Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Bülent Şenver'in Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

ÖZER UÇURAN ÇİLLER BAŞARILI YÖNETİCİNİN ALFABESİ Yalan Dolanla Yapılan İşin Hayrı Olmaz
23.02.2024
Okunma Sayısı : 1626
Oy Sayısı : 9
Değerlendirme : 5
Popülarite : 4,77
Verdiğiniz Puan :
 

 

ÖZER UÇURAN ÇİLLER BAŞARILI YÖNETİCİNİN ALFABESİ
Yalan Dolanla Yapılan İşin Hayrı Olmaz

BAŞARILI YÖNETİCİNİN ALFABESİ

Yalan Dolanla Yapılan İşin Hayrı Olmaz


BÜTÜNSEL DÜRÜSTLÜK

Dürüstlüğün, maneviyat veya yeni terimi olan tinsellik anlamı,

kişinin başkalarına karşı dürüstlüğü kadar, kendisine karşı dürüstlüğünü de içermektedir.

Bu görüşe göre kişinin kendisine dürüst olması demek,

yapmış olduğu "nefs" le ilgili hareketleri ve manevî görevlerini yerine getirmesini aksatıcı hareketleri,

yani hatalarını nefs denetlemesi sırasında hiçbir bahane ve mazeret bulmadan kendisine açıkça itiraf etmesidir.

Dürüstlük teriminin karşıt anlamı olan samimiyetsizlik veya

ikiyüzlülük yani yalancılık ise, olayları olduğundan başka türlü görmeye veya göstermeye çalışmak olarak görülür.

Oysa yapılan değişik araştırmalara göre,

Batı'da veya Doğu'da, insanların büyükçe bir oranı yalan söylemekte pek sakınca görmüyor.

Bunun nedeni de, genelde yalanların "siyah, beyaz ve gri" olarak sınıflandırılmasında yatıyor.

Eski Yunanlıların okullarda öğrencilerine yalan söyleme tekniklerini öğrettiklerini biliyoruz.

O zamanki anlayışa göre, doğruyu söylemek, gençliği yanlış yollara sürükleyeceği için, suç sayılıyordu.

Eski Çin'de yalan, karşı tarafı kırmamak için söylendiğinde âdeta yapılan bir iyilik gibi görülüyordu.

Çinliler bunu "suçsuz yalancılık" olarak adlandırmışlardı.

Günümüzde de aynı anlayışı uluslararası politikalarda izliyoruz.

Bazı filozoflara göre her birey, devamlı doğruyu ve yalnız doğruyu söylerse,

o toplumun varlığını devam ettirebilme olasılığının yitirilebileceğini ifade ediyorlar.

Kimileri ise daha katı bir görüşle, hangi değer yargısını kullanırsanız kullanın

yalan söylemenin, yalan söylemek olduğunu ifade ediyorlar.

Yalanları renklendirerek, beyaz, gri, siyah diye

kategorize etmenin kriterlerini belirleyecek bir otoriteden söz edilebilir mi?

Yalan söylemek ahlâken ayıp, dinen günah, hukuken suçtur.

Beyaz yalanlara belki bir takım kişisel ve ailevî nedenler atfedebilirsiniz.

Bunlarda belki karşındakini korumaya yönelik bir yön de vardır.

Ancak, bir adet olarak edinilen beyaz yalancılık iyiliğin ve nezaketin bir nedeni olarak gösterilemez.

Dolayısı ile dürüstlüğü bizi nereye götürürse götürsün, her zaman sıkı sıkıya sarılacağımız bir fazilet olarak görmeliyiz.

Çünkü her söylenen yalan, insanları yanlış kararlara götürebilir.

Beyaz yalan bile ortaya çıktığında taraflar kuşkusuz bundan üzüntü duyacaklardır.

Yaradan korkusu olanlar bilirler ki, anlatılması ve anlaşılması zor olan nedenlerle, her dürüst olmayan hareketin bir bedeli vardır.

Yaşamdaki etki-tepki, sebep-sonuç veya "İlâhî Denge" yasasının her şeyi

bir şekilde kendi kuralları içinde dengelemesi belki bundan kaynaklanmaktadır.

Dürüstlük, en büyük erdemlerden birisidir.

Dürüst olmayanlar hatalarını hep gizlemek eğilimindedirler.

Oysa, dürüst insanlar hatalarını kabul ederler ve hatalarından gerekli dersi çıkarma çabası içinde olurlar.

Dürüstlük elde edilebilir, ama dürüstlüğü devamlı olarak sürdürebilmek zordur.

Çünkü insan nefsine hakim olmak için devamlı kendisi ile mücadele etmek durumundadır.

Dürüstlük fazilettir, doğruluğun peşinde koşan insan güçlü bir kişilik geliştirecektir.

Dürüstlük kendini sevmenin de önemli bir temel taşıdır.

Bilge insanlarca, dürüstlük üzerine sayısız veciz sözler söylenmiştir.

Bunlardan birisi de "Hesabı temiz olanın, muhasebeden korkusu olmaz" sözüdür.

Burada kullanılan muhasebe sözcüğü, sadece maddî olmayıp kişinin iç ve dış dünyasındaki artılar ve eksilerin de bir bilânçosudur.

Dünyanın en zengini veya en şöhretlisi olunabilir,

ama dürüstlük yoksa elde edilen tüm mükâfatların bedelinin ödeneceği gün mutlaka gelecektir.

Bu nedenle karşısındakileri kandıranlar, aslında kendilerini kandıranlardır.
İlahi adalet kavramı işte buna işaret eder.

YENİÇAĞ DÜRÜSTLÜĞÜ

Dürüstlük yalnız dış dünyamızın görüntüsünün dürüstlüğü değildir…

Bir o kadar da; hatta fazlası ile, iç dünyamızla ilgilidir…

Kutsal kitaplar "insan, düşüncelerinden sorumludur" der…

Akıl ve ruh, dürüstlüğümüzün birbirleri ile ilişkili parçalarıdır…

Beden dürüstlüğü de yine bu bütünün bir parçasıdır…

Sağlığına dürüst olmayan bir insanın, sağlıklı bir ruhsal dürüstlüğü olabilir mi?..

"Holistik dürüstlük" Bize Yeniçağ'da yeni bir yaşam kapılarını açmaktadır…

Bir egonun ve bağımlılığın olmadığı, akıllı ve ruhsal kişiliğin dürüstlük ile
hem iç dünyamızda ve

hem de dış dünyamızda yoğrulduğu yeni bir yaşam tarzı…

Yaradan'ın bize önerdiği bu yaşam tarzında:

Endişe yok…

Korku yok…

Kaygı yok…

İnsana yaşam enerjisi veren ruhun ölümsüzlüğü var…

Bir anlamda yaşam devam ediyor…

Bu mertebeye ulaşan insan iç huzuru buluyor…

Kendisine, ailesine ve tüm insanlara sevgi dolu oluyor…

Çocuklarına sevgi dolu bir sorumluluk içinde; toleranslı, eğitici

hep yol gösterici olmaya gayret gösteriyor…

Ve Yeniçağ insanı, Yaradan'ın kurallarına, kanunlarına ve sistemine inanç içinde…

Özer U. Çiller


 
Bir psikosomatik hastalıklar uzmanı ve yazar olan Dr. Erdal Atabek'in dürüstlük üzerine,

"Dürüstlük, sevgili çocuğum" hitabıyla başlayan, güzel bir yazısı var.

Çocuklar kadar büyükler de okumalı diye düşünülmeli.

"Dürüstlük, Sevgili Çocuğum...

Dürüstlük insan ahlâkının temelidir.

Ama dürüstlük nedir?

Yalan söylememek, kimseyi aldatmamak,

kendi çıkarı için başkalarını kandırmamak,

olduğundan başka türlü görünmemek dürüst olmak için yeterli midir?

Değildir sevgili çocuğum.

Çağımızda bunlar da kalmadı elbette, ama dürüstlük bunlardan çok daha fazla, bunlardan çok daha başka bir şeydir.

Dürüst olmak, gerçekleri kabul etmektir.

Dürüst olmak, her şey ve herkes için aynı ilkeleri geçerli kılmaktır.

Dürüst olmak, her zaman ve her koşulda doğru bildiğinin yanında olmaktır.

Bunlardan ötürü de dürüst olmak çok zor bir şeydir.

Dürüst olmak en başta cesur olmayı gerektirir.

Cesur olmadan dürüst olamazsın.

Yalnız kalmayı göze alamazsan dürüst olamazsın.

Çıkarlarından yoksun kalmayı göze alamazsan dürüst olamazsın.

Dürüst olmak, bedeli çok ağır bir erdemdir.

Ama zaten bütün bunlardan ötürü de çok değerlidir.

O zaman insan neden dürüst olmanın peşinde koşsun ki?

Böylesine ağır bir yükü kim sırtlanmak ister?

Söze bakarsan herkes dürüst olduğunu söyler.

Rahatça ve kolayca.

Ama biraz onların yakınlarında durur, nelerden çıkar sağladığına bakarsan görürsün ki gerçekte dürüst değillerdir.

Her çıkar, ekonomik çıkar değildir sevgili çocuğum.

Duygusal çıkarlar vardır, kendi üstünlüğünü kabul ettirmeye dayalı çıkarlar vardır.

Çok çeşitli çıkarlar vardır.

İnsanı baştan çıkaran da her çeşitten çıkardır.

İşte, insanı dürüst olmaktan uzaklaştıranlar bunlardır.

İnsan önce kendine karşı dürüst olmaktan vazgeçer.

Sonra da buna uygun kılıflar hazırlar.

"Koşullar" der, "'Böyle yapmak gerekiyordu" der,

"Sen işin iç yüzünü bilmiyorsun" der, daha sıkışırsa karşısındakini suçlar, tehdit eder, saldırır.

Ama ne yaparsa yapsın, dürüst değildir.

Gerçekleri kabul etmeye yanaşamaz.

Bir yıl önce "ahlâksal zekâ" konusunda bir yazı yazmıştım.

Ahlâkın bir zekâ biçimi olduğunu belirmiştim ki doğrudur.

Dürüstlük de bu ahlâksal zekânın birinci ilkesidir.

Ama bak, dürüstlük insana neleri sağlar?

Öncelikle, dürüstlük öz değer yaratır.

Kendine değer vermeyi öğrenirsin.

Özdeğer kendine saygı duymayı yaratır, özsaygın olur.

Özdeğer ile özsaygı da özgüveni yaratır.

Özgüveni olmayanlara dikkatle bakarsan görürsün ki özsaygıları ve özdeğerleri ya
eksiktir ya da yoktur.

Özgüven, temelsiz bir böbürlenme değildir.

Temelsiz bir böbürlenme, değersizliğini örtmeye yarayan bir özgüven taklididir.

Özgüven, gerektiği zaman ortaya çıkan büyük bir güçtür.

Ama işte özgüven de baba parasıyla, dayı desteğiyle oluşmaz.

Özgüven senin bileğinin hakkıyla kazanacağın bir erdemdir.

Özgüven, dürüstlüğünün sana armağanıdır.

Dürüstlük sevgili çocuğum, yaşamının temel taşı olursa kazanırsın.

Hakkın olanı kazanırsın ki çok değerlidir.

Doğru olanı kazanırsın ki başını hep dik tutmanı sağlar.

Kendini kazanırsın ki en büyük kazancındır.

Geri yanı sana kendiliğinden gelir.

Doğru yerde durana doğru şeyler gelir.

Yaşamanın güzelliği bundan başka nedir ki?"

Dr. Erdal Atabek


.
.
.


Özer Uçuran Çiller ile Tansu Çiller
.
.
.

 
 


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org