Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

GÜVEN BORÇA Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

YTL'yi Saldım Çayıra
20.03.2006
Okunma Sayısı : 5073
Oy Sayısı : 1
Değerlendirme : 5
Popülarite : 0
Verdiğiniz Puan :
 

 

YTL’yi Saldım Çayıra
 
 
Benim için 2005 yılbaşının en önemli yanı paramızdan altı sıfır atılması idi. Gece yeni paralara ulaşamasak da aynı duyguları paylaştığım bir kaç arkadaşımla gıyabında kutladık YTL’yi. Aynen bir süre önce AB’den tarih aldığımızda yaptığımız gibi. Keyifle, gururla ve umutla yattık o gece de. Ertesi sabah ATM’den taze paralar çıktığında heyecanlıydım.  Tasarımları kötüydü ama olsun, yılların utancını silmiştik tarihimizden. Benim için şaşırtıcı olan ise, yine aynen AB’den tarih aldığımız gün gibi, etrafımdaki hemen hiç kimsenin  “GS’nin tur atladığı bir Avrupa maçı sonrası” kadar bile sevinç duymamasıydı. Halbuki Avrupa’ya girmeyi bin yıldır, bol sıfırlı paradan kurtulmayı yirmibeş yıldır beklemiyor muyduk? 

Ertesi gün televizyonda vatandaşlarla yapılan YTL ropörtajlarında da bendeki heyecanın onda birini taşıyan bir kişiye dahi rastlamadım. Hatta millet “yine iş açtılar başımıza” tarzında konuşuyordu. Basında da öyle sevinçli bir hava yoktu. Üç beş zibidi bayrağı yere atınca gururu incinip galeyana gelen yurdum insanı otuz yıllık yüksek enflasyondan ve yedi sıfırlı paralarından zerre kadar sıkıntı duymuyordu anlaşılan. Neyse ki Independent gazetesinde  “Türkiye bir utancından kurtuldu” haber başlığını görünce kendimi anormal hissetmekten vazgeçtim.

YTL dönüşümünün bir kaç hafta içinde büyük ölçüde tamamlanacağını tahmin ediyordum. Öyle lojistiğini filan bildiğimden değil, sadece tahmin. Bir de iletişim tekniği açısından işi çok uzatmamak lazımdı tabii. Ancak resmi makamlar sürenin bir kaç ayı bulabileceğini söylemişlerdi. Hatta bir yetkili Mart sonunu hedef göstermişti.  Tamam dedik, sonuçta teknik bir konu.

Peki ne oldu? Mayıs’ın ortasındayız ve hala tedavülde çok fazla eski TL var. Dolaşımdaki paranın eski/yeni oranını bilemem haliyle ama banka ATM’lerinden bugün bile eski TL çıkmasını anlayamıyorum. Vatandaşın cebine müdahale edemeyebilirsiniz, eski paralar uzun süre tek tük görünür, tamam, ancak bankalardaki eski paraları beş ay sonra dahi toparlayamamayı çözemiyorum. Neden bankalar hala eski bol sıfırlı liralardan veriyor? İlk sorum bu.

YTL dönüşümünün uygulama detayları ikinci önemli konu.  Paraya yönelik böyle bir operasyonda en sorumlu davranması gerekenler bankacılar olmalı diye düşünüyorum. Çok sıfırdan yıllardır muzdarip olan, yurt dışından yazılım vs alırken en çok utananlar ve uyarlamalarda sıkıntı çeken onlardı herhalde. Ancak bankalar da bu operasyonda kötü not aldı. Örneğin her bankanın nokta-virgül kullanımı farklı. Yani birisi bin hanesini ayırırken nokta, kuruşta virgül kullanırken diğeri tam tersini yapıyor. Hatta bazı bankaların internet şubesinde kuruş için hane yok. Eskisi gibi tek parça alanda kendin virgülle (ya da noktayla) ayıracaksın. Bazı bankaların internet şubelerine göz attım, hiçbirinin web sitesinde YTL noktalamasının nasıl olacağı net bir şekilde gösterilmiyordu. Bankalardaki posterlerde de göremedim bunu.

Bu yazıyı okuyanlardan kaçı kuruş hanesini ayırmak için nokta mı yoksa virgül mü kullanılacağını biliyor? Doğrusu (ve Tükçe imla kılavuzunun söylediği) 1.150,75 şeklindedir. Yani bin hanesi noktayla, kuruş hanesi virgülle ayrılır ve bunu yanlış kullanan bankalar var. Noktalama dünyanın her yerinde farklı standartları olan bir konu. Binlik ayıraç olarak bazı ülkeler nokta, bazıları virgül kullanır. Hatta apostrof kullanan veya boşluk bırakanlar da var. Önemli olan birilerinin o ülkeye ait standardı koyup bunu deklare etmesidir. Değil mi Merkez Bankası? (Bu da ikinci soruydu)

Sadece bankalar mı? Bir beyaz eşya üreticisi reklamlarında haftalarca (örneğin) 370.9 rakamını gösterip “üçyüzyetmişnoktadokuz” YTL diye seslendirdi. Yani liradan sonraki kuruş alanında iki hane değil, tek hane kullandı. Bir kaç hafta sonra düzelttiler. Bir GSM operatörü reklamında (örneğin) 0.018 YTL dedi kuruş kullanmak yerine. Geçenlerde bir radyo haber spikeri “benzin fiyatı bir nokta dokuz yetele artırıldı” dedi. Nokta ve noktadan sonra bir hane....

Buradan üçüncü ve en önemli konu olan iletişime geçelim. Sokakta işportacılar “bi milyon, üç milyon...” diye bağırıyorlar hala. İşporta, dolmuş ve semt pazarları, yeni liranın benimsendiğinin, dile yerleştiğinin şaşmaz göstergeleridir. Gişelerde, kasalarda insanları dikkatle izliyorum, ortalama vatandaş beş ayda henüz “milyon”dan kurtulamadı ve görünüşe göre en az bir o kadar daha kurtulamayacak. Sadece organize perakendecilerde merkezden gelen talimat gereği sanırım, personel Lira-kuruş veya YTL kullanıyor. Kendi adıma ilk “yeni lira” lafını Burger King’lerde Şubat ayında duydum. Şu sıra Migros personeli de kullanıyor ısrarla. Başbakanımız geçen ay MÜSİAD’da yaptığı konuşmada makro büyüklüklerde “trilyon-katrilyon” kullanırken, örneğin konut taksitlerinden bahsederken 200 YTL dedi. Büyük rakamlarda YTL geçişinin zorluğu biraz daha anlaşılabilir mi acaba? Örneğin 20 Mayıs tarihli Dünya gazetesinin manşetinde “100 trilyonluk ilaç çöpe gidecek diyor”.

YTL iletişimi hakkında kulağıma gelen, bizim Merkez Bankası’nın bu işin tanıtımı için yıllar önce Brezilya Merkez Bankasının kullandığı reklam bütçesinin onda biriyle işe girişmiş olduğu şeklinde. Miktarı bilmem ama doğru dürüst bir iletişim çalışması hatırlamıyorum. Resmi kurumlar dışında özel sektörün de sorumlu davrandığını söyleyemeyeceğim. Sonuç itibariyle yeni paramızın nasıl kullanılacağına dair kimsenin bir fikri yok. Ama olsun, bu ülkede posta kodu uygulaması başlayalı yirmi yılı geçti ve üşenmeyip kartvizit albümünüze bir bakın hala kaç şirketimizin posta kodu kullanmadığını kendiniz görün. Böyle de gelişiyoruz, büyüyoruz demek ki. Yoksa umduğumuz kadar gelişemiyor muyuz? Herneyse.

Hükümet ciddi bir iletişim çabasında bulunmayınca sokak dilinin ticari reklamlardan etkilenmesi seçeneği kalıyor. Ancak reklamlardaki yaygın YTL kullanımı da bence hatalı. Evet paramızın adı YTL, öyle yazılmalı ama sözle “yetele” deyince dile oturmuyor. Eskiden de paramız TL yazılırdı ama “Lira” derdik. Şimdi neden “Yeni Lira” demiyoruz bilemiyorum. Televizyon reklamlarında bir “yeeteelee”dir gidiyor. Ve böyle giderse yeni liraya geçişimiz çok uzun ve sıkıntılı bir süreç olacak. Çünkü cevap sokakta, işportada, dolmuşta ve onların “yetele” diyeceğini hiç zannetmiyorum. Sokak diline uymuyor. Bence işportacı bir süre sonra milyon kullanımından direkt olarak “lira”ya geçecek. Ancak bu süre  çok uzayabilir. Uzarsa ne olur derseniz ben bu işin uzamasının bir sürü görünmeyen zararı olacağını düşünüyorum. Perakende piyasalarında yaşanan sıkıntıda dahi küçük bir payı vardır bu eski-yeni karmaşasının, ağırlıkla da kuruş geçişinin. Bir de yeni ürün lansmanlarında “momentum” dan çok bahsederim yazılarımda. Bu tür konularda halkın ilgisini çok uzun süreler toplayamazsınız. Hızlı bir geçiş elzemdir, önemlidir. Yoksa yanlış alışkanlıklar kökleşir ve bir daha değiştiremezsiniz.

Ayrıca kuruşların özellikle çocuklara yönelik küçük şeyler satan gıda üreticileri için ilginç pazarlama/kampanya fırsatı getirdiğini düşünüyorum o da ayrı konu. İletişimde kuruş kullanımında da sıkıntı var. Kuruşlu paralarda global kullanım (örneğin USD) 7,95 “yedidoksanbeş”tir. Az önce izlediğim bir reklamda 26,85 YTL yazıyordu ve metin “yirmialtıseksenbeş” diye okundu. Bana iyi geldi. Ancak bu tür kullanım henüz istisna.

Sonuçta ülkemiz için çok önemli bir dönemeçte ne hükümet, ne Merkez Bankası, ne bankalar, ne de reklamcılar hiç bir çaba göstermiyor. Bir kaç şirketin sorumlu yöneticileri uğraşıyor, o kadar. İşi milletin insafına bıraktık gidiyoruz gibime geliyor.

Güven Borça
Markam Pazarlama Yönetimi ve Marka İletişimi AŞ
www.markam.biz

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org