Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Deniz Adanalı Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

DENİZ ADANALI Tanımını Yapar mısınız? Sizce?
23.11.2014
Okunma Sayısı : 5908
Oy Sayısı : 1
Değerlendirme : 5
Popülarite : 0
Verdiğiniz Puan :
 

 

DENİZ ADANALI Tanımını Yapar mısınız? Sizce?

.
.

 izlemek için     

.
.

 dinlemek için  

.
.


Deniz Adanalı, Bülent Şenver
.
.

DENİZ ADANALI Tanımını Yapar mısınız? Sizce?


DENİZ ADANALI Tanımını yapar mısnız? Sizce?

BŞ: Sayın Deniz Adanalı ile birlikteyiz.

Dedim ki gençler için bir oyun oynayalım mı?

Hem gençler olduğu için tabii dedi, yüzünde onun her zaman ki gülücükleri belirdi.

İnsanı motive den, içini ısıtan, insanlara enerji veren o iyi niyetli bakışları ile gülücükleri.

Eksik olmasın kabul etti ve ben ona sormak istedim.

Sayın Deniz Adanalı benimle "Tanımını yapar mısınız? Sizce?" Oyununu oynamaya hazır  mısınız?

DA:
Evet.

BŞ:
Tanımını yapar mısınız? Sizce ? oyunumuz şöyle; ben size bir kelime söyleyeceğim, tanımını yapar mısınız? Sizce? diye soracağım. 

Ve aklınıza gelen ilk bir iki cümleyi, o kelime ile ilgili, bizimle paylaşmanızı isteyeceğim.

"Bu dünya".

Tanımını yapar mısınız? Sizce? Bu dünya?

DA:
Bence bu dünya, kocaman bir dünya ama galiba nostaljik olmak istemiyorum.

Bu yaşa gelince insan hep kendinin geçtiği yolların sanki daha  kıymetli, şimdikilerin değersiz, yanlış olduğunu söylerler.

Hayır , hiç bu fikirde değilim.

Merdiven gibidir dünyadaki bütün olaylar, hayattaki bütün her şey.

Birinin üzerine birini koyarak götürürüz.

Hele Anadolu insanı olarak biz bunu iyi biliriz.

Çünkü binlerce yılın medeniyeti kat kat çıkıveriyor  toprak altından.

O halde bugünkü dünyada bizim yaptıklarımızın, yaşadıklarımızın üstüne kuruldu.

Belki şikayet edilenler  , değiştirmek için yöntemler bulundu.

Teknoloji, bilişim sektörü çok ileriye geçti. 

O nedenle de insanlar birbirine daha çabuk erişiyor.

Fikirler çok daha çabuk gidiyor.

Ama o zaman çok daha dikkatli  olmak lazım.

Yanlış fikir de çok çabuk gidiyor, hata da çok çabuk gidiyor. İnsanları mahvedecek bilgiler uyduruluyor, onlar da gidiyor.

İnsan sesine hasret kalabiliyoruz artık.

Telefon ile mesajlaşılıyor.

Yanlış değil, fena değil ama  dengeli kullanılması gereken şeyler bunlar.

Bu dünya bu.

BŞ:
Tanımını yapar mısınız? Okumak.

Okumak sizce?

DA:
Okumak bence hala çok önemli.

Ben alıştım kağıtla okumaya, kitap okumaya, gazete okumaya, dergi okumaya, onun için  de devam ediyorum.

Şimdikilerin çok fazla bunu bu türlü yaptığına inanmıyorum.

Şimdi ki gençler bir şekilde internetten okuyorlar.

Ama daha fazla interneti eğlence için kullanıyorlar.

Bilgiye erişmek için kullanan artsın isterim.

Okumak benim için hiç bitmemesi gereken bir şey.

Bilgilendikçe insan  kendine emniyeti gelen bir mahluk.

Bilinçsizlikte müthiş  korku olmalı.

BŞ: Tanımını yapar mısınız? Siyaset

Siyaset sizce?


DA:
Galiba en büyük problemimiz o.

Yalnız  biz de değil, belki  dünyanın gidişatında diğer ülkelerde de o problem olmaya başladı.

Daha az yetenekli, da az kültürlü, daha az bilgili insanların siyasette bir yerlere geldiğini görmeye başladık. Bütün dünyada. 

Halbuki  rol modeli dediğimiz, insanlara model olacak olan  kişiler, daima siyasette oluyor.

Nedense siyaset  çok büyük yelpaze içinde erişebiliyor.

Mesela bir bilgin, bir tarihçi, bir filozof, bunlar çok daha limitli şekilde erişebiliyorlar.  Ya yazdıklarıyla, ya internetten.

Gene de limitli . Ve okuyan buna ilgi duyan insan adedi  insan  az.

Büyük halk yığınları siyasete bakıyor.

Siyasete baktığı anda oradaki model aşağıya doğru , bütün halka doğru iniyor ve belki  de  bana göre Türkiye'de bu  çok  oldu.

Taşralaşma dediğim yavaş yavaş iyiyi istemek, güzeli istemek, medeniyeti istemek, sanki kötü bir şey.

Belirli bir azınlığa  ancak olabilir bu Halka hiç gereği  yok. 

Halk o zaman beceriksiz, güzelliksiz, sevimsizlik içinde bir zavallı mı olsun.

Niçin medeniyeti istemeyeyim ben kendim için, halkım için.

Medeniyeti istemek bana göre siyasetin görevi olmalı.

BŞ: Tanımını yapar mısınız? Atatürk. Atatürk sizce?

DA:
Atatürk Türkiye'de o kadar fazla her şeyin içine konarak kullanıldığı ki müthiş bir rahatsızlık  var benim yıllardır. 

Onun içinde Atatürk'ü konuştuğum zaman  çok kapsamlı örneklerle konuşmayı seviyorum.

Çünkü dünyada fikirleri hala geçerli, o tarihten kalan pek  çok  kişi yok. Ama biz bir türlü siyasette bunu maalesef yanlış kurguladı gibi geliyor bana.

Ta başından beri, Atatürk öldüğünden beri yani. Bir türlü değerini tam yerine koyamadık.

Cumhuriyeti kuran,  memleketi kurtaran bir lider havasında gitti. 

Her şeyi ona borçluyuz denildi. Tamam o kurduğu için zaten öyle olacaktı.

Kurucu babalar öyledir.

Onlara da müteşekkiriz ama Atatürk kendi hayatındayken  fikirlerinin anlaşılmasını istedi.

Neyi, niçin yaptığının anlaşılması.

Hiçbir zaman bu yapılmadı bence.

O bir tek yerde anlaşılabiliyordu , benim çocukluğuma rastlamıştır.

Bir fiil  içinde Hasan Ali Yücel  Allah rahmet eğlesin, ondan dolayı biliyorum, Köy Enstitüleri ile ilgili takıntı haline getirdiğim bir fikrim vardır. 

O devam ettirilebilseydi zaten zannediyorum hem fikirleri doğru anlaşılacaktı, hem de medeni olmanın , doğal ve bize de layık , Türklere de layık olduğunu anlaşılacaktı.

Sonradan  halka layık değil, halk bildiği gibi yürüsün, hiç de  fazla medeni olmasın, ne olacak ki?" gibi  gitti.

 Atatürk'e de çok yanlış yapıldı.

Dünyanın hiçbir ülkesinde kurucu babalara küfür edildiğini, hakaret edildiğini, duymazsınız. Böyle bir şey yok.

Nitekim ben Amerika'nın başkentinde yaşarken orada kongre kütüphanesine gittiğimde , bir koca salon dolusu Atatürk  ve Türkiye ile ilgili kitap gördüm.

Biz Atatürk'ü de tanımadık.

Biz asker Atatürk'ü , memleketi kurtaran Atatürk'ü okuduk.

O da söylendiği kadar.

Ne filmini yapabildik, onu bunu yasakladık.

Atatürk Koruma Kanunu.

O tarihte belki lazımdı ama ya sonra?

Sonra niye doğru dürüst Atatürk gibi koca bir inanılmaz bir koca dehayı bıraktık kenara.

Burada Anıtkabir'e gidiliyor. Harıl harıl bir mozole ziyaret ediliyor.

Orada ölüm ile ilgili bir fon var. Küçücük çocuklar, yalnız ona mı götürülür.

Yanında Atatürk müzesi var. İlk gittiğimde çok küçüktüm, altını çizmiş olarak okuduğu bütün kitaplar orada duruyordu.

Yalnız onları göstersek nelere merak sardığı, neleri okuduğunu görseler, belki farklı yetişirlerdi.

Şuan da artık o kadar karışık şekilde gidiyor ki herhalde Atatürk'ü  daha iyi tanımak gerekir, insan olarak.

BŞ:
Tanımını yapar mısınız? Ego. Ego sizce?

DA: Bana göre çok kötü bir olay. Ego başlangıçta herkeste  vardır.

Hayvanda da var.

Bütün varlıklarda var. Ama insanın bu egodan çıkmaya çalışması lazım.

Evlerde erkek çocuklar paşam diye büyütülür bizde ve hiç yanlış yapmazlar.

Halbuki çocuklar yanlış yapar. İnsanlar yanlış yapar.

O halde çok küçük yaştan itibaren bu ben, ego olayından çıkması için bir şeyler yapması lazım ailenin çocuğa.

Çocuk oradan başlıyor.

Kardeşi varsa biraz daha çabuk öğreniyor.

Yoksa, tek çocuksa daha güç.

Okullarda da , pek fazla biz, bir grup olayına götürmüyoruz.

Not  sistemimiz bile çok bireyseldir.

Rekabet olayını biz farklı uyguluyoruz.

Rekabet aynı şartları verip, insanların aynı şartlar altında aynı konuları nasıl götürdüğüne bakılarak karar verilir.

Biz de öyle değil ki .

Bu evden çıkan çocuk başka imkanlarla geliyor, öteki başka imkanlarla geliyor.

O rekabet rekabet değil.

O zaman da egolarına sarılmak mecburiyeti hissediyor çocuklar.

Onu bırakıp da beraberliğe gidemiyorlar.

Birliğe ve beraberliğe gidemediğimiz zaman da egodan kurtulamayız.

Zaten bence Türkiye'de ki en büyük problem ego.

BŞ:
Tanımını yapar mısınız ? Dostluk.

Dostluk sizce?

DA:
Onu benden evvel galiba herkesler çok  yapmış, çok okudum.

Dostluk her şeyin ötesinde çok önemli, çünkü çok insanla karşılaşıyorsunuz.

Hele çok iş yaparsanız bu çok daha büyüyor.

Bunların hangisi tanıdıktır, hangisi arkadaştır, hangisi dosttur, bunların ayırımına bakmak lazım. Merhaba deyip tanıştığınız insanı  dost saymamanız gerekir.

Kim olduğunu bilmeden nereye koyacağınızı  bilemezsiniz insanları.

Hayatınız da bir kütüphanedir yani.

Nasıl kitapları okuduktan sonra hangi bölümde neyi bulacağınızı bilirsiniz ve lazım olduğunda çıkarır bakarsınız.

İnsan için de kafanızda fikirler belirmeli, bilinmeli 

Çünkü bir gün biri gelip de, çok fazla dedikodu yapan bir toplumuz biz, birisini çekiştirmeye başladıklarında, sizin ona ait bir fikriniz varsa ve dostunuzsa, o kişiden  daha da kuvvetle döner dersiniz ki "Hayır, o kişi bunu yapmaz. Şunları yapabilir ama bunu yapmaz."

Dostluk bence bu.

Sadece sevgi ifadesi değil. Tabii ki sevgi ifadesi verilmeli.

Ara ara dostluk tazelemek için bir telefon açılabilmeli.

Ben mesajlaşmanın dostluk karşılığı olduğuna inanmıyorum, o daha çabuk birbirimize bir şeyler iletmek.

Ama dostluk ses duymak, kelime ve ses ile sevgimizin o tarafa geçişi olmalı.

Demek ki dostluk çok önemli bir şey.

Çok basit bir şekilde "O benim dostum" diyemezsiniz.

Ve derler ki, bu benim lafım değil, İnsanın zaten bir iki dostu olurmuş hayatta.

Pek fazla olmazmış. Arkadaşınız çok olur, tanıdığınız ondan da çok.

BŞ:
Tanımını yapar mısınız? Vakko.

Vakko sizce?

DA: Vakko bence ailem.

Doğmuş olduğum bir ailem var.

Sonra evlenip kurmuş olduğum bir ailem var.

Bir de isteyerek , severek 19 yıl beraber olduğum büyük bir ailem var.

O aile hala benim ailem.

"Bizim Vakko" derim.

Hiç başka bir şekilde düşünmedim, düşünmem.

Ayrıca Türkiye'de çok işe yaramış bir kurumdur.

Her şeyin ilkini kolay kolay yapamaz insan. Yaptık, yapabildik.

Bu arada da Vitali Bey'in , Allah rahmet eylesin, çok önemli bir varlık tarzı vardı.

Türkiye için.

Bu kişi Türkiye'ye her şeyin layık olduğunu düşündü.

Dışarıda beraberken  veya yalnız gidip geldiğimde bana geçirdiği fikirler, düşünüyorum da bu  Türk kadınına olmaz, bu Türkiye'ye olmaz, bu böyle olmaz, gibi bir tek gün ağzından çıkmadı.

Tam tersine gördüğü her şeyi muhakkak Türkiye'ye getirmeliydi. Türkiye'ye bu layıktı.

Her şey layıktı.

En iyisi layıktı.

Bir  şeye pahallı dediklerinde elinde olsa daha da iyi mal üretir, daha da pahalı yapar. Bunu hiçbir zaman anlamadılar.

Parasal değildi o laf.

O laf "Türkiye'ye en iyisi layık"

Onun için şimdi bütün markalar, dünyada üretilen her şey  Türkiye'de var. Ama bunu hatırlamak benim görevim.

BŞ:
Tanımını yapar mısınız? Halkla ilişkiler.

Halkla ilişkiler sizce?

DA:
Halkla ilişkiler de çok enteresan bir şekilde Türkiye'de doğru yere doğru çekiliyor.

Bana da geliyor böyle teklifler; sofra kurmak, çatal bıçak, tamam o da mühim ama halkla ilişkiler sadece davet vermek, sofra kurmak, doğru insanları çağırmak da değil.

PR.

PR şimdi yabancı bir laf değil, bizde de çok kullanılıyor.

Kullanılmasa daha iyi, hangisi daha iyi bilmiyorum, tam karşılığı halkla ilişkiler de değil, başka şeylerde var ama en azından şunu söyleyebilirim; küçük çevre, orta ve daha büyük.

Hepsi için bir iletişim biçimi, bir zinciri.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org