Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Bülent Şenver'in Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

BKM Bankalararası Kart Merkezi Bülent Şenver ile Söyleşi
28.06.2019
Okunma Sayısı : 9088
Oy Sayısı : 5
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,49
Verdiğiniz Puan :
 

 

BKM Bankalararası Kart Merkezi Bülent Şenver ile Söyleşi

.
.


.
.

iPad ile izlemek için

.
.

dinlemek için  

.
.


.
.

.
.

.
.


(soldan) Soner Canko BKM Genel Müdürü ve Bülent Şenver 
.
.

BKM Bankalararası Kart Merkezi Bülent Şenver ile Söyleşi

 

BKM:
Kartlı ödeme sistemi niye önemli sizce? Aklınıza neler geliyor? Ne paylaşırsınız bizimle kartlı ödeme sistemleri hakkında?

BŞ:
Kartlı ödeme sistemleri aslında insan hayatını kolaylaştıran bir sistem. Tabiki nakit alışveriş eskiden insalara daha kolay geliyordu ama nakit alışverişin getirdiği birtakım sıkıntılar var.

Para taşımak, parayı taşırken muhafaza etmek, kaybetmek, çaldırmak veya üzerinizde olmayan bir para ile alışveriş yapmak.

Bence en güzel zevk bu.

Üstünüzde para varken alışveriş yapmak kolay ama paranız yokken alışveriş yapabilmek çoğu insanı cezbediyor .

Kartlı sistemlerde aslında bu dengeyi iyi kurabilmek gerekiyor.

Sadece para taşımak ve taşımamak arasındaki bir enstrüman olarak kartları görmemek lazım.

 

Tabiki cebinizde para taşımadan kartla alışveriş yapıyorsunuz ama kartların bunun dışında getirdiği avantajlar söz konusu.

Hele son dönemlerde kart ile yapılan alışverişlerde sadece kart ile yaptığınız alışverişi sonradan ödeme imkanınız değil, birtakım ilave kart kullanıcılarına menfaatler, avantajlar yaratan, sistemlerde geliştirilmiş oldu.

Kart ile ödeme insan hayatına girmiş oldu.

Bu kart ile ödemenin düzgün yapılması gerekiyor.

Çünkü kart ile ödemenin düzgün yapılmaması halinde kart sahibi ileride harcamalarının ödeme zamanı geldiği zaman sıkıntı çekiyor.

Bu sıkıntılarda çok büyürse, birikirse, toplumsal bir sorun haline geliyor.

Toplumsal bir sorun haline gelince de buna kaygısız kalamıyor, siyasi otorite de kalamıyor, toplumun fertleri de kalamıyor, bankalar da kalamıyor.

Birçok kart sahibi kart borcunu ödeyemezse aslında bankalarda üzülüyor.

Toplum birazcık bankaları "Çok para kazanıyor bizim sırtımızdan, birçok gelir elde ediyor" gibi görse dahi aslında bankanın içine girseniz, bankanın çok hoşuna gitmiyor.

Kart ile alışveriş yapan bir kart müşterisi borcunu ödeyemiyorsa, inanın ilk üzülen banka oluyor.

Belki kart sahibi böyle düşünmüyor ama ilk üzülen banka oluyor.

O ödemenin nasıl yapılacağı konusunda da banka bazı öneriler, bazı tedbirler düşünüyor.

Yapılan uygulamalarda şunu görüyoruz; bizim halkımız kart kullanmayaı bir ehliyet kullanmaya benzetmedi maalesef.

Ben diyorum ki bir kredi kartı bir ehliyete benzer.

Nasıl ki sürücü ehliyeti herkese verilmezse , kredi kartıda herkese verilmez.

Nasıl ki bir sürücü ehliyetini alan bir kişi trafiğe çıkmadan önce araba sürme ile ilgili bazı bilgileri edinmesi gerekiyorsa, aynı şekilde bir kredi kartını cebine koyan bir müşteri de , kredi kartını alıp, dükkanlnarı dolaşmadan önce, bu işi öğrenmesi gerekiyor.

Kredi kartı nasıl kullanılır? Kredi kartı ile alışveriş yaparken nelere dikkat etmek gerekiyor? Eğer ödemeleriniz belirli bir rakkamın üzerine çıkıyorsa kart sahibi ne yapmalıdır?

Bu konuları bilmeden kartı alıp trafiğe çıkıyorsanız, kartı alıp alışveriş merkezlerine koşuyorsanız, inanın sonunda bir kaza oluyor.

Bu kazalara ben kart kazaları diyorum.

Trafik kazaları gibi kart kazaları oluyor . Bu kart kazalarının sonunda bazen hastanelik durumlar olabiliyor, bazen ölümcül durumlar söz konusu olabiliyor .

O nedenle sadece kart sahibine sorumluluk düşmüyor.

Bankalara sorumluluk düşüyor, kart sahibine sorumluluk düşüyor, sistemi kuran, bu sistem içerisinde kanun ve mevzuatı yapanlarada sorumluluk düşüyor.

Nasıl ki yoldaki trafik sistemlerini düzgün yapmazsanız, ışıklandırma sistemlerini, önerilerini, uyarı levhalarını düzgün yapmazsanız, yaya geçitlerini koymazsanız trafikte çok kaza oluyorsa, eğer bizde kart kullanım sistemleri ile ilgili kuralları, kaideleri , eğitimi, disiplini, denetimini ve gözetimini düzgün biçimde sağlıklı biçimde laiki ile yapmazsak kart kazaları ülkemizde çoğalıyor. Ve sonunda ne oluyor biliyor musunuz?

Kart kazaları çoğalmaya başlayınca Ankara'da ki TBMM 'inde birileri toplanıyor, "Affetmek için kanun çıkaralım, bir düzen yapalım ki bu borçluların eski borçlarını ödeyebilme kolaylığı getirelim" deyip zaman zaman dönemsel olarak bu tip kararlar alınıyor.

Bu tip kararlar geçici kararlar benim gözümde.

Sadece o günkü yangını söndürmek üzere düşünülmüş bazı geçici tedbirler oluyor.

O günün alevlerinin bir kısmını, hepsini söndüremiyor ama bir kısmını söndürmeye yeterli oluyor, daha sonra yeni yangınlar, yeni sorunlar ortaya çıkıyor.

O nedenle Türkiye kart bankacılığında bir geçiş dönemi şuanda yaşanıyor.

Eski dönem kartların yaygın bir şekilde halka dağıtılması dönemiydi.

Pazarlama ve satış dönemiydi. Bu pazarlama ve satış döneminde hem bankalar hem kart kullanıcıları bazı hatalar yapmış olabilir, bilinçli kart kullanmamış olabilir.

Bundan sonraki dönem artık bilinçli kart verme, bilinçli kart kullanma dönemi başlıyor.

Bu konuda da hem bankalara görev düşüyor, hem de BDDK'ya görev düşüyor.

BKM
: Çok güzel anlattınız, teşekkür ederiz. BKM'ye geleceğim, BKM'nin de bu konuda "Kart Bilinci" diye bir sitesi var.

Son birkaç yıldır kampanyaları var, "Kredi kartı bilinçli kullanılsın" diye. "Kredi kartı hayatın kalitesini yükseltir bilinçli kullanılırsa" diye.

Çok güzel anlattınız, benzetmeniz de çok güzel. Siz bu dönemi kuruluş ve gelişme dönemi olarak mı görüyor sunuz? 1990- 2010 dönemini. BKM'nin ilk 20 yılını nasıl görüyor sunuz? Nereden nereye geldi?

BŞ:
Türk bankacılık sistemi kartlı ödeme sistemlerinde çok ciddi, çok akılcı, çok verimli, bilinçli davranarak güzel bir adım attı.

O yıllarda ki atılan adım ise BKM'nin kurulması.

Kart Merkezi diye bir merkeze sahip olmaları fikri çok değerli bir fikirdi.

Bunun bir iş modeli olarak da uygulanması Türk Bankacılık sistemine fayda getirdi.

En önemli faydalardan bir tanesi standart bir ödeme sistemi uygulamasının tüm bankacılık sisteminde kullanılabilmesine olanak sağladı.

Her banka kendine göre ayrı ayrı sistemler geliştirmekten se , ülke için ulusal ödeme sistemimizde kullanılacak olan alt yapının , kullanılacak olan yazılım programlarının , ödeme sistemindeki kodlamaların, yani olayın alt yapısı, yine trafikten örnek verirsek "Bütün arabalarda direksiyon solda olacak" denildi ve solda.

Düşünebiliyor musunuz trafikte bazı arabalar soldan gidiyor, bazı arabalar sağdan olsaydı bu kart işi daha karmaşık bir hale gelirdi.

Daha çok kazalar olurdu. Hiç değilse BKM kuralları koydu, standart bir sistemi oturttu, dedi ki bankalara "Kredi kartı işi yapmak istiyorsanız, bu kurallara göre, bu sisteme göre ve bizim muhakkak içinde olduğumuz bir ödeme sistemi ile bu işe girmek zorundasınız" dedi ve bu Türk bankacılığı için bir disiplin oldu. Bu çok önemli.

Bu disiplinin dışında bir de etkinlik getirdi bankacılık sistemine.

Kredi kartları ödeme sistemlerini daha makul masraflarla ortaya çıkaracak, her bankanın ayrı ayrı yatırım yapmasından ziyade tek bir merkezi yatırımı yapıp , bütün bankaların bu merkezi yatırımı paylaşmalarına olanak sağlayıp, ödeme sistemlerindeki alt yapı maliyetlerini kontrol altına alan akılcı bir sistem oldu.

Bir başka güzel tarafı da şu oldu, böyle bir ödeme sistemi merkezimizin BKM'nin ilk ortaklarının da bankalar olması . Büyük bankalarımız o tarihlerde biraraya geldi, "Bunun kuruluşunda biz ortak olarak sermaye koyarız" dediler.

büyük bankaların koyduğu sermayelerle BKM kurulmuş oldu.

Bugüne kadar da başarılı bir şekilde görev yaptı, hizmet yaptı.

Hakikaten birçok dış şirket "Acaba BKM'yi satın alabilir miyiz?

BKM'yi biz alıp, bankalara biz hizmet versek" gibi birtakım düşünceler içerisine girdiler.

Bugüne kadar bankalarımız "BKM'i biz kurduk, bugüne kadar memnunuz, bu şekilde devam etsin" diye bir strateji izlediler.

BKM:
Biraz evvel gördük Bülent Bey, Türkiye'de bireysel bankacılığın, kartlı hayatın, kartlı ödeme dünyasının neredeyse kapılarını açan isimlerden birisiniz.

Bugün bile "Kart ile karpuz almayı" bilmiyordum.

20 yıl evvel siz yapmışsınız.

Bütün o girişimciliğiniz, atılımcılığınız, hesaba katılırsa, şimdi kartlı hayatta ne gibi atılımlar yapılabilir?

Tüketiciye sunulmayan daha ne kaldı?

Kartlı hayatın bundan sonra gidişi ne olabilir?

BŞ:
Kartlı ödeme sistemlerinde bundan 20 yıl önce ben, "Kartla ne alırsak kartı sevdiririz?" diye düşünmüştüm.

Çünkü o tarihlerde bugünkü gibi kart insan hayatına girmemişti. "Kart ile ödeme yapacaksınız.

Kart ile maaşınızı çekeceksiniz" denilince insanlar hayret ile karşılıyordu.

Alışmışlardı ay başlarında zarfın içine nakitleri konulur, üstüne adı soyadı yazılır ve o kişinin eline o zarf verilir.

"Ben kartla nasıl alacağım?

Bu makine bu parayı nasıl verir?

Her gittiğimde verir mi? Gece 1'de gitsem verir mi?

Makine bozulursa ne olur?

Paramı alamaz mıyım?

Birçok kuşkular vardı.

Biz o dönemlerde bu kartlı sistemleri için toplumu eğitme sorumluluğumuz da vardı.

Bugünkü bankacıların artık o konularda eğitim vermeye ihtiyacı yok, başka konularda eğitim vermeye ihtiyaçları var.

O zaman biz işin A,B,C'sini öğretmek zorundaydık halkımıza.

Kart nedir?

Kartın hangi yüzü makineye sokulur?

ATM makinelerine ciklet sokmamayı öğrettik.

Bazıları uzun cikletler dokuyorlardı "Acaba para verir mi? " diye.

O eğitimi vermek için acaba ne yaparsak halkımız bu kartı kullanmayı daha çabuk benimser diye düşündüğümüzde aklıma halkın çok sık nakit ile alışveriş yaptığı yerler olan Migros gelmişti .

Migros'da ne yapabiliriz? Dedim.

Yaz aylarıydı. Ve karpuz aklıma geldi. "Kart ile karpuz alma dönemi başlıyor" desek ne kadar iyi bir fikir olur dedim.

Bülent Özaydınlı'yı aradım, onunda hoşuna gitti.

O zaman o tarihte Migros'un genel müdürü Bülent Özaydınlı'ydı.

Berbarce projeyi düşündük, bu proje ile ilgili adımlar atıldı.

Tabiki Koç Holding seviyesinde onay verilmesi gerekiyordu.

O tarihte Vehbi Koç, çok ilgi duydu bu konuya, o tarihte onun Koçbank diye bir bankası olmasına rağmen, bir rakip bankaya Migros Kart'ın çıkarılması konusunda onay verdi.

Ben eminim çok düşünmüştür bu onayı vermeden önce. Yine de eminim sormuştur Koçbank'a "Siz yapabilir misiniz?" diye.

Yine eminim onlar demiştir ki "Yaparız efendim ama vakit geçer"

O da sormuştur "Kaç yıl geçer" diye "Üç dört yıl" demişlerdir.

O da Bülent Özaydınlı'ya 2-3 yıl beklemek istemiyorsan bu banka ile sözleşmeyi yap" demiştir.

Hakikaten o insanlara ilk adım oldu. Kart kullanarak en ufak bir alışverişinizi dahi gerçekleştirebilirsiniz diye.

Bu aslında Türk Bankacılık Sistemi içerisinde bir banka ile , bir kurumun bir araya gelip , kart ile kurum arasında bir anlaşma yapıp, kurumun logosunu kartın üzerine koyarak yapılan ilk uygulamalardandır. Bütün taraflar memnun kalmıştı.

Bu uygulamalar bugünlere taşındığında bugünler içinde kartlı sistemlerde yenilikler gerekiyor. Bugünkü uygulamalardaki yenilikleri ben şöyle değerlendirmek istiyorum;

Teknolojik yenilikler var. Kartlı sistemlere teknolojik yenilikler girecektir. Yavaş, yavaş girmeye başladığını görüyoruz bazılarının.

Uzaktan kartı göstererek kart ile makine arasında belirli bir mesafede kominikasyonu kurup, iletişimi kurup, bilgilerin makine ile kart arasında gidiş gelişlerini sağlayabilecek sistemler teknolojik olarak geliştiriliyor.

Mobil ödeme sistemleri dediğimiz, artık cip sistemleri kullandığımız için kartlarda, kartın üzerinde cip var. Niçin cip plastik kartın üzerinde ? Cip başka bir yerde olmaz mı? Hepimiz cip taşımaya başladık artık.

Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerime bu konuyu anlatırken diyorum ki; "Hepinizin cebinde şuanda cip var" Bazıları diyor ki "Hayır, ben kredi kartı almadım, yok." Diyor.

Diyorum ki "Hayır, sende şuanda bir cip var" ve cebimden telefonumu çıkarıyorum "Yokmu sende bir tane" diyorum "Var, hocam" diyorlar. İşte cip o telefonun içinde. Kredi kartının üzerindeki cipten ne farkı var? Üstündeki bilgiler. Ödeme bilgilerinin telefonun cipinin üzerine konulabildiğini düşündüğün anda , artık plastik kartıda cebinde taşımaya gerek kalmayacak.

Telefonunu al, dışarıya çık, telefonun aynı zamanda senin ödeme kartın, ödeme sitemin, konuşma sistemin. Her türlü şeyi o telefon ile halledebilme dönemi ortaya çıkacaktır. Ve bu Türkiye'de diğer ülkelerden daha süratli gelişiyor. Türk bankacılık sistemi yeniliğe açık. Kullanıcılarımız yeniliğe açık.

Yeniliği çabuk kabul ediyorlar. O nedenle de Türk bankaları bu yeni istemleri Türkiye'ye daha çabuk getiriyor. Önümüzdeki dönemlerde teknoloji açısından yenilikleri göreceğiz, hissedeceğiz.

Bir de kartlı sistemlerde uygulama , ödeme sistemlerinde ödeme çeşitlerinin daha yaygın olacağı birtakım iş modelleri kurulacak. Buna örnek vermek gerekirse bankalar bazı kurumlarla işbirliği yaparak, müşterilerine yeni ödeme hizmetlerini sunacaklar.

Bir banka bir GSM Operatörü ile anlaşma yapıp, bir şekilde ödeme sistemlerini daha ileri boyutlara , daha değişik ödeme yerlerine taşıma imkanlarına kavuşabilecekler. Bir yerde nakdin daha azaldığı, tabii yok olmaz.

Nakitli ödeme dünyada şuan için 10 -15 yıl daha düşünürsek kaybolmayacaktır. Nakit ile ödeme hep olacaktır ama kartlı ödeme, mobil ödemeler Pazar payı yavaş yavaş almaya devam edecektir. Ve bankalarda başka kurumlarla işbirliği yaparak yeni ürün ve hizmetleri sunmaya daha açık olacaklardır.

BKM:
Haklısınız. E devlet projesi çerçevesinde devletin aldığı bir takım vergi, ceza, tutarlarında kartlı ödeme sistemi içerisinden yapılması mantıklı bir şey. Gidip kuyruklarda beklemek , annenin babanın secerisini getirmek yerine, kart ile ödemek medeni bir iş olur.

BŞ:
Ödeme sistemlerinde kolaylık esas olmak durumunda.

Kolay yapılabilen sistemler olması lazım ödeme sistemlerinin.

Bir de güvenli olması lazım. Teknoloji ilerledikçe güven ile ilgili sorunlarda giderek büyüyor.

Eskiden güven ile ilgili sorunlarımız yine vardı.

Daha az teknoloji kullanıyorduk fakat güven ile ilgili konularımız bizim eski kelimeyle münferit dediğimiz 3 -5 tane, 10 – 15 tane gibi çok az sayıda kısıtlı sayıda oluyordu.

Halbuki günümüz teknolojilerinde artık bir suistimal bi usulsüzlük söz konusu olduğunda binlerce adet işleme yayılabilecek , binlerce adet kart ile ilişki kurulabilecek , binlerce adet işlemlerle ilgili olabilecek, elektronik uygunsuzluklar ortaya çıkmaya başladı.

Bunların önüne bir banka geçmediği takdirde de büyük zararlar ortaya çıkıyor. Kredi kartları operasyonları da bu nedenle bankalar için daha pahalı operasyonlar oluyor.

Bir kredi kartı sistemini kurmak, yaşatmak, sürdürmek, bankacılıkta pahalı bir iş.

Hem teknolojisi pahalı, hem operasyonları pahalı , denetimi pahalı, gözetimi pahalı, her şeyi pahalı.

Banka da ne yapmak zorunda kalıyor?

Pahalı yürüttüğü hizmetin bedelini bir şekilde müşterisinin sırtına bir biçimde yüklemek zorunda kalıyor.

O zaman kredi kartı müşterileri bize soruyor?

Kredi kartı faiziniz aylık ne kadardır?

Bir banka derse ki "Aylık 3.38"dir. Müşteri "Aylık 3.38 faiz çok değil mi?" diyor.

Niye çok değil mi diye soruyorsunuz "Siz bir yıllı vadeli mevduata yüzde 8.25 veriyorsunuz, yıllık yüzde 8 ile para toplayıp, aylık yüzde 3 ile satıyorsunuz.

Bu çok büyük bir faiz farkı değil mi? Çok mu kar ediyorsunuz?" diyor.

Banka da bir şekilde anlatmaya çalışıyor ama müşteri bunu anlayamıyor. Kredi kartı işi şuanda pahalı bir iş.

Hem teknolojisi pahalı , hem ortaya çıkan usulsüzlük nedeni ile, suistimal nedeni ile para kayıpları, tahsil edilemeyen, geri dönüşü yapılamayan rakkamlar nedeniyle pahalı bir ürün oluyor. Bu pahalılığıda müşterilere yansıtılıyor.

O nedenle bundan sonraki dönemlerdeki yeniliklerden bir tanesi de işte bu olacak. Ne olacak? Kredi kartları operasyonlarını ucuzlatma dönemi başlıyor.

banka oturup düşünmeye başlayacak. "Benim kredi kartı operasyonlarım niçin bugünkü kadar pahalı bir şekilde yönetiliyor?

Ben kredi kartı faizini niye bu kadar yüksek tutmak zorunda kalıyorum?

Tüketici kredilerinde daha ucuz faizle kredi veriyorum, kredi kartı faizi deyince daha yüksek oluyor.

Acaba bu faizi düşüremez miyim?

Ne yaparsam düşürebilirim?" diye birtakım yeni operasyonel modeller bulmak zorunda bankalar kalacaktır.

BKM:
Çok kıymetli bilgiler aldık teşekkür ediyorum. Aklınıza gelen küçük bir anınız var mı?

 

BŞ:
ATM kartları ile ilgili 20 yıl önce k bir anım. Tabii çok zaman geçtiği için artık meslek sırrından çıktığı için anlatıyorum. İlk ATM'lerde İş Bankası Bankamatiklerini sınırlı sayıda kurmuş, bir de Yapı Kredi Bankası Tele 24 adıyla kısıtlı sayıda makinelerini kurmuş, biz de üçüncü banka olarak Bank 24 adı ile makinelerimiz koyuyorduk.

Diğer başka hiçbir bankada ATM makinesi yoktu. Ben dedim ki bir gün de düğmeye basalım 80 tane makineyi aynı anda çalıştıralım.

Bilgi İşlemden Sorumlu Genel Müdür Yardımcımız "Bülent Bey, yapmayalım.

Önce bir tane koyalım aşağıya önce onun çalıştığını görelim, sonra beş tane daha koyarız, sonra 10 tane" o tabiki doğrusunu söylüyordu teknolojik bir yapısı olduğu için daha emniyetli adım atıyordu.

Ama ben dedim ki "Hayır, bu testleri kendi içinizde yapın kamuoyuna açılmadan ama bir Pazartesi günü bizim 80 makinemizde devreye girsin, insalar hatta şaşırsınlar 'Makine burada varmıydı?

Galiba ben görmemişim'desinler, bu şekilde başlayalım" dedim.

O şekilde başladık, bir Pazartesi sabahı 80 tane makine çalışmaya başladı.

Makineler çalışıyor ama bir sıkıntı var.

Genel Müdür Yardımcımızdan ben rapor istiyorum, raporda da bizim kullanılabilirlik yüzdesi yüzde 75 oranlarında çıkıyor.

Bu şu demek 100 saatlik bir bölümde makine 75 saat çalışıyor , 25 saat çalışmıyor.

Bu da makineye gelen müşterinye yüzde 30'u makine çalışmıyor, bir başka makineye gidin yada daha sonra gelin yazısı çıkıyor.

Bu çok kötü bir mesaj. Televizyon reklamları yapılıyor, herkes yeni kartlarını almış, makineye heves ile gidiyor. Yüzde 70'i biz yüzde 99'lara çıkarmak zorundaydık.

"Araştırın, niye böyle oluyor" dedim. Araştırdılar. Dediler ki "Mekanik bir arıza değil, makine bozulmuyor.

Yazılımlarda bir sorun yok. Sorun telekominikasyon" dediler.

Yani ATM makinesi ile Genel müdürlük bilgisayarı arasındaki telefon hatları , özel tuttuğumuz, özel parasını verip satın aldığımız telefon hatları zaman zaman gidiyor, kesiliyor. Kesilince makine işlem yapamıyor.

"Kim bakıyor bu hatlara" dedim. "PTT bakıyor," dediler.

"Nasıl düzelteceğiz Peki?" "Şuanda bizim yapacağımız bir şey yok ama sorarız.

İş Bankası'na sorarız, Yapı Kredi'ye sorarız siz ne yapıyorsunuz diye ve biz bunu kısa bir sürede 10 – 15 gün içinde çözeriz?" Dediler.

Peki bu süre içinde parasını çekemeyen müşteriler şikayet ederler.

O zaman bir toplantı yapalım dedim ve genel müdür yardımcılarımızı topladım.

Dedim ki "Bir karar alalım, siz de hem fikirseniz , bu bir hafta içerisinde sorun çözülene kadar bizim ATM Makinelerimiz hat gitse bile genel müdürlük ile ATM'ler arasında , genel müdürlük ile ATM ilişki kurmadan kart sahibinin istediği parayı ödesin. Bunu kimseye söylemeyin.

Kimse duymasın. Yapabilir miyiz?" dedim.

Teftiş Kurulu Başkanı itiraz etti "Bülent Bey, olmaz. Bizim paralarımız çalınır." Dedi.

"Bizim para kaybetme ihtimallerimizi şöyle bir düşün? Hangi olaylar arka arkaya olursa biz para kaybederiz?" dedim.

 

Önce ATM ile Genel Müdürlüğün telefon hattı kesilecek.

Bir kart sahibi o ATM'nin başına geçecek.

Hesapta parası olmamasına rağmen, bankayı dolandırayım diye içinden bir heves geleçecek.

O anda da hattın kopuk olduğunu ya bilecek, ya tahmin edecek.

Ve oradan para çekecek.

Ondan sonra hat geldiğinde bizim hemen haberimiz oluyor, genel müdürlükte her ATM takip ediliyor . Nerde , hangi ATM ne çekti, ne etti ?

Hatlarda 3 dakika gidiyor, 2 dakika sonra yine geliyor. 8 dakika kapalı kalıyor, 8 dakika sonra geliyor.

Dolayısıyla bizim o işlemi öğrenme süremiz son derece çabuk oluyor.

Hemen banka öğrenecek ve o kartı kullanılmaz olarak kapatacak, kartı bloke edecek.

Ve ne kadar para kaybedeceğiz?

Bir seferlik makineden çekilebilecek paranın bir limiti var.

En fazla o kadar çekebilecek.

Ve daha sonra biz o müşteriyi bulacağız, "Fazla para çekmişsiniz lütfen geri getirin" diyeceğiz.

Müşteri de "Bananae, ben paranızı aldım, İsviçre'ye kaçıyorum" diyecek. Bu kadar şeyin arka arkaya gelmesi..Biz milyarlarca dolar televizyon reklamına veriyoruz.

Bu reklam bütçesinde meydana gelebilecek ufak tefek bir olayı arka arkaya koysanız, reklam bütçesi gibi düşünseniz olmazmı.

Biz bunu uygulamaya başladık. Müşteriler memnun kaldı o bir hafta içerisinde ve sadece bir tek olay oldu.

Ankara'da ODTÜ mezunu bir talebe , bir gece makineye kartını sokmuş, ve para veriyor demiş, aynı makineden almamış korkmuş , bir yandaki makineye gitmiş.

İkinci makineye gittiğinde bizim arkadaşlar birinci makinede böyle bir olayın olduğunu tespit etmişler. Hemen evden beni aradılar "Bülent Bey, ne yapalım?" dediler.

"En yakın üçüncü makineye gidin. Oraya gidecektir." dedim.

On dakika sonra telefon açtılar "Bülent Bey, evet çocuk geldi buraya " dediler.

Çocuk bir şey de harcayamamış Teftiş Kurulu Başkanı gece gece beni arıyor "Bülent Bey, bu genci hapse attıralım değil mi?" "Delimisin sen , ne hapse attıracaksın, bu bizim suçumuz. O bir gençlik hatası gerçekleştirmiş. Biz banka olarak onu affediyoruz. Anne, babasına da deyin ki 'Biz affettik, davacı olmuyoruz. Bir daha da böyle bir şey yapmasın'" dedik.

Bir hafta sonra sistem düzeldi. Yapı Kredi'den öğrenmiş bizim arkadaşlar, PTT ile nasıl iyi geçinilir , hatlar güzel sistemler geliştirilir. Sorunumuz kalmadı.

Bizde böyle bir bankacılık anısı yaşamış olduk.

BKM:
Hem hoş, hem de sizin güzel mantığınızı, hizmet sadece babyiğitlik değil, hesaplı risk almak .

Çok teşekkürler. Çok yararlandığımız bir konu oldu.

Vakit ayırdınız çok teşekkür ederiz.

.
.



.



.
.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org