Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Nevval Sevindi Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Lale'ye dair
29.05.2007
Okunma Sayısı : 5530
Oy Sayısı : 3
Değerlendirme : 2,33
Popülarite : 1,11
Verdiğiniz Puan :
 

 

Lale'ye dair

Evet yine lale mevsimindeyiz. Nisan ve mayısın o nazlı rüzgârının o narin çiçekleri tatlı tatlı salladığı mevsim. Londra’da, Osmanlı dönemine ait bir lale kitabı müzayedeye çıkmıştı 1996’larda. 1720’lerde basılmış olan bu kitabın eşi benzeri yok. Çünkü kitapta, hat sanatı ve olağanüstü lale desenleriyle tek tek o dönemin laleleri anlatılıyor. Hepsinin özellikleri sayılıyor. Kitabın müzayede açılışı 60 milyar lira civarındaydı. Uzmanlar kitabın, Osmanlı’nın laleye verdiği önem ve değerin eşsiz bir kanıtı olduğunu belirttiler.

1718’lerden 1730 Patrona Halil isyanına kadar yaşanan devir tarih kitaplarında Lale Devri olarak geçer. Bu dönemin belirgin özelliği İstanbul’da olağanüstü bir lale kültürünün varlığı, gelişimi. Avrupa’nın ortaçağı yaşadığı bu dönemde, Osmanlılar şiiriyle, şarkısıyla, raksıyla laleyi benzersiz bir kültür hazinesine dönüştürmüş. Dünyada tek bir çiçeğin etrafında böylesine zengin bir ekonomik sektör yaratılmasına ve kültür üretilmesine bir daha rastlanılmamıştır.

Lale sıradan bir çiçek değil. Biçiminde tasavvufun tanrısal gizemini, yaprağında bir dönemin ince şiirini, al renginde boynu vurulan zevklerin feryadını saklar. Yapraklarının dibindeki yanık lekede Türkiye tarihinin günümüze dek uzanan gizli çelişkisi tüter. Laleyi böylesine seven ve yücelten bu topraklarda lalenin kıymetini niye bilemedik diye sorarsanız cevabım gece ile gündüzün kavgası. Onu Avrupa’ya, Hollandalılara kaptırdık. Şimdi Hollanda dünyanın her yanına lale ihraç ediyor, evrensel lale şenlikleri düzenliyor.

İnsanın içinden sormak geliyor: Hollandalılar, sizin hiç lale devriniz oldu mu? Lale üstüne şiirler, şarkılar yazdınız mı? Kızlarınıza Lale adını hiç verdiniz mi? Lale yetiştiren sadrazamların boynunu vurdunuz mu? Lale bahçelerini talan edip, lale yetiştirmekten korktuğunuz dönemler oldu mu? Siz laleyi, lale sevdasını, lalenin ahını bilir misiniz? Bunların hepsini biz yaptık. Bizler, bu toprağın ince, soylu, hırçın, kaprisli ve kanlı çocukları. Laleyi çok sevdik ve sevdiğimiz çok şey gibi öldürdük.

Hollanda’da lale merkezi Kökınhof’a her yıl nisan ve haziran aylarında tam 1 milyon turist lale seyretmeye gidiyor. Al sana milyonlarca dolar getiren lale turizmi. Lale sanki Hollandalının kimliği olmuş. Oysa Batı dillerinde “Tulip” ismi bile soğanı gibi Türkiye’den gitmedir. Şimdi 21. yüzyılda bir ‘Lale Rönesans’ı düşlüyorum. Lale Devri 2010, bu projenin adı. Lale turizminin yönünü İstanbul’a çevireceğiz. O hayran bakan turistlerin eline her dilden lalenin tasavvufa göre Tanrı’nın göründüğü çiçek olduğunu anlatan kitaplar tutuşturacağız. Nedim’i ve o dönem şairlerini çevireceğiz.

Dünyanın her yanına o Osmanlı mimarisinin ince zevkini taşıyan güzelim saksıları “lalelikleri” ihraç edeceğiz. Sonra lale şenliğinin doruğunu gökyüzüne lazerle çizilmiş bir lale bahçesiyle noktalayacağız. Biz bu sırrı yeniden anlatabiliriz. Yeter ki kendi kültürümüzün değerini bilelim ve gönül kapılarımızı laleye yeniden açalım. Her ne kadar genetik olarak Osmanlı lalesi yok olduysa da yeni Türk lalelerini üretelim. Maalesef, ideolojik körlük, zevk ve incelik bırakmadı, insanların ruhunu harap etti geçti. Greyder sonrası kalan bir avuç dağınık toprak gibi ruhlar. Çamur içinde, bata çıka yürü yürüyebilirsen. İnsanlar açken lale mi düşünülür diyenlerin cehaleti sonsuz. Biz bugün 16.-17. yüzyıldan daha yoksul, daha açgözlü müyüz? O zaman da yoksulluk vardı ancak insanların ruhları daha inceltilmişti. Güzellik ve zarafet, herkes için gerekli görülen bir hasletti.

Bugün İstanbul’da laleler yeniden zuhur etti parklarımızda, çevremizde. Renk renk çiçeklerin arasından boy veriyor nazlı nazlı. Her ne kadar Osmanlı lalesini kaybettiysek de laleyi yeniden sevmeye başladık galiba

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org