Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Mehmet Şuhubi Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Ailenizin Danışmanı
16.06.2007
Okunma Sayısı : 7040
Oy Sayısı : 7
Değerlendirme : 3,86
Popülarite : 3,26
Verdiğiniz Puan :
 

 

Ailenizin Danışmanı
Mehmet Şuhubi
.
.
.

Aksiyon Dergisinin 242'nci sayısında yayınlanan, Sayın Cemal Kalyoncu'nun benimle yaptığı söyleşi sonrasında kaleme aldığı yazısını sizlerle paylaşıyorum.
 .
.

Ailenizin Danışmanı

Yaşı 65’in üzerinde olanların bilebileceği, ancak tarihteki yerini aldığı için de hafızalarda yer eden bir Tan gazetesi olayı yaşandı Türkiye’de.

Zekeriya Sertel’in Ahmet Emin Yalman’la beraber İş Bankası’ndan satın alarak bir süre çıkardığı Tan gazetesi, aynı zamanda başyazarı olan Sertel’in ifadesiyle Sovyet dostluğu ve faşizm düşmanlığı politikası güden bir gazete idi. İşte bu Tan gazetesi, yayınlarından dolayı 4 Aralık 1945’te tarihe Tan Olayı diye geçecek olan bir saldırıya maruz kaldı. Kimilerine göre sırf gençlerin, kimilerine göre de o zamanki iktidar partisi CHP’den birtakım kişilerin tertiplediği bir olay olarak değerlendirilen hadisede, Tan’ın matbaaları tahrip edilir, yıkılır.

Ankara’dan gelen telefon

Organizasyon ve ihracat danışmanı, yönetici ve TÜSİAD üyesi işadamı Mehmet Şuhubi, Tan Olayı’nın olduğu tarihte 20 yaşında bir üniversitelidir. Şuhubi, Ankara’dan gelen telefon üzerine İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin önünden başlayarak çeşitli dükkanlarla beraber Tan Matbaası’nın da tahrip edildiği bu olaylara katılır.

Bu olayın A’dan Z’ye içinde bulunan birisidir: “Ankara’dan telefon ettiler, yürüyüş yapacaksınız diye. Planlı şeyler bunlar. Yol üzerinde bir Rus ajanı diye bir kitapçının, sonra bir un dükkanının camlarını kırdık, sonra da hırsızlık olmasın diye nöbet tutturduk. Rus Elçiliğine gittik ama polis çevirdi.” Abisi Mustafa Şuhubi de oydukları patateslerin içine koydukları taşlarla meşhur Bulgar hadiselerine Talebe Birliği Başkanı olarak katılanlardan biridir. Mehmet Şuhubi onüç —daha doğrusu diğerleri çok küçükken vefat ettikleri için dokuz — çocuklu bir ailenin en küçüğü olarak cumhuriyetin ilanından iki yıl sonra doğar.

Arapça soyadı kullanmanın bir süre yasak olmasına rağmen, Cemal Paşa’nın Yemen Harekâtından geri çekilme olayını demir yollarında idare eden bir bölümün başında bulunan amcası Fehmi Bey’in sayesinde ‘şahaba’, ‘yıldız ailesine mensup’ anlamına gelen Şuhubi soyadını tekrar alır aile. Tekrar diyorum çünkü Şuhubi soyadı Mehmet Bey’in babasının dedesi Osman Efendi zamanında aile tarafından kullanılmaya başlanır. Aile hakkındaki bilgiler 340 yıl öncesine kadar ulaşıyor. En son ulaşılan isim Ateş Molla Mehmet Çelebi ile başlayan aile geçmişte önce Edirne’den Makedonya’ya, sonra Selanik’e yerleşir. Babası Murat Bey’in mübadele ile Yunanistan’dan ayrılması sonucu ailenin son durağı da İstanbul olur.

1950’ler, bekarlara yüzde 5 verginin uygulandığı, buna karşılık üç ile altı çocuk sahibi olanların ise azalan vergiye tabi tutulduğu bir dönemdir Türkiye’de. Daha öncesine gidildiğinde ise altı çocuk sahibi olanlardan yol vergisinin alınmadığı bilinir.

Bu yüzden olacak ki Murat Şuhubi’nin Mehmet dışında Emine Feride (İbrahimağa) Hanım’dan sekiz çocukları daha olur: İbrahim, Bedia (Kocaoğlu), Feyza (Evren), Mustafa, Semih (İnce), Samime (Beykont), Berin (Eresin), Remin (Şuhubi). Kumkapı’ya yerleşen ailede, geçmişte olduğu gibi ticaret adamlığı sıfatı devam eder. Murat Efendi, Kapalıçarşı’daki dükkanların yüzde 50’sini İzzet Tantavi ‘den kiraladığı yerde, cumhurbaşkanlığı armasının kumaş üzerinde dolgu ile yapılmasından tutun da kadın süs eşyalarına kadar çeşitli ürünlerin satışı ile meşgul olur.

Bu dükkan aynı zamanda küçük Mehmet’in sekiz yaşında iken iş hayatına tezgahtar olarak adım atacağı yerdir. Küçük Mehmet’in o yaşta çalışmaya başlamasının anlamı ona göre ‘çocukluğunu tam yaşayamadan o dönemi kapatmış olmaktır’. Maddi sıkıntıların yanında ailenin en küçüğü olmanın zorluklarını da yaşamak zorunda kalır:

“Harb içinde 150 gram tahsis edilen ekmeği alabilmek için 2—3 saat fırın kapısında bekliyordum. En küçük olduğum için bütün angarya bana veriliyordu. Bütün nüfus kağıdımın arkası karne doluydu. Abimle iki eniştem ikinci defa yedek subaylığa çağrıldığı için onlar oradan bize beyaz un getirir, annem de erişte yapardı. Kumaşa geçirmek için taşa sürterek incelttiğimiz iğneleri kullandığımız olaylar zinciri içinden geçtim. Muhallebiye, sütlü mamûllere pul yapıştırılarak uygulanan vergi muamelesini yaşadım. Annemiz önümüze ne koyarsa gıkımızı çıkaramazdık. Fakr—u zaruretin âlâsını gördük. Ama bütün ailem çelik gibiydi, hiçbir şey ezememişti bizi.” Bu zorluklara rağmen o günlerden akla kalan unutulmazlar da vardır: “Gece saat 11’de ablamın evinden geliyoruz. Karşıdan yalpalayarak gelen bir sarhoş kaldırımdan iniyor, biz geçiyoruz, o tekrar kaldırıma çıkıyor. Şimdi siz sarhoştaki bu bilinci düşüneceksiniz...”
.
.



.

Osmanlı zamanında vükelânın (vekiller) oturduğu yer olan Dizdariye’de doğan Şuhubi, ilkokulu Kumkapı’daki Yeni Nesil İlkokulu’nda okur. 1936’larda gireceği İstanbul Erkek Lisesi’nde Celal Ferdi, İhsan Şerif (Atatürk’ün Türk Tarih Kurumu’nun başına getirmek istediği kişi) gibi Türkiye’nin o zamanki en değerli hocalarından ders alır. Liseden sonra Şuhubi, iktisatçı değil de mühendis olmak ister. Ama çalışmak zorunda olduğu için devam gerektiren mühendisliği okuyamaz, Yüksek Ticaret’e yazılır. Birinci sınıfta yer sıkıntısı olduğu için beş arkadaşı ile nöbetleşerek gece üçte okulun kapısında bekleyip yer tutarak bitirir ilk sınıfı.

Nasaş’ın eski genel müdürü Şinasi Çelikkol, Şekerbank’ta yönetim kurulu başkanlığı yapmış Hanefi Ulutekin, bankacı Ali Tunaboylu, Borusan’ın sahibi Asım Kocabıyık gibi lise ve üniversiteden arkadaşları bugün daha çok iş dünyasının tepe noktalarına çıkar Şuhubi’nin. Ama o iş dünyasında başarılı olamaz:

“Rahatlıkla bir holdingin sahibi olabilirdim. Çocuk oyuncağı idi yani. Ama ben bugün küçük bir etiket fabrikası sahibiyim. Paraya değer vermezdim.”

Sınıf değil ama karşı sınıf arkadaşlığı yaptığı Necmettin Erbakan hakkında ise, önce kendisini hep milletvekili yapmak isteyen ama daha sonra arkadaşı Fethi Çelikbaş’ın ona

“Senden hiç politikacı olmaz, sakın deneme” demesine neden olacak; “İstanbul Erkek Lisesi’nde sınıflarımız karşı karşıyaydı” sözünü söyler.


Varlık Vergisi’ne tanık olur

Mehmet Bey, üniversiteyi bitirince 1948’den 63’e kadar profesyonel iş hayatına atılacağı Testaş’ta çalışır. Ama bunun öncesinde devlette çalışma tecrübesi de edinir. Maliyeye girer, Balıkpazarı’nda Yeni Cami Şubesi’nde tahsilat kâtibi olur.

Bizzat Varlık Vergisi’nin tahsilinde çalışır. Varlık Vergisi olayı ona göre Türkiye’nin dış dünyada 50 yılını götürmüştür. Şuhubi, daha sonra Maliye’nin Beyazıt Tahakkuk Şefliği’nde görevlendirilir. 1948’de Ankara’da kısa dönem yaptığı askerliği süresince “maliyedeki vazifem sırasında birşey öğrenmedim, döndükten sonra bir işe girersem birşeyler bileyim” diyerek iş hukuku ile ilgili kanunları iyice öğrenir. Bugün bu alanda sayılı otoritelerden olan Şuhubi, 1963’te kendi yazıhanesini kurar.

Organizasyon, danışmanlık, şirket kurma gibi alanlarda hizmet verir. Şuhubi bugüne kadar birçok fabrikanın anahtar teslimi kuruluşunu gerçekleştirir: Bursa’da Sifaş, Bisaş, Eti Mensucat, Pollylen, İstanbul’da Altınel, Altın İplik gibi. Şuhubi kurduğu bazı şirketlere de ya profesyonel yönetici ya da hissedar olur. Dilberler’in iplik, konfeksiyon ve boyahane üzerine faaliyet gösteren Zetip adlı şirketlerini organize eder ve burada genel müdürlük yapar, 1970—80 arası. (Mehmet Bey’in 1954’te evlendiği Nükte (Atatür)’den olan iki kızından biri Fatma Sedef (Diğeri Sibel), Dilber ailesinden şu anda Zürih’te bankacılık yapan İsmail Bey’le evlenir.)

Şuhubi, kendi organizasyon şirketini açtığı 1963’te ilk müşterilerinden olan Harmancı ailesine bir etiket fabrikası kurar. Fabrika Avrupa’nın en büyük üç fabrikası arasına girer. Şuhubi bir miktar hissesinin yanında yöneticilik de yapar. Ama, 1980 ihtilali öncesi —Şuhubi’nin kendi isteğiyle sendikaya soktuğu işçilerin ‘DİSK’in ideolojik eylemine’ katılması sonucu —işler ters—yüz olur. Şuhubi’nin işçi çıkarmak için bile parası yoktur:

“Bir işçiyi çıkardık bir saat sonra bir albay geldi ve ‘Burada neler oluyor, işçileri çalıştırmıyorsunuz?’ diyor.”
.

.

Ticaret Bankası’ndan kredi alır. 1985’te tekrar fabrikayı borçlarından temizler ve 1990’da da burası ile ilişkisini bitiren Şuhubi’nin ayrılırken ‘cebinde meteliği’ yoktur.

Şu anda Paxar Teslo’da tekstil ürünleri ve etiket işiyle uğraşan Şuhubi, iş dünyasında, özellikle de TÜSİAD çevresinde özel hayatlarındaki sorunların çözümüne kadar danışılan—aranan adamdır.

O bu yönünü en büyük serveti olarak görür:

“Etrafımın bana özel konularında bile rica ederek danışmaya gelmelerinin yanında aile hayatlarındaki sorunların çözümünde de benden destek isteyebilecek kadar bana güvenebilmeleri, benim en büyük servetimdir.”

TÜSİAD, İSO, İKV, Rotary

Bugün holding sahibi olamasa da Şuhubi, 1970’li yıllardan itibaren kendisini iş dünyasında kabul ettirmeye başlar. 1974’te Altın İplik’in sahibi Zübeyir Şeyhun’un desteği ile girdiği İstanbul Sanayi Odası’nda bir yıl sonra da yönetim kurulu üyesi olur. Halen İSO İcra Komisyonu Başkanlığını sürdüren Şuhubi, kuruluşundan bir kaç yıl sonra yer alacağı TÜSİAD’da en önemli iki hizmet yeri olan ekonomik ve parlamento işleri komisyonlarında aldığı görevlerini de sürdürür bugün. İKV’de de yer alan Şuhubi 1970’te kendisine gelen teklifle yer aldığı Rotaryen’lerin İstanbul başkanlığını da yapar 1986’da. Türk ekonomik ve sosyal hayatına iki de kurum kazandıran Mehmet Şuhubi, arkadaşlarıyla beraber Türkiye Ekonomik Hukuk Araştırmaları Vakfı ve İhracatçılar Birliği’nin kuruluşuna öncülük eder. 27 Mayıs İhtilali’ni yapanları —ilgisi olmasa da— yakından gören Şuhubi, 12 Mart’tan zarar görmez, 1980 İhtilali ise onu sevindirir. Bugün de ‘ihtilal olursa sevinir miyiz’ diye düşünen Şuhubi TÜSİAD ve İSO içerisinde yer aldığından olacak bir tanesi hariç bütün askeri brifinglere katılır:

“Bir tanesine gidemediğim için kahrolmuştum. Aradılar tekrar özür diledim, affedin, bir hastalık olduğundan gelemedim, her zaman tespit edebilecek durumdayım dedim.”

Son sekiz senesini değişen dünyanın Türkiye’ye ne gibi ‘belalar’ getirebileceği okuyup araştırmakla geçiren Mehmet Şuhubi, Türkiye’nin en önemli meselesi olarak da eğitimi görür.

Sırf bu nedenle birkaç hafta önce ‘eğitimde neler yapılabilir?’ sorusuna cevap bulmak için Celal Şengör, Kemal Gürüz, Erdoğan Şuhubi gibi isimlerle çok dar çerçeveli bir toplantı düzenler. Ona göre gelecek yıllarda dünya ülkelerinin büyüklük sınırları ve önemli—önemsiz olmaları bireysel başarılarının toplamı kadar olacaktır.

Mehmet Bey’i ekonomi editörlüğü yaptığım zamandan tanıyordum. Ailesinin köklü geçmişi beni şaşırtmadı. Ama şaşırdığım nokta, Şuhubi ailesinin eskilerinden bahsetmek isteyip isimlerini almak istediğimde, bugüne kadar yaptığım albümlerde hiç kimseden görmediğim Mehmet Bey’in ‘Bunları ne yapacaksınız?’ sorusuydu. Bunları sormaktaki amacım, ailenin eskiden ne işle iştigal ettiğini ortaya çıkarmaktan başka birşey değildi. Mehmet Bey, sonradan dedelerinin isimlerini de ilave etti. Ama soruya, karşı soruyla verilen cevaplar sizi bilmem ama benim hep ilgimi çekmiştir.

.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org