Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Sedat Aloğlu Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

SEDAT ALOĞLU Kulağınıza Küpe Olsun TV Progamı
23.04.2007
Okunma Sayısı : 21935
Oy Sayısı : 17
Değerlendirme : 4,76
Popülarite : 5,86
Verdiğiniz Puan :
 

 

SEDAT ALOĞLU Kulağınıza Küpe Olsun TV Progamı

.

.
.

SEDAT ALOĞLU Kulağınıza Küpe Olsun TV Progamı

Duayen bankacı Sayın Bülent Şenver ile onun öğrencilerinin katıldığı bir televizyon programında biraraya geldik.  Oğlum Alihan'ın da konuk olduğu bu güzel programı sizlerle paylaşmak istedim. Gençler için böyle yararlı bir program yaptığı için Bülent beyi kutluyorum.

.
.
.

   SEDAT ALOĞLU Kulağınıza Küpe Olsun TV Progamı


.
.

.
SEDAT ALOĞLUroga Kulağınıza Küpre Olsun TV Pmı Deşifresi
.
.
Sedat Aloğlu (SA)
Bülent Şenver (BŞ)
.

.

BŞ:Kulağınıza küpe olsun programımıza hoşgeldiniz.Tecrübelerimiz, birgilerimiz ve aktarmak istediklerimiz, birikimlerimiz  toprak olmasın. Onları gençlerle paylaşmamız lazım. Bu program gençlerle tecrübelilerin bir araya geldiği iyilikleri güzellikleri doğruları paylaştıkları bir program olucak. Programımızın adı kulağınıza küpe olsun. Türkiye'de ilk defa bir kitap televizyon programı projesine dönüştürüldü. Ve kulağınıza küpe olsun programının kitabını bu gün burada yapmaktan son derece memnun son derece mutluyum, gururluyum. Çünkü Türkiye'nin genç liderlere ihtiyacı var, ve genç liderleri yetiştirmek hepimizin sorumluluğu. Gençlere imkan vermemiz lazım gençlerle tecrübelerimizi, gençlerle bilgilerimizi , gençlerle birikimlerimizi  paylaşmamız lazım. İşte bu program bu amaca hitap edicek. Kulağınıza küpe olsun kitabınıda bu maksatla düzenledim. Tam üçbuçuk yıl uğraştım 152 adet iş adamı lider, yönetici'nin öğütlerini, başarı öykülerin hayatta hoşlarına giden güzel sözleri, atasözlerini, bizlerle paylaşmak istedikleri anılarını ve fıkralarını bu kitapta topladım. Bu kitap bu programın başlangıcı ve anahtarı oldu. Bu kitaba emek veren bu kitaba ilgisini tecrübesini ve katkılarını gönderen bütün iş adamlarına bütün gençlerimiz adına teşekkür ediyorum. Şu anda hayatta olmayan ama kitapta öğütleri olan Mustafa Kemal Atatürk Vehbi Koç, Turgut Özal, Kazım Taşkent, Üzeyir Garih, ve Nezih Demirkent için de ruhları şadolsun diyorum. Kulağınıza küpe olsun programımızın bu günkü misafiri sayın Sedat Aloğlu.
Hoş geldiniz Sedat bey.

SA: Hoşbulduk iyi akşamlar diliyorum tebrik ediyorum Bülent bey. Çok hayırlı bir iş yaptınız insallah bu yapmış olduğunuz çalışma paylaşılır ve amacına uygun olur. Habertürk'üde tebrik etmek istiyorum böyle bir konuda hakkatten öncülük yaptılar hem siz bir öncülük yapmış oldunuz hem de Habertürk bir öncülük yapmış oldu. Hayırlı olsun.

BŞ: Teşekkür ediyorum bu programımızda biz sizlerle iyilikleri, güzellikleri paylaşıcağız ve sizin ağzınızdan gençlerimiz sizin tecrübelerinizi sizin ağzınızdan gençlerimiz sizin tecrübelerinizi duymaktan memnun olucaklar siz her ne kadar bu kitabın içerisine çok güzel şeyler yazdıysanızda insanlar biliyorsunuz her zaman her  istediğini yazıya dökemeyebiliyor onu sizin ağzınızdan dinlemek onlara  çok daha öğretici çok daha farklı gelecektir. Ve bu program içerisinde bir çok da yeniliğimiz var yaratıcılığımız var. Bunlardan bir tanesi size ilerleyen dakikalarda misafirin misafiri bölümünde bize bir misafir getirin diyeceğiz bakalım bize kimi getireceksiniz, yine programın devamında bir hoşnut olarak diyeceğizki Sedat bey bir kaset hazırlamanızı istemiştik ev ödevi olarak size biz vermiştik sizde eksik olmayın uğraştınız ama biz ne olduğunu bilmiyoruz gençlerimiz için hazırladığınız bu kasedi bize verirmisiniz diyeceğiz onu alıp onu yayınlayacağız bakalım içinde ne var bizlere ne sürpriz getirdiniz yine bir bölümümüz ilk defa açıklıyorum bölümümüz olucak yine istiyoruz ki sayın Sedat Aloğlu ilk defa bu programda kamuoyuyla paylaştığı bir konuyu açıklasın ve bizde kendisini dinleyelim, ve anlattığı şeyi paylaşalım ve yine kendisine diyeceğiz ki herkesin bir hayali var bir hayalim var dersek Sedat bey'in hayali nedir bu programda onun hayalinide hepbirlikte duymuş ve dinlemiş olucağız ve bütün bunları yaparken tabiki sizi ikramsız bırakmayacağız ikramımızda gayet hoş ve gayet güzel gördüğünüz gibi bir semaverimiz var ve semaverimizde çayımız demleniyor

SA:Türk örf ve adetlerine uygun bir şekilde çayla misafir ediceksiniz.

BŞ:Müsaade ederseniz ilk çayı demlenmiş semaverin çayını ben size kendi elimle vermek istiyorum ve bu arada da gençlerimiz birer birer kendilerini size tanıtsınlar.

BERNA YILMAZ:Ben Berna Yılmaz 97 İstanbul lisesi mezunuyum. Şu an Boğaziçi Üniversitesi işletme bölümü son sınıf öğrencisiyim. İş hayatına atılamama yarım dönemim kaldı ama farkındayımki şimdi asıl mezun olunmayacak bir okula gidiyorum ve bu okulda gençliğin özelliği olan enerjimin öğrenme isteğimin gerekli olduğunu ama yeterli olmadığını düşünüyorum. Bu yolda yürürken başkalarının yaşam deneyimlerini kullanmak istiyorum.

SA:Okul zamanının keyfine varın. Sonradan çok özlüyeceksiniz onları başarılar diliyorum müşterek bir tarafımızda var İstanbul liseli olmak.

BERNA YILMAZ: Ne kadar güzel sarı siyah

SA:Sarı siyah evet.

GÖKAY KAPUSUZ: Ben Gökay Kulpsuz Fatoş Abla Koleji Ankara Mezunuyum. Şu anda İstanbul Bilgi Üniversitesinde okumaktayım son sınıf işletme öğrencisiyim. İstanbul'lu iş adamı olarak hemde sanayici olarak sizin deneyimlerinizi burada öğrenmeye ne kadar açıklarsanız görüş almaya  geldim.

SA:Ne kadar sorarsanız hepsine cevap veririm. Ben buraya daha fazla  söylemekten daha fazla sorgulanmaya geldim.

GÖKAY KAPUSUZ: Bizde gençler olarak sizden bir şey öğrenmeye tecrübelerinizden faydalanmaya geldik çok teşekkürler.

CEYHUN BALİ: İstanbul Bilgi Üniversitesi uluslararası finans bölümündeyim. Programa katılacak konukların tecrübeleri görüşleri ve ufkun ötesini görmemizi ve geleceğimize yön verecek bilgileri edinmemizi sağlayacaktır. Bu yüzden  size katıldığınız için ve katılacak tüm konuklara şimdiden teşekkür ediyorum.

SA:Teşekkür ederim insallah katkıda bulunabilirim.

AYFER YILMAZ: Ben Ayfer Yılmaz Darüşafaka lisesinden bu senede Boğaziçi Üniversitesi İşletme bölümünden mezun oldum. Açıkçası ben Türkiyede yeteri kadar genç liderin yetişemediğini düşünüyorum. Bunun en önemli nedenlerinden biride biz gençlerin tecrübeli kişilerle yeteri kadar bilgi ve tecrübe paylaşımında bulunamaması umarın bu program kulağınıza küpe olsun bu eksiği dolduracak ve bizler sizlerin tecrübelerinden faydalanabileceğiz.

SA:İnsallah Ayfer seninlede müspet tarafımız var. Bende işletme okudum hep.

BŞ: Çok teşekkür ediyoruz biz hem çayımızı yudumlayalım isterseniz hem de Şermin Kahraman hanım sizinle ilgili bir kaset hazırlamış o kasedi hep birlikte izleyelim. Sizi iş hayatınızda ofisinizde bir seyredelim. Sedat bey Gençlerimiz  soru sormak için çok heyecanla bekliyorlar ama onlardan izin alıp ilk soruyu ben sormak istiyorum. Kitabı açtım sizin yazdığınız sözler gayet güzel sözler hepsi güzel sözler hepsini okudum ancak sayfa 410 da çok güzel bir sözünüz var. Beni çok etkiledi ve okuduğum zaman gözümü bir an kapattım kendi hayatımı bir sinema şeridi gibi geçirdim ve söylediğiniz şeyler benim hayatımda da çok önemli olduğunu gördüm ve o nedenle bu soruyu ben size önce sormak istiyorum. Demişsiniz ki " Söz verirken cimri, verdiğiniz sözü yerine getirirken ise cömert ciddi olun. Yerine getiremeyeceğiniz beklentiler sizin için en olumsuz kanaatleri oluşturur." Herhalde bu sözleri söylerken aklınızdan yaşadığınız bir takım tecrübeler geçti, bir takım sinema şeridi gibi sizde bir takım şeyler düşündünüz. Niçin bunu bir öğüt olarak gençlerimize söylediniz?

SA: Sizin yapmış olduğunuz yorumdan başlayarak devam etmek istiyorum ben siz dedinizki ben gözlerimi kapattım ve orada  bir sürü şey gördüm ben ise bu noktaya gözlerimi açtığım zaman ulaştım. Belli bir bilince geldiği zaman eminim hepimiz yapıyoruz  benim acaba ismim ne  manaya geliyor benim ismim 7 yaşında veya 8 yaşındaydım hakkatten baktım doğruluk manasına geliyor. Arapça bir isim doğruluk. Babam bana bunu koymuş genellikle babalar koyarya isimleri o zamanlar benim doğduğum zamanlar babalar koyardı . Burada bir mesaj var demekki ben buna uygun bir kimse olmam lazım. Bir defa bunu gözümü açtığım zaman hayatta gerçek manada kendime bir dispör olarak aldım. Ben böyle bir insan olmak istiyorum çok da hoşuma gitti böyle bir ismim olması. Ama hakikayten büyük hayatımız boyunca yaşamış olduğumuz tecrübeler de bunu teyit ediyor. Bu çocukluk yaştan başlıyor. Bir arkadaşınız sizden bir şey ister eğer o arkadaşınızı siz kandırırsanız  bir zaman sonra güven kaybedersiniz. Belli bir noktaya geliyorsunuz iş dünyasında insanlar size bizim karşında bulunduğumuz durum iş istemeye gelen arkadaşlarınız olur onları şimdilik  geçiştirelim diye umut veren bir havada devam edersiniz bence kötü bir imaj. Veyahutta borç istemeye gelen insanlar olur umut verirsiniz ileride çok büyük hayal kırıklıkları oluşturur. Esas söylemek istediğim şu Aristo'un çok güzel bir lafı var  "yalancılar konuştuğu zaman doğrulara inanılmaz" bütün mesela söylenecek şeye inanacak bir insan olmanız. Yalanla kötü bir imajla bir yere gidemezsiniz. Bakın dünya'da ve Türkiye'de ben arkadaşlar bana çok soru soracaklar ama ben onlara bir soru soruyum en az güvenilen kişiler veya en az güvenilen sektör hangisidir?  

BERNA YILMAZ: siyaset

GÖKAY KAPUSUZ: Siyaset

SA: Niçin biliyormusunuz?  Çünkü çok fazla söz veririler onun çok azını tutabilirlerde ondan. Bu şekilde bakmadınız belki ama birde öyle bakın. Siyasetçiler kişi olarak belki karakter olarak değil ama mesleğin gereği olarak çok fazla söz verip o sözlerin azını tutabilen meslek grubu olmuş ama ondan dolayıda gerek siyasetçiler gerek siyaset kurumu en az güvenilir duruma gelmiş böyle olmayalım.

BŞ:Çok güzel ben buradan kendime de bir küpe almış oluyorum diyorum ki gençlere yapamayacağınız iş için hiçbir zaman söz vermeyin, ama daima söz verdiğinizden daha iyisini yapın. Bu da Sedat bey'den bizlere küpe olsun. Şimdi sizler herhalde bir soru sorucaktınız o soruyu hemen Sedat bey'e yöneltirsek:

AYFER YILMAZ: Ben şunu sormak istiyorum Sedat bey şu ana kadar hayatınızda yapmadığınız ya da yapamadığınız ama gençler mutlaka siz yapın dediğiniz neler var ben yapamadım ama siz yapın dediğiniz.

SA: Arzu ettiğim çok şeyi yapabildim o açıdan kendimi çok mutlu insan hissediyorum ama dönüp baktığım zaman eğer bu filmi baştan oynatsaydık ben neleri farklı yaparım dediğim bazı şeyler var tabii bunların başında çocuklarımın bebeklik zamanında yeteri kadar onlarla beraber olamamam geliyor. Bu bir iç muhasebedir. Ama bu toplantının amacıda bütün tecrübelerimizi bütün samimiyetimizi düşüncelerimizi açıklamaktır. Büyük bir koşuşturma içinde oldum çocuklarım büyüyene kadar belli bir yaşa geldi hepsi üç tane oğlum var ancak sanki dünyayı ben kurtaracağım ve dünyanın bütün yükü benim omzumdaymış gibi hep çalıştım. Bu aşağı yukarı 50 yaşına kadar devam etti şimdi bir parça  daha kendime zaman ayırıyorum. Ben o meşhur şairin söylemiş olduğu "yaş 35 yolun yarısı eder'i"50'ye  çektim yani 50 yolun yarısı dönüp baktım ve bazı tecrübelerlen ondan sonraki hayatımda bazı şeylere daha fazla zaman ayırmak gerektiğini gördüm. Size önereceğim hepiniz gençsiniz evli olduğunuzu düşünmüyorum ama çocuklarınız o o kadar kısa bir zamanki bebekler ve dünya'nın en güzel şeyi o ondan daha güzel bir şey yok dünyada ve çok kısa zamanda geçiyor onun tadına varmak lazım. Ben bebeklik zamanlarının yeteri kadar tadına varamadım belki onlara haksızlık ediceğim torunlarda telafi etmeye çalışacağım onlara biraz baskı yapıyorum o konuda. İkinci söylüyeceğim buda bir özeleştiridir genç yaşlarımda sevdiğim insanlara karşı sevgimi yeteri kadar ifade edemediğimi düşünüyorum. İnsanlar konuşarak anlaşırlar, insanlara mahsus bir şey bu sevgi gayet tabii yüce Allah'ın yaratmış olduğu bütün canlılarda var ama insanlar bunu ifade etme imkanınada sahip. Sevdiklerinize sevdiğinizi söyleyin onların sade anlamaları yeterli değil . Annemin güzel bir lafı vardır herhalde seyrediyor programı oğlum beni çok sevdiğini saydığını biliyorum ama arada da bir söyle der. Bundan mahrum etmeyin sevdiğiniz insanları . Bir diğer söyliyeceğim konuda belki çok çalışmamdan çok gerek sivil toplum örgütlerine gerek iş hayatına vakit ayırmamdan geçiyor şu anda benim bir uzmanlık gerektiren bir hobim yok buda önemli bir şey. Varsa bir hobiniz bunu devam ettirin yoksa bir hobi alın ama bu hobiyi klasik olarak müzik dinliyorum, kitap okuyorum, işte spor yapıyorum değil bende bunların hepsini yapıyorum gayet iyi yapıyorum ama fotoğraf çekmek iyi fotoğraf çekmek , mesela resim yapmak eğer yapabiliyorsanız mesela şiir yazmak bu manada uzmanlık gerektiren kabiliyetinize uygun bir hobiyi seçip geliştirin insanın ileriki zamanlarda ona ihtiyacı olacaktır muhakkak.

BŞ:Efendim çok teşekkür ederiz şimdi bu sorunun bir şekilde cevabını gençlerimiz aldı ben bakıyorum karşı taraftan bende bir soru sorucağım diyor.

GÖKAY KAPUSUZ:Ben bu konuya farklı bir açıdan yaklaşmak istiyorum siz biraz önce yapmadıklarınızı  anlattınız peki ben yaptım kesinlikle siz yapmayın öyle bir açıklama istesem ben.

SA:O kadar büyük bir hata yaptım hayatımda zannetmiyorum ondan da mutluyum çok şükür ama belli yaptığım konularda çıkardığım  tecrübelerimi söyleyebilirim deminkiler yapmadıklarımdı şimdi yaptıklarımdan sizlere dikkat edin diyeceğim şeyler. Gayet tabii hepiniz bir hayat atılacaksınız, belirli sorumluluklarınız olacak, belli meşgaleleriniz olacak tahsil hayatından iş hayatına geçeceksiniz gözüküyor. İş hayatınızla aileniz hayatında iyi bir denge kurmanız lazım. Demin kendimi kritik ettiğim noktalarda da zaten bunların parçaları vardı. Yakın çevrenize, ailenize ve çevrenize yeterli zaman ayırmanız lazım. Bunu hiç ihmal etmemeniz gerekiyor. Ben sivil toplum örgütlerinde en fazla çalışmış olan iş adamlarından bir tanesiyim buda çok güzel bir şey . Ancak bir dönem oldu ki biraz evvel biyografimde söylendi söylenmeyenlerde var çok uzun biyografi olmasın diye onu kısaltmaya çalışıyorum. Aynı dönemde birden fazla sivil toplum örgütünün başkanlığını veya yürütme kurul üyeliğini yaptım aynı zamanda da gayet tabii eşime ve aileme  karşı  sorumluyum bu çok yıpratıcı bir şey bu kadar yükü kaldırmak gereklimi bilmiyorum. Muhakkak ki bu görevleri yapmak lazım ama iyi bir denge oluşturmak gerekiyor. Kantarın topuzuna hiçbir zaman su kaçırmamak gerekiyor. Türkiye'yi ve dünyayı tek başımıza kurtaramayız. Bunları size tecrübelerimden söylemek istiyorum birde önemli bir hadise daha var yine yaşamış olduğum tecrübeden dolayı özellikle  aktarmak istiyorum.  Benim bir siyaset hayatımda oldu iş adamları siyasete girmelimidir, girmemelimidir tartışması Türkiye'de son aylarda da çok yapılıyor burada söylemek istediğim bir şey var. Yapmayın manasıyla kesinlikle söylemiyorum gerek sivil toplum örgütlerinde çalışmak gerekse siyaset ilgisi bir anlamda vatandaşlık görevi bunları yapmanız lazım. Dengeyi nerede bulmanız gerektiği ve hangi noktalarda yapmanız gerektiğini söylemeye çalışıyorum. Ufak çocukları olanı siyaset pek öneremem. Çünkü siyaset hakkatten aileden koparıyor çünkü siyaset çok zor bir meslek . Türkiye'de özellikle çok zor bir meslek. Gelişmekte olan bir toplum daha demokratik standartları yeteri kadar ulaşmamış halkın çok büyük beklentileri var siyasetçilerden ilk söylemiş olduğumuz gibi bu beklentiler yerine gelmediği zaman büyük hayal kırıklığı ve en güvensiz kurum duruma düşüyorsunuz  zor bir iştir ama birinci derece de tabii sizin sorumlu olduğunuz noktada yetiştireceğiniz çocuklar ve ailenizdir. Burada belli dengeleri yerine oturtabildikten sonra bunu yapmaya gayret edin bundan dolayı çok şükür ben zarar görmedim çünkü çok vefakar bir eşim var. Eşim benim o dönemdeki çocuklarıma karşı olan boşluğumu gayet iyi telafi etti ve çocuklarım bu konuda hepsi iyi okumaktadar iyi okullarda okuyorlar hiçbir aksaklığa uğramadı ama bu bir risktir bunu söylemek istiyorum. Bir diğer konu işlerinizi siyasete geçen adam olarak söylüyorum işlerinizi bitirmiş olmanız lazım yani ben gidiyim bunu bir askerlik görevi gibi bunu yapıyım sonra geri dönerim olmaz. Çarli'nin melekleri filmi vardı ben o dönemde mesela Çarli ama olmayan Çarli gibi oldum bir Sedat Aloğlu vardı bu şirketin başındaydı ama şimdi birden apar topar bıraktı gitti peki bir gün geldiği zaman acaba ne diyecek işiniz patenaja uğruyor ve tabii o sonradan telafisi zor bir durum onun için siyasete girmiş olduğunuz zaman işlerinizi bulunduğunuz pozisyonu artık unutacaksınız bir daha sanki geri dönmeyecek gibi o düzeni  kurup gitmeniz lazım. Bir diğer konu tabii bu fırsattan faydalanarak tekrarlamak  istiyorum bir sivil toplum lideri bir iş adamı olduğunuz zaman toplum içi kesimleri tarafından kabul görünüyorsunuz veya görünmüyorsunuz veya görmüyorsunuz ama bu çok genel oluyor siyaset Türkiye'de çok ilginç bir şeyde kulupçülüğün aşırılığı orada . Bilmiyorum hatırlıyormusunuz gümrük birliği gerçekleşirken 94 - 95 yıllarında İsadi Kalkınma Vakfı başkanlığı yaptım ve hayatımın en onur verici zamanlarından birisiydi. O dönemde tevazuyu bir tarafa bırakalım adeta bir Milli kahraman gibi karşılanıyorduk ondan bir ay sonra siyasete girmiş olduğunuz zaman belli bir parti'nin üyesisiniz ve siyasi parçalanmışlık içerisinde o parti %10-15 ve geri kalan herkes sizin karşıtınız oluyor siyasete girerken bunu çok iyi düşünmek lazım. Sayın Sakıp Sabancı bugün Türk toplumu tarafından en fazla sempati duyulan bir kimsedir bugün bir siyasi partiye girmiş olduğu zaman  onun o popüleritesi büyük bir ölçüde farklılığa uğrar. Çok dikkat edilmesi gerekir.

BŞ:Son söz olarak diyorsunuz ki girin ama dikkatli olun.

SA: Bunların hepsini düşünün hazırlıklı olun. Yapın bunları ama hepsinin vakti zamanı var. İyi düşünmek, iyi taşınmak ve ona göre hareket emek lazım. 

BŞ:Ceyhun'un size bir sorusu var ama bakalım bir dakika içerisinde Ceyhu'nun sorusuna nasıl cevap vericeksiniz bir dinleyelim sorusunu.

CEYHUN BALİ: Değerli hocam Bülent Şenver'in kulağınıza küpe olsun kitabında başarıyı ulaşmak istediğiniz sonucun tarifini önceden yaparak başarı tarifini belirleyebilirsiniz  diye tanımlamış ve başarılı olabilmek için dört vasfı ön plana çıkarmışsınız. Başarılı bir sanayici ve sivil toplum lideri olarak sizin başarınız nedir? Başarınızın sırrı nedir?

SA: Bunu bir dakikada değil on dakikada da anlatmak mümkün olmaz yani şunu söylüyüm benim ne kadar başarılı olup olmadığım çok subjektif bir değerlendirme ben genel bazı şeyler söyleyebilirim bir defa başarı için üç tane E diyorum ben. Eğitim en büyük ve en önemli yatırımınız eğitimdir. Başarınında en büyük kiliti bu. Burada hiçbir eksiklik göstermeyin sınıfı sadece geçmek için değil alabileceğinizin en iyisini yapmak için eğitiminizi tamamlayın. İkincisi evlilik oda en önemli ortaklığınız bakın birincisi en önemli yatırımınız ikincisi en önemli ortaklığınız o ortaklığı yaparkende çok iyi düşünmeniz lazım . Üçüncü E evlat o da nedir en önemli ve en büyük ürününüzdür onada çok dikkat etmeniz lazım. İş emniyet ve tatmin konusudur işinizde başarılı olmanız için bir defa sevdiğiniz işi yapmaya gayret edin. Ama herkesin elinde olan bir şey değil bu ama şevdiğiniz işi yapmak durumunda değilseniz yaptığınız işide sayın ve sevmeye gayret edin. Bu konuda söylenecek çok şey var ama galiba burada reklam arası giriyor.

BŞ:Son olarak bir sorumuz var onuda size bir dakika içerisinde Berna sorucak ondan sonra reklamlara gireceğiz.

BERNA YILMAZ : Kitapta yabaniye gerek yok isimli  bir fıkraya yer vermişsiniz onu okudum hem ürktüm hemde biraz korktum. Gerçekten Türkler iş yaşamında birbirinin gönüllü zebanisimi? Bu tavrı değiştirmenin bir yolu yok mu?

SA: Ben o fıkrayı iş hayatını düşünerek yazmadım. Tam tersine Türk toplumunun içerisinde o fıkrada en az yer tutabilecek olan iş dünyasıdır. Ama Türk toplumunda genellikle  bir kıskançlık olgusu var belki Türkiye hem Avrupalı dır ama hemde orta şarttan bir etkisi olmuştur. En burda belirgin zamanımızın kısıtlığı nedeniyle örnek olarak siyaseti göstereceğim. Siyaset kurumunda ben daha iyi yapıyorum değil sen ne kadar kötü yapıyorsun mücadelesinin içerisinde ve bundan dolayı da zor oluyor kendimizi nasıl çıkarırız bundan bir defa bir anlayış ve davranış reformu yapmamız lazım yani farklı bir konsepten işe yaklaşmamız  lazım. Önemli olan negatif kritizim yerine işletme okuyorsunuz negatif kritizim yerine olumlu kritik içine girmektir yani ben bunun daha iyisini böyle yaparım veyahutta sen daha iyisini böyle yap demek lazım. Ama maalesef Türkiye'de birbirinizin ayağına çelme takarak başarıya ulaşmaya çalışılır özellikle siyaset kurumunda . İş dünyası uluslararası rekabete açılmasından dolayı bundan büyük ölçüde kopmuştur onu oldukça dışarıda tutuyorum.

BŞ:Bunu da zebaniye gerek yok fıkranızı detaylı okuduğu zaman insan son cümleye geldiği zaman kendini tutamıyor gülmeye başlıyor. Belki iş hayatından veya çevresinden  Sedat bey çok güzel bizi gösteren fıkra söylemiş şimdi reklamlar. Şimdi size bahsettiğim bölümümüze geldik. Misafirin misafiri bölümüne geldik. Sayın Sedat Aloğlu'na bize bir misafir getirmesini istedik. Oda eksik olmasın bize bir misafir getirdi. Bize kimi getirdiniz?

SA:Size gençlik getirdim. Gençliğin getirebileceğim temsilcisi olarak üç tane oğlum var onların ortancasını getirdim Büyüğü Amerika'da küçüğü evde programı seyrediyor ve sözcü olarak ortanca oğlum yanımızda. Çünkü bizim geleceğimiz gençlerimizdir onun için oğlumu getirdim.

BŞ: Mademki siz oğlunuzu bize getirdiniz misafirimizin misafiri bizimde misafirimizdir. Hoş geldiniz. 

ALİHAN ALOĞLU:Hoşbulduk:

BŞ:Böyle güzel bir birliktelik olunca bende o zaman size elime geçen bir şeyi vermek istiyorum elime ne geçti bakın babanız Selahattin Aloğlu'nun bir şiiri geçti. Ne zaman bunu yazdı diye soruşturduğumda şunu öğrendim 1975 yılında siz Amerika'ya mastıra giderken o size sizi uğurlamak için ama sadece uğurlamak değil öyle güzel öğütler, size öyle güzel moral  size öyle güzel hayatınız boyunca unutamayacağınız satırlar vermişki ben sizden bugün burada rica edicem bunu siz babanız'dan aldınız siz oğlunuza bunları okurmusunuz?

SA:Sedat'ın gitmesi dolayısıyla,

Terakki taraflısın,
yerden göhe haklısın,
geride mazi kalsın
güle güle git oğlum.

Memleket hizmet ister,
gidenden dönüş bekler,
bunu yaparsan eğer,
güle güle git oğlum.

Tavsiyem olsun sana,
anneni hiç unutma ,
çünkü laiktir ona,
güle güle git oğlum.

 İmanlı inançlı ol,
 faziletli kişi ol,
 hakiki Müslüman ol,
güle güle git oğlum.

Taassubu hemen yık,
ilmin zirvesine çık,
kemerleri daim sık,
güle güle git oğlum.

Dostuna düşman olma,
düşmanınla dost olma,
her şeyden geri kalma,
güle güle git oğlum.

Bilinmeyen laf yoktur,
bilinen daha çoktur,
gençlik fırsat doludur,
güle güle git oğlum.

Oku bildiğin kadar,
kim görmüş bundan zarar,
düşünerek ver karar,
güle güle git oğlum.

Bellidir huyun suyun,
senden çok umutluyum,
onun için mutluyum,
güle güle git oğlum.

Aloğlu baban ise ,
kulak verme herkese,
kapılma hiçbir yeğise,
güle güle git oğlum.

Ben bunu sadece kendi oğullarıma değil ama içerisinde bütün gençlerin çıkartacağı mesajlar var onun içinde bunu buraya getirdiğiniz için teşekkür ederim. Babamıda rahmetle anıyorum çok değerli bir insandı. Allah rahmet eylesin.

BŞ:Allah rahmet eylesin çok teşekkür ediyorum . Baban'dan mesajları aldın insallah sende vatana ülkeye hayırlı ve faydalı bir kişi olucaksın. Senden onu bekliyoruz hepimiz. Evet Sedat Bey programımızın öyle bir bölümüne geldik ki bu bölümde biz sizden ilk defa bizlere burada açıklayacağınız bir şeyi hep birlikte paylaşmak istiyoruz. Belki bu bize anlatacağınız şey çok yakın çevrenizde biliniyor olabilir ama bizler tarafından çok geniş çevreler tarafından bilinmeyebilir. Bir şey açıklamak dediğimizde burada bizimle neyi paylaşabilirsiniz?

BŞ:Şimdi bunu kısa olarak anlatmaya çalışalım. Burada da bir kulağınıza küpe olsun atasözü kullanalım baştan. "Öfkeyle kalkan zararla yada pişmanlıkla oturur". Ben İstanbul Lisesinin lise 2 deyken okul orkestramız çok popüler idi. Ve o sene Milliyet'in ve şu anda da devam eden hafif batı müziği yarışmasına katılma durumundaydık. Okul müdürümüz bizi çok destekledi ama derece almak için derslerimizden bir miktar fedakarlık etmemiz gerekiyordu . Biz çok başarılı bir netice aldık. Ben ayrıca gayet sivrildim o grubun içerisinde ve harika gitarist gibi gazetelerde resimlerim çıktı o dönem içerisinde ve epeyi dışardan, okullardan çeşitli etkinliklerden bize davetler gelmeye başladı. Biz bunları derslerimizi aksatma durumuna geldi okul müdürü bizi teşvike etti  devam edin eğer bu konuda bir aksaklık olursa ben size derslerinizde yardımcı olurum. Kurullar vardı şimdi varmı bilmiyorum ama galiba yok artık belli bir ortalamaya geldiğin zaman kurul kararıyla geçebiliyordunuz o dersleri. Benim öyle bir kurul hadisem oldu. Okul müdürümüz söz vermesine rağmen o sözünü tutmadı kurulda. Bende kapının önünde bekliyordum büyük bir kızgınlıkla gidip okuldan tasdiknamemi aldım. Aklınıza gelebilir ki 17 yaşında bir çocuk nasıl tasdiknamesini alabilir, okulda bir ağırlığımız vardı, hocaların neznindede bir ağırlığımız vardı. Benim o kadar kararlı ve öfkeli bir şekilde gittiğimi gördülerki mecbur kaldılar tasdiknamemi vermeye ve ben lise 2 dahi okumuş olduğum İstanbul Lisesinden o kızgınlık anındaki kararla ayrılma durumunda oldum. Hayatımın her döneminde bunun üzüntüsünü çektim. Ve bütün gençlere önerim hiçbir zaman için öfkeyle bir karar almayın hayatınız boyunca onun üzüntüsünü çekebilirsiniz . Ben zaman zaman rüyama girer İstanbul Lisesindeki günlerim.

BŞ:Evet demek buradan da bizim kulağımıza küpe olacak şey belki şu olacaktır. Pireye kızıp yorganı yakmayalım.

SA:Evet işte öfkeyle kalkan zararla yada pişmanlıkla oturur atasözüde vardır ancak burada gayet tabii bizim alacağımız bir tecrübe olmakla birlikte eğitimcilere de çok önemli bir küpe lazım. O da çocuklarımız esasen ki biz yatılı okuduk o dönemde ailesinden çok fazlasını hocalarından görmelidir. Onun için hocaların o başta söylemiş olduğumuz laf vardıya söz verirken cimri ama yerine getirirken muhakkak çok bonkör olun ifadesi çok önemli . Özellikle gençler yetişirken, çocuklar yetişirken, hocaları bu ilkelere çok dikkat etmeliler.

BŞ:Evet şimdi de sizin kasedinizi izleyeceğiz . Biz sizde dedikki bize bir kaset hazırlayın . Siz bize sordunuz nasıl bir kaset istiyorsunuz ? biz dedikki serbestsiniz ama getirdiğiniz kaset sakın 4 dakikayı geçmesin dedik bir de şunu söyledik getirdiğiniz kasetle ilgili biz kaseti seyrettikten sonra gençlerimize o kasetten  bazı mesajlar vermenizi istiyoruz dedik. Sonradan duydumki çok saatler hazırlamışsınız bu kaseti hazırlamakla ilgili hepimiz merak ediyoruz bakalım bize nasıl 4 dakikalık kaset hazırladınız? Onu sizden alabilirsek.

SA:Hobilerim olmadığını söyledim dolayısıyla tenis oynarken bir kaset olmayacağı ortada beklide tahmin edebiliyorsunuz ama buyrun.

BŞ: Bu gayet güzel kasedin bir mesajı var , ben bu mesajı kendim algıladım ama sizin ağzınızdan gençlere bir iki cümle ile bu  mesajı verebilirmiyiz.

SA: Şimdi o sipontone yapılmış olan bir şeyle başlıyor Nostradamus  junior yerine koydunuz diyorum Haluk Şahin bey'e iş adamının, sivil toplum örgütü liderinin ve bir siyasetçinin öngörüsünün kuvvetli olması lazım o zamanı çıkartalım. Ondan sonra yapmış olduğumuz konular mesela 88 yılındaydı ilk kaset Türkiye Avrupa Birliği ilişkileri böyle gündemde değildi ve o tarihte ben Türk Amerika'nın iş konseyi başkanıyım yani o ilişkilerinin geliştirilmesinden ama orada diyorum ki Türkiye'nin yeri Avrupa Birliğidir. Mark Parris eski Amerika büyük elçisi iki gün evvel dediki sizin aileniz Avrupa Birliğidir biz sizin dostunuzuz. Türkiye'nin bu öngörüde bulunabilmeniz lazım . Ben çok uzun yıllar Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne yakınlaşması ve Türkiye'nin Avrupa Birliğinin  tam üyesi olabilmesi için gayret gösterdim ve hatta işimi ve ailemide belli zamanlarda bundan dolayı ihmal ettim. En büyük amacım buydu bu bir tutku değildi bu Türkiye'nin milli bir davası olduğu için rasyonel bir seçim olduğu için buna gayret gösterdim bundan sonra da gerektiği yerlerde göstereceğim. Ama Türkiye'nin önemli konumlarınada bizim konumda olan kimselerin pozisyon koyması lazım ama bu pozisyonları koyarkende iyi bir öngörüyle koymak lazım. Vaktimizin kısalığı dolayısıyla  burada bırakmak istiyorum.

BŞ:Çok teşekkür ediyorum. Ben programımızın sonuna yaklaşırken size sormak istediğim bizler için ve gençler için çok önemli olan bir soru var sayın Sedat Aloğlu'nun hayali nedir? Bir hayalim var nedir?

SA: Bu Martin Router  anımsatıyor I have a dream  diye başlıyan müthiş bir konuşması vardı onun. Ben küçük yaşımdan beri daha doğrusu belli bir yaşa geldikten sonra ilk yurtdışı seyahatim şimdiki gençler çok daha şanslı tabiki o bakımdan ben 15, 16 yaşımda galiba ilk yurtdışı seyahatimi yaptım o tarihten itibariyle hayalim ve özlemim Türk pasaportunun  bir başka ülkenin sınırında bir Amerikan pasaportu gibi, bir Alman pasaportu gibi itibar görmesidir. O günden itibaren bir anlamda hayatımı buna vakf ettim yaptığım işlerdede ihracata yönelik ben Avrupayla, Amerikayla rekabet edebilmem lazım ben gümrük duvarları içerisinde kendi ülkeme mal satarak para kazanma durumunda olan bir kimse değil en üst standartları en kaliteli ürünü üretmem gereken bir kimse  olarak kendimi yetiştirdim  ve aynı zamanda da ülkemizin yani benim şirketim orada olabilir ama ülkemizin bu noktaya gelebilmesi içinde elimden geleni yapmaya gayret ettim, hayalim odur hayalim bizler yapıyoruz yapmaya da devam ediceğiz ama sizlerin ülkemizi  Atatürk'ün bize işaret etmiş olduğu  muhasır medeniyetler seviyesine getirmenizdir. Evet böyle bir Türkiye hayal ediyorum.

BŞ:Evet çok teşekkür ediyoruz size . Bir de son söz olarak masanın üzerine bir şey koydunuz dedinizki ben bunu söylemek istiyorum.

SA:Bunu söylemek istiyorum ama gençler diyebilirlerki söylediklerinizin arasında o kadar önemli nuanslar varki bu balans nasıl yapılacak bunu Amerika'ya gittiğimde hediye olarak gelmişti bana çok önem vermiş olduğum bir ifadedir. Çevirisini yapıyorum İngilizce "Allah'ım değiştiremeyeceğim şeyler hakkında bana sabır ver. Değiştirebileceğim şeyler hakkında cesaret ver ikisi arasındaki farkı anlamak içinde sağ duyu ver" Çok önem vermiş olduğum bir ifade.

BŞ:Çok teşekkür ediyoruz sayın Sedat Aloğlu bey'e  programımızın sonuna geldik aman o kadar süratli geçtiki daha söylenecek çok şey var daha onunla paylaşabileceğimiz çok şey var. Ama Allah hepimize sıhat verdikçe daha başka ortamlarda daha başka şekillerde bir araya gelip ondan değerli fikirlerini ve değerli tecrübelerini muhakkak ileriki zamanlarda alıcağız. Bugün aramızda Kamil Çakmak var tabii  Kamil Çakmak bir arada 55 dakikadır bir şeyler anlatıyoruz o habire bir şey çiziyor, habire bir şey çiziyor, ve oralarda herhalde güzel şeyler yaratıyor , herhalde bu programla ilişkili güzel bir karikatür ortaya çıkarıyor.  Ama Kamil bey bana dediki Bülent bey dedi ben orada 50 dakikada Sedat bey'i ne kadar çok  iyi yaparsam yapıyım ona hediye edecek değerde bir şey yapabilirim. O nedenle ben saatler boyu onun üstünde çalışmak istedim , saatler boyu çalışarak ona yağlıboya bir karikatür yaptım. Tabii karikatür her zaman beğenilen bir şey olmayabilir ama bu bir eser. Bu sizin için yapılmış ve şahsınıza yapılmış ve çok teşekkür ediyorum Kamil çakmak bey'e onu takdim etme şerefini bana veriyor . Onu bir gösterirseniz kameraya gösterirsek.

SA:Çok güzel bir sürpriz. Ben size bazı anılarımı sürpriz olarak  anlattım, sizde bana bunu sürpriz yaptınız çok hoş. Kamil bey'e teşekkür etmek istiyorum hakkatten  çok güzel. Beraber yaşayacağım güzel bir şeyim daha oldu. Çok teşekkür ederim Kamil bey. Sağolun , ellerinize sağlık.  Bir hobi derken bu tip şeyleri kastediyorum insanın geliştirmesi gereken güzel şeyler var hayatta.

BŞ: Ben Sedat Aloğlu bey'e demiştim ki bu programda güzel şeyleri, iyi şeyleri ve hoş şeyleri paylaşacağız. İnsallah kendisi de iyi güzel ve hoş şeyler paylaştığımıza inanarak buradan ayrılacaktır. Biz ona inandık, biz sizlerle sohbet etmekten çok hoşnut olduk iyi ki geldiniz ağzınıza sağlık . Size çok teşekkür ediyorum, misafirimizin misafirine  teşekkür ediyorum, gençlerimize teşekkür ediyorum, Sayın Kamil Çakmak'a teşekkür ediyorum, Habertürk'te bu programın ortaya çıkarılmasında çalışan herkese alın teri döken herkese çok teşekkür ediyorum. Türkiye'nin genç yöneticilere ihtiyacı var her alanda, her konuda. Genç yöneticiler , genç liderler lazım. Genç liderleri yetiştirmek için hepimize görev düşüyor. Biz bu görevi yerine getirmek orundayız. Gençlere imkan tanıyalım. Bugün biz burada bu imkanı tanımaya çalıştık ve birikimlerimiz tecrübelerimiz toprak olmasın diyoruz. Haftaya Hüsamettin Kavi bey'le birlikte olmak üzere hoşçakalın.

.

.


.

.

.

.

.

.

.

.

.

,

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org