Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Ali Üstay Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Ali Üstay Kıssadan Hisse
21.02.2006
Okunma Sayısı : 7965
Oy Sayısı : 28
Değerlendirme : 4,79
Popülarite : 6,93
Verdiğiniz Puan :
 

 

Ali Üstay Kıssadan Hisse

Kıssadan Hisse çıkartabilirsiniz diye başımdan geçen öğretici bir tecrübemi aşağıda sizlerle paylaşıyorum:

Çalıştığım şirket işime son vermişti.... Sıraselviler'deki bürolarından çıktım, düşüne düşüne yürümeye başladım, "Ali yahu, nereye?" diye bir arkadaş arabasını durdurduğunda bir de baktım ki  Kireçburnu'ndayım. O uzun yürüyüşte, kendi şirketimi kurmaya karar verdim.

Biraz şaşkın, epey acemi ama yaşam dolu...

1964'de, İnşaat Mühendisi olarak Robert Kolej'den mezun olmuş;  Massachusetts (ABD) Worchester Polytechnic Institute'de master yapmış; bir süre de  ABD'de staj görüp, çalışmış; askerliğimi de Çanakkale Deniz Komutanlığı'nda tamamlamıştım ama, hayatımı nasıl şekillendireceğimden emin değildim.

Her yeni mezun gibi, ben de biraz şaşkın ve epey acemi, ama önemli ölçüde  yaşam doluydum! İyi bir eğitimim vardı. Azıcık da askerlik ve iş tecrübesi edinmiştim ve yaşam önümde uçsuz, bucaksız bir okyanus gibi uzanıyordu. 

Bu okyanusa açılmak  heyecan verici olduğu kadar, ürkütücüydü, çünkü nasıl bir kaptan olduğumu henüz bilemiyordum. Okyanusa açılıncaya kadar bilmem de mümkün değildi.

Düşünmüştüm ki, başarısız olma lüksüm ya da, bahanem yok. İyi eğitimin yanısıra, mesleğimi de çok seviyorum ve inşaatçı olmanın ayağı yere basan, gerçekçi yönü kişiliğim ile uyum içinde. Yeteneğim ve gayretimin ödülünü, somut olarak ortaya koyacağım, elle tutulur, gözle görülür yapıları kendi insiyatifimle inşa etmek, doğru bir karar.

Karar doğruydu doğru olmasına da ne sermayem, ne kredim hatta, ne de bir bürom vardı! Oturduğum evin bodrumunu şirket adresi olarak tescil ettirdim ve bir karar daha aldım:


Önce iyi olmalıyız!


"Büyük olmak için önce  iyi bir şirket olmalıyız!" 33 yıl önce, 1971'de, ilk şirketin kuruluşunda benimsediğim motto bu oldu!

"Şans, fırsat ile hazırlığın buluştuğu noktadır" derler. Girebildiğim tüm ihalelere girmeye, iş almak için var gücümle çalışmaya başladım. Fırsatların zuhur etmesi ve dolayısıyla, şansımı sınamam belli ki, zaman alacaktı, sabır istiyordu ... ve ben sabırlıydım.

Çok şükür avcılık merakım bana avdan eli boş dönmenin de "kırk gün taban eti, bir gün av eti" yemenin de, işin kuralı olduğunu öğretmişti. Ben de artık ava çıkmıştım. Bu noktada, 70'li yılların iş ortamına kısaca değinmekte yarar görüyorum.


70'lerin Türkiye Ortamı


70'li yıllar, Türkiye'nin sanayileşmeye öncelik verdiği yıllardı. Sanayi üretimine yatırım yapan özel sektör ve kamu kuruluşları orta ve uzun vadeli banka kredileri, sınırlı ithalat ya da ithal ikamesi, vb devletçi politikalarla teşvik ediliyorlardı.

Sanayi, Marmara Bölgesi'nde yoğunlaşmaktaydı. İstanbul ve İzmit Körfezi'nin çevresi, Gebze, Adapazarı, Düzce gibi kentler ülkenin sanayi merkezleri olarak gelişmeye başlamışlardı. Óte yandan, İzmir ve Izmir'in kuzeyine uzanan bölge, Aliağa ve çevresi de, liman tesisleri ile bir petro-kimya merkezi haline gelmekteydi.


İlk ihale...  ve macera başlıyor!


Nitekim, şans benim de yüzüme  Adapazarı'nda güldü. Büyük uğraşlar, küçük taşaronluklar ve bol hayal kırıklıkları ile geçen bir yılın sonunda, 1971'de, Uniroyal Endüstri Türk A.Ş.'nin Adapazarı'ndaki depo tesisi ve bilahare, tevsii ihalesini aldım. Bu sevinçle birlikte, sorunlar da başladı tabii.

Aldığım bu  ilk ve bana göre büyük ihale için gerekli teminat mektubunu, babacığımın dükkanını ipotek ederek idareye vermiştim. Çok küçük bir sermayem vardı: 70,000 TL yani 7,000 USD! Aileme de  15,000 TL borçlanmıştım çünkü, işçilik, nakliye vs  için nakit gerekiyordu.

İnşaat için gerekli tüm malzemeyi bir şekilde temin etmek ve bunu yaparken, para harcamamak durumundaydım. Kum, çakıl ve gerekli makinayı, Adapazarı'ndaki bir şirketten ay sonunda ilk hakedişimi  aldığım zaman ödemek kaydıyla temin  edebildim. Demiri de aynı şekilde,  fakat, bir arkadaşımın kefaleti suretiyle Perşembe Pazarı'ndan yükledim. İş, keresteye gelmişti:

Civardaki bir keresteciye gittim. Dükkanın sahibinin oğlu oradaydı. Malı veresiye alabilmek için,  uzun uzun dil döktüm. Kabul etti ve keresteyi yüklemeye başladılar. Sevinçle şantiyeye döndüm ki, vazgeçmişler ve baba, yüklenen kamyonu boşalttırmış.

Uzun, ince bir yolun başında olduğumu işte o zaman iyice hissettim, diyebilirim. Kereste dükkanına geri döndüm ve bu kez de babayı da ikna etmek için dil dökmeye başladım. Sonunda o da kabul etti ve keresteyi  tekrar yüklemeye başladılar.


“Olmaz!” dedi ve defteri kapattı.


Çimento temin edilmesi  en zor kalemdi, çünkü piyasa peşin çalışıyordu. Adapazarı'nın en eski ve köklü tüccarlarından Hakkı Bey'e gittim. Fiatta anlaştık ama,  veresiye istediğimi  duyunca,  adamcağız takipteki, icradaki alacaklarını gösterip, "Olmaz!" dedi ve defteri kapattı.

Oturduğum yerde kala kalmıştım. Yerimden kıpırdamıyor, hızla ne yapmam, nasıl hareket etmem gerektiğini düşünüyor, vakit kazanmak için sohbeti geliştirmeye çalışıyordum; Hakkı Bey'in ise, her halinden nezaketen konuşmaya devam ettiği belliydi. Derken, bu sohbet sırasında öğrendim ki, onun da üniversitede okuyan bir oğlu var ve  yakında inşaat mühendisi olarak mezun olacak... ve işte aradığım fırsat!

Hakkı Bey'e, "Mezun olunca oğlunuz ne iş yapacak?" diye sordum. Hakkı Bey, "Serbest çalışacak, inşaat yapacak." dedi. "Çimentoyu nereden satın alacak?" dedim.

"Ben vereceğim." dedi.  "Sizin oğlunuz olmayıp da, benim gibi bir memur çocuğu olsaydı nereden alacaktı? Hiç düşündünüz mü?" diye sorunca, adamcağız şöyle bir durdu. "Sen idealist bir gence benziyorsun. Git idareden bana bir yazı getir, vereyim!" dedi. Maçı kazanmıştım.

Kontrol amirine rica ettim, kırmadı ve benimle birlikte dükkana gelerek, kendini takdim etti. Hakkı Bey, "Sen filancanın neyisin?" diye sordu.

"Oğluyum!" cevabını alınca, "Vay, sen benim askerlik arkadaşımın oğlusun" diyerek, kontrol amirine sarıldı, öptü ve bizim mal da yüklendi! Kurban kestik ve  işe başladık.

Hiç unutmam, kontrol amirine teşekkür için, öğle yemeğine davet etmiştim.  Yemeğin sonunda hesap 50.-TL geldi.  Param  çıkışmayınca, gülmüş ve  hesabı da ödemişti!

Artık çark dönmüştü. Yoğun bir inşaat faaliyeti içindeydik. Ne var ki, bizleri ne kadar zorlu yılların; bitmez, tükenmez zorlu yılların beklediğini de henüz bilmiyorduk.

.
.
Tüm Yazıları
.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org