Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Bülent Şenver'in Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

BİLKENT IDEA "İş Dünyasında Etik" Bülent Şenver Koferansı
05.02.2016
Okunma Sayısı : 13173
Oy Sayısı : 14
Değerlendirme : 5
Popülarite : 5,73
Verdiğiniz Puan :
 

 

BİLKENT IDEA "İş Dünyasında Etik" Bülent Şenver Koferansı

Ankara Bilkent Üniversitesi öğrencileri "İş Dünyasında Etik" konusunda bir konferans vermek için beni okullarına davet ettiler.

Onları kırmadım Ankara'ya Bilkent Üniversitesine gittim.

Tecrübelerimi gençlerle paylaştım.

Sizlerle de paylaşmak istedim.

.
.

 Bülent Şenver'in sunumunu dinlemek için       

.
.

 Bülent Şenver'in sunumunu indirmek için 

.
.

 izlemek için  

.
.

BİLKENT IDEA "İş Dünyasında Etik" Bülent Şenver Koferansı
Deşifresi

Bülent Şenver (BŞ)


BŞ:
Öncelikle IDEA'ya teşekkür ediyoruz.

IDEA'nın tam açılımını okumak gerekiyorsa, İnternational  Development Economics Associates .

Başkanını alkışlayalım.

Genel sekreter ve yönetim kurulu üyeleri var,  onlarda ayağa kalksın, onları da alkışlayalım. Bizleri bugün burada buluşturdular. Etik konusunda buluşturdular.

Etik aslında doğru davranışlar.

Etiğin pusulası olsa, pusula güneyi, kuzey, doğuyu, batıyı  gösteriyor.

Etik pusulası da böyle bir alet  olsa bize neyi gösterir?

Doğruyu, yanlışı, iyiyi, kötüyü gösterir.

Keşke böyle bir pusula olsa ve yanımızda taşısak.

Herhangi bir etik sorun ve problem ile karşılaştığımızda o pusulayı çıkarıp "Bize doğruyu göster ey pusula" desek.

O da bize doğruyu gösterse, doğru yol nedir diye.

Böyle bir alet olmadığı için  biz etik kültürünü kendi içimizde oluşturmak zorundayız.

Sonra vicdanımızın sesini dinleyip oluşturduğumuz bu etik kültürü ve etik bilgisini kullanarak doğru yolu bulmak,doğru kararları almak zorundayız.

Ama burada bir sıkıntı var, doğru deyince bu kimin doğrusu.

Bu iki pusula birbirinden farklı.

Benim etik pusulamda doğru yukarı doğru, sizin aşağıya doğru veya tam tersi.

Herkesin doğrusu farklı. Senin doğrun başka, senin doğrun başka.

Doğruluklar arasında çok büyük farklılıklar olursa da zaten. aramızda anlaşmazlıklar oluyor, sürtüşmeler oluyor, kavgalar oluyor ve bir şekilde birlik halinde davranamıyoruz.

Bunun da en önemli nedenlerinden bir tanesi, senin değerlerin farklı olabiliyor, benim değerlerim farklı olabiliyor.

Benim değerlerime göre doğruya karar veriyorum. Sen kendi değerlerine göre karar veriyorsun.

Hepimizin değerleri birbirinden  farklı  olabildiği için de bir tülü mutabık olamıyoruz.

Bir bakanın kendi damadını bir kamu bankasına genel müdür yapmasına bazısı diyor ki:

"Doğrudur, kendi damadımı müdür yapmayacaktım da senin damadını mı müdür yapacaktım?

Tabi kendime:

" Bana göre bu doğru bir davranış değil. "

Bir bakan kendi damadını bir kamu kurumuna genel müdür atarsa bu doğru bir davranış değil, insanlar ne düşünürler?

"Kendi damadı diye oraya atadı. Liyakatla atamadı."

Aslında hak etse bile öyle düşünmezler. Hak ediyor demezler.

Muhakkak insanlar farklı düşünürler.

O nedenle ben ona mahal vermemek zorundayım bir bakan olarak.

Ama onun değerleri ve benim değerlerim farklı, onun etik pusulası başka, benim etik pusulam başka  olursa da ben :

"Yaptığınız şey yanlıştı Sayın bakanım" diyorum.

O da diyor ki:

"Hayır, son derece doğru işler yaptım" diyor.

Bir türlü birbirimiz ile anlaşamıyoruz.

Bu etik ile ilgili şöyle bir felsefe oluşabilir aklınızda; önce hangisini ister sini?

Önce para kazanmak mı?

Önce itibar sahibi olmak mı?

Önce para kazanmak istiyorum diyenler el kaldırsın.

Önce itibar kazanmak istiyorum diyenler?

Yarı yarıya. Güzel bir oran bence. Başka yerlerde önce para hocam diyorlardı. Aslında iki yoldan tepede aynı yere ulaşıyorsunuz.

 Önce para yolu nedir?

Hayat felsefem yol bir dediğimiz, etik dışı davranışlarla ben para kazanacağım önce.

Ne pahasına olursa olsun para kazanacağım.

Ne pahasına olursa olsun para kazanacağım felsefesi ile para  güç getiriyor mu insana?

Maalesef getiriyor.

Parası olanlar güçlü oluyor.

Çeşitli güçler elde ediyor.

Parayla güç elde ediyorsun, sonra güven sağlıyorsun etrafına, maalesef o tip insanlarda da bir itibar oluyor.

Seni davetlere çağırıyorlar, seni ekonomi dergilerinin kapağı yapıyorlar.

Cemiyet hayatımızın ünlülerinden deyip televizyonlara çıkartıyorlar.

Birden bire itibar sahibi bir insan haline geliyorsun toplum içerisinde. Bu birinci yol.

İkinci yol ise, ben etikten  ayrılmam, önce itibar kazanayım derseniz.

Önce etik davranarak itibar sahibi bir insan haline geliyorsunuz.

Ondan sonra itibarlı insanlar güçlü olmaya başlıyor, toplumda saygı görmeye başlıyorlar.

Sonra güven kazanıyorsunuz çevrenizde.

Sonra zaten işler size geliyor. İtibar sahibi olduğunuz için, insanlar size güvendiği için. Parayı sonradan kazanmaya başlıyorsunuz.

Para birinci planda olmuyor.

Bakıyorsunuz sonunda her ikisi de bir şekilde arzu ettiğine ulaşmış.

Ama dikkat ederseniz birinci yolun bir sakıncası var.

O da şu; birinci yol yani önce para daha sonra güç güven ve itibar derseniz bu tip bir yapının temelinin taşın da ne var?

En altta?

Para.

Demek ki para kaybolduğu anda, temel taşınız yıkıldığı anda bütün yukarıdaki bina üzerinize çöküyor.

Ben de paralı bir insana güvenmeyebilirim ama maalesef çevre öyle değil, adamın parası varsa başka türlü bakıyorlar, başka bir gözle.

Hatta arabana bile bakıyorlar.

Araban 350 Mercedes ise farklı bir itibar gösteriyor.

Koltuklarda ön sıralarda protokol diye adamı alıyor.  

Passat, ise sizi arkada sekizinci sırada diyor.

Arabana bile dikkat ediyorlar.

Hangi arabaya biniyor.

İkincisinde ise temelinde ne var?

İtibar.

Temelde itibar olduğu için parayı kaybetseniz bile temeliniz sağlam olduğu için yeniden parayı kazanabiliyorsunuz.

Çünkü temelinize itibarı oturtmuşunuz.

O nedenle önce para derseniz ileride parayı kaybederseniz itibarınız yok olur.

Çünkü para ile itibarınızı satın almışsınız.

Diğerinde ise itibar sahibi olmuşsunuz, sonra para kazanmışsınız.

Para kaybedilebilir, para kazanılır bir daha.

O nedenle ikinci yolu biz tavsiye ediyoruz.

Burada da siz yarı yarıya birinci yol, ikinci yol tercihi yaptınız.

Bana göre fena değil, iyi bir istatistik bu. 

Etik değerlere sahip çıkmazsak ne olur? Diye bana soruyorlar.

Çıkmayalım etik değerlere sahip.

Bir kaç tane değer söyleyebilir misiniz etik ile ilgili?

Değer.

Mesela dürüstlük bir değer midir?

Bir etik değerdir.

Şeffaf olmak bir etik değer midir.

Bir etik değerdir.

Sorumluluk sahibi olmak bir etik değer midir?

Evet bir etik değerdir.

Topluma saygı, insana saygı göstermek bir etik değer midir?

Etik değerdir.

Bu değerlerimiz olmazsa ne olur diye soruyorlar.

"Bülent Hocam etik olmayalım, ne olur?"

Çok şey oluyor.

Toplum Kirleniyor:

Etik olmayan toplumlar kirleniyor.

Kirli toplum ister misin?

İstemiyorsun.

Toplumun kirlenmesi  etik ile   bir şekilde iç içe gidiyor.

El ele gidiyor.

Yolsuzluklar artıyor:

Etik olmayan ülkelerde yolsuzluklar fazlalaşıyor.

Yolsuzluklar artsın ister misin ülkede?

Hayır.

Yolsuzluğu yapan sensen?

"Evet efendim artsın. Yolsuzluklar artınca benim cebim doluyor " dersin.

Sen yolsuzluk yapan birisi değilsin anlıyorum.

Onun için artmasın diyorsun.

Yolsuzluktan menfaat edenler  var ama onlar dar bir çevre.

Toplumun büyük bir kısmı  yolsuzluk istemiyor.

Haksız rekabet çoğalıyor:  

Haksız rekabet , işini doğru yapan ile işini yanlış yapan doğru yapmayanla arasında haksız rekabet oluşuyor.

İşini yanlış  yapanlar para kazanmaya başlıyorlar. İşini doğru yapan üzülüyor, 

"Ben faturasız mal satmam, işçimi sosyal sigortalı yaparım, her şeye saygım vardır, sevgim vardır, her şeyi doğru, düzgün, etik  yaparım ama ben o kadar para kazanamıyorum.

Adamcağız kısa sürede köşeyi döndü.

Haksız bir rekabet bu. Böyle olmamalı bu dünya.

" Çokça  sonunda kafası bozulunca batsın bu dünya.  Başka ne olur o ülkede?

Kaynaklar verimsiz kullanılır:

Bir kilometre yol yapılacak , eğer bir kilometre yol yapmanın diyelim bedeli 5 bin dolar ise siz o müteahhite 10 bin dolar veriyorsanız etik dışı, ülkenin parasını boşuna harcıyoruz.

İhtiyaç yokken kaldırımları değiştirtsen,

"Benim amcaoğlu kaldırımcı oldu, ben de belediye başkanı oldum, hadi bakalım gel amca oğlu", çünkü geliyor amca oğlu,

"Dayı bize iş yok mu?"

"Sana ne iş bulacağım? Ne iş yaparsın?"

"Kaldırım döşerim. Sen de kaldırım çoktur başkan"

Biz de bakıyoruz, nerelerde kaldırımlar var. Daha geçen sen yapmıştık.

Olsun başkan bu sene yeni bir taş koyarız.

O ülkenin paraları boşuna harcanıyor.

O paraları sizden vergi diye alıyoruz biz.

Vergiler diye topla paraları sonra çar çur et paraları.

O da etik dışı bir davranış.

Yatırımlar Pahalı Olmaya Başlıyor:

1 Milyar dolara bir inşaat gerçekleştiriyorsun. 3. Köprü diyorsun, belki 3. Köprü daha az bir paraya çıkacakken, iki katı paraya çıkabiliyor.

Etik dışı davranırsam bunlar olabiliyor.

Ülkenin giderleri gereksiz yere artıyor:

Giderler artınca maliye bakanı diyor ki nereden gelir alabilirim?

Vergilerden.

"Arttırın şu vergileri" 

 "Özel tüketim vergisi nerede yoktu, koyun oraya" başlıyor vergiler yöntemi ile bu gelir gider dengesini kurmak istemeye.

Toplumda bundan zarar görüyor.

Yabancı sermaye o ülkeleri sevmiyor:

Burası kötü bir ülke bu ülkede iş yapılmaz demeye başlıyor.

Sadece doğru çalışmayan yabancı sermaye , doğru yoldan para kazanmayanlar geliyor, biz de buradan nasibimizi alalım demeye başlıyor.

Ülkede büyüme zayıflıyor:

Yüzde 7 büyüyen ülke yüzde 3 büyümeye başlıyor.

İşsizlik oranları artıyor.

Gelir dağılımı bozuluyor:

Bu da çok önemli.  

Zenginler daha zengin, fakirler daha fakirleşiyor.

Orta tabaka kalmamaya başlıyor.

Bakın etik olmamanın getirdiği bir sürü şeyler istemediğimiz şeyler aslında.

Sonunda genel ekonomik ulusal ekonomik performansı bu ülkenin düşüyor.

Bu on iki tane şey bu ülkede olsun ister misin?

Hep birlikte evet ise evet diye bağıralım, hayır ise hayır diye bağıralım.

Etik dışı davranarak bu on iki şeyin Türkiye'de gerçekleşmesini istiyor musunuz:

IDEA:
Hayır.

BŞ:
İstemiyoruz.

O zaman etik olalım diyoruz.

Etik olmamızı önleyici bizde bazı atasözleri oluşmuş.

Nasıl oluşmuş bunlar?

Zihnimizin içine girmiş.

"Burası Türkiye burada her şey olur"

Böyle söylüyor insanlar.

Doğru bir şey değil, olmaması lazım. Doğru şeyler olması lazım, yanlış şeyler olmaması lazım.

"Böyle gelmiş böyle gider."

Yani bu düzeni doğru hale getirmeye kimse uğraşmıyor.

Boşver, böyle gelmiş böyle gider diyor.

"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın"

Sana bir zararı dokunmadıysa rüşvet alan rüşvet alsın, yolsuzluk yapan yolsuzluk yapsın.

Bu da bir zihniyet bana dokunmayan yılan bin yaşasın.

Adam o tür davranmaya devam ediyor.

Biz o tür insanlara kızsak, bağırsak, evlerine gitmesek, onları arkadaş olarak kabul etmesek, bu var ya bu desek ama bana dokunmayan yılan bin yaşasın.

Daha çok var

"Ateşe yakın olan Isınır"

Anadolu'da bir söz.

Bunun manası sen de ondan faydalanırsın.

Bunun daha iyi anlaşılanı,

"Bal tutan parmağını yalar" 

Benim balım değilse, kendi paramla almadıysam, halkın balını tutuyorsam, emaneten tutuyorsam bu balı , emaneten tutuğum balın içine sok sok ye.

Zihnimize işlemiş bunlar. Farkında olmadan işliyor.

Yolda bana soruyordun:

"Niye biz etik olamıyoruz Hocam?"

"Şirketler büyüyor diye mi etik olamıyoruz?"

Bunlar aslında bilinç altımızda bizim hep .

Atasözleri gibi bunlar aklımızın içine girmişler.

"Ne ekersen onu biçersin."

Doğru ekim yapmıyoruz ki doğru biçelim.

Yanlış şeyler ekiyoruz, sonunda da yanlış şeylere maruz kalıyoruz.

"Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar"

Daha küçükten bana yalancılığı öğretiyor.

Sakın ha doğru söyleme seni dokuz köyden kovarlar.

Kimse kovulmak istemez ki, niye kovulayım.

Onun için sus kardeşim, doğru bildiğini de söyleme diye korkutuyorlar bizi.

"Kısa yoldan köşeyi dönmek"

Bu da bir zihniyet.

Herkesin aklında o var.

"Bülent Hocam kısa yoldan nasıl köşeyi döneriz?"

Herkes kısa yoldan, basit, emek vermeden , zaman harcamadan, çabucak paraya kavuşmanın yöntemlerini arıyoruz.

"Tencere dibin kara benim ki senden kara"

Birbirimizin de o kadar çok yanlışı var ki maalesef.

Birimiz etik metik diye laf etmeye kalkınca, televizyon programlarında var ya hemen iğnelemek için "ama sen geçen sene var ya"

Tencere dibin kara senin ki benden kara. Tertemiz bir toplum bulamıyoruz.

"Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş"

Genel müdür öyle olursa, genel müdür yardımcısı da öyle oluyor, onun altındaki müdür de öyle oluyor.

Hepsi birbirine benziyorlar bunların.

"Balık baştan kokar"

En tepedeki neyse bütün teşkilat ona benziyor.

En tepedeki etik değilse, etik davranmıyorsa altındakiler de kendine göre, kendine göre kendine yakıştırdığı kadar  etik dışı işlere başlıyor.

Eğer en başındaki en tepedeki müdür kimse, kurumun tepesindeki suistimal yapmaya başlıyorsa, yarın öbür gün  alttaki müdürü de başlıyor kendine göre, memuru da başlıyor, veznedarı da başlıyor.

"Üzüm üzüme baka baka kararır"

Çocuklar bu tür belediye başkanlarına , yönetim kurulu üyelerine baka baka onlarda kararıyorlar.

Onlar da onlar gibi olmaya başlıyorlar.

"Parayı veren düdüğü çalar"

Her şeyin parayla olduğunu kabullenmişiz.

Ve ispatlamışlar.

Bak adam İran'dan gelmiş, bastırdı parayı, villasını aldı, yatını aldı, katını aldı, düdüğü de çalıyor şimdi.

Siz de bu örnekleri gördükçe üzülüyorsunuz tabii.

Doğru demek ki bu hayat böyle. Bunları benimseye benimseye de etikten uzaklaşmaya başlıyorsun.

Etik olmak istesen dahi.

"Armut dibine düşer"  Hepimiz düşüyoruz birer birer. Ağacımız armut dibimize düşen de bizim gibi olmaya başlıyor.

"İdare Et Abi"

İşini usulüne uymadan yapılmamasını istiyorsan "İdare et abi"  çok güzel bir cümle bu.

İdare et abi ya, bir kere ne olacak?

"Buraya araba bırakılmaz" "

İdare et"

Her şeyde bir idare et abi kültürümüz var bizim.

İdare etmeyene de çok kızarız.

Bunun burnu büyüdü, bir müdür oldu bizi idare etmiyor.

Ne olacak bir günlük idare et bizi. Bu kültür var bizim toplumumuzda.

"Yapanın yanına kar kalıyor."

Bakıyorsunuz iyi işler yapmıyorlar, etik dışı işler yapıyorlar, cezalandırılsalar diyeceksin ki etik dışı davrananlar cezasını çekiyor.

Hayır, yanına kar kalıyor.

O zaman isyan ediyorsun. Etik dışı davrananlar neden  cezalandırılmıyor bu ülkede diyorsun.

"Gemisini Yürüten Kaptan"

Geminin kaptanıysan istediğin gibi gemiyi yürütebilirsin anlayışı  burada söz konusu.

"Körler Sağarlar Birbirini Ağarlar"

Etik dışı ilerde biz birbirimizi ağırlıyoruz.

Bir şekilde bulaşıyoruz, öyle ya da böyle. Bulaşmayanımız yok.

Sorarsan ki Bülent Hocam sende bulaştın mı?

Bir ara emniyet şeridinden gittik biz. Azı çoğu önemli değil.

"Üzümünü Ye Bağını Sorma"

Ne kadar kötü bir şey öğretiyoruz çocuğa.

Çocuğuma diyorum ki:

"Yavrum üzümünü ye, bağını sorma".

Sorma baba bu para nereden geliyor.

Biz  devlet memuruyum, sana 3.50 almışım, ne soruyorsun, 5.20 almışım sorma işte

Baba maaşın ne  kadar diye.

"Devletin malı deniz yemeyen domuz" bu çok kötü bir şey.

Devletin bir gücünü, varlığını eline geçiren bunu kötü yollarla kendi şahsi menfaatleri kullanmaya çalışıyor.

Bunlar da kötü şeyler.

"Eski tas eski haham"

"Hamili kart yakınımdır" diye birbirimizi kayırmayı, torpil yapmayı çok seviyoruz.

"Sana mı kaldı" diyorlar bize.

Bir şeye müdahale etmek için sana mı kaldı?

"Türkiye'yi sen mi kurtaracaksın?"

"Eski köye yeni adet mi getiriyorsun?"

Bütün bunlar bizim istemediğimiz şeyler.

Niye bu konularda etik dışı davranıyorsunuz diye sorduğumuz zaman insanlara genelde şunları söylüyorlar?

Mecbur kaldım.

Başka çarem yoktu.

Onun için etik dışı davrandım. T

rafik tıkalıydı  ben de emniyet şeridini kullandım.

Herkes yapıyordu. Sanki bir şeyi herkes yaparsa o etik dışı bile olsa kabul edilebilir diye düşünüyor insanlar.

Şirketime yararı vardı.

Bu da belirli bir savunma mekanizması oluyor.

Ne yaptıysam şirketim için yaptım.

Faturasız mal sattım ama şirketime faydası vardı.

SSK'sız çalıştırdım ama şirketim batmasın diye yaptım.

Kimse duymayacak, görmeyecek diye yapanlar var.

Bu yaptığımı kimse görmeyecek. Kimse duymayacak.

O zaman etik dışı davranırım diyenler var.

Cezası yoktu da ondan yaptım diyenler var.

Sadece kendi vicdanına göre hareket etmiyor.

Ondan ben yaptım diyor.

Pratikti , kolaydı ondan yaptım.

Doğrusunu yapmak çok zor bir işti. Kimseye zararı dokunmadı ki.

Bir de bir defalık yaptım ne olacak?

Bir defalık  adam öldürdük ne olacak, bunda bir şey yok ki.

Bunlarla kendilerini savunuyorlar.

Bunu size göstereyim.

Gençlerin gözüyle bir etik araştırma yaptık.

Gençlerin gözüyle etik nedir diye.

Onlara sorduk "Bir amaca ulaşmak için etik dışı davranır mısınız."

Önemli bir istatistik çalışma yaptık.

Etik dışı davranabilirim diyenlerin sayısı yüzde 57.8 çıktı.

Yarıdan çoğumuz davranabilirim diyor etik dışı.

Onlara sorduk;

"Başkası etik dışı davranırsa tepki verir misiniz?"

Yapma kardeş, ne yapıyorsun , diye tepki verir misin?

Tepkisizler Yüzde 54.6.

Yarısından çoğu tepkisiz.

Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenlerden.

Türk toplumuna bir etik notu verin dedik.

Ve verdikleri not 5 üzerinden 2.6.

Yarıya zar zor geçen bir not.

Ey gençler Türkiye'de ki en önemli beş etik sorunu söyler misiniz? Dedik.

Dediler ki.

1-      Ayrımcılık. Türkiye'de ayrımcılık var. Bu geniş bir konu. Her konuda ayrımcılık var. Bu etik dışı bir davranıştır.

2-      Türkiye'de haksız kazanç var. Bu da etik dışı bir davranıştır.

3-      Türkiye'de aldatıcı reklamlar var. Aldatıcı ürün tanıtımları var. Bu da çok ilgimizi çekti. Demek ki reklamları izliyorlar. Reklamlarda ürün şunu yapar, ürün bunu yapar halbuki ürün aslında onları yapmıyor. Aldatıcı tanıtımlar yapılıyor.

4-      Yolsuzluk.

5-      Türkiye'de etik dışı çok rüşvet veriliyor.

"Gelecekten ümitlimsiniz?" dedik.

Geçmişte kötüyüz de daha iyi olacak mıyız hey gençler?

En çok benim üzüldüğüm bu.

Gelecekten ümitsizler yaklaşık yüzde 76 gelecekten ümitsiz.

Eğer siz gençler etiğin daha iyiye gideceğine, daha sağlıklı olacağı konusunda gelecekten ümitsizseniz, bu ülkede etik davranmayı biz bir şekilde beceremeyeceğiz demektir. O

nun için yapmamız gereken en önemli şeylerden bir tanesi size bu ümidi verebilmektir.

Merak etmeyiz siz, etik ileride Türkiye'de daha doğru, daha iyi hale gelecektir. Sizi inandırmamız lazım.

Bir de yöneticilere yaptık aynı  istatistikleri, anketleri.

Yöneticilere, genel müdür, genel müdür yardımcısı, müdürlere sorduk.

Dedik ki:

"Toplumda etik önemlimidir sizce?"

"Çok önemlidir" diyebilen sadece yüzde 5'i.

Ben beklerdim ki çok önemlidir desin hemen hemen yüzde 80'ni bunu desinler.

Demediler.

Yüzde 5'i ancak çok önemlidir diyebildi.

"İş hayatında etik dışı davranmaktan hey müdürüm çekinir misin?"

"Kesinlikle çekinirim" diyen yarıdan az yüzde 48.

Kesinlikle çekinirim yüzde 90'nı keşke deseydi.

"Profesyonel hayatınızda etik dışı davranış ile hiç karşılaştınız mı?"  diye sorduk.

Karşılaşmamış olabilir mi?

Yüzde 84 'ü evet dedi.

İş hayatında etik dışı  karşılaştık biz dediler.

"10 üzerinden kurumlara not verir misiniz? Dedik .

Etik notu. Türkiye'de bazı kurumlar var. 10 üzerinden  ne verdiler kurumlara?

Medyaya yüzde 2.5, ne notu bu? Etik notu.

10 üzerinden 2.6 verdiler siyasi partilerimize.

Bunlar hep sınıfta kalan kurumlar etik konusunda .

Nedir bu, algı.

Kimin algısı?

Yöneticilerimizin.

Genel müdür, genel müdür yardımcıları, müdürlerimizin gözünde böyleler. 3.1 aldı spor kulüplerimiz.

Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzon. Hükümet 3.2.

Belediyeler, 3.5.

Kamu kurumları 3.8.

Yargı 4.8.

Bunlar hepsi sınıfta kaldı etik konusunda yöneticilerin gözünde.

Yöneticilerimize dedik ki topluma not verin.

Kurumlara verdiniz.

Gençler topluma 5 üzerinden 2.6 vermişlerdi.

Yöneticilerimize dedik ki 10 üzerinden bütün bu topluma not verin.

4.5 verdiler.

4.5'dan sınıf geçilir mi?

Hoca iyiyse 4.5'dan 5 yapalım deyip .

Ama çok düşük bir not.

Toplumunda etik olmadığını yöneticilerimiz bir şekilde kabul ediyor.

Gençler kabul ediyor.

Yöneticiler kabul ediyor.

"İş hayatında en önemli etik sorun nelerdir?" dedik.

Ne yaşıyorsunuz siz iş hayatında?

En önemli sorun  ne diyordu gençler?

Ayrımcılık, haksız rekabet, yanıltıcı reklam ürün tanıtımı, yolsuzluk, rüşvet diyordu.

Yöneticiler ne diyor?

1-      Adaletsiz yönetim. Kime sorduk bunu? Genel müdür, genel müdür yardımcısı, müdür. O zaman müdürüm adaletli yönet. Ben sana soruyorum en önemli sorun nedir, sen adaletsiz yönetim diyorsun. Demek sen de  adaletsiz yönetiyorsun.

2-      İşe alım ve terfiler. En önemli etik sorunlarımız. Demek ki işe alırken, tefli ettirirken , liyakata göre değil  de, kim kimin adamı ona göre.

3-      Ayrımcılık. Onlarda sorun olarak görmüşler.

4-      Emek sömürüsü. Helal olsun yöneticim. İtiraf ettin sonunda. Emeğin sömürülmesi : Bunlar çok ciddi tespitler. Bunun üzerine insan düşünmesi lazım, Türk toplumu niye böyle olsun.  

5-      Haksız rekabet.

6-      Kurumun kaynaklarının sömürülmesi. Yönetici söylüyor bunu. Genel müdür, genel müdür yardımcısı, müdür. Bunu söylerken aklında o şirketin nasıl sömürüldüğü örnekler var, neler yapmıştık geçen sene biz? Bu sene neler yapıyoruz geçtiği için aklından bunu söyleyebiliyor bize.

7-      Yolsuzluk diyor.

Bunlar ciddi tespitler ve bizi üzmesi gereken şeyler bu tespitler.

"İş hayatında etiği hakim kılmak için Etik Değerler Merkezi  çalışmalar yapıyor, Bülent Şenver çalışmalar yapıyor, bunların başarılı olacağına inanıyor musunuz?

Geldim sizinle konuşuyorum, başarılı olacağına inanıyor musunuz?"

Kesinlikle diyen sadece yüzde 7.

Daha çok olsaydı keşke.

Kesinlikle inanıyorum, siz devam edin bu tür  konferanslara, bu tür etiğe önem verme işine sahiplenmeye.

Fatih Altaylı köşesinde konu etti.

Bu raporları ben Etik Derneği Merkezi Kurucu Başkanı olarak Fatih Bey'e gönderdim raporların kendilerini.

Size söylediğim sadece raporların içerisinden  alınmış birkaç çarpıcı rakamı aldım, koydum.

Asıl raporlar 50- 60 sayfalı raporlar.

İçerisinde grafikler,  analiz olan raporlar.

Onları gönderdim okusun diye, okuduktan sonra bir makale yazmış, köşe yazarı ya.

Hangi  gazetede yazıyor?

Habertürk. Habertürk'de köşesine yazmış, başlığı ilginç.

"Etik , metik."

Altında nasıl bir yazı bekliyorsunuz başlığı etik, metik olursa?

Uğraşıyorsunuz ama etik, metik bu iş olacak gibi değil anlamında Türkiye'de. S

ol tarafta oranlar var, yüzde 48 çıkmış , oranları söylemiş  bazı çarpıcı oranları söylemiş, ondan sonra da diyor ki:

Fatih Altaylı'ya göre:  

"Ama bence bu sonuçlar son derece doğru sonuçlar" devam ediyor "

Zaten Türkiye'ye baktığımız zaman bu sonuçların sıklıkla sağlanmasının  yapıldığını da görüyoruz"

Görünen  köy kılavuz istemez. S

onra diyor ki: "Şaşırmış gibi yapıyoruz. Şaşkınlığımız bile etik dışı aslında." Demiş.

O zaman ne yapalım? 

Konuşmamın sonuna geliyorum, zamanımız ona müsait.

O zaman şöyle yapalım, etiğe inananlar olarak bizler  ümidimizi kaybetmeyelim.

Etik Değerler Merkezi'ni kurarken rahmetli Sakıp Sabancı'ya gitmiştim.

Ona anlattım, çok babacan bir insandı.

Sakıp Sabancı'yı bilmeyen yoktur. 

Çok hoşuna gitti duyunca ben Etik Değerler Merkezi kuracağım diye.

"Aferin Bülent , ne kadar güzel şeyler buluyorsun, iyi yapıyorsun" dedi.

Aradan on saniye geçmeden bir cümle söyledi, benim yüzüm asılmış, dedi ki:

"Ama Bülent Bey, siz göle yoğurt mayası çalmaya çıkmışsınız" dedi.

Benim suratım da o üzgünlüğü görünce de, babacan ya, sırtımı sıvazladı:

"Merak etme, üzülme senin mayan tutacak, tutacaaak."

Sonradan düşündüm.

Doğru söylüyor, göle yoğurt mayası çalıyoruz.

İkinci sözü de doğru senin mayan tutacak.

Ama mayamızı tutturmamız için ne yapmamız lazım?

Ne kadar çok insana bu göle maya çaldırırsak o zaman tutar.

Hakikaten kocaman göl bu etik işi.

Bunu sadece bir Etik Değerler Merkezi uğraşmış, sadece IDEA etik sohbeti yaptırmış , böyle çözülecek konular değil bunlar Türkiye'de.

Ama ne kadar çok insanı bu işe bulaştırır ve bu işin peşinde enerji sarf etmesini sağlarsak bu maya tutar dedik.

Onun için birlikte çalışmamız lazım, uyumlu olarak.

Dernek olarak biz çalışacağız, gençlerle el ele vereceğiz kulüpler olarak, sizlerle birlikte çalışacağız, siyasiler bu işe dahil olmak zorundalar.

Üniversiteler dahil olmak zorunda.

Şirketler dahil olmak zorunda.

Hep birlikte bütün kurumların  etik konusuna önem vermesi muhakkak gerekiyor.

 Organizasyonlarımızın içinde de etiğe önem verdiğimizi göstermemiz lazım.

Ne yapacağız?

Yönetim kurulunda bir kişiyi muhakkak tayin edeceğiz.

Etikten görevli  yönetim kurulu üyesi yaptık diyeceğiz.

Böyle birisi yok şuanda şirketlerde.

Etiğe önem verdiğimiz en tepede yaptığımız görevlendirme ile kendini gösterecek.

Ondan sonra şirketin altında etik kurulu oluşturacağız.

Etik konularını tartışacaklar bu kurul.

Sonra şirkette bir müdürümüzü etik müdürü , etik yöneticisi, etik yetkilisi diye tanımlayacağız ve görev vereceğiz.

Şirket ufaksa çift görev veririz.

İnsan kaynaklarından sorumludur, aynı zamanda sen etik yöneticisisin, etik yetkilisin denilmesi lazım.

Ondan sonra da aşağıda herkesin etik gönüllüsü yapılması lazım.

Şirkette 5 bin kişi çalışıyorsa, 5 binini de etik gönüllüsü haline getirmemiz lazım.

Hepimizin bazı etik aletleri bulunması gerekiyor.

Etik aletlerimiz var mı?

Etik pusulamız olacak, doğruyu yanlışı göstersin diye bize.

Etik gözlüğümüz olacak, olayları etik gözlüğü ile bakmamız lazım.

Hangi kararı alırsanız alın  yönetici olarak sizler ileride değişik kararlar alacaksınız.

Değişik gözlüklerle o kararları alacaksınız.

Bazen kar etmek için karar alacaksınız.

Bazen rekabeti yenmek için karar alacaksınız.

Bazen piyasa payınızı artırmak ve büyütmek için karar alacaksınız.

Ama hangi kararı alırsanız alın o kararı icraata sokmadan, uygulamaya sokmadan,  sağ cebinizden önce etik gözlüğünüzü çıkarın, son olarak takın, etik gözlüğünüz ile bakın, bu karar acaba etik mi? Değil mi? Diye.

Ondan sonra uygulayıp uygulamamak size kalmış.

Diyorsanız etik değil ama ne yapayım, mecburum, uygulamak zorundayım.

Uygulayın, ben bir şey demiyorum.

Ama o zaman ne olur biliyor musunuz?

Bilerek bilinçli olarak bilerek etik olmadığını  bilerek uyguluyorsunuz demektir.

Vicdanınız  bir cız edecektir ve o leke sizde kalacaktır.

Onun bilincindesiniz çünkü.

İleride bir daha benzer bir karar almayacaksınızdır.

Etik dışı olduğunu bilmeden bir karar alırsanız, bu doğrudur diye hep aynı  yanlışı yapacaksınız demektir.

O nedenle etik gözlüğünüzü kullanın.

Etik teraziniz olsun, bir tarafa artıları, bir tarafa eksileri koyun.

Bir değerlendirme yapın.

Etik düdüğünüz olsun. Çalın.

Ne zaman çalın?

Etik ihlaller olduğunda.

Etik dışı  davranışlar olduğunda.

Hakemler nasıl faul olduğunda çalıyorlar.

Orada etik dışı bir şey yapıldı diye çalın.

Diyorsanız ki çalınca beni döverler, onun için de düdük çalmanın belirli kuralları var.

O işin ehli olmanız lazım, o işten anlıyor olmanız lazım.

Düdük çalarken sizi birileri koruyor olması lazım.

Ama düdük çalmak etik dışı, etik uyumsuzluk olduğunda yapılabilecek bir eylemdir.

Etik metre olsun, bir şeyler ne kadar etiktir diye ölçebilin.

Etik tokmağınız olsun , etik olarak kararlar verin.

Etik karneniz olsun.

Kendi kendinize not verin. Ben ne kadar etiğim.

Şirketseniz şirket olarak kendinize not verin ben ne kadar etiğim diye.

Gece yatağa yattığınızda vicdanınızın sesini dinleyin, ben neleri yanlış yaptım?

Neleri yapmamalıydım? Diye.

Bu aletleriniz, ben bunlara etik yardım çantası diyorum.

Bu aletler etik yardım çantanızda bulunsun.

Türkiye'nin TAT'a ihtiyacı var.

Türkiye'nin TAT'ı başka bir tat.

Türkiye'nin "Topyekün Arınmaya ve Temizlenmeye ihtiyacı var."

O nedenle diyorum ki ben göle yoğurt mayası çalmaya çıktık ama biz buna devam edeceğiz göle yoğurt mayası çalmaya.

Bugün Bilkent'te  IDEA ile göle bir kaşık daha yoğurt mayası çaldık.

İnşallah bu  yoğurt mayalarını sizler de benim konuşmamdan sonra yavaş yavaş çalmaya başlarsınız ve hep birlikte bu işe sahip çıkarız.

Bizim mayamız hep birlikte inşallah tutar.

Konuşmamın sonuna geldim, bitirirken sizden dört tane gönüllü istiyorum. Benim yanıma gelmek üzere.

Dört tane gönüllü yanıma gelebilir mi?

Son yazdığım "Başardin" kitabımdan bir şey okumak istiyorum.

Niye adı Başardin bu kitabımın?

Başarı hapı.

Sulfamidin, Teramisin, Novalgin, başarı hapı olursa da adı Başardin olur.

Burada niye sizleri çağırdım? İstiyorum ki her bir satırı biriniz okuyun.

Başlangıç kelimesini ben okuyayım.

Bir de son kelimesini ben okuyayım.

Bu benim başarısızlık duam.

Etik duası da diyorum. Hayatta ben başarısız olmak için dua ediyorum.

Bakalım sizde başarısız olmak için bu duayı edebilecek misiniz? B

enimle birlikte başarısızlık duasını, etik duasını okumaya hazır mısınız?

BŞ: Allahım,

IDEA:
Doğru yoldan ayrılırken,

IDEA:
Başkasının hakkını yemeye çalışırken,

IDEA:
Yalan dolanla iş yapmaya başlarken,

IDEA:
Canlılara ve çevreme zarar vermek için düzen kurarken,

IDEA:
Hak etmediğim lokmayı ağzıma atarken,

IDEA:
Ahlak bir dışı davranışa niyetlenirken,

IDEA:
Paylaşamayacağım bir zenginliği elde ederken,

IDEA:
Adaletsiz kararlar alırken,

IDEA:
Beni başarısız kıl, bu konularda bana başarı yüzü gösterme.

BŞ: Amin.

Çok teşekkür ediyorum.

.

.



.



.


.



.



.



.


.



.



.



.



.



.



.

.



.


.



.



.



.



.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org