj olacaktır.Gençlere bir mesaj ver deseler ve gençlerin önüne çıksanız ve size de deselerki şurada 7, 8 dakikalık bir süre içerisinde verebildiğiniz kadar yararlı mesajları şu gençlerle paylaşın bu 7, 8 dakika da onlarla hangi mesajları paylaşmak isterdiniz.

TANIL KÜÇÜK: Bülent bey müsaade ederseniz bu mesaj vermek şeklinde değil, şu anda aklıma gelenleri ifade etmek şeklinde olsun.Çünkü Mehmet bey’den sonra bu görevi yapmak hakikatten çok zor.Bunu çok samimiyetle söylüyorum.Mehmet bey’in derin tecrübesi derin bilgi hazinesi hakikaten şu anda bütün Türkiye’ye maal oluyor ama demin kendisi de ifade etti 20 sene boyunca biz Mehmet bey’den insallah bir o kadar daha en az her zaman o derin bilgisinden derin tecrübesinden yararlanıcağız.Tabii ben tecrübe edine edine İstanbul Sanayi Odası yönetim kurulu başkanıyım . 20 sene önce meclis üyesi oldum. 20 senede çok şey öğrendim.O dönemim benim hep tecrübe edinme dönemimdi şimdi bu programda bir şey fark ediyorum demek ki artık benim de o tecrübelerimden topluma gençlere mesaj verme zamanım gelmiş.Bu enteresan geldi bana.Şimdi başarılı olabilmemiz çok önemli .Yaptığımız işte başarıyı yakalayabilmemiz çok önemli. Buna ülkemizin ihtiyacı var.Moral olarak toplumumuzun ihtiyacı var.Ülkemizinde o başarının neticesinde elde edeceklerimize ihtiyacı var. Hakikaten o kavram çok önemli bir kavram .Başarılı olabilmek için sadece çalışmak, disiplinli çalışmak yeterli mi? Disiplinli çalışmak çok çalışmak önemli ama herhalde bu kavramlara bazı önemli kavramları da ilave etmemiz  mutlak gerekiyor gibi geliyor.Bakın şimdi bu çok önemli benim size söylemek isteyeceğim en önemli şey bu olacak herhalde .Yaptığımız işi işte severek yapabilmek bizleri başarıya götürecek yolda en önemli kavram diyebiliriz ne iş olursa olsun.Ne iş olursa olsun o işi severek yapmamız bizi iyi yapmaya götürecek , neticede de iyi yapmanın sonunda  bizi başarıya götürecek diye düşünüyorum.
Hele 2001 yılından beri yaşadığımız ağır ekonomik krizki hafiflemesine rağmen izleri hala sürüyor ki burada en büyük yarayı sanayi kesimimiz real kesim üretenler aldık.Benim bir de özelliğim İstanbul Sanayi Odası yönetim kurulu başkanı olduğum için tabi lafı hep dönerek sanayi ye getireceğim.Burada hoş görünüze sığınıyorum.O çok önemli buna rağmen sanayi kesimi umudunu hiçbir zaman yitirmedi.Buradan bir mesaja sizlere bir mesaja gelmek isterim.Umut inançlı olabilmek oda çok önemli .Umudumuzu yitirmemek çok çok önemli.Bakın biz 2001 ‘de çok ağır bir ekonomik kriz yaşadık.Bu ekonomik krize rağmen umudumuzu hiçbir zaman yitirmedik.Mücadeleye devam ettik.Buradan size de bir pay çıkarsa bu ekonomik krizin faturası siz gençlere de çıktı.Çok değerli gençlerimiz maalesef şu anda çok önemli bir bölümü işsiz Yani Türkiye nin bir sanayi kesiminin çok önemli bir sorunu ve üzüntüsü o şekilde de önümüzde duruyor.Türkiye insallah hep o ifade ettiğimiz büyüme ve kalıcı bir büyüme trendini yakaladığı zaman biz en büyük önümüzde sorun duran o istihdam sorunada çözüm getirmiş olucağız.Sizin o sorunları sizinle o sorunları da aşmış olucağız.O istihdamı yarattığımız anda yatırım gücümüzü tekrar kazandığımız anda sanayi olarak yatırım yapabildiğimiz anda .Ama şu anda çok önemli bir bölümü gençlerimizin  eğitimli gençlerimizin işsiz  orada işte o umudu kaybetmemek, umudumuzu muhafaza etmek herhalde o gençlerimize de verilebilecek en önemli mesaj.Ve buradan da belki çok önemli mevkilerimizi, çok önemli işlerimizi kaybettik ama  mühim olan ondan sonra o umudu kaybetmemek ve iş bulduktan sonra  o işe girip ilk başta ifade ettiğim gibi işin niteliği ne olursa olsun severek yapabilmek gerçekten çok önemli.Yani işimizi ibadet eder gibi yapmak, severek yapmak bizi başarıya götürüyor.Sayarak yapmak sırf sevmek de yetmiyor diye inanıyoruz biz.Yani severek sayarak yapmak işimizi yapmak çok çok önemli.Sanayicinin o umutlu olabilmesi körü körüne bir kavram değil.Gerçi bizim herhalde genlerimizde var efendim değil mi? Sanayici olduğumuz için umutlu olmak çok önemli.Mecbur ediyor değil mi? Belki o genlerle dolu olduğumuz için sanayici oluyoruz.O mesajı vermek istiyorum ama özellikle körü körüne bir umut değil hayal değil .hayalden öteye bir şeydir.Burada onu düşünebilmemiz onu yakalayabilmemiz önemli.Esasında bunu bahsetmem bile esasında fazla.Çünkü ekip çalışmasının öneminden bahsediceğim ama siz zaten bunun en güzel örneğini şu anda sergiliyorsunuz.Bu program çok önemli ekip çalışmasının ürünü sizler çok güçlü değerli bir ekipsiniz.Ama bakın lider olmak çok önemli .Lider olabilmekten daha çok önemli bir şey bir ekibin parçası olabilmek.Ekip çalışmasına yatkın olabilmek o ekibin çok önemli bir parçası olabilmek ve o ekiple başarıya gitmek oda çok önemli bir kavram.Türkiye’nin ihtiyacı olan bir kavram ama şu ilerlediğimiz geçmişe baktığımız zaman ekip ruhunun Türkiye’de geliştiğini görebiliyoruz.onun artıcağınada inancımız çok büyük. İşte o anlamda da ekibin anlamı çok büyük.Ben değil biz diyebilmek herhalde herhalde çok önemli bir kavram.

MŞ.Altını çizelim bunun biz ben değil.

TANIL KÜÇÜK: Onu çok özellikle ifade etmek istiyorum.Bakın tecrübe dedik tecrübe çok önemli.Tecrübe kadar geçmişe sahip çıkabilmek de çok önemli.Geçmişten ders alabilmek kadar geçmişe  sahip çıkmak da herhalde çok önemli kavram.Biz bunu İstanbul Sanayi Odasında çok güzel bir örneğini sergilediğimize inanıyoruz.Biz 52 -2002 bu vesile ile de belirtmek isterim İstanbul Sanayi Odası ‘nın 50. kuruluş yıldönümü 22 Mayıs olağan meclis toplantımız dada 50. kuruluş yıldönümümüz ile ilgili startımızı verdik bu yıl boyunca devam edicek.

MŞ:Bizide ödüllendirdiler.

TANIL KÜÇÜK: Estağfurulla efendim.onur üyelerimizi geçmiş başkanlarımızı soya çok değer vermiş Mehmet Şuhubi gibi çok değerli büyüklerimizide bu fırsatta anma imkanımız oldu.Ödüllendirmek haddimiz değil efendim.Sadece anmak hatırlamak o çok önemli.Ben Mehmet bey’in de bahsettiği gibi hukuk okudum ama 20 senedir sanayinin içindeyim.Hayatta insan çok şey öğreniyor ama hayatta en çok şeyi İstanbul Sanayi Odası çatısı altında öğrendiğime inanıyorum.Bunu her fırsattada belirtmeyi bir görev kabul ediyorum.

MŞ: Tamamen katılıyorum birkaç üniversite bir arada.

TANIL KÜÇÜK:Hakikatten öyle efendim hakikatten öyle O bizim Mehmet bey programa girerken başkanlar konuşur yönetim kurulunu konuşturmaz dedi.O is onun yazılı olmayan kurallarındandır.Biz o yazılı olmayan kuralları burada vefayla bağlamak istiyorum.Bu yazılı olmayan kuralları hakikaten sıkı sıkıya sahip çıkmaya çalışın.Onları bizi başarıya götüreceğine inanıyoruz.Şu anda belki zaman zaman hak etmediğimiz şekilde bir ittifaklarla karşılaşıyoruz işte gençler başarılı gençlerin önü açık bizim içinde bunlar söyleniyor.Ama inanın eğer çok teşekkür ederim efendim bunu hak ediyorsak hakikaten başarılı olabiliyorsak geçmişten aldığımız ders geçmişe sahip çıkabilmek arzumuz o yazılı olmayan kuralları yaşatabilmek arzumuz bizi başarıya götürüyor diye düşünüyorum.Sizlerin soruları varsa şu anda aklıma gelen bunlar.

BŞ:Biz çok teşekkür ediyoruz çok değerli fikirleri bizlerle paylaştınız.Başarılı çalışmalarınızın devamını diliyoruz.

TANIL KÜÇÜK: Ben teşekkür ederim Bülent bey.

BŞ:Mehmet bey kasediniz yayına hazırmış şimdi hep birlikte hazırladığınız sürpriz kasedi izleyelim.

MŞ:Gülüceksiniz bir şeye şimdi haberiniz olsun.

BŞ:Mehmet bey çok güzel mesajlar vermişsiniz bu mesajlar hakkatten  bu mesajlar hem kendisi güzel içeriği güzel hemde çok güzel gençlere bunları aktarma biçimi bulmuşsunuz içinde müziği var, görselliği var, yazısı var, her şeyi dört dörtlük olmuş.Sizde bu tür yaratıcılıkları yapma kabiliyeti herhalde varki.

MŞ:Babamdan geçmiş.

BŞ:Yapmışsınız.Benim dikkatimi o ilk gösterdiğiniz bir icat gibi bir şey var orada değilmi nedir o.

MŞ: 300.000 kişilik bir İstanbul’da hiçbir şeyin olmadığı bir sırada insanları meşgul edeceği oyuncağında bulunmadığı bir anda insanın bir şey yapma arzusu geliyor içinden o bir dikiş makarasının  kenarlarına tır tır açarak  aslında iki tane düğme ile bir lastiği birleştirip onu döndürdüğünüz o zaman o yürüyüp gittiğinde milletin böyle arkasından kovaladığını biz bilirdik.Kiminki daha ileri gidicek kimin daha uzağa gidicek .Son derece basit gibi görünen bir şeyde her şeyi elle yapılan her şeyi elle yapılan ama sonunda hareket eden bir cisim bu yaratıcılık istiyordu bunu küçümsemeyin sakın ha elininzdeki şeyi.Bu gün elinizde uzaylar uçaklar dolaşıyor ama o değil , bu konu 1936 senesinde düşünülmüş yapılabilmiş bir şey olay budur.

BŞ: Bir gün size geliceğim onu bana yapmasını öğretin.

MŞ: Bizimkiler çekerken öğrendiler.Onların müthiş hoşuna gitti.

BŞ: O kadar güzel mesajlar vermişsinizki ben hepsini tek tek sormayacağım ama siz içinden bazılarını seçip onlardan bize

MŞ:İçlerinden birkaç tane söylüyüm .Orada enteresan gördüğünüz şeylerden biri koca bir Frankfurt fuarında milletin makineleri satın almak için dolaştığı yerde bir adam iki katlı bir şey koymuş üstünde adamı traş  ediyor altında saçlar düşüyor, herkes makineları bırakmış onu seyrediyor.Bu yaratıcılık işte odaklaştıma bir meseleyi bence Mikelanjelo’nun  merdivenleri bence önemli orada vermek istediğim mesaj şu iniş çıkışlardan mütemadiyen şikayet ederseniz yürümeyin bütün hayatınız inişli  çıkışlı olucaktır.Mühim olan Mikelanjelo’nun o rahat yürünen  merdiveni içine girebilmek .Bir de ayrıca önemli verdiğim mesajlardan bir şuydu kapılar o kapılar hepsi her biri sanat eseri olan kapılar ama onların içinde iki tanesini gördüm bir tanesi belirli insanlar için senede bir defa açılıyor, bir taneside herkes geçiyor marifet o bir açılan öbür kapıdan  aralayıp girebilmek o ancak inatla uğraşmayı ister.Ufkunu geniş tutu tabii o artık söylenecek bir laf.Bir de hobi olarak bir şey vardı . Bir insanın benim fotoğraf hobim var.O gördüğünüz resimler hepsi dramatik renkli övünerek söylüyüm çok güzel resimlerdir, ama ben onlardan zevk aldığım için iş hayatımdan da zevk alıyorum.Başarılı olabiliyorum onuda yaparsanız hobinizi  en iyisini yapmaya uğraşın sıradan yapmayın.

BŞ:Çok teşekkür ediyoruz.Eda dediki arada lütfen hocam bana bir zaman ayırın yaratın benim muhakkak sormak istediğim bir soru var dedi onun için onun sorusuna cevap vermenizi istiyorum.

EDA BÜYÜKCAN: Teşekkür ederim Mehmet bey kitapta çok çalışın dengeli eğlenin demişsiniz .Bu sözde kullandığınız çok kelimesi ile dengeli kelimelerini kullanırken hangi ölçüleri düşündüğünüzü bize açıklayabilir misiniz.

MŞ:Açıklıyım çok çalışmak demek günde 24 saat çalışmak değildir.Ne pahasına olursa olsun ertesi güne bırakmadan bitirmek.O çok çalışmak demek .Dengeli eğlenin de bir ülkenin koşulları içinde insanlar toplumun parçası ise herkesin rahatsız olucağı hareketlere kendi arzusu bile olsa yapmamalıdır.Dengeli eğlenin çünkü ülkemizde eğlenme imkanına mahrum o kadar çok insan var ki onların huzursuzluğa girmesine mani olun.Amacım bu.

BŞ:Mehmet bey programımızın ilk defa açıklıyorum bölümüne geldik.Biz şimdi merakla sizin yapacağınız açıklamayı merakla bekliyoruz.

MŞ:Bakın bu çok ızdırap verici bir şey yaşadığım bir şey açıkladığım.bir insanın hayatında olmasını hiç arzu etmediğim bir şey fakat bana başka şeyleri yapma fırsatı yaratan bir olay.Çok sevdiğim bir ağabeğim ani olarak hastalandı haber verdiler, geldim ambulans bulamadık arabada kolumda komaya girdi.Onu hastaneye götürdüm ve Amerikan hastanesinde bir ara kendine geldi bazı işaretler yaptı eliyle şöyle yaptı.Anlayamadım ne olduğunu ve maalesef ertesi günde kaybettik.Sonradan onu kavradım bana işaret ediyordu çok sık aralıklarla iki ablamı kaybetmiştim üçüncü benim diyordu.O zaman birden bire bir şey geldi içimde ve ne pahasına olursa olsun muhitinize olanaklarınız el verdiği müddetçe insanlara elinizden geleni yapmaya gayret edin.Bırakmayın sakın hiçbir şeyi yarım bırakmayın.

BŞ:Yardımcı olalım insanlara.

MŞ:Elinizden geldiği kadar çünkü bu ülke bizim ülkemiz bu aileler bizim ailelerimiz kendi haline hiçbir şeyi bırakmayın gene üzülerek bir cümle ile bitirmek istiyorum.Bunu televizyonda da açıklanmasını istemiyorum ama artık söylemiş olmak durumundayım.Bu günde bir ablamı ziyaret ettim yine Amerikan Hastanesinde en küçük ablamı oda önemli bir rahatsızlık içinde onu beni görünce o mutluluğu gözünde gördüm ümitsiz bir vaka olarak onu gözünde gördüm o beni böyle müthiş bir rahatlıha götürdü.Bunları sakın küçümsemeyin bu sözlerimi.Hafızanızda kalsın.

BŞ:Geçmiş olsun.Muhakkak bizlerde sizler genç yaşlarda bu tecrübeleri yaşamadan söylenen her şeyi belki bizim gözümüzden gördüğümüz şekilde göremeyebiliyorsunuz ama  hakkatten değer vermek insanlara değer vermek insanlara bir şey yapmak sakın bunu maddi diye görmeyin yani bir hatır sormak, biri karşıdan karşıya geçmek için zorluk çekiyorsa ona yardımcı olmak, bir yerden çıkarken birine hatır sormak nasılsın demek bunlar dahi ufak bile olsa insanlara verdiğiniz değer onlarla olan ilişkileriniz açısından inanın onlara olduğu kadar kendi gönlünüze kendi zenginliğinizede  daha zenginlikler katacaktır, size huzur verecektir.

MŞ:Çok doğru.

BŞ:Çok teşekkür ediyoruz.

MŞ.Biz teşekkür ediyoruz.

BŞ: Şimdi ben son olarak hep eskiler ile ilgili size tecrübeler anlattırdık .Her insanın ileriye yönelik hayalleri vardır.Mehmet Şuhubi’nin hayali nedir diye sorsak hayaliniz nedir?

MŞ: Hayalim şu biraz önce Tanıl söyledi onun düşüncesine son derece iştirak ediyorum.Yeni bir 20 senelik bir program istiyorum kendime

BŞ:20 yıllık bir program

MŞ:Evet 20 yıllık ve programın sonundada hala çalışırken programın sona ermesini istiyorum.Aklımın çalıştığı kendimin kendime ve muhitime yardım edebildiğim bir ortam içinde hayatımın sona ermesini istiyorum.Şu anda ben 78 yaşına girdim 20 senelik programıda istiyorum.

BŞ:Çok teşekkür ediyoruz.Biz size her şeyin gönlünüzce olmasını arzu ettiğimizi söylüyoruz.Mehmet bey Kamil çakmak karşımızda bu programın karikatürünü yaptı, ve güzel şeyler yaptığından ben eminim ancak o bu yaptığı karikatürle yetinmedi .Bu 55 dakikalık yaptığım eser içime sinmiyor dedi ben Mehmet Şuhubi bey’in bir yağlı boya çalışmasını yapmak istiyorum dedi ve günlerce uğraştı hakkatten böyle bir eseri ortaya çıkardı şimdi bu programın hatırası olarak bu tabloyu önce ekranda seyircilerimize göstereceğim .Size süpriz siz daha sonra görüceksiniz .Size yaptığı bu eserde bir iki noktayı göstermek istiyorum seyircilerimize bunlardan bir tanesi siz pul koleksiyonu yaparmışsınız ve sizin teslo ve daha sonra paksar Ameikan ortaklığıyla bunu pul haline getirilmiş arkada bir pul var, teslo paksar pulu var.Resim koleksiyonu yaparmışsınız arkada resminiz var, Osmanlı kitapları toplarmışsınız arkada Osmanlı kitaplarınız var, tabiki bu programın hatırası olduğu için elinizde de bir kulağınıza küpe olsun kitabı duruyor, ve Kamil bey yanına da beni çizmiş.Bunu hatıra olarak size hediye etmek istiyoruz.

MŞ : Çok teşekkür ederim bence en başarılı yeriniz o çatık kaşlarımı çok doğru yapmışsınız.Fevkalade uygun biraz şişman yapmışsınız beni ama onada mutluyum ben şişmanım der buna uyarım.Çok teşekkür ederim.

BŞ.Evet biz çok teşekkür ediyoruz Mehmet Şuhubi bey bize tecrübelerini aktardı.Sayın Tanıl küçük bey bizlerle tecrübe ve bilgilerini paylaştı, bu bilgileri paylaştıkları için, gençlere sorular sordukları için, Kamil Çakmak bey’e karikatürlerimizi yaptığı için yayında ve yapımda emeği geçen herkese bu programa hayat kattıkları için çok teşekkür ediyorum.Gençler bizim her şeyimiz en değerli hazinemiz.Genlerimize sahip çıkalım.Haftaya kulağınıza küpe olsun programının misafiri sayın Nihat Gökyiğit .Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın.Hoşçakalın.

.

.
.

.

.

.

.
.

Sanatçı Kamil Çakmak (soldan sağa Bülent Şenver, Mehmet Şuhubi)

.

Sanatçı Kamil Çakmak  (soldan sağa Bülent Şenver, Tanıl Küçük, Mehmet Şuhubi)
.

Şeref Defteri

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org