Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Ahmet Kilicaslan Aytar Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
2017' DE TÜRKİYE
20.11.2016
Ahmet Kilicaslan Aytar
Okunma Sayısı : 37845
Oy Sayısı : 1132
Değerlendirme : 5
Popülarite : 15,27
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

TÜSİAD Başkanı C.B.Symes, Türkiye ekonomisinin öngörülebilirliğin azaldığı, güven ve güvenlikte olağanüstü sıkıntıların yaşandığı bir süreçten geçtiğini söyledi.
"Veriler ekonomik büyümenin ciddi boyutlarda yavaşladığını, işsizliğin uzun zamandır hiç olmadığı kadar yükseldiğini gösteriyor.
Son iki haftadır hızlı bir şekilde yükselen döviz kurunun, enflasyon beklentileri ve dolayısıyla uzun vadeli faizler üzerinde yaratacağı olumsuz etkilerden fazlasıyla endişe duyuyoruz" dedi.

*
Başbakan Yardımcısı M.Şimşek ise hükümetin reel sektörün ve iş dünyasının önünü açan Ar-Ge'den, işgücü piyasasına, yatırım ortamından yargıya çok önemli reformları hayata geçirdiğini ifade etti.
"İş dünyamız hiçbir zaman karamsarlığa kapılmasın ve karamsarlık da pompalanmasın.
Ülkemizin geleceği parlak, tüm sorunları aşma kabiliyetine sahip güçlü bir hükümeti var" diye konuştu...

*
Bir kaç ay önce kredi derecelendirme kuruluşlarının not indirimi, Fethullah Gülen, OHAL ve şiddeti artan iç savaş nedeniyle dolar tarihi yükseliş gösteriyordu.
Hükümet "Sorun yok" açıklamaları yapsa da dövizdeki yükseliş ve açıklanan kimi ekonomik veriler karşısında Türkiye'nin 2017 yılını nasıl geçireceği sorgulanıyordu.

*
Sonra ABD'de Seçilmiş Başkan D.Trump'ın arz yönlü ekonomi destekli genişletici maliye politikası uygulayacağı ortaya çıktı.
Bu paralelde ABD Merkez Bankası'nın (FED) daha rahat faiz artıracağı anlaşıldı.
Nitekim FED Başkanı J.Yellen'in faiz artırmasının yakın bir gelecekte olacağını açıklaması,
New York, Kansas City, St.Louis, Dallas FED başkanlarının faiz artışı konusunda olumlu mesajları doların değer kazanmasını daha da ivmeledi...

*
Son bir ayda Dolar, İngiliz Sterlini dışındaki bütün para birimlerine karşı değer kazandı.
Doların bütün paralara karşı yükselişi ve Türkiye'nin kendi sorunları ve riskleri de eklenince Tük Lirası en fazla değer yitiren para oldu...

*
Aslında herşey 2008 küresel mali krizden, 2012 Euro krizinden ve çift dipli durgunluğun ikinci evresinden beri,
Uluslararası Para Fonu, Avrupa Merkez Bankası ve diğer mali kuruluşların;
Bir ülkede makro ekonomik dengeyi sağlamak için kullanılan en önemli gösterge olan cari işlemler açıkları ve bütçe açıkları üzerinden,
Küresel ekonomi ülkelerinden örtülü bir şekilde yapısal reformlar talep etmesiyle başladı...

*
2000 Mart'da Lizbon'da, Avrupa Birliğine üye 15 ülkenin başkan ve başbakanları, Avrupalıların kaderini belirleyen stratejik bir karar aldılar.
2010'a kadar Avrupa Birliği'nin dünyanın en güçlü ve dinamik ekonomik bölgesi olmasını hedeflediler.
Bunu sağlamak üzere "Avrupa'nın Sosyal ve Ekonomik Yenilenmesi" adlı bir reform paketi üzerinde odaklandılar.
Paket, Soğuk Savaş döneminden sonra tek kutuplu dünyada, cari işlemler açıkları ve bütçe açıkları manipülasyonlarıyla ne kadar sosyal hak varsa hepsinin bir bir ortadan kaldırılmasıyla ilgiliydi.
Tarihe "Ajanda 2010" olarak geçti...

*
"Ajanda 2010" hedeflerine nasıl varılacağı 2002'de İspanya-Sevilla'da belirlendi.
Çalışma saat ve ücretlerinde, işten atılma konusunda, işsizlik sigortasında, emeklilik konusunda, eğitim ve sağlıkta, kazanç ve gelir vergisinde çalışanlar aleyhinde ve işveren lehinde kısıtlamalar öngörüldü.
Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Kolombiya'da ve daha bir çok ülkede sosyal kıyım önerileri yapısal reform adıyla servise konuldu...

*
Bugün bu ülke halkları ayaktadır...
Çünkü yapısal reformlar iddia edildiğinin tersine ne işsizliği ortadan kaldırmak ne de bütçe açıklarından dolayı yapılıyordu.
Bu yasaların zengini daha zengin, fakiri daha fakir ettiği çok açıktı ve uygulan her ülkede otoriter yönetimlere yol açıyordu...

*
Asıl hedef kapitalizmin işine gelmeyen ülkeleri köşeye sıkıştırmak ve toplumsal kesimleri açlıkla baş başa bırakmak,
Böylece sosyal devlet denen olguyu geçmişte bırakarak üretimin devamı için ihtiyaç duyulan iş gücünün aç kalmamak için çok ucuza çalışmaya boyun eğmesini sağlamaktı...
Halklar soyulup bir bütün olarak kapitalizminin kârlılığı yükselirken, askeri gücünü arttırabilen ülkeler kapitalizmin işbirlikçisi olarak dünyanın sömürülmesinden daha çok pay alacaktı...

*
Türkiye'ye gelince;
1980- 2000'de kamu harcamalarının yüksek, vergi gelirlerinin düşük olduğu, bütçe açıklarına ve kamu borçlanması yoluyla finansmana dayalı gevşek maliye politikası izlenmişti.
Bütçe açığı vererek büyüme modeliyle 1990'ların sonuna doğru gelindiğinde bütçe açıkları yüzde 10'un üzerine çıktı, enflasyon üç hane oldu, reel faizler yüzde 10'u aştı ve 2001 krizi çıktı.
Krizle birlikte maliye politikası sıkılaştırıldı, kamu harcamaları azalmasa da bütçe gelirleri arttırıldı, böylece bütçe açıkları azaltıldı ve kamu borçlanma gereksinimi düşürüldü...

*
2003'te AKP iktidarı, bu kez kamu harcamalarını arttırdı, bütçe açıkları vererek özel kesimin dış borçlanmasının ve harcama yapmasının önünü açtı.
Böylece kamu kesimi önderliğinde büyüme modelinin yerini özel kesim önderliğinde büyüme modeli aldı.
Bütçe açığı düştü, cari açığın büyümesine yol açıldı.
Ne ki, cari açık vererek büyüme modeliyle sistemin büyümesi 2012'de tökezledi.
Artık cari açık daha fazla büyütülemez ve bu model sürdürülemez olmuştu...

*
Çünkü 2003-2014'te yabancı sermaye yatırımı girişindeki büyük artış büyümeye pozitif katkı sağlamamış,
Yabancı sermayenin önemli bölümü inşaat sektörüne yatırım için gelmiş ve büyümeye bir defalık katkı yapmış,
Ya da yeni yatırımdan çok mevcut tesisleri ve şirketleri özelleştirmeler veya özel kesimin satışı nedeniyle satın almak için kullanılmıştı...

*
Şimdilerde gelen yabancı sermaye ise kâr transferlerine hız vermeye başlamış yani büyümeye katkı yapmamakta sadece cari açığın finansmanına katkı sağlamaktadır.
Bundan böyle de cari açığa ek finansman sorunu yaratmaktadır...

*
O yüzden, bu kez cari açık düşürülmeye çalışılmakta:ne ki, bu önlemlerin sonucunda bu kez büyüme de düşmektedir.
Bu paralelde Türkiye'nin dolar cinsinden GSYH'sı ve kişi başına geliri azalıyor.
Borç yükü artmış ve kredi notu tartışmasına yol açılmıştır.
Orta gelir tuzağına düşülmüş, işsizlik artmaya başlarken, sosyal sermayenin kalitesi her geçen gün daha çok düşmektedir.

*
Türkiye duvara yaslanmış; büyümeye geri dönmesinin iki yolu kalmıştır.
Ya cari açığın yeniden artmasına göz yumulacak ve kredi genişlemesi yoluyla ekonomi canlandırılacaktır,
Ya da bütçe açığının artmasına izin verecek biçimde kamu harcamalarını artırıp, vergileri düşürerek genişletici bir maliye politikası uygulamasına geçilecektir.
AKP hükümetinin yaptığı açıklamalar ve almaya başladığı önlemlerden anlaşıldığı üzere her iki politika bir arada denenmeye başlanmıştır...

*
Türkiye "Ajanda 2010" kararları çerçevesinde ve uyguladığı siyasi İslamcı iç ve dış politikaları ve mevcut ekonomik görünümüyle:
Şimdi "Bütçe Açığıyla Büyüme Modeline Dönüş - Yüksek Enflasyon- Belirsiz bir Vadede Büyüme" başlıklarında Uluslararası Para Fonu, Avrupa Merkez Bankası ve diğer mali kuruluşların görünmez sıkı kontrolündedir.
Bu Türk ekonomisinin karantinaya alınmasıyla siyasetinin belirlenmesi anlamına geliyor.

*
Bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan,"Türkiye'nin Şanghay Beşlisi içinde yer alması, çok rahat hareket etmesini sağlar. AB,Türkiye için hiçbir zaman hayırlı rüya görmedi. Yıl sonuna kadar sabredelim, yıl sonuna kadar oldu,oldu. Yoksa biz bu dosyayı kapatalım" ifadesiyle,
Türkiye'nin alındığı karantinada ya da izolasyonda bulunduğu noktayı gösteriyor.

*
Yeniden iflaslar, icralar, başkaldırmalar, yoğun olarak sosyal sermayenin ya da halkın tüketilişi...
Ya Batıcı sermayenin ya da İslamcı sermayenin yükselişi...
Ya başkanlık rejimi ya da....

21.11.2016

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org