Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

İbrahim Cevahir Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

İBRAHİM CEVAHİR Bülent Şenver'in Odası Televizyon Programı
24.09.2015
Okunma Sayısı : 10760
Oy Sayısı : 5
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,49
Verdiğiniz Puan :
 

 


İBRAHİM CEVAHİR Bülent Şenver'in Odası Televizyon Programı
İBRAHİM CEVAHİR Bülent Şenver'in Odasında
.
.
.

Duayen Bankacı Bülent Şenver bey ile gençler için hoş bir söyleşi yaptık.

Geçmiş tecrübelerimi hatırladığım, bu söyleşiyi sizlerle paylaşmak istedim.
.
.
 
  
 izlemek için   
 
.
.
.
.

 dinlemek için  

.
.

İBRAHİM CEVAHİR "Bülent Şenver'in Odası" Televizyon Programı Deşifresi


.
.
İbrahim Cevahir (İC)
Bülent Şenver (BŞ)
.


.

BŞ: Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu iş adamı Sayın İbrahim Cevahir .Kendisi ile tecrübelerini paylaşıcağız ve diyoruzki  tecrübelerimiz ve birikimlerimiz toprak olmasın .Nasılsınız hoş geldiniz.

İC:Teşekkür ederim .Sağolun.

BŞ: Vallah siz ile sohbet etmek çok hoş .

Hem sizlerden alıcağımız tecrübeler birikimler açısından hoş , hem de o kadar bakışlarınız samimi o kadar içten o kadar bizim babacan dediğimiz bir  görünüşünüz varki insanı rahatlatıyor.İnsan sizin yüzünüze bakıp rahatlıyor ben rahatlıyorum nasıl böyle bakabiliyorsunuz

İC: O sizin bakışınız Bülent bey.

Sizin ile bankacı olarak ilk defa tanıştık .

Daha sonrada biz iftarda beraber olmuştuk  o zamandan beri tanışıyoruz.

Bankacılıktan sonra bir başka hizmetler ile sizi görünce benim için sürpriz oldu.

İnsanlara baktığınız bakış sizin gördüğünüz  iyi niyetle güzel gözler ile baktığınız zaman her şeyi güzel görürüsünüz zaten ondandır.

BŞ:Onun için diyorsunuz ne kadar hoş Siz 1939 yılında doğmuşsunuz.

İB:Hayır aslında 1936 yılında doğdum 1938 doğumlu olarak  kaydedildi.

BŞ:Ve Trabzonun Çaykara ve Ulucami köyünde .

İB:Esasında doğumumda Bayburt daydık .

Daha doğrusu Bayburt'da da bir köyümüz vardı yayla olarak kullanırız onu yazın kışın birbirine bağımlıdır Bayburt doğumlu yazar fakat aslen Bayburt doğumlu değilde Çaykara Ulucami doğumluyum.

BŞ:Çok ilginç siz ilk iş hayatınıza çok ufacıkken bir bebekken annenizin sırtında başlamışsınız işe gitmeye.

İC: Şimdi annemin sırtında değil annem sırtıyla küfe taşıyan bir insandı bizim Karadenizde  insanlar çok az tarım arazisi olmasına rağmen olduğu kadarıyla 1 dönüm veya 2 dönüm veya 3 dönüm olmasına rağmen bu arazileri insanlar kendileri çalışırlar daha fazla hanımlar çalışırlar.

BŞ:O küfe ne işe yarar?

İC: Küfeyle öyle araziler vardır ki bizde bayırdır dik bayırdır onu ekerler biçerler fakat diğer seneye geldiği zaman toprak aşağıya kayar yukarısının altında altı sertdir bir şey olmaz o toprağı tekrar küfeye koyup yukarıya çıkarırlar yeniden onu ekerler.

Bu küfe sadece orada değil hayvancılığı vardır ineği vardır , çayırlarını biçer onu sırtıyla taşır, küfesiyle yiyeceğini içeceğini taşır yani insanlar hanımlar sırtıyla çarşıdan alacağı şekeride ekmeğide sırtıyla köyüne getirir.Şimdi öyle değil.Şimdi her şey değişmiş ama geçmişte bu  annemim küfesi sırtında olduğu zaman .

BŞ:İçine sizi mi koyardı .

İC:Hayır ufak bir küfeyle bende anneme yardımcı olurdum.

BŞ: Yardım ederdiniz.

İC: Ama aslında dar gelirli insanların çocuklarıyız yani Ülkemizin yöremizin hepsi fakirdir,.Biz ilk çalışma hayatımıza başladığımız zaman ailemizin mutfağına katkıda bulunmak üzere  başlamıştık.

BŞ:Herhalde bakır işindemi çalışmıştınız ?

İC:Kalaycı çıraklığı, bakırcı çıraklığı karışık bir çalışmaya başladım ilk mesleğim olarak.

BŞ:Bakır tasları kalaylarmıydınız .

İC:Bakırı hem yapardık hem kalaylardık, daha çok Trakya da oluyordu bu bunları köylülere satardık rahmetli amcam vardı satardı harman veresiyesine satardı bunları yani harmandan mahsül çıktıktan sonra .

BŞ:Ödenmek üzere

İB:Ödenmek üzere.

BŞ:Mahsülle ödenecek.

İC: Satardı evet onu çok kısa zaman az bir devrede çıraklığın ustası oldum.

BŞ:Oldunuz daha sonra da Lokanta da galiba.

İC:Daha sonra tornacı çıraklığı var .Kumburgaz sahillerinde, Kumburgaz sahillerinde Celaliye önünde 1949 yılının Temmuz Ağustos aylarıydı çok iyi hatırlarım kumu küfeye  doldurup sandala döküyorlar , sandaldan büyük motora gidiyor o motorda İstanbul'a geliyor o zaman İstanbul daki binalar bu şekil kumlarla yapılıyordu.

BŞ: Deniz  kumu ile yapılıyordu.

İC:Yapılıyordu. Çok daha sonraları Marmara çakılı devreye girdi sonrada onlar Midyalı olduğundan beton için sakat sayılarak bu kırmataş çıktı .

O zamanlar da  onu küfeye koyup getirirler o zaman bir adam yevmiyesi 175 kuruştu.

Fakat o kumu sırtına koyup oraya taşıyanlar onlar günde 3 Lira falan kazanıyordu onlarla birkaç gün öyle çalışmaya kalktım küfeyi sırtıma aldım ilk gün taşıdım ertesi gün sırtım yara oldu küfeyi tutup koyuyorlar tutuyorum atıyorum beriye.

BŞ:Zor iş .

İB: O tip çalışmalarım da oldu.

BŞ: Sonradan yemek yapmaya başladınız.

İC: Sonra kalaycılıktan ve oralardan yaptığım parayla karaköyde İhlas Kaya diye bir ağebeyimizin beraber bir lokanta daha Türkçesi amcamın oğlu eski Beşiktaş'ın başkanlığını yapmış İbrahim Cevahir'in onunla ortak bir lokantası var .

BŞ:Dört masalımı?

İC:Dört masa.

BŞ:Hakikaten dört masası var.

İC:On iki sandalyesi vardı.Fakat çok güzel yemek çıkaran bir yerdi  ama çok iyi öğleleri millet beklerdi yani bir kısmı kalkar diğerleri otururdu .

BŞ:Siz yemek yaparmıydınız?

İC: Ahçım vardı lokantanın ortağıydım bulaşıkçılıktan başlayarak yani her yemeği yapardım.

BŞ: Yaptınız yani.

İC: Çocuklarımda eşimde güzel yemekleri benden öğrenmiştir.Yani bu şekil, yani çocukluğumda da çocukluğunuzda da büyüdüğünüz zaman ne olacaksınız dedikleri zaman büyüğünce mütehait olucam derdim .

BŞ:Derdiniz.

İC: Hiç etrafımızda mütehait de yoktu. İnşaatçılık yapan da birisi yoktu onu niçin derdim onuda bilmiyorum.

BŞ:Ve askere gidincemi inşaatla ilişki başladı.

İC: 1957 de o lokantam yıkıldı.

Kemeraltı caddesi yıkıldı o kemeraltı caddesi yapıldı rahmetli Menderes devrinde sonra 58 de asker oldum 59 da askerken Ankara da bir kooperatifin taşaronluğunu istiyordu o işin ustalığını yapan hemşerim çocuklar onları o işide alıp vererek ve kardeşimi de işin içine koyarak ve bende taşaronluğa başladık ilk işimiz o.

Yani temelde kalıp duvar şeyde işçilikle daha sonra da 61 de mütehait olarak .

BŞ:İlk işlerinizde çok para kazanamamışsınızdır belki iş öğrenmek iş yaparken para değilde bir şekilde çevre edindiniz iş öğrendiniz .

İC:Uzun yıllar 75 yılına kadar epeyi işler yaptık ancak belli bir çoluk çocuğumuz vardı üç kardeşdik aile şirketiyiz onları yaşatacak kadar asıl 1975 de Libyaya gittik 1978 de Libya'dan Suudi Arabistana sıçradık .Oralara gidişimde çok büyük bir maceraydı.

Ne oralara gidecek kadar uluslararsı mütehatlik yapacak kadar Türkiye'de mütehatliğim vardı nede oralara gidecek kadar sermaye teminat vardı hiçbiri yoktu .

Cesaretle giderek ilk defa bir protokol yapıp döndüm .

Daha sonra protokol yaptığım işlere buradan ortaklar bularak gittim ve ilk defa 1 Nisan 1975 de Libya'da 16 Aralık 1975 de işe başladım 22 Aralık 1977'de 650 konutu bitirdim askeri hava alanınındı Tunus hudutuna 20 km uluslar arası alanda Türkiye'nin ilk iş bitiren mütehahiti oldum .

Orada devam ederken Suudi Arabistan'a sıçradık.

Orda büyük işler aldık Ortadoğuda uluslar arası Türk mütehatliğini binacılıkta en becerili en başarılı firmalar olduk .

BŞ:İbrahim bey siz iş hayatınızda dönüm noktası diyebileceğiniz bir 60 milyon $ lık bir iş vardı . 60 milyon $ lık işiniz ile ilgili hatta teminat mektubu bile  almakta zorlandığınız yeterlilikte zorlandığınız bir iş ama o işi alarak bir şekilde belki yurt dışına açıldınız ondan sonra da inşaat ile ilgili ufkunuz ve  vizyonunuz dönmüş oldu ve büyük işlere imza attınız bize biraz o günlerden bahsedermisiniz.

İC: 1982 li yıllarda daha sonra Libya da teminatsız olarak çalışmaya başladım.

Suudi Arabistanı da içine alarak 82'li yıllarda 82 li yılların sonuna doğru 83 lü yılların başına kadar iki taraftaki işçi sayımız çok yüksek bizim çok yüksek rakam da bir ara biz 17-18 bin sayılarında işçi çalışma şeyine ulaştık yani bu şekilde şunu söylüyim sayın Şenver zenginlikler sizin çok becerinizle değildir.Cenab-ı Allah'ın

BŞ:İsterse olur.

İC: Haznesi çok boldur istediği kuluna istediği kadar verir, bizi o bol veren kullarının arasına kattı .

Ancak şunu diyebilirim bizim rıskımızı daha çok yurtdışından verdi yani bu gördüğünüz kuruluşların temeline baktığınız zaman tabandan tavana kadar yurtdışından gelen sermayeler ile şey yapılmıştır.

Birde ülkemizde çok iyi zenginler zenginlik müeseselerimiz vardır ama bunlar bu ülkenin içinde kazanmışlardır.

O bakımdan baktığınız zaman ticaret erbabını iki bakımdan değerlendirecek faktör vardır bana göre belki benim hesabıma geliyor diye söylüyorum bir ülkeye dışardan getirenler birde ülkeden dışarı götürenler var.

Yani ben onların en güzeliyim en renklisiyim.

BŞ:İbrahim bey birde sizin hep kriz çözme özelliğinizden bahsederler .

Nerede bir kriz varsa İbrahim bey o krizi hemen çözer derler  problemi anlar krizi anlar o krizi çözmesini beceriri nasıl kriz çözüyorsunuz.

İC: Şimdi her insan mesleğinde her insan mesleğinde mesleğinin anlayışı içinde o çözme çözülme değişme değiştirme yenileme aramaya mecburdur.

Her meslek grubunun her iş adamının yapması da gereken ama asıl başarı bence her insanın önce söyledim başarılı olmak Cenabı-ı Allah'ın  şeysine bağlıdır.

Ama bir şeye de ihtiyacınız vardır o da şu bence hangi mesleğin sahibi olursa olsun olursanız olun o meslekde her şeyi biliyorum derseniz yanılırsınız.

Ancak ne var o meslekde başarılı olabilmeniz için onun içinde neyi biliyorsunuz neyi bilmiyorsanız bunu biliyorsanız başarılı olma şansınız yüksektir bir iki üç bir anımı anlatıyım .

Bingazinin keremest diye köyünde 300 konutluk villalık bir inşaat yapıyoruz orada bir vinç Fransa'dan aldığımız vinçin sökümü için Türkiye'ye gelmiştim bir telex  çektiler bana zaten vinçi söküp falan şantiye'ye taşıyacağız  25 km idi. Fransa'dan teknisyenin getirilerek vinçin sökülmesi .

Oradaki mühendis arkadaş bana şeyi çeken arkadaş  benimle üçüncü yıl çalışıyordu. 

O ekiple üçüncü yılını çalışıyordu. 

Telex çektim.

Alın bunu Nevzata gösterin.

Nevzat söksün.

Sökerim derse kademedeki ustalardan verin o söker, takar. Dedim

Fakat bundan önce bir Cuma günü şantiye toplantısı yaptım.

Toplantı da işçilere şöyle bir telkinde bulundum.

Mühendislerinizi ve kalfalarınızı dinleyin.

Mesleğinizde yanlış ve doğrunuzu ve kaliteli çalışma sisteminizi artırmanız için çok faydası vardır.

Mühendislerinizi dinleyin.

Mühendislere de döndüm.

Dedim ki kalfaların tatbikat bilgisinden istifade edin.

Nasıl ki siz üniversite den mezun olurken görüpte tatbikat birbirine uyum sağlamayan noktalar varsa bu bakımdan bu kalfalarında tatbikat tecrübelerinden  zaman zaman ihtiyaçlı olabilirsiniz buna saygı duyunuz.

O mühendisler defalarca kendi aralarında birbirinle dalga geçerek oğlum kalfalardan bir şey öğrendinmi , unutma kalfalardan öğren bilmediğini öğren diye benim bu konuşmamı aralarında böyle espiri yapmışlar.

Ben bunu biliyordum.  

Hiç ses etmedim.

Hiç duymamazlığa geldim .

Nevzat usta indirir deyince Nevzat usta gitti maili indirdi kaldırdılar 30 km 'ye getirdiler koydular .

Toplanmışlar ondan sonra mühendisler demişler ki ya arkadaş üçbuçuk senedir amele çalışan Nevzat'ın bu vinçi indirip indiremeyeceğini biz Nevzat'la çalıştığımız halde bilmediğimize göre İbrahim Cevahir telex le Türkiye'den bildirdiğine göre o gün bize kalfaların tatbikatından tavsiye edin şeysini alaya almamızda hata ettik.

Gelin oturalım da bu hususu telex çekelim .

BŞ:Evet ne güzel.

İC: Bir telex çektiler.

Bana dediler ki  biz böyle o söyledikten sonra bunları konuşuyorduk aramızda ama çok özür dileriz çünkü elimizdeki Nevzat çavuşun o vinci sökecek kadar kabiliyetli olduğunu biz devamlı Nevzat Çavuşla olmamıza rağmen sizin bildiğinize göre demekki elinizdeki elemanların  yeterliliğini  bizden iyi siz takip ediyorsunuz.

Bu işi bizden iyi siz biliyorsunuz.

Şimdi bunlar şudur bildiğinizle bilmediğinizi bilenlerin devamlı şeysini bakınız otelcilik yapıyorum ben bundan önce Plaza otelim vardı.

Bu Cevahir otel bu Türkiye'nin tek kongre merkezidir.

Onun 22 salonu vardır.

73.000 metre karedir. 

700 yatağı var.

323 odası var. 

48 tane suiti var .

4 kral dairesi var.

Türkiye'nin tek kongre merkezidir .

Bundan önce Barabaros bulvarında plaza oteli yaptım ben o oteli  yaptığımda ilk iki ay sonra onun müdürü Sheraton 'un müdürü idi.

Eski Sheraton'un müdürü onu almıştım.

Fakat bir uyumsuzluk oldu.

Arada kayboluyor falan netice çıkarttım onu.

Çıkarınca müdür almadan müdür mavinleri ile idare etmeye başladım. 

Otel boştu .

İlk defa kendim bir şey düşündüm şirketlere mektuplar yazdım dedimki Hilton'a, Conrat'a , Çırağan'a , Suisse yatırdığın fiatların %40 , 50 sini düşerek 40'ını düşerek gelin bakın şöyle bir otelim var hizmetimde ondan iyi daha sonra ben oteli durdurdum.

Ne yapıyım otelcilik hizmeti almış bütün çalıştığım personel onları topluyorum her vardiyayı topluyorum.

Bilhassa iki vardiyayı sağlam topluyorum.

Ya neymiş bu hatalarımız nerden geliyor düzeltemiyoruz anlat Ahmet.

Hepiniz anlatın onları konuşturup ben dinliyorum aslında ne dinliyorum. 

Sayın Şenver otelcilik dersi alıyorum onlardan

BŞ:Evet öğreniyorsunuz çok güzel dinlemesini bilmek önemli

İC: Onlar anlatıyor anlatıyor sonunda içlerinden mantığıma uygun gelen kararı veriyorum.

Yani şudur meslek hayatınızda meslek hayatınızda bilmediklerinizi bilirde bilenlerin bilgisini şey den kendi menfaatlerinizide içine katarsanız başarısız olmazsınız.

Kaldıki bu gelişmeler bu yapılar  bu yapılaşmalar tarif ettiğim gibi Allah bizi zengin kullarından rastladık.

BŞ:Evet Bülent Şenver'in  odasında Bülent Şenver'in konuğu Sayın İbrahim Cevahir ben şimdi sizi birazcık zorluycam .

Zorlama şöyle ben sizi bir soru yağmuruna tutucam , tabii yağmur olunca da yanınızda şemsiye olmazsa birazcık sorularla ıslanabiliceksiniz  ama kısa cevaplar benim sorduğum bu sorulara bir kelime iki kelime en çok bir cümlelik cevaplar istiyorum soru yağmuruna hazırmısınız?

İC: Hazırım.

BŞ: Siz Başbakan olsaydınız ilk yapacağınız iş ne olurdu?

İC: Ben Başbakan olsaydım bu günkü Başbakan'ın yaptıklarını yapardım  çok samimi söylüyorum .

BŞ:En son yanaklarından öptüğünüz kişi kimdi.

İC: Yani en son evden çıkarken eşimi öperim ben .

BŞ: Peki hiç aklımdan çıkmıyor ki dediğiniz şey nedir?

İC: Hiç aklından çıkmayan şey varsa ilk başlarkende söyledim büyüyünce ne olacaksın müteait olucam derdim, ne mütehait ne de etrafımda mütehait vardı niçin derdim hala bunu çözemiyorum.

BŞ:Soru yağmuru devam ediyor neyi unutmak istersiniz?

İC: Yani ben hayatımda ölümden gelen acıları unutmak isterim desemde hayatımda acı da tatlıda  günlerimin hiçbirini unutmak istemem çünkü hepsinin bana istikamet gösterdiğine inanıyorum .

BŞ:Peki her zaman benimle birlikte olsun bu cümleyi kimin için söylerdiniz?

İC: Yani her zaman benimle birlikte olsun Cenabı-Hak her zaman benden yardımını esirgemesin  Allah benim hep yanımda olsun isterim.

BŞ:Sizi üzen bir olay nedir?

İC: Beni üzen olaylar çoktur ama hayatın içinde üzülme olmazsa tatlı yaşadığın günlerin de değeri olmaz .

BŞ:hiçbir zaman unutamadım derseniz hiçbir zaman unutamadığınız olay ne olurdu?

İC: Şunu söyleyebilirim unutamadığım unutmadığım bir olay dersen bir oğlumu kaybettim 25 yaşında onun resmini hala odama takamam onu söyleyebilirim. Ama Allah'a güç gitmesin Allah'ın takdiri.

BŞ: Allah rahmet eylesin. En çok sevdiğiniz ses ne sesidir.

İC: Bütün sevdiğim insanların sesi insan sesidir .Bütün insanları da severim, insanlığı severim o bakımdan bunu ayırım yapmıyorum.

BŞ: Soru yağmurunda ben sizi ıslatmaya devam edicem . Sizi en çabuk kızdıran şey nedir?

İC: Yapamadığım işlerde ulaşamadığımda hata yaptığım veya çalışma arkadaşlarımın gördüğüm noksanlıklardır.

BŞ: En son ne zaman ağlamıştınız?

İC: En son annemi kaybettiğim zaman ağlamıştım.

BŞ: Gülü seven dikenine katlanır derler.Siz gül mü olmak isterdiniz yoksa dikenmi?

İC: Tatlı gün ile acı gün birbirinin kardeşleridir. onun için insan her ikisinide yaşamaya mecburdur.

BŞ:Sizce Karadenizliler niçin çabuk sinirlenirler?

İC: Mısır ekmeği ile büyümüştür, ispirtosu fazladır.

Bir de bakın Güneydoğulular en çok acı yerler fakat hiçbirinde miğde ülseri yoktur.

Karadenizlilerinde hepsinde miğde ülseri vardır. ülserinde çabuk patlama yapan stressi fazla olan bir rahatsızlıktır.

BŞ:İş hayatında en sık gördüğünüz ahlak dışı davranış nedir?

İC: Onu ben iş hayatında gördüğüm ahlak dışı davranış dürüst olmamaktır.

BŞ:Sözünü tutmamak mı?

İC:Dürüst olmamak yani bakınız ben uzun zaman şunu birkaç cümle ile değerlendireyim.

Bir defasında Suudi Arabistan'da kötürü sisteme sokmuşumdur bütün işçiyi fakat arasında 1.55 boyunda 50-55 kilo 60 kilo insanlar vardı diğer insanların kolu çok fazla çalıştığından onlardan çok fazla çalışıyor .

Kötürü sistemde onları aralarına almak istemezler o az çalışanı zayıf çalışanı bir şey derdim  elinden geleni yapıyormu? Beraber çalışacağız oda bizim aramızda olacak.

BŞ:Elinden geldiğini yapmak.

İC:Asıl elinden geldiğini yapmak. Elinden geleni yapmıyorsa hilekarlık yapıyorsa ona en çok kızdığım şeylerden biridir.

BŞ: Peki size karşı dürüst davranmayana ne yaparsınız?

İC: Yani onu hayatta dürüst davranmayanı birkaç noktada değerlendirmek gerekiyor.

BŞ:Siz ne yaparsınız?

İC: Şimdi birkaç noktada değerlendirmek gerekiyor.

Bir birisi hırsızlık yapıyor çalıyor eli uzun bunun affı yok .

Diğeri çalışma da çalışmaya alışmak da kolay değildir eğer o yerdeki çalışma konumu onun çoluk çocuğunun ekmek parasıysa onu ıslah etmek o işe mal etmek  için elimden geleni yaparım.

BŞ: Sizi en son kim kandırmıştı?

İC: Güvendiğiniz herkez kandırabilir sizi .Öyle birisi de şu anda beni kandırmıştır.

BŞ:Kandırmışmıdır.Peki ismi sizde kalsın.

Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu İbrahim Cevahir ayakta alkışlarım siz neyi ayakta alkışlarsınız?

İC: Ben ayakta alkışlanmıyacak, alkışlanacak çok şey vardır.

O günün konumuna göre , o toplumun içinde o günün konumu neyi gerektiriyorsa neyi alkışlattırırsa onu alkışlarım.

BŞ: Hayatımın dönüm noktası sizin hayatınızın dönüm noktası ne zamandı.

İC: Benim hayatımda bir sürü şey vardır .

Benim hayatımın dönüm noktası 1 Nisan 1975 de yurt dışına çıkmakla yani ben hayatımda hayali projeler ile yola çıktım ama hayali projelerimin hepsi gerçekleşmiştir ama bu nasıl oldu dersen Allah'ın takdiri ile oldu .

BŞ: 1975 'de dışarı çıkış.

İC: 1975'de  Libya'dan başlayan çalışmamla daha sonrası Suudi Arabistan olmak üzere bizi bireysel şirket, komandit şirket , limited şirket, anonim şirket ve holdinge kadar getirmiştir.

BŞ: Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu İbrahim Cevahir Allah gecinden versin ama hepimize verecek bu dünyadan ayrılırken geride ne bırakmazk istediniz?

İC: Bakınız dünyadan ayrılırken geride ülkeme , devlete, millete  memlekete çok iyi şeyler iyi şeylerle anılan arkadan kötü olmayan, çok iyi nesil yetiştirerek helal süt emmiş , toplumun hakkına saygılı, milletine bağlı, bir kötülük yapmayan herkeze karşı şevkat dağıtan herkeze yardımcı olan, herkeze bunalım içinde olana mümkün mertebe elinizden geldiği kadar yardımcı olmak ve birde ben eğitime çok değer verdim kurduğumuz bir Çaykara Eğitim Vakfı diye bir vakfımız vardır .

İlkokuldan sonra okuma kabiliyeti olan okuyamayan yoksul çocukları okuturuz .

Şu ana kadar 17.000 üniversite mezunumuz vardır Türkiye'nin sessiz bir eğitim yuvasıdır .

O kurumun yaşamasını onun büyümesini benden sonra geleceklerinde ona yardım etmesini istiyorum.

BŞ: Sevmediğiniz insanlara ne vermek istersiniz?

İC: Dünyada sevmediğiniz insana sevmediğinizi göstermek doğru bir şey değildir.

Önce Cenab-ı Allah sana  bunu sev bunu sevme diye bir şey koymamıştır.

Ondan uzak durursunuz ama size karşı kötü davranana siz çok iyi davranın

BŞ:İyilik verirsiniz.

İC:Çok iyi davranın , insanlığın kabul ettiği budur.

BŞ: Sevdiğiniz insanlar ile neyi paylaşmayı isterdiniz?

İC: Beraber olduğunuz ortamlara bağlıdır. Hangi ortamın içindeyseniz onu paylaşırsınız.

BŞ: Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu işadamı İbrahim Cevahir soru yağmuru ile sizi epeyi ıslattık isterseniz simdi nefeslenelim ve kurulanalım ve sonra söyleşimize devam edelim.

İC:Peki teşekkür ederim.

BŞ: Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu İbrahim Cevahir kurulandık soru yağmurundan sonra ama siz ile olan tatlı hoş sohbetimiz devam ediyor bakın ben size bu ikinci bölümde diyeyim şuandaki bölümümüzde bir iki oyun oynatmak istiyorum.

Tabii bu oyunlar çocukların oynadığı gibi değil ama yine de bir şekilde torba oyunu diyicem işte kutu oyunu çubuk oyunu gibi obje oyunu gibi birtakım sizinle  yapmak istediğim hoşnutlar var , insallah seversiniz o hoşnutları .

Şimdi onlardan bir tanesi şu bir göster bin işit diye bir bölümdeyiz ben size  bir obje göstericem ve diyicemki bu objenize beş saniye bakın ve bu objeniz ile ilgili gençlerimizin kulağına küpe olabilecek onlara birkaç cümle söyleyebilirmisiniz diycem.

Ben objemi göstermeye hazırım siz de hazırmısınız?

İC: Hazırım.

BŞ: Objenizi gösteriyorum bu bir ekmek parçası biraz kurumuş lütfen buna bir beş saniye bakıp bununla ilgili gençlere bir mesaj verebilirmisiniz?

İC: Sadece gençlere değil bütün insanlığa söylüyorum bunu yaşamımız budur bunun kurusunu dahi kesin ziya etmemek lazım. Hayatımda annemden babamdan da gördüğüm biz ekmeğin kurusunu da bir yemek yapıp yedik .

Yaşamımızdır bu bunu sakın çok iyi korumalıyız , sadece yemeliyiz atmamalıyız.

BŞ:Evet değerini bilmeliyiz.

İC:Yaşamımızıdır.

Allah'ın nimetidir zaten buna bunu attığın zaman Kuran daki yeride Küfran-ı nimet diye geçer yani nimete isyan ettin manası taşır .

BŞ:Evet çok teşekkür ediyorum ben yine devam edicem size böyle ilginç şeyler sormaya .

Birde torbamız var burada ben buna torba oyunu diyorum şimdi bu torbanın içerisinde harfler var.

Size diyicemki bu torbanın içerisinden bir harf çekermisiniz ve çektiğiniz harf ne çıkarsa baş harfi onunla başlayan bir iyi davranış bir hayırlı davranış bir doğru davranış söylemenizi istiycem .

Bu torbadan bir tane harf çekermisiniz?

İC: Ramazanda da  tombala oynardık , tombala torbasına benziyor bu.

BŞ:Sizi o günlere götürdü bu torba .Bakalım ne harf çıktı. Birlikte bakalım neymiş Y harfimi?

İC:Evet

BŞ:Y harfi ile başlayan bir iyi davranış, bir doğru davranış.

İC: Evet bu Y harfi ile alakalı gençlere şunu sesleniyorum diyorum ki hayatında acıktığın zaman yemek seçmemelisin .

BŞ:Evet yemek seçme .

İC:Kesin seçmemelisin.

Yemeğin birini beğenme birini beğenme me diye bir şey yapmamalısın.

Yemeğin hepsi nimettir onlara saygılı olmalısın.

BŞ:Evet bir ikinci harfi de sizden bu sefer tam tersi yani kötü davranış, iyi olmayan bir davranış için çekmenizi istiyorum bakalım hangi harfimiz çıkıcak .

F mi çıktı? F harfi ile başlayan bir kötü davranış, yanlış bir davranış da olabilir .

İC:Fakirliği sakın olarak kötü bir şey olarak görmemelisin.

O da Cenab-ı Allah'ın insanlara uygun bulduğu bir şeydir. Kudret sahibi Cenab-ı haktır. Fakirliğide zenginliğide o vermiştir.

Sakın fakirim diye kendini kötü konumda ya da yanlış bakışlara götürmemelisin.

BŞ: Evet çok güzel bu kelimeler ile güzel şeyler söylediniz.

Şimdi ben sizin için etik vaka hazırladım .

Bu etik vakayı müsaade ederseniz size okumak istiyorum ve şunu sorucam size bu durumda siz olsaydınız ne yapardınız? diye sorucam.

Siz olsaydınız ne yapardınız?

Oğuz bey tanınmış bir televizyon programcısıdır.

Yaptığı televizyon programları ile gıda sektöründe sağlıksız gıda ürünlerini halka satan imalathaneleri ortaya çıkartıp halkı bilinçlendirmek için cesurca programlar yapmaktadır.

Oğuz bey halkın sağlığını düşünerek yaptığı televizyon programları nedeni ile bir çok da ödül almıştır.

Bir gün ülkede deli dana hastalığı baş göstermiştir.

Deli dana hastalığı ile dört kişi ölünce ülkede dana eti satışları durmuştur.

Et üretimi ile uğraşan şirketler mali zorluk içine girmiştir.

Oğuz bey televizyondaki odasında otururken bir telefon gelir .

Telefondaki et üreticiler birliğinin genel başkanıdır .

Oğuz bey'in hatırını sorduktan sonra ona bir teklifde bulunur.

Oğuz bey birliğimize bağlı şirketler çok zor durumdalar et satılmıyor, banka borçları ödenmiyor, bir ay daha böyle giderse birçok şirket kapanacak sizden bir yardım istiyoruz .

Televizyon reklamları verip sağlıklı et üretimi yaptığımızı halka açıklamak istiyoruz eğer kabul ederseniz televizyon reklamlarımıza sizin çıkmanızı düşünüyoruz .

Televizona çıkın etlerimizin sağlıklı üretildiğini söyleyin ve halka et almalarını tavsiye edin halk size güvenir, halka size inanır satışlarımız yeniden başlar.

Oğuz bey telefonu kapattıktan sonra düşünmeye başlar bu teklifi kabul etsemmi yoksa bana yakışmazmı?

Sayın İbrahim Cevahir Oğuz bey'in yerinde siz olsaydınız ne yapardınız?

İC: Şu anda birisi yapıyor Uğur Dündar yapıyor .

Çıktı tavuklar iyidir diyor alın diyor şey yapıyor hasta et alınmaz ama bir deli dana yakalandı diyede etlerin tümünede boykot yapılmaz .

Oğuz bey'in ondan isteneni yapması doğru çünkü sağlıklı olan etinde insanların yiyebilmesi için bunlarada eşit göstermesi lazım gerçe yani şeyinde Uğur Dündar'ında bu şeyini seyrediyorum bu tavuklarla alakalı programını gayet güzel bir şey .

Sağlıklı kuruluşları olan kanatlı hayvanlarımızında sağlıklı müesseselerimiz epeyi zarar çektiler bu kuş gribinde nitekim ama şu anda gene gördüğüm kadarıyla halk bir ölçüde döndü düzeliyor.Nitekim 6-7 tane çok güzide firma var yani bunlar çok sağlıklı üretimin içindeler hiçbir şey söz konusu değil

.Bu sabah  ta bu sabah şeyde dinledim televizyonda Japonyadaki bir profosör katiyen ve katiyen çok iyi pişirdiğiniz takdirde hiçbir insana geçecek sorunu yoktur şeyin diye bu hastalıklı olsa bile kaldıki bu tip yerlerde bu tip hastalıklar yok.o bakımdan

BŞ:Oğuz bey'in yerinde siz olsaydınız

İC:Bende çıkar Uğur Dündar gibi bu etler doğru ama sağlıklıları vardır şu müesseseler bu kesimhaneler , şu kesim müesseseleri diye onlara da şans verirdim onlarda batmasın.

BŞ:Siz siyaset hayatına gençlikte başlamışsınız.

İC: Evet.

BŞ: Genç yaşlarda vede Cumhuriyet Halk Partisinin Gençlik Teşkilatında hatta İsmet İnönü ile birlikte mesai yapıp çalışarak beklide başladınız bu işe ve daha sonraki hayatınızda da bir şekilde devamını getirerek Anap'dan Şişli Belediye Başkanlığına mı herhangi bir şeyiniz oldumu?

İC:Hayır

BŞ:Anapla bir ilişkiniz daha sonra .

İC:Anap' la oldu milletvekilliği adayıydım. CHP 'dede milletvekili adayıydım, ANAP'dada milletvekili adayıydım. 1952 nin sonlarında parti üyesi oldum.

BŞ:Galiba dört oylamı kaybettiiz.Öyle bir şey varmı dört oy diye. Kaybetme şeklinizde çok az sayıda oylamı .

İC:74 oy gibi bir oyla kaybettik .

O aralar sonra benim sonra gerime baktığımda benim lehime oldu ben siyasi yapıda 1952 nin sonlarında parti üyesi oldum.

Uzun zaman Cumhuriyet halk Partisi gençlik kollarından Cumhuriyet Halk Partisi kurultay delegelerinde, gençlik kolları genel başkan vekilliğine kadar uzanmış İsmet Paşa ile daha sonra 80'li yıllarda 83 yılında Erdal İnönü siyasete getirip sodep'in   gizli kurucusuyum.

Yani Erdal İnönüyü ben getirdim tahinini ben yaparak getirdim epeyi zaman ondan sonra Halkçı parti Sodep birleşimide İstanbul il yönetimi üyeliği yaptım 1991 de  beşinci bölgeden SHP nin milletvekili adayıydım 6-0 yaptım beşinci bölgede Şişlide  1994 de Anavatan'a geçtim .

95 de Anavatan'da ikinci bölgede yedi numaralı millet vekili adayıydım. 1998 de yine ön seçime girdik temaül yoklaması seçimde liste başıydım fakat liste yerleştirmesindeki yetkili genel başkan arkadaşımız bizi dört numaraya koydu hakkımızı başkalarına verdi .

Cenabı-ı Allah'ta onu sonra evine koydu ve bundan geri döndüğüm zaman hepside lehime oldu.

Yani bu siyasette milletvekili olsaydım işlerim çok aksıycakdı Bülent bey  şey yaptığım zaman kaybettiğim zaman üzülmedim diyemem üzüntülerim oldu şeydede son 98 de de  8. çıkardı bizim listede 5. sıradaydım iki gün ben biz öndeydik sonra o çıkardı hatta öyle bir adam çıktıki ondan önceki seçimde üç mebusu  vardı.

Ecevitin  ikinci bölgede o arkadaş da belediye meclis üyeliğine müracat etti orada yer yok demişlerde şeyi doldurmak için milletvekilliği listesine koymuşlar ve adam seçilince  ne olacak şimdi ben milletvekilimi oldum Ankarayamı gidicem demiş .

Öyle oldu ama Cenabı-ı hak ne yaparsa kulu için hayırlısını yapar.onun için hayırlısı oldu. 

O şekilde sonra parti içi demokrasilerin çalışmadığı demokrasiye demokrasiden istifade ederek liderlik Başbakanlık yapan insanların demokrasinin iştenliğini kapatarak diktatörce parti liderleri aile şirketi gibi kullandılar Cenab-ı Allah hepsini tasfiye etti.

Aradan çıktı Tayyip Erdoğan bir parti kurdu doksangün sonra da seçime girdi kalktı 367 ile geldi Başbakan oldu .

Çok iyi gidiyorlar onlarda işte sende bana sordun Başbakan olsaydın ne yapardın bende sana bugünkü Başbakanın yaptıklarını yapardım dedim yani beğeniyorum.

Çok beğeniyorum.

BŞ:Siyaset de beğenmediğiniz ne var. Siyasi hayatta hoşunuza gitmeyen.

İC: Demokrasiyi kullanıpda demokrat olmayanlara Cenabı-ı Allah gedirdikleri yerlere kadar yükseldikleri yerler yani olmadığını bildiğim için onu sevmiyorum.

Yani eğer idari sistemimiz devlet sistemimiz demokrasi ise lütfen parti liderleri demokrat olmalıdır.

Demokrat olabilmeleri için parti içi demokrasi çalışmalıdır.

Bana göre demokrasi ve demokratlık ancak bütün millet vekilleri tahinle değil ön seçimle üyeden olmalıdır.

Üyeler partilerin kaydettiği kişi olmamalıdır partiler kanunu değişmeli seçim kurumları üyeyi üye yapmalıdır.

İlçe seçim kurumları yani hakimler çünkü politikada ve siyasette seçme hakkı kerkezin vardır katilinde vardır canininde vardır herkezin vardır.

Seçilme hakkı herkezin yoktur o bakımdan adam ilçe seçim kuruluna gittiğinde ben falan parti üyesi olucam formu alıp doldurup oraya vermelidir.

Daha sonra da millet vekillerinin adayları bu üyeler tespit etmelidir ön seçimle.Parti genel merkezlerininde %10 kontejyanı olmalıdır onlarda o kontejyanları birtakım tabandan gelemeyen devletin önemli yerlerine ulaşmış ama halkın tanımadığı devlet yönetimi için luzumlu olan insanlarında idarenin içinde olması içinde bu %10 kontejyanlar kullanılmalıdır.

O kontejyanlarda 550 den gittiğin zaman 50 kişi ederler               halbuki bir kabine bile 24 kişidir .

Diğer yönden yine partiler  siyasi partiler o maddenin çarşaf liste etmek milletvekilliği seçilmelidir yani onun içinde bütün partilerin milletvekilleri aynı listenin içinde olmalı vatandaş işaret koymalı.

BŞ:Seçmeli

İC: İşaret koymalı bunun içinde Ak Partili şuysa DYP'li buysa Anavatan'lı buysa CHP'li buysa olumlu insanlar onun içinden onada rey verebilmeli . bu karma çıkmalı ki çok kaliteli çok iyi parlemento teşkil kurmaktadır. 

Parlementonun kalitesi ne kadar bu hususda  ne kadar demokrasiyi bilen, dünyayı tanıyan , dünya değişimini bilen, çağdaşlıyı batıyı, Avrupa Birliğinin kapısına çıktığınız bu yolda hele bu anda ki Avrupa Birliğine muhakkak gireceğiz hazırlanıyoruz.

Zaten Avrupalıyız alsalarda Avrupalıyız almasalarda Sayın Şenver şu anda oturduğun sandalye Avrupa topraklarındadır yani.

İstanbul'un Avrupa yakasında ama Asya yakasıda olsa burası Avrupadır.

Zira Avrupalıyız ama çağdaşlıkta da çok iyi gelişme var ülkemizde yani hürriyette çağdaşlıkda demokrasi parti içi demokrasi olmalıdır.İllaki illaki Cenabı-ı haktan niyaz ediyorum demokrat olmayan dan demokrasinin parti lideri olmamalıdır.

BŞ:Peki gençlere şu anda üç tane yap üç tane yapma diye bir şey söylerseniz birinci yap .

İC:Gençlerden kesinlikle siyasete ilgi duymalarını istiyorum yani siyasete ilgi duymalarını istiyorum ne olursa olsun bir siyasi partinin mensubu olmalıdır.

BŞ:İkinci yap ne olsun?

İC:İkinci yap Türk siyasetinin, Türk idaresinin, Türk yönetiminin basından okuyarak ve siyasetin idarenin yönetimi incelemelidir, bilmelidir.

BŞ:Üçüncü yap

İC: Üçüncü yap yanlış yapmamalıdır .

Üniversitelerimizde, okullarımızda çirkin kötü içki alışkanlıkları uyuşturucular vardır.

Bunlardan hem kendini korumalı, hem etrafını korumalı hem milleti korumalı hem bu tip şeylerde polis gibi olmalı.

Millet çocuğu olmalı.

Onunda kendisine ait beni ilgilendirmez o içiyor o kullanıyor dememeli, kesin kez arkadaşında gördüğü yanlışıda ailesine ve devlete bildirmeli .

BŞ:Peki üç yapmadan bir yapma.

İC: İşte bu kötülüğü yapma.

BŞ:İki yapma.

İC: Yani kimseyi kıskanma , kimsenin iffetine namusuna yan gözle bakma.

BŞ:Üç yapma.

İC: Sakın olaki senden merhamet isteyene tekme ile vurup da geçme.

BŞ:Evet güzel peki yine üç keşke diyorum. Şifreli gibi konuşuyorum ama keşke hayatta keşke dediğiniz birinci keşke Türkiye ile dediğiniz keşke.

İC: Şimdi keşkeler yaptıktan sonra insanın yanlış yaptığım dediği şeylerdir onlar konumuna göre gelip şey yapan keşke olmasaydı .

BŞ:Türkiye için keşke.

İC: Türkiye için keşke ben ülkeyi idare etmediğim için bana ait değil.

BŞ:İşiniz ile keşke.

İC: İşim ile ilgili keşke çok yaşamadım .

Hep olumlu gittim çocukluğumdan beri deminde tarif ettiğim gibi Cenab-ı Hak ummadığım yerlere getirdi .

Geldiğim yerler ilk başta senin defterine yazdığım bir yazı var üç ana madde bir doğduğun öleceğin günleri bilmediğin gibi hayatın boyunca düşündüğünde geleceğin yerleride bilemezsin ona dikkat edin ben onu yaşadım onun için onada keşke demiyorum.

BŞ:Peki birinci keşke ikinci keşke, üçüncü keşke aileniz ile ilgili keşke.

İC: Şimdi bakın aileleriniz ile ilgili keşkelerde yaşadığınız şeylerde çok mesleğiniz ile başlayan yaşlandıkça çocuklarınızla da ailenizlede her şey istediğiniz gibi olmaz ama yeterki çok kusurlu olmasın.

BŞ:Siz madem  ki iyi yemek yapıyorsunuz ben istedim ki birde

İC:Hayır yapmıyorum . Yapmasını biliyorum.

BŞ:Yapmasını biliyorsunuz dedim hani kormayın bir yemek yapın yemeğinizi yiyicem demedim. Yani biliyormuşsunuz dedim bir tane en sevdiğiniz yemeği bize böyle kısaca tarifini anlatabilirmisiniz? En çok neyi seversiniz?

İC: Benim sevmediğim yemek yoktur çünkü önerilerimin arasında da her şeyi yeyin yemeği seçmeyim dedim . Açıktığınız zaman bulduğunuz yemek ne varsa onunla karnınızı doyuracak şekilde kendinizi psikolojik hazırlayın.

BŞ:O zaman sorumu değiştiriyorum en iyi yaptığınız yemek.

İC: Şimdi şunu söyliyeyim en iyi yaptığım yemekten bir tanesi sotedir.o kolay bir yemekdir aslında ama en iyi yaptığım yemeklerden bir tanesi de pilav dır çok zor yapılan bir yemektir.

BŞ:İnsanlar ters bilir sanki dimi pilav kolay gibi .

İC: Kolay gibi pilavı yaparsın ama yenmez.

BŞ: Nasıl peki yapmak lazım pilavı.

İC: Şimdi ahçılık tarifi yapmama gerek yok herkez nasıl yapacağını biliyor .Esas tencereden çıktıktan sonra yerken nasıl olduğu belli olacak.

BŞ: İşin sırrı  varmı?

İC:Yok hayır hiçbir sırrı yok .

Ancak şu vardır bakın bir şey söyliycem.

Yemekde kepçenin ulaşabildiği yemek var ulaşamadığı yemek var yani siz 30-40 kişiye yemek yaparken istediğiniz lezzette yemeği yapabilirsiniz.

Fakat 100 kişiye yaptığınız zaman yemek zorlanıyor.

Çünkü kepçe her yerine ulaşmaz . o lezzeti o şeyi bulamazsınız.

Onun için zordur toplum yerlerinde bu vesile ile ben yemek yapmasını çok iyi bilirim, tadını çok iyi alırım ama şunu da söyliyim 300-400 kişilik yemeğide yapabilirmisin dersen bana hayır yapamam derim.

BŞ:O başka bir iş .

İC: Onu beğenisini yapabiliyorum da ama sen geç yap deseler bana nasıl yapılır bilmem .

BŞ:Sizin yaptığınız bir pilavı yerken insan ne hisseder? Tek tek pirinç mi hisseder

İC:  Tabii tabii şimdiki pilav ağzınızda tek tek olacak hem pişkin olacak hem birde çok fazla tereyağı olmayacak .

BŞ:Olmuyacak.

İC:Çok tereyağı ile yaptığın zaman zaten güzel kokar.

Şimdi bazı şeylerde vardır mesela ismini vermiyeceğim bir yerde meşhur  kurufasulyeci , fasulye istedim birde pilav getirin alıyorum herkes met ediyor yemin ederim dedim pilav yapmasını bilmiyor tereyağı içinde yüzüyor o sağlığıyla alakalı sağlığa fevkalade zararlı bir yemektir.

BŞ:Siz aynı zamanda da güzel fıkra anlatıyorsunuz . Böyle fıkralardan aklınıza gelenlerle gençlerimizle paylaşsanız ne kadar hoş olur.

İC: Çok fıkra bilmem ama bir tane anlatıyım. Mesela bir tane anlayatım  fıkra değil olmuş bir olay .

BŞ: Olmuş olay fıkra gibi.

İC:Ama fıkra oldu sonra.

Bir hadiseyi olmuş gibi söylerler bir tanesini de ben yaşadım olmuş gibi söyliyeyim.

Birisi Erzurum'da İstanbul'a Türk hava yolları ile gelirken önceden oturduk ön tarafa bir arkadaş oturdu tanıdığım bir isimdi arkadaş ismini soyadını da söyleye bilirim ama söylemeyeyim .

Sonra orada Devlet görevlileri vardı emniyet amiri geldi dediki oğlum sen ordan kalk şuraya geç falan  kalkma dedi kalkarsın kalkmazsın kaldıramıyorlar bir takım yabancı misafirler de var herhalde İranlı, miranlı geldiler oraya kada veya karadan geldiler İstanbul'a gidicekler onlara yer yapıyorlar .

Kaldıramıyorlar adamı gittim ya sen uçak Ankara İstanbul  gidiyor sen nereye gidiyordun Ankara'ya  ya burası Ankara'ya giden yer değil gelsene benim yanıma kaldırdım getirdim arkaya burası İstanbul'a giden yer dedim oturdu bu Emniyet amiri geldi ya Allah aşkına dedi bu adama ne dedin de kaldırdın dedi.

Dedim o orayı İstanbul'a giden yer orayı biliyordu şey Ankara'ya giden yer orayı biliyordu burası olduğunu söyledim.

Bu biri biride Rizeli düğüne gelmiş.

Hilton'a Hilton da biliyorsunuz aporetli kahyası var şey yapmış ondan sonra bakmış bunu görmüş kahya olarak girmiş.

İçerde biraz fazla kaçırıyor.

ben gidiyim demiş.

Alkolü fazla kaçırmış.

Kafası dönmeye başlamış.

Kalkmış çıkarken bana bir taksi çağır demiş, şeye dışarıdaki kahyaya.

Kahya çekilmiş biraz öteye.

Yine biraz sonra taksi çağır dedim sana demiş.

Tutmuş onu, taksi çağırsana bana demiş.

Ne taksisi adam demiş. 

Eee sen kahya değimlisin demiş.

Ne kahyası ya ben Amiralim demiş. 

O zaman vapur çağır bana demiş

BŞ.Evet çok güzel fıkralar herkezi güldürecekler eminim çok hoş ve sizde çok güzel anlatıyorsunuz.Sizin ağzınızdan dinlemek daha da hoş oluyor .

Şimdi bizim kulağınıza küpe olsun çubuk oyunumuz var buda hoş bir oyun.

Bu kulağınıza küpe olsun diye bir kutunun içerisine ben bazı çubuklar koydun ve o her bir çubuğun üzerine bir güzel söz veya ata sözümüz yer alıyor .

Şimdi diyicemki bu çubuklardan bir tanesini çekin bakalım şansınıza hangi çubuk çıkıcak , çıkan çubuktan sizin çubuğunuzun üzerinde yazan  güzel sözü okuyalım ve ondan sonra o sözü bize bakalım anlatın  diycem.

Gençlerin kulağına küpe olucak bakalım hangi güzel söz çıkmış. Ne diyor bir okumamız mümkün olabilirse

İC: Ayıpsız dost arayan

BŞ:Ayıpsız dost arayan dostsuz kalır. Ayıpsız dost arayan dostsuz kalır.

İC:Bence ayıpsız dostu aramana gerek yok.

Sen kendinin yanlışsız düzenli ve düzgün adam olarak hareket ederseniz ayıplı gördüğünüz insanında size karşı bir ayıp yapmasına imkan yoktur.

BŞ:Her insanın bir hatası olabilir.Her insanın bir eksiği olabilir.

İC:Siz ona  iyi davrandığınız düzgün gittiğiniz zaman oyun ayıplı tarafının size siyaret edecek tarafı yoktur.onun için siz ondan endişe etmenize gerek yok.

BŞ:Yani bazı şeyleri hoş görmemiz gerekir hayatta

İC:Kesin Kesin.

BŞ:Yoksa hoş görmezsek.

İC:Yani tek kelime ile insanlara kusur arama yerine herkeze kusursuz bakma o gözlerle bakmak o gözlükle bakmak daha hayırlıdır ve daha düzgündür. İnsan olmak için insanlığa iyi bakma yönünden doğru bakmak için doğrusu olan budur.

BŞ: Evet ben size çok teşekkür ediyorum.Ağzınıza sağlık .

Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu İbrahim Cevahir güzel sözlerinizle tecrübelerinizi gençler ile paylaştığınız için çok teşekkür ediyorum.

Çünkü unutmayalım gençler bizim her şeyimiz en değerli hazinemiz ve hiçbir zaman tecrübelerimiz

İC:Size şunu diyeyim bu günkü gençler şunu bilsinler.

Sevgili gençler

Şu anda sizin taşıdığınız imkanları geçmişimiz taşımadı.

Bunları çok iyi değerlendirin.

Ama bu ülkenin size çok ihtiyacı vardır .

Sizler den çok şey bekliyor bu memleket .

Hem toplum için hem millet için çok iyi  insan için çok iyi insan olacağınıza hiç şüphemiz yok.

Hem çok iyi yetişen bir bekçimiz vardır. 

Şu anda 40 milyon gencimiz içerisinde bu gençliğin gelişi ülkemiz birer ufuklara taşıyacak.

Çok iyi bir nesil.

Ama bir şeyi sizden ben rica ediyorum.

Siz şahsen kendiniz her yönü ile çok iyi yolda olmanız yetmiyor.

Etrafınızdakilere de sizin gibi düzgün ve yanlışlardan uzak tutması için elinizden geleni yapın .

Çok yanlış olan yolda olan arkadaşınızdan sadece kaçarak kurtulmayı seçmeyin.

Onu aranıza alarak sizin gibi yapmayı ihmal etmeyin.

Kusurluları kusursuz hale getirmeye yardım  edin..

Okuduğunuz okullarda ve üniversitelerde adam yaramaz adamın her şeyi kötü doğrudur ama onu aranıza alarak her türlü şeyinizin arasında alın .

Sizin imkanlarınız vardır bir çay içiyorsunuz , bir pastada yiyorsunuz kantine gidip o şeyleriniz  vardır ya arkadaşınızdan gizli gidin veya onada ikram edin sizin yediğinizden olmayanlara da ikram etmeyi ihmal etmeyin.

Teşekkür ederim.

BŞ: Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu İbrahim Cevahir ağzınıza sağlık.

Gözünüze sağlık, beyninize sağlık, ruhunuza sağlık çok teşekkür ediyoruz.

İC:Bende çok teşekkür ediyorum. Bu fırsatı verdiğiniz için Sayın Şenver çok teşekkür ediyorum.

BŞ:Efendim hoşçakalın.

İC: Sağolun.

BŞ:Gençler bizim her şeyimiz en değerli hazinemiz .

Gençlerimize sahip olalım.Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın.

Bir başka programda birlikte olmak dileğiyle hoşçakalın.

.

.


İbrahim Cevahir
.
.

.

.

.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org