Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Bülent Şenver'in Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

ENDÜSTRİ RADYO Çetin Ünsalan ile Bülent Şenver Sohbeti
15.05.2019
Okunma Sayısı : 9844
Oy Sayısı : 5
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,49
Verdiğiniz Puan :
 

 

ENÜSTRİ Çetin Ünsalan ile Bülent Şenver Sohbeti

.
.

 
RADYO Çetin Ünsalan ile Bülent Şenver Sohbeti

.
.

ENDÜSTRİ RADYO Çetin Ünsalan ile Bülent Şenver Sohbeti
.



ST ENDÜSTRİ RADYO İŞTE GÜNDEM "Şirketler Sermaye Fakiri" Bülent Şenver

ÇÜ: İşte Gündem tüm hızı ile devam ediyor.

Birbirinden ilginç konuları konuşmaya devam ediyoruz.

Belki mucize değil. İlk defa duyduğunuz bir şey değil, günlük hayatınızda yaşadığınız bir şeyden bahsedeceğim ama onun biraz stratejisi ve yönetimi ile ilgili konuşacağız.

Hem finansa ulaşılabilirlik hem de mevcut borçların nasıl bir şekilde yönetilmesi ile ilgili meselelerin üzerinde duracağız.

Reel sektörün çok yakından tanıdığı bir isim bizlerle birlikte.

Duayen Bankacı Bülent Şenver İşte Günden'de. Sayın Şenver hoşgeldiniz efendim.

BŞ:
Hoşbulduk.

ÇÜ:
Türkiye'de kredi ve kredi kartı denildiği zaman tek isim geçiyor Bülent Şenver.

Bu konuda çok önemli çalışmalarınız vardı.

O nedenle Türkiye'de reel sektörde, tüketim harcamalarında, finansın yönetimi ile ilgili konuşacak en doğru isimlerde birisiniz.

Şuanda Türk reel sektörün borçları ile ilgili tartışmalar devam ediyor.

Buradan bir başlayalım mı?

Siz bugün işin uzmanı gözü ile baktığınızda bir firmanın borçlarını doğru yönetebilmesi için nasıl bir finans yapısı veya nasıl bir finans bakış açısı olması gerekir.

Buradan başlayalım sohbetimize.

BŞ:
Şöyle söylemek doğru olacaktır, Türkiye'de şirketlerimiz fazla borçlanıyorlar bu bir gerçek.

Şirketler "Sermaye" fakiri.

Şirketlerin sermayeleri yeterli değil.

Şirketlerin aldıkları riskler ile "Sermaye" büyüklükleri orantılı değil.

Bu nedenle ülkemizde en ufak bir ekonomik sıkıntı yaşandığında bir çok şirket zor duruma düşüyor, batıyor, kapanıyor.

Bunun da en önemli nedenlerinden bir tanesi Türkiye'de fazla sermaye birikimi yok. Ve Türkiye'de "İş Yapma Riskleri" çok yüksek.

Sermaye birikimi olmayınca bu iş yapmak isteyen KOBİ'de olabilir, büyük şirketlerde olabilir, iş yapmak isteyen , işini büyütmek isteyen, işini geliştirmek isteyen, öz kaynakları yani ortakların ortaya koyacağı sermaye kısıtlı, sınırlı olduğu için daha çok banka kredileri ile bu büyümeyi, bu gelişmeyi yapmaya çalışıyorlar.

Banka kredileri denildiği zaman biz finansçılar bir şirketin bilançosunu analiz ederken çeşitli rasyolara bakarız, en önemli rasyolardan birisi de borç öz kaynak oranıdır yanı bu şirket ne kadar borçlu? Ne kadar öz kaynağı var.

Öz kaynak dediğimiz ortakların parasıdır.

Öz kaynak, sermaye, geçmiş yıllardan birikmiş dağıtılmamış karlar gibi.

Hep isteriz ki en fazla bunlar dengede olsun.

Dengede dediğim 1 Lira öz kaynak, 1 lira borç olsun.

Bu yurt dışı ülkelerde çok daha sınırlıdır.

Borç daha az olsun, öz kaynak daha fazla olsun derler ama Türkiye'de şirketlerin borçları öz kaynaklarını aşmaya başladı.

Bu şunu gösteriyor, bu orana biz kaldıraç diyoruz.

Kaldıraç nedir?

Az bir yük ile daha fazla bir yükü kaldırmaktır.

Bu kaldıracı siz çok zorlarsanız,

Çok büyük bir borç, çok az bir sermaye ile işe girerseniz, belirli bir süre sonra ekonomide bir takım sorunlar olduğunda, belirli riskler ile karşılaşınca o kaldıracı kırıyorsunuz.

Bir takım zorluklar ile karşılaşıyorsunuz.

Banka borçlarınızı ödeyememeye başlıyorsunuz.

Durum böyle olunca şirketlerimizin yapısı olarak borca muhtaç şirketleriz biz.

Tabii ki istisna şirketlerimiz olabilir ama çoğumuz borca muhtaç.

Borca muhtaç dediğimiz zaman demek ki bankalara muhtaç oluyoruz.

Bankalara muhtaç olduğumuz zaman ortaya şu çıkıyor, demek ki faizin esiri oluyoruz.

Faizin esiri olmak demek, faizler yükseldiği zaman bunun faturası biz şirketlere çıkıyor demektir.

Biz Türkiye'de sık sık bu faizlerin yükselme dönemlerini yaşadık.

Bir ara enflasyon düşüyor gibi oldu, çok sevindik.

Bir ara faizler tek haneye düşecek ama o sevincimiz çok uzun sürmedi.

Tekrar faizler ve enflasyon yukarıya doğru tırmanmaya başladı.

Bu şirketleri çok zorladı.

Zorlanan şirket , bu da bir gerçek , krediyi almışsınız, işinize yatırmışsınız, işinize yatırdığınız için kimisi üretim yapmış satmış, ticari alacakları oluşmuş, şirketin içinde kalmış bu krediler ve bu kredileri kapatın, bu kredileri azaltın dediğimizde şirketin likidite ve varlıkları bu kredileri azaltacak kapasitede değil.

Kredilerinizi azaltamadığınız zaman bir de tam tersi daha da alayım diye bir ihtiyaç ortaya çıktığında, o zaman şirketler bankaların yüksek faiz nedeni ile yavaş yavaş kendi borçlanma hastalıklarını daha derinleştiriyorlar, daha derinleştiriyorlar.

Ve zaman geliyor hastalığın son evresi derler ya, en sonunda da ben konkordato yapacağım, benim üstüme gelmeyin ben kurtarmaya çalışacağım diyor. Konkordato, iflas, kapanma gibi tehlikeler ortaya çıkıyor.

ÇÜ:
Peki nasıl yönetmeliler? Doğrusu nedir?

Sizin önünüzde Türk reel sektörünün fotoğrafında bir şirket olsa , siz de o şirketin yöneticisi, sahibi olsanız nasıl yönetirsiniz Sayın Şenver.

BŞ:
Bir danışman olarak şöyle bakarım; öncelik ile şirketin finans bünyesini ve iş yapma özelliklerini incelerim.

Bilançosunda borçlar ne kadardır? Hangi bankalara ne kadar borçları var?

Hangi vadelerde bunların vadeleri geliyor.

Bunlar incelendikten sonra da, bu şirketin operasyonlardan dolayı bir zararı var mı? hemen ona bakmak lazım.

Bunun da nedeni şudur; siz istediğiniz kadar bankalar ile olan ilişkilerinizi iyi yönetmeye çalışın , bunları düzgün yönetmeye çalışsanız dahi eğer hakiki işinizde zarar ediyorsanız, hakiki işinizde gerekli kadar kar yapamıyorsanız, eninde sonunda bu iyi banka ilişkileri duvara toslar. Sizi de bir şekilde hasara uğratır.

Bunları ben bazı şirketlere sorduğum zaman ve operasyonlarını incelediğimiz zaman şunu görüyoruz; bazı yaptığı işlerde yeteri kadar kar etmiyor, ya da zarar ediyor.

Asıl zarar ettiğiniz operasyonlar varsa;

1-Bunu kara dönüştürebilir misiniz?

Dönüştürmek için neler yapmak gerekiyor?

Bunu tespit etmek lazım.

2-Bunu yapamıyorsanız orada o alanı kapatmanız lazım.

ÇÜ:
Kapatmaktan kastınız nedir?

: Caddebostan'da ki mağazayı kapatıyorum.

İş kolunu.

Diyelim ki ben cıvata, somon üretiyorum.

Somon üretiminden kar edemiyorum.

Kar etmeye çalışsam dahi ithalat pahalı olduğu için, rekabet çok olduğu için, çeşitli nedenlerden dolayı ben somondan kar edemiyorsam somon imalatımı durdururum.

Oradaki makineyi kapatırım.

Üç tane işçi çalışıyorsa onlara "Kusura bakmayın, kıdem tazminatınızı verip, ayırıyorum " derim.

Gereksiz yere o makineleri çalıştırıp, gereksiz yere zarara giriyor şirket.

ÇÜ
: Cebelleşmeden doğru kaynağa aktarmak gerekir.

BŞ:
Bu çok doğru bir tespit.

Geçen sene karlı olan bir iş , ömür boyu da karlı gidecek diye bir kural yok. Bizim patronlarımızın aklında eski başarıları kalıyor.

Bu yüzük işinden kar ediyoruz devam devam diyor.

Halbuki öyle gelişmeler olmuş ki ekonomi de, rekabette, piyasa da , artık yüzük üretimi karlı bir iş değil.

O zaman işi değiştirmeleri gerekiyor.

Yüzük işini kapat, bilezik işine gir.

Örnek veriyorum.

ÇÜ:
Çok önemli bir şeyden bahsediyorsunuz.

Biz bu konularda çok muhafazakarız sanırım.

BŞ:
Hem muhafazakarız hem de araştırma yapmıyoruz.

Strateji ve planlamamız eksik, vizyon eksiğimiz var diyorum.

Vizyon ne demek?

İleriyi görmek.

İleriye bakıp, bir sene sonra yok olacak işler, iki sene sonra yok olacak işler, cirolarımın düşeceği işler.

Bunları önceden görüp ona göre tedbirler almak gerekir.

Bunda gecikiyoruz.

Geciktikçe de bir takım sorunlar üst üste biniyor.

Önce operasyonlar ile ilgili şirketini karlı çalıştıracak hale getirmek çok önemli.

Ondan sonra da mevcut borçlara dönüp bu mevcut borçlar benim bünyeme uyuyor mu?

Uymuyor mu?

Borçtan da şunu kastediyorum; kısa vadeli kredi alınmış bir bankadan , gitmiş onunla orta vadeli yatırım yapmak üzere makine, arsa bir yere bağlamış.

Bunlar orta vadeli bir gelir getirici bir unsur.

Siz bunları kısa vadeli krediler ile finanse ettiğiniz takdirde, kısa vadeli kredilerin vadesi geldiğinde hadi uzatalım diyorsunuz.

Banka uzatalım dediği sürece bir sorun yok ama banka bunun yarısını geri öde dediğinde sorunlar çıkıyor.

O nedenle kredileri uygun almak lazım.

Uygun dediğimiz bu krediyi hangi işte kullanacağım?

Kullanacağım kredi işe uygun kredi midir.?

Şunu soracağız; "Bu krediyi Türk Lirası mı alayım? Dolar ile mi alayım? Euro ile mi alayım."

Bu krediyi 3 aylık rotatif şeklinde mi alayım?

Çek ve senetler teminatı karşılığında, yoksa benim 3 yıllık bir kredi ye mi ihtiyacım var?

5 yıllık krediye mi ihtiyacım var."

Benim bünyeme uygun kredi nedir diye düşünüp, tıpkı bir elbise alır gibi

"Nasıl bir ceket bana uyar? Nasıl bir pantolon bana uyar?" diye.

Ondan sonra onu verecek bankalara gidip, bir banka vermiyorsa diğerine git konuş, size uyan bir krediyi almak çok önemli oluyor.

ÇÜ:
Sırf para buldum, vergiyi ödeyeceğiz diye para alınmaz. Doğru mu?

BŞ:
Evet. Bu anca şöyle; denize düşen yılana sarılır misali , yangın söndürmek için bir şey yapılmaz mı?

Yapılır o ayrı konu ama şunu bileceksiniz;

bunu devamlı ve sürekli halde siz bu ilacı alırsanız, bir gün sizin mideniz delinecektir. Bunu bir alışkanlık haline getirmemeniz lazım.

Bir yerde yangın çıkıyorsa ne olursa olsun ben bu yangını söndüreyim diyebilirsiniz, onu yaparsınız.

Ama siz uygun olmayan bir krediyi alma alışkanlığını yangın söndükten sonra bile kendi işinizi sürdürmek üzere devamlı almaya başlarsanız, bu sizi bir şekilde öldürür, hastalığınızı daha kötü bir hale getirir.

ÇÜ :
Burada ki sıkıntı bizim acil eylem planı yağacağımız bir şey , bir iş yapış modeli haline getirmemiz mi?

BŞ:
İlk başta bizim yavaş yavaş, sektörler olarak, bir iş ne kadar sermaye ile yapılır onu belirlememiz lazım.

Şunu dememek lazım,

"Bir iş yap da nasıl yaparsan ya. Nasılsa kar edersin, bu iş seni kurtarır."

Artık dünya öyle bir dünya değil. Bir işi yapabilmek için belirli bir öz kaynak, belirli bir sermaye ihtiyacı var.

Onu belirleyip, tabii ki bu sermayeyi destekleyip, bizim işletme sermayesi dediğimiz bu kısa vadeli kredilerden belirli bir oranda da kullanabilir siniz.

Bu oranı büyütmemeniz gerekiyor.

Bu şekilde bir işe giremiyorsanız, benim sermayem yetmiyor diyorsanız,

"Olsun A bankası kredi veriyor, B bankası kredi veriyor, girelim bu işe " deyip büyük riskleri almayın. Banka risklerini, kredi risklerini almayın.

Sebebi de; görüyoruz ekonomimiz belirsizliğimiz çok.

Belirsiz bir ekonomide yer alıyoruz. Maalesef istikrarsızlık çok.

Dün başka, bugün başka, dolar indi, dolar çıktı.

Zik zak diyoruz biz buna .

Testere ağzı.

Testere ağzı ne yapar insan vücuduna sürseniz yaralar.

Testere ağzı şirketleri de yaralıyor. Kurlarda yukarı aşağı şirketleri yaralıyor, tüketiciyi yaralıyor.

Faizlerde yukarı, aşağı şirketleri yaralıyor, tüketiciyi yaralıyor.

O nedenle istikrar lazım.

Yükseliyorsak bile faizlerde yavaş yavaş yükselmek.

Düşürüyorsak yavaş yavaş düşürmek.

Belirsizlik çok. İstikrarımız maalesef çok fazla yok.

Bu ikisi birleştiği zaman ortaya ne çıkıyor?

Güvensizlik doğuyor.

Güven olmuyor.

Yurtdışı yatırımcı da güvenmemeye başlıyor.

Güven dediğimiz neye güvenecek? Türkiye.

Ülkeye güvenecek.

,Ondan sonra Türkiye'nin ekonomisine güvenecek.

Sonra Türkiye'nin siyaset hayatına güvenecek.

Sonra Türkiye'nin dış işler ile olan , Suriye , Irak bu ilişkilerine güvenecek. Merkez Bankasına güvenecek, bankalarına güvenecek. B

ütün bu güven oluşmadan da belirsizlik, istikrarsızlık, güvensizlik dediğimiz zaman işte öyle bir ortamda iş yapmak büyük riskler yapmak demektir.

ÇÜ:
Şu gün itibari ile bu belirsizlikler ortadaysa siz gereksiz para kullanmayın.

BŞ:
Bankalardan. Bu işi erteleyin. Yeni mağazalar açacağım, yeni dükkanlar açacağım.

Bunları banka kredileri ile yaptığınız takdirde ileride kuvvetle muhtemeldir zora düşeceksiniz.

Bugünkü faizler ile sizin sermayeniz yeterli değilse, çok büyük banka borçları alarak bu risklerin altına girmeyin.

Beklemek. Yurtdışı yatırımcı da bazı yatırımlarını şuanda Türkiye' de bekleyelim diyor.

Deriz ya buzdolabına koyalım.

Biz bundan vazgeçmiyoruz diyoruz ama zamanı şimdi deyip, bir şekilde paranız olsa, sermayeniz olsa, para kendi param olsa tamam.

Diyebilirsiniz ki: "Risk olduğu yerlerde ben risk seviyorum.

Risk yüksek ise gelir de yüksektir. Ben kendi paramı bu işe yatırırım" diyebilirsiniz.

Tutarsa da çok kar edersiniz.

ÇÜ:
Başkasının parasını yapmayın. Çünkü ister diyorsunuz.

BŞ:
Aynen böyle.

ÇÜ:
Duayen bankacı Sayın Bülent Şenver, çok teşekkür ediyorum efendim. Bence çok önemli mesajlardı bunlar.

Biraz bekleyelim bakalım değil mi Sayın Şenver.

BŞ:
Kendi paranız yoksa, bu dönemlerde kendi paranız ile iş yapmayı deneyin.

Ufak ufak banka kredileri gerekiyorsa tabii ki alın. Ufak ufak alın.

Büyük banka kredisi ile yeni bir işe gireyim riskini almayın.

Size zararı olur, ailenize zararı olur, ülkeye zararı olur.

Hiçbir ülke kendi müteşebbisinin, kendi KOBİ'sinin batmasını, konkordato ilan etmesini istemez.

ÇÜ:
Yüreğinize sağlık Sayın Şenver.

Çok teşekkür ediyorum. Sağolun.

katıldınız, bilgilerinizi paylaştınız.

.




.
.

RADYO Çetin Ünsalan ile Bülent Şenver Sohbeti


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org