Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 


 

Ege Cansen Gözüyle 


Resmimi Düzenleyeyim
KAMAR Bülent Şenver ile Ege Cansen Kamera Arkası
KAMAR Bülent Şenver ile Ege Cansen Kamera Arkası..    KAMAR Bülent Şenver ile Ege Cansen Kamera Arkası..KAMAR Bülent Şenver ile Ege Cansen Kamera ArkasıBülent Şenver ile Ege Cansen

1428 defa okundu.

yazının tamamı...
Taksim Toplantıları Ege Cansen Konuşması
Taksim Toplantıları Ege Cansen Konuşması..   TAKSİM TOPLANTILARI Ege Cansen Konuşması ..Taksim Toplantıları Ege Cansen Konuşması

1907 defa okundu.

yazının tamamı...
EGE CANSEN Bir Hayat Hikayesi
EGE CANSEN Bir Hayat Hikayesi..   EGE CANSEN Bir Hayat Hikayesi ..EGE CANSEN Bir Hayat Hikayesi..

1835 defa okundu.

yazının tamamı...
Formula-1 hortumu
Formula-1 hortumu.. Bernie Ecclestone..Gazetelerin yazdığına göre Formula-1 diye bilinen otomobil yarışı şenlikleri Türkiye'ye yeniden gelecekmiş. Eyvah! Eskisi gibi olacaksa, yine gidecek halkın paracıkları havaya dedim. 2002 yılında Türkiye tarihinin en berbat mali-iktisadi krizinden henüz çıkmıştı. O yılın kasım ayına kadar Bülent Ecevit, ondan sonra da Abdullah Gül başbakanlık yaptılar. "Formula-1"in Türkiye'ye gelişi o yıl başlamıştı. Girişimci olarak İstanbul Ticaret Odası'nın adı geçiyordu. İTO'nun başında da müteahhit Mehmet Yıldırım vardı. Serbest piyasa sisteminin kuram ve kurallarına göre İTO, İSO veya TOBB gibi (üyelerinden kanun zoruyla para toplayan kuruluşlar), ticari girişimci olamaz. Böylesi girişimler, kuruluşu kendi üyesinin rakibi haline getirdiği için kapital

1936 defa okundu.

yazının tamamı...
Reel faiz laf ola bir hesap değildir
Reel faiz laf ola bir hesap değildirYüz defa dinleseler de insanlar "reel faizi" kavrayamıyor.Hesabı anlıyor ama bilincine varamıyor.Reel faizi kavrayamayanlar kümesinin içinde garip ama başta iktisatçılar, muhasebeciler, iş adamları, siyasetçiler hatta ekonomi yazarları da bulunuyor. Muhtemelen faizle ilgili ezberleri bozulacağı için anlamak istemiyorlar. Çünkü "reel faiz" o kadar da karmaşık bir kavram değil.Hazine ve Maliye Bakanı, iktisat doktoru Berat Albayrak, "2002 yılında toplanan her 100 lira verginin sadece 14.3 lirası hizmet için harcanırken, artık (kendi dönemini kastediyor) 100 liranın 85.21 lirası hizmet için harcanıyor" demiş.ENFLASYON HEM FAİZİ HEM DE ANA PARAYI AŞINDIRIRBerat Albayrak kadar eğitimli ve deneyimli ve üstelik emrinde yüksek nitel

1670 defa okundu.

yazının tamamı...
Kamu (devlet) asla dövizle borçlanmamalı,
Kamu (devlet) asla dövizle borçlanmamalı, sadece kendi para birimiyle borç almalıdır. Bir devlet, aldığı borçların (çıkardığı tahvil ve bonolar diye okuyun) faizlerini ve anaparalarını geri ödeyemez hâle düşmemelidir. Bu da döviz cinsinden borç almamakla mümkün olur. Çünkü her devlet (pratik olarak emri altında bulunan) kendi merkez bankasını zorlayarak, ihtiyacı kadar milli para yaratıp edimlerini yerine getirebilir. Ama eğer dövizle borçlanmışsa kendi merkez bankasına döviz (yabancı para) bastırtamayacağı için zor zamanlarda edimlerini yerine getiremez hâle düşebilir. Bu, o devletin iflası diye nitelendirilir. Ödemede acze düşme (default) bir devletin başına gelebilecek en kötü şeydir. Osmanlı bunu birkaç kez yaşamıştır. 1980 başında T.C. de benzer bir hale düşmüştü. Bunu da un

1643 defa okundu.

yazının tamamı...
Türkiye dolar basıyor
Türkiye dolar basıyorTürk bankalarında (İslami olanlar dâhil)  216 milyar dolar DTH "Döviz Tevdiat Hesabı" var. Bunun bir kısmı gerçek, bir kısmı tüzel kişilere ait. Diğer bir tasnifle, bu 216 milyar dolarlık mevduatın sahiplerinin bir kısmı Türkiye'de yerleşikken, bir kısmının ikametgâhı yurt dışındadır. Dikkatinizi, bugün irdeleyeceğim konunun esasından uzaklaştırmamak için bu 216 milyar dolarlık DTH'nin detayına girmeyeceğim.Mevduat "vedia" dan gelir. Emin bir kimseye (bir kuruma, mesela bankaya) tevdi edilmiş, "sakla bunu, aman başına bir şey gelmesin" diye emanet edilmiş kıymetli bir şeydir. Ancak bu 216 milyar dolar DTH, bankaların "döviz varlığı" değil "döviz borcu" dur. Yani bankalarda 216 milyar dolar kuzu kuzu yatma

8626 defa okundu.

yazının tamamı...
BEN ANLADIYSAM HERKES ANLAMIŞTIR
Bugünün konusu, sermaye yetersizliğine düşen kamu bankalarının sermayelerini yeterli hale getirmek için hükümetin giriştiği “aksiyon” planı. Ne var ki; bu aksiyon bana atraksiyon gibi geldi. Önce kullanacağımız sözcükleri tanımlayalım: Atraksiyon, eğlence yerlerinde seyircinin dikkatini çekecek ve onu memnun edecek göze hoş gelen hareket demektir. Bunlara “numara yapmak” da denir. Aksiyon ise, etki veya eylem demek. Tuhaf ama “aksiyon”, finansal muhasebede “hisse senedi” anlamına gelir. Bunun karşıtı olarak finansmanda “obligasyon” diye bir sözcük daha vardır. Bu kelime genelde “mecburiyet veya yükümlülük” manasında kullanılsa bile, finansal muhasebede “tahvil” demektir. Anonim şirketlerin finansman planı yapılırken önce, para ihtiyacının “ne kadarının aksiyon, ne kadarının obligasyon” ile

6323 defa okundu.

yazının tamamı...
DIŞ BORÇ ALIP REZERV BİRİKTİRMEK
Perşembe günkü yazımın son sözü “Bugünün çözümü, yarının sorunudur” şeklindeydi. Bir reklam kazası sonucu, yazım son sözsüz yayımlandı. Bugün için yazmayı planladığım “Merkez Bankası rezerv biriktiriyor” konusuna bir başlık ararken, baktım ki; dünün son sözü, bugünün başlığı olabiliyor.Gelelim bugünkü yazıya. Rezerv, yedek, ihtiyat veya karşılık anlamına gelir. Yani sıkışınca kullanılacak saklı kaynak demektir. Hiçbir ülkenin merkez bankasının rezervi, kendi bastığı para biriminden olamaz. Çünkü kendi batığı para, varlık değil yükümlülüktür. Yani rezervler hep “yabancı para” cinsindendir.Rezerv birikmesi için, ülkenin “cari fazla” vermesi gerekir. Kısaca, döviz geliri, döviz giderinden fazladır. Bu fazlalık da doğal olarak bilançonun “varlıklar” tarafında durur. Buna da rezerv denir. Birik

6930 defa okundu.

yazının tamamı...
Nasıl Zengin Olunur?
Nasıl zengin olunur?Servet yönetim danışmanları, insanlara servet sahibi olmanın yolunu gösteremez. Çünkü kendileri de bilmez. Onlar servet sahibi olmuş kişilere, servetlerini en yüksek getiriyi sağlayacak şekilde, nerelere yatırmaları gerektiğini söyler. Pek tabii "beklenen getiri" ile "alınmak istenen risk"arasında ters yönlü bir ilişki vardır. Dolayısıyla, her servet sahibine aynı "yatırım sepeti" önerilmez. Serveti katlamalı şekilde büyütmek isteyenleri, hiçbir sepet kesmez. Mutlaka "düşünce al-çıkınca sat" yapmak ve/veya  "finansal kaldıraç" kullanmak gerekir. Ama oyun böyle oynanırsa, eldeki servetin tamamını kaybetme riski de artar.MİLLİ GELİRİN VE SERVETİN BÜYÜME YÜZDELERİEkonominin en temel sorunu büyüme (milli gelir artışı di

10753 defa okundu.

yazının tamamı...
Dinde yapısal Reform
Ne kadar reforme edilirlerse edilsinler, "örgütlü dinlerin" (organized religions) bireysel ve toplumsal işlevleri giderek azalmaktadır. İnsanların dinden uzaklaşmaları, Norveç'ten, Güney Kore'ye kadar dünyanın her yerinde gözlemlenen bir eğilimdir. Bu eğilim, Hristiyanlığın "güncellenmiş" sürümü olan Protestanlık için de geçerlidir. İslam ise özellikle Afrika'da yayılmasını sürdüren tek dindir. Bunu iktidara gelmek isteyenlerin "siyasi ideoloji"si haline gelerek sağlamaktadır. Zaten İran'da "İnkılâb-i İslami" hareketinin önderi İmam Humeyni de "Din, siyasettir" demişti.İşin ilginç yanı, İslam'ın taraftar toplamasına hizmet eden siyasallaşma, aynı sebeple İslam'dan korkup ona düşman olanların da artmasına sebep olmaktadır. Batılıların "İslâmizm" dedikleri bu yeni si

8631 defa okundu.

yazının tamamı...
Yalan söylemek mubahtır
Orta Doğu, bir coğrafi adrestir. Orta Şark ise bir kültür türünün adıdır. Osmanlı Devleti gerileyince, Batılılar tarafından “Avrupa'nın Hasta Adamı” diye isimlendirilmiştir. Doğrudur, Osmanlı Devleti aynı zamanda bir Doğu Avrupa ülkesiydi. Daha doğrusu Doğu Avrupa'da özellikle Balkanlar'da askeri ve siyasi hâkimiyeti vardı. Ama Osmanlı hep “Oryantal” yani Orta Şarklı olmuştur. Orta Şark kültürünün en büyük özelliği, yalanın mübah ve yaygın olmasıdır. Orta Şark insanı yalan söylerken, yalan söylüyorum diye düşünmez. Çünkü ona göre her sorunun birden fazla doğru cevabı vardır. O da kendince yalan değil, işine gelen doğrulardan birini söylüyordur. Belki takiye belki de tevriye yapıyordur. Bu da onun en doğal hakkıdır. Yalan makinesine bağlansa; yalan söylerken beyin ve vücut tepkileri de

8568 defa okundu.

yazının tamamı...
Yerel paralar ile dış ticaret
Yerel paralar ile dış ticaretHemen hemen her pazar, Asaf (Asaf Savaş Akat) ile telefonda konuşur ve haftanın ekonomik değerlendirmesini yaparız. Geçen haftaki konuşma başlıklarından biri de AKP'nin "dış ticareti TL ile yapma" işine kafayı takmasıydı. Bu modele göre Türk firmaları, parası döviz olmayan ülkelerden yapacağı ithalatın bedelini TL veya onların ulusal parasıyla ödeyebilecektir. Hakeza o ülkeler de, Türkiye'den yapacakları ithalatın bedelini TL veya kendi ulusal paralarıyla ödeyebilecektir. Bu suretle parası döviz olmayan gariban ülkelerle yapılacak dış ticarette "döviz bulma" zorunluluğu ortadan kalkacak, dolayısıyla dış ticaret hacmi artacaktır. Peki, engel neredeydi? Bu işleri yapmak serbesttir dense iş hallolacak mıydı? Niçin bunun için mutlaka "takas" veya "clearing" anlaşma

8881 defa okundu.

yazının tamamı...
Bitcoin para değildir
Bitcoin para değildirSırası geldikçe tekrar ediyorum. Herhangi bir şeyin para daha doğrusu gerçek anlamda "para birimi" olması için, genel kabul gören düzeyde dört işlevi yerine getirebilmesi gerekir. Bunlar sırasıyla; 1. Alışveriş vasıtası, 2. Ölçü birimi, 3. Tasarruf aleti, 4. Ertelenmiş yani vadeli ödeme akçesi olmaktır. Bu kıstaslara göre değerlendirilirse "Bitcoin" para değildir. Şimdiye kadar hiçbir menkul veya gayrimenkulün fiyatı "Bitcoin" ile ifade edilmemiştir. Hiçbir yatırım projesinin fizibilite hesabı "Bitcoin" cinsinden yapılmamıştır. Akçeli maddelerinde "Bitcoin" geçen hiçbir kredi sözleşmesi imzalanmamıştır. Hiç kimse "Bitcoin" ile borçlanmamış, borç senedi imzalamamış veya poliçe çekmemiştir. Dolayısıyla,bir yılda değeri dokuz kat artan "Bitcoin" bir para (birimi) değildir

8775 defa okundu.

yazının tamamı...
Nasıl zengin olunur?
Nasıl zengin olunur?Servet yönetim danışmanları, insanlara servet sahibi olmanın yolunu gösteremez. Çünkü kendileri de bilmez. Onlar servet sahibi olmuş kişilere, servetlerini en yüksek getiriyi sağlayacak şekilde, nerelere yatırmaları gerektiğini söyler. Pek tabii "beklenen getiri" ile "alınmak istenen risk" arasında ters yönlü bir ilişki vardır. Dolayısıyla, her servet sahibine aynı "yatırım sepeti" önerilmez. Serveti katlamalı şekilde büyütmek isteyenleri, hiçbir sepet kesmez. Mutlaka "düşünce al-çıkınca sat" yapmak ve/veya "finansal kaldıraç" kullanmak gerekir. Ama oyun böyle oynanırsa, eldeki servetin tamamını kaybetme riski de artar.MİLLİ GELİRİN VE SERVETİN BÜYÜME YÜZDELERİEkonominin en temel sorunu büyüme (milli gelir artışı diye okuyun) ise bununla ilintili ikinci sorun da "milli

7801 defa okundu.

yazının tamamı...
Rantsal kazanç algoritması
Rantsal kazanç algoritmasıÖnce, kökü Arapça olan "algoritma"nın tanımını yapalım. Bir sorunu çözmek veya belli bir amaca ulaşmak için "ne olursa, ne yaparım" tarzında önceden kararlaştırılmış hareketler dizisine algoritma denir. Aslında herkesin, menfaat maksimizasyonu amacıyla, tecrübelerine ve ahlak anlayışına göre belirlediği ve uyguladığı algoritmaları vardır. Mesela İstanbul şoförlerinin, özellikle taksi ve minibüs sürenlerinin trafikteki hareketlerini izlerseniz, hepsinin menzile bir an önce varmak için "yüz metrede yüz defa şerit değiştirmen gerekse bile her boşluğa dal" algoritmasını kullandıklarını hemen anlarsınız. Bir başka örnek balık lokantası işletmecilerinin, kârlarını arttırmak için, müşterinin durumuna (yanında kadın olup olmadığına vs.) göre, aynı balığa farklı fiyat

9765 defa okundu.

yazının tamamı...
Sayın bakanlar bari siz yapmayın
Sayın bakanlar bari siz yapmayınAKP'ye göre "komünistler kalkınma istemez". Onlar her yatırıma hayır der. Algı yönetme çerçevesinde medyaya servis edilen haberlere göre, hükümet üyelerimiz, has komünistler ülkesi Vietnam sokaklarında tebdil dolaşıp etrafa gülücükler saçarken, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, arkadaşlarına "Müjde! Türkiye milli gelir büyüklük sıralamasında dünya 13'üncüsü oldu" demiş, herkes çok mutlu olmuş. Çünkü "ekonomik durum denince" kendi aylık gelirinden başka bir şey aklına gelmeyenler bile, Türkiye'nin milli gelir (GSMH) büyüklüğü sıralamasında kabaca dünya 17'ncisi olduğunu duymuştur. 13'üncü sıraya geldi gibi bir bilgi, üstelik Mehmet Şimşek gibi Londra'da bankacılık yapmış bir bakan tarafından aktarılınca, kimse bunun bir istatistik cilvesi olduğunu düşünmemiş

9913 defa okundu.

yazının tamamı...
Hamdi Akın Yanılıyor
Hamdi Akın YanılıyorÜlkemizin çok başarılı milyarder işadamlarından makine mühendisi Hamdi Akın sahip olduğu şirketlerin bazılarını, kısmen veya tamamen yabancılara satmış. Kendisine ve ülkemize hayırlı olsun. Ancak sanki yaptığı bu "yabancılara şirket satma" işleminden utanıyormuş gibi "ben şirket satmıyorum, ihracat yapıyorum" diye gazetelere beyanat verdi. Önce üzerinde fazla durmadım. İşadamıdır, kendi reklamını yapıyor dedim. Ama mesajını tekrarlayınca ortaya bir tez ileri sürdüğünü anladım. Durumdan vazife çıkarıp bu tezi irdelemek gerekir dedim. Hamdi Akın, 2017 başında "Akfen Yenilenebilir Enerji" firmasını sattıktan sonra geçen haftalarda TAV Havalimanları Holding ve Mersin Uluslararası Limanı'nda sahip olduğu payları da yabancılara devretmiş. Gazetede yazılan doğruysa 2017 başınd

8911 defa okundu.

yazının tamamı...
Pazarlama azarlama
Pazarlama azarlamaPazarlama, insan ihtiyaçlarını ürüne tercüme etme sanatıdır. Burada kullandığım "tercüme" kelimesini çok iyi anlatmalıyım.İnsanların, daha doğrusu tüm canlıların, üç temel (bedensel) ihtiyacı vardır. Bunlar sırasıyla1) Beslenme, 2) Soyunu sürdürme (aganigi) ve3) Kendini korumadır.Canlılar bu ihtiyaçlarını gidermek için içgüdüleriyle harekete geçer. İnsanların, bu temel ihtiyaçlarına ilave olarak, görünüşte sanki bunlardan türememiş gibi duran çok sayıda ruhsal ve sosyal ihtiyacı daha vardır. Maslow bunları çok güzel anlatmıştır. Mesela; bir tarikata intisap etmek "kümeleşerek kendini koruma" içgüdüsünden türemiş bir sosyal ihtiyaçtır. Tarikat kurabilen girişimci bir kişi, insanların kendini koruma, fani ve ebedi dünyada imtiyazlı olma ve hatta soyunu sürdürme ihtiyacını "

10522 defa okundu.

yazının tamamı...
Zararı devlete, kârı bana
Zaratı Devlete Karı BanaaaaOtomotiv sektörünü huzursuz etmeyin. TOBB asla bir girişimci değildir ve olmamalıdır. Bu serbest pazar ekonomisinin ahlâkına aykırıdır.Eğer, yerli otomobil imal edecek babayiğit TOBB üyeleri arasından çıksın deniyorsa, hodri meydan.  Ama öyle "zararı devlete, karı bana" ayağına yatmak yok.Türkiye'nin her bakımdan en gelişmiş sanayi sektörü otomotivdir. Çünkü dünyanın önemli otomotiv kuruluşlarının ülkemizde ciddi yatırımları vardır. Yabancı otomotiv firmaları, nihai araç üretimi dışında bu sektörde çok kapsamlı bir yan sanayi doğmasına vesile olmuştur. Türkiye'de faaliyet gösteren Fransız, Amerikan, Alman, İtalyan, Japon ve Kore firmalarının hiçbiri Türk Devleti tarafından verilmiş bir imtiyaza sahip değildir ve korunmaları yoktur.Bu sektörde yabancı fi

10480 defa okundu.

yazının tamamı...
Trafik Ahlakı Trafik Etiği
Trafik Ahlakı Trafik EtipiEkonominin üçte biri “ulaştırma” faaliyetinden oluşur. Motorlu kara, hava ve deniz taşıt araçları üretiminden, satışından, bakımından başlayın.Petrol çıkarılmasını, akaryakıt üretimini ve dağıtımını düşünün. Sonra şehirlerarasında ve şehir içindeki yol, köprü ve tünelleri ile hava ve deniz limanlarının yapımını, bakımını ve işletilmesini zihninizde bir film gibi canlandırın. Öğrenci, okula gitmeden eğitimin, hasta ile doktor buluşmadan tedavinin yapılamadığının farkına varın. Her gün bizzat kendinizin, ne kadar çok “bir yerden diğer yere gittiğini” hesap edin. Ancak o zaman, niçin ekonominin üçte biri ulaştırmadır dendiğini anlarsınız.AHLAKÖnce ahlakın tanımını yapalım. Çünkü (gerçi onu da içerir ama) ahlak amaç ve kapsamı “don uçkuruyla paçalar arasında kalan bed

10524 defa okundu.

yazının tamamı...
YOKLUKTAN DOĞAN VARLIK FONU
Marangoz usulü sevişme EGE CANSENMarangoz usulü sevişmeYakın arkadaşım Ömür Göksel, sadece Allah vergisi güzel sesiyle “klasikleşmiş” bir hafif müzik sanatçısı değildir. O, aynı zamanda az bulunan türden “komik fıkraları, çok komik anlatma” ustasıdır. Ömür, fıkra anlatmaya başladıktan bir süre sonra gülmekten katılırsınız. Bana göre Ömür, anlattığı fıkraların çoğunu kendi yazıyor. Hatta fıkra anlatırken doğaçlama yaparak yeni fıkralar uyduruyor. İşte size bir Ömür Göksel fıkrası: Uzun süredir evli olan bir çiftin sevişmeleri, yasak savma haline dönüşmüş. Heyecan arar hale gelmişler. Bir akşam eve gelen koca karısına “bu gece marangoz usulü” yapacağız demiş. Karısı meraklanmış. Eylemden sonra aradığı yeni heyecanı bulamayan kadın kocasına “ben bu sefer neyi farklı yaptığımız anlamadım” dem

14196 defa okundu.

yazının tamamı...
Optimizasyon
OptimizasyonKurulmuş ve kurulmakta olan "Şehir Hastaneleri"nin büyüklük ve yer seçimi kararlarında iktisadın "optimizasyon" ilkesinden uzaklaşıldığı kanaatindeyim. Optimizasyon kelimesinin Türkçesi yok. "En iyileme" diye iki sözcükle karşılanıyor.Ancak bu sözcüğün temsil ettiği kavram, tam olmasa da hayatımızın içinde mutlaka yer almıştır. Yani bu kelimeyi bilmeden de hepimiz aklımızı kullanarak günlük hayatımızda birçok şeyi optimize etmiş olabiliriz. Mesela, günümüzün ne kadarını uyuyarak, ne kadarını çalışarak, ne kadarını eğlenerek geçireceğimize dair doğru kararlar almış ve zamanımızı optimize etmiş ve bu sayede sağlıklı başarılı ve mutlu yaşamış olabiliriz. Ama eğer optimizasyon kavramının bilincinde değilsek, muhtemelen doğru kararlar almamış ve ömrü hayatımızı çarçur etmiş de olabi

14968 defa okundu.

yazının tamamı...
KOLLEKTİF AHLAKSIZLIK
KOLLEKTİF AHLAKSIZLIK   Ege CansenHer­han­gi bir ko­nu­yu tar­tış­ma­dan ön­ce, kul­la­nı­la­cak kav­ram­la­rı ve kav­ram­la­rı an­la­tan söz­cük­le­ri ta­nım­la­mak ge­re­kir. Ta­nım­lar üze­rin­de mu­ta­ba­ka­ta va­rıl­ma­dan ya­pı­la­cak tar­tış­ma bey­hu­de­dir. Ta­nım­lar üze­rin­de mu­ta­bık kal­ma ha­li, sa­de­ce o tar­tış­ma­yı sağ­lık­lı sür­dür­mek için­dir. Yok­sa tar­tış­ma­ya ka­tı­lan­lar, baş­ka bir or­tam­da ay­nı ke­li­me­yi es­ki­den bil­di

7673 defa okundu.

yazının tamamı...
Gel sıcak para gel!
Gel sıcak para gel!Merkez Bankası Başkanı Dr. Başçı, "beklentileri yönlendirme" konuşmalarından birini daha yaptı.Dolar 2013 yılsonunda 1,92 TL olur tahminini güçlendirmek için olsa gerek, eğer döviz akımı olursa, gelecek sene 1,80'e dahi inebilir dedi. Doğrudur, inebilir.Böyle bir ihtimal vardır. Ama galip değil, zayıf bir ihtimaldir. Asıl önemli olan doların gelecek yıl 1,80 TL'ye inmesini Merkez Bankası'nın isteyip, istemediğidir.İstiyorsa, önlemlerini bu yönde alır.İstemiyor, bunu Türk ekonomisinin hayrına görmüyorsa, bu oluşuma izin vermez. Merkez Bankası, döviz piyasasında "seyirci değil, oyuncudur".DOĞRULUĞUNU KENDİ İSPATLAYAN YANLIŞLARVarsayalım ki, Londra bankerleri Başkan Dr. Başçı'nın Dolar bir yıl sonra 1,80 olur öngörüsünü satın aldılar. Derhal Türkiye'ye oluk, oluk sıcak dövi

5954 defa okundu.

yazının tamamı...
Yüksek faiz tasarrufu arttırmaz
Yüksek faiz tasarrufu arttırmazFaizle, ulusal tasarruf oranı arasında hiçbir ilgileşim yoktur.Nedense böyle bir ilgileşim (korelâsyon) olduğu, daha doğrusu "yüksek faizin tasarrufu arttırdığı" şeklinde tamamen yanlış ama o derece de yaygın bir kanı vardır. Eğer mutlaka bir ilgileşim aranacaksa, daha ziyade yüksek faizin, ulusal tasarruf oranını niçin ve nasıl düşürdüğü araştırılmalıdır.YÜKSEK FAİZ, TASARRUF ALANINI DEĞİŞTİRİRYüksek faiz ki, burada kastedilen tasarruf sahiplerine verilen faizdir, tasarrufun mevduata veya tahvile yani "sabit getirili" tasarruf değerlendirme araçlarına kaymasını sağlar. Bu sırada, altın, hisse senedi ve gayrimenkul gibi "değer artışı" sağlayan yatırımlar cazibesini kaybeder. Belki de uzun yıllar "mevduat" ile "tasarruf" zihinlere eş anlamlı iki sözcük ol

5997 defa okundu.

yazının tamamı...
Net ihracat ve net devalüasyon
Net ihracat ve net devalüasyonEkim ayı enflasyonu (Tüketici Fiyat Endeksi) belli oldu. Aylık enflasyon % 1,8 artış ile geçen yıl Ekim ayının % 1,96'lık artışının altında kaldı.Yıllık enflasyon da % 7,71 ile geçen yılki düzeyini korudu. Ancak geçen yılın sonuna doğru enflasyon düşme eğilimdeydi, bu yıl tersi bir gidişat var. Düşen değil artan bir enflasyon rüzgârı esiyor.Bunun en önemli sebebi döviz fiyatlarının artmasıdır.  ??NET İHRACAT??Bir ülkenin yaptığı 100 dolarlık ihracatın içinden o malın üretiminde doğrudan veya dolaylı olarak kullanılan enerji dâhil tüm ithal girdilerin dolar cinsinden maliyeti düşülürse, geriye kalan rakama net ihracat denir. Son 11 yılda Türkiye'nin brüt ihracatı hızla arttı. Ama net ihracatı aynı oranda yükselmedi. Bu yüz

5712 defa okundu.

yazının tamamı...
Tasarruf düşmanı kredi kartları
Tasarruf düşmanı kredi kartlarıEkonominin sağlıklı işlemesi için paha biçilmez işlevleri olan kredi kartları, amaç dışı uygulamalar yüzünden yine sanık sandalyesine oturtuldu.Tarihte ilk kredi kartı benzeri enstrümanlar 1800'li yıllarda kullanılmış. Ancak bugünkü sistem 1946'da Amerika'da "Charg-It" (Yaz Deftere) adıyla kurulmuş. Türkiye'de ise ilk kredi kartı Koç Grubu tarafından 1968'te "Diners Club" lisansıyla çıkartılmıştır. ??BİLİŞİM TEKNOLOJİSİ KREDİ KARTI KULLANIMINA BOYUT KATTIİletişim ağları ve bilgisayar yeteneklerinin inanılmaz bir hızla gelişmesi ve yaygınlaşması, kredi kartları sisteminde bir devrim yaratmıştır.Mali belge de veren "Yazar Kasa ile Satış Noktası Aygıtı" işlevlerini bir arada yapan cihazların kullanıma girmesi de ufuk açan bir gelişmedir. Bu cihazlar

5742 defa okundu.

yazının tamamı...
Paralar kutuya sehven konmadıysa, bu bir adi suçtur
Paralar kutuya sehven konmadıysa, bu bir adi suçturAyyuka çıkan rüşvet ve yolsuzluk iddiaları üzerine, AKP'nin feleği şaştı.Gerçekten ortada çok çirkin ve yıpratıcı bir tablo var. Pek tabii onlar da kendilerini bir şekilde savunacaklardır. Başlarına gelen bu büyük beladan en az hasarla kurtulmak isteyeceklerdir.Ama ne yaparlarsa yapsınlar bu olaydan "kârlı çıkılması" mümkün değildir. ??SİYASİ SUÇUN BİR ASALETİ VARDIR??Dinsel veya milli güdülerle örgütlenip, yerleşik düzeni sarsmaya veya yıkmaya yönelik eylemlere "siyasi suç" denir. Bir eylemcinin fiili, fiilin kendisi adi suç teşkil ediyorsa, eylemci "suçsuz" değil "siyasi suçlu" addedilir. Bunu anlamak için söz konusu eylemcinin İsveç'ten iltica talep etmesi yeter. Eğer İsveç, ona iltica hakkı veriyorsa, kişi

5945 defa okundu.

yazının tamamı...
Hayır! Milli gelir 10 yılda 3 kat artmamıştır
Hayır! Milli gelir 10 yılda 3 kat artmamıştırDenizli de konuşan yeni Ekonomi Bakanı Sayın Nihat Zeybekci "Türkiye'nin milli geliri, 10 yılda 3 kat artmıştır" demiş.Türkiye İstatistik Kurumu'nun resmi hesaplarına göre, Türkiye'nin Milli Geliri (GSMH) 2002-2012 arasında (10 yılda) % 63 artmıştır. Dünya Bankası'nın "2005 yılı sabit Amerikan Doları"(Constant 2005 USDollar) hesabıyla "2002-2012" arasında Türkiye'nin Milli Geliri % 64 artmıştır. Milli gelirde büyüme oranı "sabit para" ile hesaplanır. Bunu meslektaşımız Sayın Zeybekci de biliyordur. TL ile hesaplanmış milli gelir rakamı, cari dolar kuruna bölünerek büyüme hesabı yapılmaz.Bu konuyu köşemde en az beş kere işlemiş ve defteri kapamıştım.Ama yeni "Ekonomi" bakanı aynı yanlışı yapınca, ben de okurlarımı sıkma pahasına bu mevzua geri dö

5836 defa okundu.

yazının tamamı...
Çaldı ama çalıştı
Çaldı ama çalıştıGeçmişi değiştirmek için elimizden bir şey gelmez. Ama geleceği şekillendirmek az da olsa elimizdedir. Geleceğe gönlümüze göre bir biçim vermek istiyorsak ki, istemeliyiz, yeni yıla "umutla" girmeliyiz. Umut bitmedikçe, hiçbir şey bitmiş sayılmaz.Bitiş, umudun bittiği gündür.NÜFUS TİCARETİYolsuzluk; devlet veya hükümet gücünün, devlet veya hükümet yetkilileri tarafından, doğrudan veya dolaylı olarak, kişisel gelir ve servet arttırmada kullanılmasıdır.Bu tanımı iyi belleyin. Yolsuzlukta "kamu adına karar verme yetkisi" olan birinin çeteye dâhil olması şarttır. Yolsuzluğa, eskiden "nüfuz ticareti" denirdi. Mükemmel bir tanımlamadır doğrusu bu. Nüfuz, içine girmek, başkalarının giremediği gözeneklerden sızıp, kılcal damarlardan geçerek, karar merkezini etkilemek demektir

6204 defa okundu.

yazının tamamı...
FAVÖK'ü bırak VÖK'e bak
FAVÖK'ü bırak VÖK'e bakBugünkü yazı konusunu CEO'ların performans kriterlerinin en önemlisi olan kârın irdelenmesi olarak seçtim. FAVÖK "Faiz-Amortisman-Vergi-Öncesi-Kâr" demek.Yani firmanın faiz ve amortisman giderleri ile ödeyeceği vergi sıfır olsaydı, ulaşacağı kâr rakamıdır. VÖK ise "Vergi-Öncesi-Kâr" demektir. İŞ İDARESİ NEYDİHocalarımız ve ustalarımız bize, VÖK'ü yani firma kârını istikrarlı bir şekilde arttırmanın, firma yönetme mesleğinin en önemli başarı kıstası olduğunu bellettiler. Bu düstur halka açık şirketlerde "hissedarlara en fazla değer yaratma" (best value for the shareholders) kıstası ile de örtüşüyordu. Çünkü kârını arttıran firma, daha çok temettü (kâr payı) dağıtıyor, firmanın borsa değeri de temettü oranına göre yükseliyordu. B

7026 defa okundu.

yazının tamamı...
Eksi faiz servet vergisidir
Eksi faiz servet vergisidirYıllık enflasyon %9 (8,88) oldu. Bu, mal ve hizmetlerin Temmuz 2013'daki genel fiyat düzeyi bir yıl öncesinden kabaca %9 yüksek demektir.Enflasyon, münferit kalemlerin nispi fiyat değişiklikleri göstermez. Yani domates fiyatları % 9'dan çok, kiralar daha az artmış olabilir. Ayrıca, ilan edilen enflasyon oranları, Türkiye ortalamasıdır. Yani bu oranlar, ilden ile de farklıdır. Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ile ifade edilen enflasyonu ölçmenin birkaç faydası vardır. Bunların başında da "ücret ayarlaması" yapmak gelir. Zaten TÜFE, ücret karşılığı çalışanların eline geçen paranın, satın alma gücünde bir yılda ortaya çıkan aşınmayı gösterir. Bu yüzden enflasyon endeksine İngilizcede "Cost of Living" Almanca'da "Lebenshaltungkosten"  Türkçede "Ücretliler Geçim Mal

6590 defa okundu.

yazının tamamı...
Trafik Şeriati
Trafik şeriatıHALKININ ezici çoğunluğunun Müslüman olduğu bir ülkede, sürücülerin İslami bir şekilde araç kullanmaları gerekir.Çünkü netice itibariyle dinler, bu dünyayı düzene sokmak için vardır. Şeriat, yani ayet, hadis ve icmâ-i ümmet esaslarına dayanan din kuralları bu dünya için geliştirilmiştir. Tanrı buyruğu bunun için yeryüzüne indirilmiştir. Dini irşatlar, zamanlar üstüdür. Dolayısıyla İslam’ın günümüzün trafik düzeni hakkında da emirleri vardır ve olmalıdır. Bu emirlere uymayanların da kusurlu veya günahkâr sayılmaları gerekir. Öyle ise, Müslümanlar “trafik günahı” işlemekten kaçınmalıdır.  TRAFİK HUTBELERİBir sosyal bilim öğrencisi olarak, genelde dinleri ve özelde İslam’ı anlamak için çok kafa eskittim. Ama ben dindar değil, laik bir insanım. Dolayısıyla benim İslam ve İslami h

6507 defa okundu.

yazının tamamı...
Daha büyük günah toplumun kul hakkını yemektir
En büyük günah: Kul hakkı yemektirCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ekonomi gazetecileriyle bir iftar sofrasında buluşup, sohbet etmiş.Yemekten sonra yaptığı konuşmada, en büyük günah “kul hakkı yemektir” demiş. Din bilginlerinden sıkça duyduğumuz, Allahın “Benim karşıma kul hakkı yemiş olarak gelmeyin” demesi de aynı mealde bir başla İslami hatırlatmadır. Bir başka söylem de milli servet savurganlığı veya talanı karşısında “Saçı bitmemiş yetimlerin hakkı yendi” ifadesidir. DİYANET, MÜMİNLERİ AYDINLATMALIDIRBen bir iktisat yorumcusu olarak kul hakkı yemenin, geirçek hayatta ne anlama geldiğini örnekleriyle anlatabilirim. Hem de çok iyi anlatırım. Konuya giriş olarak, kul hakkı yemek “milli gelire az katkı yapıp, çok pay almak” demektir tanımını verebilirim. Bu ise fakirleşme kısır döng

6674 defa okundu.

yazının tamamı...
Dövizi tut-faizi sal faizi tut-dövizi sal
Dövizi tut-faizi sal faizi tut-dövizi salÖnce, Merkez Bankası'nın izlediği daha doğrusu Başbakan'ın uygulattığı "Faizi tut-dövizi sal" politikasını doğru bulduğumu söyleyeyim.Çünkü bu politika, döviz fiyatlarının "olması gereken" düzeye çıkmasına hizmet edecektir. Döviz fiyatlarının olması gereken düzeye yaklaşıp yaklaşmadığı da "cari açığın" azalıp azalmadığından anlaşılır.  ??KUR SAVAŞLARI??"Kur Savaşları" diye bir deyimi duymuşsunuzdur. Bu savaş ülkelerin ulusal paralarının değerini düşük tutup ihracatta avantaj sağlamaya çalışması demektir.İşin savaşa dönüşmesi "mukabele-i bilmisil"den çıkar. Savaşı önlemek için bir anlaşma yapılır.Ülkeler birbirine "Sen devalüasyon yaparsan, ben de aynen mukabele ederim"der. Sonuç sıfıra sıfır, elde var sıfır olur. Nispi r

5496 defa okundu.

yazının tamamı...
Merkez bankacılarını dövmeyin
Merkez bankacılarını dövmeyinİNGİLİZCE bir makaleden aktaracağım aşağıdaki cümleyi (yazarın zihnindeki kabulleri deşifre etmeye çalışarak) okuyun:“Kuramsal olarak, merkez bankaları, piyasalarda oluşan şişkinlikleri, düzenleyici ve denetleyici önlemlerle ortadan kaldırmaya çalışır. Buna mukabil enflasyon ve işsizlik sorunlarını para politikasıyla çözümler.” Yazar kısaca “Bir ülkenin ekonomisini o ülkenin merkez bankası yönetir” diyor. Emlak, hisse senedi, kredi veya emtia borsalarında bir aşırılık mı var? Telaşlanmayın. Bunların gazını almak merkez bankasının görevidir. Bir ülkede enflasyon veya işsizlik tehlikesi mi var? Merak etmeyin! Merkez bankanız aslanlar gibi onun da üstesinden gelir. Makale bu cümleden sonra, gelişmiş ülkelerde süre giden krizi çözmede merkez bankalarının yetersiz k

6275 defa okundu.

yazının tamamı...
Çayırda otlayan her kuzuyu kebap olarak görmek
Çayırda otlayan her kuzuyu kebap olarak görmekÖNCE bir yanlışı veya kasten söylendiği yalanı düzelteyim.İstanbul'a üçüncü havalimanı inşa edilmiyor. Atatürk Havalimanını yıkıp onu rant limanı dönüştürmek için amacıyla İstanbul'un en ters köşesine yeni bir havalimanı inşa ediliyor. Bu akla ziyan havalimanı için de üçüncü bir köprü ve çevre yolları inşa ediliyor. Bu iki proje bir bütündür.  Yeşilköy'deki havalimanının yetersiz kaldığı ve daha fazla büyütülemeyeceği doğru değildir. Pek tabii her havalimanının ulaşabileceği bir maksimum kapasite vardır. Ancak Atatürk, henüz bu limite gelmemiştir. Askeri havaalanı bu limanla birleştirilip, yeni bir genişleme projesi hazırlanabilirdi. Bunlardan çok daha önemlisi tüm Marmara Bölgesine hitap etmede "ulaşım ekonomisi açısından" ideal bir yerde

6525 defa okundu.

yazının tamamı...
Memleketimden iktisat efsaneleri
Memleketimden iktisat efsaneleriADALET ve Kalkınma Partisi daha doğrusu Recep Tayyip Erdoğan 2002 yılının sonunda iktidara geldi.10 yılı aşkın bir süredir Sayın Erdoğan (R.T.E.) "tek adam" olarak ülkeyi yönetmektedir. R.T.E'nin yönlendirdiği Türkiye'nin 10 yılda mucizevî bir iktisadi gelişme gösterdiği şeklinde yaygın bir söylem var. Bu söylem, sadece Türkiye'de değil, yurt- dışında da yaygındır. Acaba bu sav, bir gerçeğin ifadesi midir?Yoksa bir efsane midir? Bugün bu savı eleştirel bir açıdan irdelemek istiyorum.??BİRİNCİ EFSANE: KİŞİ BAŞINA MİLLİ GELİR ÜÇ KAT ARTMIŞTIR??Yanlış. Doğrusu, kişi başına milli gelir 10 yılda % 45 artmıştır. Üç kat artmış hesabı (ki, aslında 2 kat artmış veya 3 katına çıkmıştır demek gerekir) cari dolar fiyatıyla yapılan bir tercüm

6641 defa okundu.

yazının tamamı...
Ülke zenginleştikçe büyümesi yavaşlar
Ülke zenginleştikçe büyümesi yavaşlarFAKİR ülkeler yavaş büyür. Orta gelir seviyesine geldikçe büyümeleri hızlanır.Bu hızlı büyüme süreci, kabaca 20 bin dolar kişi başına milli gelire kadar sürer.Sonra yavaşlama başlar. Pennsylvania Üniversitesi tarafından hazırlanan ve 1950-2010 yılları arasında 160 ülkeyi kapsayan "Penn World Tables" adlı bir tablo var.Bu tabloda, Satınalma Gücü Paritesi'ne göre, kişi başına yıllık milli geliri 13-14 bin dolar düzeyindeki ülkelerde, gelir artışının yılda yüzde 2.9 olduğunu gösteriyor.Buna karşın kişi başına milli geliri 30-40 dolar olan ülkelerde, gelir artışı yüzde 1.5'u geçmiyor. Şunu hemen belirteyim, AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılı sonlarından 2012 yılı sonuna kadar geçen 10 yıllık dönemde Türkiye'de kişi başına milli gelir yılda ortalama  yü

7788 defa okundu.

yazının tamamı...
Silahlar gömülmüş, çekilme tamamlanmıştır
Silahlar gömülmüş, çekilme tamamlanmıştırKÜRT Açılımı sürecinin birinci aşamasında, Türkiye içindeki PKK elemanlarının yurt dışına çıkması var.Böyle bir şart koşmak, sürecin mantığına aykırıdır. Haftalardır yazıyorum; PKK elemanları Türkiye'yi terk etmez.Bugün etse, yarın geri gelir. Burası onların da vatanı değil mi?İnsan, anayurdunu terk etmek için savaşır mı? Yasalara göre suçlu iseler, cezalarını çekerler. Çıkmak üzere olan yasalara göre suçlu değilseler, bu ülkede yaşamaya devam ederler.Üstelik mücadeleyi kazandıklarına göre, niçin terk etsinler. Tam aksine Kuzey Irak'ta konuşlanmış PKK elemanlarının anayurda dönüşü Kürt Açılımı sürecinin olmazsa olmaz şartıdır. Propaganda için elzemse, "sanal" bir çıkış ayarlansın. Açılım kervanı da yoluna devam etsin. Hüllede çare tükenmez.SADECE GA

6785 defa okundu.

yazının tamamı...
Düşük faiz, düşük kur
Düşük faiz, düşük kurEVVELKİ hafta Mahfi Eğilmez'in CNBC-e'deki programına konuk oldum.Mahfi Bey bana, uzun süre "yüksek faiz-düşük kur" diye yüksek faizi yeren yazılar yazdınız, konuştunuz.Hâlâ faizler yüksek mi diye bir soru sordu.Cevabı aşağıdadır. İktisat doktoru Mahfi Eğilmez, eski bir Hazine Müsteşarı'dır.Uzun süredir de görsel medyanın ekonomi yorumcularından biridir.Kendisiyle, aynı kanalda bir yıl süreyle "Ege&Mahfi" diye haftalık bir ekonomi programı da yapmıştık.Mahfi Bey, Hazine Müsteşarı olduğu dönemde iddialı bazı açıklamalar yapmış, ben de bu köşede "Mahfi Eğilmez, ekonominin Çar'ı olmak İstiyor; hâlbuki tek yetkili Çar, bürokratlar değil, siyasiler arasından çıkar" diye bir yazı yazmıştım.Tesadüf, bu yazıdan kısa bir süre sonra kendisiyle ilk kez şahsen t

6834 defa okundu.

yazının tamamı...
Santral lazımsa başka yerde kur
Santral lazımsa başka yerde kurTÜRKİYE'nin elektrik üretim kapasitesini arttırması şart. Bu, daha müreffeh yaşamanın olmazsa olmaz şartı.Gelgelelim, ülkemizde her yerinde halk, kendi yöresinde herhangi bir elektrik üretim tesisinin kurulmasını istemiyor. Bu tesis, ister nükleer, ister termik ister hidrolik olsun fark etmiyor. Hatta rüzgârımızı çalıyorlar diye rüzgâr santrallerine bile karşı gösteri yapıldığına tanık olduk. Santrallere ?karşı olanlar sadece yöre halkı da değil. Nerede bir santral kurulacak olsa, buna direnmeyi hayat tarzı olarak seçmiş eylemci çevreciler de var. ÜSTÜN KAMU YARARIÇevre ve Orman Bakanlığı, bu sorunu aşmak için, yeni bir düzenleme hazırlıyormuş. İşin özü şu: Velev ki, çevreyi bir miktar kötü etkileyecek olsa bile o santral "Üstün Kamu Yara

6994 defa okundu.

yazının tamamı...
Üçüncü değil yeni havalimanı
Üçüncü değil yeni havalimanıİstanbul'un Karadeniz sahiline yakın Tayakadın mevkiinde dev bir havalimanı yapılması planlanıyor.Bu havalimanından bahsederken "üçüncü" sıfatı kullanılıyor. Ancak benim okuduklarımdan anladığım, bu yeni havalimanı işletmeye alınınca, büyük yolcu uçakların iniş ve kalkış emniyeti için Atatürk havalimanının kapatılması gerekiyor. Zaten bunu bizzat Başbakan da söyledi ve Atatürk Havalimanını kapatınca "imara açmayacağız" dedi. Sadece küçük uçaklar için koskoca Atatürk Havalimanı açık tutmak ekonomik değildir. Öncelikle yapılması kararlaştırılan havalimanı "üçüncü" müdür, yoksa "yeni" midir şunu bir netleştirelim.YENİ HAVALİMANI ANADOLU YAKASINDA İNŞA EDİLMELİDİRİstanbul'un Anadolu yakası ile İzmit, Gölcük, Karamürsel, Yalova, Bursa, Adapazarı ve hatta Bolu, Eskişe

7533 defa okundu.

yazının tamamı...
Yargıcın anlamadığı dille kendini savunma hakkı
Yargıcın anlamadığı dille kendini savunma hakkı"Anadilde Savunma Hakkı" diye tuhaf bir yasal düzenleme "barış" adına TBMM'den geçmek üzeredir. Tekrarda fayda var.Bir ülkenin resmi dilini bilmeyen (Türkiye'de Türkçe) yerli ve yabancı davacı veya davalıların, mahkemelerde tercüman vasıtasıyla hak aramaları veya kendilerini savunmaları kadar doğal bir şey olamaz. Ülkemizde de bu usule hep uyulmuştur.Peki, yeni düzenleme ne getiriyor?Gelen şu: Bir eski savcının TV'de dediği gibi "Önceden tercüman, sanığa veriliyordu; şimdi yargıçlara ve savcıya verilecektir."  Bunun sonunda varacağı nokta, belli vakalarda yargılama dilinin Kürtçe olmasıdır.  KANUNLAR HEM TÜRKÇE HEM KÜRTÇE YAZILMALIBir sanığın kendini laiki veçhile Kürtçe savunabilmesi için,  savcının da iddianameyi Kürtçe d

6424 defa okundu.

yazının tamamı...
Ekmek israfı
Ekmek israfıBAŞBAKANIMIZ ve başöğretmenimiz Recep Tayyip Erdoğan, ekmek israfı işine de el koymuş bulunuyor.Ben kendimi bildim bileli, ekmek israfı meselesi gündemdedir. Demek ki bu ekmek israfının önüne geçilememiş. Başbakanımızın verdiği bilgilere göre yılda 5 milyar ekmek çöpe gidiyormuş. Somali'de insanlar açlıktan ölürken, bizim dudağımızdaki yağı ekmekle silip, sonra onu çöpe atmamız günahtır diyor. Yerden göğe kadar haklıdır. Yağlı ekmek ağza atılmalıdır. Bir de "ekmek bıçakla kesilmez" gibi bir gelenekten bahsetti. Doğrudur, bıçak yoksa ekmek kopartılır. Ama bıçak ortada dururken, büyüklerimizin niçin bıçakla kesmek yanlıştır dediğini anlamadım. Ekmeği bıçakla kesmek hem daha hijyeniktir, hem de düzgün dilimlenmiş ekmek daha az israf edilir.ESMER EKMEK İSRAF EDİLMEZ Mİ?Konu, ekmek

7274 defa okundu.

yazının tamamı...
Çok borç iyidir
Çok borç iyidirAKBANK Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, geçen Pazar günü gazetemizde yer alan beyanatında şöyle diyordu."Hane halkları, kamu kesimi, reel sektör ve finans sektörünün toplam borçlarının, GSMH'ye (milli gelire) oranı Türkiye'de % 120 düzeyinde. Avrupa'da bu oran 3-4 katına çıkıyor. Örneğin İngiltere'de yüzde 500. ABD'de toplam borçluluk GSMH'nin 2,5 katını buluyor. Yani bizde tüm kesimlerde düşük borçluluk var. Büyüme trendinin arkasında yatan dinamik budur."Suzan Hanım, bunları dedikten sonra sözlerini şöyle tamamlıyordu:"Bizde hane halkının borcu, harcanabilir gelirlerinin yüzde % 50'sinden az. ABD ve Avrupa ülkelerinde bu oran yüzde 80-120 arasında değişiyor.Hane halklarının borçluluk düzeyinin yüksek olması Avrupa ülkelerini duraksatıyor".TAM TERSİ DOĞRUDURSuza

8786 defa okundu.

yazının tamamı...
ARNAVUT KALDIRIMDAN GRANİT KALDIRIMA
Burhan Hoca ve çekirge Ege1956-57 öğrenim yılında, öğleden sonraları İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne bağlı Gazetecilik Enstitüsüne, aklıma estikçe devam ettim ve arka kapısından çıktım.Yazı nevileri dersini o zamanın ünlü köşe yazarı ve spor adamı Burhan Felek (1889-1982) veriyordu. Anlattığına göre, kendisi 1908'de ilan edilen II. Meşrutiyet öncesinde gösteri yapan üniversite öğrencilerinden biriymiş.O sırada Hukuk Fakültesi'nde okuyormuş.Burhan Felek olimpiyat şampiyonu olan amatör sporculara devletin parasal ödül vermesini, amatörlük ilkelerine aykırı bulduğu için olimpiyat komitesinden istifa etmiş ve bunu açıkladığı için de hain ilan edilmişti. Burhan Felek, Şeyh-ül Muharririn (Yazarların Şeyhi) lakabı verilen ilk ve son yazardır. 1980'den sonra, kendinden genç Kenan Evren'

7106 defa okundu.

yazının tamamı...
Mahkeme, muhakeme hâkim ve hüküm
Mahkeme, muhakeme hâkim ve hükümSORU şu: Yargı süreci nasıl hızlandırılabilir?Bu soruya verilen geleneksel cevaplar, yargıya bütçeden daha fazla para ayrılması noktasında toplanır.Daha çok yargıç, savcı ve polis istihdam edilmesi, yeni mahkemeler kurulması yeni adliye sarayları inşa edilmesi, mahkeme donanımlarının modernizasyonu ve yargı mensubunun maaşlarına zam yapılması gibi öneriler, hep aynı kapıya çıkar. Ne kadar para, o kadar hızlı yargılama.Mademki; "geç gelen adalet, adalet değildir" denmektedir, öyleyse pamuk eller cebe girmelidir.YANLIŞ MI YANİ?Milli Gelir tanımına göre, yargılama bir "hizmet üretimi" dir.Her üretim, daha fazla kaynak tahsisi ile artar.Nokta. Ama her sorunu, sorunun kök sebebine inmeden, sadece daha fazla para vererek çözmeye çalışmak, o sorunu çözmeye yet

7083 defa okundu.

yazının tamamı...
Bu cumhuriyetin en büyük günahı
Bu cumhuriyetin en büyük günahıYAZIYA başlamadan önce şunu söyleyeyim.Eğer bir kişi konuşurken cumhuriyet kelimesinin başına "demokratik" nitelendirmesi getiriyorsa, o kişi Atatürk'ün kurduğu bu cumhuriyete karşıdır demektir.Bunu gözlemlerime dayanan bir tespit olarak yazıyorum.Bir "iyi-kötü" değerlemesi yapmıyorum. Pek tabii bu ülkede yaşayan herkesin aynı şekilde düşünmesi ve aynı şeye taraftar olması gibi bir zorunluluk yoktur. 1923'te kurulmaya başlanan ve 15-20 yıllık bir şekillenme sürecinden geçen bu cumhuriyet, üç sütun üstüne oturur. Bunlar "ulusal birlik", "laiklik" ve "tam bağımsızlık"tır.Bugün hiç kimse cins isim olarak cumhuriyete karşı değildir. Karşı olanlar cumhuriyetin niteliklerine karşıdır.Onların tasarımladıkları cumhuriyetin de üç temel "karşı niteliği" vardır: Bunlar

8449 defa okundu.

yazının tamamı...
Rant avcılarının Bağdat seferi
Rant avcılarının Bağdat seferiRANT, milli geliri arttırmayan bir kişisel gelir türüdür. Casus vardır, ama casusun alnında casus yazmaz.Casuslar tebdil dolaşır.Rant gelirinin üstünde de "rant" yazmaz ama rant vardır. Rant, genellikle "kâr" adı altında elde edilir. Herhangi bir iş dalında rant oluşması için, kamunun getirdiği bir "yasaklama-kısıtlama" olması şarttır.Bu kısıtlamayı kullanan girişimciler, genellikle kamu erkini kullananlarla işbirliği yaparak, fahiş kârlar elde ederler. İşte bu kâr, ranttır.Türkün daha bebekken öğrendiği ilk "kâr görünümlü rant", imar durumu değişikliği ile yaratılan servetlerdir.DEPREM RANTIBirkaç aydan beri, İstanbul'un Anadolu yakasının, Bağdat Caddesi ile Sahil Yolu arasında kalan makbul semtlerine, rant avcısı müteahhitlerin tebelleş o

8058 defa okundu.

yazının tamamı...
Cari açığı çözemiyorsan yönetmeyi öğren
Cari açığı çözemiyorsan yönetmeyi öğrenGEÇEN Cumartesi birinci 10 yılını tamamlayan AKP (daha doğrusu Tayyip Erdoğan) iktidarının yola devam edebilmesi için, yolu üzerindeki biri siyasi, diğeri ekonomik iki mayına da basmaması gerektiğini yazmıştım.Siyasi mayın, Kürt meselesiydi. AKP'nin bunu "hem ver-hem vur" yöntemiyle ele aldığını anlattım. Bugün sıra "cari açık" adlı iktisadi mayına basmadan AKP'nin nasıl bugüne kadar geldiğini ve bundan sonra da nasıl yola devam edebileceğini anlatmaya çalışacağım. Çünkü cari açık, yani döviz açığı, geçmişte bu ülkede yaşanan tüm iktisadi krizlerin tek ortak sebebidir.DERVİŞ BİTTİ BABACAN VERELİMErdoğan önderliğindeki AKP, 2001 krizi atladıktan sonra iktidara geldi. Hatırlamakta fayda var. Ecevit'in Başbakan, Kemal Derviş'in ekonomi bakanı olduğu 2002

8787 defa okundu.

yazının tamamı...
Bilanço makyajı
Bilanço makyajıRESMİ açıklamalara göre Boğaziçi köprüleri ve otoyolları özelleştirilmiş. Benim anlayışıma göre devlet, 25 yıllık gelirlerini peşin paraya kırdırmıştır.İhale çok başarılı geçmiş; ne demekse?Başarı, işin ucuza mı gitmesidir, yoksa pahallıya mı?  Ucuza gitmişse, devlet kazık yemiştir.Pahalıya gittiyse, ya ihaleyi alanlar, elektrik dağıtım imtiyazlarını alanların yaptığı gibi cıllayacak ve ihale bedelini düşürecektir ya da sıkışınca geçiş ücretlerini arttıracaktır.Bu arada geçiş ücretlerine "enflasyondan fazla zam yapılamayacak" diye bir haber de gözüme çarptı. Dolarla ihale edilen bir işin nakit akışı TL ise, ağzımdan yel alsın, devalüasyonriskini kim nasıl taşıyacaktır??Köprülerin ve paralı otoyolların işletmesi at-deve bir iş değildir. Zaten bunu Karayolları yılla

7696 defa okundu.

yazının tamamı...
Akılsız akıllılık
Akılsız akıllılıkSIFAT olarak "akıllı" sözcüğünün alafranga karşılığı "rasyonel"dir. Rasyonel kelimesi bir zamanlar Türkiye'de çok modaydı.Hepimiz, birbirimize rasyonel davranmanın faziletini anlatırdık. Harekete geçmeden önce iyice düşünülerek alınan kararların, rasyonel olacağı varsayılırdı.İyice düşünmeden, daha çok önyargılarla ve duygusal etkilerle alınan kararlara da "irrasyonel" denirdi. Hatırlamakta fayda var.İşletmelerde verimlilik arttırma çalışmalarına da "rasyonalizasyon" tabir edilirdi. ODTÜ'de hocam Fuat Çobanoğlu'na göre rasyonel kelimesinin Türkçe karşılığı, akıllı değil iktisadi idi. Ben de buradan, akıllı davranmakla, iktisadi davranmak aynı şeydir diye bir sonuç çıkarmıştım. Memduh Yaşa Hocamızdan iktisat(d) kelimesinin, "kast(d)" kökünden geldiğini öğrenince zihnimde ik

7805 defa okundu.

yazının tamamı...
Her sorun milli gelir dağılımına çıkar
Her sorun milli gelir dağılımına çıkarHOCAM Sadun Aren, iktisatta 20 kadar temel sorun vardır; bunların başında da milli gelir dağılımı gelir derdi. Avrupa'da yaşanan borç krizinin "kök sebebi" ve de çözümü Avrupa içinde bir gelir dağılımı meselesidir.MİLLİ GELİRİN DAĞILIMIMilli gelir, sermaye ve emek arasında dağılır. İster menkul ister gayrimenkul olsun, servet/sermaye sahibi olanlar, olmayanlara göre milli gelirden "kişi başına" daha yüksek pay alır. Servet veya sermaye, sadece menkul veya gayrimenkul mülkiyeti şeklinde olmaz. Siyasi ve idari yüksek mevkilerde bulunmak, kısaca "devletlû" olmak da bir servettir. Buna "gayri maddi servet" denebilir. Bu servet veya sermayenin de parasal getirisi vardır.Teknoloji geliştikçe, "bilgi ve beceri" de önemli bir gayri maddi sermaye haline ge

7409 defa okundu.

yazının tamamı...
Milletlerin zenginliği
Milletlerin zenginliğiİNSANLAR bazen karşısındakini aşağılamak için "kaç paralık adamsın sen?" diye bir soru sorar.Faizlerin tavan yaptığı yıllarda ben de bir kişinin "kaç para ettiğini" hesaplamıştım. Şöyle düşünmüştüm.Bir emekçinin yıllık ücretine eşit tutarda reel faiz getiren anapara o kişinin (sermaye) değerine eşittir.  Nasıl hesapladığımı bir örnekle anlatayım. Mesela bir kişinin aylığı 2500 TL yani yıllık ücret geliri 30.000 TL olsun. O yıl da enflasyon % 10, Hazine Bonosu'nun faizi % 15,5 yani reel faiz de % 5'lerde seyretsin. Bu verilere göre yılda 30.000 TL reel faiz getiren anapara 600 000 liradır.Çünkü 600.000 liralık Hazine Bonosu, % 5 reel faizle yolda 30.000 TL faiz getirir. Bu hesapta emekçinin "aşınma/eskime/yaşlanma" payı sıfır kabul edilmiştir. Hesabın mantığından

5234 defa okundu.

yazının tamamı...
Borçtan değil alacaktan batılacak
Borçtan değil alacaktan batılacakÜNLÜ bir iktisatçımızı TV'de seyrediyorum. Çin'de tasarruf oranı yüksek, ama tasarrufu hane halkı yapıyor; şirketler ise çok borçlu; bu yüzden Çin ekonomisi her an krize girebilir diyor.Belki de haklı. Çin ekonomisi her an krize girebilir.Ama benim aklıma şu soru takılıyor.Çin halkı tasarruf ettiği parasını bankaya yatırdığı için, şirketler bankadan borç alabilmiş. Şirketler borçlanmasa, bankaya yatan paralar ne olacak acaba? Herhalde paralar, devlet tahviline yatacak.O zamana da karşımıza Japonya örneği çıkıyor. Japon devleti, dünyanın, milli gelirine oranla en borçlu devleti. Onlar da devlet borcundan batacakmış. Zaten kredi dereceleri düşürülmüş.İşin ilginç yanı hem Çin'in hem de Japonya'nın trilyon dolarlar birikimli cari fazlası var. Yani bu ülkelerin

4967 defa okundu.

yazının tamamı...
Enflasyonun üç atlısı
Enflasyonun üç atlısıENFLASYON NEDEN KÖTÜDÜRFiyatların inip çıkması, serbest piyasa sisteminin işlediğini gösterir.Çünkü arz ve talebi dengeye getiren şey fiyat oynamalarıdır. Mekanizma çalışmazsa, yani fiyatlar yukarı-aşağı hareket etmezse talep edilen mal ve hizmetler yeterince üretilmezken; emek ile sermaye, alıcısı olmayan malları üretimiyle uğraşmaya devam eder. Farklı ürün fiyatlarının zaman içinde farklı oluşması (buna iktisatçılar nispi fiyat değişmesi derler) iyi iken, "fiyatlar genel seviyesinin" sürekli artması demek olan enflasyon, kötü addedilir.Çünkü bu hal ulusal para biriminin (mesela TL'nin) değersizleştiğine işaret eder. Ulusal para birimi bozulan bir ülkede "fiyat mekanizması" da iyi çalışmaz.  ENFLASYON SARMALLARIBüyük usta Friedman "enflasyon her zaman bir pa

4867 defa okundu.

yazının tamamı...
Akıllı telefonlar şirketinizi nasıl aptallaştırır
Akıllı telefonlar şirketinizi nasıl aptallaştırırGEÇEN akşam iş arkadaşlarımla bir yemekteydim. Benim nispeten basit bir cep telefonum var.Bu durumumu anlayınca bana uzun, uzun "akıllı telefon"larının (Smartphone) ne kadar faydalı olduğunu anlattılar. Anlatmakla kalmadılar, gösteri de yaptılar.Hangi uçağın Yeşilköy'e ne zaman indiğine baktık, ikinci köprünün açık olduğunu gördük, sesli tercüme yaptık daha neler, neler? Bu Smartphone, akıllı telefon değil seyyar bir bilgisayar. Cihazın telefon olma niteliği adeta önemsizleşmiş. Bildiğimiz en gelişmiş cep telefonlarının hem her işlevini yapıyor, hem de sahibini sanki bir ofiste bilgisayarının başındaymış gibi dünya âlemle temas halinde tutuyor. Akıllı telefonu anlayım derken yemeği soğutmuşum. ??BİR MAKALE OKUDUM HAYATIM DEĞ

5058 defa okundu.

yazının tamamı...
Sevda tepesi rantı ve rant tepesi sevdası
Sevda tepesi rantı ve rant tepesi sevdasıSONRADAN düzeltilen beyana göre Suudi Arabistan Kralı, Türkiye'ye 10 milyar dolar yardım yapmış.İma edildiğine göre de bu paranın yüzü suyu hürmetine, kralın imar izni olmayan arsasına inşaat izni verilmiş.Haberin kaynağı Akşam Gazetesi'dir. Bu haberi Güngör Uras Milliyet'te "nerede bu 10 milyar dolar" diye mizahi bir şekilde yorumlayınca kıyamet koptu.Bakan Bayraktar, Güngör Uras'ı aramış, "sözlerim yanlış anlaşıldı; ben, bu kadar "yatırım" gelebilir dedim, onlar "yardım" anlamışlar" demiş.Ağızdan kaçan her kelime, insanın kafasının gerisini anlatır. Dışarıdan gelen parayla ekonomisinin çarklarını maşallah iyi çeviren Türkiye'de tüm kararlar yabancı para akımının durmamasını sağlamaya yöneliktir.Bakan da kendi sorumluluk alanında "gel para gel" kam

4744 defa okundu.

yazının tamamı...
Yok para yap para
Yok, para yap paraBÜTÜN bilimlerin temeli fiziktir. İktisat da fiziğe dayanır. İktisadın işleyişi fizik kanunlarına aykırı olamaz. Ancak bunun tersi fizik için doğru değildir.Yani fiziki olaylar, iktisadın kanunlarına tabi değildir. Çünkü fizik, iktisadı kapsar, ama iktisat fiziği kapsamaz. Misali hatırlayın. İnsan iki ayaklıdır, ama her iki ayaklı insan değildir. İki ayaklıların bir kısmı kuştur. Lakin fizik bilmek, tek başına iktisadi kavramaya yetmez. Çünkü iktisadın tâbi olduğu fizik kanunlardan başka yine ters düşemeyeceği biyoloji, psikoloji ve sosyoloji kanunları vardır. Pek tabii iktisadın kendi kanunları da mevcuttur...  Felsefe bitti; yolumuza devam edelim.PARAModern iktisat, kâğıt paranın icadıyla başlamıştır. Kâğıt paradan önce kullanılan paralar, altın gümüş gibi değerli maden

4742 defa okundu.

yazının tamamı...
Büyümek şart mıdır?
Büyümek şart mıdır?BİR ülkenin ekonomik performansı ölçülürken beş başarı kıstası kullanılır. Bunlar sırasıyla1. Büyüme, yani milli gelir artışı, ?2. Tam istihdama yaklaşma, yani işsizlik oranının düşmesi, ?3. Milli gelirin âdil dağılımı, yani gelir dağılımını daha eşitlikçi hale gelmesi, ?4. Fiyat istikrarı, kısaca ne enflasyon ne deflasyon, ?5. Finansal istikrar, yani yukarıda sıralanan hedeflerin sürdürülebilirliğini sağlama. ?Finansal istikrarın da varlık fiyatları balonu oluşmasına meydan vermeden iç ve dış açıkların sıfıra yakın veya düşük tutulması anlamına geldiğini de hatırlayalım. Yukarıda sıralanan yeni moda değişle "Kritik Performans Kriterlerinin" en önemlisi, büyümedir.BÜYÜME VE İSTİHDAMBüyümenin, bir numaralı başarı göstergesi olarak k

4750 defa okundu.

yazının tamamı...
Gelir vergisi kaldırılmalıdır
Gelir vergisi kaldırılmalıdırACABA "gelir vergisi" muhafaza edilmesi ve mutlaka etkinliğinin arttırılması gereken bir vergi türü müdür?Genel kabul görmüş bir kanaata göre, harcama üzerinden alınan dolaylı vergiler adaletsiz; dolaysız vergiler adaletlidir. Nitekim Türkiye'de vergi adaleti yoktur, çünkü devlet vergi gelirlerinin % 68'i dolaylı ve sadece % 2'si dolaysız vergilerle toplanmaktadır sözü artık bu iddianın kanıtı olmuştur. Bu teze göre, gelir vergisi, dolaysız bir vergi olduğundan adildir. Çünkü az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi almayı hedefler. Gelir vergisi yaygın olsa, herkes gücüne göre vergi ödemiş olur. Zaten devletin vergi toplamaktan bir amacı da, kapitalist sistemin adil olarak dağıtmadığı milli geliri, sosyal harcamalar ve sosyal transferlerle, ikinci bir dağıtı

5232 defa okundu.

yazının tamamı...
Yunanistan'ı krizden kurtarma girişimini anlama kılavuzu
Yunanistan'ı krizden kurtarma girişimini anlama kılavuzuYUNANİSTAN'ın içine düştüğü finansal krizin tıpatıp aynısının geçmişte örneği yoktu.Bu yüzden kurtarma operasyonuna başlamadan önce, olayın kuramsal olarak kavraması gerekiyordu. Buna, hem kurtarılacak olanın, hem de kurtarıcıların ihtiyacı vardı. Ondan sonra operasyonun tasarımına geçilebilirdi. Üçüncü aşamada bu tasarımın ilgili taraflarca benimsenmesi sağlanacaktı. En sonunda da uygulamaya geçilecekti. Ancak uzun sürecek bu süreçte "hastanın kaybedilmemesi" yani ülkenin acze düşmemesi sağlanmalıydı. Bu amaçla ara çözümler devreye sokuldu. Şimdi son aşamaya gelinmiş bulunuyor. KRİZİN KURAMSAL TANIMI: BİRDEN FAZLA EURO VARMIŞ MEĞERYunan finansal krizi aslında bir Euro krizidir. Her para biriminin bir "baba"sı, bir de "ana"sı vardır.

4900 defa okundu.

yazının tamamı...
Sukuk: Bono çıkarmanın Arapçası
Sukuk: Bono çıkarmanın ArapçasıEge CansenSUKUK, Arapçada "ödeme sözü içeren belge" anlamına gelen "sakk" kelimesinin çoğuludur.Altın para döneminden kalma yanlış bir yoruma göre, İslam'da "faiz" yasaktır. Bu yüzden, günahtır diye faiz almak istemeyenlerin paralarını uzun vadeli olarak ekonomiye sokmak için yeni bir "kıymetli kâğıt" yaratmak gerekmiştir. Bunun için, nemasına faiz değil, kira veya kâr payı denen tahvil veya bonolar tasarlanmış ve bu kâğıtlara "sukuk" denmiştir. AKP'NİN EKONOMİ POLİTİKASISukuk, bugünlerde önem kazanmıştır. Çünkü AKP'nin ekonomi politikası, yurt dışından para getirmektir. Ekonomide ve hatta dış siyasette atılan her adım, söylenen her söz de bu amaca hizmet etmektedir.Formül "para içeri-ekonomi yukarı"dır. Türkiye'ye yabancı para girişleri aksama

4514 defa okundu.

yazının tamamı...
Kırk defa aptal dersen, aptal olur
Kırk defa aptal dersen, aptal olurEge CansenSANKİ gizli bir güç Avrupa'da finansal kriz çıkması için çalışıyor. Bu gizli gücün, gizli olmayan yüzü "Derecelendirme Kuruluşları".Bu işin arkasında ABD mi yoksa Almanya mı var anlayamadım. Ya da hiç kimse yok, ama derecelendirme kuruluşları, 2009 yılında kaybettikleri itibarlarını yeniden kazanmak için "aşırı" temkinli davranıyorlar. Hani Türkçe'de "sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yermiş" diye bir söz vardır. Bunlarınki de o hesap. Sütün, dil yakacak kadar sıcağı olur, ama yoğurdun sıcağı, hele hele dil yakacak kadar kaynarı olmaz. Geçen hafta ortasında yatırımcılar yıllık yüzde 2.7 nominal faiz getiren İtalyan devlet tahvillerini aldıktan üç gün sonra, birçok Avrupa ülkesinin kredi notunu düşürmenin kime ne faydası var? Bir ülkenin kredi

5177 defa okundu.

yazının tamamı...
İslam kapitalist mi sosyalist mi?
İslam kapitalist mi sosyalist mi?Ege Cansen  BATILILAR, AKP'nin Türkiye'de sessiz veya pasif bir "devrim", yani ihtilal yaptığını takdirle dile getiriyor.Mesela AB Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland yılbaşında "AKP'nin icraatı sessiz bir devrimdir" demişti. California Üniversitesi'nin sosyoloji hocalarından Cihan Tunal da "Pasif Devrim-İslami Muhalefetin Düzenle Bütünleşmesi" adlı bir kitap yazmış. Öğrendiğime göre Gramsci'nin "pasif devrim" deyimi "iktidara gelmeden önce, devlet kurumlarını ele geçirmek" demekmiş. Tunal da kitabına bu adı koymuş. Soru şu: İslami muhalefetin, iktidara gelince bütünleştiği "düzen"in siyasi ve iktisadi niteliği nedir? İslam, eskiden de iktidar olmuştu.O zaman hangi düzenle bütünleşmişti?Şimdi ne, niçin değişti? BAAS (DİRİLİŞ) PARTİSİNİN TEZİ: İSLAM SOSYA

4629 defa okundu.

yazının tamamı...
Mahkeme, muhakeme hâkim ve hüküm
Mahkeme, muhakeme hâkim ve hükümEge CansenSORU şu: Yargı süreci nasıl hızlandırılabilir? Bu soruya verilen geleneksel cevaplar, yargıya bütçeden daha fazla para ayrılması noktasında toplanır.Daha çok yargıç, savcı ve polis istihdam edilmesi, yeni mahkemeler kurulması yeni adliye sarayları inşa edilmesi, mahkeme donanımlarının modernizasyonu ve yargı mensubunun maaşlarına zam yapılması gibi öneriler, hep aynı kapıya çıkar. Ne kadar para, o kadar hızlı yargılama. Mademki; "geç gelen adalet, adalet değildir" denmektedir, öyleyse pamuk eller cebe girmelidir.YANLIŞ MI YANİ?Milli Gelir tanımına göre, yargılama bir "hizmet üretimi" dir. Her üretim, daha fazla kaynak tahsisi ile artar. Nokta. Ama her sorunu, sorunun kök sebebine inmeden, sadece daha fazla para vererek çözmeye çalışmak, o soru

5014 defa okundu.

yazının tamamı...
İslam kapitalist mi sosyalist mi?
İslam kapitalist mi sosyalist mi?Ege CansenBATILILAR, AKP'nin Türkiye'de sessiz veya pasif bir "devrim", yani ihtilal yaptığını takdirle dile getiriyor.Mesela AB Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland yılbaşında "AKP'nin icraatı sessiz bir devrimdir" demişti. California Üniversitesi'nin sosyoloji hocalarından Cihan Tunal da "Pasif Devrim-İslami Muhalefetin Düzenle Bütünleşmesi" adlı bir kitap yazmış.Öğrendiğime göre Gramsci'nin "pasif devrim" deyimi "iktidara gelmeden önce, devlet kurumlarını ele geçirmek" demekmiş. Tunal da kitabına bu adı koymuş. Soru şu: İslami muhalefetin, iktidara gelince bütünleştiği "düzen"in siyasi ve iktisadi niteliği nedir? İslam, eskiden de iktidar olmuştu. O zaman hangi düzenle bütünleşmişti? Şimdi ne, niçin değişti? BAAS (DİRİLİŞ) PARTİSİNİN TEZİ: İSLAM SOSYALİSTTİ

4714 defa okundu.

yazının tamamı...
Türkiye'de tasarruf oranı düşük değildir
Türkiye'de tasarruf oranı düşük değildirÇALIŞMALARINI yakından ve takdirle izlediğim Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, AKP Genel Merkezinde, Genişletilmiş İl Danışma Kurulu Toplantısı'nda Türk ekonomisi hakkında tespit ve görüşlerini geçen hafta açıklamıştı. Ekonomimizdeki başarıyı özetle milli gelir büyümesini dört nedene bağlamıştı.1. Ekonomimize güven duyulması, (Herhalde yabancıların güven duyması kastediyor)2. Halkın geleceğe güvenle bakması, 3. Bankaların kredi hacimlerini genişletmesi,4. Özel sektörün yatırım yarışına girmesi. BAZI İKTİSAT TEORİSYENLERİ BUNUN TERSİNİ SÖYLÜYORBabacan ekonomik büyümenin bu sayede gerçekleştiğini kaydettikten sonra, bazı iktisat teorisyenlerinin bunun aksini iddia ettiğini ileri sürmüş. Onlar diyormuş ki;"Büyüme istiyorsanız, enflasyona razı olacaksınız

4663 defa okundu.

yazının tamamı...
Sonra Yunanistan'a döneriz
Sonra Yunanistan'a dönerizMALİYE Bakanı Mehmet Şimşek, memurlara ve emeklilere bol keseden zam yapamamayız, sonra Yunanistan'a döneriz demiş.Yerden göğe kadar haklıdır.Ben beklerdim ki, aynı tepkiyi kendisinin de bizzat lehtarı olduğu bir hususta, milletvekilleri maaşlarına fahiş zam yapılırken de göstersin. Göstermekle kalmasın, Başbakanı da ikna edip bu "bal tutan parmağını yalar" zammını engellesin. Heyhat, Osmanlı'nın memura maaş ödeyemezken dış borçla saray inşa etme geleneği sürüyor. ÇALIŞAN KİŞİ EMEKLİ MAAŞI ALAMAZBir kişi, çalışıyorsa, emekli değildir. Emekli değilse de emekli maaşı alamaz. Bir kişi milletvekili maaşı alıyorsa, ayrıca emekli maaşı alamaz. Daha doğrusu almamalıdır.Ben de emekli olduktan sonra bir işverene bağlı olarak çalıştım. Hem maaş hem de emekli aylığı aldım. P

4417 defa okundu.

yazının tamamı...
Önce vur, sonra ver
Önce vur, sonra verBİR süredir geçici olarak kapatılmış olan "Kürt Açılımı"nın tekrar başlayacağının ilk işaretini Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay verdi.Hatırlamakta fayda var. Sayın Atalay hem eski içişleri bakanıdır hem de bugün, eğer deyim yerindeyse "Kürt İşlerinden Sorumlu Başbakan Yardımcısı"dır. Atalay, dört aydır devam eden Kürt kapalımı ve PKK'ya ders verme harekâtının sonuç verdiğini söyledi. Elde edilen askeri başarıdan sonra açılımın tekrar başlayacağını söyledi. Yapılan eleştirilere cevap verirken  "Habur'u savunuyorum" dedikten sonra "PKK'lıları dağdan indirmek için yaptığımız jesti, PKK barışçıl çözüm için bir şans olarak değerlendiremedi" diye Kürt tarafına sitem etti. Bu yüzden açılım projesi, gururu incinen Türk realitesine takılmıştı. Son 4 ayda yeteri kadar P

5071 defa okundu.

yazının tamamı...
Faizi tut dövizi sal
Faizi tut dövizi salBAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan başkanlığında ekonomiye yön veren heyetin ne yapmak istediği açıktır.Yapılmak istenen, Merkez Bankası'nın, faizler konusunda sergilediği tutumdan ayan beyan anlaşılmaktadır. Ekonomi yönetiminin amacı "cari açığı" daraltmaktır. Kapatmaktır diyemiyorum, çünkü o hedef, henüz ufukta görülmeyecek kadar uzaktadır.Ekonomi yönetimi doğru olanı yapmaktadır. Cari açığı daraltmak şarttır. Bunun da yolu döviz fiyatlarının artmasına izin vermektir.Gerisi lafıgüzaftır. Milli gelirin yüzde 10'unu geçen bir cari açıkla ekonomiyi büyütmek, pimi çekilmiş el bombasını sıkı sıkı tutarak koşmaya benzer. Bomba her an terli elden kayabilir. FİNANSAL İSTİKRARCari açık, en büyük "finansal istikrarsızlık" kaynağıdır. Cari açık bu kadar büyükken, "finanse edilebild

4751 defa okundu.

yazının tamamı...
Kayıp-kaçak bedeli vatandaştan alınamaz
Kayıp-kaçak bedeli vatandaştan alınamazSÖZCÜ gazetesi elektrik abonelerinden kayıp-kaçak bedeli diye ilave bir para alınmasının epey üstüne gitti.Aynı gazetede yer alan son bir habere göre bu uygulamaya artık bitmiş gözüyle bakılabilir. Çünkü Kahramanmaraş'ta bir abonenin şikâyetini ele alan "Tüketici Sorunları İl Hakem Heyeti" elektrik faturasında yer alan ve tüketim miktarının yüzde 15'ine tekabül eden "kayıp-kaçak" bedelinin, aboneye iade edilmesine karar vermiş. Kararı veren Heyet'in Başkanı Nesih Tanrıverdi, bu kararının artık emsal olarak kabul edileceğini söylemiş.İsteyen, mahkemeye müracaat ederek bugüne kadar ödediği kayıp-kaçak bedellerini geri alabilecekmiş.Pek tabii, bundan sonra davayı kazanan vatandaşlardan, elektrik tüketim bedeline ek olarak, kayıp- kaçak adı altında b

6604 defa okundu.

yazının tamamı...
Euro 'dama' dedi
Euro 'dama' dediYUNANİSTAN devlet tahvillerinin fiyatı ikinci el piyasada o kadar düştü ki; yıllık verimi % 30'a çıktı.Unutmayın bu Euro cinsinden getiridir. Sebebi Yunan devletinin, vadesi gelen tahvillerin ana parasını tam olarak ödeyemeyecek hale düşmüş olmasıdır. Tek başına bu olay bile Avrupa'da "tek para birimi-tek faiz oranı" geçerli olacaktır iddiasıyla yaratılan Euro için dağılma işaretiydi. Buna birinci çinko diyelim.Derken İspanya'nın yeni ihraç ettiği tahvillerde ödemeyi taahhüt ettiği faiz % 6,5 oldu. Dikkat edin bu faiz, külfeti borçlu devlete ait olmayan spekülatif ikinci el piyasa faizi değildir. Doğrudan devletin bütçeden ödeyeceği faizdir.Bu da ikinci çinko oldu. Nihayet bu hafta İtalya Hazinesi %7'yi aşan bir faizle borçlandı. Dama!DEVLET NE KADAR FAİZ ÖDERKural olarak b

9237 defa okundu.

yazının tamamı...
EU yetmez, UES gerekir
EU yetmez, UES gerekirEURO Bölgesi'nde süre giden finansal krizi çözmek için, yarım yüzyıl öncesinden başlanılan projeyi bitirmek gerekir.Bu proje, bütünleşmiş bir Avrupa kurulmasıdır. "Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu" ile ana rahmine düşen bütünleşme fikri "Ortak Pazar"la yola çıktı. Oradan "Avrupa Ekonomik Topluluğu"na geçildi ve sonunda "Avrupa Birliği" kuruldu. Mali cephede ise önce Avrupa Para Birliği kuruldu.Sonra da Avrupa Para Birimi fikri doğdu.  ?Pek tabii, her para biriminin, onu doğuran (ihraç eden) bir anası olur. Bunun için Avrupa Merkez Bankası kuruldu. Çocuğun anası belliydi ?ama babası tek değildi. Yani bir bakıma Euro bir piç olarak dünyaya geldi. Euro adlı bu velede "ekonominin dikenli ve taşlı yollarında" ilerlerken, kötü yola düşmemesi için bir baba, b

10478 defa okundu.

yazının tamamı...
Türk'e Atatürk'ü yermek
Türk'e Atatürk'ü yermekBEN, Atatürk ölmeden doğmuşum.Askeri tabip olan babam, o zaman çok yaygın olan Atatürk sevgisi dolayısıyla göbek adımı "Kemal" koymuş. İlk adımın Ege olması da yine o devirde moda olan "yenilikçilik" akımının bir sonucudur.Ege, hem bir bölgeyi hem de egemenlik kelimesinin kökünü temsil etmektedir.Kız olsaymışım ismim "Ece" olacakmış.Üç dört nesil geriye kadar baba tarafımın geçmişini biliyorum. Hepsi Osmanlı devletinde üst mevkilerde bulunmuş kişiler. Arnavutluk'tan Suriye'ye, Trabzon'dan Girit'e kadar imparatorluğun her yerinde görev yapmışlar. 1894'te tıbbiyeden mezun olan dedem 1922'de tifüs salgını ile mücadele etmek için gönderildiği Antalya'da tifüse yakalanıp vefat etmiş.Mezarı bile belli değildir. Gerek babamın, gerek annemin dinle, diyanetle pek ilgisi yoktu

5103 defa okundu.

yazının tamamı...
İniş ertelenmiştir
Kaptanınız konuşuyor: İniş ertelenmiştirBUNDAN bir süre önce sizlere yeni hükümetin izleyeceği iktisat politikasının eskisinden farklı olacağını söyledim.Çünkü hükümet, milli gelirin yüzde 10’una tırmanan ve artmaya devam eden cari açığı daraltmaya karar verdi sandım. Özet olarak: Son 8 yılda izlenen “örtük kur çıpası” diğer bir değişle “yüksek faiz-düşük kur” manivelasıyla enflasyonu düşürme politikasının sona erdiğini yazdım. Çünkü kur çıpasıyla “fiyat istikrarını” sağlamanın ödünü, beklenildiği gibi dış açık büyümesi olmuştu. Yüksek dış açık ise, tek başına bir “mali istikrarsızlık” sebebidir. Söylenenlerden bunun farkına varıldı sonucunu çıkarmıştım. Yanılmışım, düzeltiyorum. Politika değişmemiştir.YUMUŞAK İNİŞ VEYADÜZENLİ DÜZETME Eğer bir ulusal ekonomide veya küresel ekonominin tümün

6114 defa okundu.

yazının tamamı...
Türk parasının değerini koruma
Türk parasının değerini korumaMERKEZ Bankası, netice itibariyle hükümetin ekonomi politikasının baş uygulayıcısıdır.Diğerleri Maliye Bakanlığı ve Hazine'dir. Şimdilerde ortada bir de "Ekonomi Bakanlığı" var; ama o aslında adı yanlış konmuş bir bebektir. Bu adıyla ömrü uzun olmayacaktır.Pekiyi hükümetin yeni ekonomi politikası neydi? Sürdürülemez hale gelen "Cari İşlemler Açığı"nı, enflasyonu azdırmadan indirmekti. Bu iki hedefi bir arada tutturulabilmek için, düşünülmüş taşınılmış ve "ekonomiyi soğutma yoluyla cari açığı kapama" yöntemi benimsenmişti. Bu bir "ne şiş yansın, ne kebap" modeliydi. Bu modele göre:?1. Milli gelir büyümesi yarıya düşürülecek,   ?2. Enflasyon bir iki puan artacak, ?3. Cari açık yarı yarıya kapanacaktı ?Böylece, ben

5295 defa okundu.

yazının tamamı...
Esas olan ilkedir
Esas olan kural değil, ilkedirBU konuyu gündeme getirmeme, köşedaşım Şükrü Kızılot Hoca vesile oldu.Pazartesi günkü yazısında Şükrü Hoca, yeni Ticaret Kanunu’na göre, vergisiz olarak yapılmasına 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren izin verilen bir uygulamaya, Sermaye Piyasası Kurulu’nun 10 Ekim 2011’den itibaren izin verdiğini ve bu izine güvenerek işlem yapacak anonim şirketlerin ileride vergi cezacına çarptırılabileceklerini söyledi.   Bu, zamanında kaleme alınmış bir uyarı yazısıdır. Bana göre uyarılanlar sadece anonim şirketlerin muhasebecileri ve onların vergi müşavirleri değil, aynı zamanda Maliye Bakanlığı’nın vergi denetim teşkilatıdır. Onların da derhal konuyu ele alıp, Şükrü Hoca’nın faraza dediği hali irdeleyerek, ne şekilde hareket edeceklerini mükelleflere şimdiden bir genelge i

6033 defa okundu.

yazının tamamı...
İyi şoför, kötü araba kullanır
İyi şoför, kötü araba kullanırEĞER kendinizi iyi şoför olarak nitelendiriyorsanız, bilin ki "kötü" araba kullanıyorsunuzdur. Eğer kendinizi sadece iyi şoför olarak nitelendirmekle kalmayıp, bunu araç içindekilere ispatlamak istiyorsanız, bilin ki "çok kötü" araba kullanıyorsunuzdur.Bugüne kadar hiç kaza yapmadıysanız, çok şanslısınız demektir. Çünkü bu ruh haletiyle kaza yapmanız an meselesidir. Hem de çok kötü, Allah göstermesin ölümlü bir kazaya sebep olabilirsiniz. Pekiyi,  kötü araba kullandığınız halde niçin kendinize iyi şoför diyorsunuz? Çünkü bir sürü yerli ve yabancı polisiye filmi seyrediyorsunuz.  Bu filmlerin kahraman polislerinin hepsi çok usta yani iyi şofördür herhalde. Çok iyi şoför oldukları için nasıl araba kullanıyor dikkat ettiniz mi?Arabasını daracık yollarda

4795 defa okundu.

yazının tamamı...
YERLİ OTONUN OLMAMASI İKTİSADİ TERCİH
YERLİ OTONUN OLMAMASI İKTİSADİ TERCİHEge Cansen?İşletmecilik eğitimi almaya başladığım o yıllarda hocalarımız, bir otomobil fabrikasının kârlı çalışması için yılda en az 200 000 adet üretim yapması gerekir derlerdi. Türk iç piyasası ise 5-10 bin adet dolayındaydı. Pek tabii politika, "ithal ikamesi" olunca, bu ölçeğe ulaşılamazdı. Dolayısıyla yerli otomobil yapılamadı. Bunca yıl sonra, serbest ekonomi sevdalısı AKP'nin, 27 Mayısçılar gibi illa da yerli otomobil üretilsin diye "ulusalcı bir proje" ile ortaya çıkmasına şaşıyorum doğrusu. Eğer Türkiye'de makro ekonomik ekonomi politikaları yerli markalı otomobil üretimine uygunsa bu işi, İstanbul'da yaşayan Anadolu kaplanları devlete yük olmadan evvel Allah kıvırırlar. Aksi takdirde devlet zoruyla yerli otomobil üretmeye kalmak, "y

5061 defa okundu.

yazının tamamı...
Yabancılara gayrimenkul satışı cari açığı patlatır
Yabancılara gayrimenkul satışı cari açığı patlatırEge CansenBİZZAT Başbakan, cari açığı düşürmeyi "ulusal iktisat politikası" haline getirdiklerini söyledikten sonra, herkes bu amaçla proje geliştirmeye başladı.Aslında bu konuda kafa yormanın ülkeye faydası var. Akıl, akıldan üstündür. Bir de bakarız ki; bazılarımızın aklına o güne kadar pek de düşünülmeyen parlak fikirler gelmiştir. O sayede cari açığı düşürme denilen meşakkatli işin topluma külfeti azalabilir. Bu iş meşakkatlidir. Çünkü cari açık vermek, başkalarının tasarruflarını yemek, yani el atıyla gezmeye çıkmaktır. Cari açığı azaltmak ise, el atına mümkün mertebe binmemek demektir. Allah insanı gördüğünden geri komasın.  Ülkemizin önde gelen inşaatçıları toplanmışlar. Yabancılara arsa-bina satarsak ülkenin cari açık meselesin

5020 defa okundu.

yazının tamamı...
Barıştan yanayım demek, yalancılıktır
Barıştan yanayım demek, yalancılıktırMUTLAK olarak hiç kimse savaştan yana değildir.Dolayısıyla bazılarının sürekli barıştan yana olduklarını söylemeleri, gerçekten neyin peşinde veya neyin yanında olduklarını gizlemelerinden başka bir şey değildir. Dolayısıyla düpedüz yalancılıktır.Ne çim sahada futbol oynayan polisleri uzun menzilli tüfeklerle "şehit eden" teröristler, ne de onları bir gün "ölü ele geçiren" güvenlik güçleri, savaştan yanadır. Onlar da barıştan yanadır. Ama savaşmaktadırlar. Çünkü belli bir toplumsal amaca hizmet için görev yapmaktadırlar.O insanları veya uğrunda savaşılacak toplumsal amacı belirleyen önderlerini savaştan yana manyaklar olarak göstermek haksızlık ve insafsızlıktır.Halkı bilgilendirmek veya sergiledikleri tavırla, kamuoyunu belli yönde oluşturma gücüne sah

7318 defa okundu.

yazının tamamı...
İktisat ve muhasebe
İktisat ve muhasebeDİKKAT ederseniz iktisadi tartışmalarda sıkça muhasebe deyimleri ve ölçümleri kullanılıyor.Mesela "milli-gelir", "kamu-borcu", "krediler-toplamı", "yatırım-harcaması" ya da "nakit-gelir", "tahakkuk-eden-alacak" gibi kavramların hepsi muhasebe disiplinine aittir. Böyle olunca da bu kavramların içeriği, ölçme yöntemi ve kayda alınmasında muhasebe ilkelerine uymak gerekir. Aksi takdirde ne söyleyen, ne söylediğinin farkındadır ne de dinleyen bunlardan işe yarar bir anlam çıkartabilir.Geçenlerde köşedaşım Prof. Şükrü Kızılot, "özel sektörün dış borçlarının" Hazine ve Merkez Bankası tarafından farklı tanımlandığını ve dolayısıyla farklı ölçüldüğünü ve farklı olarak kayda alındığını örnekleriyle anlattı. KİMİN HESABI TUTULUYORMuhasebenin birinci ilkesi "ayrı kişilik" (separate

6639 defa okundu.

yazının tamamı...
Kim dalgalandırıyor bu piyasaları
Kim dalgalandırıyor bu piyasalarıZENGİNLER tabii...Hadi biraz yumuşatalım bu ifadeyi de, başta zenginler olmak üzere, cin olmadan adam çarpmaya çalışan "zengin olma heveslisi" orta halliler diyelim. Dalgalanma denilen şey; döviz, faiz, altın, emlak ve emtia fiyatlarının bir inip bir çıkmasıdır. En önemli gösterge ise hisse senetleri borsasındaki fiyat hareketleridir.Bu satırları okuyan herkese soruyorum: Son 15 gün içinde hiç döviz, altın veya hisse senedi alıp sattınız mı? Eğer bu işlemlerden hiç birini, aklınızdan geçse bile yapmadıysanız, sizin bu piyasa dalgalanmalarında bir dahliniz yoktur. Eğer yaptıysanız, siz de bu dalgalanmaya kendi çapınızda katkıda bulunmuşsunuzdur. Pek tabii zengin gibi zenginler yani "kapalı kontak, üç nesil" gidebilecek kadar serveti olanlar, eğer pozisyon de

9301 defa okundu.

yazının tamamı...
Döviz fiyatları düşer sonra tekrar çıkar
Döviz fiyatları düşer sonra tekrar çıkar?HÜKÜMET "cari açığı" düşürmeyi stratejik hedef olarak ilan ettikten sonra, döviz fiyatlarının artması kaçınılmazdı. Nitekim bu oldu.Paritenin etkisiyle yılbaşından bu yana TL kabaca, Euro'ya karşı yüzde 20, dolara karşı yüzde 10 devalüe oldu.Buna "TL, ortalama yüzde 15 değer kaybetti" diyebiliriz. Bu devalüasyon, pek tabii, cari açığı kapamaya yetmeyecektir.Döviz fiyatlarının daha da artması gerekir. Ama son günlerde döviz fiyatlarında yaşanan hızlı tırmanış bir süre sonra yavaşlayacak ve muhtemelen bir geri gidiş olacaktır. Çünkü bu yükseliş, yetkililerin konuşmalarından etkilenen finans profesyonellerin spekülatif hareketleriyle ortaya çıkmıştır. Ancak eğilim, döviz fiyatlarının orta vadede daha da artması yönündedir. 50 dolar cent artı 50

9300 defa okundu.

yazının tamamı...
Teğet nedir, nasıl geçer
Teğet nedir, nasıl geçerEge Cansen?MASAMIN üstünde küçük kâğıtlara yazılmış bir sürü not var. Her biri işlenmek için sıra bekleyen ve çoğu işlenmeden gündemden düşecek ekonomik konular.Herhangi bir konuyu köşeme taşımadan önce, kendime o konuda söyleyebilecek farklı bir sözüm olup olmadığını sorarım. Eğer yoksa, konu ne kadar güncel veya önemli olursa olsun, onu ele almam. Ancak farklı bir bakış açısı getireceğimi sandığım mevzulara girerim. Bir de "yanlış olduğu halde doğru kabul edilen" bayat konular vardır.Normalde bunlara ilişmem. Ama birileri bunu gündeme taşıdı mı dayanamam, her şeyi bırakır onu ele alırım. Bugün hiç istemediğim halde böyle bayat bir mevzua gireceğim. 2009 KRİZİ TEĞET GEÇMEMİŞTİRMilli geliri bir daire şeklinde bir pasta olarak düşünelim.Dairenin alanına d

9778 defa okundu.

yazının tamamı...
Cari açık dert değildir
Cari açık dert değildir?YILLARDAN beri, cari açık bir gün başa bela olur diye yazdım durdum.Üstelik istihdam dostu sürdürülebilir yüksek büyüme hızına engeldir dedim. Bu arada 2002 yılında milli gelirin binde 3'ü olan cari açık, 2011 yılında şimdiden yüzde 8'e çıktı. Hatırlatayım: 2002 yılında milli gelir % 6,2 artmıştı. Ama 2001 krizinden yeni çıkılmıştı denebilir. 2000 yılında da % 6,8 büyümüş ve milli gelirin %3,7'si kadar cari açık verilmişti. Kısaca nereden bakılırsa bakılsın, hangi yılla kıyaslanırsa kıyaslansın, Türk ekonomisi yapısal bir dönüşüm geçirmiş ve "cari açık bağımlısı" olmuştur. Cari açık vermeden, büyüyemez haldedir. Ancak aklıma bir soru takıldı: Acaba cari açık, gerçekten benim dert ettiğim kadar kötü bir şey midir? VERMİŞ DE NE OLMUŞ?Ne olmuş? Milli gelirimiz,

10794 defa okundu.

yazının tamamı...
Teşhir tahrik ve taciz
Teşhir tahrik ve taciz?BUGÜN mayınlı bir alanda gezineceğim. Her an bu mayınlardan birine basıp, berhava olabilirim.Ama bu riski göze almazsam, bir süredir kendi kendime uyguladığım bir sansüre tamamen teslim olmuş olacağım. Bu teslimiyet de canımı fazlasıyla sıkıyor. Kendime duyduğum saygıyı azaltıyor. Meramımı anlatabilirim ümidindeyim. ??Tüm canlılar üç temel ihtiyacı gidermek güdüsüyle hareket eder.Bunlar sırasıyla, beslenme, korunma ve soyunu sürdürmektir.Esasında bir "memeli hayvan" olan insan da bu güdülerin esiridir. Ancak insan; beden, ben ve vicdandan kurulu üç katmanlı bir yapıya sahip, şerefli yaratıktır.İnsan, temel güdülerinin etkisinde kaldığı nispette hayvandır.İnsanı, hayvanlıktan çıkaran şey, onun toplumsal bir yaşam tarzını tercih etmesidir. Bu da insa

9779 defa okundu.

yazının tamamı...
Krizin 3 Balonu
Krizin 3 BalonuEge Canasen..Krizin 3 Balonu:  1. Varlık fiyatları balonu. Arsa ve Borsa fiyatlarının artması.2. Cari işlemler açığının büyümesi.3. Kredi hacminin genişlemesi.Türkiye'de bu üç göstergede bir şişme yaşandığına işaret ediyor.Balon patlamadan havasını almak gerek...

11392 defa okundu.

yazının tamamı...
Çift paralı ekonomiler
Çift paralı ekonomiler?MODERN ekonomi diye bir şey varsa, herhalde bu, merkez bankalarının kurulmasından sonra ortaya çıkan ekonomik düzendir.Arkalarına bir devleti alan merkez bankalarının "para üretmek" gibi inanılmaz bir yeteneği vardır. Pek tabii ürettikleri para, altından değil kâğıttandır. Yönetim biliminin büyük ustası Peter Drucker'in (1909?2005) hayatının son döneminde finans sektörünün geleceğini çizerken "para bir enformasyon ürünüdür" kâğıt da yerini "kayıt"a bırakacaktır demişti. Bir bilgi/enformasyon kâğıt üstüne yazılabileceği gibi bilgisayarların belleğine de kaydedilebilir. Unutmayın artık hiçbirimizin bir "banka cüzdanı" bile yok. Parasal servetler netice itibariyle bir kayıttan ibaret. Tam hokus-pokus yani. * * *Özetle: Modern ekonomiler merke

9369 defa okundu.

yazının tamamı...
Kazan-kazan
Kazan-kazan?"OYUN Kuramı" (Game Theory) davranış bilimlerinin önemli bir buluşudur.Davranış bilimleri, insanların nasıl karar aldıklarını inceler. Öncelikle şu iyice anlaşılmalıdır. Alınan her karar, geleceğe aittir. Geçmişle ilgili karar alınamaz. Alınsa da faydasızdır. Çünkü geçmiş, geçmiştir; değiştirilemez. Halbuki gelecek inşa edilebilir. Ancak gelecekte ne olacağı belli değildir. Dolayısıyla her karar belli bir "belirlisizlik" ortamında alınır. Karar alıcılar belirsizliği ortadan kaldırmak için tahminlerde bulunur.Bu kestirimlerinde, ihtiyatı elden bırakmamak için, genellikle diğer tarafın kendileri için "kötü şeyler yapacağını" varsayarlar. 1. Kararlarını, ne yapmaları gerektiğine göre değil, başkalarının yapacaklarına mukabele etme fikri üzerine inşa ederler. 2. Aldıkları ka

9375 defa okundu.

yazının tamamı...
Bankaların yüksek kârları yadırganıyor
Bankaların yüksek kârları yadırganıyor?İKTİSADİ tahlilde "bankalar, reel sektörün ayna simetriğidir" denir. Gerçekten de banka bilânçolarının sol tarafının, yani "varlıklar" bölümünün en büyük kalemi "alacakları"dır.Yani bankaların reel sektör firmalarına veya gerçek kişilere açtıkları kredilerdir. Bankaların varlıkları arasında devletten alacakları yani Hazine kâğıtları da bulunur. Devlet de bir bakıma reel sektördür. Reel sektör firmaların bilânçolarının sol tarafında, yani "yükümlülükler" bölümünde ise, bankalara olan "borçları" yazılıdır. Reel sektörün ayna simetriği (görüntüde sağ solda, sol sağda) olan bankalarımız, binlerce reel sektör firmasının yer aldığı kurumlar vergisi şampiyonlar listesinin en tepesindeki ilk 10'nun 6'sını veya ilk 14'ün, 10'unu teşk

8585 defa okundu.

yazının tamamı...
Ev kirasız para faizsiz
Ev kirasız para faizsiz?BUNDAN kabaca 35 yıl önce, banka kredilerinin hatır gönülle verildiği ve mevduat reel faizinin negatif olduğu yıllarda, gazetelerde "Ev Kirasız-Para Faizsiz" ilanları yer alırdı.Bu ilanları veren aracılar Eminönü'deki 4. Vakıf Han'da veya civarında faaliyet gösterirdi.Bankalardan istediği şartlarla kredi alamayan tüccarlar, kendilerine belli bir miktar parayı faizsiz olarak ödünç vereceklere, sahip oldukları konut veya dükkânları kira almadan kullanma hakkı tanırlardı.İnsanlar, "paranın faizi ile gayrimenkulün kirası" arasında bir ilişki olduğunu öğrenmişti. Gerek finans, gerek fizik sermayenin, hem bir neması hem de bir maliyeti olduğunu herkes biliyordu. ?* * *Modern "serbest pazar ekonomileri" merkez bankalarının kurulmasıyla ortaya çıkmıştır. M

9878 defa okundu.

yazının tamamı...
Sıfır reel faiz
Sıfır reel faiz?BAŞBAKAN Erdoğan'ın ortaya koyduğu sıfır reel faiz politikası direktifini iki sebeple fevkalade ciddiye alıyorum.Birincisi, son 8 yıla damgasını vurmuş "yüksek faiz" uygulamasını hiçbir şekilde onaylamamıştım. Yüksek faiz aleyhine belki onlarca yazı yazdım. Son Yeniçeri gibi fahiş düzeylere çıkan faize karşı fikren savaştım. Gözlemler yaptım ve kendimce kuramlar geliştirdim. Faiz meselesi, benim ilgi alanımın tam merkezine düşer. Faize kafayı takmış olan ben, sıfır reel faiz konusunu ciddiye almayayım da kimler alsın? İkincisi, Başbakan Erdoğan, bugün ülkemizin en etkili ve yetkili siyasetçisidir.İzlenen ve izlenecek iktisadi ve mali politikalarda, onun son sözü söylediğini biliyoruz. Bu yüzden onun "sıfır reel faiz" önermesini, para politikasını belirleyen yetkilile

8638 defa okundu.

yazının tamamı...
Mantık yanıltır
Mantık yanıltırGEÇENLERDE, televizyon karşısına geçmiş, kanallar arasında zıplarken, karşıma bir iktisat söyleşisi çıktı.Ortadan bir yerden izlemeye başladım. Merkez Bankası'nın almakta olduğu ve alması gereken önlemlerle ilgili bir makale tartışılıyordu. Makalede anlaşılan "ısınmakta olan ekonomimizin soğutulması için, faizlerin daha da indirilmesi iyi olur" gibi bir ibare varmış. Yorumcu hoca derhal parladı ve şöyle dedi: "Ekonominin ısınması denilen oluşumun göstergesi enflasyondur. Bunun da çaresi faizleri düşürmek değil, tam aksine arttırmaktır. Türkiye'de enflasyon düşmektedir. Dolayısıyla ısınma yoktur. Makalede ileri sürülen fikirler külliyen yanlıştır". * * *Hocanın sözleri mantıken doğruydu. Ama iktisadi muhakemesi (reasoning, sebep-sonuç bağlamında düşünme) "külliyen yanlıştı".

8383 defa okundu.

yazının tamamı...
Kaldırım işgalleri
Kaldırım işgalleriEge CansenKAPALI mekânlarda sigara içilmesi yasaklanınca, kısa bir sürede şehrin işlek cadde ve sokaklarındaki kaldırımlar, lokantacı ve kafeciler tarafından işgal edildi.İmar iznine göre yeşil alan olarak düzenlenmesi gereken ön ve arka bahçeler, çok önceden ticarileştirilmiş idi. Sigara yasağıyla birlikte bunlara ilaveten kaldırımlar da tente ve gazlı ısıtıcılarla donatıldı. Bu alanlar sonra camekânlaştı. Üç tarafı açık olması gereken sigara içilebilir yerlerin üstü ve her tarafı kapatıldı. Yine sigara içilemez hale geldi. Havalar soğuyunca, bu mekânlara elektrikli ısıtıcılar yerleştirildi. Lokanta ve kafelerin içi boşaldı, dışı doldu. Bu kez de sigara içilmesi için de halen işgal edilmemiş son kaldırım parçalarına ve hatta yolun üstüne "bir masa, iki isk

11012 defa okundu.

yazının tamamı...
Fazla tasarruf komşuya zarar verir
Fazla tasarruf komşuya zarar verirEge Cansen?İKTİSAT okurken ilk öğrendiğim tuhaf kavramlardan biri de "tasarrufun çelişkisi" (Paradox of Thriftiness) idi.Bu kavram şunu diyor: Her ne kadar bir ülke halkının tasarruf oranı yükseldikçe, milli gelir büyümesi de artar dense de bazen tersi olur. Çünkü tasarrufun milli geliri arttırması şarta bağlıdır.O şart da tasarruf edilen gelirin o yıl içinde harcanmasıdır. Bu harcama, yatırım veya tüketim için olabilir. Fark etmez. Yeter ki tasarruf edilen gelir, boş, boş yatmasın. İşte çelişki buradadır. Tasarruf, hem iyi hem de kötüdür. Hocam Fuat Çobanoğlu kabil tasarrufa "kirli çorap içinde para saklamak" derdi. Bunun Osmanlıcası "iddihâr", İngilizcesi "hoarding"tir. * * *Ancak bugünkü yazının konusu yukarıda anlatılan "tasarrufun çelişkis

11008 defa okundu.

yazının tamamı...
Milli gelir dağılımı muhabbeti
Milli gelir dağılımı muhabbetiEge CansenTürkiye İstatistik Kurumu tarafından 2009 yılına ait "Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması" yayınlandı. Gelir dağılımı halkın ilgisini çeken iktisadi konu başlıklarından biridir.Kişilerin milli gelirden aldıkları pay doğal olarak birbirine eşit değildir. Pek tabii geliri düşük olanlar "tamam, fark olmasına olsun da, ama bu kadar da olmasın" diye düşünür. Serbest Pazar ekonomisinin fazileti bireylere "zengin olma fırsatı" sağlamaktır. Sosyal devletin fazileti ise altta kalanın "canının çıkmasına" engel olmaktır.Bu yüzden her siyasi parti kendine göre sosyal demokrattır. * * *Önce bazı kavramlara göz atalım:Milli Gelir: Bir ülke halkının kendi yarattığı katma değerler toplamıdır. Harcamalar Toplamı: Milli gelir ile cari açığın toplamıdır. Cari açık baş

8062 defa okundu.

yazının tamamı...
Devletçilik azaldıkça devlet büyüyor
Devletçilik azaldıkça devlet büyüyorEge Cansen?ÖNCE devletin ekonomideki büyüklüğü hakkında kıyaslamalı iki sayı vereceğim.The Economist dergisinde yayımlanan bir tabloya göre gelişmiş ülkelerde, devlet harcamalarının milli gelir içindeki payı 1913 yılında yüzde 12.7 iken, 2009 yılında yüzde 47.7'e yükselmiş. Tablo 1870 den başlıyıp, günümüze kadar geliyor. Ben son 100 yıldaki değişimi göstersin diye 1913 ile 2009 yıllarındaki artışın ortalamasını verdim. Fransa, asrın başından beri devletin büyüklüğü açısından ön sıradaki yerini koruyor. Nitekim 2009'un en yüksek oranı yüzde 56'yla Fransa'ya ait. 2009 yılının en düşük oranı ise yüzde 36.7 ile İsviçre'de. İşin ilginç tarafı İsviçre, yüzyılın başlarında devletin büyüklüğü ölçümlerinde ön sıradayken, yıllar geçtikçe geriye düşüyor. Ya

7618 defa okundu.

yazının tamamı...
Cari açık, tasarruf noksanı değil tüketim fazlasıdır
Cari açık, tasarruf noksanı değil tüketim fazlasıdır?TÜSİAD tarafından çıkarılan "Görüş" dergisinin son sayısında "Yeni CHP Dünya ve Türkiye Ekonomisine Nasıl Bakıyor" başlıklı bir makale var.Yazarı partinin Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran. CHP, esas olarak "üleştirici" AKP ve ağabeyleri ise "ürettirici" dir. Buna istenirse CHP "sendikacı", AKP "müteahhit"tir de denebilir. Makale bu tasnifi haklı kılıyor. ?Türk ekonomisinin yumuşak karnı, cari açığıdır. Türk ekonomisinin çarkları, dışarıdan para gelmeden dönmüyor. Para geldikçe işler açılıyor, kamu finansmanı rahatlıyor.Mutlulukla izlediğimiz "Birincil Bütçe Fazlası" (yani faiz giderleri düşülmeden hesaplanan kamunun gelir, gider farkı) bile aslında cari açık denilen "şerden" doğan bir "hayır"dır. Cari açığı yaratan, dış tic

10202 defa okundu.

yazının tamamı...
Milli gelir dağılımı muhabbeti
Milli gelir dağılımı muhabbetiEge Cansen?HAFTA başında, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 2009 yılına ait "Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması" yayınlandı. Gelir dağılımı halkın ilgisini çeken iktisadi konu başlıklarından biridir.Kişilerin milli gelirden aldıkları pay doğal olarak birbirine eşit değildir. Pek tabii geliri düşük olanlar "tamam, fark olmasına olsun da, ama bu kadar da olmasın" diye düşünür. Serbest Pazar ekonomisinin fazileti bireylere "zengin olma fırsatı" sağlamaktır. Sosyal devletin fazileti ise altta kalanın "canının çıkmasına" engel olmaktır. Bu yüzden her siyasi parti kendine göre sosyal demokrattır. * * *Önce bazı kavramlara göz atalım:Milli Gelir: Bir ülke halkının kendi yarattığı katma değerler toplamıdır. Harcamalar Toplamı: Milli gelir ile cari açığın t

11180 defa okundu.

yazının tamamı...
Halk düşmanı hükümetler
Halk düşmanı hükümetler?HAYIR! Halk düşmanı hükümet diye bir şey olmaz, olamaz. Bu ifade, eşyanın tabiatına aykırıdır. Ülkeyi kötü yöneten hükümet olabilir.Hatta ülkeyi felakete sürükleyen de olabilir. Ama hükümetler, ister demokratik, ister otokratik olsun hep halkın iyiliğini düşündüğü inancını taşır. Bu ifadeyi daha de genişleteyim. Halkına kötülük etmek isteyen bir başbakan veya başkan olmaz. Diktatör ise hiç olmaz. Tam aksine diktatörler, yönettikleri insanları en çok sevenlerdir. O kadar çok severler ki; halkını yalnız bırakmamak için her baskıya göğüs gerip iktidarlarını korumaya çalışırlar. Hitler de, Stalin de, Bin Ali de, Mübarek de böyle düşünmüştür. * * *Peki, halk kimdir? Bir zamanlar "halk plajlara hücum etmiş, vatandaş denize girecek yer bulamamış" diye alaylı bir değ

8215 defa okundu.

yazının tamamı...
Bireyin ölümü
Bireyin ölümü?ZAMAN, zaman durup "sıfır bazlı" düşünmeye çalışıyorum. Sıfır bazlı deyimini, işletme yönetiminin "sıfır bazlı bütçe" kavramından ödünç aldım.Firmalar, yeni yıla girerken gelecek yılda ne yapacaklarını düşünür. Nispeten büyük şirketleri yönetenler bu düşüncelerini tablolara dökerler.  Bu tablolar dizisine bütçe denir. Geleceği planlamak, genellikle geçmişi ileriye uzatmak şeklinde olur. Eğer konjonktürde, yani genel gidişatta bir değişiklik ihtimali yoksa "geçmişi, geleceğe doğru uzatma" yöntemi isabetli tahminde bulunmaya yeter. Ancak ekonomide "yükselişin, çöküşe veya çöküşün, yükselişe" dönme ihtimali varsa, gelecek yıl, geçen yılın benzeri değil, "benzemez"i olur. Bu gibi durumlarda "sıfır bazlı" bütçe yapılır. Yani bütçeye konan hiçbir sayının dayanağı, bir ö

7624 defa okundu.

yazının tamamı...
Ödeyemiyorum işte! Canımı mı alacaksın
Ödeyemiyorum işte! Canımı mı alacaksın?NASIL tek kutuplu mıknatıs olmazsa, tek bacaklı muhasebe işlemi de olmaz. Muhasebenin mantık temeli "alanın borçlu, verenin alacaklı" olmasıdır.Cari açık veren bir ülke, yabancı ülkelerden borç alıyor demektir. Borç alamayan ülkenin cari açığı olmaz, olamaz. Çünkü ancak kazandığı dövizin yettiği kadar yabancıların ürettikleri mal ve hizmetlerden satın alabilir. Bu da cari işlemler dengede demektir. Bu arada hatırlanması gereken önemli bir husus da, ülkeye giren "Doğrudan Yabancı Sermaye"nin bile, son tahlilde o ülkenin dışa karşı bir yükümlülüğü yani borcu olduğudur.  * * *Cari İşlemler Dengesi, ülkenin tamamını kapsar. Yani özel sektör, kamusal sektör fark etmez. Toplamda açık varsa, açık vardır. Hükümet, kamu sektörü dış borç almamış, öz

7612 defa okundu.

yazının tamamı...
Bankalar sıcak sever
Bankalar sıcak sever?Ekonomimizi yönetenlerin sıcak para aşkı birkaç aydır "soğumaya" başladı.Bu husus Başbakanın ve Maliye Bakanı'nın konuşmalarından anlaşılmıştı.Son olarak da Merkez Bankası Başkanı ve yardımcılarından Erdem Başçı'nın beyanları ve aldıkları kararlar, bu değişimi teyit etti. Türk ekonomisinin en zayıf yönünün cari açık olduğunu yazar dururum. Son günlerde bankaların "kazanç" alanını sınırlayan düzenlemelerin gerekçesi, cari açığın kontrolsüz bir şekilde büyümesinin yarattığı korkudur. Bu korkuyu da tabiri caizse İrlanda'nın "mucizeden, faciaya" sürüklenmesi yaratmıştır. Sermaye birikimi yetersiz uluslar, Atatürk'ün Sakarya Savaşını kazanan İsmet İnönü'ye çektiği telgrafta kullandığı ifadeyle, ülkelerinin "makûs talihini" değiştirmek için ister sıcak, ister soğ

7250 defa okundu.

yazının tamamı...
Ekonomide paradigma tıkanması
Ekonomide paradigma tıkanması"PARADİGMA"yı ilk duyduğumda bu kelime de nereden çıktı demiş ve eksiklenmiştim. Araştırınca, kelimenin "zihnin dünyaya açılan penceresi" demek olduğunu öğrendim.Yani herkesin dünyaya belli pencereden baktığı ve gördüklerinin o pencerenin konumuyla sınırlı olduğunu anladım. Paradigma'nın ikinci bir tanımı ise kişilerin veya sosyal grupların "değerler manzumesi" veya "doğru yanlış cetveli" demek olduğudur.* * *Bana göre ekonomimiz "düşük büyüme, yüksek işsizlik" duvarına çarpmak üzeredir. Bunun sebebi izlenen politikanın "azalan verim" noktasına gelmesidir. Yeni bir ekonomi politikası gereklidir.  İsterseniz bugün halen yürürlükte olan AKP'nin ekonomi paradigmasından mısralar okuyum.  1. Paranın dini, imanı; yeşili, kırmızısı olmaz. Anlamı, para nerede

6430 defa okundu.

yazının tamamı...
Marka mı, kurum itibarı mı hangisi daha önemlidir
Marka mı, kurum itibarı mı hangisi daha önemlidirVAR olmanın hikmeti, diğer varlıklarla etkileşim içinde olmaktır.Var olan, ama kendinden başka hiçbir şeyle etkileşim içinde bulunmayan şey, aslında yoktur. Daha doğrusu, onunla etkileşim içinde bulunmayanlar için yoktur.Etkileşim için ise iletişim gerekir. Öyleyse; var olmak, bilmek ve bilinmektir. Eğer bir şey fizik olarak varsa, ama onun varlığından kimsenin haberi yoksa o şey ekonomik olarak yok demektir. İlk bakışta mantıksız gelebilir; ama var olmanın da bir derecesi vardır. Yani bir şey mantıken "ya vardır, ya da yoktur; bunun arasında üçüncü bir hal mevcut değildir" dense bile, hayatın kendisinde yani toplumsal ve ekonomik yaşamda mesele "ne kadar varım" sorunudur. Ne kadar varım sorgulamasının açılmış hali de "acaba benim varlığımın

7065 defa okundu.

yazının tamamı...
Trafikte kim haklı
Trafikte kim haklıHEMEN her sabah İstanbul'da, özellikle çevre yollarında çok da önemli olmayan kazalar yüzünden, yollar uzun süre tıkanıyor. Çünkü hem kurtarıcıların kaza yerine gelmesi, hem de kaza yapan araçlar kaldırılsa bile sıkışan trafiğin açılması uzun zaman alıyor.Yağışlı olmayan günlerde bile yüz binlerce kişinin, milyonlarca saati sırf bu kazalar yüzünden heba oluyor. Yağışların başlamasıyla birlikte daha çok trafik kazası olacak ve israf daha da artacaktır. Trafik kazalarının yüzde 90 sebebi sürücü hatalarıdır. Aslında otomobil sürmek, kolay öğrenilen basit bir beceridir. Trafik kurallarına uyulduğu sürece kaza yapma ihtimali son derce düşüktür. Buna rağmen sürücüler kurallara uymaz ve kaza ihtimalini arttırır. Bunun esas sebebi kural çiğneyenin menzile daha çabuk varmasıdır. Y

6962 defa okundu.

yazının tamamı...
Kepçeyi ver biraz da biz ölelim NADSRETTİN HOCA
Kepçeyi ver biraz da biz ölelim NADSRETTİN HOCANASRETTİN Hoca, ortaya konmuş büyük bir tencereden herkesin hoşaf içtiği bir yemeğe katılmış.Yemeğe katılanlardan biri, her içişte bir de "oh öldüm!" çekiyormuş. Hoca kafasını kaldırıp adama bakmış, ne görsün? Herkesin elinde kaşık varken, adam kepçeyle hoşafa dalıyor. Bunun üzerine dönüp adama "birader, şu kepçeyi ver; biraz da biz ölelim". * * * Standard & Poor's adlı uluslararası malî tahlil şirketi, dünya ülkelerini dış borca batıklık veya benim Türkçemle "binmiş bir borca, gidiyor acaba nereye" kıstasına göre derecelendirmiş. Bu listede Türkiye 26. sıradaymış. Bir an 26. sırada olmak iyi midir, kötü müdür, diye düşündüm. Bir cevap bulamadım. Raporun özetini gazetelerde okuyunca, bu listenin hesap yönteminde bir tuhaflık olduğu ka

7325 defa okundu.

yazının tamamı...
Marka mı, kurum itibarı mı hangisi daha önemlidir
Marka mı, kurum itibarı mı hangisi daha önemlidirVAR olmanın hikmeti, diğer varlıklarla etkileşim içinde olmaktır.Var olan, ama kendinden başka hiçbir şeyle etkileşim içinde bulunmayan şey, aslında yoktur. Daha doğrusu, onunla etkileşim içinde bulunmayanlar için yoktur. Etkileşim için ise iletişim gerekir. Öyleyse; var olmak, bilmek ve bilinmektir. Eğer bir şey fizik olarak varsa, ama onun varlığından kimsenin haberi yoksa o şey ekonomik olarak yok demektir. İlk bakışta mantıksız gelebilir; ama var olmanın da bir derecesi vardır. Yani bir şey mantıken "ya vardır, ya da yoktur; bunun arasında üçüncü bir hal mevcut değildir" dense bile, hayatın kendisinde yani toplumsal ve ekonomik yaşamda mesele "ne kadar varım" sorunudur. Ne kadar varım sorgulamasının açılmış hali de "acaba benim varlığımı

6506 defa okundu.

yazının tamamı...
Bankalar spekülatördür
Bankalar spekülatördürDünya ekonomisinin en önemli aktörü hâlâ ABD'dir. Bugüne kadar tüm küresel krizler Amerika'dan, daha spesifik olarak Amerika'nın finansal sektöründen çıkmıştır. Amerika'dan doğan krizleri dünyaya bulaştıran sivrisinek ise dolardır.Bir ülkenin parası hastalanırsa, ulusal kriz; dolar hastalanırsa, küresel kriz çıkar. Çünkü dolar, bir dünya parasıdır. Bir bakıma dünyanın "Yasal Ödeme Aracı"dır. Dünyanın hangi ülkesinden bir mal veya hizmet alsanız, bunun bedelini dolarla ödeyebilirsiniz. Satıcı ben bu parayı almam demez. Hatta devlete olan borçlarınızı da dolarla ödeyebilirsiniz. Uluslar arası, hatta Türkiye gibi parası döviz olmayan ülkelerde, yurtiçinde yapılan ticari sözleşmelerde çoğu kez dolar kullanılır. Vadeli borç ertelemeleri dolarla yapılır. Pek çok e

7676 defa okundu.

yazının tamamı...
İlke ve kural
İlke ve kuralDURUM: 2008 yılının son çeyreğinde başlayan küresel kriz (yani dünya milli gelirinin düşmesi) 2009 yılının son çeyreğinde sona erdi. Büyüme başladı.GÜNCEL SORU: Acaba kriz bitti derken 2010'da ikinci bir çöküntü ortaya çıkabilir mi? İktisadın sosyetik diliyle kriz "duble dip" yapar mı?  LALA TEDBİR NİCEDİR?: Birinci dip, mali piyasaların yanlış işler ve işlemler yapması yüzünden oluşmuştu. Öyleyse, mali piyasa işlemleri daha sıkı "kısıtlayıcı" kurallara bağlanırsa, kriz kâhini Rubini dâhil, pek çok iktisatçının "duble dip geliyor"  öngörüsü gerçekleşmez.     * * *İşte bu ahval ve şerait altında, Almanya, mali piyasalarda yaşanan kur, faiz ve borsa dalgalanmaların şiddetini ve frekansını azaltmak için harekete geçti. Bu maksatla, saf ama

7517 defa okundu.

yazının tamamı...
Wilson doktrini ve Cumhuriyet'in Kürt politikası
Wilson doktrini ve Cumhuriyet'in Kürt politikasıYAKLAŞIK 130 yıldır dünyanın en güçlü devleti Amerika'dır. Bu gücünü de yerkürenin her noktasında, gözünü bile kırpmadan savaşabilen kahhar ordusundan almaktadır.Amerikalılar, ordularının sadece ABD'nin ulusal çıkarlarını korumak ve kollamak için değil, aynı zamanda dünya halklarına özgürlük ve demokrasi götürmek için savaştığına inanır. Her spor karşılaşmasından önce sağ yumruğunu kalbinin üstüne koyarak milli marş söyleyen, her yerde milli bayraklarını göndere çeken bu ulus, tamamen farklı milletlerden oluşmuştur. ABD Sayım Dairesi tarafından, 2000 yılında yapılan bir araştırmaya göre Amerikan ulusunu oluşturan insanların kökenlerine göre dağılımı aşağıdaki tabloda yer almaktadır. Görüldüğü gibi "Alman" soyundan gelenler en büyük gruptur. A

6509 defa okundu.

yazının tamamı...
Kilom fazla değil benim boyum kısa
Kilom fazla değil benim boyum kısaİKTİSAT, başlıktakine benzer yüzlerce "mantıken doğru" ama "esasen" zırva sözün söylenebildiği bir alandır.Bir cümle mantıken hatasız olunca, içindeki yanlışı teşhis etmek kolay olmaz. Başlığı birlikte irdeleyelim. 1,60 m. boyunda bir adam, 80 kilo ağırlığındaysa şişmandır. Ama 80 kiloluk bir adamın boyu 1.90 ise atletik vücutludur. Kısa boylular, uzun boylular kadar yemek yerse, onlarla aynı vücut ağırlığına erişir. Ama bu süreçte boyları uzamayacağı için şişmanlarlar. Bana göre kısa boyluların genelde şişman olmasının suçlusu lokanta tarifelerindedir. Eğer yemekler "kısa boylular" ve "uzun boylular" için iki farklı miktarda ve iki ayrı fiyatta müşteriye sunulsa,  eminim birçok kısa boylu insan "boyuna göre porsiyon" seçer, hem daha az para öder hem

6827 defa okundu.

yazının tamamı...
YAKLAŞIK 130 yıldır dünyanın en güçlü devleti Amerika'dır
Wilson doktrini ve Cumhuriyet'in Kürt politikasıYAKLAŞIK 130 yıldır dünyanın en güçlü devleti Amerika'dır. Bu gücünü de yerkürenin her noktasında, gözünü bile kırpmadan savaşabilen kahhar ordusundan almaktadır.Amerikalılar, ordularının sadece ABD'nin ulusal çıkarlarını korumak ve kollamak için değil, aynı zamanda dünya halklarına özgürlük ve demokrasi götürmek için savaştığına inanır. Her spor karşılaşmasından önce sağ yumruğunu kalbinin üstüne koyarak milli marş söyleyen, her yerde milli bayraklarını göndere çeken bu ulus, tamamen farklı milletlerden oluşmuştur. ABD Sayım Dairesi tarafından, 2000 yılında yapılan bir araştırmaya göre Amerikan ulusunu oluşturan insanların kökenlerine göre dağılımı aşağıdaki tabloda yer almaktadır. Görüldüğü gibi "Alman" soyundan gelenler en büyük gruptur. A

7245 defa okundu.

yazının tamamı...
Parmak ısırtan Türk bankaları
Parmak ısırtan Türk bankalarıGÜN geçmiyor ki Türk bankalarının küresel kriz ortamında ne kadar iyi yönetildiği hakkında gazetelerde bir yazı çıkmasın.Amerikan ve Avrupa bankaları birbiri ardına iflas ederken, bizim bankalarımızın çatısından tek bir kiremidin bile düşmemesi tüm dünya yatırımcılarının ilgisini çekiyor. Borsa endeksinin cari fiyatlarla TL bazında rekor kırdığı geçen haftanın yükseliş yıldızları yine Türk bankaları idi. Büyük bir gazetemiz bunu "Parmak Isırtan Türk Bankaları" manşetiyle okurlarına duyurdu.  * * *Bankalarımız hakkında çıkan bu övücü yazıların, bankacılığa faydadan ziyade zarar verdiği kanaatindeyim. Bankacılığı çok kârlı bir "voli" sektörü olarak göstermek veya görmek ulusal ekonomimiz için bir risktir. Anlatayım:  1. Bankacılık sektörü, reel sek

6471 defa okundu.

yazının tamamı...
Dolarla zırvalama
Dolarla zırvalamaTOPLAM ve kişi başına milli gelir sayıları açıklandı ve bir anda dolarla zırvalama yurdun afakını kapladı.Türk Lirası, uzun yıllar süren yüksek enflasyon yüzünden "ölçme birimi" olma niteliğini kaybetmiştir. Ayrıca uluslararası istatistiklerde, ülkeleri birbiriyle kıyaslayabilmek için ortak bir ölçü birimi gereklidir. ABD Doları, herkesin zihninde belli bir büyüklük çağrışımı yaratabilen tek para birimidir. Bu iki sebepten dolayı, Türkiye'de de gerek makro, gerek firma hesaplarını "dolarla ifade etmek" adet olmuştur. Ancak bunu dolara dönüştürmenin bir adabı vardır. Buna uymak gerekir. Aksi takdirde, dolarla hesap kafa karıştırmaktan başka bir işe yaramaz.  * * *Cari fiyatlarla yapılan hesapları ve hazırlanan tabloları, gerek enflasyon düzeltmesine tabi tutarken, gere

7369 defa okundu.

yazının tamamı...
Yunanistan adalarını satmasın, özelleştirsin
Yunanistan adalarını satmasın, özelleştirsinALMANYA'da yayınlanan Bild gazetesi, Yunanistan'a hitaben, “Bize olan borçlarınızı ödemek için adaları satın” diye başlık atmış.Yunan halkı da buna çok bozulmuş. Bu haberi dün gazetemizin ekonomi sayfasında ayrıntılarıyla okuduk. Haklılar; bir millete “vatan toprakları satarak dış borçlarını öde” demek ağır bir laftır. Herkes buna tahammül edemez. Bunun yerine mesela “adalarınızı özelleştirin” deselerdi kimse buna karşı çıkmayacaktı. Hatta Yunanistan'ın liberal aydınları ve banka ekonomistleri şöyle makaleler yazacaktı: Ne var yani? Adalarımızı 49 veya 99 yıllığına, Yunan Özelleştirme İdaresi'nden kiralayan Alman şirketleri, adaları römorkörlerle çekip başka ülkelere mi götürdü? İşte adalar durduğu yerde duruyor. Üzerinde de Yunan bayrağı dalgala

7529 defa okundu.

yazının tamamı...
Akıllı dış borçlanma
Akıllı dış borçlanmaÜLKEMİZDE abonesi en bol iktisadi safsata, hızlı kalkınmak için Türkiye'nin dışarıdan borçlanması gerektiğidir.İktisat uleması buna bir de sözde bilimsel açıklama getirir. “Efendim, milletimizin tasarruf oranı düşüktür. Tasarruf açığını kapamak için ‘tasarruf' ithal edilmelidir. Yani, dış borç alınmalıdır” der. Bu önerme sadece iktisaden yanlış değil, aynı zamanda siyaseten de zararlıdır. Dışarıdan para gelmezse hızlı büyüyemez hatta aç kalırız diye şartlanmış bir zihniyet, ülkemizin, büyük devletlerin veya parası olan şeyhlerin, mesela petrol zengini Arapların bâziçesi haline gelmesinde hiç beis görmez. Üstelik ülke, hem onun bunun oyuncağı olur, hem de hızlı kalkınamaz. Ben bu tezi anlatıp duruyorum. Yazdıklarımı anlamak istemeyenler “ne yani, içimize mi kapanalım ?”

6538 defa okundu.

yazının tamamı...
Et fiyatları ve işsizlik
Et fiyatları ve işsizlikYAZININ başlığından da anlaşılacağı üzere, Türkiye'de et fiyatlarının pahalılaşması ile işsizliğin yükselmesi arasındaki çelişki olduğunu irdelemek istiyorum. Konuya iki iktisadi kuraldan bahsederek gireceğim.1. Kişi başına milli geliri düşük ülkelerde, gıda fiyatları milli geliri yüksek ülkeler göre düşüktür. 2. Milli geliri yaratan katma değerin yüzde 70'i emektir. Yani herhangi bir maddenin maliyetinin yüzde 70 ücretlerden oluşur.* * *Gelelim bu kuralların açıklamasına:İktisatta "fiyatı alıcı belirler" diye bir kural daha vardır. Bir malı satan, sattığı mala istediği kadar yüksek fiyat talep etsin; alıcı bu fiyatı kabul etmediği sürece satış olmaz. Yani fiyat teşekkül etmez. Gıda maddeleri herkes tarafından tüketilen ürünlerdir. Dolayısıyla bu malların

7596 defa okundu.

yazının tamamı...
Yunanistan'da Osmanlı ekonomisi
Yunanistan'da Osmanlı ekonomisiBİN bir zahmetle kurulan Avrupa Para Birliği ve onun eşsiz ürünü olan ortak para birimi “Euro” çökme tehlikesiyle karşı karşıya.Bunu ben değil, adı kâhine çıkmış iktisatçı Nouriel Roubini söylüyor. Pek tabii iktisatçıların ileride “dediğin çıkmadı” lafını duymamak için mutlaka kullandığıbir cümleyi de ilave ediyor. Çökecek dediysek bir iki yıl içinde değil, bu gidiş onu gösteriyor diye öngörüsünü sulandırıyor. Roubini'ye göre bu çöküşün müsebbibi Yunanistan ve biraz da İspanya'dır. Pekiyi bu ülkelerin ekonomilerindeki ortak özellik nedir? Onu da ben söyleyeyim: Çok yüksek bütçe ve dış açıklarıdır.* * *Söz açıktan açılmışken hatırlatayım. Bir de ünlü “ikiz açık” vardır. Anlamı, ülkenin “tasarruf açığı” ile “dış açığı”dır. Hemen söyleyeyim, bu açıklar ikiz fala

6966 defa okundu.

yazının tamamı...
Dünya, Mars'a çok borçlandı
Dünya, Mars'a çok borçlandıGÜNDEMDE dünya devletle-rinin giderek artan kamu borçları var.Dendiğine göre, kamu borçlarının milli gelire oranı belli bir yüzdeyi geçmemeliymiş. Mesela yüzde 60. Eğer geçerse bu çok kötü bir şeymiş; ne yapıp, yapıp bu oran düşürülmeliymiş. Yoksa devletler, bu borçları geri ödemek için vatandaşa yeni vergi salmak mecburiyetinde kalırmış. Ufukta bu tehlikeyi gören vatandaş da "eyvah, ileride ümüğüm sıkılacak" korkusuna kapılır ve yemeden içmeden kesilirmiş. Yani tüketimini kısar, ekonomiyi yavaşlatırmış. Al sana yeni bir kriz nedeni. Diğer yandan krize giren ekonomileri canlandırmak için, merkez bankalarının faizleri düşürüp piyasaya para şırıngalaması yani gevşek para politikası izlemesiyle birlikte; devletin, hem harcamalarını arttırması hem de vergileri indirm

7096 defa okundu.

yazının tamamı...
Cumhuriyet bir demokrasi projesidir
Cumhuriyet bir demokrasi projesidirKÜRT açılımının sonunda varacağı "son resmi" zihnimde çizdim. Mutsuz oldum. O noktadan geriye giderek, "güzel ve yalnız" cumhuriyetimizi tekrar değerlendirdim.İlk defa farkına vardım ki, bilinçli olarak tasarlanmamış olsa bile 87 yıl önce kurulan Cumhuriyet aslında muhteşem bir demokrasi projesidir. Zaten, cumhuriyet o dönemin dilinde demokrasi ile özdeşti. "Hâkimiyet, kayıtsız şartsız milletindir" sözü kadar, demokrasiyi doğru tanımlayan ikinci bir ifade bulunamaz.  1. Kurucu atalarımız yola çıkarken, ellerinde saltanatın yaşatılmasına odaklanmış bir devlet, parçalanmış bir vatan ve "ayrışmış milletler" vardı. 2. XIX. yüzyılın sonlarında, Türkçede millet kelimesi vardı ama "milliyet" yoktu. Milliyetçilik hiç yoktu. Millet, kabaca aynı dine mens

6867 defa okundu.

yazının tamamı...
Siz hâlâ annenizin iktisat analizlerini mi kullanıyorsunuz
Siz hâlâ annenizin iktisat analizlerini mi kullanıyorsunuzSON on yılda dünya ekonomisinde ortaya çıkan "ucuz döviz" ve "ucuz sanayi malları" bolluğu, eskiden beri yapa gelinen iktisadi analizleri kökünden değiştirecek niteliktedir.Bu büyük değişimin başrol oyuncuları ABD ve Çin'dir.  * * * 1. Çin, 1 milyar 300 milyonluk nüfusuna iş alanı açmak için iktisadın en temel kanunu kullandı: "Fiyatı düşen malın, talebi artar." Çin, insanının emeğini, sanayi malı halinde "ete kemiğe büründürüp" ihraç etti. İhracatı hem brüt hem de katma değer olarak arttı. 2. Eğer yerli doğal kaynak ihraç edilmiyorsa, ihraç edilen şey, aslında madde değil katma değerdir. Katma değerin de en az dörtte üçü emektir. Bunun bilincinde olan Çin'de, işsizlere, kendi ülkelerinde yabancılar iş vermiş oldu.3.

6249 defa okundu.

yazının tamamı...
İktisat yazarının vicdan muhasebesi
İktisat yazarının vicdan muhasebesiKONU ne olursa olsun iktisadi tartışmalar özünde insanla ilgilidir. Çünkü iktisatta insan vardır. İktisadi sorunların insanla ilişkisi beş ana başlık altında incelenebilir.1. Büyüme, halkın refahı nasıl artar.    2. Fiyat istikrarı, enflasyon; hayat pahalılığı ile savaş. 3. Milli gelir dağılımı, paylaşımda adalet. 4. İşsizlik, diğer bir değişle iş bulma.5. Teşebbüs hürriyeti ve rekabetin korunması.İktisat yorumcusu, işleyeceği konuya her yönden bakar. Olayın ayrıntısına girmeden "parçanın bütünle ilişkisini" anlamaya çalışır. Yetkililerin izleyebileceği yolların, alabileceği kararların artılarını ve eksilerini görebilmek için uğraşır. Önyargılarından, taraf tutma eğilimlerinden ve korkularından sıyrılır. Mümkün mertebe kendi kendini sansürl

6363 defa okundu.

yazının tamamı...
Faizi yükselterek enflasyonu düşürme efsanesi
Faizi yükselterek enflasyonu düşürme efsanesiAŞAĞIDA okuyacaklarınızı, bugüne kadar belki kırk defa yazdım. Önümüzdeki günlerde "faiz arttırma yoluyla enflasyonu düşürme veya engelleme" mekanizması yine yerli yersiz gündeme gelecektir. Bu sebeple bir toparlama yapmanın tam vaktidir.1. Toplam talebin (tüketim ve yatırım) arzdan daha hızlı arttığı özellikle büyüme dönemlerinde, taleple arzı eşitleyen otomatik mekanizma, "fiyatlar genel düzeyinin" artmasıdır. Bu olaya genel olarak enflasyon denir. Enflasyonun göstergesi Tüketici Fiyatları Endeksi'dir. 2. Talep çekmesiyle ortaya çıkan enflasyonu dizginlemek veya düşürmek için merkez bankası faizi yükseltir. Faiz yükselmesi, yatırımcı için "sermaye maliyetini" (para sahibi için getiriyi) yükseltir. Bu yüzden düşük getirili yatırımlar yapılabili

6601 defa okundu.

yazının tamamı...
Hayvanizm
İKTİSADIN gelmiş geçmiş en büyük bilim adamlarından biri, kuşku yok John Maynard Keynes'dir (1883-1946). Bilim, idraktir. Bilimde icat yoktur; keşif vardır. İcat, teknolojide olur.Bilim, insanların bilmediği, farkında olmadığı, göremediği veya görüp de kavrayamadığı, ama evrende var olan oluşumların (fenomenin) gerisindeki sebep-sonuç ilişkisini anlamaktır. Bilim adamı, bu fenomenden birini veya birkaçını herkesten önce idrak edendir. İdrakini de başkalarının da anlayabileceği sözel ve/veya matematiksel dille yazar ve anlatır. Onun idraki sayesinde insanlığın idraki genişler. Doğaya hakimiyeti artar. Zaten bilimin de nihai amacı veya faydası, insanın doğaya söz geçirmesine yardım etmektir.* * *1929 Buhran'ı, iktisadi sistemin nasıl işlediğini idrak etmesi  için Keynes'e eşsiz bir gözl

7190 defa okundu.

yazının tamamı...
Kamera Aarkası EGE CANSEN
Kamera Aarkası EGE CANSENEge Cansen..izlemek için tıklayın.    ..Kamera Aarkası EGE CANSENEge Cansen (EC)Bülent Şenver (BŞ)DeşifresiEC: Canlılarda kendi gelişiminin olduğu ortamı yaratıyorlar. Hem kendi gelişmelerine uygun ortamı arıyorlar. Hem de gerekirse kendi gelişmelerine uygun ortamı yaratıyorlar. Öyle bir tohum var ki sulak yerde büyüyor. Tohum uçuyor, gidiyor  ve kendine sulak bir yer buluyor. Et obur hatvanlar, ot obur hayvanların otladığı yere gidiyorlar, kendileri için uygun bir ortam buluyorlar. Ayı kış uykusuna yatacak, kendisine bir mağara buluyor. Şirketler veya bir devlet yani yönetilen bir bilim alanı, bunun iyi gelişmesi için  onun  gelişimine uygun bir ortam lazım. Sosyal, siyasal, iktisadi bir ortam lazım. En önemlisi kamuoyu lazım. Kendisi için

7231 defa okundu.

yazının tamamı...
Yalanla yaşamak
Yalanla yaşamakEge Cansen..GÜZELLİĞİNE çok güvenen bir kadın, çevresine "beni aldatan bir kocanın evinde bir gün bile durmam; böyle bir şey olursa, tek kuruş nafaka istemeden derhal boşanırım" der dururmuş.Derken, bu güzel kadını, kocası aldatmaya başlamış. Durumu öğrenen arkadaşları "kocan seni aldatıyor; bakalım ne yapacaksın" demişler. Kadın, "olamaz yalandır; o beni asla aldatmaz, bunu kendisine soracağım, bana mutlaka hakikati söyler" diye direnmiş. Kısa bir soruşturmayla kadın, gerçekten aldattığını öğrenir. Ne yapacağını düşünür. Boşanmasının kendisi için maddi ve manevi bir yıkım olacağını idrak eder. Ama diğer taraftan, arkadaşlarının alaylı bakışları altında ezilmekten de kurtulamaz. Nihayet bir gece kocasının karşısına geçer: Sana bir sorum var. Ama ne olur bana doğruyu "söyleme

6131 defa okundu.

yazının tamamı...
Yağmurun tarıma faydası yoktur
Yağmurun tarıma faydası yokturEge Cansen..ATADAN, dededen bir çiftçisisiniz. Hayatınız, ekip biçmekle geçmiş. Yağmurun yağmadığı yıllarda mahsulün kıt, yağdığında bol olduğunu aynen görmüşsünüz.Yağmur duasına çıkmışsınız. Yağmura rahmet demişsiniz. Yani Allahın en önemli iki vasfından biri olan "bolluk getirici, bağışlayıcı" sözcüğünü uygun görmüşsünüz. Derken bir gün gazetelerde okumuşunuz ki, Tarım Bakanlığı "bilimsel" bir araştırma yapmış ve "yağmurun, mahsule etkisi olmadığını" keşfetmiş. İşte o durumda ne hissederseniz, ben de "cari açıkla, döviz kuru arasında ilişki yoktur" tezini savunan raporlar hakkında onu hissediyorum. * * *Komşusu, Nasrettin Hoca'dan eşeğini istemeye gelmiş. Hoca eşeğini vermek istemediği için "eşek burada değil" demiş. Tam o esnada arka bahçedeki eşek anırmış.

7118 defa okundu.

yazının tamamı...
Casino ekonomisi (Bul karayı al parayı)
Casino ekonomisi (Bul karayı al parayı)Ege Cansen..EKONOMİ dünyasında geçen hafta iki konu öne çıktı.1. Altın fiyatlarının hızla artması, hatta daha da önemlisi, altın fiyatlarının ileride bugünkü düzeyinin bile iki katına çıkabileceği iddiaları.2. Krizden çıkış sinyali veren küresel ekonomide, varlık ve altın/emtia fiyatlarında oluşan balonun patlamasıyla birlikte ikinci bir çöküntü yaşanma ihtimalinin artması.Hemen bu konuya açıklık getireyim. Varlık ve emtia fiyatlarına balon yaptıran talep, ödünç borç parayla finanse edilmiyorsa, bu balonun patlaması, kriz yaratmaz. Çünkü bankalar batmaz.¡   ¡   ¡Altın, yeraltından çıkartılması ve saflaştırılması pahalı bir madendir. Asildir. Üzerinden binlerce yıl geçse bile, fiziksel ve kimyasal özelliklerini kaybet

6834 defa okundu.

yazının tamamı...
KAMAR EGE CANSEN, AYDIN BOYSAN Kamera Arkası
EGE CANSEN, AYDIN BOYSAN Kamera ArkasıEge Cansen.. Ege Cansen ile Aydın Boysan Kamera Arkası....EGE CANSEN, AYDIN BOYSAN Kamera ArkasıEge Cansen (EC)Aydın Boysan (AB)Bülent Şenver (BŞ)DeşifresiEC: Sevgili GençlerBurada genç kelimesi övgün eğitim sürecini tamamlayıp  çalışma hayatına girmek üzere olanlara anlatıyorum.Çalışma hayatı kollektiftir, yani kişi mutlaka başkaları ile birlikte çalışacaktır.  Başarıyı başkalarının katkısı olmadan sağlayamaz. Hatta başkaları yüzünden ne kadar gayret ederse etsin başarısız olabilir. İşte tam bu noktada kişide  kendi başarısı için başkalarını adam etme dürtüsü ortaya çıkar. Tavsiyem şu; hayatta adam edebileceğin ilk ve tek kişi sensin. Başkalarını adam etmekten vazgeç. İyi örnek teşkil et yeter. BŞ: Teşekkürler, ağzınıza sağlık.EC:

10609 defa okundu.

yazının tamamı...
İyisi mi sen bana bir adana getir
İyisi mi sen bana bir adana getirEge Cansen..ODTÜ'de okuduğum yıllarda Bahir Bilgin adında Tarsuslu bir arkadaşım vardı. Ara sıra birlikte kebapçıya giderdik.Bahir, masaya her oturduğunda yemek listesini eline alır, uzun uzun inceler ve sonunda garsona "İyisi mi sen bana bir Adana getir" derdi. Ben de kendisine takılır; madem ki, Adana Kebap yemeye kararlısın niçin listeyi tetkik ediyorsun derdim. * * * İnsan zihni "ön fikirler" ve "ön yargılar"la çalışır. Bunlar matematik modellerdeki sabit sayılar gibidir. Kişi, istediği kadar analitik düşünüyorum, sebeple sonuç arasındaki ilişkileri saptayıp kararlarımı ona göre veriyorun desin, gerçekte sonucu belirleyen zihin denklemindeki (kurgusundaki) bu sabit sayılar ve katsayılardır. İşletme veya kamu yönetiminde buna "tercih" faktörü denir. Terc

6751 defa okundu.

yazının tamamı...
Kadıköy Çarşısı
Kadıköy ÇarşısıEge Cansen..HEMEN, hemen her hafta bir kere "Kadıköy Çarşısı"na inerim.Bir yandan gençlik günlerimi yâd eder, bir yandan gönlümü eğlendiririm. Çarşıda dolaşırken canım hiç sıkılmaz. Sadece yorulurum. O zaman da yazıhaneme dönerim. Kadıköy, İstanbul'un yaşaması en kolay semtidir. Burada her milletten Osmanlılar yaşar. Kilise ve camileri birbirine yakındır. Nasıl Bodrum, herhangi bir sahil kasabası değilse, "Kadıköy Çarşısı" herhangi bir semt çarşısı değildir. Bu çarşıda, engin bir "ticari kültür" birikimi vardır. Bu çarşının kaldırım taşları bile kültürlüdür. Bu kültürel birikimi, satılan malların çeşit zenginlinden, teşhir tekniklerinden ve vitrin tanziminden derhal anlarsınız. Burası bir agoradır. Ülkenin hatta dünyanın her yerinden seçme mal buraya gelir. * * *Kadıköy

7580 defa okundu.

yazının tamamı...
Engizisyon fiskal
Engizisyon fiskalEge Cansen..YILLAR önce, şimdi aramızda bulunmayan vergi hocası Prof. Dr. Salih Şanver'in vergicilik hakkında bir konferansını dinlemiş bazı notlar almıştım.Salih Şanver, Maliye Bakanlığı'nda yetişmiş daha sonra akademik hayata geçmişti. Hem uygulamayı hem de kuramı biliyordu. O günkü konuşmasında devletin vergi alma yetkisiyle teçhiz edilmesinin üç amacını anlatmıştı. Bunlar sırasıyla:1. Devletin giderlerini karşılayacak parayı toplamak,2. Milli geliri vatandaşlar arasında yeniden bölüştürmek,3. Ekonomik faaliyeti yönlendirmek ve yönetmektir demişti.Bu amaçların hangi vergilerle nasıl sağlanabileceğini anlattıktan sonra, "amacını aşan" vergiciliğin hangi zararlı aşamalara ulaşabileceğini yine üç başlık altında toplamıştı.Bunlara şu isimleri vermişti:1. Hiper fiskalite,2.

6729 defa okundu.

yazının tamamı...
Tutmayın beni
Tutmayın beniEge Cansen..AMERİKA'da iki yıllık işletme mastırımı tamamlayıp 1966 sonunda yurda döndüm.Bu eğitimi, daha önce çalıştığım ve genç yaşımda bölüm müdürlüğüne kadar yükseldiğim Arçelik şirketinin verdiği bursla yapmıştım. Buna karşılık, şirketle aramda dört yıllık bir mecburi hizmet anlaşması vardı. Kefilim de babamdı. Ben Amerika'da iken şirketin başına Ali Mansur (Şef Cem Mansur'un babası) adında tanımadığım bir kişinin genel müdür olarak tayin edildiğini öğrenmiştim. Çalışma arkadaşlarım, beni Yeşilköy Havaalanı'nda şirketin arabasıyla karşılamışlardı. Moralim yüksekti. İki üç gün sonra havalı bir şekilde Sütlüce'deki fabrikaya, yani eski iş yerime gittim. Murahhas Aza Lütfü Doruk beni severdi. Koç Holding merkezinde de bilinen biriydim. Amerika'nın ünlü işletme okullarından W

6880 defa okundu.

yazının tamamı...
Hay! IMF kadar taş...
Hay! IMF kadar taş...Ege Cansen..ŞU IMF muhabbetinden o kadar sıkıldım ki, anlatamam.Bakan Babacan ne dedi? "IMF olmazsa olmaz" dönemi bitti mi, yoksa "yeniden o noktaya gelindi" mi? 20 kez IMF ile anlaşma mı düzenleme mi ne ise ondan yapmışız. Bir de dönüp arkamıza bakmışız ki, bir arpa boyu yol gitmişiz. "IMF'koliklere" göre, Türk ekonomisinde iyi denebilecek ne olduysa IMF'nin öğütleri sayesinde oldu. Başımıza ne kötülük geldiyse, IMF'nin dediklerini yapmadığımız için geldi. Yahu biz 2001 devalüasyon krizine IMF'nin uygulattığı "Kur çıpası" yüzünden girmedik mi? Şimdi yaşanan mali sıkıntıların gerisinde IMF'nin önerdiği "yüksek faiz-düşük kur" politikası yatmıyor mu?* * * Amacım IMF'yi kötülemek değil. "Dışarıdan para gelmezse, biz kalkınamayız" batıl itikadının yarattığı burkulmaları,

6676 defa okundu.

yazının tamamı...
Faiz düşmanı
Faiz düşmanıEge Cansen..TÜRKÇE'de, "düşmanı" kelimesinin, anlamı taban tabana zıt iki kullanımı vardır. Mesela, bir çocuk için "dayak düşmanı" denirse, o çocuk öyle kötü şeyler yapıyor ki, sonunda büyüklerinden dayak yiyor, adeta canı dayak yemek istiyor denmek istenir.Başka örnekler de var. Bir kişi için "çikolata düşmanı" veya "para düşmanı" şeklinde konuşuluyorsa, bunun anlamı, o kişinin nerede bulsa çikolataları hapır, hapur mideye indirdiği veya eline ne kadar para geçerse hemen harcadığı anlatılmak istenir. Pek tabii bir de düpedüz düşmanlık vardır. Mesela "kadın düşmanı" veya "zenci düşmanı" denince kadınlardan veya zencilerden hiç haz etmeyen, onlar hakkında olumsuz ön yargıları olan insanlar kastedilir.* * *Faiz düşmanlığı da böyledir. Müslüman halk arasında dini gerekçelerle faiz

7624 defa okundu.

yazının tamamı...
Kayıt içiyle mücadele
Kayıt içiyle mücadeleEge Cansen..HÜKÜMET yeniden bir "Vergi Kaçakçılarına Af" kanununu çıkartıyor. Bu yasayı hazırlayanların kitabına göre, iktisadi krizi kolay atlatmak için ülkemize dışarıdan sermaye girmesi lazım.Yasaya göre yurt içinde yerleşmiş ama yurt dışında "kayıt dışı" serveti olanlar, bu paralarını yurda getirirlerse, yüzde 2 gibi cüzi bir ceza ödeyerek servetlerini "kayıt içi" hale getirebilecekler. Bu suretle hem kriz teğet geçecek hem de iktisadi kalkınma hızlanacaktır. Yukarıda sözünü ettiğim yasanın resmi adı, pek tabii bu değil. Yasayı hazırlayanlar kendilerini kötü hissetmemek ve halkı uyutmak için buna "Varlık Barışı" adını uygun görmüşler. Yersen. * * *Amerika'da lisansüstü eğitimi görürken, keskin dilli bir hocadan iş hukuku dersi almıştım. Hoca, kanun adlarının, "halk

5856 defa okundu.

yazının tamamı...
Bir ne uğruna ya rab, ne'ler batıyor
Bir ne uğruna ya rab, ne'ler batıyorEge Cansen..BU başlık iki türlü okunabilir. Bugüne uygun olanı "Bir demokrasi uğruna ya Rab! Ne cumhuriyetler batıyor"; dünde kalanı ise "Bir cumhuriyet uğruna ya Rab! Ne demokrasiler batıyor" şekilleridir. "Milli İkilik" listesi aşağıdadır.1. Cumhuriyetçiler-Demokrasiciler. 2. Lâikler-Dindarlar.3. Ulusalcılar-Ulus öteciler. 4. Laik muhafazakârlar- Laik liberaller.5. Dindar Milliyetçiler-Dindar Beynelmilelciler.6. Batılılar-Batıcılar. 7. Kemalistler-Mandacılar. 8. Devletçiler-Serbest Piyasacılar. 9. Türkiyeciler-Osmanlıcılar.10. Askerciler-Sivilciler11. Nükleerciler-Yeşilciler. 12. Barajcılar-Arkeolojiciler.13. Gürültüsüz Eğlenemezciler- Seslikçiler.14. Sokak köpekçiler-Köpeksiz sokakçılar.15. İçerizciler-İçtirmeyizciler.16. Ver kurtulcular-Vur

7331 defa okundu.

yazının tamamı...
Kapitalist Abdülhamit
Kapitalist AbdülhamitEge Cansen..TBMM Başkanlık Divanı Meclis Onur Ödülünü bu yıl "yurt dışında Türkiye'yi tanıtmada gösterdiği başarıdan dolayı" Kemal Karpat'a verdi.  Bundan tam 50 yıl önce Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde ben Kemal Karpat'ın öğrencisiydim. Hocadan "Türkiye'nin Sosyal Yapısı" adlı bir ders almıştım. Geçen Cumartesi eşimle birlikte kendisini ziyaret ettik. Hem geçirdiği ameliyat dolayısıyla geçmiş olsun dedik, hem de aldığı ödül için tebrik ettik. Pek tabii tartışmalı güncel konular hakkında düşüncelerini de öğrenmeğe çalıştık.* * * Kemal Karpat..Kemal Karpat'ın milletlerin kültürel değişmelerini anlatmak için derste kullandığı bir örneği aklımda kaldığı şekliyle anlatmak istiyorum. Hoca'ya göre bir ülkenin kültürü (yaşam tarzı, değer yargıları, bilgi ve beceri

16838 defa okundu.

yazının tamamı...
Millet, milli gelirden fazla harcama yapabilir
Millet, milli gelirden fazla harcama yapabilirEge CansenÖNCE milli gelir ile milletin harcamaları arasındaki farkı anlatayım.Milli gelir, milletin yarattığı dönemsel katma değerdir. İki yolla hesaplanır. 1. Harcamalar2. Üretim. Bu iki hesabın sonucu aynı değildir. Aralarında "cari denge" ile "stok değişmeleri" toplamı kadar fark vardır. Gelirden fazla (veya az) harcama, aileler için de geçerlidir. Bir ailenin yıllık geliri ile yıllık harcaması da eşit olmayabilir. Aile, borçlanarak veya hazırdan yiyerek, gelirinden çok yatırım ve tüketim harcaması yapabilir. Milletler de yurt dışından borçlanarak veya eldeki mal stoklarını tüketerek, gelirlerin fazla harcama yapabilir. Pek tabii bunun tersi de doğrudur. Milletler de gelirlerinden daha az harcama yapabilir. Mesela uzun yıllardır Amerikan ha

7117 defa okundu.

yazının tamamı...
Otomatik portakal
Otomatik portakalEge Cansen..BİR kez daha tekrar edeyim.Yaşanmakta olan küresel iktisadi bunalım son tahlilde bir para krizidir. Bunun dışında söylenenler, sebep değil ara sonuçlardır. Bilimsel düşünmenin esası sebep sonuç ilişkisini çözmektir. Ancak bu ilişki çoğu kez "bir sonuç-bir sebep" şeklinde kendini göstermez. Bırakın bir olayın birden çok sebebi olmasını, bir sebebin de birden çok sonucu vardır. Sebep ve sonuçlar karmaşık zincirler oluşturur. Bu yüzden bu kriz için "ipotekli kredilerden" veya "finansal piyasalardaki denetimsizlikten" çıktı demek çocuksu bir açıklama olmaktan ileri gidemez. Analizin nihai amacı "kök sebebi" bulmaktır. Krizin kök sebebi "para sistemi"dir. Yani "küresel ekonomi-ulusal para birimleri" uyuşmazlığıdır. * * *1929'da başlayan ve kabaca 10 yıl süren Buhran

6584 defa okundu.

yazının tamamı...
Makro, mikroyu bozar
Makro, mikroyu bozarEge Cansen..1989 Ağustos'unda Türkiye'de sermaye hareketlerini serbestlik getiren 32 Sayılı Kararname yayınlandı. O günlerde Turgut Özal'ın pırıltılı devrinin ışıkları sönmeye başlamıştı.Merkez Bankası'nın ilk yeni nesil başkanı iktisat doktoru Rüşdü Saraçoğlu'nun itirazına rağmen bu kararname yürürlüğe kondu. Tek amaç, enerjisi tükenmiş ülke ekonomisini canlandırmak için yurt dışından para getirmekti. 32 sayılı kararname sadece sermaye hareketleri serbestliği getirmekle kalmamış, yurt dışından borçlanmayı cazip hale de getirmişti. "Yurt dışından para gelmezse Türkiye kalkınamaz" hálá abonesi en yüksek batıl fikirdir. Bu batıl fikir, iktidardaki siyasi partinin Avrupa Birliği mürşitliğini üstlenmiş ikinci cumhuriyetçiler arasında çok yaygındır. Bu fikir, "Türk

6809 defa okundu.

yazının tamamı...
Para geliyor para suları yara yara
Para geliyor para suları yara yaraEge Cansen..DÜNYAYA tek bir pencereden bakılırsa, sadece belli bir kısmı görülür. Resmin tamamını görüp, hayatın bütününü kavrayabilmek için ona tek pencereden bakmamak şarttır.Bunda anlaşılmayacak ne var? Peki, ya o "pencere" kişinin dışında değil, içinde yani zihninde ise? O zaman ne kadar farklı pencerelerden bakarsa baksın, kişi bütünü göremez. Çünkü gözüyle gördüğünü, beyni görmez. Benimsediği "doğru-yanlış" cetvelini, istese de değiştirmez. İşte bu zihin penceresine "paradigma" deniyor. Kişilerin olduğu kadar toplumların da paradigmaları vardır. Hatta kişi büyük ihtimalle, içine doğduğu dinin, ideolojinin, milletin, mezhebin, meşrebin, okulun, yörenin, kentin, kasabanın, köyün ve ailesinin paradigmasını benimser. Katılaşmış paradigma ortaklığı "cemaa

6734 defa okundu.

yazının tamamı...
Tutuklu çok hükümlü az
Tutuklu çok hükümlü azEge Cansen..YENİ Adalet Bakanı her yeni bakan gibi "durumun vahameti" tespiti ile işe başlamış. Türkiye'deki hapishanelerde bulunan yaklaşık 90 bin kişinin yüzde 60'ı tutuklu, yüzde 40'ı da hükümlüymüş.Hálbuki Avrupa hapishanelerinde bu oran yüzde 85-90'ı hükümlü, (yargılanması bitmiş) yüzde yüzde 10-15'i de tutuklu (yargılanması süren) şeklindeymiş. Adalet Bakanı "Bu, adaletin gecikmesi demektir" dedikten sonra, "durumu düzetmenin çaresi İstinaf Mahkemeleri (Ara Yargıtay) kurulmasıdır" diye eklemiş.* * *"Adalet mülkün temelidir" denir. Burada mülk, "ülke" yani onun idaresi anlamına gelir. Nitekim "Mülkiye Mektebi" de mülki ámir (kamu yöneticisi) yetiştiren okulun adıdır. Denildiği gibi adalet hizmeti iyi değilse, ülkenin temeli zayıftır. Ülkenin temeli zayı

6767 defa okundu.

yazının tamamı...
Gel enflasyon gel
Gel enflasyon gelEge Cansen..SÖZÜM meclisten dışarı demem gerekir mi diye düşünüyorum.Otuz yıldır yapışkan enflasyonla boğuşmuş bir ülkede, enflasyonun geri gelmesini istemek olmaz. Ne var ki, eğer enflasyonun tersi olan deflasyon yapışkan hale gelirse, insanlar enflasyondan medet umar hale gelebilir. Şimdilik Türkiye'yi tartışmanın dışında bırakalım. Özellikle uzun zamandır enflasyon diye bir sorunu olmamış gelişmiş ülkelerin içine düştükleri ekonomik krizden çıkmak için ne yaptıklarına bir bakalım. Alınan önlemlerin neler olduğunu herkes ezberledi. Ama bir defa daha tekrarlamakta fayda var. Önlemler iki kümeden oluşuyor.1. Parasal Önlemler: Merkez bankaları tarafından alınıyor. Faizler radikal bir şekilde düşürülüyor. Hatta reel olarak sıfırlanıyor. Piyasadaki para miktarını arttırmak iç

7000 defa okundu.

yazının tamamı...
Yemek çok sıcak, yutulması için biraz üflemek lazım
Yemek çok sıcak, yutulması için biraz üflemek lazımEge Cansen..PKK, maalesef (veya bazılarınca maalmemnuniye) hem siyasi hem de yenilmezliğini kabul ettirerek bir bakıma askeri cephede de "TC"yi yenmiştir.Askeri kısmını, eski komutanlarımız söylemektedir. Tam istihbaratla, son model savaş uçakları ve tanklarla günlerce dövülen Kuzey Irak dağlarında konuşlanmış PKK, şüphe yok ki zayiat vermiştir. Ama kalan kuvvetlerini toparlamış ve kısa süre sonra hudut karakollarımızı basmıştır. PKK halen, istediği zaman, istediği yerde silahlı eylem yapabilmektedir. Böylesi öldürmeli operasyonlar PKK'nın, ayrılıkçı olsun, olmasın tüm Kürtler üzerinde, korkuyla karışık bir saygıya dayanan otorite kurmasına imkán sağlamıştır. Böylece PKK, Kürt hareketinin siyasi kanadının da tartışılmaz patronu olmuşt

6984 defa okundu.

yazının tamamı...
Rakamları okuyamamak
Rakamları okuyamamakEge CansenMERKEZ Bankası faizleri tarihinde ilk defa tek haneli seviyeye indirdi diye bir söz ortalıkta dolaşmaya başladı.Bu yanıltıcı bir ifadedir. Birincisi Merkez bankası 1930'da kurulmuştur. Faizlerin çift haneli olması enflasyonla ilgili bir hadisedir. 1960'lardan hatta daha çok 1970'lerden sonra ortaya çıkan bir görüntüdür. Ama bundan çok daha önemli bir olan, faizin nominal yani görünen büyüklüğünün değil, reel yani enflasyondan arındırılmış büyüklüğünün iktisadi analizde kullanılması gerektiğidir. Enflasyondan arındırma iki bileşenden oluşur. Birincisi, faiz gelirini yaratan anaparanın enflasyonla aşınan kısmıdır. İkincisi bizatihi faiz gelirinin (veya giderinin) eksilen satın alma gücüdür. İkisi toplanıp, nominal faizden düşülürse, geriye reel faiz kalır. Nomin

8179 defa okundu.

yazının tamamı...
52 trilyon dolar nasıl deve oldu
52 trilyon dolar nasıl deve olduEge CansenBU kez son sözü ön söz olarak yazıyorum. "Fizikte izdüşümü olmayan hiçbir iktisadi hesap, bilimsel değildir". İktisadi kriz çıktığından beri, kaybolan servetlerle ilgili çok yazı yazıldı, çok söz söylendi.On beş gün önce İstanbul'da toplanan yabancı ülkelerde faaliyet gösteren iş adamlarına hitap eden bir arkadaşımız "son krizle birlikte dünyada 52 trilyon dolarlık servet uçtu gitti" demiş. Bu kabil yanlış ifadelere yabancı basında da sıkça rastlıyoruz. Herkesin doğru bellediği bir şeye neden yanlış dediğimi aşağıda anlatacağım.* * *Son küresel krizden önce de Türkiye'de kriz yaşandı. Bizim yerli krizlerin hemen hepsi, devalüasyonla ete kemiğe bürünüp görünür hale gelmiştir. Döviz fiyatları artınca, gazetelerimizin başköşelerinde fakirleşme hesapla

8079 defa okundu.

yazının tamamı...
Sıfır faizli reklamlar yasaklanmalıdır
Sıfır faizli reklamlar yasaklanmalıdırEge Cansen..BANKALARIN, bir ödeme aracı olan kredi kartlarının amacı dışında kullanılmasını önce teşvik edip, sonra da bundan şikáyet ediyormuş gibi konuşmasına bozulduğumu biliyorsunuz.Bankaların, tüketici kredisine yıllık yüzde 25 dolayında faiz uygularken, kredi kartı borçlarını erteleyerek, yani bunları zımnen tüketici kredisine dönüştürerek yıllık yüzde 65 faiz uygulanmasını etik bulmuyorum. Burada iktisatçıların "asimetrik enformasyon" dedikleri ve piyasa ekonomisinin işleyişini bozan bir keyfiyet bulunduğu çok açıktır. Profesyoneller tarafından yönetilen bankalar her tür malûmata (enformasyona) sahipken, amatör kredi kartı müşterileri çok kısıtlı malûmatla kendileri için en iktisadi kararı vermeye çalışmaktalar. Pek tabii vermemek

6917 defa okundu.

yazının tamamı...
Bankalar, sanayinin ayna simetriğidir
Bankalar, sanayinin ayna simetriğidirEge CansenBANKALARIN varlıkları, şirketlerin yükümlülükleridir. Kısaca banka bilánçoları, büyük oranda, reel sektör firmalarının bilánçolarının ayna simetriğidir. Mart sonunda sanayi şirketleri birinci çeyrek Kár/Zarar tablolarını ve bilánçolarını yayınlayacak.Şirketlerin çoğunda sonuçlar kötü çıkacak. Çünkü düşen satışlardan ve yükselen döviz kurlarından dolayı dönemsel zarar oluşmuştur. Bu zararlar, firmaların öz kaynaklarını küçülmüş gösterecektir. Bu mali tablolara bakan bankalar, bazı önlemler almak ihtiyacı duyabilir. Mesela, faizi arttırmak, ek teminat istemek, kredi miktarını düşürmek hatta krediyi geri çağırmak gibi şeyler akıllarından geçebilir. Ancak atacakları adımların hepsi, şirketleri daha kötü duruma sokacaktır. Bir b

7204 defa okundu.

yazının tamamı...
Ekonomide risk yönetimi
Ekonomide risk yönetimiEge Cansen..Gitgide daha çok sayıda insanın işini kaybettiği veya işinin bozulduğu bu ortamda, üzerinde en çok kafa yorduğum konu, şirket yönetimidir.Ne var ki; makro düzeyde neler olabileceğini öngörmeden, mikro düzeyde firmalar nereye yönlendirmeli ve nasıl yönetilmeli soruları yanıtlanamaz. Herhalde sanayici ve iş adamları da böyle düşünüyor ki, dernekleri vasıtasıyla hükümete "şakın vaziyetteyiz, önümüzü göremiyoruz, karamsarız, bizi biraz olsun rahatlat, IMF ile anlaş, vergi indir, teşvik ver, önlem paketi açıkla" diye sürekli mesaj veriyor. İşin ilginç yanı, kendini iş álemine diğer siyasi liderlerden daha yakın konumlandırmış olan Başbakan, iş adamlarının bu çağrılarına olumlu yanıt vermiyor. Bu kös dinleme, özellikle IMF ile bir an önce anlaşılmaması nok

8585 defa okundu.

yazının tamamı...
Kriz yönetimi
Kriz yönetimiEge Cansen..HALEN içinde yaşadığımız ve giderek derinleşen iktisadi kriz, üç aşamadan geçerek bugünkü hale geldi. Birinci dönemde, bankalar ve daha önemlisi Roubini'nin "Broker-Dealer" tabir ettiği "Tellal-Cambaz" finans kuruluşları, kısa vadeli borçlanıp, yüksek finansal kaldıraçla, uzun vadeli ödünç verdiler.Bu suretle varlık fiyatlarında bir "balon" oluşturdular. Balon patlayınca, hem kendileri hem de onlara ödünç veren bankalar battı. Bu ikinci dönemin adı "finansal kriz"di. İlk belirtisi de para sıkışıklığıydı. Çünkü değeri/fiyatı düşen varlık satışları yavaşlamıştı. Satış yavaşlayınca para dönmedi, borçlar zamanında ödenemez hale geldi. Kişiler ve şirketler alacaklarını zamanında alamayınca, ödemelerini de zamanında yapamadı. Bu üçüncü dönemin adı "güven bunalımı" oldu.

7411 defa okundu.

yazının tamamı...
Kriz, krizin kurdudur
Kriz, krizin kurdudurEge Cansen..TÜM dünyada yaşamakta olan iktisadi kriz hakkında hemen herkes yanıldı.IMF, Dünya Bankası, OECD veya baba bankalarının "baş" ekonomistlerinin yılbaşından Eylül ayına kadar yazdıkları raporlardaki tahminlerine bir bakın. Görülecek ki; kimse böylesi bir felaketi öngörmemiş. Başbakan saf, saf "kriz, bize teğet geçecektir" derken, iktisatçılar da ekonomilerde "ayrışma" üzerine makaleler döşeniyordu. Ayrışma kuramına göre, iktisadi kriz "gelişmiş" büyük ekonomilerde yavaşlamaya yol açacak ama "gelişen" ülkeler fazla etkilenmeyecekti. Hatta bu sayede küresel büyüme sürecekti. Çünkü dünya ekonomisindeki büyümeyi zaten başta Çin, Hindistan, Brezilya ve Rusya olmak üzere gelişen ekonomiler sağlıyordu. Türkiye de bu tabloda yıldızı parlayan ülkelerden biriydi. Meğer

6991 defa okundu.

yazının tamamı...
Sendika tavize yanaşmıyorsa şirket iflas etsin daha iyi
Sendika tavize yanaşmıyorsa şirket iflas etsin daha iyiEge Cansen..AMERİKA'da "Üç Büyük" diye bilinen otomotiv şirketleri zora düşmüş halde kurtarılmayı bekliyor.Bunların içinde en büyüğü ve mali durumu en kötü olan GM (General Motors) en iyisi Ford'dur. Bu üç firmanın nakit sıkışıklığından çalışamaz hale gelmemesi için bir kurtarma paketi hazırlanmış. Ancak paket ABD Senato'sunca onaylanmadı. Paketi reddeden Cumhuriyetçi partili senatörlerin lideri şöyle konuşmuş. "Biz de Amerikan otomobil firmalarının hayatta kalmasını ve gelişmesini istiyoruz. Ancak bunun için vatandaşın kesesinden, bu firmalara milyarlarca para aktarmak tek çözüm değildir. Söz konusu şirketler, 'iflas anlaşması' (konkordato) için yargıya gidebilir ve yargı nezaretinde yeniden yapılanma projelerini hazırlarlar. Hem alac

6769 defa okundu.

yazının tamamı...
Madem kriz işte çözüm
Madem kriz işte çözümEge Cansen..DÜNYA ekonomisini krizden kurtaracak, biraz müthiş, biraz korkunç acaip bir formül buldum.Peygamber efendimizin "İnsanın hayırlısı, insana hayrı dokunandır" özdeyişini kendime düstur kabul ettiğim için, dünya ekonomik krizinin çaresini, tüm halkların istifadesine bedelsiz olarak sunuyorum. Bütün istediğim, bu önerim eğer kuvveden fiile çıkarsa, uygulamanın adımla birlikte anılmasıdır. * * *1990 yazında Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak, Kuveyt'i fethetti. İşgal kelimesini hınzırlık olsun diye bilhassa kullanmadım. Dünya petrol rezervlerinin % 9.5'una Irak, % 8.5'una Kuveyt sahiptir. En büyük rezerv sahibi ülke de % 22 ile Suudi Arabistan'dır. Fetihle birlikte Irak, dünyanın ikinci büyük petrol ülkesi haline geldi. Saddam, Kuveytliler ile Iraklılar aynı soyd

6682 defa okundu.

yazının tamamı...
Krizden çıkış mimarisi
Krizden çıkış mimarisiEge CAnsen..BİLİNDİĞİ gibi iktisadi krizlerin temel bir tanımı vardır. O da milli gelirin düşmesidir. Krizler, hafiften ağıra doğru derecelendirilir. Uzun süren ve milli gelirin yüksek oranda düşmesine yol açan krizlere "buhran" (depresyon) denir. Henüz depresyon aşamasında olunmasa bile, dünyada ve ülkemizde bir iktisadi kriz yaşandığı kesindir. Son açıklanan sanayi üretim istatistikleri, kriz içinde olup olunmadığı hususunda artık hiç bir tereddüde mahal bırakmamıştır. Kriz çoktan gelmiştir. Şimdi krizden çıkmanın yollarını tartışmanın zamanıdır.* * *İstenmeyen bir sonucu ortadan kaldırmak için, onu yaratan sebebi ortadan kaldırmak akla gelen ilk çaredir. Ancak bu önlem, birçok durumda olduğu gibi krizden çıkmada da yeterli olmayabilir. Çünkü kriz, dağdan yuvarlanan

7019 defa okundu.

yazının tamamı...
İyi Şöförün 10 Kuralı
İyi Şöförün 10 KuralıEge Cansen.. En basit arabada bile 100 beygir gücünde motor vardır.100 beygire birden deh (!) diyebilen bir insanın, kendini üstün görmemesi imkánsızdır. Peki o zaman her sürücü, iyi şoför müdür? Tabii değildir. Hatta tam tersine, aslında her sürücü, kötü şofördür. Çünkü kendini çok iyi gördüğü için, diğer şoförlere ders vermeye çok meraklıdır. İşine gelmeyen en küçük bir olumsuzluk karşısında, anında zıvanadan çıkar. "Madem öyle, işte böyle" deyip, (kendince) kendisine feyk atan, yolunu çalan veya yavaş hareket eden veya gereğinden fazla hızlı davranan diğer sürücülere hadlerini bildirmeye kalkar. İşte o zaman mutlaka trafik kurallarını ihlál eder ve kötü şoför olur. Bu noktadan başlamak üzere iyi şoförlüğün on kuralını sıralayalım.1. Tepkici değil, etk

8122 defa okundu.

yazının tamamı...
DEMİRBANK-LEHMAN BROS.Kilometre Taşları
DEMİRBANK-LEHMAN BROS.metre Taşlarılometre TaşlarıEge Cansen .Kilometre Taşları.DEMİRBANK-LEHMANBROS.Paul Krugman "The New YorkTimes" gazetesindeki köşesinde,geçen Ekim ayında zora düşenLehman Brothers adlı yatırımbankasının ABD Hazinesi tarafındankurtarılmamasını eleştirenbir yazı yazmış. Krugman, buyazısında Lehman'ın batışınaseyirci kalarak ABD HazineBakanı Paulson büyük hataetmiştir demiş. Bundan sonraKrugman'ın öngördüğü gibi,ortaya bir "güven bunalımı"çıkmış. Ayakta kalan bankalarınyöneticileri, kendi nakit pozisyonlarınahalel gelmesin diyebankalar arası işlemlerdenkaçınmış. Böylece tek topla 22kişinin futbol oynaması gibi"dinamik denge" üzerine kuruluödemeler sistemi kilitlenmiş vebankacılık kesimi toptan bir krizegirmiştir. Bu olay hepimize 2000yılının Ekim ayında elinde çokmi

7089 defa okundu.

yazının tamamı...
Devlet Gazetecisi
Devlet GazetecisiEge Cansen..Devlet Gazetecisi'ELLİLİ yıllarda, TCDD'nin yeniden yapılanması ve kárlı bir işletme haline dönüşmesi için çalışmalar yapılmış. Bu amaçla demiryolu işletmelerini incelemek üzere bir heyet Amerika'ya yollanmış.Heyetin dönüşte hazırladığı raporda şu tespit yer almış. "ABD'de, devlet demiryolları özel sektöre aittir." Devletçilik, bizim kanımıza girmiştir. Çünkü devlet, toplumun geçim davasını halletmekte ne kadar beceriksizse, kişilerin parasal sorunlarını bir çırpıda gidermekte o kadar etkindir. Çok başarılı bir dergici olan Sedat Simavi, "Türkiye'de gazeteler devlete satılır; ben halka satılan bir gazete yapacağım" diyerek Hürriyet'i tasarlamıştır. Aradan 60 yıl geçti. Değişen fazla bir şey yok. Gazeteler, özellikle son zamanlarda, devlete yani hükümete sa

7221 defa okundu.

yazının tamamı...
Sağlıklı ekonomi köşesi
   Sağlıklı ekonomi köşesi...EKONOMİ yazılarının çoğunu eskiden üç başlık altında toplardım.1. İndi çıktı üzerine geyik muhabbetleri.En sık ve en kolay yazılan tür budur. Hele, hele internet denilen canavar çıktıktan sonra en eski tarihi kayıtlardan, en son dakika verilerine kadar her şey el altındadır. Dolar indi, dolar çıktı; borsa indi borsa çıktı; faiz indi faiz çıktı diye dünya piyasalarından bir tur atıldı mı sayfa doldu bile. Sonuna "nakitte kal, ama fırsatı da kaçırma" gibi sade suya bir çorba servis ederseniz makale dadından yenmez vallahi. İstatistik yazıları da bu kategoriye girer. Çok şükür Türkiye İstatistik Kurumu her gün bir sonuç açıklıyor. TÜİK, Merkez Bankası veya Hazine sitelerine girip, orada yer alan son bilgileri özetlerseniz, ortaya kendiliğinden güncel bi

8785 defa okundu.

yazının tamamı...
3 yap 3 yapma EGE CANSEN
3 yap 3 yapma EGE CANSEN..Gençler için yap ve yapmalar konusunda söz söylemek kolay değil. Öğüt vermeyi sevmem. Ancak bankacı Bülent Şenver sorunca cevapladım... .. Ege Cansen 2 Yap 3 Yapma videosu..3 yap 3 yapma Deşifre..EGE CANSEN (EC)BÜLENT ŞENVER (BŞ)..BŞ: Ege Bey şimdi sizden gençler için üç tane yap, üç tane yapma isteyeceğim . Gençler için çok güzel nasihatler veriyorsunuz. Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Ege Cansen Bey ile birlikteyiz . Şimdi üç yap üç yapma. Gençler ne yapsınlar?  Bir saksafon çalsın dediniz. EC: Müzik aleti çalmak muhteşem bir şey ama o yetenek istiyor. Küçük yaşta başlanırsa az yetenekli bile olsa insan küçük yaşta yapabiliyor. Ben biraz ileri yaşta başladım 16 yaşındaydım, birde yeteneksizlik gelince üstüne olmadı bu iş.&nb

7951 defa okundu.

yazının tamamı...
Siz olsaydınız ne yapardınız EGE CANSEN
Siz olsaydınız ne yapardınız EGE CANSEN..Türkiye Etik Değerler Merkezi Vakfı kurucusu bankacı Bülent Şenver benim için bir etik vaka hazırlamış. Hazırladığı vakayı bana okudu ve sordu ''Bu durumda siz olsaydınız ne yapardınız?'' Ben de dilimin döndüğünce cevaplamaya çalıştım...  .. Ege Cansen Siz Olsaydınız Ne Yapardınız videosu..Siz olsaydınız ne yapardınız Deşifresi..EGE CANSEN (EC)BÜLENT ŞENVER (BŞ)..BŞ: Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Sayın Ege Cansen Bey ile birlikteyiz. Ege Bey ben seze bir etik vaka hazırladım, bu hayali bir vaka sonunda soracağım siz olsaydınız bu durumda ne yapardınız diye soracağım. "Burak Bey  orta halli bir şirketin genel müdürüdür. Aynı sektörde çalışan piyasanın daha büyük bir şirketinin genel müdürü olmak için her f

7977 defa okundu.

yazının tamamı...
Bir kelime bir cümle oyunu EGE CANSEN
Bir kelime bir cümle oyunu EGE CANSEN..Uzman bankacı Bülent Şenver bana bir kelime bir cümle oyunu oynattı. Onunla yaptığımız televizyon çekiminde oynadığımız oyunlar epey ilginçti. Kelime oyunu ise en ilginciydi..... Ege Cansen Bir Kelime Bir Cümle Oyunu videosu..Bir kelime bir cümle oyunu Deşifresi..EGE CANSEN (EC)BÜLENT ŞENVER (BŞ)..BŞ: Ben şimdi size bir kelime bir cümle oyunu oynatmak istiyorum. Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Ege Cansen Bey ile birlikteyiz. Şimdi bir kelime bir cümle. Bir kelime söylemek istiyorum size, o kelimenin size ilk hatırlattığı cümleyi bana söylemenizi istiyorum. Bir kelime bir cümle oyunu oynamaya hazırmısınız?EC: Hazırım.BŞ: Kelime adalet cümleEC: Yönetim. Adalet mülkün temelidir. BŞ: Kelime hoşgörü cümleEC: Hoşgörmeyen hoş görülmezB

7176 defa okundu.

yazının tamamı...
Keşke EGE CANSEN
Keşke EGE CANSEN..Bankacı Bülent Şenver bana ''keşke'' ile ilgili sorular sordu. Cevaplarımı paylaşıyorum..... Ege Cansen Keşkeleri videosu..Keşke Deşifresi..EGE CANSEN (EC)BÜLENT ŞENVER (BŞ)..BŞ: Şimdi size keşke ile ilgili bir sorum var. Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Sayın Ege Cansen ile birlikteyiz. Şimdi ona soruyorum keşke. Hayatta her zaman keşke kelimesi kullanılan bir kelime oluyor.  Keşkeyi ben dünya ile ilgili size desem dünyada keşke ile başlayan ne diyebilirsiniz?EC: Bir defa keşke dememek mümkün değil. Ama hayatın gerçeği var, o keşke dediklerimiz mümkün olabilseydi olabilirdi deriz. Keşke tabiatı daha iyi koruyabilseydik, daha yeşil bir çevremiz olsaydı. İnsanları üzen şeylerden birtanesi savaşlar. Keşke barışı daim kılabilseydik. Demekki kılamam

7976 defa okundu.

yazının tamamı...
Çubuk oyunu EGE CANSEN
Çubuk oyunu EGE CANSEN..Bankacı dostum Bülent Şenver bana bir de ''Çubuk Oyunu'' oynattı. Torba oyunu, çubuk oyunu derken zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Çubuk oyunumuz bakın nasıldı..... Ege Cansen Çubuk Oyunu videosu...Çubuk oyunu Deşifresi..EGE CANSEN (EC)BÜLENT ŞENVER (BŞ)..BŞ: Çubuk oyunu ile ilgili bir kutum var. Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Sayın Ege Cansen Bey ile birlikteyiz. Şimdi kulağınıza küpe olsun çubuk oyunu.  Bu kutunun içerisinde çubuklar var, çubukların üzerinde bazı güzel sözler var. Bakalım şansınıza ne çıkacakEC: "Körler çarşısında ayna satma, sağırlar  çarşısında gazel atma" BŞ: Ne demek istiyor? EC: Çevreyle uyumlu ol. Eğer ayna satıp para kazanmak istiyorsan onlar ayna almayacaklardır. Şirket batacaktır. BŞ. Sizinde güzel bir

8710 defa okundu.

yazının tamamı...
Torba oyunu EGE CANSEN
Torba oyunu EGE CANSEN.Usta bankacı Bülent Şenver ile yaptığımız bir televizyon programında bana ''Torba Oyunu'' oynattı. Bakın nasıl oldu..... Ege Cansen Torba Oyunu videosu...Torba oyunu Deşifresi..EGE CANSEN (EC)BÜLENT ŞENVER (BŞ)..BŞ: Şimdi size birde torba oyunu oynatacağım. Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Sayın Ege Cansen bey ile birlikteyiz. Şimdi torba oyunu.  Bu torbadaki harflerden birtanesini çekmenizi istiyorum, bakalım sizin şansınıza hangi harfimiz çıkacak.EC: "A"BŞ: Başı "A" ile başlayan bir doğru davranış, bir iyi davranış söyleyebilir misiniz?  EC: Elektirkli ev aletlerinin gitgide elektirk kullanma verimleri arttırılıyor. A Plus deniliyor bunlara. Herkes artık en az enerji ile çalışan cihazladan kullansın diyeceğim. BŞ: Bir tanede kötü bir

7522 defa okundu.

yazının tamamı...
Bir göster bin işit EGE CANSEN
Bir göster bin işit EGE CANSEN.Tecrübeli bankacı Bülent Şenver, bana bir büyüteç gösterdi ve bununla ilgili gençlere bir mesaj vermemi istedi.Bakın ne dedim..... Ege Cansen Bir Göster Bin İşit Oyunu videosu...Bir göster bin işit Deşifresi..EGE CANSEN (EC)BÜLENT ŞENVER (BŞ)..BŞ: Ben şimdi size bir oyun daha oynatmak istiyorum. Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Sayın Ege Cansen Bey ile birlikteyiz. Şimdi bir göster bin işit oyunu. Bu kutunun içerisine ben bir obje koydum, o objeye sizin bakıp gençlere bir mesaj vermenizi isteyeceğim. EC: Objemiz büyüteç. Benim babam cilt doktoruydu, benim de bir resmim vardır böyle. Hasta geldiği zaman böyle bakardı babam. Şöyle bir tabiri vardı onun. Bir genç kız cildi bile büyüteç ile baktığın zaman bir sürü tepeler vadiler göster

7074 defa okundu.

yazının tamamı...
Soru Yağmuru EGE CANSEN
Soru Yağmuru EGE CANSEN.Duayen bankacı Bülent Şenver genç liderler yetiştirmek için çaba sarfediyor. Tecrübeleri paylaşmak için genşlere ortamlar hazırlıyor. Benimle de bir televizyon programı yaptı. Bana sorular sordu. Paylaşıyorum..... Ege Cansen Soru Yağmuru videosu..Soru Yağmuru Deşifresi..EGE CANSEN (EC)BÜLENT ŞENVER (BŞ)..BŞ:Ben şimdi size soru yağmuru diye yağmur damlaları damlatmak istiyorum. Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Sayın Ege Cansen Bey ile birlikteyiz. Şimdi soru yağmuru. Birinci damlam şöyle; "İtibarımı kaybedeceğime paramı kaybetseydim" cümlesindeki itibar kelimesi size neyi hatırlatıyor?EC: Şeref namus gibi kavramları çağrıştırıyor.BŞ: Sizce para kazanmanın bir sınırı olmalımıdır?EC: Olmamalıdır.BŞ: İnsan davranışlarından hoşunuza gitmeyen bir dav

7189 defa okundu.

yazının tamamı...
Türklder Gazetesi EGE CANSEN Başarılarınızı paylaşın
Türklder Gazetesi EGE CANSEN     Başarılarınızı paylaşın...TÜRKLİDER GAZETESİ  19 Haziran 2008Ege CansenBülent Şenver'in Odası'na konuk olan Ege Cansen: 'Ya başarılı olacağınız çevreyi bulun, veyahutta o çevreyi sizin başarılı olacağınız hale getirin' dedi. 'Çalışma hayatı kollektiftir, kişi mutlaka başkaları ile birlikte çalışacaktır' dyen Ege Cansen, başkalarını adam etmeye çalışmaktan vazgeçip kendimizi adam etmemiz gerektiğini, ve iyi örnek teşkil etmemizi söyledi. Bülent Şenver Ege Cansen'e bir büyüteç gösterdiğinde, Ege Cansen: 'Benim babam cilt doktoruydu. Hasta geldiği zaman böyle bakardı babam.  'Bir genç kız cildi bile büyüteç ile baktığın zaman bir sürü tepeler vadiler gösterir, pürüzsüz zannetiğimiz şey ' derdi. Hayata hep belli bir mesafeden

7572 defa okundu.

yazının tamamı...
EGE CANSEN Bülent Şenver'in Odası TV Programı
EGE CANSEN Bülent Şenver'in Odası TV Programı ..Duayen bankacı Bülent Şenver ile hoş bir televizyon programı çekimi gerçekleştirdik. Benim programım bittiğinde Bülent beyin ofisine Aydın Boysan bey geldi. Benden sonra tecrübeli bankacı Bülent Şenver onunla da gençler için bir program yapacakmış. Konuştuk, sohbet ettik, gülüştük. Bülent beyle gençler için faydalı bir iş  yaptık...... Ege Cansen Bülent Şenver'in Odası TV Programı videosu.. EGE CANSEN Bülent Şenver'in Odası TV ProgramıDeşifresi..Ege Cansen (EC)Bülent Şenver (BŞ)..BŞ:  Bülent Şenver'in odasına hoşgeldiniz. Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Sayın Ege Cansen ile birlikteyiz. Hoşgeldiniz Ege Bey.EC: Hoşbulduk. BŞ: Siz kendi köşenizde herkesin vizyonunu genişletebileceği  fik

16512 defa okundu.

yazının tamamı...
Verilmiş sadakamız varmış
Verilmiş sadakamız varmışEge Cansen..Verilmiş sadakamız varmış2015 yılında açılacak Dünya Fuarı (Word Fair) veya diğer adıyla EXPO ("exposition" yani sergi kelimesinin ilk dört harfi) için İzmir şehrimiz adaydı.Son seçmede jüri, bu serginin İtalya'nın Milano şehrinde yapılmasını daha uygun gördü. Buna herkes üzüldü. Ben de İzmir'in tercih edilmemiş olmasına bozuldum; ama üzülmedim. Hatta içimden "verilmiş sadakamız varmış" dedim.Necati Doğru, geçen cumartesi günü Vatan'daki köşesinde Çinli bir pazarlama uzmanının "İyi ki EXPO 2015, İzmir'de açılmayacak; fırsat kaçırmış değil, büyük tehlike atlatmışsınız" şeklinde özetlenecek yorumunu okuyunca, cesaretlendim ve bu yazıyı kaleme aldım. Çinli uzman, böyle sergi açmanın Türkiye'ye astarı yüzünden pahalıya gelecek bir macera olacağını söylüyor.

7117 defa okundu.

yazının tamamı...
Cevher yumurtladım sanma
Cevher yumurtladım sanmaEge Cansen..Rahmetli annem "Oğlum, aklına bir fikir gelip, sana göre yeni bir şey söyleyince kendini cevher yumurtladım sanma; bu dünyada söylenmemiş söz yoktur" derdi. Bu dünyada söylenmemiş söz olmadığı gibi, Türkiye'de el atılmamış, üzerinde bir değil, birçok rapor yazılmamış hiçbir konu da yoktur. Biz, sosyal güvenlik sisteminin battığı şu bugünlere bilerek geldik. Aramızda aptal yok başlığını bunun için attım. Bu davranış biçiminin adı "benden atlasın, nerede patlarsa, patlasın"dır.1. Emekli aylığı sigortası, "ne kadar prim, o kadar aylık" ilkesine göre düzenlenecekse, çözüm belli bir vadede herkesi "bireysel emeklilik" sistemine geçirmektir. Bu kesin hal tarzıdır. Ayrıca serbest pazar ekonomisinin mantığına ve ahlakına uygundur. 2. Emekli aylığı sigortası, bir

7252 defa okundu.

yazının tamamı...
Babaları da böyle davranmıştı zaten.
Babaları da böyle davranmıştı zaten.Ege Cansen..Ülke demokratikleştikçe, hem "gericilik" hem de "bölücülük" kendiliğinden serpilmiştir. Çünkü bu "iki gen" toplumun DNA'sında vardır. İktidara gelmek isteyen bir siyasi partinin, kendine oy getirecek konuları istismar etmemesi mümkün değildir. Bizatihi demokrasi zaten budur. Aksini istemek, yerin altındaki suyu arayan adama "kuyu kazmak yasak" demek gibi bir şeydir. Su geldikçe adam, daha fazla su gelsin diye kuyuyu derinleştirecektir. Ne AKP ne de eğer kapatılırsa onun türevi olacak siyasi parti, dini istismar etmekten vazgeçemez. AKP'nin babası da dedesi de bunu yapmıştır. Hakeza Kürtlerin oyunu almak isteyen her siyasi hareket de bölücülükten, yani nihai hedefimiz bir "Kürt Devleti" kurmaktır, söyleminden vazgeçemez. Babaları da böyle davr

6986 defa okundu.

yazının tamamı...
Aşık ütme oyunu
Aşık ütme oyunuÇOK yakınlarda aramızdan ayrılan hocam Sadun Aren'in ünlü bir''aşık ütme'' hikáyesi vardır.Geçen salı günü Güngör Uras da Milliyet'te bunu anlattı. Büyük kentlerde yaşayan gençler bilmeyebilir diye önce aşık oyununu özetleyim. Aşık, büyük ve küçükbaş hayvanlarda bulunan küçük bir kemik parçasıdır. Eskiden, daha çok taşra şehirlerinde, oğlan çocukları arsada ''aşık oynardı''.O zamanlar şehir içinde çok boş arsa vardı. Aşık kemiği, başparmakla avuç içi arasına alınıp döndürerek yere atılırdı. Dolu tarafını üste getiren veya yan oturtan, rakibinin aşıklarını alırdı. Aşığı "cuk oturtan" yani yere dik konduran ise bütün aşıkları toplardı. Herkes, herkesle aşık atamazdı. Aşık atmak, hüner isterdi. * * *Sadun Hoca bu aşık oyununu, bizim gibi ''hüneri az toplumların'' (ülkeleri

7278 defa okundu.

yazının tamamı...
Köpeğini sallayan kuyruk
Köpeğini sallayan kuyrukEge Cansen..''KÖPEK mi kuyruğunu sallar, yoksa kuyruk mu köpeğini'' diye bir soru vardır. İlk bakışta saçma gibi duran bu sorunun cevabı ''pek tabii, köpek, kuyruğunu sallar'' olmalıdır diye düşünülür.Hálbuki kazın ayağı her zaman öyle değildir. Onun için bu soruyu, özellikle iktisatta arada bir sormak gerekir. Mesela, bir ülke önce cari açık verir sonra bunu nasıl finanse edeceğini mi düşünür? Yoksa öyle politikalar izlenir veya öyle gelişmeler olur ki, bir de bakarsınız ülkeye giren döviz, cari açığının sebebidir. Eğer cari açığın sebebi, ülkeye giren dövizse, cari açığın finansmanı sorunu çözüldükçe, cari açık da ilelebet kapanmaz tabii. Türkiye ekonomisinin içine girdiği kısır döngü budur. Bu bir hastalıktır; tedavi edilmelidir. Pek tabii bu ifade, cari açı

7812 defa okundu.

yazının tamamı...
Demokrasiyi Müslümanlar, İslam'ı laikler kurtaracak
Demokrasiyi Müslümanlar, İslam'ı laikler kurtaracakEge Cansen..ÇOK ilginç bir yol çatına geldik. Demokrasi havarisi laikler, Müslümanları bu süreçten dışlayarak inancını inkár etmeye başladı. Müslümanlar, yani İslam'ı kendi anladıkları biçimde kimliklerinin ana unsuru yapıp, o kimlikle siyaset yapmak isteyenler, demokrasiye sıkı sıkı sarılmış durumdalar.O kadar ki; demokrasinin yılmaz savunucusu laikler, siyasi İslam'ın yükselmesi karşısında "Demokrasi olmasa da olur" yeter ki Müslümanlar iktidara gelmesin diye (karından da olsa) konuşmaya başladı. Müslümanlar, laiklerin içine düştüğü bu açmazı ganimet bilip, solcuların tüm "teknik, taktik ve sloganlarını" hiç fütur getirmeden kullanmaya ve laikler cepheden yüklenmeye başladı. Laikler siyasi İslam'ı "takıyye" yapmakla suçluyor ve "Siz

7216 defa okundu.

yazının tamamı...
Her kriz, bir düzeltmedir
Her kriz, bir düzeltmedirEge CansenAMERİKA'da başlayan ve dalga dalga dünyaya yayılan ekonomik çalkantı, son ayların en sıcak gündem maddesi oldu. (Sonradan öğrenme Hacivatlar, havalı olsun diye gündem yerine "ajanda" kelimesini kullanıyorlar.)Amerika'da ortaya çıkan düzeltmenin sebebi, ABD'nin cari işlem açığında ortaya çıkan bozulmadır. Cari açık, ABD için bile kötüdür. Bu olayla birlikte iktisadın iki temel sorusu da tekrar gündeme geldi. 1. Kapitalist sistem çalkantı yaratmayacak şekilde işleyemez mi? Çalkantılara (ki bunlar giderek krize dönüşebilir, yani milli gelirin düşüp halkın fakirleşmesine sebep olur) engel olacak mekanizmalar (özellikle denetim mekanizmaları), niçin tasarlanıp sisteme monte edilmemiştir? Edilmiş ise, hata tasarımlarında mı, yoksa işleyişlerinde midir? Acaba or

7225 defa okundu.

yazının tamamı...
Şeref Defteri EGE CANSEN
Şeref Defteri EGE CANSEN...Kendi sesinden dinlemek için lütfen tıklayın.      .....Şeref DefteriEge Cansen                                                                                                                &n

8109 defa okundu.

yazının tamamı...
Gurur eşekliktir
Gurur eşekliktirEge Cansen...YAKLAŞIK otuz yıl önce Adana'yı bir ziyaretimde, Hacı Ömer Sabancı'nın zannedersem bir fabrika bahçesindeki büstünün kaidesinde "Tembellik Ahmaklık, Gurur Eşekliktir" sözüyle karşılaşmıştım.Uzun süre bu sözün ikinci kısmında, yani "gurur eşekliktir" demekle Hacı Ömer'in maksadını aştığını söyledim durdum. Çünkü benim kullandığım Türkçede "gurur" sözcüğünün kötü bir anlamı yoktu.Buna karşı aynı kökten türemiş "mağrur" kelimesi olumsuz anlam yüklüydü. Yani insan gururlu olmalı ama mağrur olmamalıydı. Çünkü gurur, kişinin kendisine veya kendisiyle özdeş tuttuğu birine ait üstün bir vasıfla veya başarıyla iftihar etmesi, övünç duyması demekti. Mağrur ise, kibirli demekti. Kibirlilik veya böbürlenme, itici, tiksindirici bir davranıştı. Yerilmeliydi. Muhakkak ki Hacı

7660 defa okundu.

yazının tamamı...
İslam'da tecdit
İslam'da tecditEge Cansen..SADECE iki örnekle meseleyi vazedeyim. Kuran'da faiz yasaktır. Ama "rehberimiz Kuran" diyenlerin hükümeti, yüksek faizci bir iktisat politikası izlemektedir.Kuran'da Hıristiyan ve Musevilerle dost olmayın denmektedir. Ama rehberi Kuran olanların hükümeti, bir "Hıristiyan Milletler Camiası" olan Avrupa Birliği'ne girmek için çırpınmaktadır. Çünkü hayatın katı gerçekleri bunları dayatmaktadır. Bu durumda AKP'nin akıl hocası İslam uleması ne yapacaktır? Herhalde yapılan bir takıyyedir demeyecektir. Bana göre ulema, içine düştüğü çelişkiden bunalımlar geçirecek, başı dönecek, gözleri bulanacak inkárın kapısına kadar gidip, tövbe diyerek geri gelecektir. Ama yılmayacak, ceht ve gayret gösterecektir. Sonunda da iláhi emirlerle dünyevi çözümlerin nasıl bağdaşt

6935 defa okundu.

yazının tamamı...
Öfkeyi, kendinize zevk edinmeyin.
Stresle başa çıkmanın 101 yoluEge Cansen..(Bu yazıyı buzdolabının kapağına asın) SABAHLARI 15 dakika erken kalkın. Sabah için, akşamdan hazırlık yapın.Vücudunuza dar gelen kıyafet giymeyin. İlaçla yaşamaktan kaçının. Randevularınızı önceden ayarlayın. Hafızanıza güvenmeyin; mutlaka yazın. Aracınızı, bozulmadan servise götürüp bakım yaptırın. Her kilidin yedek anahtarını yaptırın ve belli yerlerde bulundurun. Daha sık "hayır" deyin. Yapacaklarınızı öncelik sırasına sokun. Zamanınızı israf etmeyin. Öğle ve akşam yemeklerini basitleştirin. Kötümser insanlardan uzak durun. Önemli evrakın birden fazla fotokopisini çektirin. Evde çalışmayan ne varsa tamir ettirin. Yapmaktan hoşlanmadığınız işler için yardım isteyin. İhtiyaçlarınızı önceden belirleyin. Bir defada yapılması zor büyük işleri, küçük

7222 defa okundu.

yazının tamamı...
Tuzcu baba ve cinci hoca
Tuzcu baba ve cinci hocaEge Cansen..GARİP bir ailenin çocuğu hastalanmış. Kendi haline bıraksan, belki de çocuk iyileşecek. Ama aile olayı ciddiye almış ve kasabanın nefesi kuvvetli hocalarına başvurmuş.Hocalardan biri, hastalık hikáyesini dinledikten sonra yapılması gerekeni şöyle anlatmış. Bu çocuğun işi çok zor. Ben niye hastalandığını tam anlamadım. Durum çok karmaşık. Onu iyileştirse iyileştirse Tuzcu Baba iyileştirir. Yapmanız gereken Tuzcu Baba türbesine tuz koyup, yatırdan şefaat dilemektir. Eğer iyileşmezse, bunun sebebi koyduğunuz tuz miktarının az olmasıdır. Ertesi gün daha fazla tuz koyun. Çocuk iyileşinceye kadar koyduğunuz tuz miktarını her gün artırın... * * *Nefesi kuvvetli diğer hoca ise, çocuğu muayene ettikten sonra teşhisini ve tedavi yöntemini şu şekilde özetlemiş

13377 defa okundu.

yazının tamamı...
Etik Çağrı EGE CANSEN
Etik Çağrı EGE CANSEN..  audio Etik Çağrı EGE CANSEN ..Ben Ege Cansen, Her yaştan gençlere sesleniyorum. Bir etik çağrı deyince ilk önce etik kelimesini açalım. Mesleğimizin, konumumuzun, ünvanımızın bize verdiği üstünlüğü kendi lehimize başkalarının alehine kullanmamaktır etik.  Ahlaktan farklı tarafı bize has bazı üstünlüklerimizi istismar etmemektir. Burada doğrudan doğruya kendi çıkarımızdan bir nevi fedakarlık ediyoruz .Aslında bu fedakarlıkta değil çünkü öyle bir hakkımız yok. Yani Tekrar edelim ünvanımızı, mesleğimizi, teknik bilgimizi başkalarını aldatmak için kullanmayacağız. Çünkü onlar bizim bu üstünlüğümüzün farkında değiller , bize karşı silahsızlar. Bir son sözle bağlayalım bunu "kümesteki tavuk tüfekle vurulmaz".Ege Cansen ..Kendi sesinden dinlemek için bilgis

7600 defa okundu.

yazının tamamı...
Gençliğe Sesleniş Ege Cansen
Gençliğe Sesleniş Ege Cansen.. audio Gençliğe Sesleniş Ege Cansen..Ben Ege Cansen, Her yaştan gençlere sesleniyorum. Çoğumuz bu hayata atıldıktan sonra bir görevimiz olduğuna inanırız. Bu görevimizde çoğunlukla  yine başkalarını  adam etme üzerinedir. Bunun da  en büyük kabulü kendimizin zaten  adam olduğudur, bundan sonra başkalarını adam etmeye sıra geldiğidir. Son derece yanlış bir tutum. Başkalarını adam etmekten önce  kendimizi adam etmek mecburiyetindeyiz. Zaten eğer kendimiz adam olmuşsak başkaları bunu görerek kendilerine bir model, bir rol, olduğunu görerek bizden kopya ederek onlarda adam olmaya çalışırlar, ama birisinin kendini bırakıp başkalarını adam etmeye uğraşması kadar diyede  bir gayret olamaz. Adam etmek gücün varsa önce kendini adam et

8392 defa okundu.

yazının tamamı...
Ege Cansen SON SÖZ 2
Ege Cansen SON SÖZ 2. ..Son Söz: Ekonomi kanunları uzun vadede doğrudur.Son Söz: Alternatifi olmayan tek şey, alternatifsizliktir.Son Söz: Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir.Son Söz: Sorunun algılanmadığı yerde, tedbirden bahsetmek saflıktır. Son Söz: Çatlak kemik, çabuk kırılır.Son Söz: Bir ülkenin içişlerine karışmak, diğer ülkelerin dış işidir. Son Söz: Enflasyon düşmeden, büyüme sürdürülemez.Son Söz: Bilmediğin istatistiği yutma.Son Söz: Bütün gelişme, insanın gelişmesidir.Son Söz: Eşeklerin gururu olmaz, onlar sadece yediği arpaya bakar.Son Söz: Bir başarısızlığın nedeni, bir başka başarının sebebinde gizlidir.Son Söz: İktisaden en kötü şişmanlama, devletin şişmanlamasıdır.Son Söz: Zübüklük arttıkça da, risk artar.... ....Ege Cansen Gözüyle Kimdir Başarıları Linkler Kendi S

8317 defa okundu.

yazının tamamı...
BAŞARININ SIRRI Ege Cansen
BAŞARININ SIRRI Ege Cansen ...Türkiye'de ilk Resimli Kredi Kartını,  ALO24 trelefon bankacılığını, Migros Alışveriş Kartını, Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor futbol takımları için ilk Taraftar Karını çıkartan ve bankacılıkta daha bir çok ilklere imzasını atmış olan duayen bankacı Bülent Şenver beni arayıp gençler için bir televizyon programı çekmek için ziyaretime geleceğini söyleyince hemen gel dedim. Öğüt vermesini pek sevmem. Ama Bülent beyle hoş bir sohbet yaptık.... Başarının Sırrı Ege Cansen videosu....BAŞARININ SIRRI Ege CansenTV Programının Deşifresi..EGE CANSEN (EC)BÜLENT ŞENVER (BŞ)..BŞ: Değerli Gençler  başarının sırrı programına hoşgeldiniz.Bu programda başarının sırrını konuşacağız.İnsanlar tecrübelerini paylaşmalı.Paylaşılan tecrü

8237 defa okundu.

yazının tamamı...
Ege Cansen SON SÖZ 1
SON SÖZ 1..                                                            1.         Akıllı izahı olmayan şeylere, akılsız açıklama yaraşır.2.         Alınmış kararın mesuliyeti, alınmamış olandan büyüktür.3.         Aynası işidir kişinin, rozetine bakılmaz.4.         Az gelişmiş ülkelerde, patronlar  paralı, şirketler parasızdır.5. &nb

8249 defa okundu.

yazının tamamı...
Ege Cansen Kulağınıza Küpe Olsun
Ege Cansen Kulağınıza Küpe Olsun..Yap-Yapma...1. Karsızlıktan, vebadan kaçar gibi kaçın. Karsız işletme veya şirket "arsız" olur. Sizin de haysiyetiniz kalmaz.2. Doğru dürüst muhasebe öğrenin. Ölçmeden yönetim olmaz. Muhasebe bir kayıt tutma değil, bir ölçme disiplinidir.3. Pazarlamanın yüzde sekseni 'ürün' dür. İyi ürün kendini satar. Ürününüzü sürekli geliştirin. 4. Son sözü teknoloji söyler. Mühendislik (mesleğiniz ne olursa olsun) ilgi alanınızın odağında dursun.  Özlü Sözler 1. Hevesle, ralas olmaz. 2. Ölçmeden, biçme! 3. Anlamamışsan, anlatamazsın 4. Konuşma sırası beklemek, dinlemek değildir. 5. Söyleneni beğenmeye, benimsemeye mecbur değilsin; ama anlamaya mecbursun. 6. Dürüstlük, ekonomiktir. Bir Anım.."AMERİKALI MÜHENDİS"..Arçelik'te yaşadığım ve bana hiçbir işi küçümse

8066 defa okundu.

yazının tamamı...

 

Bölümler 


Ege Cansen Gözüyle

Kimdir

Başarıları

Linkler

Kendi Sesiyle

Fotograf Albüm

Kitap Tavsiyeleri

TV

Tüm Yazıları

Ege Cansen Odası


Lider Arama
    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org