Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Yusuf Ziya HALEFOGLU Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
DELFİ PRENSİBİ...
02.05.2020
Yusuf Ziya HALEFOGLU
Okunma Sayısı : 5540
Oy Sayısı : 15
Değerlendirme : 4,8
Popülarite : 5,65
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

Kendimle hiç bu kadar yüzleşmemiştim. Sabahları aynaya bakarız ama yüzeyseldir bakışımız. Uzaktan eğitimler için, ekran karşısına geçip kendimizle yüzleşmek bambaşkaymış. Her noktamıza dikkat kesilmek, her mimiği gözlemlemek... Gözlerinizin içine bakmak, sanki vicdanınızı yoklar gibi. Özellikle karşınızdakilerin sizi gördüğünü, izlediğini bilmek. Sanki başka bir dünyada gibiyiz... Kendimizle hesaplaşma, kendimizi sorgulama ve başkalarıyla yaşam. İlk defa bu kadar yüz yüze geldik bunlarla...
Tam da bu aşamada kendimizi, kendimizden kurtarmalıyız belki de.
Çok mu şey istedik kendimizden, çok mu görevler yükledik.
Kendimize haksızlık mı ettik yoksa?
Yoksa en önemlisi bu mudur?
Kendimize eğilip, dönmek zamanı mıdır?

M.Ö. 400'lü yıllarda söylenen "kendini tanı" felsefesi ile bugün acaba farklı bir şekilde yüz yüze miyiz?
Evlerimizde kapalı kaldığımız süre içinde bunları düşünüyorum.
Acaba kendimle nasılım?
Etrafımla, ailemle, çocuklarımla; kendimizi tanıma fırsatı bizler için belki de.
Çok fazla bilgi ile yüklendik, ama bu bilgi gerçekten işe yarıyor mu?
Ne işimize yarayacak bu kadar bilgi?
Bilgi davranış değişikliğine yol açıyor mu?
Yoksa işin içine sanatın ve felsefenin de mi girmesi lazım?
O yüzden belki de farklı bir şeylere mi ihtiyacımız var diye düşünüyorum. Bilginin farkına varmak, içselleştirmek. Kendini bilmek, kendimizin farkına varmak.

Ünlü yazar Foucault'un dediği gibi; ruh kendisine bir aynadan bakmazsa kendini bilemez; ruhun kendini tanıma çabası, doğru siyasal eylemin dayanağıdır. Ruhumuzun eğitilmeye ihtiyacı var. Bedeninize dikkat ettiğiniz zaman, benliğinize dikkat etmiş olmazsınız. Benlik, giyim kuşam, araçlar veya mülkler değildir. Benlik bu araçları kullanan ilkede, bedenin ilkesinde değil, ruhun ilkesinde bulunur. Kendinize özen göstermenizin temel etkinliği ruhunuza özen göstermektir, demiştir.

Birisine Antik Yunan'da "en önemli ahlak prensibi hangisidir?" diye sorulduğunda cevabı "kendinle ilgilen" değil, Delfi prensibi olan "kendini bil" olmuştur.
"Kendini bil"'in, aslında üstatlara gerçekten ne sormak istiyorsun manasına geldiğini düşünüyorum. Yaratıcının ilmek, ilmek ruhuna işlediği ve mahvettiğimiz o şeyi bulmak için, ruhun her köşesini aramamız gerektiği. Bulmak için aramayı. Aramak için ışığı? Ve bir hayat boyu sürecek bu yolculuğu. Bu yolda bilgi taşınır, bilgi boşaltılır, bilgi yüklenilir ve sonunda varmaya çalışılır. Yolda olmak gelişimdir, değişimdir, yenilenmedir. Yolda olmak bir nevi aslında yaşamaktır.

Aziz Augustinus'un dediği gibi "İnsanlar dağların doruklarını, denizin dalgalarını, geniş nehirleri ve koca okyanusu seyretmek için yolculuk yaparlar, ama en yüce mucize olan kendilerini görmeksizin geçer giderler." Kendilerine yolculuk en değerlisi değil midir?
Peki "kendilik nedir?" Yoksa üzerimde kimliğimi bulabileceğim temel ilkeler mi?
Kendilik üzerimize giydiğimiz giyim kuşam, araçlar, sahip olduklarımız değil, bunların tümü dışında kalan ruhla ilgili prensiplerdir. Kendilik; kendini bilmek, kendine çekilmek, kendine özen göstermek, kendiyle dost olmak, kendinde olmak, kendine dönmek daha bir çok şeydir aslında. Stoacılarda olduğu gibi kişinin kendini bilmesi için, öncelikle kendi içine çekilmesi ve orada kalması söylenirmiş. İnsanın kendine ayna tutması gerçekten çok önemlidir. Hatta birkaç dakika, birkaç hafta, birkaç ay kendi içine çekilmeleri önerilirmiş. Bu aslında öğrenmek, okumak ve bilgelik yolunda yapılan "aktif dinleme" olarak bilinirmiş. Hatta, Pisagorculuk kültüründe öğrenciler eğitimlerinin bir kültürü olarak beş yıllığına sessiz kalırlarmış. Bu süreçlerde sessiz kalarak dinleme kültürlerini geliştirirlermiş. Bunu, gerçeğe ulaşmanın pozitif koşulu olarak ortaya koymuşlar. Sessizlik kültürü ve dinleme sanatı bir çok alanda kendini göstermiştir.
Dinleme sanatı neyin doğru olduğunu, neyin doğruyu gizlediğini anlayabilmek için hayati bir önem taşır. Sonrasında uzun, uzun düşünür ve sorunu kendi mantığınla çözümleme sanatıdır.

Bunun yanında yazmak da en önemli bir parçası olarak görülür. Hatta sonradan okunmak üzere kişinin kendi hakkında notlar alması, kendine veya başkalarına mektuplar yazması gibi. Ünlü Stoacı Lucius Annaeus Seneca'da belki "Ahlak mektupları" kitabını yazarken aynı şeyleri düşünmüştür. "Tanrı" dediği doğa yasasına uyanların mutlu ve huzurlu olabileceğini söyleyen Senaca, Tanrılara adaklar sunmanın veya kör dindarlığın, kişiye herhangi bir şey katmayacağını da ifade etmişti. "Kaderin yükü altında ezilmemek için" önerdiği şey kendini bilmek, ahlaklı olmak, doğa yasasından şaşmamak ve "sunakları kanla boyayan" boş inançlar yerine aklın rehberliğinden ayrılmamak gerekliliğini ifade etmiştir mektuplarında? "Ne kadar yaşadım?" diye soran çoğunluğa karşı, "Nasıl yaşadım?" veya "İyi yaşadım mı?" diye sormanın kapısını açmıştır bunlarla.

"Düşünceler tahıl gibidir ve bilinç de ambar" der filozofun birisi. Değirmenci olarak bizim görevimiz bu tahıllar arasındaki kötü olanları ayıklamak ve hayatta kalabilmemiz için iyi unu ve iyi ekmeği sağlayacak olanları ambarda tutmaktır. Bu ambarda tuttuklarımız bizlere yol gösterici olacak, ışık olacaktır yolumuzu aydınlatmak üzere.

Yollarımızı aydınlatmak için ambarlarımızı hep temiz tahıllarla dolduralım...

Toprağa düşürelim bu tahılları, fidanlar yetiştirelim hep birlikte...

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org