Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Ethem Sancak Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

İşim Benden Akıllıları Yönetmek
12.04.2006
Okunma Sayısı : 9205
Oy Sayısı : 23
Değerlendirme : 4,52
Popülarite : 6,16
Verdiğiniz Puan :
 

 

İşim  Benden Akıllıları Yönetmek
ETHEM SANCAK

.
.
.
.
PY Degisinin benimle yaptığı şöyleşiyi sizlerle aşağıda paylaşmak istedim:

PY Dergiisnde yayınlanan söyleşim:

.
.

Ethem  Sancak, Türkiye ‘nin renkli simalarından.  Kendini  “girişimci” olarak tanımlıyor: Profesyonel yönetici olmadığını, ancak kendinden akıllıları yönetmeyi becerdiğini düşünüyor:Hedef Alliance’ ı  sektöründe lider  yapan Sancak ‘ın   gözü şimdi tarım ve hayvancılıktan başka bir şey görmüyor

Ethem Sancak,  Hedef Alliance Holding Yönetim Kurulu Baskanı…  Adı girişimcilikle özdeşleşmiş kişilerden biri  1980 li yıllarda sıfırdan başladığı ilaç dağıtım sektöründe kısa sürede liderliği elde etti.Yakaladığı yüzde 40’lık pazar payıyla sektörde tekel olmaya doğru gittiğini fark edince, yabancı ortak arayışına girdi. Amacı Türkiye dışındaki pazarlarda iş yapmaktı.Avrupa’nın en büyük ilaç dağıtım firmalarından Alliance Unichem ‘le yüzde 50 ortaklık yaptı. Unichem’in  yurtdışı tecrübelerinden faydalanarak yurtdışı pazarlarda kendi adıyla faaliyet göstermeye başladı.Bunlar, Sancak’ın ilaç dağıtım sektöründe yaptığı işler. Sancak’ın girişimci kişiliğiyle yaptıkları bununla sınırlı değil.

Sancak şimdilerde “tarım ve hayvancılık1 diyor, başka bir şey demiyor. Tarım ve hayvancılıktan söz ederken heyecanlanıyor, gözleri parlıyor. Geleceğin en stratejik işinin bu sektörde olduğunu düşünüyor. Kullanmayı bilmediği bilgisayarı göstererek “Bu karın doyurmaz. Kim eti, sütü,buğdayı elinde tutarsa o Süleyman olacak” diyor.

Sancak, Koç ve Ata’yla birlikte  Avrupa’nın en büyük çiftliğini kurdu. Et ve süt üretimi yapılan bu çiftliğin başkanlığını Sancak yapıyor. Diğer taraftan Denizli Acıpayam’daki çiftliğin hazırlıkları devam ediyor. Burası tamamlanınca Avrupa’nın en büyük süt çiftliği olacak. Tarım ve Hayvancılıkta müthiş fırsatlar olduğunu söyleyen Sancak’a  göre Türkiye önümüzdeki yıllarda bu alanlara yatırım yapıp, doğru yerlere odaklanırsa 700 milyon insanı besleyebilecek kapasiteye sahip oalacak.




PY: Sıfırdan başladığınızı anlatıyorsunuz.Türkiye’nin ekonomik şarlarında olmasaydınız bu kadar çabuk büyüyebilir miydiniz.?


1980’
lerden sonraki süreçte sıfırdan başladım.Sonra ailem de katıldı.Aslında “sıfırdan başladım”demek iddialı olur. Aldığım okul eğitimi, hayat tecrübesi ve çalışma arkadaşımla birlikte dünyanın neresinde olursak olalım  aynı başarıyı yakalardık. Bunların oluşturduğu güce inanıyorum. 15-16 kişilik çok iyi bir takımdık. Şu anda şirketi yöneten profesyonellerin çekirdeği bu takımdan geliyor. Aile bireyleriyle birlikte  20-25 kişiye ulaşıyorduk.


PY: Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullar sizin için fırsat değil miydi?

Tabii ki iyi bir fırsattı.Türkiye ‘de ilaç dağıtım sektörü örgütsüzdü, perakendeydi, dağınıktı ve organize değildi. Hizmetinde bulunduğumuz eczacıyla ilaç üreticisinin talepleri değişmişti. O günü sektörün aktörleri bunun farkında değildi.Başarımızın sırrı,onların ihtiyaçlarını iyi fark etmek oldu.



PY:Neler Yaptınız?


Hizmet ettiğimiz eczacıya, ürünü alıp taşıdığımız tedarikçiye ve daha da önemlisi beraber çalıştığımız insan kaynağımıza güven verdik.Eczacı ilaca hızla ulaşmanın yanı sıra hizmeti ayağına istiyordu.Onlara farklı biçimde yaklaşmak gerekiyordu.Yaptığımız işi sloganlaştırdık.”Hizmette sınır olamyacak, en uzak eczaneye dört saat mesafede olacağız, hizmeti ayaklarına götüreceğiz ve onların sosyal yaşamının bir parçası olacağız” dedik. O güne kadar bu işi yapanlar uygulamalarımıza karşı çıktı. “10 yılda pazarın yüzde 40 ‘ına çıkarız” diye hedef koymuştuk. Bu  hedefe yedi yılda ulaştık.



PY: Bir süre önce hisselerinizin  yüzde 50’sini Alliance unichem’e sattınız. İlaç sektöründen çıkmayımı düşünüyorsunuz?


Bu stratejik sektörümüz ve her şeyimiz. Sektörden çıkamyı düşünmüyoruz. Unichem’le stratejik ortaklık yaptık.bu, finansal kaygıları olan bir ortaklık değildi. Hisselerimizi satarken “kendi iç pazarımızı biz yürüteceğiz” diye şart koyduk.Şirket yönetiminde beş kişi bizden, üç kişi onlardan.Sözleşmede “Türkiye’nin dışında bize benzeyen pazarlarda da operasyonları ortaklık adına biz yapacağız” dedik. Bir Türk markasının diğer coğrafyalarda kendi adıyla iş yapması için çalışıyoruz.



PY. Ortaklık yapmadan bunu yapmanız mümkün değil miydi?


Uluslar arası pazarda bir şeyler yapmamız gerekiyordu.Türkiye pazarında yüzde 40’a geldik ve daha ötesini zorlamak istemedik.Zorlasaydık, tekel olacaktık. Üreticiyi ve rczacıyı tekel olarak korkutma moduna girmiştik. Ne üretici ne de eczacı bunu istemezdi.Dünyanın hiçbir piyasasında dağıtıcılar tekel olamaz.Bizim de Türkiye dışına açılmamız ve uluslararsı pazarlarda iş yapmamız gerekiyordu.Bunun için bir evlilğe ve pasaporta ihtiyacımız vardı. Unichem’i bulduk. Onlar bu alanda Avrupanın en büyüğü olarak birçok ülkede iş yapıyor ve uluslar arası bir üne sahipler.onlardan çok şey öğrendik.



PY:Şu anda hangi ülkelere iş yapıyorsunuz ?


Mısır pazarında iş yapıyoruz.Mısı’ın en büyük şirketi Unichem, pazarın yüzde 40’ına sahip.Ortaklık anlaşmamıza göre bu pazarın yüzde 55’i de bizim. Yakında Romanya, Rusya, Cezayir gibi pazarlarda olacağız. Artık dünya standartlarında iş yapmak için de  birleşmek gerekiyor.



PY: öngörülerinize güveniyorsunuz değimli ?


İnsan  öngörülerine güvenmeli. Güvenmezse iş yapamaz. Bu zamana kadar yanılma payım da oldu, ama öngörülerime güveniyorum.



PY: Kendinizi iş hayatında ne olarak görüyorsunuz ?


Girişimciyim, profesyonel yönetici değilim. İşim girişimcilik. Şu anda şirkette işler güzel bir şekilde yürüyor.Başlarında sürekli durmanın bir anlamı yok. Diğer taraftan kendimi yeniden kanıtlamam gerekiyor. Şimdi tarım ve hayvancılığa yöneldim.Türkiye’nin ihtiyacı olan bir işe öncülük yapmaya çalışıyorum.



PY: Neden tarım ve hayvancılık.?


Geleceğin en stratejik işi olduğu için. 20 yıl sonra kullanılabilir topraklar üçte iki oranında azalacak. Nüfus ikiye katlanacak. Kim buğdayı, sütü, eti elinde tutarsa Süleyman olacak.
Et, süt ve buğday stratejik olacak, teknoloji değil. 20-30 yıl sora Tarım ve hayvancılık işi hem hayati ve stratejik hem de karlı.


PY:Türkiye’nin bu alanlarda avantajlı olduğunu söyleyebilirmiyiz?


Bir ülkenin uluslar arası alanda rekabet edebilmesi için niş işlerinin olamsı gerekir.Türkiye’nin gelişebilmesi için iki niş iş var.Birincisi denizlerimiz ve doğamız. Türkiye’ye 15 yıl sonra 70 milyon turist gelecek. Turizmde rakipsiz olacağız. 33 uygarlık ve 18 medeniyetin bütün kaynakları bizde. Anadolu’da her 20 kilometrede bir antik  şehir var.bir şehri restore edip turistik otel yapabiliriz. Burayı agorasıyla, caddeleriyle, otelleriyle, hanlarıyla üç bin yıl öncesinin kenti olarak ortaya çıkarabiliriz. Dünyanın her yerinden insanlar burada kalabilmek için kuyruğa girer. Bu konuda kimse bizimle rekabet edemez.



PY: Turizmi karlı buluyorsunuz. Turizme girecekmisiniz?


Hayır  Turizm işine girmeyi düşünmüyoruz.Bu bizim işimiz değil.



PY: İkinci büyük avantajımız nedir?


İkinci büyük işimiz , tarım.Olağanüstü  güzel topraklarımız var Tarım burada başlamış, ilk at, köpek,öküz burada yetiştirilmiş, ilk buğday burada evcilleştirilmiş.Biz bu zenginlikle 700 milyon insanı besleyebiliriz. Bunun için de ithalat yapmaya gerek yok.Örneğin 14 milyar dolar hammadde ithal ediyoruz. Demek ki net olarak zarardayız. Tarım öyle değil. Tarıma 15 milyar dolar para harcasak milli gelirimiz 200 milyar dolar artıyor.



PY: Tarımdaki fırsatları neden daha önce fark edemedik?


Demokrasiyi hazmedemedik. Kadının özgürleşmesini istemedik. Tarıma endüstriyi koysak, kadın özgürleşecek.Kadın özgürleştiği zaman sürü psikolojisiyle oy vermeyecek. Köylünün köylü kalması ve gelişmemesi politikacıların işine geldi. Atatürk köylünün eğitilmesi için büyük bir dönüşüm başlatmıştı. Sonradan iktidara gelenler, “köylü eğitilirse bize oy vermez”
Diye düşündü. Şimdi durum  ortada. Biz tarım ülkesi değiiz. Olabilirdik ama olamadık. Tarımı endüstrileştirmedik, köylüye bıraktık. Doğru dürüst bir tarım işletmemiz bile yok. Türkiye’nin yüzde 35’i köylü. Biz bir köylü ülkesiyiz.



PY: Kimler tarım ülkesi?


Danimarka bir tarım ülkesi. Sıfır endüstrileşme ve sıfır sanayileşmeyle  AB’nin en refah ülkelerinden biri oldu. Bunu tarımla yaptılar. Yeni Zelanda’nın  dört milyon nüfusuna karşın
40 milyon koyunu ve 12 milyon ineği var.Dünya tereyağının yüzde 15’ini ellerinde tutuyorlar. İsrail’de tarım ülkesi. Bir kilo domates tohumu 10 bin dolara satıyor.Bir boğada 500 bin sperm elde edip, her birinin spermi 40 dolara satılıyor.



PY:Tarım ve hayvancılıkta özel olarak ilgilendiğiniz alanlar var mı?


Et ve  süt hammaddesi üretimine odaklanıyoruz. Ata ve Koç’la birlikte Avrupa’nın en büyük çiftliğine sahibiz. Orada et ve süt üretiyoruz. Denizli Acıpayam’da yaptığımız çiftlikte ise yalnızca süt üreteceğiz ve Avrupa’nın en büyük süt çiftliği olacağız.



PY. AB kriterleriyle uyumlu musunuz.?


AB kriterlerinde tarladan sofraya kadar üretimin her aşamasında hijyen olması gerekiyor. Her aşamada ölçülebilir, denetlenebilir, şeffaf bir süreç oluşturmalıyız. Biz AB kriterlerine hazırız ama ülke değil. 10 yıl içinde dönüşümleri yapmazsak AB’ye katılmak hayal olur. Yüzde 35’i köylü olan bir nüfusu AB kabul etmez. Tarımı en yakın zamanda endüstrileştirmeliyiz.



PY:Tarım ve hayvancılıkta Türkiye’nin önündeki  fısatlar  neler?


Türkiye bütün Ortadoğu , Asya, ve Avrupa’yı besleyebilir. 700 milyon insanı besleyebilecek kapasitemiz var. Müthiş bir tarım ülkesi olabiliriz.Hayvan sürülerimizi eliştirebiliriz. 2023 yılına kadar Türkiye çok başka bşr noktada olabilir. Hayallerimiz büyük. Hayalleri örgütlemek gerek. Girşimciler bunun için gerekli.



PY: Tarımdaki işgücü fazlalığı sorun olacak mı?


Tarımı endüstrileştirebilirsek sorun olmaz. O zaman kendi bildikleri işi yapmaya devam edecekler. Örneğin kurduğumuz çifliklerde köylüler çalışıyor. Şimdi her şey daha kötü Tarımda iş bulamayan köylüler şehre gelip işsiz kalıyor yada yanlış yollara sapıyor.



PY:Türkiye’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?


Son üç dört yıldır istikrarlı bir dönem yaşıyoruz.Halk önünü görmeye başladı, enflasyon düştü.Ekonomik göstergeler iyiye gidiyor. Türkiye’nin önünü parlak görüyorum.Olağanüstü gelişmiş bir insan kaynağımız var. Japonya’dan sonra en çok öğrencisi olan ülkeyiz. İyi bir kuşak geliyor.Çalışırsak iyi şeyler olur.



PY. İstediğiniz başarıyı yakaladığınızı düşünüyormusunuz?


Henüz yolun başındayım.Önümde en az 25 yıl olduğunu düşünürsek, yapacağımız çok iş var. Bu ülkeye hizmet etmek gerek. Bir Hollandalı 17 Türk kadar üretim yapıyor.Biz üretemiyoruz, tembel bir toplumuz. Çok çalışmalıyız. Daha bir şey başarmadık ve  başarılıyız diye hava atacak halimiz yok. Dünya çapında bir şirketimiz bile yok.



PY: Bir taraftan popüler bir kişiliksiniz, diğer taraftan pek tanınmıyorsunuz. Neden?


Özel olarak gizlendiğim yok. Aslında çok hareketli bir insanım. İlaç sektörünü herkes bilmediği için pek tanınmıyor olabilirim . Tarım sektörü şimdi beni tanıtıyor.



PY: Kültür ve sanatla da yakından ilgilendiğinizi biliyoruz.


İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın Yönetim Kurulu Üyesi’yim.İstanbul Modern Sanatlar Müzesi’nde Başkan Yardımcısı’yım.Arkeolejiye düşkün bir insan olduğumu söyleyebilirm.İstanbul modern’i kuran üç kurumdan biriyiz. Bazı kazıları finanse ediyoruz., felsefe kongrelerine ana sponsorluk  yapıyoruz. Hedef Holding olarak 2023  İstanbul Forumu’na   İcra Kurulu Başkan Yardımcısı’yız. Kültürle yoğrulmuş bir kuruluşuz. İcra ve yönetim  kurulu toplantılarımız kitap okumayla başlar ve birisi istediği bir  kitabı bir saat boyunca anlatır. Bu kitap işle ilgili olmak zorunda değil, kişinin beğenisine göre herhangi bir şey olabilir.Yüksek kültürlü bir grubuz.Okumaya, öğrenmeye, ve sanata düşkünüz.



PY: Kaç kişi çalıştırıyorsunuz? Bunlardan Kaçını tanıyorsunuz?


Ülke içinde beş bin kişi, Mısır’daki iştirakimizde iki bin 600 kişi çalışıyor.Üç yıl öncesine kadar bütün çalışanlarımı tanıyordum.Sonra biraz koptum ve hata ettim. Şimdi hatamı düzeltip onları tanımaya çalışıyorum. Ancak hala yüzde 70’ini tanımıyorumdur.



PY: Patron olarak çalışanlarınızla ilişkiniz nasıl?


Bizde patron yok. Ben patron değilim.Herkesi çalışma arkadaşım ve ailenin bir parçası olarak görüyorum.Ben yalnızca onları yönetiyorum.hepsi benden akıllılar, ama ben onları yönetme becerisi gösteriyorum.Yani benden akıllı adamları yönetmeyi beceriyorum.



PY: Nasıl bir yönetim anlayışınız var?


Demokratik katılım. Yöneticilik öğretmenlik değildir, öğrenebilme sanatıdır. Bir yönetici beraber olduğu insanlardan öğreniyorsa, o iyi bir yöneticidir.Sürekli bir şey öğretmeye çalışıyorsa o iyi bir yönetici değildir.



PY:Bir aile şirketi misiniz? Kurumsallaşmada hangi aşamadasınız?


Kurumsallaşmayla ilgili hızlı adımlar atıyoruz.Uluslararası ortağımız bize bu konuda çok fayda sağlıyorçBu yıl halka açılacağızç Derdimiz, borsada hisse satıp para kazanmak değil, borsanın denetimini üstümüze alarak kurumsallaşmak. Göreceli olarak Türkiye’nin en kurumsal şirketlerinden biriyiz. Alliance Unichem’le birlikte 14 ülkenin olduğu bir konsorsiyumun parçasıyız ve çoğundan daha iyiyz. Kurumsallaşmak bitmeyen bir senfonidir. Geleceğe kalmayı garanti altına almak sürekli bir mücadele gerektiriyor.



PY: İK’da yaptığınız farklı çalışmalar nelerdir.?


Seçme yerleştirmeden başlayarak performansın ölçülmesi ve geliştirilmesine kadar etkili bir insan kaynağı yönetimimiz var. 360 derece performans değerlendirmesi sistemimiz var ve bunu uyguluyoruz.Çalışan memnuniyetini ölçümlüyoruz.Yetkinliklere dayalı bir sistem geliştiriyoruz. Bunu yapmadan önce eğitimler verip, bunun amacını söylüyoruz. En büyük varlığımız insan kaynağı, insanı sürece katmadan, eğitmeden, yol arkadaşı yapmadan, hedefleri benimsetmeden hiçbir şey yapamayız. İnsan kaynakları bunun için gerekli.Bu, etimizde ve kemiğimizde hissettiğimiz bir ihtiyaç.Ben şirkette tek bir adamı işe alamam ve kimseyi işten çıkaramam. Böyle bir yetkim yok.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org